ebook img

Kemalizm - Oturan Adam PDF

140 Pages·1.544 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Kemalizm - Oturan Adam

KEMALiZM ERDAL YEġĠL Bu çalışmayı, 6 Aralık 1986’da Mazgirt’te şehit düşen yeğenim Timir DEMĠR’e, gelinim Besime DOĞAN’a ve yoldaşım Suna YILDIRIM’a adıyorum ey herşey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! (Adnan Yücel) TOHUM TOHUM BASIM YAYIN GÖSTERĠ VE ORGANĠZASYON LTD. ġTĠ. ĠÇĠNDEKĠ KONULAR BEġĠNCĠ BÖLÜM "DEVLETĠ KURTARMA" + "MĠLLET OLMA" ................................ 105 JÖN-TÜRKLER'ĠN "OSMANLILIĞI" .................. . .......................... 107 YAZARDAN.................................................................................. 09 JÖN-TÜRKLER ANTĠ-EMPERYALĠST MĠYDĠ? .............................. 110 ÖNSÖZ YERĠNE..., ..................................................... 15 1909ADANA-DERSĠM VE 31 MART OLAYLARI ........................... 114 BĠRĠNCĠ BOLUM ALTINCI BÖLÜM GÖZ YAġI VADĠSĠ. .45 ĠLAHĠ KOMEDYA "HERKES OYNASIN" ....................................... 123 RESMĠ ĠDEOLOJĠNĠN TARĠHĠ YAZIġI ........................................... 125 ĠKĠNCĠ BÖLÜM I. DÜNYA SAVAġI YILLARI 1914-1918 .......................................... 130 "HASTA ADAM" ................................................................................ 52 DEVRĠMLER DEVRĠMĠ EKĠM 1917 .............................................. 132 TANZĠMAT FERMANI-ISLAHAT HAREKETLERĠ VE MONDROS MÜTAREKESĠ VE DÖNEN DOLAPLAR... ................. 135 ARAZĠ YASALARI............................................................................... 59 EMPERYALĠSTLER ARASINDAKĠ ÇELĠġKĠLER .......................... 140 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YEDĠNCĠ BÖLÜM FRNASIZ DEVRĠMĠNE GĠRERKEN .............................................. 66 ĠLAHĠ KOMEDYA ........................................................................... 145 OLAYLARIN PERDE ARKASI.. ....................................................... 67 1919 PARĠS VE ANADOLU VE GELĠġMELER ............................... 147 MERKANTALĠZM -DEVLETÇĠLĠK .............................................. 70 GÜLÜNECEK BĠR ġEY. .................................................................. 152 DEVRĠM YILLARI ........................................................................... 74 ERZURUM VE SĠVAS "KONGRELERĠ" ......................................... 157 VE DEVRĠM BAġLIYOR ................................................................. 78 'ĠP'LE KISA BĠR POLEMĠK ........................................................... 158 A) KURUCU MECLĠS DÖNEMĠ .................................................... 79 EMPERYALĠSTLERLE ĠLĠġKĠLER ................................................. 161 B) YAS AMA MECLĠSĠ (Ekim 1791-Ağustos 1792) ...........................83 C) CONVANSĠYON (21 Eylül 1792- Ekim 1795) .......................... 84 SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM STALĠN VE KOMĠNTERN'ĠN PRAGMATĠZMĠ VE DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KAYPAKKAYA'NIN TEREDDÜTLERĠ ............................................ 167 DEMĠRYOLLARININ ROLÜ ........................................................... 87 KAYPAKKAYA HALA BĠR YILDIZ! ................................................ 167 ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ .................................................................... 94 MAHĠR CAYAN DĠYORKĠ .............................................................. 169 LENĠN'E KATILMADIĞIMIZ NOKTALAR ................................... 98 HÜSEYĠN ĠNAN'IN "KEMALĠZM"E BAKIġI ............................... 169 BĠR DESPOT AYDIN ÖRNEĞĠ... ............... 101 TARĠHLE HESAPLAġMA .............................................................. 170 ĠBRAHĠM KAYPAKKAYA STALĠN VE KOMĠNTERN'E KARġI .............................................. 175 KÜRT ULUSAL SORUNUNDA SOVYETLERĠN VE KOMĠNTERN'ĠN TAVRI ................................................................ 179 DERSĠM DĠRENĠġĠ VE KOMĠNTERN .......................................... 184 9 YAZARDAN Susurluk'ta kaza olduğunda ve hurdaya dönen Mercedes'in kapıla- TKP'YE KISA BĠR BAKIġ .............................................................. 188 rını açtıklarında bir de baktılar ki, ünlü bir polis Ģefi, ünü uĢaklığına öz- STALĠN'E SÖZ HAKKI! ................................................................ 191 deĢ bir parlamenter ve ünlü bir katil yan yana yatıyorlardı. Bir Kürt ga- zetesi baĢlığı Ģöyle attı; "Devlet kamyona çarptı!" Dönemin baĢbakanı DOKUZUNCU BÖLÜM Necmettin Erbakan, ortaya çıkan tabloyu "fasa fiso" olarak yorumladı. 1919'LAR DÜNYASINDAN SEVR'E DOĞRU ........................... 196 Ne gariptir ki aynı Erbakan birkaç ay sonra BaĢbakanlık koltuğunu KEMALĠSTLERDE SÖZ VE EYLEM .......................................... 198 kaybedince, "Susurluk'un" üstüne en fazla gidenin kendisi olduğunu söyleyecekti. ONUNCU BÖLÜM ġimdi haklı olarak diyeceksiniz ki, ne alakası var bu kitapla Susur- ERMENĠLER VE KÜRTLER YA DA "ZO" ĠLE "LO" ........................ 209 luk'un. Gerçekten bu kitabın "Susurluk'la" hiçbir alakası yok, sadece SEVR BEKLENTĠLERĠ .................................................................... 211 bir benzetme yapmaya çalıĢıyoruz. Çünkü bu satırların yazarı da, baĢ- KONFERANSLAR SÜRECĠNE TOPLU BĠR BAKIġ ........................ 213 larken "nereye çarpacağını" bilmiyordu. Lakin yazı ilerleyip sayfalar BĠRĠNCĠ LONDRA VE SAN REMO KONFERANSLARI. ................. 216 devrildikçe, bir yandan da hızlı hızlı okunan kitaplar üst üste geldikçe, SEVR ANTLAġMASINDA "ERMENĠSTAN" ..................................... 219 yazar gördükleri karĢısında ĢaĢırdı. Bazen fren yaptı, bazen demagoji SEVR ANTLAġMASINDA KÜRDĠSTAN ......................................... 221 yoluna saptı, bir ara kalemini bile fırlatıp attı. Bazı gecelerde yataktan BĠR DESPOT AYDIN ....................................................................... 225 fırlayıp, uzun uzun sanki hayatında ilk defa görüyormuĢ gibi haritalara baktı. Acaba, yanlıĢlıkla yoldan çıkıp baĢka bir ülkeye mi dalmıĢtı? Yazar ONBĠRĠNCĠ BÖLÜM bu sefer gözlerini daha dikkatli açtı; bir sarsıntı vardı ama ortalıkta PADĠġAH VAHDETTĠN'ĠN B AġINA GELENLER ............................ 229 kamyon falan görünmüyordu. Öyleyse, bu gürültü nereden geliyordu? KĠMDĠ BU KEMALĠSTLER? ........................................................... 233 Yazar, 1919'da Lenin'in önderliğinde kurulan "Komünist Enternasyo- GELĠġMELER VE ÇELĠġKĠLER ..................................................... 234 nal" in (3. Enternasyonal) duvarlarına çarpmıĢtı. Halbuki yazarımız, bu MECLĠS AÇILIYOR ........................................................................ 242 yazı dizisine baĢlarken; Lenin, Stalin ve Komintern'i "tanık" olarak en "ĠSTĠKLAL MAHKEMELERĠ" ........................................................ 246 sona saklamıĢtı. ġimdi ise hepsi "Kemalizm" konusunda bir "sanık" BĠR KIYASLAMA ............................................................................. 251 olarak yazarın karĢısına çıkmıĢtı. ĠĢte onlardan bir demet: "Türk Ulusal Devrimi, Anadolu köylülüğünün, İstanbul, İzmir ve di- ONĠKĠNCĠ BÖLÜM ğer büyük liman şehirlerinin burjuvazisine ve bürokrat zümrelerine da- ĠSMET ĠNÖNÜ'DEN "HATIRALAR",DEĞĠL yanan yabancı ve yabancı asıllı burjuvaziye karşı yaptığı bir devrimdir. "ĠTĠRAFLAR" ................................................................................. 258 KEMALĠST - YUNAN KAPIġMASI ................................................. 261- A) ĠZMĠR'ĠN ĠġGAL NEDENĠ ......................................................... 262 B) KEMALĠSTLERE ASKERĠ DONANIM ....................................... 265 C) KEMALĠST-YUNAN KAPIġMASI ...................................................266 MECLĠS: "CAN GÜVENLĠĞĠ YOK MU?" ...................................... 269 MECLĠSĠN FESH EDĠLMESĠ... ....274 11 12 Türk toplumunda meydana gelen derinlemesine toplumsal ve iktisadi 'beterin beteri var' derler ya, onun gibi. Dünya Komünist Hareketin lider değişiklikler, Anadolu köylüsünün ulusal bağımsızlık için verdiği ka- ve ustalarıyla hesaplaĢmaya girsem bile, bu seferde Ġbrahim rartı mücadelede belirleyici bir rol oynamıştır. Bu değişiklikler, Türk KAYPAK-KAYA ile polemiğe girmek zorunda kalacaktım. Çünkü toplumunda siyasal ve iktisadi alanda da ifadesini buldu. Kaypakkaya, Kemalizm hakkındaki siyasal görüĢlerini somutlaĢtmrken, Siyasal alanda padişahlığın ve hilafetin eski siyasal kurumları ve hem ġnurov hem de Stalin'i referans alıyordu. Halbuki Stalin hiçte kapitülasyonlar (bazı yabancılara anlaşmalarla tanınan ayrıcalıklar) Kaypakkaya gibi düĢünmüyordu, hatta çok çok olumsuz bir pozisyonda, kaldırıldı; din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı. Cumhuriyet ilan edildi dahası tam aksi bir kutuptaydı. Kemalizm'i devrimci olarak alkıĢlıyor ve ve demokratik bir anayasa kabul edildi. Ekonomi alanında ise; çift- göklere çıkarıyordu, tıpkı Lenin'in Ġttihat ve Terakki'yi öve öve çilerin durumunu düzeltecek önlemler alındı; tarım ürünlerini dış pa- bitiremediği gibi... zarlara doğrudan doğruya satabilmek için Anadolu'nun iç bölgelerini Sorunlar bu kadarla da sınırlı değildi; bugüne kadar 10'dan fazla denize bağlayan demiryolları yapıldı. Petrol, şeker, kibrit ve tütün devlet dergi ve gazetelerde yazılar yazmıĢ, ama çoğundan da "dizi yazılar" bile tekeli haline getirildi. Köylülerin kooperatiflerden örgütlenmesi ve yanda kesilerek "anarşisttir"(!) diye kovulmuĢtum. ġimdi elimde bir tek ülkenin sanayileşmesi özendirildi. Dış ticaretin devlet eliyle düzenlen- yazabildiğim dergi kalmıĢtı, "Uzun Yürüyüş". Bu dergi de hem mesi yolunda girişimlerde bulunuldu. Liman şehirleri burjuvazisinden Kaypak-kaya'cı ve (doğal olarak da) hem de Maoist'ti. Evet alınan vergiler ağırlattırıldı. Ve son olarak da, Türkiye ekonomisi için yoldaĢlarımdı bunlar, aynı kökten gelmiĢ aynı kültürle yoğrulmuĢtuk. köleleştirici şartlar getirerek ülkeye yuvalanmaya çalışan yabancı ser- YoğrulmuĢtuk ama bu kadar eleĢtiri ve polemiği kaldırabilecekler miydi? mayeye karşı direnildi...." (Komünist Enternasyonal'in Merkezi Yayın Bu dergiden de ko-vulursam ne gidecek bir yer, ne de yazılarımı Organı; Internationale Presse-Korrespondez, yıl 1926, sayı 89) yayınlayabileceğim bir organ kalacaktı; kısacası bütün ümitlerim ĠĢte yazar, ilk ciddi sarsıntı ve Ģoku burada geçirdi. Ve buna benzer tükenecekti. Ki bir de "anarşist" etiketinin yanına "Troçkist" etiketi sayısız makaleler; yıllar uzadıkça onlarda "Kemalizm"e övgülerle koyularak yollanmakta vardı. uzayıp gidiyordu. Tarihe bu randevuyu ben vermiĢtim, bu karĢılama tamamı ile bir te- Zordu! YaklaĢık otuz yıldır savunduğum görüĢlerle karĢı- karĢıya gel- sadüftü. Ama bu randevu öyle bir noktada olmuĢtu ki, artık buna randevu miĢtim. Fakat bugüne kadar savunduklarım ile yaĢanmıĢ olan tarihi kesit da denmezdi. "Düello"'ya dönüĢmüĢtü. Buna rağmen kendi kendime farklı farklıydı. Bu benim için tam bir "Susurluk" tu, Ģoke olmuĢtum. Ne 'oto-sansür' uyguladım, eleĢtirilerimi biraz incelttim. Yine de ilk uyan yapacaktım? Ya elimdeki inceleme yazısını bırakacaktım ya da demagoji gelmekte gecikmedi. Sorumlu bir yoldaĢın: "Kirvem neler yapıyorsun yoluna sapacaktım. Ben daha kötüsünü yaptım, ikisinin ortasında bir böyle, saldırmadığın kimse kalmamış, ne zaman bitecek bu yazı?" Ģek- müddet sallanıp durdum. Lenin'e, Stalin'e, Komintern'e "hatalıydılar"! lindeki 'dokundurması' benim daha da çok içime kapanmama yol açtı. deyip eleĢtiri yürütmek mümkün müydü? Hem de bizim için çok temel Fakat kısa bir süre sonra bazı ilginç geliĢmeler oldu. Derginin önde olan "Kemalizm" gibi bir noktada "onlar yanıldılar, suçluydular" deni- gelen yazarlarından Umut ġENGÜL yoldaĢ ima yollu bile olsa Kema- lebilir miydi? Daha da kötüsü vardı: Mao ile de hesaplaĢacaktım, bir lizm yazıma gönderme yapıp, Komintern'in politikası konusunda 'dikkat' Ma-oist olarak. Mao: "Çin'in Kemal'i nerede?" derken, Kemalizm'i uyarısını yapınca rahatlamıĢtım. Ardından, araĢtırmacı-yazar (ben bu "anti-emperyalist"(l) bir hareket olarak görüyor. Muhtemeldir ki, güzel insana "bizim fikir madenimiz" lakabı takmıĢımdır) Temel Kemalizm hakkındaki bilgileri Komintern'in yayın organlarından DEMĠRER ve de o güzel "küçük" dev adam Ġsmail BEġĠKÇĠ hoca, ilgi izliyordu, zira sorduğu "soru" Komintern'in yorumuna uygundu. ve övgülerini (burada hepsine candan teĢekkürlerimi sunuyorum. Bu Bitmedi, hani onların büyüklüğü ve hoĢgörüsü) yazılarımdan esirgemeyince benim önümde açılmıĢ oluyordu. Önüm açılmasına açılmıĢtı amma bende de 12 13 yazıyı sürdürecek Ģevk kalmamıĢtı artık. BoĢuna dememiĢler, "yanlış Denile bilinir ki, bu kitap ve tezler çok mu iddialı? En mütevazı dille eleştiri cesaret kırar" diye. Bende de cesaret kalmamıĢtı. Bana 'uyarı' bile ifade etmek gerekirse, "çok iddialı"(!) Ama bu iddia yazardan değil, yapan yoldaĢ ise, bin bir özür dilemenin ardından (buradan teĢekkür incelediğimiz tarih diliminin kendisinden geliyor. Kendi adıma ancak ediyorum o güzelim delikanlıya) bu dizi yazıyı kitap haline getirmek Ģunu söyleyebilirim ki, ben pek bir Ģey yapmadım. O dev gibi için harıl harıl çalıĢmaya baĢlamıĢtı. araĢtırmacıların yanında (Mete TUNÇAY'a, yapıtından dolayı bir kez YAZININ YARATTIĞI TEPKĠLER daha teĢekkür ederim burada, bizi zenginleĢtirdi.) bu inceleme yazısı 1998 yılında Uzun YürüyüĢ dergisinde baĢlayıp, Mayıs 1999'da "broşür" kalır. Benim yaptığım sadece ve sadece çarpıtılan, yalan üzerine son bulan ve on bir bölüm olarak yayınlanan bu yazı, ilginçtir ki tepki- kurulan tarihin yapı taĢlarını sağdan-soldan toplayıp yerli yerine lerini hiç umulmadık yerlerden aldı. koymak ve böylece okura bir derleme sunmak oldu. Yazardan hiç mi bir T.'C', adına "Cumhuriyet" dediği askeri faĢist diktatörlüğü, 75. yıl Ģey yok? Ben çok az bir soluk koydum, isim verirken bile Kemalizm'e, tantanaları ile kutlarken; yazı kurulumuzun ifadesi ile; dergi bürosuna Ġbrahim Kaypakkaya'nın tanımlamalarını kullandım. Onun için bu kitap grup grup üniversite gençliği geliyor, bu yazıların fotokopilerini çekiyor Kaypakkaya'nın yazılarının birinci cildidir. Bahsettiği yılları gerçek ve; "niye bu yazılan kitap haline getirmiyorsunuz, fotokopi bizlere çok niteliğiyle derli toplu ele alan ilk eserdir. Bu da bizim iddiamızdır. pahalıya mal oluyor" diye sitem ediyorlardı. Ve yine yazı kurulumuzun MAOĠSTLERĠN BU YAZIYA YAKLAġIMI deyimiyle; derginin stand açtığı yerlerde 'Kemalizm' yazısına istek ve Uzun YürüyüĢ dergisi dıĢında, hiçbir Maoist parti ve gruptan ilgi ilgi artıyordu. T.'C', 75. yılında, her zaman, her yıl döneminde ağzına 'görmedi' bu yazı. Ne tuhaf!? Halbuki kendilerinin savunması gereken, bir aksesuar olarak doladığı "Demokratik Cumhuriyet" (!), "insan kendi tezleri olmalıydı bunlar. Ama, "ihtiyar horoz'un" civcivden siyaset haklan", "Çağdaş Türkiye" vs. gibi maskaralıkları yüksek perdeden öğrenecek hali yoktu ya. Görmezden geldiler. Durup dururken baĢıma iĢ atarken, bu yazı Kaypakkaya'dan otuz yıl sonra T.'C'nin suratına bir kez açmıĢtım. ĠĢin doğrusu, Ġbrahim KAYPAKKAYA yoldaĢın iĢ-kencehanede daha bir Ģamar gibi iniyor, Ģimdiden faĢist T.'C'ye mezar yeri arıyordu. katledilmesinden bu yana, onun tezlerinin üzerine katkı mahiyetinde 'bir Yalanlarla gizlenmiĢ, Ģatafatlarla süslenmiĢ Ģu 75 yıllık kanlı tarih, tek satır' dahi koyulması bir tarafa, Perinçek cephesinden gelen 'resmi faĢist ideoloji' nezdinde gerçek kimliğiyle birer birer ortaya dö- saldırılar karĢısında dahi savunulmamıĢtı. Bir doğru daha vardı, Maoist külüyordu. Kemalizm'in "anti-emperyalistlik"(!) palavralarının ger- cephenin bazı grupları "Kemalizm" hakkındaki düĢüncelerini bu otuz çek niteliği bu yazıyla belgeleniyordu. yıllık süre içinde geliĢtiremediği gibi epey sünnette etmiĢti. Gerek "Dört yıl" sürdüğü iddia edilen ve ülkemizi seve seve emperyalist- panellerde, gerek dergilerinde bu bazı gruplar "Kemalizm'i tamamen lere peĢkeĢ çeken, adına sözüm ona "Milli Kurtuluş Savaşı" denilen, reddetmek doğru değil, bazı ilerici reformlarını da görmek lazım" diye aslında ise sadece ve sadece "Kırk gün" süren ve de Kemalist-Yunan boy boy köĢe yazılarında da iĢlemeye baĢlamıĢlardı. Bu ideolojik bir kapıĢmasının dıĢında, ülkeyi "esas" iĢgal eden Ġngiliz, Fransız, Ġtal- çöküntüydü. Derken, Maoist saflardan "Kemalist aydınlanmadılar" çıktı. yan... emperyalistlerine hiçbir zaman yönelmeyen, dahası da bu emper- Bunlar düĢerken panik içinde, bir yerlere tutunmanın telaĢıyla her boka yalistlerin bizzat kucağında oturup ellerinde büyüyen Kemalist hareke- elini derinlemesine daldıranlardı. Ġdeolojik mücadeleyi küçümsemenin tin gerçek çehresi o dönemin sorumlularının kendi ağızlarından bir iti- sonuçlarıydı bunlar. raf gibi ortaya sergileniyordu. Diğer Maoist gruplann, bu yazılara karĢı suskunluğu uzun bir süre Tabu bu sefer kökünden yıkılıyordu. Daha düne kadar bu satırların devam etti. Öyle ya, her Ģey iyi, güzel, hoĢtu da; Ģu Lenin, Stalin, yazarının da savunmuĢ olduğu, "Kemalizm, güdük bir anti-emperyalist Ko-mintern eleĢtirileri de ne oluyordu? 'Oturan Adam' gibi apoletsiz harekettir" tezi.bile çürütülüyordu. biri 14 15 tarafından bunların öne sürülmesi neyin nesiydi? Bu inceleme yazılarına "evet doğrudur" demek kendilerini küçümsemek anlamına gelmeyecek miydi? Doğrusunu söylemek gerekirse kuru da olsa bir teĢekkür bekler- ken, tepkiyle karĢılaĢmıĢtım. Halbuki bunlar benim yoldaĢlanmdı. Derken Maoist cephede suskunluk yavaĢ yavaĢ bozuldu; "Kaypakka-ya'nın aslında Komintern'e rağmen Kemalizm'i faşist ÖNSÖZ YERĠNE değerlendirdiği" yine; "Kemalizm'in aslında Sovyetler Birliği'ni stratejik abluka altına almak isteyen emperyalistlerin bir oyunu olduğunu" söylemeye baĢladılar. Bunlar, benim yazılarımda ileri sürdüğüm kendi "KEMALĠZM" (MĠ?)! düĢüncelerimdi ama bu yazılara bir gönderme yapmayı bile bu dostlarımız çok görmüĢlerdi. "Dünyanın en zor şeylerinden biri, ĠĢte bu yüzden de kırgınım bu dostlara. herkesin düşünmeden söylediğini, Bu yazılar Uzun YürüyüĢ'te yayınlandıktan sonra, Ģimdi üç yıllık düşünerek söylemektir.''"' bir zamanın ardından bu sefer tamamen Uzun YürüyüĢ'ün destek ve tasarrufu ile kitap olarak okurun karĢısına çıkıyor. Ben, bu yazıların ya- Oturan Adam'ın, Uzun YürüyüĢ Dergisi'nde Temmuz 1998'den Nisan zan olarak hem mutluluk hem de bir parça hüzün taĢıyorum. Mutluluk 1999'a değin 11 bölümde yayınlanan "Biz Hangi Fikir Mirasını Ġnkâr duyuyorum, çünkü bu kitap Uzun YürüyüĢ sayesinde benim "ilk çocu- Ediyoruz: Kemalizm" baĢlıklı çalıĢmasını okuduğumda aklıma, "Eğer ğum" olacak. Hüzünlüyüm, hüznüm okurlar adına. Çünkü "Stalin, tek aletiniz çekiçse, bütün problemler çivi gibi gözükür," diyen ve Ko-mintern ve Kaypakkaya Karşı Karşıya" (8. Bölüm) dıĢında hemen Kemalizm'in özetinden baĢka bir Ģey olmayan Murphy Yasası geldi... hemen hiçbir düzeltme yapamadım. Halbuki bu yazı, daha geniĢ kitlele- "Biricik", "özgün", "farklı" diye nitelenmekten pek hoşlanan Ke- re mal edilebilmesi için yeni baĢtan kaleme alınabilir, polemik dili daha malizm'in,"' burjuva ideolojisinin otoriteryen bir varyantı olduğu ma- sonraya ertelenebilirdi. Kaynaklara, eksikliklere ulaĢmak bir yana, lumun ilamıdır: "Türkiye'de doğmuş ve parlamakta olan yıldız, bize bunu asıl olarak engelleyen 'el felci' hastalığımdı. Kalem tutmakta bile izleyeceğimiz yolu gösteriyor. Atatürk öyle büyük bir karakter ki daima zorlandığım bir dönemde bu yazıların kitaplaĢtırılması önerisi bana çağımızın en büyük adamından daha ileride olacaktır,"<:> sözleriyle bir geldi. Ne var ki daha detaylı, eksiklikleri giderilmiĢ bir ekstra bir çalıĢ- hayranı olduğunu ifade eden Adolf Hitler'in sempatisine "hak ka- ma Ģansı fazla bulamadım. Bu yüzden okurlarımızdan özür diliyorum. zanmış" Mustafa Kemal hakkında, "Ey Atatürkçüler! İlk ereğiniz Ve hatırlatmak istiyorum yeniden: Benim bu bir buçuk yıla yakın Türkleştirmektir, çağdaşlaştırmaktır. Birincisinin en büyük aracı emek vererek hazırladığım bu kitapçık; hala içimde derin bir yara olan Dil-Tarih devrimi, ikincisininki, Laiklik ve Greko Latin kültürüdür," m yeğenim ve oğlum Temur DEMĠR, gelinim ve yoldaĢım Besime DO- de denilmesi boĢuna değildir... ĞAN ve yoldaĢım Suna YILDIRIM (Mazgirt ġehitleri, 6.12.1986) Kemalizmin en yaygın ve temel savlarından biri "ilericilik"tir! Bu anısına kaleme alınmıĢtır. Eğer bu inceleme yazısı, bu kısa derlemeler argüman genelde gericiliğe karĢı verilen mücadele temasıyla birlikte onların kavgasına ve ideallerine 'küçücük'te olsa bir katkı sunarsa, bu iĢlenir. Ġlericilik mottosu, batılı bir yazarın yerinde tanımlamasıyla, kanayan yüreğime az da olsa bir teselli olacaktır. Anılan, ümitleri on Türkiye'nin daha iyi refah sağlayacağını umduğu Avrupai kurumlardan binlerce yıl yaĢasın. esinlenerek, çağdaĢlaĢmak için acelesi olmasından kaynaklanıyordu. Uzun YürüyüĢ'e ve bu çalıĢmayı kitap haline getirip yayımlamaya karar veren Tohum Yayıncılık'a teĢekkürler. 16 17 Gerçekten de yeni Türkiye paradoksal biçimde -milli kurtuluĢ savaĢı Bu ideolojinin çeĢitli versiyonlarının merkezi güçlü bir devleti yü- zaferle sonuçlandıktan sonra- Batıya en uzak olduğu 1923-1929 dö- celten seçkinci içerikte oluĢu bir yana; toplumsal boyutu ile otoriter neminde en hızlı batılılaĢma çabasını göstermiĢtir. Bu çabalan, Mustafa hatta yer yer anti-demokratik tarihsel ilerleme fikrine sahip olması kayda Kemal'in arkasına aldığı bir avuç ilerici ile, onlara karĢı savaĢ açmıĢ değer bir diğer özelliğidir. bulunan "muazzam bir gericiler kütlesi" arasında mücadele ile Kemalizmin yükseliĢ ve gücünü pekiĢtirme dönemi yazıları ince- baĢarıya ulaĢtırılmıĢ bir devrim olarak görenler olduğu gibi, Batıya lendiğinde, Türk devriminin en kuvvetli esası veya netice-i zaferi'nin kucak açmak isteyen Meiji ya da Büyük Petro reformlarıyla aynı Türk milliyetçiliği olduğuna iĢaret edildiği görülecektir. düzeyde ele alanlar da vardır. Milliyetçilik milli devlet kavramı ile iliĢkilidir. BatılılaĢma yanlısı Bu bağlamda, tek partili dönemin Türk Tarih Kurumu üyesi En- yöneticilerin egemenliğindeki devletin, toplumu denetleme ve çağdaĢ- gin'in "inkılap tam manasıyla Avrupalılıktır. Zaten Avrupalı olmamak, laĢma amaçlarının birleĢtiği kavĢakta ortaya çıkacak olan millet olgusu bu asırda yaşamamak, hayatı bilmemek, manen ölmek demektir," yo- milliyetçilik kavramı ekseninde inĢa edilmeye çalıĢılacaktır. Türkiye'nin rumu Türk devriminin doğrultusunu oldukça iyi açıklamaktadır. yakın tarihinde milleti inĢa edecek demografik veriler Balkan savaları Türk modernleĢme hareketini Tanzimat ricalinin idari maslahatçılı- ile baĢlayan, on yıl boyunca süren ve Büyük Taarruz ile sonuçlanan ğına kadar geri götürmek yanlıĢ olmaz. Jön Türk'ler ve Ġttihat ve Terakki toplumsal siyasal kaos döneminin dinamikleri sayesinde bir ölçüde bu çabaların üzerine sistematik bir reform teorisi geliĢtirmiĢ ve Mustafa sağlanmıĢ; nüfus mübadelesi bunu daha da hızlandırmıĢtır. Geri kalan Kemal önderliğindeki Türk devrimi bu birikimden beslenmiĢtir. gayri Müslim unsurların Türk toplumu içinde eritilip, TürkleĢti-rilmeleri K. Steinhaus Kemalist pratiği kastederek Türk ideolojisi denildiği sağlanarak XIX. yüzyıl boyunca devletin baĢını ağrıtan etnik sorunlar zaman kapalı kuramsal bir sistemi değil, pragmatik bir sistemler toplu- önemli ölçüde "'çözülmüş"'tür. Bu üzerinde devletin yer alabileceği luğunu anlamakla birlikte; kemalizmi salt pratik bir aksiyon progra- homojen bir kütlenin yaratılması projesi -dönemin siyasi kadrolarının mından çok, geleceği de kapsayan tasavvurların ana hatları olarak terminolojisiyle- devlete bir millet yaratma çabasıdır. gören T. Parla'nın yaklaĢımı kemalizmi özgün olmasa da dozu yüksek Bu temelde 30'lar Avrupa'sında geniĢlemekte olan Führer Prinzip bir ideoloji saymaktadır. salgım, sultani-patrimonial geleneklerle bezenmiĢ Türkiye'nin kemalist Bunun yanında Sabahattin Selek, kemalist eyleme "Anadolu İhtilali" yönetsel mantığını etkileyerek, milli mücadelenin karizmatik önderini deyimini uygun görüyorsa da, Kemalist kadronun bu terimi kullanmada sistemin zirvesine Ģef unvanı ile oturtmakta zorlanmayacaktır. çok istekli olmadıkları farkedilir. Kendilerine yakıĢtırdıkları terim daha Burjuva ideolojisinin otoriteryen bir varyantı olmakla sınırlı kalmayan çok inkılapçıdır. Kemalistler temelde ihtilalin yaratacağı toplumsal kar- kemalizm, "Türkiye Türkçülüğü" ne denk düĢen bir kurucu-resmi ideoloji gaĢadan çekinen ideolojik pozitivistler oldukları için sosyal ve siyasal niteliğiyle de Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan Türk muhafazakârlığının değiĢimin ve ilerlemenin düzen ve birlik içinde olmasını savunmuĢlardır. statükocu tarihsel sentezidir... GeçmiĢteki ataerkilliği, derleyip topar- "Dirlik ve düzen" yanlısı kemalizmin etkisi altında bulunduğu temel layarak bugünlere taĢıyandır... komut ve kararnamelerden farksız resmi düĢüncenin XIX. yüzyıl nevinden bir pozitivizm olduğu öncelikle belir- söylemiyle kemalizm, Osmanlı'dan T."C"ye uzanan egemen ideolojinin tilmelidir. Pozitivizmin Osmanlı aydının düĢünce yapısına denk düĢen taĢıyıcı süreklilik içindeki kopuĢtur.15' Oysa kemalizmden söz edenler resmi bir arka plana sahip olduğu ise tartıĢmasız bir gerçektir. Hemen tarihçiler,16' daima, onun Osmanlıdan kopuĢ olduğunun altını çizerken, belirtilmelidir ki pozitivizm, bilimin etkinliği kavramını neredeyse "taşıyıcı süreklilik"im görmezden gelirler... Böylelikle de Ermeni Soykı- kutsallaĢ-tırmıĢ ve gerçekten baĢarılı olmak için, eski gelenekleri yıkma rımı'7' ile Türk(iye) tarihi arasındaki doğrusal iliĢkiyi "es" geçerler... zorunluluğu ve tavizsiz bir metafizik düĢmanlığını sürekli vurgulamıĢtır. 18 19 Ermeni Soykırımı,'8' denip geçilemez. O, Türk(iye) tarihi açısından Milli Güvenlik Belgesi'nden Saltanat ġuraları'na, TeĢkilât-ı Mahsu- çok önemli bir dönemeçtir: Çünkü, "1915 bir canavar yarattı. Bu ca- sa'dan Susurluk'a uzanan sentez, 'resmi' yorumu MGK patentinde navar Ģimdi de kendi insanlarını öğütmeye devam ediyor. Yoketmeci bir olan'"" kemalizmdir. Mustafa Kemal'in Topal Osman'ından MHP'U"7' sistem bir kez oluĢtuktan sonra, kendine yeni bir düĢman yaratmadan ve Susurlukçu Abdullah Çatlı'ya uzanan "yekpareliğin" açıklayıcı duramaz."'91 Bu bağlamda, "Ermeni soykırımının tarihe karıĢtığı falan ilkesidir... yok. Ortada Ermeni olmasa da, soykırım zihniyeti ve uygulamaları de- Siz; "Devlette 'Susurluk'un uzantılarının boyutu henüz net vam ediyor"!"01 Örneğin, gençler arasında yapılan bir araştırmada,"" bilinmi-yor,""s> denmesine; ya da Murat Belge'nin Susurluk'u gençlerin yüzde 44.2'si Ermeni'nin iyisi olmaz, yüzde 28.9'u çoğu kö- "'hukuk-öncesi zihniyet""9' olarak niteleme gaflet ve delaletine tüdür, iyileri de var; yüzde 24'ü çoğu iyidir, kötüleri de var; yüzde aldırmayın! 2.7'si ise kötüsü olmaz demesi... Yine 1999 yılında yapılan başka bir İsmet Berkan'ın, "Susurluk davasında (...) soruĢturma her aĢama- araştırmada da, en sevilmeyen topluluk sıralamasında Ermeniler yüzde sında engellendi... Her türlü dokunulmazlık zırhı sonuna kadar iĢletil- 76 ile ikinci sırada yer alması boşuna değildir... di... Hukukun dolambaçlı koridorlarında çoğu kez kaybolduk... Davalar İstediği kadar ink,r edilmeye kalkışılsın: "Ermeni techiriyle ilgili dağınık biçimde açıldı ve örneğin kayıp silahlar olayının Susurluk bariz olgu (...) ülkedeki Ermeni nüfusunun bir yıl içinde resmi rakam- örgüsünün bir parçası olduğu gerçeği göz ardı edildi... Mesut Yılmaz larla yaklaĢık 1.5 milyondan 250 bine indiğidir. Bugünün sorusu ise Susurluk'u soruĢturtuyormuĢ gibi yapıp aslında hiçbir Ģey yapmadı... bunun bir soykırım olup olmadığıdır.""2' Hiçbir devlet kurumu Türkiye'nin terörle mücadelesinin bir dönemini Konuya ilişkin olarak Halil Berktay, Neşe Düzel'in sorularını şöyle sorgulamak ve yargılamak istemedi... Siyasetçiler de aynı yargılamayı yanıtlıyor: yapmaya yanaĢmadı... ġantajlar tehditler gırla gitti,"'20' dediği, Veli "Neşe Düzel: Göç sırasında kaç Ermeni öldü? Küçük120 vd. bağıntısıylaTSK ile doğrudan ilişkili olan Susurluk konu- Halil Berktay: En az 600 bin. sunda neyin ne olduğu Sağır Sultan'ın bile bilgisi dahilinde!<22) Neşe Düzel: Ermeniler nasıl öldü? Kim öldürdü onları? Ayhan Çarkın'ların, Korkut Eken'lerin kimler olduğu; T."C" ve Halil Berktay: Bunun emrini verenler, bunu özel bir örgüt aracılığıyla TSK ile ilişkileri ya da Enis Berberoğlu'nun, "12 Eylül öncesinde sol yaptırmışlardır. Yani Teşkilât-ı Mahsusa aracılığıyla. Susurluk ve örgütlerden ürken TSK ve polis, mafya ve ülkücü kadrolarla gizli ittifaka Hizbullah'ın bir karışımı olarak alın Teşkilât-ı Mahsusa'yı. Enver, Ce- girdi,"'"' saptaması bir "sır" mı? mal ve Talat'a bağlı çalışan Teşkilât-ı Mahsusa'mn adamı Bahaittin Duymayan var mı: "Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Şa-kir'in bölgede özel ölüm timleri, fedailer organize ettiği anlaşılıyor. Doğan Güreş, eski Üçüncü Ordu Komutanı emekli Orgeneral Necati Bunların bir kısmı bu amaçla hapishanelerden çıkartılan ipten kurtul- Özgen, eski Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı emekli Korgeneral Ha- muş mahkûmlardır. Bakın, bu olayı kimler yaptı biliyor musunuz? Bu- san Kundakçı, emekli Tümgeneral Cumhur Evcil söz birliği etmişler: günün Yeşilleri, Abdullah Çatlıları ve Hizbullahçıları yaptı. Olay bu ka- 'Korkut Eken'in yaptığı her iş bilgimiz dahilindedir, o bir kahramandır, dar basit ve nettir. Bahaittin o günün tipik bir Yeşil'i ya da Çatlı 'sidir.""" simge isimdir, görevi kötüye kullanmaz, ona hapis değil cesaret "Türk tarihinin en eski belgesi Köktürk (Göktürk ya da Orhun diye madalyası vermek gerekir...' diyorlar"!'24' de bilinir) Yazıtları aynı zamanda ilk 'ulusal güvenlik stratejisi belgesi' Bundan başka "Ayhan Çarkın, 'devletin verdiği görevleri yaptıkla- (M.S.730) kabul edilebilir".""' Ayrıca "Osmanlı döneminin Saltanat ġu- rını' iddia ediyor, bu yüzden mahkûm olmalarını içine sindiremiyor. raları da, günümüzün MGK'sına benzer"dil™ "Orhun Yazıtları'ndaki (...) Kendisine 'tetikçi' denilmesinden hoĢlanmıyor, bunun yerine "Rambo" denmesini istiyor"!'2" 20 21 Ve Ayhan Çarkın'lar, Korkut Eken'ler hakkında Hürriyet'in Ata- ırk tipleri, bir yüksek kültür üretme şartlarına, Ata-Türkler ile temas ve türkçü baĢyazarı Ertuğrul Özkök Ģunları haykırıyor: "Unutmayın. Bu onların yaratıcılığı ile karışmaları sonucunda ve onların yaratıcı ve ülke topraklarında bugüne kadar 29 etnik isyan yaşandı. Yarın bir yükseltici dehasıyla birleşmek suretiyle ortaya çıkan bir yükselme ile 30'uncusunun olmayacağını kimse garanti edemez. ulaşabilirler,"'3" denildiğini de anımsatmadan geçmeyelim... Atatürkiye diye betimlenmesinin çok daha doğru olacağı T."C"nin Unutmayın ki, eli kanlı sol örgütler (...) hâlâ ortada. Onlarla sava- serüveni Anadolu'nun TürkleĢtirilmesine denk düĢen bir ceberutluğun şacak insanlara bugün de ihtiyaç var, yarın da olacaktır. Bu (...) çarpışan öyküsüdür... insanlara 'İkinci bir Muğlalı olayı yaratmayız' sözü verilmişti. Söz konusu ceberutluğu yaslandığı temel güç ordudur. Bir burjuva Ha! Muğlalı Paşa kim midir? Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Kürt is- liberalininde itiraf ettiği üzere: "Türkiye'de ordunun çok özel bir tarifi, yanı sırasında, bazı isyancıları kurşuna dizdiği için yargılanıp hapse müthiş bir ağırlığı var" dır.<32> Bu bağlamda Atatürkiye'nin ordusundan atılan Türk generalidir. değil; ordunun Atatürkiye'sinden söz etmek yerinde olacaktır... Bugün Genelkurmay'in bahçesindeki 'kahraman komutanlar' gale-risindeki heykellerden biri Muğlalı'nınkidir."'26' Burada basit bir örnek vermek bile "özel konum" u anlatmaya yete- cektir: Örneğin, "Genelkurmay Başkam diyelim ki bir suç işledi, peki Topal Osman'ları, Muğlalı'ları, Ayhan Çarkın'ları, Korkut onu kim yargılayacak? Türkiye'de generalleri tek bir mahkeme yargılar, Eken'le-ri kahraman ilan eden TSK damgalı Kemalist sistematik "Öteki" o da Genelkurmay Askeri Mahkemesi'dir. Bu, Genelkurmay başkanının ne ya "Türkleşme" ya da yok olma ikilemini dayatır. nezdinde bir mahkemedir. Genelkurmay başkanının yargılanabilmesi Bu saptama kimilerine "abartı" geliyorsa anımsatmadan geçmeye- için, Genelkurmay başkanının kendi sicil verdiği hâkimlerden oluşan lim: "Irkçılığın, ayrımcılığın her türünün içselleştirilmiş olduğu, sadece bir mahkemeye kendisi hakkında soruşturma emri vermesi lazımdır. yadırganmadığı için yok sayıldığı hayatımızdan birkaç resim altı ha- Ayrıca bu mahkeme üçü askeri h,kim, ikisi general beş kişiden oluşur. tırlatmakta yarar var. 'Çocuklarımızı zehirleyen' gariban eroin dağıtıcısı Bu generallerin, yargılanan generalden kıdemli olması gerekir. Yoksa 'yamyam zenciler', 'kahpe Rumlar', hödük anlamında 'kıro Kürtler', kurulamaz o mahkeme. Peki Genelkurmay başkanından daha kıdemli kara kuru diye aşağılanan varoş çocukları, 'hırsız Çingeneler'... orgeneral var mı? Yok. O halde askeri bir suç işlediğinde Genelkurmay (...)İnsanların ırk, din, cinsiyet ve yaratıcı zalimlerin belirlediği diğer başkanını yargılama imk,nı da yoktur" !I33> özelliklere göre sınıflandırılmasına sadece sessiz kalarak rıza gösterdi- Toparlayıp, özetleyerek ilerlersek: "Hukukun üstünlüğü"nden ğimizde bile 'Her yakın zulmün küçük hisseli uzak ortağı' oluruz" !'27> -TSK haricinde!- söz edilen Atatürkiye'de TSK sadece Çok-uluslu, çok-etnili bir imparatorluktan, "kaderde, tasada, kı- bürokratik-mili-tarist bir baskı aracı olarak sunmakla kalınmayıp, onun vançta ortak bir ulus" yaratma iddiasındaki kemalizm, eninde sonunda aynı zamanda iktisadi bir güç olduğunun da altı çizilmelidir. Çünkü Anadolu'nun TürkleĢtirilmesi giriĢimi değil midir? Bu yöneliĢiyle, TSK, Atatürkiye siyasetine yön veren MGK olması yanında, bir de -MHP281 Ġstanbul Ġl BaĢkanlığı'nın yayın organı "Merhaba Yüzyıl" da OYAK'tır... ifade edildiği üzere- "Atatürk bir Bozkurt'tur" !<m "Türkiye'de en büyük işveren, en büyük bankacı devlet. Ordu da Burada yeri gelmiĢken "Güneş Dil Teorisi" nin, "Bir Türk Dünyaya böyle. Çok özgürlükçü bulduğumuz 1961 Anayasası yla hem ordunun Bedeldir" veya "Türkiye Türklerindir" ya da "Ne Mutlu Türküm ekonomik ayağı OYAK getirildi, hem de siyasi ayağı MGK getirildi. Diyene" söylencelerinin bir tesadüf olmayıp;'30' tam tersine kemalist OYAK, bütün sektörlerdeki ortaklıkları ve şirketleriyle Türkiye'nin politikanın "olmazsa olmazı" olduğuna dikkat çekerek; Mustafa Ke- ekonomik devleri arasında. Dünyada bir Guatemala ordusunun, bir de mal'in de katıldığı Türk Tarih Kongresi'nde (1932) "Bütün bu diğer Türk ordusunun bankası var. Bizde ordunun ekonomik çatısı çok güçlü. Hiç tartışılmadan geçen bir bütçesi, gizli fonları var."<34>

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.