ebook img

İslamda Bölünmeler Çelişmeler ve Refah'ın Tırmanışı PDF

191 Pages·1994·3.999 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview İslamda Bölünmeler Çelişmeler ve Refah'ın Tırmanışı

İsmZeetk i Eyüboğlu tı;···.··.' ·' mm 1 Yapıtlan: Destanlar İçinde Fatih (Derleme-1953), Divan Şiirinde Sapık Sevgi (1968-1991), Türk Şiirinde Tannya Kafa Tutanlar, (!968- 1991), Baki (1972), Nietzsche (1972-1991), Tann Yaratan Toprak Anadolu (1973-1990), Anadolu İnançlan (1974, Anadolu Mitologisi bölümüyle yeni basım 1987), Karadeniz Aşk Türküleri (1976, Derleme), Sevgi Bilyüleri (nkin Cinsel Büyüler adıyla yayımlandı, dört cilt, 1976 sonra adı değiştirilecek), Ana­ dolu Büyüleri (bir önceki yapıt gibi yayımlandı, sonra adı değiştirilerek, 1987'de beşinci basımı gerçekleşti), Alevilik­ Sünnilik-İslam Düşüncesi (1979-1989), Şeyh Bedrettin Varidat (1980-1993-3. Basım), Bütün Yönleriyle Bektaşilik (1980-1993 3. Basım), Anadolu Halk naçlan (1976-1987), Yıldızname (1978, Anadolu"da fal, büyücülük konulannd.a araşbrma), Anadolu Uygarlığı (1981-1987), Atatürk"ten Ozdeyişler (1981-1984), Kendi sözleriyle Atatürk İlkeleri (1981-1984), insanın Boyutlan (1979-1993 basılıyor), Geçmişin Yaşama Gücü (1982), Tasavvuf­ Tarikatlar-Mezhepler Tarihi (1987-1993 3. basılıyor), Mevlana (1988), Türk Dilinin Etimiloji Sözlüğü (1988-1991), Türkçe Kökler Sözlüğü (1988), Şeytan Ayetleri Söylencesi-Zerdüşt"in Şiirleri (1989), Bütün Yönleriyle Hacı Bektaş Veli (1989-1992), Uygarlığın Çıkmazlan(1990), Alevi Bektaşi Edebiyatı (1991), Tarihin İlkeleri (1991), Sömürülen Alevilik (1991), Pir Sultan Abdal (1991), Yunus Emre (1991), Hatayi/Şah İsmail (1991),­ Abdal Musa (1991), Kaygusuz Abdal (1992), Laiklik (1994) Çevirileri: Düşünceler, E. Pascal (1966), Gezgin ile Gölgesi, F. Nietzs­ che (1966-1991), Sığırtmaç Türküleri, Vergilius (1962-1994), Tragedyanın Doğuşu, F. Nietzsche (1965-1994), Tarih Üstüne, F. Nietzsche (1966), Aşk Sanab, Ovidus (nk adı Sevişme Yolu, !965-1994), Yedi Asla. Imreülkays (1985), Felsefe Nedir, K Jas­ pers (1986), Kazak Kızı Nyuşa, Konsalik (1974), Nutuk, Atatürk (1986, Nur Ardakoç tapşırmasıyla)., Pratik Usun Eleştirisi, E. Kant (1989-1994), Bölünmeler, Ovidius (1994) � � Miletos Yayınlan Bab-ıali Cad. Tasvire Han No.54122 Cağaloğlu-lSTANBUL MILETOS Batı Anadolu"da bir antik kenttir. Düşünürleri, evreni tannlarla değil ilk kez maddeyle açıklamaya çalışmışlardır. Aklın ve bilimin keşfedildiği yer olarak bili- nir. Amblemdeki arslan ve çiçek motifi bir Miletos sikkesinden alınmıştır. © ismet Zeki Eyuboğlu © Miletos Yayınlan Dizgi ve Baskıya Hazırlık: Elit Ajans Basım: Avcı Ofset. Cilt: Titiz Mücellit. (Yayında Kataloglama) Eyuboğlu, ismet Zeki İslamda bölünmeler, çelişmeler ve Refah"ın tırmanışı / İsmet Zeki Eyuboğlu. --İstanbul: Miletos Yayınlan, 1994. ISBN 975-7952-00-1 1. I. Yapıt adı. İÇİNDEKİLER Söze Başlarken 7 I. Bölüm İslamda Bölünmeler Çelişmeler 15 il. Bölüm Türk İslam Sentezi 121 III. Bölüm Refah Partisinin Tırmanışı 154 SözBea şlarken Bu çalışma, Anadolu'nun ellisekiz ilini dolaşan, köyüyle, kentiyle halkını anlamaya çalışan, yıllarca süren, yaşanan bir gözlemin ürünüdür. Kimseyi yer­ mek, kötülemek, gözden düşürmek için değildir. Üzücü olaylann, birçoğunun içinde bulunmuş, olup bitenleri acısıyla, tatlısıyla görmüş, etkilenmişim. Atütürk dev­ rimlerinin ülke düzeyinde yayılışından yirmi yıl sonra yönetimi ele geçiren Demokrat Parti, çok kısa bir süre içinde,kuruculannın da sorumluluk yüklendiği CHP topluluğunu yererken, hallomız, DP yetkililerinden, neden kötülenen bir partide uzun yıllar görev üst­ lendiklerini soramamıştır. İşte bütün çelişmeler, tu­ tarsızlıklar bu soru sorma bilincinin eksikliğinden kay­ naklanmıştır. Dünün suçlusu bugünün yargılayıcısı durumuna gelmiş, özellikle topraksız köylünün toprak­ landınlması yasası tartışma konusu edilince, Mende­ res'le yandaşlan ters bir tutum içine girmekten çekin­ memişler, topraklanmasını istemedikleri halkın oyunu almakta büyük bir haşan sağlamışlardır. Bu şaşılası bir olaydır, yerdiğinden övgü duymak, vurduğundan alkış toplamak, yeterince uyanmamış halkımızın üzücü davranışıdır. Menderes kolay çöktü, geldiğinden çok daha hızlı gitti, ancak çok yıkıcı izler,sarsıcı tortular, ürkünç kalıntılar bıraktı. Yıllarca ölüsü bile oy toplama, seçimi • 8 . ISLAMDA Bôl1JNMELER-ÇEUŞMELER kazanma aracı durumuna getirildi, ailesi bundan üzüntü duymadı, dahası ölüden yararlanma gınşım­ lerine katılmakta sakınca görmedi. Türkiye, Ata­ türk'ün getirdiği çizginin gerisine çekilmek istendi, kimi alanlarda başan da sağlandı. Özellikle "devlet gücü" sarsıldı, ortaokul öğrencileri, köylü çocukları bile güvenlik görev !ilerine saldırdı, "vatan cepheleri" adı altında bıçkınlar sürüsü yetiştirildi. Yükseköğrenim kurumlanna saldınldı, bilginler dövüldü, . alanlarda sürüklendi, gerici basın beslendi, korundu, İmam­ Hatip okullan çoğaltıldı, daha sonra çağdaş öğretim kurumlanyla eşit düzeye getirilerek, çağdaş öğretim anlayışından uzaklaşıldı. Yargı kurumlan yerildi, aşağılandı, sözün kısası Cumhuriyet yönetiminin temel ilkeleri ortadan kadınlmak, geçersiz kılınmak istendi. Bunlann hepsi yaşanmış, görülmüş olaylardır, birer düş ürünü değil. Daha ilkokulu bile bitirmemiş bir DP ilçe başkanı (Trabzon-Maçka), belinde "parabellum" ta­ banca ile Trabzon valisi İsmail Hakkı'nın görevi başında, oturduğu koltuğun önünde, masaya yum­ ruğunu vurabildi, bu da demokrasi sonucu diye güler yüzle karşılandı. İşte, Menderes'i önce Başbakanlık koltuğuna çıkaran, sonra ipe götüren bu tür uygulama­ lardı. Bu yapılanlar kötüydü, üzücü bir sonucun baş­ langıcıydı, sonunda kaçınılamayan kara gün gelip çattı. Cumhuriyet yönetimi derin bir yara aldı. Bu acı olayda suçu başkalannda değil, yıkıma sürüklenen­ lerin tutumlannda, davranışlannda aramak gerekir. Tarihte dine, inançlara sanlarak varlığını sürdüren bir devletin uzun boylu bağımsız yaşadığını gören olma­ mıştır. Tarih dincilerin, aşın din yandaşlannın dök­ tükleri kanlarla kızarmıştır, oysa DP topluluğu bu gerçeği göremedi, dini oy toplama aracı diye kullan- SÖZE BAŞLARKEN .9. maktan kendini alamadı, bütün kutsal varlıklan oy ka­ zanma yolunda alanlara döktü, değerden düşürdü. Bu tutum, devrimci toplumu yozlaştırmak, kaçınılması ge­ rekeni korumak, güçlendirmek anlamındaydı. DP çöktü, ardından gelenler de onun yolunda yü­ rümeyi bir beceri, haşan odağı sandılar, böylece yirmi yıl içnide ordu üç kez yönetime el koydu aşın sağı bes­ ledi, devrimci solu ezdi, 12 Eylül yönetimiyle RP anla­ yışın güçlenmesine, yayılmasına olanak sağlandı, ülke tarikatçılann at oynattıklan bir alana dönüştürüldü. Bu gelişigüzel bir olay değildi, bilinçliydi, yapılmak is­ tenen, yıkılmak istenen daha önceden sincice tasar­ lanmıştı. Halkımız böyle üstü kapalı, gizli girişimlere alışmamıştı, toplumsal olaylar alanında. Nitekim, CHP kurumunun benimsediği devletçilik, laiklik, halkçılık, devrimcilik gibi ilkelerden tedirgin olan, kaçınan çev­ reler işlerine elverdiği yerde devletçi kesilirlerdi. Sözgelişi, nerdeyse evindeki bulaşıklann bile devletçe yıkanmasını isteyen çevreler, öte yandan devletçilikle komünistliğin özdeş olduğunu savunurlardı. Bu boş, anlamsız savlar hep bilgisizlikten, çıkarcılıktan kay­ naklanıyordu. Menderes yönetimi Köy Enstitüleri'nin birer "komünist ocağı" olduğunu ileri sürerken, dev­ letçilikten kaçınırken İmam-Hatip okullannın, yine devlet eliyle kurulmasına, devletçe yönetilmesine ses çıkarmadı. Köy Enstitüleri "komünist ocağı", peki Imam-Hatip okullan ne ocağı oldu? Bunun yanıtını Sivas olaylan, yeşil bayraklann açıldığı Taksim gös­ terilerinde vermekte güçlük çekmedi. ABD, Türkiye'yi içinden vurmak için, bilgisiz halkımızın durumundan çok iyi yararlandı, ülkemizde "Komünizmle Mücadele Dernekleri" kurdurdu, büyük akçalar dağıttı, birçok kimseyi, özellikle "milliyetçi" geçinenleri varlıklı duru­ ma getirdi. Oysa, bu derneklerin kurulduğu yerlerde, -10 - /Su.MDA BôUJNMELER-ÇEUŞMELER halkın "komünizm" şöyle dursu�, kendi dinini bile bil­ mediği gizli bir durum değildi. üte yandan, yurdumu­ zun dört bucağına dağılan "barış gönüllüleri" de Türk halkının düşünsel yapısını saptamaya çalışan gizli g:örevlilerdi, bunların kimini çok yakından tanıdık. Ozellikle bu güzel, seçilmiş kızlar, ülkemizde, kendi yurtlarında yaşamaya alıştıkları kadın-erkek yakın­ lığından uzak kalınca, Türklerden yeni sevgililer edine­ rek, dillerinin altında saklı baklaları dışarı çıkarmak­ tan kurtulamadılar. Yüzünün derisini gere gere, dev­ letçiliğin komünistlik olduğunu söyleyen, halkı böyle kandıran, saptıran varlıklı çevreler, halkı soymak için kurdukları bankalar batmaya başlayınca devlete sığınmaktan, yıkımı devletin üstlenmesini sağla­ maktan başka bir yol düşünmediler. Demek bütün sorun çıkarın kaynağıydı. Devletçilik, batan hırsız ban­ kalarını kurtarırken, "komünist" olmuyor, halkın yaşa­ mını devletin denetimi altına almaya, topraksız halka toprak dağıtmaya koyulunca "komünist" oluveriyor. Dinci çevreler, devletin "şeriat"a dayanmasını ister­ ken, bilmeden "komünist eğilimli" bir davranış içine düşmektedirler. İslam dinine göre, "yerde, gökte ne varsa tanrının dır", bir insan ancak ekmeğinin kar­ şılığını alabilir, başkalarını çalıştırarak geçinmek, asa­ lak bir yaşam biçimini benimsemek Islamın özüne aykırıdır. Bu durumda yüzlerce, binlerce insanı çelış­ tırarak varlık üstüne varlık yığmak "haram" kap­ samındadır, bunu ancak devlet yapabilir, özel kişiler değil. Peki dincinin suçladığı, "milliyetçi"nin yerdiği "komünist düzen" başka mıdır? Bu sorunları tartış­ manın gereği yoktur, bir toplumun yönetilmesinde odak yerlerde bulunan yetkililer, görevliler çağdaş bilgi olanaklarıyla donanmamışsa, toplumsal sorunların açıklanması, anlaşılması da boşlukta sallanır.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.