ebook img

İstiklal Marşı Tarihi ve Manası PDF

66 Pages·00.581 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview İstiklal Marşı Tarihi ve Manası

f # 'S? Tercüman Aile ve Kültür Kitaplığı i ve Manası BEŞİR AYVAZOĞLU İSTİKLÂL MARŞI Tarihi ve Manası Beşir Ayvazoğlu Tercüman Aile ve Kültür Kitaplığı Yayınları Kapak: Hamit Yüksek Dizgi ve Cilt: KARAKUŞAK Basın Yayın L.T.D ŞTİ. Şişli-İSTANBUL Tel: 133 03 10- 133 0514 Baskı: Tercüman Tesisleri Topkapı-İSTANBUL İ S T İ K L Â L M A R Ş I İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy 3 İ S T İ K L Â L M A R Ş I MEHMET AKİF ERSOY’UN HAYATI, FİKİRLERİ VE ESERLERİ İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul’da doğdu, Babası Fatih Medresesi müder­ rislerinden İpekli Mehmet Tahir Efendi, annesi ise Buharalı bir aileye mensup olan Emine Şerife Hanım’dır. Akif doğduğunda babası ona ebced hesabıyla doğum tarihini gösteren Ragif (h. 1290) adını vermişse de, bu ad yaygın olmadığı için “Akif" şeklinde söylenmiştir. Tahsili Dört yaşında Emir Buhari Mektebi’ne başlayan Akif, ilk öğreniminden sonra Fatih Merkez Rüşdiyesi ile Mekteb-i Mülkiye’nin idadi (lise) kısmını bitirdi. Bu mektebin yüksek kısmına geçtiği yıl babası öldü ve Sarıgüzel’deki evleri yandı. Bu yüzden onu yatılı Halkalı Baytar Mektebi’ne verdiler. Mehmet Akif in şiirle ilgisi bu mektebin sıralarında başlamıştır: Memuriyet yılları 1893’te Baytar Mektebi’ni birincilikle bitiren Mehmet Akif, mesleğiyle ilgili bir memuriyete tayin edilerek üç dört yıl Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da bulaşıcı hayvan hastalıklarını tedavi etmek için dolaştı. 1894 yılında İsmet Hanım’la evlendi. Halkalı Ziraat Mektebi ve Çiftçilik 4 İ S T İ K L Â L M A R Ş I Makinist Mektebi' Darül­ nde hocalık yaptı. Daha sonra fünun Edebiyat-ı Umumiye müderrisliğine getirildi (1908). Balkan Savaşı’ndan Ziraat Nezareti veDârülfünun’- sonra daki Halkalı Ziraat vazifelerinden istifa ederek yalnız Mektebi’ndeki vazifesine devam etti. Seyahatleri Mehmet Akif, Balkan Savaşı sonlarında kurulan Müdafaa-i Milliye Heyeti Neşriyat Şubesi üyeliğine getirilmişse de, bu görevinde fazla kalmamıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’daki müslüman esirleri Teşkilat-ı görmek için Alman hükümetinin daveti üzerine Mahsusa Berlin’e tarafından gönderildi. Yine aynı teşkilat İbnürreşid’e tarafından Necid Emiri gönderilmiştir. Akif’­ in bu seyahatleri, edebiyatımıza unutulmaz seyahat şiirleri kazandırmıştır. Necid Dârü’l-Hikmeti’l-İslamiyye seyahati sırasında Cemiyeti Mehmet Akif, başkâtipliğine getirilen bu Balıkesirde görevinden, Millî Mücadele lehine verdiği İzmir’in vaaz üzerine azledilmiştir. işgalinden sonra - elinizdeki kitapta geniş olarak anlatıldığı üzere- Millt Mücadele’ye katıldı. Millî Mücadele’den sonra Mehmet Akif, İstanbul’a 1923 yılında döndü. 1926 Mısır’a yılında ise, daha önce sadece kışları geçirdiği gitti Kahire Hilvan’a Camiatü’l- ve civarındaki yerleşerek Mısriyye Darülfünunu nda 1935 yılma kadar Türk Edebi­ yatı müderrisliği görevini yürüttü. 1935 yılında karaciğe­ rinden rahatsızlandı ve hava değişikliği için Lübnan’a gitti. Bu arada daha önce yakalandığı sıtma da ortaya çıktı. Mısır’a Sağlık durumu düzelmeden döndü. Vatan hasreti­ ne daha fazla dayanamadığı için 1936 yaz başlarında Nişantaşı Sağlık Yurdu’na İstanbul’a geldi ve yatırıldı. İ S T İ K L Â L M A R Ş I Vefatı Mısır Apartma­ Sağlık Yurdu’ndan sonra bir müddet Baltacı nında misafir edilen Akif, Alemdağı’ndaki Çiftliği’nde Edirnekapı vefat etti (27 Aralık 1936). Şehitliği’nde, Ba- yakın dostlarından Buhari mütercimi banzade Ahmed Naim Bey’in yanına defnedildi. Edebî şahsiyeti ve fikirleri “Kur’ana Hitab” Mehmet Akif’in yayınlanan ilk şiiri Servetifünun adını taşır. O yıllarda şiiri yaygın olmakla “gelenekçi” beraber, Mehmet Akif’in şiirde olduğu dikkati Muallim çeker. Bu biraz da Naci’nin Mülkiye’de talebesi Ziya olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla beraber Paşa Abdülhak ve Hâmid’den de etkilenmiştir. Fakat kısa bir süre sonra şiire ara verir ve on yıl müddetçe susar. Sebilürreşad Mehmet Akif, asıl sesini daha sonra adıyla Sırat-ı Müstakim çıkacak olan mecmuasında yayınladığı şiirleriyle bulmuştur. Bu yıllarda özellikle manzum hikâyeleri dikkati çeker. Mehmet Akif, XIX. yüzyılın ikinci yarısında İslam ülkelerinde yaygınlaşmaya başlayan İslamcılık hareketi­ nin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden biridir. Cemaleddin Efganî, Muhammed Abduh Abdürreşid ve gibi tanınmış modernist İslamcıların tesiri altında kalır. O günlerde en önemli mesele, Batı’da gelişen ilim ve teknoloji karşısında İslam ülkelerinin uğradığı zaaf ve Mehmet Akif geriliktir. ve diğer İslamcılar, gerilik ve sefalet içinde kıvranan müslüman milletleri uyandırmaya çalışıyor, Batı’nın teknolojisini benimsememiz gerektiği­ ni, fakat mânevi ve kültürel değerlerde İslama sadık kalmak zorunda olduğumuzu savunuyorlardı. Mehmet Akif’e göre, müslüman milletler, din yerine bir sürü hurafeye inanıyor, gerçek İslamı tanımıyorlardı. “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı-Asrın idrâki­ ne söyletmeliyiz İslamı”. Bundan başka çare yoktu, Batılılar gibi durup dinlenmeden çalışmamız gerekirdi. 6 İ S T İ K L Â L M A R Ş I Akif, bu fikirlerini hemen bütün eserlerinde, özellikle “Süleymaniye Kürsüsünde” “Fatih Kürsüsünde” ve adını verdiği manzum vaazlarında işledi. Mehmet Akif, Milli Mücadele’ye fiilen katılan bu mücadelenin İslam âleminin kurtuluşuna hizmet edeceği­ ne inanıyordu. Bunun için Ankara’da yazdığı bütün şiirlerinde de vatan sevgisiyle beraber İslam birliği ülküsünü de terennüm etmiştir. Yalnız, bu döneminde, millet ve ırk gibi kavramları, milliyetçilerin verdiği mânada kullandığı görülür. Akif hayatımızı tasvir ederken, o devrin nesrinde bile görülmesi mümkün olmayan realist tablolar çizmiştir. Tasvir ettiği sefaletin zıddını düşündürerek ahlakî neticeler çıkarmak gayesindedir. Ona göre, sanatın esası, hayat, hakikat ve müşahededen ibarettir. Sanat anlayışını Şudur cihanda şu mısralarda veciz bir şekilde tari® eder: benim en beğendiğim meslek-Şözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek”. _ Eserleri Mehmet Akif in nesirleri ve çok sayıda tercümeleri de bulunmakla beraber, daha ziyade şiirleriyle şöhret \ kazanmıştır. Şiirlerini 1911’den itibaren yedi kitap halinde? yayınladı. 1. Safahat (1911): 1908’den itibaren Sırat-ı Müstakim’de yayınladığı şiirler yer alır. Bunlar genellikle manzum hikâyelerdir. Süleymaniye Kürsüsünde 2. (1912): Doğu Türklerinden Abdürreşid ağzından vaaz şeklinde söylenmiş tek man­ zumedir. Hakkın Sesleri 3. (1913): Ayet ve Hadis tefsirleriyle “Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi” adlı şiiri yer alır. Fatih Kürsüsünde 4. (1914): İslam dünyasının çeşitli meselelerinin işlendiği vaaz şeklinde tek şiir. Hatıralar 5. (1917): 1913 başlarında Mısır ve Hicaz’a, 1914’te Berlin’e ve Necid’e yaptığı seyahatlerin intihaları­ nı ve ayet-hadis tefsirlerini ihtiva eder. 7 İ S T İ K L Â L M A R Ş I Asım 6. (1924): Muhavere şeklinde yazılmış tek bir manzumedir. Akif bu ünlü eserinde, özlediği “garbın ilmini almış” ve “İslamı asrın idrakine söyletmiş” gençliği Asım tipiyle sembolleştirir. Gölgeler 7. (Mısır 1933): Son yıllarda yazdığı kısa ve lirik şiirler yer alır. Mehmet Akif’in bütün şiirlerini daha sonra damadı Ömer Rıza Doğrul, “Safahat” adıyla tek kitapta toplamış­ tır. Bu kitapta, Akif’in kitaplarına almadığı şiirler de bulunmaktadır. Bu şiirlerden biri de, büyük şairin, millete armağan “İstiklâl Marşı” ettiği için kitabına almadığı dır. İ S T İ K L Â L M A R Ş I Birinci Bölüm MEHMET AKİF ANADOLU YOLLARINDA Aralarında Hakkı Tank Us’un da bulunduğu birkaç kişi, ölümünden kısa bir süre önce Mehmet Akif’i Nişantaşı Sağlık Yurdu’ndaki odasında ziyaret ederler. Sohbet sırasında söz bir ara İstiklâl Marşı’ndan açılır ve misafirlerden biri, durup dururken "Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” diye sorunca, yatağından bitkin bir halde yatan Akif birden doğrulur ve kesin bir tavırla cevap verir: "Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!” Türk istiklâlsiz yaşamaz Bu cevabın ne mânaya geldiğini anlayabilmek için İstiklâl Marşı’mn hangi şartlarda ve nasıl yazıldığını bilmek gerekir. Birinci Dünya Savaşı, ardında büyük acılar ve yıkıntılar bırakarak sona ermiş ve biz Yahya Kemal’in deyişiyle “İnsan oğluna bir şeyn olan mütareke”yi imzalamak zorunda kalmışızdır. Fakat hiç bir vatansever Türk’ün bu zilleti kabullenme­ si düşünülemezdi. Mehmet Akif, Sebilürreşad mecmua­ sında Türklerin yirmi beş asırdan beri istiklâlini korumuş bir millet olarak yaşadığını ve esarete asla tahammül edemeyeceğini haykırıyor, “manda”cılığı şiddetle eleşti- rivordıı 9

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.