The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2974 Number: 37 , p. 351-369, Autumn I 2015 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi 26.06.2015 04.09.2015 KAMU ÇALIŞANLARININ YAŞADIKLARI İŞ-AİLE VE AİLE İŞ ÇATIŞMASININ İŞ TATMİNSİZLİĞİNE OLAN ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL SİNİZMİN ARACILIK ROLÜ MEDIATING ROLE OF ORGANIZATIONAL CYNICISM ON THE IMPACT OF WORK-FAMILY AND FAMILY-WORK CONFLICT THAT PUBLIC EMPLOYEES FACED OFF ON JOB DISSATISFACTION Dr. Haluk ERDEM Kara Harp Okulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü Gökdeniz Kalkın ERKAN İnönü Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü Özet Günümüzde çalışanların aile hayatları ile iş hayatlarının senkronize bir şekilde sürdürülmesi hem bireysel hem de örgütsel açıdan önem arz etmektedir. Yapılan bu çalışmada iş görenlerin yaşadıkları iş-aile/aile-iş çatışmasının iş tatminsizliğine olan etkisi ve bu süreçte örgütsel sinizmin rolünü belirlemek amaçlanmıştır. Bitlis İli, Tatvan İlçesinde çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan kamu çalışanlarından (n=269) anket yöntemiyle veriler toplanmıştır. Verilerin analiz edilmesi (keşfedici ve doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon ve regresyon analizi) neticesinde iş-aile çatışmasının iş tatmin seviyesini negatif yönlü ve anlamlı bir şekilde etkilediği görülürken, iş-aile çatışmasının örgütsel sinizmi pozitif yönlü ve anlamlı bir şekilde etkilediği tespit edilmiştir. Aile-iş çatışması ile iş tatmini arasında anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenirken, aile-iş çatışmasının örgütsel sinizmi pozitif yönlü ve anlamlı bir şekilde etkilediği görülmüştür. Örgütsel sinizmin ise iş tatminini negatif yönlü ve anlamlı bir şekilde etkilediği belirlenirken, iş-aile çatışmasının iş tatminine olan etkisinde örgütsel sinizmin kısmî aracılık rolü oynadığı tespit edilmiştir. Sonuçlar literatürdeki araştırmalarla karşılaştırılarak tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: İş-Aile Çatışması, Örgütsel Sinizm, İş Tatmini, Kamu Çalışanları Jel Kodu: L200, M54, M12, C31, C120 Abstract Nowadays sustaining of employees’ family life and work life in synchronized manner is important in terms of both individual and organizational. In this study it is aimed to determine the impact of employees’ job-family/family-job conflict on job dissatisfaction and also to determine the role of organizational cynicism in this process. 352 Haluk ERDEM & Gökdeniz Kalkın ERKAN Questionnaire has made among public employees (n=269) work in Bitlis/Tatvan province. As a result of analysing the data obtained (exploratory and confirmatory factor analyse, correlation and regression analyse) job-family conflict affects negatively and significant whereas it is determined that it affects organizational cynicism positively and significant. It is proved that there is not positive and significant relationship between family-job conflict and job satisfaction, on the contrary it is seen that there is positive and significant relationship between family-job conflict organizational cynicism. It has found that organizational cynicism affects job satisfaction negatively and significantly and organizational cynicism has partial mediating role on the affect of job-family conflict on job satisfaction. Results obtained has been discussed compared with other studies in the literature. Key Words: Work-Family Conflict, Organizational Cynicism, Job Satisfaction, Public Employees Jel Classification: L200, M54, M12, C31, C120 GİRİŞ Dünyamızda yaşanan küresel değişim ve gelişmeler, örgütlerin sektörde var olabilmeleri için olağanüstü çaba sarf etmelerini zorunlu kılmaktadır. Örgütler tarafından dışarıya sunulan ürün veya hizmetin üretiminden pazarlanması veya satışına kadar olan bütün süreçlerin öznesinde ise “insan” faktörü bulunmaktadır. Yaşanan gelişmeler ve görece olarak “insan” olgusunun öneminin anlaşılmasına bağlı olarak, örgüt çalışanlarının iş ortamlarındaki olumlu veya olumsuz davranış sergilemelerine neden olan faktörlerin incelendiği örgütsel davranış çalışmalarının son yıllarda arttığı gözlenmektedir. Bu kapsamda, bireysel ve örgütsel anlamda olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabilecek algı, tutum ve davranışlar önem arz etmektedir. Çalışanları olumsuz yönde etkileyen algı, tutum ve davranışlarından bir tanesi de iş tatmini, örgütsel sinizm ve iş-aile çatışmasıdır. Sanayi devriminden sonra kentleşmenin giderek artmasıyla birlikte günümüzde insanlar uyumadıkları zamanlarının neredeyse yarısını iş ortamlarında geçirmektedirler. İnsanlar, sadece ihtiyaçlarını giderebilmek için gerekli olan ücreti kazanmak için çalışmazlar. Aynı zamanda saygı görme, başarılı olma gibi sosyal bir takım ihtiyaçlarını giderebilmek için de çalışma hayatlarını devam ettirirler. İş, bireylerde aidiyet hissini güçlendiren, onların sosyal kimliğini belirleyen en temel değerlerden birisidir. İşini severek yapan çalışanların ise örgütlerine daha fazla katma değer yaratacakları şüphesizdir. Rus yazar Maksim Gorki’nin 19.yy’da söylediği gibi; “İşiniz zevkliyse eğer, hayat bir eğlencedir, ancak iş görevse, hayat bir köleliktir”(aktaran Baltaş, 2011, s. 18). Bu kapsamda çalışanların işlerinden memnun olması olarak kısaca tanımlayabileceğimiz iş tatmini kavramı yönetsel açıdan önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yerlerinde memnun olmayan çalışanların aile ortamlarında huzurlu ve mutlu olabileceklerini düşünmek anlamsızdır. Bireylerin örgütten bağımsız olarak sosyal ve aile hayatlarında da anne, baba, dernek üyesi vb. gibi rolleri bulunmaktadır. Bireyin iş hayatı, sosyal ve özel hayatındaki rolleri oynamasını engellediğinde iş yaşamı ile aile hayatı arasında uyumsuzluklar oluşabilecektir. Bu durum, birey ve örgüt açısından olumsuz sonuçlara neden olabilecektir. 70 değişik ülkede 1800 yönetici arasında yapılan bir araştırmada iş hayatını etkileyen önemli faktörlerden birisi olarak eşlerin yeni çevreye uyumu gösterilmiştir (aktaran Stora, 1994, s. 31). Örneğin vardiyalı çalışma saatlerine tâbi çalışanlardan özellikle gece vardiyasında olanların yorgun, huzursuz ve sinirli oldukları, sindirim sistemi ile ilgili sıkıntılar yaşadıklarını göstermiştir. Ayrıca gündüz çalışanların katıldığı sosyal etkinliklere katılamama hususu da çalışanları ayrıca yıpratmaktadır (Ertekin, 1993, s. 55). İş ile aile hayatının senkronize edilmesi gerçeğini kavramış modern örgütlerde bu olumsuz etkileri azaltabilmek için çalışma Kamu Çalışanlarının Yaşadıkları İş-Aile Ve Aile İş Çatışmasının İş Tatminsizliğine Olan Etkisinde Örgütsel... 353 saatleri düzenlemesi, çocuk kreşleri kurulması, evden çalışma gibi düzenlemeler yapılmaktadır (Thomas ve Ganster, 1995). Çalışanların işyerlerinden memnun olmamalarına yol açan faktörlerden bir tanesi de örgüte karşı hissedilen negatif duygu ve düşünce yapılarıdır. Örgütsel sinizm, günümüzde değişim adına yapılan başarısız yönetim girişimlerinin sonucu çalışanların yaşadığı ihanet ve karamsarlık duygusunu kapsayan bir kavram olarak literatüre girmiştir (Andersson ve Bateman, 1997, s. 451). Çalışanların bu duygu ve düşüncelere sahip olmaları zaman zaman örgüt yönetiminin zor durumlarla karşı karşıya kalmasına yol açabilecektir. Bu kapsamda yapılan bu çalışmanın amacı; çalışanların iş tatmini üzerinde iş-aile çatışmasının etkisini belirlemek ve bu süreçte örgütsel sinizmin aracılık rolü oynayıp oynamadığını ortaya koymaktır. 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE a. İş- aile Çatışması Aile ve iş çoğu yetişkin için hayatın en önemli iki yaşam alanıdır. Çalışanların ev hayatı ve günlük koşuşturmaları ile bağdaşmayan iş yaşamı arasında zaman zaman çatışmalar meydana gelmektedir (Fu ve Shaffer, 2001, s. 502; Van Emmerik ve Peeters, 2009, s. 254). Farklı kültürler ve ülkeler arasında yürütülen çalışmalarda, yaşanan bu iş-aile çatışmasının bireyler üzerinde olduğu kadar organizasyon açısından da olumsuz sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir (Neerpal ve Barath, 2013, s. 439). Örneğin, iş-aile çatışması çalışanları iş bırakma eğilimine sevk edebilmektedir (aktaran Howard, Donofrio ve Boles, 2004, s. 388). Birey işi ile ailesi arasında kaldığında, yaşadığı rol baskıları veya bir çeşit roller arası çatışma nedeniyle, iş-aile çatışması meydana gelmektedir (Greenhaus ve Beutell, 1985, s. 77). Greenhause ve Beutell (1985) yaptıkları çalışma sonucu iş-aile çatışmasının zaman temelli, gerilim temelli ve davranış temelli olarak üç şekilde ortaya çıkabileceğini belirtmişlerdir. Zaman temelli çatışma; bir rolün yerine getirilmesiyle ilgili zaman baskısının diğer rolün beklenti ve sorumluluklarını engellemesi durumunda oluşmaktadır (Yüksel, 2005, s. 303). Gerginlik temelli çatışma; bir rolün ifası sürecinde yaşanan gerginliğin diğer role intikal ettiği zaman yaşanmaktadır. Öte yandan işin sıkıcı veya önemsiz olması de gerginlik temelli iş-aile çatışmasına yol açmaktadır (Mustafayeva ve Bayraktaroğlu, 2014, s. 129). Davranış temelli çatışma ise; bir rolün gerektirdiği davranışların diğer bir roldeki davranışlarla uyumsuz olması ya da uyumu güçleştirmesi durumudur (Özdevecioğlu ve Doruk, 2009, s. 73). Mevcut araştırmalara göre iş-aile çatışmasının iki boyutu vardır; işten kaynaklı iş-aile çatışması ve aileden kaynaklı aile-iş çatışması (Boyar, 2008, s. 216; Selvarajan, Cloninger ve Singh, 2013, s. 486). İlk boyutu olan iş-aile çatışması, bireyin iş sorumluluklarının aile sorumluluklarının önüne geçtiğinde veya birbiriyle çatıştığında meydana gelir (Zhang, Griffeth ve Fried, 2012, s. 698; Ryan, Ma, Hsiao ve Ku, 2015, s. 10). İkinci boyut olarak değerlendirilen aile-iş çatışması ise, ailenin iş ile ilgili görevlerin yerine getirilmesini engellemesinden dolayı meydana gelen çatışma veya aileden işe yönelik olan çatışma durumlarını ifade etmektedir (Çelik ve Turunç, 2010). İş-aile çatışması ile ilgili yapılan araştırmalar, iş-aile çatışmasının aile-iş çatışmasına kıyasla daha fazla ortaya çıktığını göstermektedir (Turunç ve Çalışkan, 2011, s. 90). Araştırmalar, uzun süreli iş-aile çatışmasının, çalışanların fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerinde önemli negatif etkileri olduğunu göstermiştir (Sharma, Dhar ve Tyagi, 2015, s. 2; Cullati, 2014, s. 25). Hem iş-aile çatışması hem de aile-iş çatışmasının kişi üzerindeki etkileri sadece iş ya da aile alanını içermez; kişinin bütün yaşamına yansır. İş hayatındaki tatminsizlik, mutsuzluk, hayal kırıklığı ve isteksizlik halleri, bireyin hayatına etki etmeye başlar ve hayat tatminin azalmasına neden olur. Bu durum, bireyin çevresini, ailesini ve arkadaşlık ilişkilerini 354 Haluk ERDEM & Gökdeniz Kalkın ERKAN olumsuz etkilemekte, fiziksel ve psikolojik sağlığını bozmaktadır (Çarıkçı ve Çelikkol, 2009, s. 156). Örgütsel bağlamda iş-aile çatışmasının olumsuz etkilerini giderecek önlemler alınmalı ve bu süreç iyi yönetilmelidir. Aksi halde özellikle sağlık harcamaları, iş devamsızlığının ortaya çıkaracağı maliyetler veya çalışanların başka örgütlere gitmesi gibi istenmeyen sonuçlarla karşılaşılabileceği düşünülmektedir. b. Örgütsel Sinizm Son zamanlarda, hem akademik hem de iş dünyasında ön planda tutulan sinizmin temelleri M.Ö. 5. yy da Antik Yunanistan’da kurulan sinik okullara dayanırken (Gkorezis, Petridou ve Xanthiakos, 2014, s. 305; Neves, 2012, s. 965), en meşhur sinik Sinoplu Diogenes’dir. Diogenes gündüzleri gece lambasıyla dolaşıp, soranlara “dürüst bir adam arıyorum” cevabıyla ünlüdür. Sinizm kelimesinin Diyojen’in bir fıçının içinde ilkel koşullarda bir köpek gibi yaşamasından ötürü ‘köpek gibi’ anlamına gelen ‘kuvikos’ sözcüğünden doğduğu iddia edilmiştir (Çakıcı ve Doğan, 2014, s. 79). Sinizm, kuşkuculuk, şüphecilik, güvensizlik, inançsızlık, kötümserlik ve olumsuzluk sözcükleriyle yakın anlama sahip olmakla beraber, modern yorumunda, bireyin kusur bulan, zor beğenen ve eleştiren anlamı baskındır (Polat ve Meydan, 2010, s. 151). Stanley, Meyer ve Topolnytsky (2005) ise sinizmi, insanların genel olarak kararlarına veya eylemlerine yönelik açıkça veya örtülü olarak ortaya çıkan inançsızlık şeklinde tanımlamaktadır (aktaran Kahveci ve Demirtaş, 2015, s. 70). Örgütsel sinizm; çalışanların organizasyonun dürüstlükten yoksun olduğu inancından ortaya çıkmaktadır (Johnson ve O’Leary-Kelly, 2003, s. 629) ve bu inancın, güçlü bir negatif duygusal tepkiyle birleştiğinde itibar sarsıcı ve kritik davranışlara yol açtığı iddia edilmektedir(Altınöz, Çöp ve Sığındı, 2011, s. 289). Örgütsel sinizm genel olarak, bir kişinin çalıştığı örgüte ve onun prosedürlerine, süreçlerine ve yönetimine karşı, bu unsurların çalışanın çıkarlarına karşı olduğu fikrine dayanan negatif tutum olarak tanımlanmaktadır (Arslan, 2012, s. 14). Dean, Brandes, ve Dharwadkar’a (1998) göre örgütsel sinizm, kişinin çalıştığı organizasyona karşı üç boyuttan oluşan olumsuz tutumlarıdır (Dean vd., 1998, s. 345). Bilişsel boyut; organizasyonun bütünlüğünün olmadığı ve doğruluk, samimiyet ve dürüstlükten yoksun olduğu inancıdır (Dean vd., 1998, s. 345; Kahveci ve Demirtaş, 2015, s. 71; Aslan ve Akarçay, 2013, s. 29). Bu yönüyle sinizm, eylemlerin ve insan güdülerinin iyiliği ve samimiyeti ile ilgili olan inançsızlık eğilimidir (Balay, Kaya ve Cülha, 2013, s. 127). Duyuşsal boyut; organizasyona karşı negatif duyguları, saygısızlık, öfke, sıkıntı, kızgınlık ve utanç duyma, diğerlerinden nefret etme ve kendini beğenmişlik gibi kuvvetli duygusal tepkileri içermektedir (Dean vd., 1998, s. 345; Balay vd., 2013, s. 127; Yıldız, 2013, s. 857). Davranışsal boyut; bu inanç ve duygularla tutarlı bir biçimde organizasyona yönelik kötüleyici ve eleştirel davranışlarda bulunma eğilimleridir (Dean vd., 1998, s. 345). İşgörenler aynı zamanda sinik tutumlarını ifade etmek için mizahı, özellikle alaycı mizahı, kullanarak çalıştıkları kurumun amaçlarıyla alay edebilirler, görev ifadelerini yeniden yazabilirler ve alaycı yorumlarda bulunabilirler (Kahveci ve Demirtaş, 2015, s. 71-72; Karacaoğlu ve İnce, 2012, s. 79). Sinizm ile ilgili literatür çalışmaları incelendiğinde; örgütsel sinizm ile iş tatmini, iş motivasyonu ve örgütsel bağlılık arasında negatif bir ilişki bulunan çalışmalar bulunmaktadır (Davis ve Gardner, 2004, s. 442). Yapılan bir diğer çalışma sonucuna göre, psikolojik sözleşme ihlallerinin güven ile negatif şekilde ilişkili olduğu ancak işgören sinizmi ile pozitif olarak ilişkili olduğu ortaya konmuştur (Candan, 2013, s. 185-186). Bir diğer araştırma sonucuna göre, örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık arasındaki etkileşim incelenmiş ve orta düzeyin üzerinde anlamlı etki olduğu, örgütsel güven algısının örgütsel sinizm üzerindeki etkisi ise, negatif yönlü ve orta düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Türköz, Polat ve Coşar, 2013). Jhonson ve O’Leary- Kamu Çalışanlarının Yaşadıkları İş-Aile Ve Aile İş Çatışmasının İş Tatminsizliğine Olan Etkisinde Örgütsel... 355 Kelly (2003) ise tartışmaya farklı bir boyut katmaktadır. Araştırmacılara göre, çalışanların işverene karşı sinik tutumu kendi iş performanslarını, örgütsel vatandaşlık davranışını ve işe devamsızlık seviyelerini etkilememektedir. Bu yorumlara göre sinizm kayıtsızlığa dayanan tepkilerdir. Her ne kadar sinik çalışanlar hayal kırıklığı hissetse ve kendi örgütlerine karşı daha az olumlu hisler beslese de bu memnuniyetsizliklerini hareketlerine yansıtmayarak örgütün direk performansını etkilemezler (Çakıcı ve Doğan, 2014, s. 81). Ele alınan çalışmalardan da anlaşılacağı üzere, örgütsel sinizmin örgütler üzerinde bazı olumsuz etkileri olduğu görülmektedir; düşük performans, örgütsel vatandaşlık davranışlarında isteksizlik, etik olmayan davranışlarda bulunma, moral ve motivasyonda azalma, kişiler arası çatışma, şikâyet, devamsızlık ve işgören devrinde artış, örgüte bağlılığın azalması, işten doyumsuzluk, işten çıkarılma oranlarının artması, sabotaj, hırsızlık, dolandırıcılık, işten ayrılma oranlarının artması, kurallara uymama, itaatsizlik, örgüte şüphe duymada artış, örgüte güvensizlikte artış, işe yabancılaşmanın artması, örgütsel performansın düşmesi, işe devamsızlıklarda artış, yöneticiler tarafından istenilen etik olmayan ricalara uyma, olumsuz tutumlarda artış, motivasyonun azalması, örgütü aşağılamada artış, örgütle olan bağın (ilişkilerin) kesilmesi örnek verilebilir (Türköz vd., 2013, s. 290). c. İş Tatmini İş görenler, çalıştıkları örgütte işleri ile ilgili harcadıkları emek ve gayretlere karşılık elde ettikleri kazançları ile kendilerinin başlangıçta olan beklentilerini karşılaştırırlar. İş tatmini, bireylerin belirli bir işe karşı verdikleri olumlu duygusal tepkilerdir. Bu duygusal tepkiler, bireyin gerçek çıktılarla beklediği, arzuladığı ve hak edilmiş sonuçların karşılaştırılması sonucu çıkmaktadır (Oshagbemi, 1999, s. 108). Locke (1976) iş tatmini, kişinin işini değerlendirilmesinde hissettiği hoşa giden veya pozitif ruh hali olarak tanımlamıştır. Hulin ve Judge (2003)’a göre ise iş tatmini bireyin işinde meydana gelen deneyimlere göre verdiği çok boyutlu (bilişsel, duygusal ve davranışsal) psikolojik tepkilerdir. Çalışanlarda iş tatminine neden olan faktörlerin araştırıldığı çalışmalarda genellikle bireysel ve örgütsel faktörler ön plana çıkmaktadır (Judge ve Klinger, 2008). Bireysel faktörler olarak demografik özellikler (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, hizmet süresi, çalışanın statüsü, medeni durum ve iş deneyimi) ve çalışanın psiko-sosyal özellikleri (başarı güdüsü, takdir edilme duygusu, saygı görme ve bireyin kişisel özellikleri) iş tatmininde önemli olabilmektedir (Yeşilyurt ve Koçak, 2014). Castillo ve Cano (1999) ise iş tatminine yol açan motivatörlerin; işin kendisinin başarılması, tanınma, sorumluluklar ve yükselme olduğunu ifade etmişlerdir. Bu faktörler bireylerin kendi psikolojik potansiyellerini başarmalarına yardımcı olur (Yücel, 2012, s. 4). İş tatmini etkileyen örgütsel faktörler olarak ise; ücretler, promosyon imkânları, iş yerindeki arkadaşlık ortamı, denetim ve kontrol faaliyetlerinin icra şekli ve işletme politikaları sayılabilmektedir (Judge ve Klinger, 2008). İş tatminin içsel ve dışsal olmak üzere iki boyutu vardır (Weiss, Dawis, England ve Lofquist, 1967). İçsel tatmin boyutunda; işin kendi niteliğine yönelik faktörler (işin kendisi ve yapılış şekli, iş sorumluluğu, başarı, tanınma, kariyer olanakları, takdir edilme, terfi vb.) bulunurken, dışsal tatmin boyutunda ise işin çevresel faktörleri (üst yönetimin politikası, denetim ve kontrol faaliyetlerinin icra şekli, üst-ast ilişkileri, çalışma koşulları ve ücret) bulunmaktadır. Örgütün iyi yönetildiğinin göstergelerinden biri çalışanlarının iş tatminlerinin yüksek olmasıdır. İş tatminin azalması ile örgütte, devamsızlık, moral düşüklüğü, huzursuzluk, disiplin sorunları ortaya çıkmakta ve çalışanların işten ayrılma oranları artmaktadır. Sonuçta iş tatminindeki azalmalar örgütün amaçlarına ulaşamaması ile beraber çalışanların da amaçlarını gerçekleştirememesi anlamına gelmektedir (Çetin, Zetter, Aygen, Taş ve Çaylak, 2013: 150). 356 Haluk ERDEM & Gökdeniz Kalkın ERKAN 2. ARAŞTIRMA MODELİ VE HİPOTEZLER İş ortamlarında meydana gelen uyumsuzluklar veya stres yaratan faktörler zamanla çatışmaya dönüşebilmektedir. Luthans’a (1995, s. 301) göre çalışanların özel hayatının önemsenmemesi işgörenler açısından önemli bir stres yaratan etmendir. Robbins ve Judge’a (2007, s. 667) göre ise iş stresine neden olan potansiyel faktörlerden birisi de ailevî sorunlardır. Cooper ve Dewe’e (2004, s. 97) göre, iş-aile yaşamının senkronize bir şekilde yürütülememesi iş ortamlarında strese neden olan önemli bir faktördür. Bu çalışmalara göre iş-aile uyumsuzluğunun işgörenlerde strese neden olduğu görülmektedir. Ortaya çıkan bu stresli durumun ise çatışmaya dönme potansiyeli şüphesiz bulunmaktadır. Ayrıca işten dolayı gerginlik hisseden çalışanların işlerinden memnuniyet duymaları da oldukça zorlaşacaktır. ABD’de yapılan bir araştırmada, yöneticilerin işgörenlere iş ve ailesi ile ilgili sağladığı olumlu desteğin, onların işten memnun olmalarını sağladığı ve iş-aile çatışmalarını engellediği tespit edilmiştir (Kossek, Pichler, Bodner ve Hammer, 2011). Yapılan araştırmalarda çoğunlukla iş-aile çatışması ile iş tatmini arasında negatif yönlü ilişkiler bulunmuştur. Adams, King ve King (1996)’in, tam zamanlı çalışan üniversite öğrencileriyle yaptıkları araştırma sonucunda; iş-aile çatışması ile hem iş hem de yaşam tatmini arasında negatif yönlü ilişki olduğu sonucuna varmışlardır (Adams vd., 1996). Bankacılar üzerinde yapılan başka bir araştırmada da iş-aile çatışmasının iş tatminini negatif yönlü etkilediği tespit edilmiştir (Turunç ve Erkuş, 2010). Kayseri ili sınırları içinde çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin çalışanları ile yürütülen araştırma sonucunda, iş-aile çatışması ile iş tatmini arasında negatif yönlü ve orta şiddetli bir ilişki bulunduğu belirtilmiştir (Özdevecioğlu ve Doruk, 2009). Belirtilen bu araştırmalardan ve kavramsal çerçeveden yola çıkarak, çalışanların yaşadığı iş-aile/aile-iş çatışmalarının onların iş tatmin seviyesini olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmüş ve aşağıda belirtilen araştırma hipotezleri önerilmiştir. Hipotez-1: İşgörenlerin yaşadıkları iş-aile çatışmaları, onların iş tatmin seviyesini negatif yönde etkiler. Hipotez-2: İşgörenlerin yaşadıkları aile-iş çatışmaları, onların iş tatmin seviyesini negatif yönde etkiler. Örgüt içinde sinizme yol açan pek çok farklı unsurun olduğu görülmüştür. Yanlış yönetilen değişim çabaları, aşırı stres ve rol yükü, kişisel ve örgütsel beklentilerin karşılanmaması, yetersiz sosyal destek, rekabet düzeyine kıyasla yetersiz düzeyde terfi, amaç çatışması, örgütsel adaletsizlik, karar alımında etkili olma düzeyinin yetersizliği, iletişimsizlik, psikolojik sözleşme ihlali, maaş-ücret farklılıkları, artan işten çıkarmalar, ekonominin bozulması da sinizmin sebeplerinden bazılarıdır (Yıldız, 2013, s. 857; Bommer vd., 2005, s. 736; Johnson ve O'Leary-Kelly, 2003, s. 629; Karacaoğlu ve İnce, 2012, s. 80). İş ortamında yukarıda belirtilen nedenlerin birçoğu aynı zamanda iş ile aile hayatının uyumsuz olmasına da neden olabilmektedir. Çin’de hemşireler üzerinde yapılan araştırma sonucuna göre; hem iş-aile çatışmasının hem de aile-iş çatışmasının duygusal tükenmişlik ve sinizm ile pozitif yönlü ilişkisi vardır (Wang, Chang, Fu ve Wang., 2012). Öğretmenler üzerinde yapılan başka bir araştırma sonucunda da örgütsel sinizm ile iş aile çatışması arasında pozitif yönlü ilişki olduğu görülmüştür (Chudzicka, 2014). Belirtilen bu çalışmalardan hareketle örgütlerde yaşanan iş- aile/aile-iş çatışmasının işgörenlerin örgütlerine karşı negatif duygular besleyebileceğini düşündürmüş ve aşağıda belirtilen araştırma hipotezleri önerilmiştir. Hipotez-3: İşgörenlerin yaşadıkları iş-aile çatışmaları, onların örgütsel sinizm seviyesini pozitif yönde etkiler. Hipotez-4: İşgörenlerin yaşadıkları aile-iş çatışmaları, onların örgütsel sinizm seviyesini pozitif yönde etkiler. Kamu Çalışanlarının Yaşadıkları İş-Aile Ve Aile İş Çatışmasının İş Tatminsizliğine Olan Etkisinde Örgütsel... 357 Örgüt çalışanlarının iş yerlerinden memnun olabilmeleri için işleri ile aile hayatları arasında uyum olması gerektiği düşünülmektedir. İş yerlerinde strese neden olan önemli faktörlerden birisi işgörenlerin aile yaşamlarıdır (Luthans, 1995, s. 301; Robbins ve Judge, 2007, s. 667; Cooper ve Dewe, 2004, s. 97). Bu kapsamda iş ortamlarında yaşadıkları stres, olumsuz durumlar vb. nedeniyle bir şekilde örgütüne karşı negatif duygular besleyen çalışanların iş tatmin seviyelerinin de düşük olabileceği düşünülmektedir. Travis ve Vukovich (1990), ABD’de polis departmanında yaptıkları araştırma sonucunda, iş tatmini ile sinizm arasında negatif yönlü bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir. Akademisyenler üzerinde yapılan başka bir araştırma sonuçlarına göre, örgütsel sinizmin, hem iş tatmini hem de iş performansını kısmen ve negatif yönde etkilediği belirtilmiştir (Kahya, 2013). Benzer şekilde Nafei (2013)’nin, Mısır’da hastane çalışanları üzerinde yaptığı araştırma sonucuna göre; örgütsel sinizm ile iş tatmini negatif yönlü ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bankacılar üzerinde yapılan bir diğer araştırmada örgütsel sinizm ile iş tatmini arasında negatif yönlü ilişki olduğu görülmüştür (Boyalı, 2011). Yapılan bu çalışmalardan hareketle örgütsel sinizm ile iş tatmini arasında negatif yönlü bir ilişki olabileceği düşünülerek aşağıda belirtilen araştırma hipotezleri önerilmiştir. Hipotez-5: İşgörenlerin örgütsel sinizm seviyesi, onların iş tatmin seviyesini negatif yönde etkiler. İş-aile/aile-iş çatışması ile iş tatmini arasındaki negatif yönlü ilişkileri ortaya çıkaran çalışmalardan (Adams vd., 1996; Özdevecioğlu ve Doruk, 2009; Turunç ve Erkuş, 2010; Kossek vd., 2011) ve örgütsel sinizm ile iş tatmini arasındaki negatif yönlü ilişkilere dair bulgulardan (Travis ve Vukovich, 1990; Boyalı, 2011; Kahya, 2013; Nafei, 2013) yola çıkarak; örgütlerde iş- aile/aile-iş çatışmasının iş tatmini ile arasındaki negatif yönlü ilişkide örgütsel sinizmin aracılık rolü oynayabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda aşağıda belirtilen araştırma hipotezleri önerilmiş ve araştırmanın modeli Şekil-1’de sunulmuştur. Hipotez-6: İşgörenlerin yaşadıkları iş-aile çatışmaları ile iş tatmin seviyeleri arasındaki ilişkide örgütsel sinizm aracılık rolü oynar. Hipotez-7: İşgörenlerin yaşadıkları aile-iş çatışmaları ile iş tatmin seviyeleri arasındaki ilişkide örgütsel sinizm aracılık rolü oynar. Şekil-1 Araştırma Modeli 3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ a. Ana kütle ve Örneklem Bu araştırmada değişkenler arasındaki nedensellik ilişkileri ortaya koymak hedeflenmiştir. Bu kapsamda; iş-aile/aile-iş çatışmasının iş tatmini üzerinde etkisinin olup olmadığını belirleyebilmek ve bu süreçte örgütsel sinizmin aracılık rolü oynayıp oynamadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Hemen hemen her türlü örgütsel yapıda görülebilen bu ilişkilerin gözlenebileceği yerlerden birisi de kamu çalışanlarıdır. Bu kapsamda araştırmanın ana kütlesini 358 Haluk ERDEM & Gökdeniz Kalkın ERKAN Bitlis İlinin Tatvan ilçesinde görev yapan kamu çalışanları oluşturmaktadır. Bu bölgeden kamu çalışanlarının seçilmesinin sebebi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapılmış benzeri araştırmaların Türkiye’nin diğer bölgelerine nazaran sayıca azlığıdır. Tesadüfi örneklem yolu ile çeşitli faaliyet sahalarında görev yapan kamu çalışanlarına yüz yüze görüşme yoluyla yapılan anket formlarından uygun şekilde doldurulmayanlar ayıklanmış ve 269 anket formunun analizlere dâhil edilmesi uygun görülmüştür. Örneklemi oluşturan bireylerin kısaca demografik özellikleri belirtilecek olursa; %54,6’sı erkek, %45,4’ü ise kadınlardan oluşmaktadır. Katılımcıların %65,1’i 24-29 yaş, %20,4’ü 30-35 yaş, %27’si 36-40 yaş, %12’si 41 ve daha fazla yaş aralığındadır. Eğitim seviyesine bakıldığında, %50,2’si lise, %19,3’ü ön lisans, %29’u lisans, %1,5’i ise lisansüstü eğitime sahiptir. İş tecrübeleri olarak ise %54,8’inin 3 yıl ve daha az, %19,6’sının 4-8 yıllık, %8,5’inin9-12 yıllık tecrübeye ve %13,3’ünün 13-18 yıllık, %3,7’sinin ise 19 yıl ve daha fazla tecrübeye sahiptir. b. Araştırmanın Ölçekleri Bu çalışmada iş-aile/aile-iş çatışmasını ölçmek için Netenmeyer ve arkadaşları (1996) tarafından geliştirilen, Efeoğlu (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanan ölçek kullanılmıştır. İş- aile ve aile-iş çatışması olmak üzere iki boyuta ilişkin beşer soru bulunmaktadır. Toplamda 10 maddeden oluşan ölçekte cevaplar 5’li likert şeklinde (1=Kesinlikle katılmıyorum, 5=Kesinlikle katılıyorum) alınmıştır. Çalışanların örgütsel sinizm seviyesini ölçmek için Brandes (1997) tarafından geliştirilen ve Arslan (2012) tarafından Türkçe’ye çevrilen ölçek kullanılmıştır. Duyuşsal, bilişsel ve davranışsal olmak üzere üç boyutu bulunan ölçekte toplam 14 soru bulunmaktadır. Ölçekte cevaplar 5’li likert şeklinde (1=Kesinlikle katılmıyorum, 5=Kesinlikle katılıyorum) alınmıştır. Çalışanların iş tatmin seviyesini ölçmek için Weiss ve arkadaşlarının (1967) geliştirdiği Minnesota İş Doyum Ölçeğinin kısa formu temel alınmıştır. Ölçeğin Türkçe’ ye çevrilmiş hali Özdevecioğlu (2003) ve Köroğlu (2012) tarafından kullanılmış, geçerli ve güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır. 5’li likert tipi (1=Kesinlikle katılmıyorum, 5=Kesinlikle katılıyorum) şeklinde hazırlanan ölçek toplam 20 sorudan oluşmaktadır. Ölçekte içsel ve dışsal olmak üzere iki boyut bulunmaktadır. c. İstatistiksel Analiz Çalışma kapsamında elde edilen verilerin analiz edilmesinde SPSS 20.0 ile Amos 20.0 paket programları kullanılmıştır. Ölçeklerin iç tutarlılığı için Cronbach Alpha katsayılarına bakılmış, yapısal geçerliliği için ise önce keşfedici daha sonra ise doğrulayıcı faktör analizleri uygulanmıştır. Korelasyon analizleri ile ilişkiler belirlenmiş, regresyon analizleri uygulanarak ise de değişkenlerin birbirine olan etkisi belirlenmiştir. Son olarak ise aşamalı regresyon analizleri ve Sobel Testi ile örgütsel sinizmin aracılık etkisi tespit edilmiştir. 4. BULGULAR VE HİPOTEZ TESTLERİ a. Keşfedici Faktör Analizi Çalışmada kullanılan üç ölçek için toplanan verilerinin yapısal geçerliliği araştırmak maksadıyla öncelikle Keşfedici Faktör Analizi (KFA) uygulanmıştır. Örneklemler analiz öncesinde KMO ve Barlett Testlerine tabi tutulmuş ve faktör analizine uygun olduğu (KMO>0,60; p<0,001) tespit edilmiştir (Büyüköztürk, 2006, s. 126). İş-aile çatışması ölçeğine ilişkin yapılan faktör analizinde 5 ve 6. sorular birden fazla faktörü ölçtüğü için ölçekten çıkarılmış ve sonuçta önceki çalışmalara benzer şekilde verilerin iki faktöre (iş-aile/aile-iş) dağıldığı, faktör yüklerinin 0,70 ile 0,92 arasında değiştiği görülmüştür. Elde edilen faktörlerle toplam varyansın %73,49’unun açıklandığı görülmüştür. Kamu Çalışanlarının Yaşadıkları İş-Aile Ve Aile İş Çatışmasının İş Tatminsizliğine Olan Etkisinde Örgütsel... 359 Örgütsel sinizm ölçeğinin faktör analizlerinin yapılması neticesinde, 14. soru birden fazla faktörü ölçtüğü için ölçekten çıkarılmış ve sonuçta beklendiği şekilde verilerin üç faktör (duyuşsal, bilişsel, davranışsal) altında toplandığı, faktör yüklerinin 0,69 ile 0,86 arasında değiştiği, üç faktörle toplam varyansın %71,47’sinin açıklandığı tespit edilmiştir. İş tatmini ölçeğinin faktör analizlerinde 2, 3, 4, 11, 15, 16, 17, 18 ve 20. sorular birden fazla faktörü ölçtüğü için ölçekten çıkarılmıştır. Sonuçta verilerin iki faktör (içsel ve dışsal iş tatmini) altında toplandığı, faktör yüklerinin 0,54 ile 0,87 arasında değiştiği görülmüştür. Elde edilen faktörlerle toplam varyansın %61,30’unun açıklandığı görülmüştür. Ayrıca yorumlanabilir ve anlamlı faktörler elde etmek maksadıyla her üç ölçek için Bileşen Matrisi, literatürde yaygın olarak kullanılan Varimax yöntemi ile döndürülmüştür. Çalışmada kullanılan üç ölçeğe ait KFA sonuçları incelendiğinde faktör yüklerinin tamamının 0,50’den büyük olduğu ve iki faktöre giren faktör yüklerinin arasındaki farkın da 0,1’den büyük olduğu görülmektedir (Tavşancıl, 2002). b. Doğrulayıcı Faktör Analizi Araştırmada elde edilen verilerin daha önceki çalışmalarda kurgulanan faktör yapısı ile uyumlu olup olmadığının ortaya konulması için Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) uygulanmış ve bu analizin de en yüksek olabilirlik (maximum likelihood) kestirim yöntemi kullanılmıştır. DFA’nın modellenmesinde aynı boyutu (faktörü) ölçmek için yapılandırılmış olan hata terimleri arasında modifikasyon yapılmıştır. Bu durum teorik olarak desteklendiği için modelin yapısal geçerliliğine zarar vermeyeceği değerlendirilmiştir (Meydan ve Şeşen, 2011). Ölçekler ile ilgili kullanılan örnekleme ait Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) sonuçları Tablo-1’de sunulmuştur. Tablo 1: Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) Sonuçları Mükemmel Kabul Edilebilir İş-Aile Örgütsel Parametreler Kısaltması Uyum Eşik İş Tatmini Uyum Aralığı Çatışması Sinizm Değeri Goodness of Fit Index GFI ≥0,95a 0,90≤ GFI≤ 0,95a 0,965 0,919 0,948 AdjustedGoodness of 0,85≤ AGFI ≤ ir Fit Index AGFI ≥0,90b 0,90a 0,921 0,868 0,895 e l sk ComparativeGoodness e CFI ≥0,97a 0,95≤ CFI ≤ 0,97a 0,984 0,952 0,970 d of Fit Index n İ m Normal Fit Index NFI ≥0,95a 0,90≤ NFI ≤ 0,95a 0,974 0,929 0,952 u y Root-Square- U 0,05≤RMSEA≤ MeanError of RMSEA ≤0,05c 0,075 0,084 0,075 0,10a Approximation Minimum Discrepancy CMIN/SD ≤2d 2≤CMIN/SD≤3a 2,507 2,913 2,493 Örneklem Boyutu N 269 269 269 2 Serbestlik Derecesi SD 16 56 33 Test 2 Değeri 2 ≤0,05 40,112 163,138 82,267 i Anlamlılığın Kesin p p1=0,001 p2=0,000 p3=0,000 Düzeyi (a) Schermelleh, Moosbrugger ve Müler (2003); (b): Hu ve Bentler (1999, s. 77); (c): Steiger (1990); (d): Marsh ve Hocevar (1985); Ullman, (2001, s. 654). Tablo-1’deki bulgular incelendiğinde; modellerin %95 güvenirlilik düzeyinde anlamlı olduğu ve uyum indekslerinden elde edilen değerler neticesinde, örneklemlere uygulanan 360 Haluk ERDEM & Gökdeniz Kalkın ERKAN ölçekler ile ilgili belirlenen yapıların, özgün ve kabul edilebilir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Ölçeklere ilişkin faktör yapılarının ayrıntısı Şekil-2’de sunulmuştur. Şekil-2 Araştırma Ölçeklerinin Faktör Yapıları c. İç Tutarlılık Analizi Ölçeklerin güvenilirliğinin (içsel tutarlılığının) değerlendirilmesinde en yaygın kullanılan metotlardan birisi Cronbach’ın Alfa testidir ve bu katsayının 0.70’den büyük olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir (Bülbül ve Demirer, 2008). Bu kapsamda Cronbach’ın Alpha katsayılarına bakıldığında üç ölçeğin de alt boyutlarıyla beraber iç tutarlılıkları hesaplanmış ve bu değerlerin tamamının α > 0,70 olduğundan ölçeklerin alt boyutlarıyla birlikte güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır. Tutarlılık analizinin ayrıntıları Tablo-2’de gösterilmiştir. Tablo 2: Ölçeklerin ve Alt Faktörlerin Güvenilirlik Analizleri Veri Toplama Araçları Cronbach alfa (α) Sonuç İş-aile çatışması ölçeği 0.857 İş-aile çatışması 0,914 Aile-iş çatışması 0,894 Örgütsel sinizm ölçeği 0,891 α>0,70 Duyuşsal 0,892 olduğundan Bilişsel 0,897 Davranışsal 0,721 güvenilir İş tatmini ölçeği 0,898 İçsel iş tatmini 0,793 Dışsal iş tatmini 0,889 d. Değişkenler Arası İlişki ve Aracılık Etkisi Analizleri Çalışmanın bu bölümünde değişkenler arasındaki ilişkiler değerlendirilerek araştırma hipotezlerinin doğrulanıp doğrulanmadığı sınanacaktır. Değişkenlerin birbiriyle olan ilişkileri tespit edebilmek için öncelikle korelasyon analizi yapılmıştır. Korelasyon analizinin özeti Tablo- 3’de sunulmuştur.
Description: