ebook img

Istanbul Ansiklopedisi, cilt 2. Alageyik sokağı - Aşir Efendi PDF

594 Pages·1959·57.83 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Istanbul Ansiklopedisi, cilt 2. Alageyik sokağı - Aşir Efendi

- İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ (Resim Resul Sevinç*»)) Yabancı dillere terccmc hakkı ve türkçe baskı hakkı yalnız Reşad Ekrem Koçunundur. NURGÖK MATBAASINDA BASILMIŞTIR. ISTANBUL ANSİKLOPEDİSİ İSTANBULUN: CAMİ. MESCLD, MEDRESE. M EKTE B. KÛTÜBHÂNE. TEKKE. TÜRBE, KİLİSE AYAZ­ MA, ÇEŞME. SFRİl . SARAY. YALI. KONAK. KÖŞK. HAN. HAMAM. TİYATRO, KAHVEHANE, MEYHANE BÜTÜN YAPILARI... DEM ET ADAMI. Âl İM, ŞÂİR, SANATKÂR. LŞ ADAMI. HEKİM, MUALLİM, HOCA, DERVİŞ, PAPAZ, KEŞİŞ, MECZUB, NEVCİVAN. NİGÂR. HANENDE, SAZENDE, ÇENGİ KÖÇEK AYYAŞ. DERBEDER. PEHLİVAN. TULUMBACI. KABADAYL KUMARBAZ. HIRSIZ, SERSERİ. DİLENCİ, KAATİL BÜTÜN ŞÖHRETİ ERİ. PAĞI. BAYIRI. SUYU, HAVASI. MESİRE YERLERİ. BAHÇFLERl. BOSTANl AR! VE II ÂH. BÜTÜN TABİAT GÜZELLİKLERİ VE COĞRAFYASI SOKARI ARİ. MAHALLELERİ, SEMT!ERİ. YANGINLARI. SALGINI ARI, ZELZELELERİ. İHTİIÂILERL CİNAYETLERİ. VE Dİ11ERF DESTAN OLAN AŞK MACERALARI... İSTANBUL HALKININ DEVİR DEVİR ÂDET. AVANE. GİYİM VE KUŞAMI İSTAN­ BUL ARGOSU.. İSTANBULA AİT RESİMLER. ŞİİRLER KİTAPLAR. ROMANI AR, SEYAHATNAMELER İSTANBULA GELMİŞ YABANCI ŞÖHRETLER REŞAD EKREM KOÇU • Bu ciidde: Saim Tıırgud AKTANSEL, Sermed Muhtar ALUS. Muzaîîcr ESEN. Viai HİÇ» Hnm ΙΛΜ- BOĞLU. Reşad MLMAROĞLU. Ali ORTA, Mahmud YESÂRİ. merhumlarU Haluk AKBAY. Ekrem Hakki AYVERDİ Hakkı Râif AYYILDIZ, Şükrü Nail BAYRAKDAR. Fahri DÜNGE1-FN, Omun Nun ERGIN. hmaıl ERSEVİM. Enver ESENKOVA. Semavî EYİCE. Ali GENCE1İ. Cclâkddm GFRMIYANOĞl U. Ali Nöabet GÖK­ SEL, Hakkı GÖKTÜRK, Nuri KAVAF. Hüsnü KIN AYLI. E$rcf MUTLU. B OLKFR. T Yılma/ (İZTUNA. Kevork PAMUKCİYAN. Alı Ruta SAĞMAN, Neokhs SARRİS, Câhıde TAMER. Halûk Cemil TANJU. Sikir TOK M EN. Süheyl ÜNVER. Ah VEREN. Kalem arkadaşlığı ermişlerdir Sabrha BOZCALI, Behçet CANTOK, H. ÇİZER, H. Hüsnü, Nezih İZMIRLİOÖIV. A BaknU KOÇU. Re**’ SEVİNÇSOY. Salih SİNAN. Abdullah TOMRUK resim. harita, kroki ve plânlan yapm^lanhr 266 n*w. 67 plân, hjrûa ve metin drşiada !· rrekw. I çaprak rr«kk İKİNCİ CİLD ALAGEYİK SOKAĞI — İŞİRFFENDI KITI WHMN Rrpd Ekrem Koç®· ** '<***< Ab İSTANBl Ί ANSIM OPKT> W W NcW* k«BektM tSTANBUl, Bu cildi rahmetli anacığım Fatma Ekrem Koçu ile enîsi ruhum ablanı Halet Ekrem Koçu’nun aziz hâtıralarına ithaf ediyorum. R E. Koçu Akbaba köyünde muvakkat köy mescidinde çitten minare, 1946 (Resim : Reşad Sevinçsoy) A avlamak için iki kayık içinde balıkları çevir­ mek suretiyle kullanılan ağlardır; İstanbul sularında has mânada büyük balıkçılık, ala­ mana ağları ve alamana kayıklariyle yapılır. Alamana ağlariyle torik ve palamut, hazanda lüfer ve kefal avlanır, ağın gözleri de torik ALAGEYİK SOKAĞI — Beyoğlu kaza- ve palamut gözüdür; «çakar» ve «gırgır» de­ sının Galata nahiyesinin Müeyyedzade ma­ nilen ağlar da alamana gibi kullanıldığından, hallesinde bir merdivenli yokuştur. Kemeral- bu ağlan alamananın çeşitlerinden olarak tı caddesiyle Yüksekkaldırım arasında uza­ göstermek de doğru olur (B : Çakar ve nır. Kaba taş döşeli, bozuk, loş, yer yer pis Gırgır). kokulu bir sokaktır. Zürefa sokağı ile olan Alamana ağını kullanan alamana kayık­ kavşağı karşısmda bir kahvehane vardır ki. ları üç, dört, yahut umumiyetle görüldüğü müşterileri, eski Galata kabadayılarının hâ­ üzere beş çifte olur (B:: Alamana Kayıkları). tıraları kolay kolay silinemiyen bu sokak­ İki kayık bir reisin idaresinde bir lakım teş­ ların favasından hoşlanan kimselerle haşa­ kil eder; her iki kayığın iki reisi yerinde bi­ rıca gençler gibi görülür. Bu sokak ve civarı rer de palacısı (dümencisi) vardır; alamana- halkının büyük bir ekseriyeti rumdur; <Ala- lann dümenleri varsa da , avda dümen kul­ geyik» sokağının çevresindeki yollarda Ka- lanılmaz. «Boyna» da denilen «Pala» kulla­ raoğlan, Çığırtgan, Oğlak, Yonca. Zurefa gibi nılır. isimler taşıdığına dikkat edip, İstanbul so­ Alamanalarla balık avı eylül ayının gir­ kaklarının son isim babası Belediye Mektup­ mesiyle başlar, aralık sonuna kadar, toriğin çusu sayın Osman Nuri Ergin’in de nükteci­ Marmarada kışladığı yıllar, aralıktan son­ liği hatırlanırsa. Evliya Çelebinin Galata hak- ra da devam eder. kmdaki hükmü, zamanımız için de kıymetini Alamana ağının uzunluğu 200-250 ku­ muhafaza eder. laç, eni (yüksekliği) de 7.5-25 kulaç arasın­ Bibi. : REK, Gezi notu da değişir. Dibi taşlı denizlerde çevrilecek ALAMANA AĞLARI — Sahilden uzak alamana ağlarının mantar tarafı çifte fanya ça. on on beş kulaç sularda dolaşan balıkları 11, ortası tek fanyalı olup kurşun tarafına 15 ALAMANA KAYIĞI — 578 — İSTANBUL 20 göz sade ağ konulur; sebebi de, taşlık ka­ şirler ve ağların ucundaki su kabaklarını, bir yalık zeminde ağlar çabuk bozulur, sade ağın düğüm çaprazivle denize atarlar, balık, ala­ tamiri de nisbeten kolaydır; dibi kumluk de­ mana ağlariyle çevrilmiş olur. Bundan sonra nizlerde çevrilen alamana ağlarının yarısı çif­ balıkları ağlara doğru kışkırtmak için, gece te, yarısı tek fanvalıdır ki, balıkçılık ıstlahiyle ise Bodima vurulur; Bodima, balıkçı ağzı ile, birincisine «difane», İkincisine «iskoriçila» tayfaların ayaklarivle kayığın döşeme tahta­ denilir. Tamamen çifte fanyalı alamana ağ­ larında tepinip gürültü çıkarmasıdır; bazan ları da vardır, bunlar da torik gözleri dörder kışkış taşları atılır, «puntal» çarpılır; puntal parmak, fanya gözü on altı parmaktır (B : balıkları ürkütmek için suya vurulan uzun Cifte fanvalı ağ). sırığa denilir. Balıklar ağa girip takıldıktan .Alamana ağlarının kurşun ve mantar ya­ sonra ağlar kayıklara alınır. kaları parmak kalınlığında kazıl ile donatıl­ Eğer avlanan balık lüferden gayri bir mış olup seksen okka ağırlığında bin parça balık ise, ağ denizden çekildikçe balıklar ağ­ mantar ve yine seksen okka ağırlığında bin dan çıkarılıp kayığa atılır, bir taraftan da tane kurşun takılır; gündüzleri ağın alt ya­ ağlar istif edilir; eğer lüfer avına çıkılmış ise, kasının deniz dibini bulması şarttır, bunun bu balığın dişleri keskin olduğundan, ağdan için de kurşun yakasına her üç kulaçta bir diri olarak çıkarılmak istenilirken hem ba­ taş bağlanır; eğer gündüzleri deniz dibinde lıkçıların ellerini ısırır, hem de ağları dişle­ küçük bir aralık kalırsa, çevrilen balıklar bu­ yip koparır, bundan ötürü lüfer avında ağ­ radan kaçarlar; geceleri bu tehlike yoktur. lar, balıklar alınmadan çekilip istif edilir, Aslı iki parça olan alamana ağları, bir­ üzerine de hemen çuvallar atılarak balıklar birine bağlandıktan sonra kayıkların kıç ta­ öldürülür ve ondan sonra ağdan alınır. Lü­ rafına istif edilir ve kayıklar kıçkıça bağla­ fer avında, ayrıca, kayığa, çuval, teneke ya­ nır; reisin bulunduğu birinci kayık baş tarafı hut kovalarla ince kum alınır, ağlar denizden istikametinde, ikinci kayık da arka arka ha­ alınıp istif edilirken üzerine kat kat kum atı­ reket eder; reis, birinci kayığın başında bir lır ki lüferin ağlan dişleyip parçalamasına gözcü yeri bulunan direğe tırmanır ve balık mâni olur. gözler; bazan ikinci kayıkta da bir direk, bu­ Altın para zamanında bir takım alamana nun üzerinde de ikinci gözcü bulunabilir; bu ağı 70 - 120 lira arasında mal olurdu. direğe «Albora» tabir edilir. Gündüzleri, ba­ İstanbul ve bilhassa Boğaziçi balıkçılığı lık bulunan sahada deniz yüzünde bu müte­ hakkında geniş ve sağlam bilgi sahibi olan hassıs balıkçıların gözünden kaçmıyan bir su merhum A. Câbir Vada, «Boğaziçi Konuşu­ titremesi olur, geceleyin de yakamozlar gö­ yor» adındaki küçük fakat pek kıymetli ese­ rülür. rinde, alamana ağalarının İstanbul balıkçıları Gündüzleri balık daima dibe doğru git­ tarafından artık terk edilmiş olduğunu, onun tiğinden, mantar yakası deniz yüzünden iki yerini hemen tamamen gırgır ağının aldığını kulaç kadar aşağı inse de ehemmiyeti yoktur, söylüyor: «Alamanacılık pek meşakkatli ve gece avında ise, mantarların suyun yüzünde muayyen mevsim ve mahalde icra edilen bir bulunması lâzımdır. Geceleyin ağın eninden sanat iken, gırgır, meşakkati yüzde yetmiş derin sularda balık çevrilemez, eğer balık­ beş raddesinde azaltılmış, avlanma sahalarını ların başı açığa doğru ise, direkteki reis, bir genişletmiş ve avlanma mevsimini hayli uzat­ küfe içinde alınmış irice taşlardan birkaç ta­ mıştır. Alamana usulü külliyen terk edilmiş nesini ileriye fırlatarak balıklan sahile doğ­ ise de, ismini yadigâr bıraktığından, gırgır ru çevirir ve istenilen yere gelince: — Mola!., usulü balıkçılığa da hâlâ alamana ve bu işte diye bağırır, iki kayığı birbirine bağlıyan ve kullanılan kayıklara da alamana kayığı denil­ <Kama> denilen ağaç parçası derhal çekilir mektedir» diyor. ve her iki kayık, yekdiğerine raptedilmiş ala­ Bibi.: K. Deveciyan, Balık ve Balıkçılık. mana ağlarını denize dökerek kendi baş ta­ ALAMANA KAYIĞI — İstanbul sula­ rafları istikametinden ve aksi istikamette bi- rının en büyük balıkçı kayığıdır; alamana ka­ ribirinden aynlırlar ve geniş bir daire çe­ yığı, bir topatan kavununun ortadan uzunla­ virerek ayrıldıkları noktanın hizasında birle­ masına kesilmiş şeklini hatırlatır, yalnız, çok ANSİKLOPEDİSİ — 579 — ALAMANA KAYIĞI daha biçimli, baş tarafı kıça nisbetle az daha balık, öndeki kayığın başından gözlenir A. yüksek ve bunu, kalın bir hilâl şeklinde içeri Cabir Vada Boğaziçi balıkçılığından bahse doğru kıvrılır. Baş tarafı da umumiyetle ka­ derken şu malûmatı veriyor: «Kayıklarda bir bartma ve yaldızlı nakışlarla süslü olur. veya iki reis ile iki boynacı (dümenci) ve 20 Alamana kayıkları dört boydur: tayfa bulunur. Yelken, kürek, tente, halat, 1 — 9,5 metre boyunda 4 ton hacminde çapa ve diğer levazımı ile iki kayık ve ikişer üç çifte takını ağ için 350 - 400 altın lira sermaye lâ­ 2 — 11 metre boyunda 5 ton hacminde zımdır. Bundan başka reislerle tayfanın her dört çifte birine peşin verilen «Pulatka» (Avans ücret) 3 — 12 metre boyunda 6 ton hacminde 40 - 60 altın arasında tehalüf eder. Her gün beş çifte için 40 kilo ekmek, 40 paket tütün, 40 kutu 4 — 13,5 metre boyunda 7 ton hacmin­ kibrit vermek mecburiyeti de vardır, Bir de altı çifte alamanalar. mevsim için 50 kilo zeytinyağı, 30 kilo sade Bu sonuncular, daha ziyade Karadeniz yağı, 100 kilo pirinç, 200 kilo kuru fasulye Boğazı ve Karadeniz balıkçıları tarafından kumanya olarak azimetten evvel tedarik edi­ kullanılır. Alamana kayıklarının dümeni var- lir. Takımı 40 kuruştan 23 adet sarı muşam- dır, fakat balık avmda dümen kullanılmaz, badan caket, pantalon alınarak reis ve tay­ sapı topuzsuz, «boyna» yahut «pala» denilen falara verilir. Bir de odacı ünvaniyle birisi büyük bir kürek kullanılır. Alamana kayığı­ istihdam olunur ki. vazifesi, tayfanın her gün­ nın bir küreğini bir tayfa çeker. İstan­ kü yemeğini hazırlamak, bulaşıklarını temiz­ bul alamanalarında hemen umumiyetle önde­ lemek, gece avdet edecek kayıkların çekek ki reis kayığı beş çifte, ikinci kayık dört çifte yelerini göstermek için yakılması mutat olan olur, birinci kayıkta tayfalardan başka bir çalı ve çırpıyı gündüzden tedarik ederek çe­ reis ve palacı, i- kek yerine nak­ kinci kaykta bir letmek. kayıklar palacı bulunur; gelirken ışık te önde kayığın ba­ mini için bunla­ şında bir gözle­ ra petrol döke­ me direği var­ rek alevlendir­ dır ki, buna ba­ mek ile muvaz­ lıkçı ağzında zaftırlar. Alama- « Albor a> deni­ nacılık eylül ip­ lir. Ekseriya re­ tidasından itiba­ is, bazan da i- ren başlar ve Kasım günün­ kinci reis bu di­ den sonra hava­ reğe çıkıp >alık nın muhalefet gözler. İstanbul pevda ettiği kayıkla- nnda bazan bu direk bulunmu­ yor, o zaman Alamana Kayıkları ve Alamana Kayıklarının at dökmesi (Resim : K. DeveHy andan* ALAMAN YAHUDİ — 580 — ISTANBUL günlerde nihayet bulur. Karadeniz Boğazının takiler varil mangasıdır, su taşırlar; dördün­ Rumeli sahilindeki Kilyos açıkları av sa­ cü oturaktakiler suguryacıdır, deizden ağ çe­ hasıdır. Alamana kayıkları Kilyosun sahi­ kerler; beşinci otoraktakiler hamlacılardır, lindeki arazinin münasip mahallerini çekek sağ hamlacı denizden kurşun alır, sol ham­ yeri ittihaz ederler. Burada bulunan mekân­ lacı ona yardım eder; arkada palacı vardır, larda tayfalar gündüz istirahat ve ağ tami­ ayakta dümen tutar, ağ döker ve her balık­ ratı ile meşgul olurlar. Anadolu sahilinde ve tan iki pay fazla alır. Bir gırgırda boğazı tok­ Boğaz methalinde de çekek yerleri vardır. luğuna çalışan evinden kaçmış çocuğun hâtı­ Çekekler başkalarının tasarrufunda olduğun­ rası olarak, Alinin eski üvey babasında tuhaf dan, yer sahipleri kira olarak balık avından şeyler kalmıştı: bir pay alırlar. Alanıanacılık gece işidir; gün­ «Ağları tamir ederken çıplak ayakları­ düz avları ehemmiyeti haiz değildir. Her ak­ nın üstüne yığılan yosun kokulu iplerin gı- şam. müsait havalarda çekeklerden denize cıklayıcı akışı, kayığın içinde ayna kırıkları indirilen kayıklar, birbirine çatılı oldukları gibi çırpınan balıklar, balıkçıların türküleri halde biri ileri ve diğeri siya vaziyetinde kü­ ve hikâyeleri, sağ elinin bir parmağında bir rek çekerek, direkteki reisin işareti ile hare­ iskorpit yarası, saçlarını mısır püskülü gibi ket ederler. Ani fırtınalar pek tehlikelidir. kavuran güneş, denizin üstüne avuç avuç sa­ Zuhur eden şiddet peyda etmeden evvel ka­ çılmış çil paralara benziyen ay aydınlığı, se­ yıkların çekeklere alınması lâzımdır. Bu ame­ vildiği ve dayak yediği günler... Bunların liye hayli meşakkatlidir. Hasara ve telefata hepsi, sahildeki çakullar gibi, biribirine öyle bais olduğu vâkidir. Muhalif havaların deva­ karışmıştı ki, o çakılları bir dalganın suları mı ve yahut balık sürülerine tesadüf edilme­ nasıl kaplar, örterse, kafasının içindeki ço­ mesi Alamana sahibini pek büyük zararlara cukluk hâtıraları da. zaman zaman böyle bir düçar eder». Câbir Vadanın bu malûmat ara­ dalganın suları altında örtülürdü* (B.: Ali, sında verdiği rakamlar, Birinci Cihan Har­ Tazı). Muzaffer Esen binden evvelki kıymetlerdir. ALAMAN YAHUDİ — Asıl adı Yasef oğ­ Reşad Ekrem Koçu da, Tazı Ali adında­ lu İsrail olan bir Yahudidir ki, Kanunî Sul­ ki bir küçük gazeteci çocuğun türlü mihnet tan Süleyman Macaristanın payitahtı olan ve elem içinde geçmiş hayatını naklederken Budin üzerine yürüdüğünde, bu şehir halkın­ şu satırları yazıyor: «Bir gün, bir lodos fır­ ca Türk hükümdarına şehrin anahtarlarını tınasının attığı taşlar, çakıllar ve yosunlar teslime memur edilmişti. İsrail, Budin’in gibi, kendisini bir gırgırın (Alamana kayığı­ Türkler eline geçmesinden sonra bütün ailesi nın) içinde bulmuştu. Balıkçılara «Ağabey* efradiyle İstanbula hicret etmiş ve Büyük demişti. Onlar çağırmadan, kendisi de naz­ şehrin Yahudi mahallelerinden birinde yer­ lanmadan sofralarına oturmuş, geceyi de kor­ leşmiş, Kanunî Sultan Süleyman tarafından san kedilerle beraber, Marmara kıyılarının eline verilen bir ferman ile de, kendisi ve bir balıkçı kahvesinde geçirmişti. Ertesi ak­ dünya durdukça erkek ve kadın evlâdı ve ah­ şam balığa çıkarlarken ona da: Yürü baka­ fadı her türlü vergilerden affolunmuştu. Hic­ lım! demişlerdi. Balıkçılar onu, ağlar kayığın rî 1104 (M. 1692) tarihli bir divanı hümayun içine boşaltılırken balıkların arasından, de­ hükmü vardır ki, bu tarihte yanlışlıkla, Ala- nizden çıkmış gibi karşılamışlardı. Reis ne­ man oğlu Yahudi torunlarından Yasef adın­ reden geldiğini, kimi kimsesi olup olmadığını da birisinden elindeki muafnâmeye aykırı hiç sormamış, ilk bayramda ona bir kat çuha olarak avârızı divaniye ve kürekçi akçesi is­ esvap yapmıştı, kundura almıştı, hamam pa­ tendiğini, bunun doğru olmadığı, vaktiyle rası, harçlık vermişti. Budin gibi bir şehrin anahtarlarını Türklere «Gırgırlar beş oturak olur. Reis en baş­ getiren bir adamın evlâd ve ahfadının elle­ ta, direğin dibinde durur; direkteki çanaklığa rindeki Kanunî Sultan Süleyman muafnâme- çıkar, balık gözetler. Birinci oturaktakiler sine göre bu gibi şeylerle rencide edilemiye- başçı mangasıdır, yemek pişirirler; ikinci o- ceği emrolunmaktadır. turaktakiler domuz mangasıdır, yemek pişir­ Bibi.: Ahmed Refik, Onikinci hicri asırda İs­ mek için odun, tahta taşırlar, üçüncü oturak- tanbul hayatı. ANSİKLOPEDİSİ — İ81 — ALAYIM AMI SOKAC1 ALATUR (Senih Muammer) — Gazete­ kardeşinin yanına gitti. İliç şüphesiz kİ bu ci, İstanbul basınının malûmatı ile ve ahlâk kıymetli gazeteci horozun inciyi takdin mua­ nezâheti ile mümtaz bir siması; 1895 de Ma- melesine mâruz kalmıştı. Ayvalıkta hasta­ nisada doğdu, ilk tahsilini orada Şemsülirfan landı; yine kardeşiyle beraber sessizce ve pek Mektebinde yaptı, Fransızca öğrenmek için hazindir ki menzul olarak lstanbula döndü bir ara yine oradaki Alyans İsraelit Mektebi­ Kardeşi Hüsniye Danişmend Hanımefendi. İs­ ne devam etti, beş sınıflı Manisa İdadisini tanbul Ansiklopedisine yazdığı mektupta bitirdikten sonra yedi sınıflı İzmir İdadisine «ömrünü, mesleğinin bütün mahrumiyetleri­ geçti; gazeteciliğe karşı ilk aşkı İzmirde tale­ ne katlanarak harcadı; onu sâdece siz aradı­ be iken duydu, eseri cedid kâğıdı üzerine el nız» diyor. Senih Muammer Alatur, Türk yazısf ile «Çiçekler» adında bir gazete çıkar­ basın târihinde mesleğin yüz akı olarak ka­ dı. lacak isimdir. On altı yaşında idadiden mezun olarak Bibi. H Danişmend. Not. İstanbul Darülfünunu Hukuk Fakültesine ALAY ÇAVUŞLARI — Istanbulda ya­ kaydoldu. O zaman bu fakülteye devam mec­ pılan büyük esnaf ve ordu alaylarında, ala­ buriyeti olmadığı için, ancak imtihan veri­ yın tertip ve tanzimi ve binlerce esnafın ge­ lerek sınıf geçildiği için, içindeki gazetecilik çit resminde inzibatı temin etmek üzere ts- aşkı bu serbesti ile birleşince hukuk tahsilini tanbuldaki bütün vüzera ve vükelânın alay tamamlayamadı, Türk Yurdu Kütüphanesinin çavuşları vardı. Alay günleri, üzerine ziller temin ettiği imkân ile <Çocuk Dünyası» mec­ dikilmiş sırmalı kemerlerle süslenmiş kühey- muasını çıkardı ve hususî fransızca dersleri lân atlara binerler, kendileri sırma işlemeli vererek, ailesi varlıklı olduğu halde, kalemi­ esvaplar giyerek alayın geçeceği yolların iki nin ve bu muallimliğinin kazancı ile Parise kenarına dizilirlerdi. Önlerinden geçen es­ gitti: fakat ancak bir yıl kalabildi, Birinci Ci­ nafın çeşitli güzel sözlerle gönlünü alırlar, han Harbi başladığı için memleketine döndü, onları, alayda gösteregeldikleri hüner ve ma­ ihtiyat zabiti olarak 15 ci Kolordunun 20 ci rifetlerine teşvik ederlerdi. fırkası ile Galiçya cebhesine gitti. Mütareke­ de terhis edildi, o sırada yeni kurulan Akşam Bibi.: Evliyi Çelebi. I. Gazetesinin altı muhbir aradığını okuyarak ALAYİMAMI SOKAĞI — Fatih kaza müracaat etti ve bu gazetede otuz dört yıl sının Samatya nahiyesinin Canbazive mahal­ sürecek olan meslek hayatına atıldı. Akşam­ lesi sokaklanndandır; Silivrikapı caddesiyle da yıllarca hizmetten sonra sırası ile ikdam. Agaçayırı sokağı arasında uzanır; Silivrikapı Politika. Tan. Açık Söz. Son Telgraf, Son Saat caddesinden yüründüğüne göre. Meşelimes- gazetelerinde muharrirlik, yazı işleri müdür­ cid sokağiyle olan kavşağına kadar ilk kısnu, lükleri yaptı. Tevazuu, bilgisi, hüneri ahlâkı paket taşı döşeli ve iki araba rahat geçebile­ ile dâima hürmet, sevgi gören insan oldu. cek kadar geniş bir yoldur. Üçüncü Umumî Müfettişliğin dâveti üzerine Silivrikapı caddesi kavşağının sol köşe­ Erzuruma giderek Hür Ses’in başına geçti; bu sinde bir ahşab ev altında bir mahalle bak­ gazete faaliyetini tâtil edince lstanbula dö­ kalı. sağ köşede de bir tatlıcı vardır ki. böyle nerek Yeni Sabaha girdi. Yıllar geçtikçe îs- kenar mahallelerde pek rastlanmaz. Alayima- tanbulun basın muhiti süratle değiştiği, ken­ mı sokağının bu birinci kısmının evleri, mü­ disi de sonderece kaçıngan olduğu için, mes­ tevazı gelirli aile meskenleri olan ahşab ya­ leğinin tecrübeli bir rüknü olduğu halde atıl­ pılardır Meşelimescid sokağiyle olan kavşa­ gan gençler tarafından gölgede bırakıldığı ğının kösesinde Meşeli Mescid bulunmakta­ hazin bir hakikat olarak gördü. Kardeşleri­ dır. Yine bu noktada Belediyenin bir elektrik nin matbuat hayatından çekilmesi için vâki sokak feneriyle aydınlatılmıştır. Yolun bun­ ısrarlarına «Ben mürekkeb kokusundan ay­ dan ötesi kaba taş döşeli bozuktur. Evler de rılamam» diye mukavemet etti ise de bir gün Yeni Sabahtaki vazifesine son verildiğini öğ­ hemen umumiyetle ikişer katlı ve dar gelir­ renince derin bir yeis içinde yalnız meslek­ li aile meskenleri gibi görünür (Nisan 1946). ten değil Istanbuldan da ayrılarak Ayvalığa, Bib! REK. Gezi notu

Description:
İstanbul Ansiklopedisi, Reşad Ekrem Koçu (1905-1975) tarafından 1944-1973 yılları arasında yayımlanan ve tamamlanamayan kültür ansiklopedisi. Koçu'nun 1944 yılının Kasım ayında yayımlamaya başladığı ansiklopedi, 1944-1951 arasında fasiküller halinde yayınlanmış (birinci dö
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.