ebook img

Iskender Pala - Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü Cilt 2 www.CepSitesi.Net PDF

258 Pages·2014·3.89 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Iskender Pala - Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü Cilt 2 www.CepSitesi.Net

Iskender Pala - Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü Cilt 2 www.CepSitesi.Net Bu çalışma başta rahmetli hocam Mehmet ÇAVUŞOĞLU olmak üzere beni yetiştirenlere ithaf olunur. (Metin içinde geçen) KISALTMALAR a- arapça add.adet (sayı) Ans. Ansiklopedi A.S.Aleyhisselam (Selam üzerine olsun) A.Ü. Ankara Üniversitesi A.Ünv. Atatürk Üniversitesi b.birleşik; bin bkz.bakınız Bl. Bölümü Brit.Mus. British Museum bs. basımı bt. beyit C. Cilt c.cümle çev.çeviren Çl. Çelebi d.deyim Der.Dergisi doğ. doğum tarihi DTCFDil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi e. edat Ef. Efendi f. farsça fak.fakülte fas.fasikül fi. fiil g- grubu h. hicri ha harf Hz. Hazret-i Hzl.Hazırlayan i. isim İ.A. İslam Ansiklopedisi ibn İbn (oğlu) İ.Ü.İstanbul Üniversitesi k. kelime kit.kitapları ktp.kütüphanesi m. miladi ML. Meydan Lorousse M.Ö.Milattan Önce M.S.Milattan Sonra msl.mesela n. nida nr. numara O. Osmanlıca OM. Osmanlı Müellifleri (I OTDTS Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü öl. ölüm tarihi r. rumca RA Radıyallahu anh (Allah ondan razı olsun) (M.Z. Pakahn 2. baskı 1971). RTETResimli Türk Edebiyatı Tarihi (N.S. Banarlı II s. sıfat Sic.Os. Sicill-i Osmani (M. Süreyya IV. C. 1981-93) t. tamlama TA Türk Ansiklopedisi TD Türk Dili TDAYTürk Dili Araştırmaları Yıllığı (Belleten) TDEd.Ans. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (VI. C. TDK Türk Dil Kurumu TET Türk Edebiyatı Tarihi (A.S. Levend 1973) TM Türkiyat Mecmuası TOEMTarih-i Osmani Encümeni Mecmuası tr. türkçe TS Topkapı Sarayı TTK Türk Tarih Kurumu TY Türkçe Yazmalar TYDKTürkçe Yazma Divanlar Katalogu (1947) T. tez Türkiyat tez Ünv.Üniversite V. varak vb. ve benzeri vs. ve saire vd. ve devamı y- yunanca yk. yaprak yy- yüzyıl z. zarf 1 ÖNSÖZ Edebiyatsız millet dilsiz insana benzer. Türk milletinin altı asır boyunca bedii zevkini oluşturan divan edebiyatı İslam medeniyetinin etkisi altında gelişmiş zamanla harikulade örnekler vermiş ve sonunda yavaş yavaş yerini batı edebiyatları etkisinde bir edebiyata bırakmıştır. Her edebiyatın olduğu gibi divan edebiyatının da kendine özgü bir düşünce zevk ve hayal dünyası vardır. Geçen zaman ile paralel olarak değişime uğrayan hayat şartlan divan edebiyatına has özellikleri zevkleri sanat anlayışını hurafeleri inanışlan gerçek ve batıl ilimleri de ortadan kaldırmış ve artık bu edebiyat yaşanılan hayatın bir aynası olmaktan çıkmıştır. Yani hayat şartlarının değişmesi ve modern dünyanın etkisi ile değişen düşünce sistemi divan edebiyatına da etki etmiş ve artık onun kullanılmaz hale gelmesine neden olmuştur. Bu gün divan edebiyatının anlaşılmayışının ve hatta ona düşman oluşun başlıca nedeni bu değişimdir. İnsan bilmediği şeye önce düşman olur. Daha sonra öğretim ve eğitimle beraber yavaş yavaş onu sevmeye başlar. Divan edebiyatının layıkıyla bilinmeyişi ise ona düşman kazandırmakta ve bir kenara itilmesine neden olmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki bu edebiyat bizim öz malımızdır ve benliğimizden kaynaklanan bir sanat anlayışıdır. Bu sözlüğün hazırlanış amacı divan edebiyatının gerçekten anlaşılabilir hale getirilmesi ve bunun sonucunda ona yöneltilen suçlamaların kısmen önlenmesidir. XI Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır. Bu nedenle çalışmamızı şiirler üzerinde yoğunlaştırdık. Bir edebiyat sözlüğünün hazırlanışındaki asıl güçlük kaynakların çok çeşitli ve dağınık olmasındadır. Yıllardır divan şiiri için hazırlanması çok gerekli olduğu halde böyle bir sözlük çalışmasının yapılmamış olması edebiyat sahasında büyük bir boşluk oluşturmaktaydı. Gerek okullarda okutulan divan edebiyatı derslerinde; gerekse araştırmacıların üzerinde çalıştıkları metinlerde karşılaşılan zorluklar her geçen gün biraz daha artmaktaydı. Bununla beraber birçok araştırmacı tarafından bu edebiyatın problemlerine çözümler getiriliyordu. Ancak peyderpey ve birbirinden uzakta yapılan bu çalışmalar toplu halde neşredilmemekteydi. Eski edebiyatımıza ait birçok metnin yeni harflere çekilmesi araştırmacıların işini kolaylaştırmaktaydı. Fakülte kürsülerinde bitirme tezi olarak yapılan çalışmalardan ilmi neşirlere dek uzanan bir divan şiiri yayım zinciri halen devam etmektedir. Ancak bu küçük çalışmalar kültür hayatımızı yükseltme yolunda işin bir ucundan tutmak ise de meseleyi tamamen halletmek değildir. Halen bu sahada derli toplu bir kaynak boşluğu sürmektedir. Mevcut sözlükler kitaplar ansiklopediler divan edebiyatının problemlerine açıklık getirmeye yetmemektedir. Sözlüğümüz yaklaşık on yıldır devam eden bir fış çalışmasının ürünüdür. Rastladıkça fişlediğimiz bilgileri daha sonradan tekrar okumak bize bir ansiklopedik sözlük hazırlama fikrini verdi. Eldeki bilgileri topluca değerlendirdiğimizde bazı bilgilerin değişik kaynaklardan defalarca fişlendiği halde diğer bazı bilgilerin tek kaynakla sınırlı kaldığım gördük. Bu tek kaynaklı fişler üzerinde çalışmak kaçınılmaz idi. Bu nedenle divan şiiriyle uzak yahut yakından ilgili eski veya yeni birçok kitap ve kaynağı tekrar taradık. Bu sahada yapılmış yayınlar ve tez çalışmaları bize yol gösterdi. Nitekim çalışmamızın bu safhasında birçok yeni bilgi yazdık. Sözlüğümüzün sınırları da birdenbire genişledi ve xn ansiklopedik bir özellik kazandı. Çalışmamızı yalnızca okul sıralarına has tutmadık. Edebiyatın hayat başarısındaki önemine binaen meraklısınca mutlaka bilinmesi gereken her türlü bilgiyi vermeye çaba gösterdik. Seçilen maddelerin divan şiiri konularını aydınlatmadaki önemi üzerinde titizlikle durduk. Böylece divan şiiriyle ilgili tabiat tabiat olayları coğrafya yerleşim bölgeleri iklim kuşakları insanları ve özellikleri kozmik alem felek tıp astronomi yıldız ilmi burçlar müneccimlik falcılık remil eski batıl ilimler israiliyyat musiki deyim ve terimleri makamlar eski sanat dalları hattatlık müzehhiblik mücellitlik eski hayat sistemi günlük olaylar adetler gelenekler oyunlar eğlence hayatı savaş savaş aletleri savaş terim ve deyimleri bezm ve rezm sistemi efsanevi ve tarihi kişiler tasavvuf ve tasavvufi inanış sistemi bunlara ait deyim ve terimler tarikatlar özellikleri efsaneler kıssalar yunan mitolojisi dini terimler ve alışkanlıklar ayetler ve hedisler fıkıh tefsir ve dini ilimler ile İslam dini ve dini hayat vs. birçok konularda açıklanması gereken maddeleri seçtik. İş bununla bitmiyordu. Divan şiirinin özünü oluşturan beşeri veya ilahi anlamdaki platonik aşk aşık maşuk içki alemleri sevgilide güzellik unsurları bu yolda oluşmuş mazmunlar remizler mefhumlar ünlü aşk hikaye kahramanlarıyla ilgili imajlar ile mesnevi konulan vs. de açıklamaya muhtaçtı. Geride ise divan şiirine özgü şekiller türler sanatlar vezin ve kafiye ile nazım özellikleri vardı. Elbette bunların da açıklanması gerekiyordu. Kısaca divan şiiriyle ilgili karşılaşılabilecek her güçlüğü halletme yolunda bir fişleme ile alfabetik sınırımızı belirledik. Bunu yaparken önce ünlü divanlar ile mesnevileri kısmen veya tamamen taradık. Kendimizin karşılaştığı güçlükler de olmadı değil. Bu divanlardaki kelimelerin kullanım şekilleri ile beyitleri fişledik. Bunun sonucunda hem örnek beyitler; hem de yeni bilgiler elde etmiş olduk. Keşke elimizin altında bilgisayar olsaydı da 15 değil 115 hatta 1115 divanı xm tarayabilseydik. Ancak hemen belirtmeliyiz ki bu divanların çoğunda aynı kullanım ve bilgilere rastladık. Orijinal bir söyleyiş ile pek nadir karşılaştık. Bunun sebebi divan şiirinin şekilci kuralcı ve çerçevesi belli bir anlayışla hareket etmesiydi. Bu nedenle fazla divan taramak bize pek az şey kazandıracak ve nimet zahmetten az olacaktı. Daha sonra konuyla ilgili neşredilmiş eski ve yeni kitaplara bakmak gerekiyordu. Şahsi kütüphanemizde divan şiiriyle ilgili hemen birçok kaynağın bulunması en büyük avantajlarımız arasındaydı. Pek nadiren kütüphanelere başvurmak zorunda kalmamız bize yazım kolaylığı sağladı. Ancak yine de bazı yazma eserler için İstanbul kütüphanelerine başvurmak durumundaydık. Her türlü kaynak çalışmasını tamamladıktan sonra sıra kitabı yazmaya gelmişti. Bu safhada modern ansiklopedicilik sistemini esas aldık ve tasnif çalışması yaptık. Karşımıza ikibine yakın yazılacak madde çıkmıştı. Önce yazım prensiplerimizi belirledik. Buna göre madde başlıklarını küçük harflerle ve okunuş esasına göre alfabetik dizmeyi uygun bulduk. Ancak özel adlar büyük harfle yazıldı. Maddelerde aksan kullanılmayıp parantez içinde transkripsiyon (çeviriyazı) işaretleriyle okunuş şekilleri verildi. Böylece aynı şekilde okunabildiği halde birbirlerinden farklı olan maddelerde ayırdedicilik sağlandı. Yine her kelimenin hangi dilden alıntı olduğu ve çeşidi hemen kelimeden sonra verildi. İki türlü okunabilen madde başlıklarının yaygın şekilleri kullamldı ve yaygın olmayan şekil gönderme ile belirtildi. Maddelerde gerekiyorsa önce kelime anlamı verilip sonra ansiklopedik bilgi yazıldı. Her madde elden geldiğince ve yeterli örnek ile zenginleştirildi. İlgili maddeler açıklama sonundaki parantezler içinde yazıldı. Anlatım içinde geçen terim ve maddeler yıldız () işareti ile belirtildi. Böylece okuyucunun gerek duyduğu hallerde bu maddelere de bakması sağlandı. Başka bir madde ile ilgili olan küçük açıklamalar yine gönderme ile gösterildi ve gereksiz tekrarların önüne geçildi. XIV Kitabımızın eksiksiz olduğunu söyleyemeyiz. Ancak yıllardan beri devam edegelen yorucu bir çalışmanın ürünü olarak her gün gelişmekte olan Türk kültür yapısına bir temel taşı koyabilmiş olmak ümidiyle daha köklü çalışmaları bizi yetiştiren büyük ilim adamlarından bekliyoruz. Dr. İskender PALA Çalışmamızın müsveddeleri daktiloya çekilirken maddi yardımlarını gördüğüm Japon Society for the Promotion of Sciencein sayın yetkililerine teşekkür ederim. XV jale (jale) f.i. Çiy tanesi şebnem bkz. şebnem. Bülbül seherde germ olıcak ah u naleden Tebhaledar olur dehen-i gonca jaleden Belig n jeng (Jeng) f-i- Pas» küf» kir. Divan şiirinde ayva tüyleri ve aşığın gamı jeng olarak gösterilir. Bu bakımdan gubar ile aynı kullanıma sahiptir bkz. gubar. i jengar (jengar) f.i. Pas küf jeng bkz. jeng. K kaba (kaba) a.i. Üste giyilen elbise cübbe kaftan. Divan şiirinde aşığın yaralı bedeni gül işlemeli bir kabaya benzetilir. Bu bakımdan kaba insanın maddi varlığı yerinde kullanılır. Bazan gökyüzü çini bir kaba olur. Sevgilinin güzelliği ve nazı ile aşığın kanlı gözyaşları da kabaya benzer. Şairin medhiyesi övülen kişiye hediye edilen bir kaba sayılır. Tasavvufta dervişin hırkasına kaba denir ve "varlık dünya süsü" yerine kullanılır. Kabanın önü açık olup düğmesi yoktur. Bedeni uyluklara kadar örter. Terk edip Hayretiya tac u kabadan geçdik Anca bu dünyada bir köhne kilimin kuluyuz Hayreti kabak tr.i. Kabak su kabağı. Divan şiirinde özellikle su kabağı için kullanılmıştır. Eskiden su kabaklarına şarap konulurmuş. Ayrıca esrar içilen alete de kabak denildiği için şairler kelime oyunları yaparlar. Ol vasıtayla la l-i leb-i dilberi öper Camın yüzüne gelse nola Bakiya kabak Baki Yad-ı lebinde işret içün baştanlara Elle çekildi bade-i gülün kabak kabak Baki Bezm-i mihnetde dü çesmim dembedem dökerdi yaş Toptolu meyle müdam iki kabağım var idi - •» Aşki Kabe (Kacbe) a.i. Mekkede Harem-i Şerifin içinde bulunan kutsal bina. Beytullah Beytül- Harem Kabetullah adlarıyla da bilinir. Kabe Mekke civarındaki dağlardan alınan siyah taşlarla bina edilmiştir. İbrahim peygamber ile oğlu İsmail peygamber tarafından bugünkü yerine inşa edilmiş olup ca-hiliye devrinde tamir görmüştür. Cahiliye devrinde burası putlarla dolu kutsal bir yer olarak kullanılmaktaydı. Her yıl bedevi araplar burada panayır kurar ve kendi putlarına tapmırlardı. Bu panayırlarda şiir yanşması yapılır yanşmayı kazanan şairin eseri altın ile yazılıp Kabe duvarına asılırdı. Bunlara Muallaka-i Seba denirdi. Kabenin tamiri esnasında henüz Peygambe-ı rimize vahy gelmemişti. Muhammedü1-Emin olarak tanınıyordu. Hacer-i Esvedi Kabe duvarına yerleştirme işi Evs ile Hazrec kabileleri arasında anlaşmazlıkla sonuçlanınca Onun hakemliğine müracaat edilmişti. Hacer-i Esvedi duvara yerleştirme işinde Peygamberimizin de katkısı olmuş mübarek elleriyle taşı bugünkü yerine koymuştur. Halen 1 Kabenin kapısının bulunduğu duvar ile onun karşısına düşen • duvar onikişer metre uzunluğundadır. Diğer iki duvar ise onar 1 metredir. Yüksekliği onbeş metre olup doğu köşesinde yerden birbuçuk metre yükseklikte Hacerül-esved bulunur. Rivayete göre Kabe Nuh Tufanından önce de şimdiki yerinde mevcuttu ve Adem peygamber zamanından itibaren dünyadaydı. Nuh Tufanf nda her yer su ile kaplanmadan önce Allah o binayı bugün tam Kabenin üzerinde göğe çekmiştir. Buna Beyt-i Mamur denir. Tufandan sonra Nuh Peygamber tarafından eski yerine inşa edilmiştir. Mekke fethinden sonra Kabe putlardan temizlenmiş ve hicretin ikinci yılında müslümanların kıblesi olarak belirlenmiştir. Kabeyi belli zamanda ziyarete hac denir. Kabenin Mizab (Altın oluk) denen saçağı astar-ı Kabe denen kara örtüsü Zemzem suyu hac vs. divan şiirinde geniş çağnşımlara yol açan konulardan olmuştur. Tasavvufa göre Kabe bir semboldür. Asıl kabe gönüldür. İlahi aşık gönülde tecelli ettiği için gönül de bir Kabe sayılır. Allahın evi olduğu için de gönül ile bezerlik kurulur. Edebiyatta aşk sevgi güzellik kavuşma vs. imajlar için Kabe adı çokça anılır. Özellike tenasüp yoluyla çok kullanılır. Sevgilinin yüzü ve mahallesi Kabeye benzetilir. Aşık orada dolaşmakla Kabeyi tavaf etmiş olur. Çün yüzün Ka be vü halin Hacerü l-Esved imiş Subh-ı vaslında yüzüm ona sürem gibi gelir İbn Kemal Ne bütgede ne Kabe gerek aşıka Nefi Hak-i der-i meyhane yeter secdegeh-i mest Nefi Hak-i kuyun Ka be ye nisbet eden bilmez mi kim Aafi Bunda her gün onda bir nevbet olur vacip tavaf Fuzuli j[ Kıble hakkı Ka be yüzündür murad Ey kapısı secdegahım gel berü Necati Kabekavseyn (Kabe kavseyn) a.k.g. Kuran-ı Kerimde bir ayette "Sonra (ona) yaklaştı. Derken sarktı. (Bu suretle o v peygambere) iki yay kadar yahut daha da yakın oldu (Necm/89)" buyurulmaktadır. Kabe kavseyn sözü "iki yay fl" aralığı kadar" şeklinde tercüme edilmektedir. Peygamberimizin Miracı ile ilgili olarak anlatılan bu olayda bazı din bilginleri "O" ile kasdedilenin yani Peygamberimize yaklaşanın Cebrail olduğunu; diğer bir kısmı ise burada mecazen kasdedilenin Allah olduğunu söylerler. Peygamberimizin Miraç gecesi Allah ile yüz yüze görüştüğü inancı bu ayetten dolayıdır. Miraciyelerde daha çok anılan bu ayeti sufiler mecazi anlamıyla benimsemişler ve bunu Allah ile Peygamberimiz arasındaki yakınlığın delili olarak görmüşlerdir. Şiirlerde daha çok Mirac ve ayetin devamındaki ~M "ev edna (belki daha da yakın)" sözüyle birlikte anılır. "Kab" kelimesi yayın ortasındaki ok konulan yerdir. "Kavseyn" ise bu noktadan itibaren yayın iki yanındaki uzunluğa denir. Tasavvufta bu iki kavis "vücup" ve "imkan" diye tevil edilir ki Peygamberimizin imkan aleminde zahir olup vacip Allah bulunduğunu bilmesi görmesi ve bu gerçek karşısında daha da ilerlemesi; bunun sonucunda da her şeyin Hak olduğunu anlamasıdır. Erdim kaşın Mir atına kim Kabe kavseyn oldurur Vuslat şebinde gör beni ser-ta-kadem nur olmuşam Nesimi (bkz. ayet) kabeteyn (kacbeteyn) a.i. İki Kabe iki zar. Kabe anlamı yanında kelimenin zar anlamı da kullanılarak kelime oyunlan yapılabilir. İki Kabeden murad Kabe ve Mescid-i Aksadır. İki zar ise tavla zarlarıdır. Ey tas-ı aşkına dil ü can Ka beteyn olan 11 Nerd ü gamında hasret ile zarünem senin Ahmed Paşa "] Getirdi nakş-ı se-şeş ka beteyn-i ömrü veli " Bulımadı ecelin şeş-derine çare diriğ Necatı Kabil (Kabil) a.i. Adem peygamberin büyük oğlu olup karde Habili öldürmüştür bkz. Habil. Nola kan dökmekde mahir olsa çeşmin merdümi Nutfe-i Kabildir ü gamzen gibi üstadı var Fuzuli lik kad (kadd) a.i. Boy. Kad-i bala kadd-i bülend kad-i mezun kadd ü kamet serv-kad vs. terkipler ile kullanılır bkz. boy. Yolunda ok gibi doğru iken kaddi dü-ta oldu Hisali natüvanı bir civanın aşkı pir etdi Hisali . ve kadeh (kadeh) a.i. Bardak içki bardağı kadeh. bkz. cam/ Saki dil-i natüvanı şad et Mahmurunu bir kadehle yad et Riyazi >ı kader (kader) a.i. Allahın ezeli hükmü takdir. Levh-i mahfuzda yazılı olanların vücut bulmadan evvelki haline kader ortaya çıkmasına da kaza denir. Kader imanın şartlarından biridir. Daha çok kaza ile birlikte kullanılır. Divan-ı kaza içre kalem çekdi Utarid Kılmağa kader safhasında hükmünü imza Ahmed Paşa Kadir (Kadr) a.i. Değer onur itibar rütbe derece. Terim olarak daha çok Kadir gecesi (Leyle-i kadr) olarak bilinir. Kuran-ı Kerimde Kadr suresi (nr.97) vardır. Bu surenin mealinde "Şüphesiz biz onu (Kuranı) kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi nedir bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve ruh Reblerinin izni ile her türlü iş için inerler. O gece tan yeri ağanncaya kadar selamet vardır." buyuru-lur. Kadir gecesinin hangi gece olduğu belirtilmemiştir. Ancak Ramazan ayı içinde -muhtemelen 27. gece- olduğu hakkında rivayetler vardır. Kuran-ı Kerim bu gece nazil olmağa başlamıştır. Yine bu gecede bir yıllık işler yeryüzüne iner. Bu gece ibadet ve taat ile geçirilir. Çünkü Allahın mağrifet denizi coşup kabanr. Kulların tevbesi için bu gece bir fırsattır. Kadr kelimesinin "kıymet değer" anlamıyla da kelime oyunu yapılarak şiirlerde kullanılır. .et Nite ki ide sefer aleme meh ü hurşid Nite ki gide gele ruz-ı leyletü l-Kadre Seher-i lyd celi maşrık-ı ruhsannda Leyle-i kadr hafi zülf-i siyah-famında Yahya Bey Nedim Kadirilik a.tr.i. XI. yy. sonlarında sultan-ı evliya Abdülkadir Geylani (1077-1166) tarafından kurulmuştur. İslam dininin özellikle Afrikada yayılmasında Kadirilikin rolü büyüktür. Kadiriler başlarına yeşil bir şerit takarlar. Tarikata yeni girenler bir yıl sonra arakiye takarlar. Şeyh külahının (tacının) ortasında sekiz dilimli gül vardır. Gülün ortasında da Mühr-i Süleyman tasviri bulunur. Bu tacda beyaz ve yeşil renk esastır. Her yıl 10 Rabiulahirde Abdülkadir-i Geylani adına bayram yapılır şeyhin kabri ziyaret edilir. Zikirlerinde Kuran okunur. Bazıları Abdülkadir hizbini de okurlar ve sonunda Abdülkadir ismini anarlar. Bu zikirlerde bendir def ve mazar çalınır. Kadiri ayinlerine Hadra denir. Ayinde halifenin neslinden gelen birisi bulunur. Tarikatta halvet ve itikaf esastır. İtikaf 40 gün sürer. Bu kırk gün içinde yiyecekler daima azaltılır ve son üç gün oruç tutulur. Bu hareket nefsi dünyadan temizlemektir bir nevi çiledir. Kadirilik İslamiyete daima bağlı kalmıştır. Bu nedenle dünyanın bütün İslami topluluklarında rağbet görmüştür. Tarikat taraftarlarına iyiliği sükuneti fazileti tavsiye eder. Başkalarına iyilikte bulunmak sevgi göstermek gerekir. Bütün Kadiri tekkeleri Bağdattaki Abdülkadir Geylani türbesinin muhafızlığına bağlıdır. Bu tarikatta mürid dünyadan tamamen kopmayıp başkalarına yardım etmelidir. Kaf (Kaf) a.i. Kaf dağı. Dünyanın etrafını çevrelediğine ve aşılmasının imkansızlığına inanılan dağlar zinciri. Efsaneye göre Yecuc ile Mecuc Anka cinler şeytanlar bu dağın arkasındadır. Masallarda çok anılır. Ejderha melekler tarafından bu dağların arkasına atılırmış. Bu dağın yüksekliği 500 fersah imiş. Birçok yerleri su içindeymiş. Güneşin ışıklan bu dağa çarptıkça yeşile boyanır ve oradan aksedince de maviye bürünürmüş. Gökyüzündeki mavilik de bu ışıkların okyanuslardan yansımasıyla ortaya çıkarmış. Yüksekliğin uzaklağın ihtişamın ve kanaatin sembolü olarak şiirlerde anka ile birlikte anılır. Kuran-ı Kerimde geçen Kaf suresi (nr.50) "Kaf harfi ile başlar. Bazı müfessirler bu harfi "Kaf dağı" olarak tefsir etmişlerdir ki yeşil zebercetten olduğunu ve semanın onun üzerinde bulunduğunu söylerler. İsrailiyyattan olmak üzere bu dağın ucu dünyanın altında bulunan kayaya değermiş ki zelzelelerin kaynağı burasıymış. Tasavvufta Kaf dağı mürşid-i kamilin vücududur. C 9 Bizim yurdumuza hiç gidemezsin Hakikat Kafinin Ankasıyız biz Harabi Şehper-i Anka-yı Kafin aynıdır sorgucumuz Seyf-i diniz merd-i meydanız Budin şehbazıyız Yahya Bey Cife-i dünya değil herkes gibi matlubumuz Bir bölük Ankalarız Kaf-ı kanaat bekleriz V: Fuzuli »_ (bkz. Anka). kafir (kafir) a.i. Allahın varlığına ve birliğine inanmayan. Ancak kelime divan şiirinde müslüman olmayanlar hakkında kullanılmıştır. Müminin zıddıdır. Kafiristan (kafir ülkesi) 3 bütün hristiyan ülkeleri yerine kullanılabildiği gibi Hindistanın 9 kuzey batısındaki bir bölgeye de denir. Kafir kelimesinin kara »! renk ile alakası vardır. Bu yüzden esmer hintliler ile sevgilinin saçı beni vs. unsurlar kafirlikle suçlanır. Bazan sevgili \ aşığa ettiklerinden dolayı da kafir olarak nitelenir. Bunda mer-r hametsizlik müslümanlara musallat oluş insanın imanını gi--! dermesi aşığı aşk şehidi etmesi hileleri zünnar saçları vs. hususiyetlerin rolü vardır. Kafir sıfatı sevgili için kul-. lanıldığında kelimenin takdir edici övücü anlamı ile tevriye s yapılabilir. Bir kafire ait olan bütün sıfatlar sevgilide bulu-(( nabilir. Bazan sevgilinin güzelliği Mushaf; mahallesi de cen- - net veya Kabe olarak düşünülür. Bu durumda kafirlik rakibin özelliği olur. Çünkü kafir Kuranı elleyemez cennete ve ı Kabeye giremez. Saçı ile kan yalaşmış mürde kafir başları : Ateş-i pür-duda manend olmuş idi guyiya Yahya Bey 10 Demadem cevrlerdir çekdiğim bi-rahm bütlerden Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab Fuzuli Ne kafirliklerin gördüm ben ol zülf-i siyeh-karın O ebrunun o zalim gamzenin ol çeşm-i mekkarın Nedim Biri kafir biri hindu biri guya müselman Dini ayrı üç biraderdir o zülf ü hal ü ruh İzzet Molla Zülfün gidermiş ol sanem kafirliğin komaz henüz Kesmiş veli zünnarını dahi müselman olmamış Ahmed Paşa kafiye (kafiye) a.i. Kafiye. Uyak. Eskilere göre şiir "mevzun u mukaffa söz " dür. Yani eskiden vezinli (ölçülü) ve kafiyeli (uyaklı) sözlere şiir denirdi. Günümüzde bu tanım artık pek geçerli sayılamaz. Güzel olan ve insanın iç dünyasına hita-bedebilen ahenkli sözleri şiir olarak kabul edebiliriz. Ancak şu kadarı var ki şiir az sözle çok şeyler anlatabilen söyleyiş şeklidir. Günümüzde şiirin mutlaka vezinli ve kafiyeli olması istenmiyorsa da dilin ve insanın özü olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Şiir tılsımlı bir sözdür. Bu bakımdan şiir ile nazımı da birbirlerinden ayırmak gerekir. Nazım için kafiyeli vezinli fakat sanatsız da olabilen yazılardır dersek; şiire sanatlı her çeşit yazı gözüyle bakabiliriz. Kısaca şiir ister nesir ister nazım olsun güzel ve hatırda kalması kolay olan sözdür. Şiirde bir ahenk gerekir. Çok zaman bu ahengi de vezin ve kafiye sağlar. Kafiye en az iki dizenin sonunda tekrarlanan yazılışları aynı ama anlamları farklı olan ses benzerliğine denir. Divan edebiyatı kafiyesinde yazılış halk 11 edebiyatı kafiyesinde ise genellikle okunuş ve ses esastır. Bunlardan birinciye (göze de hitap ettiği için) göz kafiyesi ikinciye de (yalnızca sesçe benzeştiği için) kulak kafiyesi diyoruz. Göz kafiyesinde sesler tamamiyle birbirlerine uymayabilir. Arap harfleriyle yazılan klasik şiirimizde yazı benzerliği ikinci plana atılırdı. Gerçi yazı benzerliği de ses benzerliği demekti ama; İftihar eyleriz bununla da biz Müstefiz-i measir-i arabız dizelerinin sonundaki "biz" ve "arabız" sözlerindeki kafiye harflerinden olan "ı" ile "i" sesçe birbirlerine uymamakla beraber yazılışları esas alındığından kafiyeli sayılırdı. Yine Namık Kemalin Memleket bitti yine bitmedi hala sen ben Bize bu hal ile bizden büyük olmaz düşmen Dest-i a dadayız Allah için ey ehl-i vatan dizelerinin sonundaki "ben düşmen ve vatan" kelimeleri eski yazılışa göre aynı olduklan için kafiye sayılırlar. Oysa kafiye harflerinden birisi "e" diğeri "a" dır. Bunun yanında kafiye harfleri yazılışça aynı olsa bile anlamca ayrı olmak zorundadır. Akif Paşanın şu beytine bakalım: Gönül her dilberin meftunu olmaz hayli serkeştir /e Veli ol gamzesi fettanı bilmezsin ne dilkeştir Bu dizelerin sonundaki kafiye gibi görünen "-keştir" sözleri yazılışça aynı olmasına rağmen anlamlan da aynı (çekmek) olduğundan kafiye sayılamazlar. Ancak bu beyit zayıf kafiye sayılan rediflerle yazılmıştır. Kafiyenin asıl harfine "revi" denir. Revi kafiyeyi oluşturan benzer seslerin son ve ana harfidir ki genellikle bir sessiz harftir. Beyit: Allah nedir deyince gafil Allah deyip hamuş olur dil Ti Ü Dize sonlarında "gafil" ve "dil" kelimelerinin "1" sesleri revi harfidir. Bu sesten önceki "i"ler ise arap yazısında hareke ile karşılandığından asıl kafiye harfi durumuna geçmezler. Revi harfinden sonraki benzer harflere yani kafiyeyi oluşturan harflere reviye olan yakınlık sıralarına göre "ridf "tesis" "dahil" ve "kayd" denir. Bundan yola çıkılarak revi harfi ile beraber redif de varsa kafiye-i müradefe tesis de varsa kafıye-i müessese bunlara dahil ve kayd da eklenmişse kafiye-i mukayyede ortaya çıkar. Revi harfinden sonra gelen ilk harfe "vasi" ikinciye "huruc" üçüncüye "mezid" dördüncüden itibaren ne kadar harf varsa hepsine birden "naire" denir. Revi harfinden sonra gelen bu harflerin tümüne birden biz redif diyoruz. Redif asıl kafiye olan revi harfinden sonraki ses kelime veya cümlelerdir. Rediflerin uzunluk ölçüsü olmaz. Şu beyitteki Safa-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim Vefa-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim ilk kelimeler olan "safa" ve "vefa" dışında kalan bütün kelimeler rediftir. Buna göre redif üçe ayrılır: 1. Ek redif: Redif yalnızca bir etken ibarettir. Bana sual sorma cevap müşkildir »1 Her sırrı ben sana açamam hocam v Hakkın hazinesi darı değildir Cami avlusuna saçamam hocam Bu dörtlüğün ilk ve üçüncü dizelerinin sonundaki "dir" ekleri ek rediftirler. 2. Kelime redif: Redif »bir kelimeden ibi 13 Miracı anlatma eşek değilim Bildiğin kadar da melek değilim Günahkar insanım ördek değilim Bu ağır gövdeyle uçamam hocam ül. Rıza Tevfik Bu dörtülüğün ilk üç dizesindeki "değilim" kelimeleri birer kelime rediftirler 3. Ek ve kelime redif: Bir dizenin sonunda hem ek hem de kelime redif durumunda bulunabilir. Yukarıdaki ilk dönüğün 1 ve 3; ikinci dörtlüğün de 4. dizelerindeki "amam hocam" ek ve kelimeleri bu tür rediftir. Redife aşık edebiyatında "dönerayak" adı verilir.

Description:
istihdam tenasüp leff ü neşr tecahül-i arif tezat hüsnitalil vs.) yanında rahşiye (rahşiyye) a.i. Divan edebiyatında at için yazılan kaside ve mersiye.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.