ebook img

kur'an'da allah ve insan - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı PDF

234 Pages·2009·16.01 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview kur'an'da allah ve insan - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

ANKARA -ÜNIVERSITESI ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARI 126 KUR'AN'DA ALLAH VE İ NSAN Yazan: (cid:9) Çeviren: Dr. Toshihiko IZUTSU Doç. Dr. Süleyman ATEŞ Keio üniversitesi Profesörü İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi ANKARA ÜNIVERSITESI BASIMEVI—ANKARA. 1975 ANKARA ONİVERSİTESİ ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARI 126 KUR'AN'DA ALLAH VE İ NSAN Yazan: Çeviren: Dr. Toshihiko IZUTSU Doç. Dr. Süleyman ATEŞ Keio Üniversitesi Profesörü ilâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ANKARA ÜNIVERSITESI BASIMEVI—ANKARA.1975 ANKARA ÜNIVERSITESI BASIMEV İ . ANKARA - 1975 (cid:9) IÇINDEKILER ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ (cid:9) 5 YAZARIN ÖNSÖZÜ (cid:9) 11 BIRINCI BÖLÜM: SEMANTİK VE KUR'AN (cid:9) 13 I— Kur'ânın Semantiği (cid:9) 13 II— Ayrı Ayrı Fikirlerin Toplanması (cid:9) 15 III— "Esas" Ma'na "kafi" Ma'na (cid:9) 21 IV— Kelime Hazinesi ve Evrensel Kavramlar (cid:9) 25 İKINCI BÖLÜM: TARIHTE KUR'AN ANAHTAR TERIM- LERI 36 I—Synchronic ve Diachronic Semantik (cid:9) 36 II—Kur'ân ve Kur'ân Sonrası Sistemler (cid:9) 44 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : KUR'AN DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN ANA YAPISI (cid:9) 68 I—Giriş (cid:9) 68 II—Allah (cid:9) 69 III—Islam Toplumu (cid:9) 71 IV—Görülen ve Görülmiyen (Alem) (cid:9) 76 V—Dünya ve Ahiret (cid:9) 78 VI—Ahiretle ilgili (Eschatologic) Kavramlar (cid:9) 82 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ALLAH (cid:9) 88 I—Allah Kelimesi, "Esas" ve "hafi" Manaları (cid:9) 88 II—Arabistan Paganizminde Allah Kavramı (cid:9) 94 M— Yahudiler ve Hırıstiyanlar (cid:9) 99 IV— Araplarda Yahudi—Hırıstiyan Allah Telâkkisi (cid:9) 103 V— Haniflerin Allah'ı (cid:9) 105 3 BEŞINCI BÖLÜM: ALLAH İLE İNSAN ARASINDA ON- TOLOJIK MÜNASEBET (cid:9) 114 I—Yaratma Kavramı (cid:9) 114 II—insanın Kaderi (cid:9) 117 ALTINCI BÖLÜM: ALLAH İLE İNSAN ARASINDA HABERLEŞME MÜNASEBETİ (I) —SÖZSÜZ HABER- LEŞME— 126 I—Tanrı'nın "Işaretleri" (cid:9) 126 II—Allah'ın Hidayeti (cid:9) 132 III—Haberleşme Vasıtası Olarak ibadet (cid:9) 139 YEDINCI BÖLÜM: ALLAH İLE İNSAN ARASINDA HABERLEŞME MONASEBETI (II) —SÖZLÜ KONUŞ- MA— 142 I—Allah'ın Sözü (Kelâmullah) (cid:9) 142 II—Vahiy Kelimesinin "Esas" Manası (cid:9) 147 III—Vahyin Semantik Yapısı (cid:9) 155 IV—Arapça Vahiy (cid:9) 174 V—Ducâ (cid:9) 182 SEKIZINCI BÖLÜM: CAHİLİYYE VE İSLAM ... (cid:9) 187 I—İslâm ve Tevâzu' İle Teslimiyyet Kavramı (cid:9) 187 II—Hilm'den İslâma (cid:9) 203 III—İtaat Anlamında Din Kavramı (cid:9) 207 DOKUZUNCU BÖLÜM: ALLAH İLE İNSAN ARASINDA AHLAKI MÜNASEBET (cid:9) 218 I—Merhametli Allah (cid:9) 218 II—Gazab Sahibi Allah (cid:9) 221 III—VA`D ve VA`ID (cid:9) 227 KAYNAKLAR: (cid:9) 230 ÇEVİRENİN ONSOZU Kur'an' Kerim, inişinden bu yana pek çok ilimlerin ilham kaynağı olmuş, onun ışığı altında birçok ilimler doğmuş, onun sayesinde kos- koca İslam medeniyeti vücut bulmuştur. Dünyanın sayısız kütüp- hanelerinde Kur'ân ile, Kur'ân ilimleriyle ilgili milyonlarca ve mil- yonlarca eser vardır. Tefsir, hadis, fıkıh, kelâm gibi direkt olarak Kur'- ân'a bağlı bilim dallarına ve felsefe, mantık, gramer, şiir ve belâğet gibi Kur'ân'ın tevcihiyle meydana gelmiş veya gelişmiş bilim dallarına ait kitaplar, kütüphaneleri hınca hınç doldurmaktadır, Kur'ân on dört asırdan beri incelenmekte ve her bilim adamı, Kur'ân denizinden vüs'ati ölçüsünde bir veya birkaç damla almaktadır. Şimdiye dek o denizin dibine ulaşan olmamıştır. Gerçekten Kur'ân, Ondört asır önce bu gerçeği ne güzel ifade etmiştir: "Rabbimin kelimelerini yaz- mak için denizler mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden de- nizler tükenir. Destek olsun diye bir mislini daha getirsek (yine yetmez), (XVIII, 190), Evet Kur'ân hala tazedir ve öyle kalacaktır. Gerek doğuda, gerek batıda Kur'an üzerinde yapılan incelemeler devam etmekte ve böylece onun yeni yönleri ortaya çıkmaktadır. Dilimize çevirdiğimiz bu eser de semantik yani kelimelerin tarihi seyir içinde kazandığı manalar bakı- mından yapılmış bir incelemedir. Türünde yeni bir araştırma olan, Keio Kültürel ve Dilsel Çalışmalar Enstitüsü tarafından 1964 de bastırılan bu eser, dokuz bölümde Kur'ân kavramlarının zaman içinde geçirdiği anlam değişikliklerini ve kazandığı yeni yeni manaları etüd etmektedir. Yazar kelimelerin ilk manasına esas, siyak içinde kazandığı manaya da izafi mana demiştir, Kitabın mahiyeti hakkında bir fikir vermek için ana konulardan bazı cümleler seçip gözden geçirmeyi gerekli görüyorum. Yazar se- mantik bilimi hakkında şöyle diyor, "Benim anladığıma göre semantik, bir dilin anahtar, terimleri üze- rindeki analitik çalışmadır. Bu çalışma . . . o dili kullanan milletin, 5 kendilerini kuşatan cihan hakkındaki görüş ve düşüncelerini öğren- mek için yapılır (s. 3-4)." "Kur'ân'ın dünya hakkındaki görüşünün teşekkülünde hayati rol oynıyan bütün anahtar terimler, Kur'ân'da yeni bir anlam kazanırlar. Bu terimlerin hemen hepsi islamdan önceki zamanlarda şu veya bu şekilde kullanılmakta idi. İslam vahyi, bunları kullanmaya başlayınca -kelimelerin kendileri değil, fakat kullanıl- dıkları genel ilişkiler sistemi- Mekkeli müşriklere hiç duymadıkları, bilmedikleri ve bundan dolayı kabul edilemez yabancı bir şey gibi geldi (s. 5). Bu kelimeler Milâdi yedinci asırda kullanılmakta idi. Yal- nız bunlar değişik kavram sistemlerine ait idiler. Islam bunları bir araya getirip, o zamana dek bilinmiyen yepyeni bir kavram şebekesinde birleştirdi. Işte Arapların dünya ve insalık görüşlerini kökünden değiş- tirip yükselten başlıca etken, bu mana değişikliği ve bunun sebebolduğu ahlaki derin inkılab idi (s. 5)". "Semantik değişmeye bir misal olarak takva kelimesini verebiliriz: Takva kelimesi, cahiliyye devrinde her canlı varlığın, dışarıdan gelecek yıkıcı bir kuvvete karşı kendini savunma davranışıdır. Bu kelime, İslama özgü tevhid inancı alanına nakledilince çok önemli bir dini anlam kazanır : Takva; hüküm günündeki Tanrı azabı korkusu" sahnesinden geçerken kişisel saf dindarlık anlamına varır. (s. 9)". Yazarın, semantik analizi sonucunda, cahiliyye ve islamın insan kaderi hakkmdaki düşüncelerini de şöyle tespit etmiştir: Normal olarak "insanın kaderi başlıca ölümden sonraki hayatla ilgili olduğu halde cahiliyye devrinde âhiret fikrine ilgi gösterilmemiş- tir. Cahiliyye Arapları, sadece ölümle uğraşmışlar, ondan öteye git- memişlerdir. Onlara göre vücut toprağa girince çürür, toz toprak olur. Ruh da bir rüzgâr gibi uçup gider. Şu şiir onların bu konudaki inanç- larını özetlemektedir : "Biz sadece toprak altına giren cesetlerle rüzgâr gibi (uçup giden) ruhlardan ibaret değil miyiz ?" Araplara göre de insanı Allah yaratmıştır ama yaratma sona erin- ce Allah'ın işi bitmiştir. İnsan yaratıldıktan sonra artık yarataniyle bütün bağlarını keser ve yeryüzüne geldiğinden itibaren hayatını çok daha kuvvetli bir diktatör patronun yönetimine verir. Bu patron, onu ölümüne kadar pençesinde sürükler. Ölüm de bu patronun insana vurduğu son ve en acı darbedir. Bu patron dehr dedikleri zamandır. 6 "Dediler ki: Sadece bu dünya hayatımızdır, ölürüz ve yaşam, bizi öldüren dehr'den başkası değildir". (Ayet). Gerçekten çok karamsar bir hayat görüşüdür bu. Bütün hayat, tabiatın büyüme ve çürüme kanunlariyle yönetilen bir sürü felaket- ler yağan haline gelmektedir.. Karanlık, kör, yan insan şeklindeki bu tabiat canavarının elinden kurtuluş yoktur. İşte biz, ancak bu acıklı atmosferin durumuna baktığımız zaman Kur'ân görüşünün önemini tam manasiyle kavrıyabiliriz. Kur'ân insan için tamamen değişik şartlar getirir. Birden bire gök açılır, karanlık bulutlar dağılır, acıklı, ızdıraplı bir hayat yerine ebedi hayatın parlak mutluluğu görünür. İki dünya görüşü arasındaki fark, tam gece ile gündüz arasındaki fark gibidir. Kur'ân'a göre Allah adalet sahibidir. Hiç kimseye zulmetmez, haksızlık etmez. Artık ne dehr kalır, ne de dehrin gizli tuzağı. Bu hayali kâbus inancı sökülüp atılır. insanlığın hayatı yalnız ve yalnız Tanrı iradesinin kontrolüne verilir. Kaçınılmaz ölüm yine vardır ama bu görüş, insanı, cahiliyye devrindeki gibi karamsar bir düşünceye götürmez. Çünkü ecel, varlı- ğın son noktası değil, yepyeni bir hayatın, ebedi hayatın başlangıcı- dır. Bu sistemde ecel ve ölüm, insanın hayat uzantısının bir geçiş dö- nemi, dünya ile âhiret arasındaki bir köprüdür (s. 102-108). Ayet üzerindeki izahlar da çok önemlidir. Kur'ân ı Kerim, Allah'ın varlığını, büyüklüğünü ve kudretini gösteren her şeye genel olarak ayet adını verir. Ayetler başlıca iki kısma ayrılır: Sözsüz ve sözlü ayetler. Sözsüz ayetler, aklı olan herkese hitabeden tüm tabiat olayları- dır. Sözlüler ise Peygamber aracılığı ile insanlara gelen Tanrı sözleri- dir. "Nasıl yola dikilen işaretler. yolcunun gözünü kendilerine değil, varacağı istikamete yöneltirse tabiat olayları da dikkatimizi kendilerine değil, kendilerinin ötesinde bir istikamete yöneltmeğe çalışır. Bu derin anlayışa göre tabiat olayı, artık basit bir tabiat olayı değil, bir işaret- tir, bir semboldür. Kur'ân buna ayet diyor. Allah'a yönelten i şaret- ler olmak bakımından sözlü Kur'an ayetlenyle sözsüz tabiat olayları arasında bir fark yoktur. İkisi de âyettir. Onun için Kur'ân, ikisine de ayet demektedir.. Kur'ân'ın ayet kavramını, Karl Jaspers'in felsefesiyle karşılaş- tınrsak daha iyi anlarız. Jaspers'e göre pratik akıl düzeyinden çıkar da aşkın varlık alanına adım atarsak kendimizi Tanrının huzurunda 7 buluruz. Bu kuşatıcı varlık, daima bizimle konuşur ama doğrudan değil, tabiat varlıkları yoliyle konuşur. Bu varlıklar, artık gözle görü- len basit eşyadan ibaret değildir. Birtakım sembollerdir, işaretlerdir ki bunlar vasıtasiyle her şeyi kuşatan Mutlak Varlık bize hitabetmekte- dir. Bu merhalede eşya, birtakım şifrelerdir, şifre ile yazılmış şey- lerdir. Başka deyişle dünya büyük bir sembol kitabıdır. Bu kitabı ancak Existenz düzeyinde yaşıyanlar okuyabilirler. İşte Kur'ân'a göre de bütün eşya gerçekte Allah'ın âyetleridir. Bunların mahiyetlerini ancak düşünen öz akıl sahipleri anlıyabilirler: "Şüphesiz bunda öz akıl sahipleri için âyetler vardır". (Ayet). Vahiy kavramını da esaslı bir biçimde tahlil eden yazar, bizim aydınların imanını düzeltecek bir düzeye ulaşmıştır: "Kur'an'da olağan üstü bir hâfise olan vahiy, üç şahıs-münase- betli bir kavramdır. Bu durum, Kur'ân vahyini insan konuşmasından ayırdığı gibi kaynağı cin olan bütün ilhamlardan da ayırır ... (Hz.) Muhammed'e peygamberlik hitabı geldiği sıralarda daima Allah ile kendisi arasında, Allah'ın sözlerini onun kalbine getiren eserarengiz bir şahıs vardır. Kur'ân vahyinin temel yapısı A (cid:9) ->M (cid:9) şeklinde gösterilebilir. A Allah, M melek, B Hz. Muhammed'dir. Haz. Muhammed'e gelen vahiy, başlıca iki çeşittir: Biri zil sesi veya arı uğultusu gibi bir ses duyması ki peygamber bu halde bir ses işitiyor, o anda manasını anlamıyordu, o halden ayılınca gelen ses, anlamlı kelimeler halini alıyordu. Diğeri de meleğin insan şekline girerek gelmesi idi ki bu halde peygamber, konuşulan gerçek kelimeler işit- mekte idi. Hz. Muhammed, yalnız dinleyici değildi. Aynı zamanda görücü idi de (s. 147-148). "Allah, gök elçisi vasıtasiyle iradesini Hz. Muhammed'e bil- dirir ama sırf Muhammed'le konuşmuş olmak için onunla konuşmaz. Konuşması, onu aşarak insanlara ulaşmalıdır. Normal durumda ko- nuşma B ye varınca durur. Eğer arada bir diyalog olacaksa bu kez A dinleyici, B konuşan durumuna geçer. Fakat bizim özel durumumuz- da B konuşur ama, aynı doğrultuda konuşur. Yani B, sadece A nın söylediklerinin vericisi olur. İşte burada tebliğ meselesi ortaya çıkar. Ve B, Tanrının sözlerini taşıyan nebi veya resul adını alır. Böylece İslam vahiy kavramı, dört şahıs -münasebetli bir kavram haline gel- mektedir: A >M ->B ->C. B, A nın vericisi olduğuna göre ondan gelen sözleri hiç değiştir- meden olduğu gibi C ye yani insanlara nakletmelidir. Yani ilahi kelime- 8

Description:
Dr. Toshihiko IZUTSU. Keio üniversitesi Profesörü. Doç. Dr. Süleyman ATEŞ. İlâhiyat Fakültesi ö ğretim üyesi. ANKARA ÜNIVERSITESI BASIMEVI—ANKARA.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.