KENT KÜLTÜRÜ VE ETKİNLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Kent Kültürü Ve Kentlilik Bilincinin Oluşumunda Şehrengizlerin Rolü The Role Of Shahrangizs in Formation Of City Culture And Consciousness Of Urbanity Ali CANÇELİK Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Aralık / December 2016, Cilt/Vol: 11, Özel Sayı/Special Issue, Page: 127-‐‑142 ISSN: 1305-‐‑7979 127 © 2005 -‐ 2016 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Aralık /December 2016, Cilt/Vol: 12, Özel Sayı/Special Issue Editör/Editor-‐in-‐Chief Yayın ve Danışma Kurulu / Publishing and Advisory Committee Prof.Dr.Veysel BOZKURT (İstanbul Üniversitesi) Doç.Dr.Elif KARAKURT TOSUN Prof.Dr.Marijan CINGULA (University of Zagreb) Prof.Dr.Recai ÇINAR (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr.R.Cengiz DERDİMAN (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr.Aşkın KESER (Uludağ Üniversitesi) Doç.Dr.Sema AY (Uludağ Üniversitesi) Assoc.Prof.Dr.Mariah EHMKE (University of Wyoming) Editör Yardımcıları/Co-‐Editors Assoc.Prof.Dr.Ausra REPECKIENE (Kaunas University) Assoc.Prof.Dr. Cecilia RABONTU (University “ Constantin Brancusi” of TgJiu) Doç.Dr.Sema AY Doç.Dr.Elif KARAKURT TOSUN (Uludağ Üniversitesi) Doç.Dr.Emine KOBAN (Gaziantep Üniversitesi) Dr.Hilal YILDIRIR KESER Doç.Dr.Ferhat ÖZBEK (Gümüşhane Üniversitesi) Doç.Dr.Senay YÜRÜR (Yalova Üniversitesi) Dr.Zerrin FIRAT (Uludağ Üniversitesi) Dr.Murat GENÇ (Otago University) Dr.Hilal YILDIRIR KESER (Uludağ Üniversitesi) Uygulama/Design Hakem Kurulu / Referee Committee Prof.Dr.Veysel BOZKURT (İstanbul Üniversitesi) Dr.Yusuf Budak Prof.Dr.Veysel BOZKURT (İstanbul Üniversitesi) Prof.Dr.Marijan CINGULA (University of Zagreb) Prof.Dr.Recai ÇINAR (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr.Mehmet Sami DENKER (Dumlupınar Üniversitesi) Prof.Dr.R.Cengiz DERDİMAN (Uludağ Üniversitesi) Tarandığımız İndexler / Prof.Dr.Zeynel DİNLER (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr.Hasan ERTÜRK (Uludağ Üniversitesi) Indexes Prof.Dr.Bülent GÜNSOY (Anadolu Üniversitesi) Prof.Dr.Sait KAYGUSUZ (Uludağ Universitesi Prof.Dr.Aşkın KESER (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr.Bekir PARLAK (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr.Ali Yaşar SARIBAY (Uludağ Üniversitesi) Prof.Dr.Şaban SİTEMBÖLÜKBAŞI (Süleyman Demirel Üniversitesi) Prof.Dr.Abdülkadir ŞENKAL (Kocaeli Üniversitesi) Prof.Dr.Veli URHAN (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr.Uğur YOZGAT (Marmara Üniversitesi) Doç.Dr.Sema AY (Uludağ Üniversitesi) Doç.Dr.Elif KARAKURT TOSUN (Uludağ Üniversitei) Doç.Dr.Hakan ALTINTAŞ (Sütçü İmam Üniversitesi) Doç.Dr.Hamza ATEŞ (Kocaeli Üniversitesi) Doç.Dr.Canan CEYLAN (Uludağ Üniversitesi) Doç.Dr.Kenan DAĞCI (Yalova Üniversitesi) Doç.Dr.Kemal DEĞER (Karadeniz Teknik Üniversitesi) Doç.Dr.Kadir Yasin ERYİĞİT (Uludağ Üniversitesi) Doç.Dr.Ömer İŞCAN (Atatürk Üniversitesi) Doç.Dr.Vedat KAYA (Atatürk Üniversitesi) Doç.Dr.Emine KOBAN (Gaziantep Üniversitesi) Doç.Dr.Burcu KÜMBÜL GÜLER (Kocaeli Üniversitesi) Doç.Dr.Veli Özer ÖZBEK (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç.Dr.Serap PALAZ (Balıkesir Üniversitesi) Assoc.Prof.Dr. Cecilia RABONTU (University “ Constantin Brancusi” of TgJiu) Assoc.Prof.Dr.Ausra REPECKIENE (Kaunas University) Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu Doç.Dr.Abdülkadir ŞENKAL (Kocaeli Üniversitesi) konudaki sorumluluk yazarlarına aittir. Doç.Dr.Sevtap ÜNAL (Atatürk Üniversitesi) Doç.Dr.Sevda YAPRAKLI (Atatürk Üniversitesi) Yayınlanan eserlerde yer alan tüm içerik Doç.Dr.Gözde YILMAZ (Marmara Üniversitesi) kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Doç.Dr.Senay YÜRÜR (Yalova Üniversitesi) Yrd.Doç..Dr.Aybeniz AKDENİZ AR (Balıkesir Üniversitesi) All the opinions wriVen in artic-‐ les are under Yrd.Doç.Dr.Doğan BIÇKI (Muğla Üniversitesi) responsibilities of the authors. None of the Yrd.Doç.Dr.Cantürk CANER (Dumlupınar Üniversitesi) contents published cannot be used without Yrd.Doç.Dr.Ferhat ÖZBEK (Gümüşhane Üniversitesi) Yrd.Doç.Dr.Ceyda ÖZSOY (Anadolu Üniversitesi) being cited. Dr.Murat GENÇ (Otago University) 128 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal KENT KÜLTÜRÜ VE KENTLİLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ THE ROLE OF SHAHRANGIZS İN FORMATION OF CITY CULTURE AND CONSCIOUSNESS OF URBANITY Ali CANÇELİK Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Aralık / December 2016, Cilt/Vol: 11, Özel Sayı/Special Issue, Page: 127-‐‑142 ISSN: 1305-‐‑7979 129 © 2005 -‐ 2016 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Aralık /December 2016, Cilt/Vol: 12, Özel Sayı/Special Issue KENT KÜLTÜRÜ VE KENTLİLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ THE ROLE OF SHAHRANGIZS İN FORMATION OF CITY CULTURE AND CONSCIOUSNESS OF URBANITY Ali CANÇELİK Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, ÖZET Kent birçok temel özelliğe sahiptir. Din, kültür ve medeniyet değerlerini maddî biçimlerle ortaya koymaktadır. Kent, özelliklerini geçmişten devralmakta ve günümüzde devam ettirmektedir. Bu özellikleri, çeşitli değişim ve dönüşümlerle geleceğe aktarmaktadır. Bu aktarma mimarî, edebî ve tarihî eserler gibi bazı araçlarla gerçekleşmektedir. Şehrengizler, onlardan biridir. Kent, varlığını kentli ile devam ettirebilir ve ancak kentli ile dönüşebilir. Kentli kenti oluşturmak ve dönüştürmek için miras aldığı değerleri kullanır. Bu değerleri içinde barındıran eserlerden biri de şehrengizlerdir. Divan şiirinde yer alan “Şehrengiz”, Osmanlı şehirleri ve şehirlileri hakkında malumat vermektedir. Bu malumatlar ayrıca şehirdeki biçimler ve onların değerlerini, tarihî ve kültürel birikimini; hayat ve sanat anlayışını hissettirmekte ve anlatmaktadır. Makale için, Agâh Sırrı Levend’in (1958), “Türk Edebiyatında Şehrengizler ve Şehrengizlerde İstanbul” adlı çalışması incelenmiş; eserden kenti ve kentliyi ilgilendiren bazı beyitler seçilmiştir. Şehrengizlerin işaret ettiği esaslara şehir ve mimarî alanlarında yazılmış kaynaklarla açıklama getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kent, Kent Bilinci, Şehrengiz, Süreklilik, Dönüşüm. ABSTRACT: The city has many key features. Religion, culture and civilization values reveals in physical formats. The properties it takes over from the past, continues/keep up today. It transfers the basic characteristics by some transformation and alteration. This transfer is done with some tools like architectural, literary and historical works. Shahrangizs is one of them. The city can continue his existence and transforms with the citizen. The citizen to creates and to transforms the city, he uses the values inherited. One of the works which contain the values in itself is shahrangizs. “Shahrangiz” which is situated in Divan Poetry, gives information about Ottoman cities and citizens. The knowledges adumbrate and make understand the forms in the cities and their values, cultural and historical accumulation; the sense of art and life. For the article it was examined Agâh Sırrı Levend’s work (1958), by the name of “Shahrangizs in Turkish Literature and Istanbul in Shahrangizs” and it was selected some couplets from the work about the city and citizen. It was explained the fundamental issues which Shahrangizs refer to them by sources which is written in the fields of city and architecture. Keywords: City, City Consciousness, Shahrangiz, Continuity, Transformation. 130 KENT KÜLTÜRÜ VE ETKİNLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ 1.GİRİŞ Bildiri konumuzla ilgili üç temel kavram bulunmaktadır: Kent, Kentli, Şehrengiz. İnceleme, birkaç meseleye açıklık getirmeye çalışmaktadır: Kent-‐kentli döngüsü, kentin sürekliliği, kentin ve kentlinin dönüşümü. Şehrengizler üzerinde yapılan bu çalışma, şehir ve şehirliye ait bazı değerleri ve bu değerleri kentliye aktaran şehrengizlerin şehir bilinci oluşturmaktaki rolünü dikkatlere sunmaktadır. Karmaşık yapısıyla ve bütün şehirliyi ilgilendirmesi bakımından ön plana çıkan kent ile insan arasında kaçınılmaz bir döngü bulunmaktadır. Kente müdahale eden, onu biçimlendiren insanın kültür ve medeniyet değerlerine sahip olması ve kente o değerlerin biçimlerini aksettirebilmesi gerekmektedir. Bunun için değerlerine vâkıf ve onlara yeni biçimler verebilme kabiliyetine sahip olmalıdır. Bunu başarabilmek için geçmiş tecrübelerin yer aldığı eserlere ihtiyaç duyulur. Bu eserlerle temas kurulması, kent kültürü ve kentlilik bilinci oluşmasına katkı sunmaktadır. Her bilim dalı kendi imkân ve metotlarıyla kenti incelemiş ve yine kendine has yöntemleriyle bir neticeye ulaşmış ve onları ifade etmiştir. Bunlardan birisi de edebiyattır. Özellikle “Divan Şiiri” ya da “Klasik Şiir” olarak adlandırılan Osmanlı şiirinde yer alan “Şehrengiz” türündeki şiirler, Osmanlı şehirleri ve şehirlileri hakkında malumat vermektedir. Bunlar, şehir ve şehirli hakkında bilgi verirken okuyucuya da biçimlerin arkasındaki değerleri, tarihî birikimi ve hayat anlayışını hissettirmektedir. Kent kültürü, kentin değerleri ve onların biçimleri; kentlilik bilinci ise kentte yaşayan insanların kentle uyumlu bir hayat sürmeleri ile ilgilidir. Şehrengizler her iki konuda da okuyucuya ipuçları sunmakta; şehrengizlerde ortaya konan insan, toplum ve şehir algısı ihtiyacımız olan kültür ve bilincin kodlarını manzum olarak ortaya koymaktadır. Neden manzum formunda yazılmış eserlerden olan şehrengizi incelemek için seçmekteyiz? Bunun cevabı manzum bir edebî eserin şahsına münhasır özelliğinde yatmaktadır. Şehrengizler, şiir formunda olmaları hasebiyle öznel, duygusal ve psikolojik gerçekliğin kendini hissettirdiği bir yapıya sahiptirler. Dolayısıyla bir mensur eserin söylediklerinin ötesinde şairin şehri ve şehirliyi nasıl algıladığını göstermektedir. Bu “algı”, kente ait özelliklerin çözülmesine, fark edilmesine ve anlaşılmasına götürecektir. Şiirin sembolik dili, şehrin sembolik dilinin anahtarı olmaktadır. Böyle bir çalışmayı, günümüz şiirlerinden değil de şehrengizlerden yararlanarak yapma sebebimiz ise kültür ve medeniyetimizin inanç-‐hayat-‐sanat üçgeninde tutarlı bir bütün oluşturdukları Osmanlı döneminin örnekliğini sempozyuma taşıma niyetimizdir. Ayrıca şehrin şehrengizlere yansıyan vasıfları, toplumun bir nevi şehri nasıl anladığını ve anlamlandırdığını ele vermektedir. Bunun en önemli faydası, bugün yapılan mimarî eserlerin şehirlide nasıl bir etki oluşturduğunu ve şehirliyi nasıl 131 © 2005 -‐ 2016 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Aralık /December 2016, Cilt/Vol: 12, Özel Sayı/Special Issue dönüştürdüğünü doğru anlama noktasında bir metot göstermesidir. Bu metot sayesinde elde edilecek veriler, kültürün veya kültür yapıcılarının başarısını ortaya koyacaktır. Çünkü bir kültürün başarısı başka kültürlerdeki muhtelif sahalardaki gelişmeler kıyaslanarak değil mensuplarına sağlayabildiği genel görüş ve düşünce tarzlarını karşılaştırmakla mümkündür (Turhan, 2002: 45). Kültürün mensuplarına bir görüş ve düşünce tarzı vermesi gayet doğal bir süreç ve çevre ile gerçekleşmektedir. Doğumdan itibaren başlayan bu süreç kişinin kendi bilincine varması, kendi karar ve eylemlerini yönlendirmeye varıncaya kadar gelişme gösterir. Hatta kişinin karar ve eylemleri dediğimiz faaliyet alanı da kişinin yetişkinlik devresine kadar geçen sürece bağlı olarak oluşur. İnsan henüz küçükken kendisinden ziyade nesnelerle ilgilenir ve bu nesnelerle oluşan çevre kültürel değerle örülüdür. Bu örüntü kişilik oluşmasında temel bir rol üstlenir (Haviland, 2002: 163). Bu sebeple Turhan tarafından dile getirilen kültürün bir görüş ve tarz verebilmesinin ölçülmesi önemlidir. 2.TEMEL KAVRAMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ: KENT, KENTLİ, KENT KÜLTÜRÜ, ŞEHRENGİZ ve SEMBOLLER 2.1.Kent, Kentli ve Kent Kültürü Bazı kaynaklarda Şehir ve kent; şehirli ve kentli kavramlarından sadece birisi tercih edilmektedir. Tebliğde her ikisi de zaman zaman kullanılacaktır. İki sözcük arasında temel bir fark görülmemekle birlikte “şehir”in kadim olanı, “kent”in ise modern ve güncel olanı çağrıştırdığı düşünülmektedir. İki kelimenin kültürel yaklaşımdan kaynaklandığı, her ikisini de kullanmanın bir zenginlik olduğu düşünülmektedir (Taşçı, 2014: 23). Şehir geçmişi, bugünü ve yarını kendi bünyesinde bir araya getiren; fizik, matematik ve geometri gibi doğa bilimlerinin hesap ve ölçüleriyle inşa edilen ancak şehirliyi din, tarih ve kültür gibi soyut öğelerle kuşatan ve besleyen bir yapı olarak karşımıza çıkar. Bütün ilmî disiplinler, şehri kendi açılarından tanımlamışlardır. Konumuz gereği, inanç, tarih ve kültürü ön plana çıkaran tanımlar üzerinde duracağız. Şehir, sözlükte ekonomik yönüyle açıklanmış; ticaret, sanayi ve yönetim kelimeleriyle izah edilmiştir (TDK, 1998: 2081). Oysa insanlığın en büyük yapıtlarından biri addedilen şehir, kralın dinsel güçleri de kendinde toplamasıyla oluşmaya başlamış; ilk şehirlerde ekonomik öncelikler yer aldığı kadar dinsel öncelikler de yer almıştır (Taşçı, 2014: 24). Şehirde değerler, biçimlerle var olur. Birer sembol olan biçimler, tabiî şekilde ve belli bir süreç içinde ortaya çıkar. Ne kendilerinden önce ne de kendilerinden sonra gelen biçimlerle çatışmazlar (Mumford, 2013: 45; Ökten, 2008: 313). Sürekli cereyan eden bu değişim, insanî düzen ve kozmik 132 KENT KÜLTÜRÜ VE ETKİNLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ düzenin uyumu; kozmik zuhur ile insanlık zihniyetinin birlikteliği (Guénon, 2012a: 149) çerçevesinde oluşur ve gelişir. Sağlıklı bir şehirde ve toplumda, şehir ve toplum, değişimi birlikte hisseder ve yönlendirir. Bu, bugün yaşanılan, toplumun yönlendirdiği değil toplumun neredeyse tamamen pasif kaldığı, teknolojinin ilerlemesine kilitlenmiş bir dönüşüm değildir. (Mumford, 2013: 50) Sağlıklı şehirler, değişimi zamanla yaşar ve hayata geçirir. Büyük-‐küçük, yatay-‐dikey, geometrik-‐kıvrımlı vs. bütün şekillerin her biri birer sembolik ifadedir ki, bütün bir medeniyetin izlerini sunar. Zira bir medeniyetin bütün varlığı mimaride, dolayısıyla şehirde ortaya çıkar (Cansever, 2002: 169). Çünkü şehir, bir medeniyetin anlam, biçim ve ilişki kümelenmelerini ve organizasyonlarını sağlamaktadır (Lynch, 2012: 132). Şehrin sembolik öğeleri, mimarî biçimlerden de öte, şehirdeki evler, sular, sesler, geçmiş hayat öyküleri ve menkıbeler; bir isim veya bir nesnedir de aynı zamanda. Onların da kent kültürü oluşturmada çok önemli rolleri bulunmaktadır. Nitekim semboller, fizikî varlıkların ardındaki ruhî manaya işaret eder. Ruhî alan, biçimlerinin ardında var olan derin duygu ve düşünce dünyasını, varlık görüşünü taşır. Bunu başarabilen şehirler, İslam medeniyetinin simge şehirleridir. (Cansever, 2010: 19; Ökten, 2012: 32). Tek bir tarifin geçirdiği bütün dönüşümleri karşılayamayacağı (Mumford, 2013: 13) belirtilen şehrin temelinde yatan din unsuru, teknik, siyaset gibi diğer unsurlara karşı ön plana çıkmıştır (Mumford, 2013: 49, 53, 67). Bu öncelik, inanç sistemlerine ait meselelerin estetik ve becerikli şekilde çözümlenmesi sayesinde şehirde yerini alır (Cansever, 2010: 33). Şehirleri inşa eden her medeniyet telakkisinin de kendine göre bir hayat felsefesi, bir dünya görüşü vardır (Ökten, 2012: 10). Bu hayat görüşü çerçevesinde gelenek aracılığıyla aktarılan duygular, örgütlü tutumlar toplamı şehirde yaşanmaktadır (Benevolo, 1995: 95). Bu sebepledir ki semboller, hayatın sosyal, psikolojik, estetik ve pratik bir parçasıdır. (Lynch, 2012: 137). Kısaca şehirde ahlak, sanat, felsefe ve dinî düşünce gelişir. Bu ortamda insan, dünyadaki vazifesini ve varlığının anlamını en üst düzeyde tamamlar. Bu anlayış, şehir biçiminin oluşmasını ve insanın kemal düzeyine ulaşmasını sağlar (Cansever, 2010: 19). Şehrin mimarî yapısının şehirliye duygusal güven sağlaması gerekmektedir. Bu da mimarî yapıların taşıdığı sembolik değerlerin yerli yerine olmasıyla mümkün olabilir. Toplumun ruhî, aklî ve bedenî ihtiyaçlarına cevap veren iyi bir çevresel kompozisyon aynı zamanda duygusal olarak güven de sağlar. (Lynch, 2012: 5-‐6). 133 © 2005 -‐ 2016 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Aralık /December 2016, Cilt/Vol: 12, Özel Sayı/Special Issue Kenti sadece şehircilik açısından ele almak, şehrin şiirini ve metafiziğini anlaşılmaz kılmaktadır (Taşçı, 2014: 16). Medeniyetler kadar eski olan şehirleri (Sezal, 1992: 11), medeniyetin esasları üzerinden incelemek kaçınılmazdır. Şehir bir medeniyetin yaşandığı yer olarak görüldüğü zaman şehirli de medeniyetin değerlerine göre yaşayan kimse olarak görülmelidir. Şehirli/ kentli demek, bir yerde yaşamaktan öte, orada oluşturulan ve şehrin kimliğini temsil eden ilim ve sanat hareketlerine, eserlerine ve bunlardan doğan toplumsal davranışlara katkı sağlayan insan olmalıdır (Taşçı, 2014: 33). Kültür; bilgiyi, inancı, örf ve adetleri, sanatı ferdin içinde yetiştiği toplumda edindiği bütün ahlak, yetenek ve alışkanlıkları içeren bir bütündür (Turhan, 2002: 37). Şehirli, yetişme sürecinde kültüre ait tavır ve davranışları şehir ve toplumdan almaktadır. Kent kültürü ise kentin tarihi boyunca bünyesinde biriktirdiği değerlerin toplamı şeklinde anlaşılmaktadır. Zira kültür, hayatın her alanını kuşatmakta ve onu şehre yansıtmaktadır. Şehir, aynı zamanda üzerinde biriken kültürü aktarma aracıdır. Kent kültürü sadece kent ile tanımlanmamakta kentin kentli ile ilişkisinden doğduğu ileri sürülmektedir (Taşçı, 2014: 56). 2.2.Şehrengiz Klâsik Türk Şiirimizde 15. yüzyıl sonu, 16. yüzyıl başlarından itibaren görülmektedir. Yazıldıkları şehirlerin sosyal ve kültürel tarihleri, mekân, insan ve toplum tipleri hakkında bilgiler verirler. Arapça “şehr” kelimesi ile Farsça “-‐engîz” edatından meydana gelir. -‐engiz, sözlükte “koparan, karıştıran” anlamlarına gelmekte; “sefa-‐engîz” (neşe yaratan) şeklinde de anlam kazanmaktadır. “Neşe yaratan” anlamından hareketle şehr-‐engîz, “şehir kuran” anlamında kullanılabilir. Çünkü şairin zihin ve gönül dünyasında yeni anlamlara bürünmektedir. Istılahî olarak ise şehrengîz, “Bir yerin tabii ve sosyal özelliklerinden bahseden bir nazım türü.” olarak tanımlanır. Şehrengizler, şiir formatındadır. Şiir, özneldir. Bu öznellik beraberinde duygusallığı getirir. Şehrengizler, herhangi bir şehir hakkında ansiklopedik bilgi veren eser değil, şehir hakkında his, heyecan ve hayal dünyasını paylaştığı bir eserdir. Şehrin unsurları, kutsal mekânlara teşbih edilir. Mekânların ruhî boyutlarına atıfta bulunur. Dünyanın nesnelerinin ancak öteki dünyadaki misalleri sayesinde anlam kazandıkları* anlayışı hâkimdir. Dil, üslûp ve muhteva ile ilgili hususlar göstermektedir ki şehrengizler, şehir ile insan arasındaki kaynaşmanın, dostluğun ürünüdür. Şehrengizler bir kimseye sunulan ve karşılığında bir atiye, caize alınan şiirler değildir. Bu yönüyle bir “kaşılıksızlık” söz konusudur. * Walter G. Andrews, Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000, s. 90. 134 KENT KÜLTÜRÜ VE ETKİNLİK BİLİNCİNİN OLUŞUMUNDA ŞEHRENGİZLERİN ROLÜ Şehrengizlerde mekân, insan ve toplum vardır. Mekân, bazen teşhis sanatıyla canlandırılır; tarihiyle ele alınır. Hayalî ve gerçek unsurlar bulunur. Ferdî ve sosyal hayata yer verilir. Bu sayede dönemin sosyal hayatına, insan mekân etkileşimine, mekânların maddî ve manevî büyüklüklerine, ayrıca dönemin değer yargılarına ulaşılır. 2.3.Şehrin Sembolik Dili Şehir, üzerine bina edildiği inanç esaslarını maddî düzlemde ortaya koyar. Bu manevî esaslar, maddî varlıklar eliyle şehirliyle temas kurar. Semboller ortadan kalktığı zaman arkasındaki kavramın varlığı da tehlikeye girer. Bu sebeple bir toplumun kendi değerleriyle temas kurabilmesi için sembollere mutlaka ihtiyaç duyulur (Ökten, 2012: 59). Semboller, varlığın kendini, çevreden alınan unsurlarla kuşanarak zuhur ettirmesi (Guénon, 2012b: 109; 2012a: 27) sayesinde tabiî ve zorunlu olarak ortaya çıkmıştır. Burada sembol, varlığın bir örtüsü olarak karşımıza çıkar. Bunlar, son derece anlaşılır, okunaklı ve görünür olmalıdır ki özel ve dikkate değer görünmelidir. Şehirli şehri yaşarken bir kavrama serüvenine girecek ancak bu serüven basitleştirme şeklinde değil, genişletme ve derinleştirme şeklinde meydana gelecektir. Oturmuş yapısı, anlamlı sembolik bütünlüğüyle oluşturulmuş bir şehir, şehirlilerin nazarında sürekliliği kesilmeyen, zaman içinde kavranabilecek bir organizma olarak yerini alacaktır. (Lynch, 2012: 11). Yahya Kemal’in asırlardır süregelen iklime girebilmesi bu açıdan mühim bir örnektir. Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nda (Yahya Kemal, 2001:9-‐13) “Bir zaman hendeseden abide zannettimdi” mısraıyla bir zamanlar hendeseden ibaret bir yapı olarak gördüğünü ifade eder. Yahya Kemal’in fark ettiği şey, mananın gizlendiği sembollerdir. Bu bütüncül ve tevhidî sembollerin oluşturduğu atmosfer, şairi dokuz asırlık bir kubbenin altına dâhil etmiştir. 3.ŞEHRENGİZLERDE ŞEHİR ESASLARININ SEMBOLİK ANLATIMI 3.1.Madde ve Mananın Buluştuğu Şehir Cemâlî (ö.1510-‐12?) hakkında yazdığı ve doğduğu şehri “ulu” vasfıyla nitelendirmektedir: O gün çün göz açup dünyâya geldüm Beni ben bir ulu şehr içre buldum (Levend, 1958: 106) “Gözümü açıp dünyaya geldiğim zaman kendimi bir ulu şehir içinde buldum.” II. Murad devri şairlerinden olan Cemâlî’nin gözünü açtığı İstanbul’da gökdelenler olmadığına göre şehre “ulu” sıfatını veren vasıflar üzerinde düşünülmelidir. Maddî anlamda bir devasalık, yükseklik şehre bu sıfatı verdiremeyeceğine göre bu vasfı, maddî olmayan yönlerinde aramak icap etmektedir. Manevî alanda şehrin sahip olduğu “ulu”luk ileride zikredeceğimiz bazı hususiyetlerden dolayı kendisinde doğan bir şair tarafından böyle dile getirilmektedir. 135 © 2005 -‐ 2016 PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Economics, Sociology and Policy Journal Aralık /December 2016, Cilt/Vol: 12, Özel Sayı/Special Issue Sevâdı melce’-‐i kevneyn olupdur Beyazı mecma‘u’l-‐bahreyn olupdur (Levend, 1958: 97) “Toprağı iki âlemin sığınağı, denizi ise iki denizin birleşme yeri olmuştur.” İstanbul, maddî ve manevî âlemin kendisine yer bulduğu, bir makamdır. Kevneyn, iki âlemi, yani maddî ve manevi, dünyevî ve uhrevî, cismanî ve ruhâni âlemi ifade eder. Şehirde dünya ve ahiret birlikte hissedilmektedir. Bazı örnekler bunun anlaşılmasına katkı sunacaktır. Şöyle ki, Roma’da 4. asırdan itibaren Hristiyanlığa ait sembolik yapılar, kentin genel organizasyonunu belirlemiş ve hatta nispeten müdahale etmiştir. Roma hukuku gereğince şehrin dışındaki mezarlıklar ile kent arasında irtibat kurulmuştur (Benevolo, 1995: 30-‐31). Mezarlıklarla şehrin irtibatı iki ayrı zihin dünyasını, medeniyet telakkisini anlatmaktadır. Bu, hayat ve ölüm algısının sembolik bir dışavurumudur. İslam şehirlerinde, mezarlıklar şehirle iç içedir. Bu demektir ki, hayat ile ölüm arasında keskin ve uzak bir çizgi yoktur; bu dünya hayatı, sonsuz hayatın bir yansımasıdır; bu hayatın nesneleri birer mecazdır, asıl değildir ve bu mecazın dayandığı gerçeklikle uyum içinde hareket etmenin zaruretini göstermektedir. Bu anlayış, dünyayı duygu yetisi, yani kalp idrakiyle bakmaya ve anlamaya yönlendirir. Çünkü dünya hayatının etkinlikleri onlara sembolik boyut yükledikçe ve onların gerçekliğiyle irtibat kurdukça önem kazanmaktadır (Andrews, 2000: 172). Şehre yansıyan manevî birçok unsur bulunmaktadır. Batıdaki şehirlerin inşa ve planlaması, numara ve bloklarla gerçekleşirken İslam medeniyetine ait şehirlerde şehre veya semte rengini veren manevî şahsiyetler ile gerçekleşir. Camii ve türbeler bunların isimleriyle anılır ve şehre/mahalleye vs. manevî bir atmosfer katarlar. Bu, İslam şehirlerinin özgün bir insanı ve onun etrafında oluşan bir kimliği sayesinde oluşmaktadır. Böyle bir insanın oluşturduğu merkez etrafında şehir yavaş yavaş oluşurken (Ökten, 2012: 51-‐53) Batı şehirleri, birkaç kişinin veya grubun masa başında çizdiği plan doğrultusunda bir baştan oluşturulur ve bitirilir (Benevolo, 1995: 89-‐90). 3.2.Gün Görmüş Bir ihtiyar Cihân-‐dîde köhen-‐sâle zamânun Ki deryâ gelmemiş sâkına ânun (Levend, 1958: 70) “Zamanın gün görmüş ihtiyarıdır ki tecrübe konusunda derya onun dizlerine gelmemiştir.” Şehir uzun yaşı ve kadim tecrübesi dolayısıyla gün görmüş bir ihtiyardır. Geçmişin tecrübeleriyle büyük bir birikim sahibidir. Şehir zamanla var olan; geçmişi, bugünü ve geleceği kendinde birleştiren bir organizmadır. Yüzyılların getirdiği birikim bugünün zihin dünyasında bir tavır 136
Description: