ebook img

Kur'an Mucizesi Dersleri 2 - Halil İbrahim Genç PDF

536 Pages·2016·6.36 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Kur'an Mucizesi Dersleri 2 - Halil İbrahim Genç

Kur’an-ı Kerim’i anlamak için yapılmış sohbetlerimizin yazılmış halidir. KUR’AN MUCİZESİ DERSLERİ 2 2015 HALİL İBRAHİM GENÇ Allah’ın “bilinmek” isteği sebebiyle verdiği iştiyak ile O’nu anlamak ve anladığımızı yaşantımıza geçirmek için Kur’an çalışmasına başladık. Kuran 1400 sene önce gelmiş, eskilerden haber veren bir masal kitabı değildi ve Rabbin kendini anlattığı bir hüviyet kitabıydı. Evrensel olması sebebi ile de her an yaşanıyordu. Fakat biz okuduğumuzu yaşantımızla ilişkilendiremiyorduk. Bu çalışmamızda yine Halil İbrahim Genç’in kaleme almış olduğu surelerin ve ayetlerin okunma ilkelerini ortaya koyan Kur’an Mucizesi kitabı bize rehber oldu. Önsözünde şöyle diyor: “Şüphesiz Kur’an sadece bir dua kitabı değildir. O aynı zamanda ilkeler aracılığıyla kendisini anlayışa sunan bir hikmet kitabıdır. Ve belki de Kur’an’ın gerçek mucizesi budur.” “Bu kitap bir Kur’an tevili çalışmasıdır. Tevil, evvelinden kinaye okunan ve eserin müessirinin, eserindeki ifadelerinden ne kastettiği üzerine yapılan yorum çalışmasıdır. Tefsirde eserden bağımsız olarak eserdeki içerikler belli bir delil üzeri örtüştürülerek veya karşılaştırılarak anlamlandırılır. Tevil ise eserinden Allah’ın muradını anlamaya çalışmamız için yapılır.” İlkesel olarak Kur’an okumak için yaptığımız çalışmalarda çıkan sorular ile “Kur’an Mucizesi Dersleri”miz başlamış oldu. Bu kitap yapılan sohbetlerin yazıya dökülmüş halidir. Konuşma diline akıcılığı bozmamak adına müdahale edilmemiştir. Her bir surenin mealler ile birlikte okunması yerinde olur. Kitap yazımı esnasında profesyonel bir çalışma güdülmemiştir. Bu sebeple imla vb. gibi hatalar görünebilir. Anlayışa bir engel teşkil etmediğini düşündüğümüz bu çalışma zevkinize sunulmuştur. Yaşayan Kur’an olmamız duası ile… 13- RAD SURES İ Bismillahhirrahmanirahim; Bu haftaki suremiz Rad… Yusuf suresini geçen hafta zevk etmiştik. Yusuf suresi tamamıyla mit olan bir sure ve mit olan bir sureden sonra içinde mit olmayan bir sure getiriyor. Rad suresinde mit yoktur, bazı betimlemeler vardır ama mit yoktur, hikâye anlatmaz. Mitler bir çocukluk devresi gibidir. Ama Rad suresinde böyle bir şey yok, direkt her şeyi hakkıyla anlatmaya çalışır. Zaten ilk ayetinde “kitabın ayetleridir” diyor, “sana Rabbinden indirilen haktır, gerçektir” diyor ve gerçeği anlamlandırmaya çalışıyor. On iki sure Yusuf ile tamamlandı. Kur’an-ı azimüşşan da 12’den 18. sureye kadar olan sureler âlemler kuşağını toparlamaktadır. Âlemler kuşağı insandır. İnsanı iyice toparlar. 6’ya Enam suresine kadar Allah-ı azimüşşan insana tohum ekti; neden, ereği, ne yaptığı, ne ettiğinin bilincini toparladı. 12’ye kadar bunu tafsilatıyla açar, 18’e kadar âlem, insan, Allah ilişkisinde hepsini iyice yayar ve insan tamamıyla bir âlemler kuşağı olur. Yani özet bir varlık olur. Bunu bilincine taşır, bilincine taşırken şuuruna taşır, biraz sonra konuşacağımız şeylerde zaten bu net görünür. Onun için biraz detaya gireyim, daha net anlaşılır. Mesela, Rad suresindeki kâinat üzerinden verilen bütün örnekler ‘Neden Tanrı’ya ait örneklerdir. Kendisini bütün âlemin nedeni olarak gösterir. İbrahim suresine gidin, ilk başlarda ayetlerde kâinat ayetleri gitmez. Zaten bu kitabın açık ayetleridir, açık kitabın ayetleridir dediği anda kâinattır o. Yani kâinat ayetleri üzerinden kendini konuşuyordur. Ve işin enteresan tarafı, İbrahim’e gittiğiniz zaman, insancıl ilkeyi konuşur; her şeyi sizin için yarattık, her şeyin nedeni sensin… İnsandır, bütün âlem insan içindir. Günümüzde insancıl ilke vardır, şu düzen insanın varoluşu için diyorlar. Böyle bir ortam o kadar muhteşem, muazzam bir ortam ki, sadece insan öyle bir ortamda ortaya çıkabiliyor. Dünyadaki eko denge vesaire hepsi inanılmaz derecede insan için olduğu net anlamlandırılır. İnsan için olduğu, insanın kendisinde toparlandığının da vurgusu var. 1 Kur’an Mucizesi Dersleri 2 Sizin için olması iki türlüdür… Bir, insanın varoluşu için demektir. İki, insanın kendi iradesi içindir; kullanabilir kılıyor melekeleri açılsın diye… Halife diye yaratmış ya ve o sebepten dolayı. İbrahim suresindeki bütün ayetlere gittiğin zaman insan için bir iki nokta görürsünüz. Bir, insanın varoluşu açığa çıksın diye, yani yaşamsal olarak… İki, insanın potansiyel sıfatları açığa çıksın diye insan içindir. Üçüncü aşamada ise bütün âlemi kullanabilir kılar, hemen arkasından bir sure daha gelir Hicr suresi, Hicr suresine gittiğin zaman düzende konuşur. Kur’an’ı hiç bilmeyen bir insan farklı sureler okur -bizde bilmiyoruz da bildirdiği kadar veyahut da sevk ettirdiği kadar- bir ayeti okur burada kâinattan konuşuyor, burada da kâinattan konuşuyor hep aynı ayetler ya yeter, başka bir şey yok mu der. İlkesinden okuduğunuz zaman hep aynı ayetleri konuşmuyor. Orada farklı farklı iradeler, farklı farklı ilkelerle o ayetleri konuşuyor. Güneşten örnek veriyor, yıldızdan örnek veriyor ama başka bir sureden baktığın zaman, ben yıldızları, felekleri senin için yaptım diyor mesela; bak ilkeyi değiştiriyor, kıbleyi değiştiriyor. Mesela Rad suresinde “neden tanrı” iken, her şeyin nedeni olarak yaratmışken, İbrahim suresinde diyor ki ama kâinatın amacı senin için… Tamam, nedeni benim, ama amacı senin için diyor. İnsan için. Ereğinde gösteriyor. Peki, insan niçin? Allah için! Allah için olduğunu Hicr suresinde bir parça bize açıyor. Oradaki ayetlerde Allah için olan bir insanın nasıl o düzenin içinde var olması gerektiğini ve ereğe bağlı olarak nasıl yaşaması gerektiğinin vurgusunu yapar. Hicr suresinde bunu net görürsünüz. Çünkü amel ve niyete bakar Hicr suresinde… Ama öyle bir düzenim var ki o düzenin içinde amellerin ve niyetlerin bana göre değilse gözünüzün yaşına bakmam diyor. Yani amaca, program doğrultusunda yaşayacak insan. Nedeni çünkü O! Yani niçin amaçlandıysa, niçin yaratıldıysa nedeni neyse… Ya âlemler içkinliğinde âlemleri yaşarken o doğrultuda yaşayacak yâda yok olup gidecek. Çünkü nedeni doğrultusunda yaşamayan varlık yok olur. Yani ya nedeni yaşayacaksın yâda yok olup gideceksin. Hemen arkasında Nahl suresi vardır, yine âlemleri konuşur ama bu sefer Nahl suresinde emeği konuşur. Emekle arınmayı konuşur, emekle yükselmeyi konuşur, emekle potansiyellerin açılmasını konuşur. Yine kâinatı 2 Kur’an Mucizesi Dersleri 2 konuşuyordur, kâinattan örnekler veriyordur, arı ile “görmez misiniz” der yine örnekler verir. Arı emekçidir ya, “kalbine vahy ettik” der. Arı gibi saf olursanız, size iner ve siz eylemleriniz üzerinden inen bir varlığı görürsünüz, kendinizde şahit olursunsunuz. Arı eylemlerinde tanıktır Hakk’a ve sizin için şifadır diyor ondan çıkan. Aynı şekilde bütün eylemlerinizde saf niyetle ürettiğiniz her şey size şifadır, baldır, zevktir, muhabbettir. İsra’ya gittiğiniz zaman âlemler kuşağı ilim olarak anlatılır size. Mesela bu surede de ilim vardır ama bu surede “neden tanrı” olarak ilimler vardır. Ama İsra’ya gittiğin zaman İsra detaylı olarak insan üzerinden ilimlere geçirir. Ama 18. sure Kehf suresine geldiğin zaman, bütün ilimler artık içselleştirilmiştir, insan bilince taşınmıştır. Bilgi işlevseldir kâinatta, durağan bir şey değildir; her zaman bilgi işlem vardır ve insanda artık bilgi işlevseldir. Şuurundadır, şuuruna ermenin getirdiği bir bilgi vardır; nedene bağlı ilim, ereğe bağlı ilim, özgün olarak kullanılması, metalara bağlı olarak ilmin kullanılması, işlevsel oluşu, ilkeye bağlı olarak kullanılması… Ama sonuçta istenen şuurdur. Bilinçte işlenir amenna, her zaman işlevseldir orada. Ama önemli olan işlevsel olanın şuuruna varmak, edindiğinin şuuruna ermek ve Kehf suresinde bunu verdi, âlemler kuşağını toparlayacak 18. surede. İnsan âlemler kuşağıdır, bütün kâinatın nedeni insandır, kâinatın miracı insanadır, insanın miracı Allah’a dır ve insan âlemin noktalı virgülüdür. Noktası değildir, yani sonu değildir, noktalı virgülüdür ve insan bir süreç varlığıdır. Yani öyle olmuş bitmiş değil, sürecinde inşa olan… Ve sürecinde inşa ediyor bizi. Bütün ayetlerde Kur’an bizi sürecinde inşaya götürdü. Ve amacımız ne? Kur’an’ın gösterdiği çıtalarla insan olmak! Ve insan olurken ikinci bir çıta, Allah’a göre ne kadar insan olduk ne kadar olamadık… Çıtamız Allah çünkü! Ne kadar yaşayabiliyoruz Allah’ı, ne kadar yaşayamıyoruz, ilim sahibini? Ariflik düzeyinde O’nu idrak, irfan düzeyinde idraki, âlimlik düzeyinde ispatında bilinci, filozof düzeyinde Onu anlamlı kılmak mesela… Rad suresine buradan geçeyim. 12 den 18 sureye kadar aslında âlemler kuşağı olan insanı toparlayacağız. Bütün âlemlerde Allah, insan, kâinat ilişkisi… Kâinat üzerinden anlatımlar, O’nun insan üzerinde tevhide taşınması ve tevhide taşınırken insanın Allah’ın bilincine gelmesi ve ona göre nasıl yaşayıp, yaşamadığı. Zaten bütün Kur’an ayetlerine baktığınız zaman O’nun bilincine taşınıp, idrak edilip edilmemesi, kabul edilip edilmemesi, insan yaşamları ve 3 Kur’an Mucizesi Dersleri 2 kimliklerini anlatıyor. Burada çok önemli bir şey daha var Rad suresi ile beraber, bizim basiret kazanmamızı her şeyi hakkıyla görmemizi istiyor. Rad suresi basiret ilkesiyle okunur, nedeni basiret ilkesi, ama basiret ilkesi neyle çıkar, neyle görülür, neyle oluşur? Bilgiyle oluşur, yani bildiğinize tanıksınızdır, bildiğinizde basirsinizdir. Yani bir şeyi biliyorsanız onu görüyorsunuzdur, bilmediğiniz şeyi göremezsiniz imkânı yok. Ve Rad suresini tamamıyla okuduğunuz zaman ilim suresi olduğunuzu da görürsünüz, ama nedene bağlı ilimdir. Ereği de işaret eden ilimdir ama. Rad suresinde buna tanığız. Kâinat örneklerine gittiğiniz zaman “nedeni Tanrı olan, Allah olan” ayetleri görürsünüz; “Görmekte olduğunuz gökleri direksiz yaratan” yükselten, “sonra arşı istiva eden” akılları istiva eden, “güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır.” Ama diğer surelere gittiğin zaman öyle konuşmuyor, bunların hepsini sizin için yaptım diyor, muhteşem. İnsan aklının şahit olduğu iki nokta vardır. İlk önce Ariflik ile âlimliğin bir tanımını yapayım; Arif kişi sezgileriyle beraber özne olana tanıktır. Yani ilkesel olana, eylemlerinde ilke üzeri tavırda olana tanıktır. Arifler Hakk’a tanıktır. Tevhit ehlidirler ve ilkeye tanıktırlar, esmalarıyla ürün verenin ürünlerine değil, ürünü üzerinde görünene tanıktırlar. Âlim kişi nesnesine tanıktır, maluma tabiidir… Arif gerçeğe ilkelerde tanıktır, âlim nesnesinde tanıktır ve ispat ister, âlimde ispat vardır. Filozof ise yasalara bağlı olarak, hakkı –gerçeği- anlamlı kılandır. İspat gibi bir derdi yoktur, anlamlı kılmaya çalışır. Eğer filozofun ispatı varsa o zaman o filozof değildir âlimdir. Bir şeyi ispat etmeye çalışıyorsa ve ispatlıyorsa âlimdir. Kavramlarıyla anlamlı kılmaya çalışıyor o filozoftur. Ama arif keşfiyle tanık olandır. Anlamlı kılacak diye bir şey yoktur. Ariflik biraz daha anlattığı şeylerde anlayışı açabilmesi için ya mitseldir, ya örneklerledir. Çünkü ilkeyi örneklerle surete getirip anlatabilirsiniz, başka türlü yapamazsınız. Yani Allah’ı anlamlandırmak isterseniz örnekle yapabilirsiniz, betimlemelerle yapabilirsiniz ama filozof illa betimlemeler yapacak diye bir kaide yok. Sadece kavramlarla anlamlı kılabilir yani arı felsefe dediğimiz şey… Ama âlim kişi, 4

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.