ebook img

Kavuklu Hamdi den Üç Ortaoyunu PDF

297 Pages·1962·5.789 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Kavuklu Hamdi den Üç Ortaoyunu

K A V U K LU H A M Dİ d en aç öRTKoyaMiı BÜYÜCÜ HOCA F O T O Ğ R A F ÇI E S K İ Cİ ABDI Yayımlayan: M e t in A ND F O R UM KAVUKLU HAMDİ'DEN ÜÇ O R TA O Y U NU FORUM Yayınları : 5 Kapak Düzeni : İzzet Çetin Kapak Fotc{}rafı : Ara Güler (İstanbul Belediye Müzesinde Kavuklu Hamdİ'nİn heykeli) FORUM Yayınları : P. K. 131 — Ankara Doyuş Matbaacılık ve Ticaret Ltd Şirketi Matbaası - Ankara KAVUKLU HAMDİ 'DEN ÜÇ O R TA O Y U NU BÜYÜCÜ HOCA FOTOĞRAFÇI o ESKİCİ ABDİ YAYI M Ll YAN : METİN A ND FORUM Ankara — 1962 T İ Ç İ N D E K İ L ER Orta Oyunu Üzerine - 5 Orta Oyunu Bibliyografyası - 21 Büyücü Hoca - 25 Fotoğrafçı - 97 Eskici Abdi 201 ORTA OYUNU ÜZERİNE M ETİ N A ND Orta Oyunu, perde arkasında oynanan Karagöz'e karşılık, canlı oyuncularla oynanması bakımından ondan çok ayrı olmakla bera­ ber, ruh, kişiler, oyunlar, güldürücülük, çatı bakımından öyle büyük benzerlikler gösterirlerki ikisi aynı zamanda çıkamıyaca- gma göre, birinin ötekinden çıktığına inanmak zorunda kalırız, ama hangisinin önce geldiğine karar vermek güçtür. Türklerin karagöz, kukla gibi cansız, meddah gibi tek anlatıcılı sözlü seyir­ lik oyunları yanında, canlı oyuncularla oynanan en belli başlı ge­ leneksel tiyatroları olan orta oyunu üzerine pek çok inceleme yayınlandığı halde, gene de bu tiyatro üzerine karanlık, kalmış cevabı verilememiş pek çok nokta buluyoruz. Bu sorunların en başında Orta Oyununun eskiliği geliyor, incelemeciler arasında belgelerde oyunun kendisinden çok, orta oyunu terimine İlk rasladıkları tarihi önemli tutarak bu tarihi çok yakınlara, diyelim 19 ncu yüzyılın ortalarına, 1833, 1836 yılla­ rına getirenler olduğu gibi, orta oyunu adından yola çıkmayıp, yal­ nız orta oyunu ve benzeri gösterileri göz önünde tutanlar da türlü zorluk, İsteksizlikle bu tarihi ancak 18 nci yüzyıl başlarına ka­ dar götürebiliyorlar. Hattâ orta oyununun çıkış tarihini kesin ola- 5 rak, fakat belli bir gerekçe, bir kanıt ileri sürmeden belli bir tarihe koyanlar da olmuştur. Yazarı belirtilmemiş bir yazıda Orta Oyununun i 790 yılınc!:i Karagöz'den kopup çıktığı ileri sü­ rülüyor.1 Birçok kaynaklarda sokaklarda, evlerin önlerinde veri­ len güldürüleri çok geçmiş çağlarda da buluyoruz.- Hele bu tür­ lü doğmaca oyunları çıkarmada, çene yarışında Türklerin doğuş­ tan yetenekli olduklarını, eski İstanbul sokaklarında bunun sık sık raslanılan bir olay olduğunu bir yabancı tanıktan öğreniyo­ ruz11. Hattâ Karagöz, Orta Oyunu üzerine inceleme yapmış bazı yazarların bu oyunlarda Devlet örgütünün, hükümet ileri gelenle­ rinin oyun konusu yapılmadıklarını söylemelerinin tam tersine İstanbul Efendisi, Yeniçeri Ağası gibi oyunlar oynanıyor, bu oyun­ larda gerçek İstanbul Efendisi, kendini taklit eden oyuncu İstan­ bul Efendisiyle karşılaşıyor, ya da gerçek Yeniçeri Ağasının adamları'oyuncu Yeniçeri Ağasına sanki gerçekmiş gibi saygı gös­ terisinde bulunuyorlardı1. Ancak eski fetvalarda kadılık öğret­ menlik, din adamlığı gibi saygınlığı olan kişilerin taklit edilmesi sınırlanmıştı, bu bakımdan bunların da cyun konusu edildiği fa­ kat her durumda din adamlarının sert tepkisiyle karşılaştığı üze­ rine elimizde pek çok fetva örneği bulunuyor"'. Hattö eski şenlik kitaplarından, aslı Tcpkapı Sarayında bulunan I. Abdülhamit'in kızı Hatice Sultan'ın 1775 yılının Aralık ayında doğumu için ya­ pılan şenlikleri anlatan şenlik kitabında dinsel kurallara aykırı 1 "Turetskii TVntr", Itıısskii Vİestnik, .1 (11)00) ss, 222-223 2 Metin And, Kırk Ciiîn - Kırk Gece, İstanbul 19J9, SS. 63-63; &7 - 90. 3 Frh'drich Murhard. (icmalde von Konstantinoprl, ı - ıı LcipzİB, 1805 (?) ss. 27S-2S1. •I Johann Heinrich Fisclıor, HoschreibuıiK der vonrülirltsten Volkfr-ste UnterlıaltıııiR; - NpiHe unu Tanzc der meisten Na- ttonen in Kurona. ıı Wlen 1799, ss. 130 - 131. 5 Bu fetva Örnekleri İçin bak : Ahmet Kutsi Tecer, "Mu­ kallit - Mudhlk'ler", İstanbul, Temmuz 1956. 6 MyirtHc c/un cynonmıyaca.jı üzerine şu cümleyi buluyoruz : "Vel.ıdct-i Hümayunda hilâf-ı şer-i münir suver ve lemasil-i ze- vil-ervah lasvir olunmaya..." Duraya 1720 yılındaki sünnet dü- ğünündeki c/unlardan alınmış iki minyatür ayrıntısı da bu ilk erta cyunu çeşitleri üzerine bizi aydınlatabiliyor. Dundan başka geno ini şenlikle ilgili Topkapı Sarayı Arşivi No. D. 3330 da bu­ lunan oyunlar için sağlanmış giysi ve gereçleri, araçları gösteren bolçc-de1' sayılanların bu iki resimde görülenlerle karşılaştırılması ilginç bir senuç verecektir. Gerçekten de orta oyunu adı daha yakın tarihlerde Tasladığı­ mız bir terim olduğu halde cyunur kendisi çok eskidir. Bunu benzeri Karcgöz ile yaşıt, hatta ondan daha eski görmemek için hiç bir engel yoktur. Tersine belgeler bizi çok eskilere götürebi­ lir. Nitekim Bizans İmparatoru II. Manuel Palaiolcgos'un, 1407 yılından daha ence olması gereken bir yılda, Beyazıt'ın sarayın­ da gördüğü çalgıcılar, kadın erkek şarkıcı takımları yanında mi- tnus oyuncusu - ki buna taklitçiler diyebiliriz - takımlarını karde­ şine yazdığı bir kitapçıkda anlatıyor7. Pek çek belge bu oyunların konularını, nasıl oynandıklarını belirtmemekle beraber, gene do bunların varlıklarını bize bildiriyor. Aslında bu eskiliği seyirlik oyunlar arasında Tasladığımız bir takım ortak özellikler yolundan da bulabiliriz : 1 ) Taklit en önemli öğeydi. En önemli çatışma ve kişileştir­ me yöntemiydi. Taklit şive, deyiş taklidi, kişilerin, mesleklerin, sakat insanların taklidi olduğu gibi, türlü olağan veya olağan dışı hayvanların, yaratıkların taklidiydi de. Türk seyirlik oyunları tarihi- 6 Ahmet Kutsi Tecer, "Orta Oyumla Kostüm. Aksesuar". FORIM, 1 Mayıs 1962 7 M. C. B. Hası'. "D'uıı Ouvr.iKı- de l'Rmpereur Manuel Faleolotfue, iııtituh'ı : Eııtretieııs avoc un Profcssour Malıo- metan", Notl et Kxtr»lİK, VIII. Paris MDCCCX 1810. 2 : .'120 - 321. 7 ne bir doneme olan "Kırk Gün - Kırk Gece" adlı kitabımda bu tür­ lü oyunlar üzerine eski yabancı tanıklara dayanarak örnekler ver­ miş, özellikle geyik oyununu anlatmıştım*1. Bunları yerli kaynaklar da destekliyor. Nitekim Abdi surnamesinde 1675 yılında Edirne'de­ ki şenlikler anlatılırken şöyle söyleniyor: "Ejder gibi üç başlı, ak­ rep gibi kuyruklu, geyik gibi boynuzlu, İnsan ile hayvan beyninde vasıta-i adem yabanı ve ekrad-ı cfgani gibi nice mudhik suretler ve buna benzer mehib cimnller ve ucube kıyafetler İle şetaretler gös­ terip, mehterlerin çalarak..." 2) Seyirlik oyunlarda Tasladığımız özelliklerden biri de bun­ larda dans, müzik, şarkı şaklabanlığın birbirine karıştırıldığıdır. Tıpkı günümüzün müzikli güldürüleri gibi bunlar yanyana eşit öl­ çüde yer alıyordu. En çok baş vurulan bir yol, dansçılar düzgün elansedorken bir takım bozguncu soytarıların bunların yanısıra on­ ları gülünç bir biçimde taklit etmeleridir. Orta oyununda bu siv­ ri külahlı, posatçı denilen bir nekreydi, elinde Pişckâr'ınkİ gibi bir şakşak bulunurdu. Bunlardan başka gene sivri külahlı, bazen yüzlerinde gülünç yüzlükler bulunan bir takım curcuna dansçıla­ rı da olurdu. Dansların orta oyununda oynanması gelenek olan Laz oyunu, Kürt oyunu. Kayseri kaşık oyunu gibisinden çeşitli bölge halk oyunlarının yanısıra çengi, köçek oyunlarının da ya­ kın tarihlere kadar oynanmış olduğunu biliyoruz. Nitekim Ruz- name-i Corido-İ Havadis'in 1284/1868 tarihli 840. cı sayısında Hayali Salih Efendi'nin yönettiği Kanburlar Kolu'nun ilânı verilir­ ken "hünerli rakkaslar" da bulunduğu ayrıca belirtilmektedir. Orta oyununun sahneye aktarılması demek olan Tuluat tiyatrosu da "kanto" adı altında şarkı ve danslara geniş ölçüde yer veri­ yordu. Tuluat tiyatrosu geçen yüzyılın ikinci yarısında gelişmiş­ ti. Fakat daha geçen yüzyılın birinci yarısında bile Orta Oyunu­ nun sahnede de oynandığı üzerinde elimizde belge bulunuyor. S Metin And, on. eli., 51 - 62. 8 1839 yılında Prag'da yayınlanmış bir Almanca dergi'1 İstanbul'­ da temsiller verilen iki anfiteatr ile İtalyan operalarının oy­ nandığı tiyatroya, bir de Türk oyunlarının gösterildiği bir dör­ düncü tiyatronun katıldığını belirttikten sonra, yazı bu yeni tiyat­ roda oynanan temsili şöyle anlatıyor ; "Bu ilk Türk tiyatrosu olup gelişmesi henüz pek şüpheli de olsa, ulusal bir tiyatronun çekirdeği sayılabilir. Türk beğenisine uygun söyleşmelerden baş­ ka müzik de temsilin önemli bir kesimidir. Nitekim burada çal­ gıcı takımı iki üflemeli çalgıyla, üç çift zilden başka, ellerindeki tefleri bolca kullanan ve oyuncuların konuşmalarına tam klâsik bir biçimde karışan altı kişilik bir koro İle bir de koro başı bu­ lunmaktadır. Kadın giyimli ve kılıklı dört erkek. İğrenç bir sere serpelikle fakat hiç de incelikten yoksun olmayan danslar gösteri­ yordu...." 3) Eski seyirlik oyunları birbirinin içine geçişmişti. Hayal oynatanın meddahlık hokkabazlık edip, orta oyununa çıktığı çok görüldüğü gibi pek çok seyirlik oyun içinde başka seyirlik oyun­ lara da yer veriliyordu. Nitekim Karagöz perdesine ayrıca küçük bir karagöz perdesi daha kurulup karagöz içinde karagöz oynatıl- d:ğı gibi, canbaz, ortaoyunu da gösteriliyordu. Orta oyununda da hokkabaz ve karagöz oynatıldığı oluyordu. Hattâ gene sözlü bir seyirlik oyunu olan Hokkabazın söyleşmeleri, nükteleri tıpkı Pİ- şekâr ve Kavuklu'nun söyleşmelerini andırdığı gibi hokkabazın oyununa başlarken söylediği kalıplaşmış sözleri de tıpatıp Pişe- kftr'ınkine benzer"1. Orta oyununun bu gibi özellikleri bile başka kanıtların ya­ nısıra eski bir oyun türü gösterir. İş kalıyor incelemecileri şaşır­ tan orta oyunu adının çözümlenmesine. Bu belki de yani bir ko- 9 "Türkiaches Theater". Ost und West, il Kylül mo No. 7:! s. 312. 10 Metin And, "Eski Seyirlik Oyunlarımızdan : Hokkabaz­ lık", FORUM, 15 Haziran 1901. 9

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.