Unuttuğuma inanamıyordum. Lanet olsun aklımdan çıkmış dedim içimden. Bugüne denk gelmesi tesadüf müydü? Yoksa Yüce Tanrı bana gizli mesajlar mı gönderiyordu? Her neyse şimdi bunu düşünmenin sırası değildi. Geç kalmıştım... Çok geç... Kızlarla haftanın 3 günü belirli aralıklarla bizim malum yerde buluşuyorduk. Gitmeden önce tüm malzemelerimi yanıma alıp almadığımı kontrol ettim. Artık buluşmalar için malzeme getirmemiz isteniyordu. Sebebini anlayamıyordum buna ne gerek vardı? Fosforlarım, çiçekli böcekli defterlerim, her biri farklı renkte olan post-itlerim. Ne amaca yaradığını hala çözememiş olduğum renkli bantlarım. İçerisini palme den yapamadığım sorularla döşediğim soru defterim. (Kafama göre her sayfaya bu renkli bantları yapıştırmalıydım sanırım.) Ha makas evet. Kelebek desenli tatlı küçük bir makas. Hiçbir şey kesemezsiniz ama dışarıdan çok tatlı görünürler. Bana güvenebilirsiniz. Evde 8 tane farklı renk ve boyuta sahip makasım var. Yastığımın altında sakladığım Planlama Defterimi de dikkatli bir şekilde çantama yerleştirdikten sonra (bu arada çantanızın Kanken olması çok önemli bir faktördür) yola koyuldum. Sokağı döndükten sonra burnuma gelen kahve kokularını iyice içime çektim. Koku reseptörlerim bugünlerde kahve kokusu harici kokuları almamak için yemin etmiş gibiydi. Evet dedim Ruzpai. Gerçek bir kahveci olmana az kaldı. Kutsal Moby Dick kitabımı da çantadan çıkarıp içeriye doğru koşuverdim. (Çeşitli internet sayfalarında okuduğum kadarıyla güzelim kitabımızdaki Kaptan Ahab’ın arkadaşı Starbuck, bu güzel kahve zincirinin kurulmasındaki önemli şahsiyetlerdenmiş.) Bizim kızlar tam köşede oturuyorlardı. Hemen yanlarına gidip oturdum ve sohbetlerine katıldım. Çok fazla kahve çeşidinin olması beni korkutuyordu. Eğer kahve tüketemezseniz gerçek bir fosforcu olamazdınız. Peki ya ben? Sır gibi sakladığım kahve alerjimin gün yüzüne çıkması dolayısıyla Starbucks buluşmalarına belirli bir süre katılamamış ve ardından çareyi portakal suyunda bulmuştum. Kahve alerjisi pek duyulmamış bir kavramdır. Bulguları çoğunlukla çok hafif olduğu için hissedilmez. Her buluşmadan sonra sakladığım pet bardaklar ile oluşturduğum koleksiyonumun fotoğrafını atmak isterdim ama Starbucks telif atar bu yüzden bunu yapmayacağım. Malum telifler çok önemlidir. Başınıza bela açabilir. Ben de çok korkuyorum şu telif işlerinden. Portakal suyumu yudumlarken bir sorun fark ettim. Masadaki gerçek ve dibine kadar fosforcu olan PelinSuEceNaz beni ezeli rakibi olarak görüyordu. Sonuçta bir Ruzpai olmak kolay değildi ve bunu anlayışla karşılayabilirdim. Benim buluşmalara tekrardan geri döndüğümü öğrendiğinde diğer arkadaşlarını satıp bu yeni gruba katılmıştı. Bu bakışlarının anlamını ilk okula geldiğim gün anlamıştım. Ne yani herkes zengin olmak zorunda mıydı? Bu yalan hayatım acaba deşifre olabilir miydi? Tekrardan uzak diyarlara sürgün edilirsem bunu kaldıramazdım sanırım. Yazının ilk başında açıkladığım malzemelerimi özenle çıkardım. Hemen ardından PelinSuEceNaz ın korkutucu ve şok geçirmiş bakışlarıyla karşılaştım. O anda ne olduğunu anlayamadım PelinSuEceNaz benim malzemelerin fotoğrafını çekmişti. Ardından etraftaki diğer fosforcuların telefonlarından garip bildirim sesleri gelmeye başladı. Diğer kızları dürtükleyerek hadi kalkma zamanı diye salladığı kellesini de aldı ve kodumun fakir Ruzpai si diyerek gitti. Babacığım diyerek kendimi dışarı attım ve gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Bim, A101 ve Şoktan toparladığım fosfor ürünleri diğerlerinin malzemeleriyle kıyas yapılıyordu. Telefonuma gelen bir sürü hakaret mesajını şimdi ss lerle size gösterirdim ama bunu kaldırabileceğinizi sanmıyorum. Sahte Kanken çantam, 2. El sadece ilk sayfası kullanılmış olan planlama defterim ve aktüel ürünler kataloğundan toparladığım eşyalarım bunu hakketmiyordu. https://www.youtube.com/watch?v=rXGhoB80n28 Artık gerçeği öğrenmiştim. Canım ailem gelecekte fosforcu olmamam için küçüklüğümden itibaren beni bu reklam müzikleriyle yetiştirmişlerdi. Yoksa bu reklamı ezbere bilmemin geçerli bir sebebi olamazdı. Artık gerçek kimliğimi buluyordum sanırım. Kafam allak bullak olmuştu. Yarım saat sonra yetişmem gereken FOSFORCULARIN EZELİ RAKİPLERİ OLAN FOTOKOPİCİLERİN toplantısı vardı. Bu zor yolculukta karşıma çıkan 2 seçenek vardı. Ya Atatürk Blv üzerinden koşar adımlarla ilerleyecektim ya da Karanfil Sokak üzerinden Dost’a göz atıp fakirliğim için tekrar ağlayacaktım. Ha bir de malum her yerde Afgan, Suriyeli falan aman dikkat. Neyse ben de haydi tabana kuvvet deyip 2. Yoldan koşmaya başladım.. Sonunda gizli buluşma yerine gelmiştim. Etraftaki fotokopici öğrencileri görmek beni doğal habitatımda hissettiyordu. Hemen alt kata indim. Garip garip sesler beni korkutmuştu. Her tarafta dolaşan öğrenciler , öğretmenler oksijen oranının azalmasıyla olmayan astım hastalığımın aslında olduğunu anlamama sebep olmuştu. O sırada uzaklardan bir ses gelmeye başladı. Toplantı sanırım başlıyordu geç kalmıştım. Yarım saatim vardı nasıl gene geç kalıyordum? Tabi daha o zamanlar göğe çıkarılmamış zaman kavramıyla alakalı herhangi bir sorunu olmayan bir öğrenciydim. Sonradan çaktım meseleyi. Fotokopi Tanrısı Yılın belirli zamanlarında düzenlenen bu toplantıya yerli, yabancı, farklı yaratıklar ve hayali canlılar katılabiliyordu. Eğitim Tanrısı acaba buralarda mıdır diye düşünmedim değil. Belki karşılaşırdık. Sonuçta öğrenci, öğretmenler ve yayınevi yazarlarının bildiği tanıdığı belirli aralıklarla evine uğradıkları bir tanrıydı :D (ben de bir zamanlar günün belirli vakitlerinde ona dua falan ediyordum) Omg diye bağırdım birden ve içtiğim çikolatalı sütü etraftaki garip yaratıklara püskürttüm. Malum çok içince kafa yapıyor. Nilüfer Taşkın… mıydı o Ne yani? Konsey başımıza geçebilmesi için bunu mu seçmişti? Bizimle ilgilenebilmesi için? Peki Nilüfer Taşkın kimdi? Ya da kimlerdi? Peki ya kim değildi :D Bir zamanlar fakir ama gururlu bir ablamız varmış. Kendisi mezuna kalmasına rağmen sırf kardeşi iyi bir eğitim görsün diye dükkânda çalışıp dururmuş. Kardeşi ise Ted kolejinde okuyan GoE nin yolunda ilerleyeceğine yemin etmiş gururlu bir öğrenciymiş. Malum GoE eskiden burada okudu falan deyip üst dönemlerinde evine uğrayan öğrencilerle görüşmüş bana GoE nin silinen arşivini bulmak için yardım edin demiş. GoE nin özel bir kodlama ile erişebileceği önemli dosyalar varmış burada. Dosyaları kaybettiği zaman ona kimse atmamış ya :D bu güzel arkadaşta üç kafadar bulup bunlar ile birleşmiş ve küçük bir arşiv oluşturmaya başlamışlar… Yavaş yavaş eski arşivi birleştirip ardından GoE ye ulaşıp ona kıymetlilerini geri vereceklermiş. Ya da ATG nin yarışmaya kabul ettiği yabancı öğrencilerden pdfleri toplamaya çalışacaklarmış. Nilüfer Taşkın diyorduk değil mi :D yeni Tanrıçamız ya da pardon yeni old Tanrımız... (30 lu yaşlarında yaşlı bir amcamız) Ardından bu zeki arkadaşlarımız Ruzpai adlı salak şahısı her gruptan banlatmışlar birde üstüne üstlük konuşmaya bile yeltenmeyip kendilerince örgüt kurup oyun oynamaya başlamışlar :DD harbi ben o pdf grubundan 15 kere falan banlandım sanırım. En son da bugün tartışmayıp ya da tartışamayıp ban atmıştınız dimi dlksffklşdfkdlşsşlfdşlsk Bknz: Fake Goe Pekala libgende paylaşılan dosyalar kimlere ait? Kimler gerçek tanrı kimler sahte :DD Buraları tek tek açıklamak istemiyorum aslında çünkü malum bir sürü ss arkadaşlardan gelenler falan. Yoruluyor insan. Bugün kutsal gün onun şerefine üşenmeden yazacağım ama sizde okuyup okuyup bu ne diyor amq falan dersiniz büyük ihtimal. O yüzden sırf sizler Kayıp Kütüphaneci diye arattığınızda en başta çıksın ve okunsun diye bilerek öyle yapıyoruz. Buraya kadar okuduysanız vay sizin halinize. Bundan sonraki bölüme dayanmanız zor olabilir. Ben dayanamadım çünkü. Pes falan ettim. Sonra ver elini Silikon Vadisi deyip şimdi dersime dönüyorum. Yoksa 2 sene sonra Çankaya sokaklarında we are the champions söyleyemem. Normal de en son Moving On ile Ruzpai meselesini tartışacaktık. Umarım Tanrı nın evini basıp kaçırmadılar. Hani o 3 kişi vardı ya ? Sanırım anlık zaman kavramım yok oluyor hissediyorum.. Her neyse ne demiştim. Nilüfer Taşkın varmış bir de kardeşi :D Bunlar 17 ekim tarihinde discord sanal sınıfa toplu dalış gerçekleştirdiler. Kendilerince baskın falan anlarsınız ya. Bu arkadaşlar artık benden ne kadar korkuyorlarsa gelip gidip Ruzpai ye sallıyorlar. Şimdi hemen size discorddaki konuşmaların ssini yollayayım. Ssler saolsun yazı metni 15 sayfa falan olacak sanırım. Ha bu arada fake ss bunlar olm yoksa siz onların gerçek olduğuna mı inanıyordunuz? Ben üşenmedim fake hesap açıp kendi kendime konuştum hatta aynı saate denk getirip milleti keklemek için büyük bir çaba sarfettim. Hehehe zekice değil mi? Büyük ihtimal GoE nin ilgisini çekmeye çalışıyorlar. Birazcık gelsin bizimle uğraşsın anlayışı da olabilir. Adam tg den göçtükten sonra benimle tartışan herkes bunların tarafa gitmiş cidden. Şaka gibi yaw işsiz misiniz ne kafası yaşıyorsunuz ben yaşayamıyorum. Taktik falan yok mu ya. Bakın ben üşengeç bir insan değilim görüyorsunuz. Uyumam kafama koyduğumu yaparım sorun değil :D ama benden büyük olma ihtimalinizi göz önünde büyük ölçüde bulundurduğumdan ötürü saygısızlık yapmayacağım. Hem sonuçta o küfürleri asıl etmesi gereken kişi ben değilim. :D bu kaçıncıydı 7 mi 8 mi Neyse tamam tamam…