ebook img

Hoca Ahmed Yesevî ve Yesevîlik Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri PDF

47 Pages·2017·9.43 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Hoca Ahmed Yesevî ve Yesevîlik Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri

www.somuncubaba.net AYLIK İLİM KÜLTÜR VE EDEBİYAT DERGİSİ YIL: 23 • SAYI: 197 • MART 2017 • Fiyatı: 10 TL A Y L I K İ L İ M K Ü L T Ü R V E E D E B İ Y A T D E R G İ S İ 197 Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri Hoca Ahmed Yesevî ve Yesevîlik 97 1 0 0 Hak ve hakikat dostu Aziz Mahmud Hüdâyî Yesevî’ye göre hakikat yolunda yürüyebilmek, nefsin hem bir âlim hem de iyi bir şairdir. hilelerini bertaraf etmek için bir pîre, bir mürşide, bir manevî yol göstericiye ihtiyaç vardır. Aile Eki ÇIKTI Sevgi Eksikliği ve “Kleptomani” M. Emin KARABACAK Tesettür, Örtünme Gerçeği ve Aile İçi Mahremiyet Sümeyye Büşra YILDIZ Amentümüz “Meleklere İman” Emine Büşra YÜKSEL Kur’an Ayetleri Işığında Tesettür Cansever DOKUZ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı - VİSAN İktisadi İşletmesi 444 36 61 Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MALATYA (0422) 615 15 54 Tel: (422) 615 15 00 - Faks: (422) 615 28 79 (0546) 544 60 44 www.somuncubaba.net - [email protected] başyazı Bekir AYDOĞAN BİR SIRLI HİKMET: HÜDÂYÎ YOLU Tasavvuf büyükleri ilâhî sırların ve gerçeklerin bilgisine hikmet derler. Mânevî sırlara vâkıf olan kalp- ler, mârifet ehli insanlarda bulunur. Hikmet ehli çoğunlukla sükût eder ve ihtiyaçtan fazla konuşmaz ama söyledikleri söz ve hareketlerinde bir cevher vardır. Onlar Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in izini takip eden salih ve sıddîkların zümresinden olarak, Allah katında makbul insanlardır. Şeyh Üftade Hazretleri, Akbıyık Sultan ve Hacı Bayram-ı Veli tarikiyle Şeyh Hamid-i Veli/Somuncu Baba Hazretleri’ne uzanan bir mâneviyat silsilesi vasıtasıyla, bu selsebil çeşmeden beslenen Aziz Mah- mud Hüdâyî Hazretleri’nin hayatı hikmetlere doludur. Dergimizin bu sayısında bu konuyla ilgili birkaç yazı okuyacaksınız. Biz de o yüce insanın hikmetli hayatından bir iki hatıra nakledelim: Bir gün Üftâde Hazretleri talebeleri ile kırlarda sohbet etmektedir. Bir ara talebeler etrafa dağılarak her biri birer demet çiçek toplarlar. Hüdâyî Efendi ise elinde kurumuş ve sapı kırılmış bir çiçek olduğu hâlde döner. Herkes hediyelerini şeyhleri Üftâde Hazretleri’ne takdim eder o da kabul ederek memnu- niyetini belirtir ve dualar eder. Hüdâyî de hediyesini verince, Üftâde Hazretleri: “Oğlum, arkadaşlarınız demet demet çiçek getirdiler. Siz bize bir tek solmuş çiçeği mi lâyık gördünüz?” buyurur. Hazret-i Hüdâyî de; “Efendimize ne getirsem azdır. Fakat koparmak için el uzattığım her çiçek Allahu Teâlâ’yı tesbih ediyordu. Bu tesbihi işiterek el çekip hiç birini koparamadım. Ancak kurumuş ve sapının kırılmış olmasından dolayı bu çiçeği tesbihten kesilmiş gördüm. Bu sebeple bunu getirebildim.” diye cevap verir. Azîz Mahmûd Hüdâyî bu cevabıyla şeyhinin bir kat daha muhabbet ve teveccühünü kazanır. Çünkü Üftâde Hazretleri Hüdâyî’ye her zaman; “Evlâdım, her zerrede Hakk’ı göreceksin, her zerreye Hak muamelesi yapacaksın, başka yolu yok, bu böyledir.” diye öğüt verirdi. Sevinci, talebesi- nin bu mertebeye ulaşmasından gelmektedir. Rivayet olunur ki, Sultan Ahmed Camii ve Külliyesi ta- mamlanınca, açılış merasimine başkanlık etmesi için Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri davet edilir. O gün deniz, çok fırtınalı ve dalgalıdır. Bu sebeple kayıkçılar, denize açılmaya cesaret edemezler. Hüdâyî Hazretleri, Üsküdar İskelesi’ne iner. Beş-altı müridiyle birlikte kendi kayığına binerek dalgalar arasında Sarayburnu’na doğru yol alır. Allahu Teâlâ’nın izni ile kayığın ön, arka ve yanlarından deniz, bir kayık mesafesinde süt liman olur ve dalgalar kayığa hiç tesir etmez. Hiç kimse, korkudan denize çıkamazken, Hüdâyî Hazretleri kayığıyla selâmetle karşıya geçer. Sultan Ahmed Camii, muhteşem bir merasimle ibadete açılır. Cuma hutbesi, teberrüken bu büyük velîye okut- turulur. Bu hadiseden sonra, hâlen Üsküdar ile Sarayburnu arasındaki bu deniz yoluna, “Hüdâyî Yolu” denmektedir. Kayıkçılar, şiddetli fırtınalarda bu yolu takip ederler. Bugün “Asrın Projesi” olarak nitelen- dirilen Marmaray, bir hikmet-i ilahi olarak, “Hüdâyî Yolu” olarak bilinen İstanbul Boğazı’ndaki o deniz yolunun altına inşa edilmiştir. Allah dostlarının söz ve hareketlerinde mutlaka hikmet vardır. Selâm ile… Spiritual Wisdom: Hudâyî Route The life of Aziz Mahmud Hudâyi, who was spiritually enlightened by Sheikh Uftade, Akbıyık (the white mustache) Sultan, Hadji Bairam Wali’s Tariqa (order), which also reached to Sheikh Hamid Wali (Somuncu Baba), is full of wisdom. It is storied that Aziz Mahmud Hudâyi was invited to the opening ceremony of Blue Mosque. That day the weather was stormy and the sea was rough; therefore, nobody was courageous enough to put off. However, Aziz Mahmud Hüdâyi crossed over and recited the Khutbah that day. As a result, from that day on this route has been called as “Hüdâyi Route”. Today, the boatmen still follow this route in stormy days. Today, The Marmaray, which is known as “the project of the century”, was built under the “Hüdâyi Route”. All the actions of these wise people have wisdom and meaning. Best regards.... somuncubaba 1 künye içindekiler Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı’nın Yayın Organıdır. AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ HAZRETLERİ 18 M. Nihat MALKOÇ Hak ve hakikat dostu Aziz Kurucusu Yapım Mahmud Hüdâyî hem bir A. Şemsettin ATEŞ âlim hem de iyi bir şairdir... Yaygın Süreli - ISSN: 1302-0803 Yıl: 23 Sayı: 197 - Mart 2017 DİLİNİ BURHÂNA 46 www.grafiturk.com.tr Basım Tarihi: 01 Mart 2017 VEREN PEYGAMBER BATTALNÂME’NİN DEVAMI Genel Sanat Yönetmeni HZ. İBRAHİM (A.S.) Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Adına DANİŞMENDNÂME Serkan ÖZTÜRK İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Bekir AYDOĞAN Sanat Yönetmeni Enes İslâm Ali AKPINAR Cemil GÜLSEREN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü 6 M. Hulusi ERDEMİR Hz. İbrâhim rûhu, Melik Danişmend, Sivas’tan Baskı ve Üretim Nemrut ise nefsi Karadeniz’e kadar olan bölgeyi İhlas Gazetecilik A.Ş. temsil eder. İbrâhim Yayın Editörleri fethetmeğe karar veriyor... Merkez Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A /41 dostluğun,... M. Nazmi DEĞİRMENCİ Yenibosna/İSTANBUL HZ. PEYGAMBER Musa TEKTAŞ Tel: 0 (212) 454 30 00 (S.A.V.) ve İSTİŞARE Kapak Fotoğrafı Somuncu Baba Dergisi’nin içeriğinde bulunan yazılar Cemil ŞAHİN ile ilgili çıkabilecek olan hatalı bilgilerden dolayı dergi Aziz Mahmud Hüdâyî Camii herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Yazıların Enbiya YILDIRIM sorumluluğu yazarlarına ilanların sorumluluğu ise rek- lam verenlere aittir. Dergimizde bulunan fotoğrafların 34 Allah ve Rasûlü’nün Yönetim Yeri-Basım-Yayım-Pazarlama ve görsellerin kullanılması ve kopyalanması yasaktır. buyruklarını hayatımızda VİSAN İktisadi İşletmesi Yazılar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. Somun- tatbik ettiğimiz oranda Zaviye Mahallesi Hacı Hulûsi Efendi Caddesi No: 71 cu Baba Dergisi’nin bütün telif hakları VİSAN İktisadi başarılı ve huzurlu İşletmesi’ne aittir. 44700, Darende / MALATYA oluyoruz... Tel: (0422) 615 15 54 • Faks: (0422) 615 28 79 www.somuncubaba.net • [email protected] İSLÂM’IN MAYASI SEVGİDİR /SomuncuBabaDergisi HOCA AHMED YESEVÎ VE YESEVÎLİK Yayın Kurulu Danışma Kurulu Mürsel GÜNDOĞDU Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK Prof. Dr. Mehmet AKKUŞ Prof. Dr. Ali YILMAZ Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI Derya KILIÇKAYA Sevmek, bu sevginin içinde 64 54 Prof. Dr. Sebahat DENİZ Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL tıpkı sıcak suda şekerin Ahmed Yesevî gerek Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE eridiği gibi erimek ve bunun hikmetlerinde gerekse Fakr- Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN Prof. Dr. Mahmut YEŞİL neticesinde sevilmeyi nâme’de sık sık şeriatsız Prof. Dr. Ali AKPINAR Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK başarmak... tarikatın olamayacağını... Altın Silsile: Yusuf Hemedânî (k.s.) 10 • Öldükten Sonra Yeniden Diriliş 14 • Ölmeden Evvel Nefsi Öldürmek 24 • Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri 29 • Aziz Mahmud Hüdâyî’nin (K.s.) Sûfî Şahsiyeti 30 • Danişmend Gümüştegin “Ahmed Gazi” 38 • Kurum Abone : 180 ABONE İLETİŞİM HATTI Peygamberimiz’in İzinde Ehl-i Sünnet 42 • Kul İçinde ‘Kul’u Bilsem!.. 45 • Maziden İlhamla 49 • Allah’ın Kulları İçin Belirlediği Kırmızı Yurtdışı 1 Yıllık Abone : 72 EURO 444 36 61 Çizgileri “Hudûdullah” 50 • Tevhide Gel Tevhide 60 • Hikmet Şairi Nâbî’den Oğlu Hayri’ye 68 • Bitmeyen Yolculuk 74 • Posta Çeki (Darende Postanesi) : 1361068 Ziraat Bankası : TR 56 0001 0003 2026 7984 8050 01 - Vakıf Bank: TR 04 0001 5001 5800 7299 7740 58 (0422) 615 15 54 Eleştiri Kültürüne Bakış 78 • Hayat 81 • Osmanlı’da İlk Uçuş Denemeleri 82 • Gelin Gönüller Yapalım 86 Gönderilerin abone adına yatırılmasından sonra lütfen arayınız. (0546) 544 60 44 Muhterem Cemâat-ı Müslimîn! böyle kötü kalplerden kinaye olarak “Fesâd kumkuması” deriz. Dinimiz, harekâtımızda en büyük kıymeti kalbimize ve kalbimizde saklı olan niyetlerimi- Müslüman Kardeşlerim, Azîz Cemâat! ze vermiştir. Bütün ruhî, bütün bedenî fiil ve ha- Kalbimizin hareketlerini temayüllerini, reketlerimizin mebdeî kalbimiz ve niyetîmizdir haricî her fiil ve hareketimizde dâima dik- ruhî temâyüllerimizdir. İnsanın insanlığı, katle murakabe etmeliyiz. Kibir, hased, kin, vücûdunun kuvvetiyle, kılık ve kıyafetiyle öl- ihtiras gibi nefsânî temayüllerden kalple- çülmez. Belki taşıdığı kalp, beslediği niyetle rimizi dâima uzak bulundurmalıyız. Kalbin tartılır. Temiz bir kalbe sâhib olanın ahlâkı gü- dâima salâh ve sıhhatte tutulabilmesi için, zel, ef’al ve harekâtı düzgün olur. Temiz bir kalp başlıca dört şeye riâyet edilmelidir. mıknatıs bir ibre gibidir; dâima doğruyu göste- rir, doğruya sevk eder. Binâenaleyh; kalbimiz- 1. Kur’ân okumak. den kibir ve hased, kin ve ihtiras gibi emrâz-ı 2. İyi kimselerle görüşmek. bâtiniyyeden salim, temiz bir irâde südûr 3. Helâl lokma yemek. ederse derhal beden de o suretle harekete 4. Sabah namazına erken kalkmak. geçer, aksi de yine böyledir. Bede-nimizdeki her hareketin hayır veya şer olmasında on- Hakîkaten insan Kur’ân okurken veya din- lara sevâb veya ukubet terettüb etmesinde lerken, temiz yürekli insanlarla sohbet eder- en doğru mikyas, kalbî temâyüllerimizdir. ken duyduğu ruhî zevki ve neşeyi hiçbir şey- Ağzımızdan çıkan bir sözün takdîrkâr veya de duyamaz. Helâl lokmanın insanın ruhunda tahkîrâmiz olması, bir âcize vurulan toka- ne kadar faziletli te’sîrleri olduğunda da hiç dın tahkîr veya terbiyeyi tazam-mun etmesi şüphe yoktur. Sabahleyin erken kalkmanın kalp ve niyetimizle alâkadardır. te’sîri ise daha aşikârdır. Seher vaktinde uya- nan, feyz-i İlâhiye açık bulunan bir kalbin, İnsanın Allah (c.c.)’a yaklaşabilme- tecelliyyât-ı Sübhâniyyeye mazhar olduğu- si de ancak böyle temiz, her türlü emrazı nu her uyanık mü’minin kalbi hisseder. Her rûhaniyeden salim bir kalp iledir. İnsanı; günün hayrı ve bereketi o günün sabahın- dünyâ ve âhirette koruyacak olan budur. dan başlar. Sabah namazına vaktiyle kalkan Hülâsa: Beden bir memleket, kalp de onun ve cemâatle namazını kılan her Müslüman o reîsidir. Azamızın her birinde onun hükmü, Şeyh Hamid-i Velî Minberinden Hutbeler günü baştanbaşa, neşeli neşeli yaşadığı gibi nüfuzu câridir. Bunun için Rasûl-ü Zîşânımız fakr u ihtiyâç yüzü de görmez. Azîz bir Türk Efendimiz buyuruyorlar ki: “Cesed dâhilinde şâiri bu hakîkati şu selis rubâisiyle ne güzel Elliüçüncü Hutbe bir çiynem et parçası vardır ki ona kalp derler. söylemiştir: Bu kalp îmân ile irfan ile bezendikçe, zinde bulundukça, bütün bedende sıhhat de bulu- Âlemin neş’eli sabahında nur. Güzel güzel işlerle meşgul olur. Hassas Göz açandan gider bütün korku bir makine gibi dürüst hareket ider. Şayet bu Her seher feyz-i Hak olur taksim kalp (Allah esirgesin) inkâr ile küfür ile bo- Rızka manîdir ol zaman uyku zulmaya yüz tutar, karanrsa bütün beden de derhâl fesada uğrar. Bedeni teşkil eden azanın Cenâb-ı Hak kalbimizi feyz-i îmân ile mü- hepsinde isyan, fisk ufucûr başgösterir. Fazi- nevver buyursun. Bütün âzâ-yı bedenimizi let namına bir şey kalmaz.” İşte lisânımızda hayırlı işlerle meşgul etsin. İLİM VE HAYAT / Ali AKPINAR* H er namazda okuduğumuz salavât ipuçlarını vermektedir. Allah’a teslim olan, hak- duâlarında aile boyu günde onlarca ka yönelen, iyilik ihsan sahibi, en güzel/en doğ- DİLİNİ BURHÂNA VEREN PEYGAMBER kere andığımız Hz. İbrâhim Peygamber, ru din İslâm üzere olanlar, Yüce Allah’ın dostlu- Kur’ân’da kıssası çokça anlatılan kahramanlar- ğunu hak eden kimselerdir. dandır. Onun güzelliklerini şu bir tek cümle HZ. İBRAHİM (A.S.) Hz. İbrâhim’in en bâriz özelliklerinden biri veciz bir şekilde ifade eder: “İbrâhim, gönlünü de onun delilli, belgeli olarak konuşması, bilgi- Rahmân’a, dilini burhâna, malını ihvâna, oğlunu ye dayalı olarak tartışma yapması ve iknâ kurbâna, canını nîrâna/ateşe veren peygamber- edici bir üslûba sahip olmasıdır ki, bun- dir.” “Hz. İbrâhim rûhu, Nemrut ise nefsi temsil eder. İbrâhim lar davetçinin vazgeçilmez özellikleridir. dostluğun, Nemrut ise düşmanlığın sembolüdür. Yüce Allah’ın Hz. İbrâhim’i Kur’ân bize aslâ şirke yaklaş- Onun bu yönünü anlatan âyetlerden biri, mayan, müşrikler ve onların taptıkları putlar- nefse verdiği mülk, bedenî güçtür. Rabb’in diriltmesi, kendine zamanın azgını olan Nemrut’a karşı ger- dan uzak duran, aslâ Yahudi ve Hıristiyan de- çekleştirdiği şu evrensel söylemidir: yönelene hidâyet vermesi; öldürmesi ise, kendinden yüz çevireni ğil, Hanîf din İslâm üzere katıksız tevhîd adamı dalâlete atmasıdır.” Müslüman olarak tanıtır. Bu ve benzeri sebep- “Allah kendisine hükümranlık verdi diye lerden dolayı Yüce Rahmân onu, dost edinmiş, İbrâhim ile Rabb’i hakkında tartışanı gör- bu yüzden onun adı Halîl/dost olmuştur. “İyilik medin mi? İbrâhim, ‘Rabb’im, dirilten ve öl- yaparak kendisini Allah’a teslim edip, hakka yö- dürendir.’ demişti. ‘Ben de diriltir ve öldürü- nelen İbrâhim’in dinine uyandan, din bakımın- rüm.’ dedi; İbrâhim, ‘Şüphesiz Allah güneşi dan daha iyi kim olabilir? Allah İbrâhim’i dost doğudan getiriyor, sen de batıdan getirse- edinmişti.”1 Âyet, Hz. İbrâhim üzerinden bize ne.’ dedi. İnkâr eden şaşırıp kaldı. Allah zu- Yüce Rabb’imizin kimleri dost edineceğinin lüm eden kimseleri doğru yola eriştirmez.”2 6 MART 2017 somuncubaba 7 Bu olaydan çıkarabileceğimiz dersleri şöyle ğı aynı şeyler değildir. Yüce Yaratıcı, yoktan var âyetlerini de iyi bilmeli, onları da satır satır oku- özetleyebiliriz: eden ve her fânîye söz geçiren, istediği zaman yup anlamalıdır. onlara ölümü tattırandır. Nemrut da dâhil baş- Zâlim Yöneticiye Karşı Hakkı Hz. İbrâhim’in Nemrut karşısında sunduğu ka bir varlığın bunu yapması mümkün değildir. Söyleyebilmek iki güçlü delil de hayatın içerisinden delillerdir. Gerçek anlamda öldürme ve diriltme yalnızca Biri öldürme ve diriltme, diğeri ise güneşin doğu- Hz. İbrâhim, davetini tabandan tavana her- Yüce Yaratıcı’ya mahsustur. şu ve batışıdır. Buna göre davetçi muhâtapların kese ulaştırmaya çalışmıştır. O, kavminin bütün Buna rağmen Hz. İbrâhim, Nemrut’un bu ta- anlayabileceği hayatın içerisinden deliller ge- fertlerine tevhîdi ulaştırdığı gibi, en üst düzey kıntısını fark etmiş ve hemen başka bir delile tirmesini bilmelidir. O, Kâinat Kitabı’nı iyi oku- yöneticiye de ulaştırmıştır. O, inancından ve başvurmuştur. Bu onun, Nemrut’un öldüren malı, o kitabın içerisinden müsbet bilimlerle inandığı Rabb’inden aldığı cesâretle, zamanın ve dirilten olduğunu kabul etmesi anlamına ilgili delilleri davetinde kullanabilmelidir. yöneticisine cesâretle karşı çıkmış ve onu hak- gelmez. Zira her akıl sahibi bilir ki, Nemrut’un ka çağırmıştır. Nitekim bir hadislerinde Pey- yaptığı, gerçek anlamda öldürme ve diriltme Güneşin doğudan doğması ve batıdan bat- gamberimiz, “En üstün cihâd, zâlim yöneticiye değildir. Onun yaptığını bir başkası da yapabi- ması, Yüce Yaratıcı’dan başka bir kimsenin güç karşı hakkı söyleyebilmektir.” buyurmuştur. lir. Ancak Hz. İbrâhim, onun mugâlata/demagoji yetireceği bir şey değildir. Yüce Rabb’imiz, tüm yaparak bu gerçekten kaçtığını anlamış; bunu kâinâta ve güneşe hükmedendir. Nemrut’un bu kadar azgınlık ve taşkınlık yap- delîlinin zayıf olmasından değil muhâtabın kıt masına rağmen, ona da davetini götürmüş, onu Bizler Seferden Sorumluyuz anlayışından kaynaklandığını görmüş, zaman muhâtap almış ve onu iknâ etmeye çalışmıştır. kaybetmemek için onu âciz bırakacak daha Davet yolunda biz, hangi seviye ve konum- Nemrut, kendisine verilen hükümranlık ni- açık ve net bir delile geçmiştir. Hz. İbrâhim’in da olursa olsun muhâtabımızın iknâ olması ve metiyle şımarmış ve Yüce Allah hakkında tar- bu yönteminden davetçilerin alacağı çok şey hidâyete ermesi için çırpınmalıyız. Elbette so- ise, kendinden yüz çevireni dalâlete atmasıdır. tışmaktan çekinmemiştir. Hâlbuki nimet kişiyi, vardır. Şöyle ki: Muhâtap bir konuya, bir bilgiye nuçları yaratacak olan, kullarını hidâyete erdire- Asıl kaynağından doğan güneş, beden ülkesine nimetin asıl sahibi olan Yüce Allah’a şükre gö- şartlanmışsa, ısrarla onun üzerinde durulacağı- cek olan Yüce Allah’tır. Bu konuda “bizler sefer- doğup onu nûruyla aydınlatan irfân güneşi ruh- türmeliydi. Nimet azgınlık ve taşkınlık sebebi na, başka bir delille onu iknâ etmeye çalışmak den sorumluyuz”, zaferi bahşedecek olan Yüce tur. Onun batması ise, ruhun irfandan yoksun olmamalıydı. en güzel olandır. Allah’tır. kalıp ölmesidir. Sonunda kazanan/dirilen/do- Peygamberimiz, “Yüce Allah’ın zatı hakkında Madenler Gibi Olan İnsanların, Aklî ğan ruh olmuş, kaybeden/ölen/batan ise nefis Hz. İbrâhim’in bunca çaba ve gayretine rağ- düşünmeyin, onun nimetleri hakkında derinlemesi- Seviyelerine Göre Konuşmak olmuştur. Kazanan Halil İbrâhim, kaybeden ise men Nemrut ıslah olmamış, yola gelmemiştir. ne düşünün.” buyurmuştur. İnsanın, sınırlı aklıyla Zâlim Nemrut olmuştur. Muhâtapların eğilimleri farklı farklıdır. Her Nemrut, bu delil karşısında âciz kaldığı halde yine Yüce Yaratıcı’yı kavraması imkânsızdır. Akıllı in- insanın etkileneceği ve iknâ olacağı delil farklı de iman etmemiştir. Çünkü hidâyet, hak edenlere “İbrâhim ve onunla beraber olanlarda, sizin sana düşen, Yüce Rabb’in varlığını birliğini kabul olabilir. İnsanlar madenler gibidir ve onların aklî Rabb’in lütfu idi. Nemrut ise hidâyeti hak etme- için uyulacak güzel bir örnek vardır.”3 “Rabb’i ona: etmek ve O’nun yarattığı nimetlerindeki erişilmez seviyelerine göre konuşmak önemlidir. Kimi insa- mişti. Çünkü onun alıcıları kapalıydı. Hidâyet ise ‘Teslim ol!’ buyurduğunda, ‘Âlemlerin Rabb’ine kudretinin eserlerini görmeye çalışmaktır. nı gök cisimlerinden vereceğimiz bir delil/örnek arayış çerisinde olan, alıcıları açık olana gelirdi. teslim oldum.’ demişti.”4 Nemrut ilahlık iddiasında bulunan bir iknâ eder, kimini yeryüzünden vereceğimiz bir Ancak Hz. İbrâhim vazifesini yapmıştır. Onu bu Onu örnek almak, onu doğru tanımak ve delil. Kimini hayvanlardan vereceğimiz bir de- zâlimdi. İlahlık ise, erişilmez kudrete sahip ol- samîmî gayreti Nemrut’ta tesirini göstermemiş onun gibi içtenlikle Yüce Rabb’e teslim olmak lil, kimini bitkilerden vereceğimiz bir delil iknâ mayı gerektiriyordu. Hz. İbrâhim de muhâtabın olsa da, onun bu iknâ edici metodu asırlardır da- demekti. Davetçiler olarak İbrâhim’i çokça oku- eder. Kimini sosyal hayattan vereceğimiz bir inkârına göre delillerle konuşmaya başlamıştı. vetçilerin yolunu aydınlatmaya ve onların ufkunu mak, onun kıssasındaki ibretleri hayatımıza ta- delil iknâ eder, kimini tarihten vereceğimiz bir açmaya devam etmektedir. Önemli olan ihlâs ve Hz. İbrâhim, “Benim Rabb’im öldüren ve diril- delil. Onun için davetçi, çok yönlü delilleri bil- şımak borcundayız. samimiyetle vazifemizi yerine getirmektir. tendir.” dediğinde, Nemrut laf ebeliği yapmış, meli ve muhâtabın durumuna göre bunları kul- Dipnot “Ben de diriltir ve öldürürüm.” diyerek bir idam- lanabilmelidir. Nitekim Kur’ân muhâtaplarını, bu Âyette Hz. İbrâhim rûhu, Nemrut ise nef- * Prof. Dr. Ali AKPINAR lık mahkûmu serbest bırakmış ve suçsuz birisi- anlamda çok zengin delillere yöneltir, çeşnisi bol si temsil eder. İbrâhim dostluğun, Nemrut ise 1. 4/Nisâ, 125. nin de boynunu vurdurarak kendisinin de gûyâ deliller, nimetler üzerinde onları düşündürür ve düşmanlığın sembolüdür. Yüce Allah’ın nefse 2. 2/Bakara, 258. 3. 60/Mümtahıne 4. dirilten ve öldüren olduğunu göstermeye çalış- onları iknâ etmek ister. Onun için davetçi Kur’ân verdiği mülk, bedenî güçtür. Rabb’in diriltmesi, 4. 2/Bakara 131. mıştır. Oysa onun yaptığı ile Yüce Allah’ın yaptı- âyetlerini çok iyi bildiği gibi, Kâinat Kitabı’nın kendine yönelene hidâyet vermesi; öldürmesi 8 MART 2017 somuncubaba 9 ALTIN SİLSİLE / Kadir ÖZKÖSE* - H. İbrahim ŞİMŞEK** “Hemedânî (k.s.), fıkıhta Hanefî ve itikatta Mâturîdî idi. Müntesiplerinin dindarlıklarını İslâm, iman ve ihsan boyutunda derinleştirmelerini istedi. Ona göre İslâmî terbiye ve aydınlığın Yusuf Hemedânî (k.s.) mekânı beden, imânî terbiye ve aydınlığın mekânı kalp, ihsânî terbiye ve aydınlığın mekânı da sır ve ruhtur. Onun ifadesiyle gaybı görme ve idrakte kalp esastır, beden ona tâbîdir. Gözün işleriyle ilgili konularda ise beden esastır, kalp ona tâbîdir.” ûsuf el-Hemedânî (k.s.), Türk dünya- savvuf yolunda üç ayrı şeyhten istifade etti. Y sının İslâmlaşmasını ve Anadolu’nun Bunlar Ebû Ali Fârmedî, Abdullah Cüveynî ve Türkleşmesini sağlayan Yesevîlik ile Hasan Simnânî’dir. Hem Fârmedî’den hem de Nakşîliğin kolbaşıdır. Tam adı, Ebû Yakup Yûsuf Fârmedî’nin halifelerinden olan Simnânî’den b. Eyüp b. Yûsuf b. Hüseyin b. Vehre el-Hemedânî istifade etmesi Hemedânî’nin Fârmedî’ye ait el-Bûzencirdî olan Hemedânî, 1049 veya 1050 tasavvuf çeşmesinden beslenmiş olduğunu tarihinde Hemedân’a bağlı Bûzencird kasabasın- göstermektedir. Nitekim Hemedânî, halife- da dünyaya gelmiştir. si Gucdevânî’ye kendi sülûkundan şu şekilde bahsetmektedir: Çocukluk yıllarını memleketinde geçir- di, daha fazla okumak, ilim ve irfanını artır- “Ey Abdulhâlik! Bilesin ki, Hak yolunun yol- mak maksadıyla, 1067 yılında hilafet merkezi culuğu yani sülûk iki kısımdır: Sülûk-ı zâhir ve olan Bağdat’a gitti. Bağdat, Buhara, Isfahan, sülûk-ı bâtın. Sülûk-ı zâhir, daima ilâhî emir ve Semerkant’ta büyük âlimlerden fıkıh, kelâm, yasaklara riayet etmek, imkân ölçüsünde dinî usûl ve hadis dersleri aldı. Özellikle meşhur esasları muhafaza etmek ve nefsin arzuların- Şafiî fakihi ve Bağdat Nizamiye Medresesi’nin dan kaçınmaktır. İkinci kısım olan sülûk-ı bâtın müderrisi Ebû İshak Şîrâzî’nin ders halkasına ise, kalbi temizlemeye çalışmak ve nefsânî devam etti. Hocası Ebû İshak eşŞirâzî, tamamen kötü sıfatları yok etmek için gayret sarf et- Şiî akımlara karşı Sünnîliği koruma amaçlı ola- mektir. Bâtın temizliği dedikleri işte budur. rak inşa edilen Nizamiye Medresesi’nin ilk mü- Kalp zikrinde sınırsız bir çaba ve azim gerekir derrisi olma özelliğine sahipti. ki, kalp Hak Teâlâ’yı zikreder hâle gelsin. Bu zikir telkini önce Hz. Ebû Bekir (r.a.)’ın kalbine, Fıkıh ve hilaf ilimlerinde ileri seviyede bir Selmânı Fârisî(r.a.)’ye, ondan Caferi Sâdık’a, on- bilim adamı konumuna gelen, özellikle nazar dan Sultan Bâyezîd’e, ondan Şeyh Ebü’l-Hasan ilminde akranlarını geride bırakan, şer’î ilim- Harakânî’ye, ondan büyük şeyh Ebû Ali Fârmedî lerde büyük bir vukufiyet ve üstün başarı ka- et-Tûsî’ye ve ondan da bize ulaşmıştır.” zanan Yûsuf Hemedânî, daha sonra sûfiyâne mizacının da etkisiyle tasavvufa yöneldi. Ta- Şeyhinin vefatından sonra Hemedânî, He- Hat: Emre ÖZDEMİR 10 MART 2017 somuncubaba 11 rat, Merv ve Rey şehirleri arasında mekik do- yakınlarındaki Bâmeîn kasabasında, 4 Kasım ederdi. Hızır(as) daima onun musahibi idi. Her- Yûsuf Hemedânî (k.s.), İslâmî emirlere son kudu. Bu bölge halkı âdeta onu paylaşamaz 1140 tarihinde vefat etti. Naaşı önce oraya def- kesin derdine yetişmeye çalışırdı. Türk ve Tacik derece bağlı, sahv ve temkini esas alan bir ta- oldu. Bu şehirlerin her birinde zikir ve sohbet nedildi, fakat bir süre sonra Merv’e nakledildi. bütün köylülere dinin farzlarını öğretmekten savvuf anlayışına sahipti. Keramete ve keramet halkaları kurdu. Özellikle Rey şehrindeki tekke- Bugün mezarı, Türkmenistan sınırları içinde, üşenmez, daima eğitim hizmetleri ile meşgul göstermeye iltifat etmez, sekr ve vecdin tesiriy- si emsali görülmedik bir cemaatle dolup taştı. Merv yakınlarındaki Bayram Ali denilen yerde olurdu. İslâm’ın inanç esaslarını tevilsiz kabul le zuhur eden ölçüsüz söz ve davranışları tas- Hemedânî’nin Merv’deki tekkesine bu özelli- olup “Hâce Yûsuf” adıyla ziyaretgâhtır. eder, daima riyazet ve mücâhede hâlinde bulu- vip etmezdi. Örneğin Ahmed Gazâlî’nin bazı söz ğinden dolayı, hürmeten “Horasan’ın Kâbesi” nur, müridlerine Peygamber(s.a.v.)’in sünnetine ve davranışlarını beğenmediği bilinmektedir. Birçok müridin yetişmesine rehberlik eden denmekteydi. Fakat Hemedânî bu tekkede sü- ve ashâbının izlediği yollara göre hareket et- Hemedânî, keramet gösterenlere iltifat etme- Hemedânî’nin en meşhur halifeleri; Hâce Ab- rekli ikâmet etmezdi, halkı irşad için birçok şeh- meyi tavsiye ederdi. Kalbi, bütün mahlûkat için diği gibi sûfîlerin keşflerinin çoğunlukla hayal dullah Barakî, Hâce Hasan Endakî Buhârî, Hâce re seyahat ederdi. derin bir muhabbetle dolu idi. Fakra meyilli idi. olduğu kanaatinde idi. Tasavvuf anlayışında Ahmed Yesevî ve Abdulhâlik Gucdevânî olup Altın ve gümüş eşya kullanmaz, fakirlere zen- sahvı esas alan Hemedânî, Attâr’ın ifadesiyle, Nizamiye Medresesi’nde Hemedânî’den sonra birbiri ardınca hilafet gö- ginlerden daha fazla itibar eder, odasında hasır, “Ene’lHak” diyen Hallâcı Mansûr konusunda revini üstlenmiş, diğer halifeler edeben post- Yaklaşık altmış beş yaşlarındayken bü- keçe, ibrik, iki yastık ve bir tencereden başka özel bir yol tutturmuş, yani Hallâc’ı destekle- nişin olana bağlı kalmışlardır. Hemedânî, iba- yük bir vaiz ve sûfî unvanıyla tekrar Bağdat’a bir şey bulundurmazdı. Müridlerine daima dört mek ile ona muhalif olmak arasında orta bir yol det ve irşad ile çok meşgul olduğu için geriye geldi. Bir zamanlar ders okuduğu Nizamiye büyük halifenin menkıbe ve faziletlerinden tutturup böyle sözlerin alelâde konuşulmasını fazla eser bırakmamıştır. Onun eserlerini ise Medresesi’nde vaaz meclisi kurdu ve halk- bahseder, onlara namaz, oruç, zikir, riyazet ve tasvip etmemiştir. Nitekim Hemedânî’nin; “Eğer şu şekilde sıralayabiliriz: Rutbetü’l-hayât, tan büyük bir ilgi gördü. Bir yandan halka ha- mücâhedeyi tavsiye ederdi. Hüseyin b. Mansur (Hallâc) marifeti hakkıyla Menâzilü’s-sâirîn ve Menâzilü’s-sâlikîn, Kitâb-ı dis naklederken, diğer yandan da Nizamiye bilseydi ‘Ene’l-Hak’ yerine ‘Ene’t-Türab/ben Keşf, Üç Ayrı Risale, Safvetü’t-tevhîdli tasfiyeti’l- İhsan Mertebesinde Medresesi’nde fıkıh dersleri okuttu. Ebü’l-Fazl toprağım’ derdi” dediği bilinmektedir. mürîd, Vâridât. Sâfî b. Abdillah es-Sûfî’nin rivayetine göre, Hemedânî (k.s.), fıkıhta Hanefî ve itikatta Yusuf Hemedânî’nin kendi müridi Abdulhâlik Bağdat’taki vaazlarından birinde İbnü’s-Sekkâ Hemedânî (k.s.), suret ve sîreti kadar zühd Mâturîdî idi. Müntesiplerinin dindarlıklarını Gucdevânî’ye nasihati şu şekildedir: “Abdulhâlik! isminde bir fakih, Hemedânî’yi incitecek bir ve takvası da mezhebinin imamı, İmâmı Azam İslâm, iman ve ihsan boyutunda derinleştir- İki kapıyı kapat, iki kapıyı aç! Şeyhlik kapısını üslûp ile soru sordu. Hemedânî; “Otur, senin Ebû Hanife’ye benzerdi. Kâl ve hâl sahibi, ilim melerini istedi. Ona göre İslâmî terbiye ve kapat, hizmet kapısını aç, halvet kapısını kapat, sözlerinden küfür kokusu alıyorum. Korkarım ve irfan ehliydi. Sırtında daima yamalı yün el- aydınlığın mekânı beden, imânî terbiye ve ay- sohbet kapısını aç!” Kendisine, “Bu devir kapa- ki sen İslâm’dan başka bir din üzerine ölürsün.” bise bulunurdu. Hilm ve merhamet âbidesiydi. dınlığın mekânı kalp, ihsânî terbiye ve aydın- nır, gerçek şeyhler de ahirete göçerse selâmete dedi. İbnü’s-Sekkâ daha sonra Rum diyarın- Kur’ân okumaya çok düşkündü. Dünya işlerine lığın mekânı da sır ve ruhtur. Onun ifadesiyle ulaşmak için ne yapalım?” diye sorulduğunda, dan gelen bir elçi ile Kostantıniyye’ye gitti ve ehemmiyet vermez, padişahların ve büyüklerin gaybı görme ve idrakte kalp esastır, beden ona Hemedânî; “Bir pîrle sohbetten mahrum olan Hıristiyan olarak öldü. İbnü’s Sekkâ Kur’ân-ı evlerine gitmezdi. Eline ne geçerse muhtaçlara tâbîdir. Gözün işleriyle ilgili konularda ise be- müridin her gün bu zümrenin eserlerinden sekiz Kerim’i tamamen ezberlemişti. Ölüm döşe- verir, kimseden bir şey kabul etmezdi. Herke- den esastır, kalp ona tâbîdir. Görülen öncedir, varak (16 sayfa) okuması gerekir. Böyle yaptığı ğinde; “Kur’ân’dan hâfızanda bir şeyler kaldı se karşı çok iltifat eder, halim ve merhamet- gayb sonra. Çünkü İslâm ile tesellide beden, takdirde, bu sözler onun gönlünün dirilmesine mı?” diye soranlara; “Sadece Hicr Suresi’nin 2. li davranır, misafirlere kendi vilayetlerindeki iman ile tesellide kalp esastır. Diğer yandan sebep olur. Buna göre bir mürid yolunu ve gi- âyetindeki; ‘İnkâr edenler zaman zaman, keşke dervişlerin ahvalini sorardı. Kalben zikrederek kalp değişkendir, farklı âlemlerde dolaşır. Fa- dişatını dört esas üzerine bina etmelidir. Birin- biz de Müslüman olsaydık, diye arzu ederler.’ iba- nefsini hapsettiği cihetle çok terlerdi. Mescit kat sır, hâlden hâle dönüşmez, Kişi bazen ruh cisi, perhiz ve nefis riyazeti; ikincisi, lokmanın resinin kaldığını söyler.” kapısından Hâce Hasan Endakî ve Hâce Ahmed ve sır perdesinde Hakk’ın izzetini görür, bazen ve hırkanın helâl olması; üçüncüsü, mücâhede; Bağdat’ta bulunduğu sırada hac farizasını ifa Yesevî’nin evine varana kadar Bakara suresini, de meleklerin saflığını ve temizliğini müşahe- dördüncüsü, zikirdir.” diye cevap verir. için Harameyn’e giden Hemedânî, hac dönüşü geri dönerken de Âli İmrân Suresi’ni okurdu. de eder. Bu ifadesiyle Hemedânî ihsan mer- Dipnot Bağdat’a, oradan da eski hizmet bölgesi olan Arada yüzünü Hemedân’a çevirir ve çok ağlar- tebesini gerçekleştirmiş müridlerinin Hak’ta * Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - ** Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Herat, Merv ve Rey şehirlerine gitti. Vefatına ka- dı. Selmânı Fârisî (r.a.)’nin âsâsı ile sarığı kendi- karar kılacaklarını, imanlarının kavi, hâllerinin 1. Bu makale Prof. Dr. Kadir Özköse ve Prof. Dr. H. İbrahim dar buradaki hizmet faaliyetlerine devam etti. sinde idi. Her aybaşında Semerkant mollalarını sağlam ve yaşantılarının istikamet üzere ola- Şimşek’in Nasihat Yayınları’ndan neşredilen Altın Silsile- den Altın Halkalar kitabının 137-150. sayfalarından özet- Hemedânî, Herat’tan Merv’e dönerken Bagşûr çağırarak onlarla şer’î esaslar üzerine sohbet cağını belirtir. lenmiştir. 12 MART 2017 somuncubaba 13 İTİKAT / Ramazan ALTINTAŞ* “İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meni- için kırk dereden su getiren Mekke müşrikleri, den) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık akıllarınca bu tür örneklerden de yararlanarak bir düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını alaycı ifadelerle çevrelerindeki kimseleri etki- unutarak bize bir örnek getirdi; dedi ki: ‘Çürümüş- lemeye çalışıyorlardı.3 lerken kemikleri kim diriltecek?’ De ki: ‘Onları ilk Öldükten Sonra Diriliş defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hak- Aklî Bakımdan Mümkündür kıyla bilendir.”1 Ehl-i Sünnet inancına göre diriliş haktır. Bu âyetlerin iniş sebebi olarak tefsir kitapla- Kıyâmet koptuktan sonra Melek İsrâfîl (a.s.) ta- rında şöyle bir olay anlatılır: Müşriklerin önde rafından sûra ikinci defa üfürülmesiyle birlik- gelenlerinden biri Hz. Peygamber (s.a.v.)’e elin- te bütün canlı yaratıklar tekrar diriltilecekler de çürümüş bir kemik parçasıyla gelir ve onu ve hesap vermek için Yüce Allah’ın huzuruna ufalayıp, “Böyle un ufak olduktan sonra Allah çıkarılacaklardır. Öldükten sonra dirilişin aklî bunu diriltecek öyle mi?” der. Rasûl-i Ekrem de, bakımdan mümkün olacağına dair Kur’an-ı “Evet. Nitekim O seni de öldürecek, sonra diriltip Kerim’den bazı âyetler şöyledir: cehenneme atacak!” cevabını verir. Rivâyetlerde Rasûlullah’la konuşan kişi ile ilgili olarak Übey “Ey insanlar! Eğer öldükten sonra tekrar di- b. Halef, Âsî b. Vâil, Ebû Cehil ve Velîd b. Muğîre rilmekten şüphe içinde iseniz şunu bilin ki, biz isimlerinin geçmesi, olayın benzerlerinin birkaç sizi topraktan, sonra döl suyundan (nutfe), sonra defa meydana gelmiş olması ihtimalini düşün- aşılanmış yumurtadan, sonra da organları önce dürmektedir.2 belirsiz, ardından belirlenmiş bir çiğnem etten yarattık ki, size kudretimizi gösterelim. Biz dile- Öldükten sonra dirilişle ilgili yukarıda ge- diğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız, çen âyetlerde insanın kendi yaratılışı üzerin- sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız. Son- de düşünmeyi bir kenara bırakıp, küstahça ra güçlü çağınıza ulaşmanız için sizi büyütürüz. bir tavırla Yüce Yaratıcı’nın ve Peygamberi’nin ÖLDÜKTEN SONRA Kiminiz ölür, kiminiz de ömrünün en verimsiz bildirdiklerini yalnızca aklıyla yargılamaya kal- (ihtiyarlık) çağına kadar götürülür ki, bilen bir kışmasının ne kadar çelişkili olduğu bir örnek kimse iken bilmez hale gelsin. Sen yeryüzünü de ışığında ortaya konmaktadır. Bu örnekte nutfe kupkuru ve ölü bir halde görürsün. Fakat biz üze- ve çürümüş kemik kıyaslanmaktadır. Bunlardan rine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır YENİDEN DİRİLİŞ nutfe, Kur’an’daki kullanımlarına göre erkeğin ve her çeşitten iç açıcı bitkiler verir. Çünkü Allah menisi veya döllenmiş hücre (zigot) mânasına hakkın ta kendisidir; O, ölüleri diriltir, yine O, her gelmektedir. Böylesine önemsiz görünen bir şeye güç yetirir. Kıyâmet vakti de elbette gelecek- cismin belirli süreçlerden geçtikten sonra ye- tir, bunda şüphe yoktur. Allah kabirlerdeki kimse- tişkin bir insan haline gelebilmesini sağlayan leri diriltip kaldıracaktır.”4 İlâhî bir irâde ve kudretin bulunduğunu kabul eden kişinin işte bu gücün çürümüş kemiğe de Meâli verilen bu ilâhî hitapta üç delil özel- “Ehl-i Sünnet inancına göre diriliş haktır. Kıyâmet can verebileceğini yadırgamaması gerekir. Ne likle kendini göstermektedir: İnsan, toprak ve koptuktan sonra Melek İsrâfîl (a.s.) tarafından sûra ikinci var ki, Rasûlullah’ın peygamberliğini ve onun su. İnsanın kendi yaratılışı ve bunun safhaları, defa üfürülmesiyle birlikte bütün canlı yaratıklar tekrar bildirdiklerini, dolayısıyla öldükten sonra di- onun Allah’a ve âhiret gününe iman etmesi için rilme gerçeğini kabul etmemek, sonuç olarak en yakın ve en açık delildir. Zira insanın ana diriltilecekler ve hesap vermek için Yüce Allah’ın huzuruna da Allah’ın yanı sıra başka mâbudlara tapma karnında oluşması, dünyaya gelişi, gelişme saf- çıkarılacaklardır.” esasına dayalı kurulu düzenlerini sürdürmek haları, ihtiyarlığı ve ölümü hep kendi dışında 14 MART 2017 somuncubaba 15

Description:
Bir gün Üftâde Hazretleri talebeleri ile kırlarda sohbet etmektedir. Çünkü Üftâde Hazretleri Hüdâyî'ye her zaman; “Evlâdım, her zerrede Hakk'ı
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.