ebook img

Hematolojik-Onkolojik Aciller ve Tedavisi PDF

15 Pages·2014·0.31 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Hematolojik-Onkolojik Aciller ve Tedavisi

Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi Hematolojik-Onkolojik Aciller ve Tedavisi Hematolojik onkolojik aciller primer hastalığa veya Tablo 1: Hematolojik-Onkolojik Aciller tedaviye bağlı direkt veya indirekt olarak ortaya çıkan, potansiyel olarak hayatı tehdit eden akut 1-Metabolik Aciller komplikasyonlardır. Hematolojik onkolojik aciller; • Tümör lizis sendromu (1)malignitelerin komşu dokulara lokal invazyonu • Hiperkalsemi veya uzak yerlere metastazı; (2)sekonder faktörlerin yol açtığı koagulapatilerin sonucu • Hiponatremi ve uygunsuz ADH sendromu oluşan tromboz veya kanamalar; (3)damar • Tümöre bağlı hipokalemi; duvarlarının, duktusların tümöral obstrüksiyonu, visseral boşlukların ve seröz membranların 2-Mekanik ve Obstrüktif Aciller infiltrasyonu sonucu ortaya çıkan efüzyonlar; • Vena cava süperior sendromu (4)parankimal organların infiltrasyonu sonucu ortaya çıkan fonksiyon kaybı ve organ yetmezliği; • Kalp tamponadı (5)çeşitli hormonal veya moleküler tümör • Hiperviskozite; materyallerin salınımı sonucu oluşan metabolik • Medulla spinalis basısı bozukluklar; (6)bir kısmı da sadece tümöre bağlı olmayıp kemoterapötik ilaçların direkt yan etkileri • Beyin metastazları-KİBAS veya yol açtıkları immünosupresyona bağlı ortaya 3-Tedavi İlişkili Aciller çıkabilmektedir1. Hematolojik–Onkolojik acillerin varlığı • Kemoterapotiklerin damar dışına kaçması kanser tedavisinin daha kompleks hale gelmesine • Sitokin salınım sendromu ve prognozun ağırlaşmasına yol açmaktadır. Özellikle potansiyel kür şansı olan hastalıklarda • Anafilaksi ve kapiller kaçış sendromu acil patolojilerin zamanında tanınıp tedavi edilmesi • Hemorajik sistit ile beklenen genel yaşam süresine ulaşılmaktadır. • Tedaviye bağlı ani ölüm Hematolojik- Onkolojik hastalıkların tedavisi sırasında veya sonrasında izlenen patolojilerin • Heparine Bağlı Trombositopeni doğru ve zamanında teşhisi uygun tedavisi; tedavi 4-Kan İlişkili Aciller cevabını ve hastanın hayat kalitesini yükseltmektedir. Kür olma potansiyeli taşıyan bir • Kemik iliği baskılanması hastanın primer hastalığından değil de çoğu tedavi • Anemi edilebilir ve engellenebilir ko-morbit bir patolojiden kaybedilmesi nedeni ile hematolojik- • Trombositopeni onkolojik acillerin pratisyen hekimler dahil çok iyi • Koagülopati ve akut kanamalar tanınıp tedavi edilmesi hayati öneme haizdir2,3. • Yaygın damar içi pıhtılaşması Bu bölümde hematolojik-onkolojik acillere (Tablo 1) hematolojik bir disiplin altında yaklaşım • Mikroanjiyopatik hemolitik anemi prensipleri incelenmiştir. • Primer fibrinolizis • Nötropeni Ve Nötropenik Ateş 1- Metabolik Aciller yetmezliği (ABY) ve diğer multi organ yetmezlikleri sonucu yüksek morbitide ve 1.1-TÜMÖR LİZİS SENDROMU mortaliteye yol açmaktadır. TLS’ da tedaviden Tümör lizis sendromu (TLS) tedaviye bağlı veya daha önemlisi; riskli hastaların önceden tahmin spontan hücre ölümü sonucu görülen bir dizi edilerek gerekli önlemleri almak ve hayatı tehdit metabolik bozukluk sonucu oluşur. Hücre eden bu komplikasyonu engellemektir. parçalanması sonucu çok miktarda ürik asit, TLS en sık kemoterapiye duyarlı B ve T potasyum, fosfat ve pürin metabolitleri dolaşıma hücreli non Hodgkin lenfomalar (NHL) ve akut katılır. Kalsiyum-fosfat kristallerinin çökmesi lenfoblastik lösemilerde (ALL) gözlenmektedir. sonucu hipokalsemi oluşur. TLS başta kalsiyum- Yüksek beyaz küre sayısı ve büyük (bulky) tümör fosfat ve ürat çökeltisi sonucu oluşan akut böbrek 1 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi kitlesi riski artırmaktadır. TLS akut myeloid taşımaktadır. Hiperfosfatüri ve hipokalsemiye yol açan lösemi (AML) ve solid tümörlere de hiperfosfatemi non-azotemik Burkitt’s lenfomalı (nöroblastoma, hepatoblastoma, hepatosellüler hastaların %31’inde, azotemik vakaların ise kanser, teratomlar…) eşlik etmektedir. TLS çoğu %100’ünde gözlenmiştir. Hipokalsemi kalsiyum-fosfat zaman kemosensitif tümörlerde kemoterapi veya kristallerinin dokuda çökmesi veya uygunsuz düşük radyoterapinin ilk beş gününde veya cerrahi ve plazma 1,25-dihidroksi vitamin D3 sonucu olabileceği embolizasyondan sonra görülse de; yüksek iddia edilmektedir. Düşük serum kalsiyum düzeyi proliferasyon gösteren tümörlerde kendiliğinden sonucu izlenen parotiroid hormon düzeylerindeki gelişebilmektedir. TLS gelişiminde risk faktörü artış proksimal fosfat emilimini azaltmaktadır. Artmış olarak; abdominal bulky tümör kitlesi, yüksek üriner fosfat atılımı kalsiyum fosfat çökeltilerine bağlı plazma ürik asit ve laktik dehidrogenaz (LDH) tübüler obstrüksiyon veya nefrokalsinozis riskini düzeyi ve azalmış idrar çıkışı bildirilmiştir3. artırmaktadır. Hiperposfatemili hastalarda Hiperpotasemi TLS’nin en tehlikeli hipokalseminin tedavisi için idrarın alkalileştirilmesi komplikasyonudur. İyi hidrasyon ve asit baz de fosfat çökeltilerine yol açmasından dolayı ilave bir dengesinin sürdürülmesi hiperpotasemi riskini risk oluşturmaktadır. azaltmasına rağmen ölü hücrelerden ortaya çıkan Allopurinol hipoksantinden ksantin ve ürik potasyum özellikle ABY olan vakalarda hızla asit oluşumunu ksantin oksidaz enzimini inhibe etmek hayatı tehdit eden düzeylere ulaşabilmektedir. suretiyle engeller (Resim 1). Sonuçta plazma ve idrar Hiperürisemi TLS ve ABY olan hastaların ksantin ve hipoksantin düzeyleri artarken plazma ürik çoğunda izlenmektedir. Ölü hücrelerin asit seviyeleri azalmaktadır. Ksantin de ürik asite çekirdeklerinin parçalanması sonucu ortaya çıkan benzer bir şekilde özellikle alkali idrarda çökelti pürin metabolitlerinin katobolizması sonucu oluşturmak suretiyle akut böbrek yetersizliğinin oluşmaktadır. Resim 1’de ürik asit metabolizması patogenezine katkıda bulunmaktadır. gösterilmiştir. Hiperürisemi durumunda ürik asit TLS’nin Klinik Özellikleri: Tablo 2’de atılımı artmakla birlikte NHL ve ALL’li gösterilmiştir hastalarda normal ürik asit seviyelerinde dahi TLS’den morbidite ve mortaliteyi en aza indirecek artmış glomerüler filtrasyon izlenmektedir. Ürat ideal tedavi yaklaşımı vakaların önceden tahmin nefropatisinin patogenezinde plazma ürik asit edilmesi ve koruyucu önlemlerle engellenmesidir. seviyesinden çok artmış idrar ürik asit düzeyinin Tüm yeni teşhis edilmiş malignitelerde plazma üre, önemli olabileceği düşünülmektedir. Ürik asit kreatin, sodyum, potasyum, kalsiyum-fosfat, fizyolojik pH’larda çözülmüş halde iken asidik magnezyum ve ürat düzeyleri tespit edilmelidir. Tablo pH’larda kristalleşmektedir. Yeni teşhis edilmiş 3’de TLS’nin engellenmesine yönelik tedbirler bir hastada üreter ve toplayıcı kanallardaki ürik gösterilmiştir. Tümör Lizis Sendromunun asit çökeltileri ve özellikle hiperlökositoz idrar engellenmesindeki en önemli üç olay; (1)hidrasyon; perfüzyonunda azalmaya yol açmaktadır. Ürat (2)idrarın alkalileştirilmesi; (3)ürik asit oluşumunun nefropatisi sonuçta lümen içi tübüler obstrüksiyon azaltılmasıdır. Non Hodgkin Lenfoma ve ALL’li ve oligüriye sebep olmaktadır4. hastaların birinci kemoterapisini almadan önce bu Hipertfosfatemi; akut böbrek yetersizliği olan önlemler alınmalıdır. hastalarda daha belirgin olmaktadır. Özellikle lenfoblastların normal lenfositlerden dört kat daha fazla fosfat içermesi bu hücre patolojisinde önem PPüürriinn İİnnoossiinn HHiippookkssaannttiinn PPrrookküürrssöörrlleerrii KKssaannttiinnOOkkssiiddaazz KKssaannttiinn ((--)) AALLLLOOPPUURRİİNNOOLL KKssaannttiinn OOkkssiiddaazz ÜÜrraatt ÜÜrriikk AAssiitt ((++)) ÜÜRRAATT OOKKSSİİDDAAZZ AAllllaannttooiinnlleerr RReessiimm 11:: ÜÜrriikk AAssiitt MMeettaabboolliizzmmaassıı 2 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi Tablo 3: Tümör Lizis Sendromunun Engellenmesi ve Tedavisi Bulgu Yaklaşım Hidrasyon • %0,45 NaCl, %5 dekstroz (potasyum koymayınız) 3-6 lt/m2/gün • Sıvı alınımını ve idrar çıkışını yakından takip et. • Günde 1-2 kez ağırlık (kilo) takibi İdrarın • 50-100 mmol/lt NaHCO3 hidrasyon sıvılarına ekle. Alkalizasyonu • pH 7-7,5 sürdür. • Serum HCO3 >30mmol/lt veya idrar pH’sı > 7,5 ise; NaHCO3 azalt. • Ağır Hiperfosfatemi veya hipokalsemi durumunda alkalizasyonu dikkatli yap. *Ürik asit seviyeleri normale dönünce veya semptomatik hipokalsemi düzelince alkalizasyonu durdur. Ürik Asit • Allopurinol 100 mg/m2/günde 3 kez oral veya 150 mg/m2/günde 2 kez Azaltılması • Böbrek yetmezliği durumunda Allopurinol dozunu azalt. • Ürat oksidaz 50-100 U/kg/gün, ı.v en az 30 dk infüzyon veya İM Diüretikler • Furasemid 0,5-1 mg/kg her 6 saatte bir ı.v bolus • Mannitol 0,5gr/kg/ her 6 saatte bir IV. en az 30 dk infüzyon. • Hipervolemiden kaçınmak veya iyi idrar akımını (≥3ml/kg/saat) sağlamak için diürez sürdürülmelidir. Fosfat • Alüminyum hidroksit 50mg/kg/8 saatte bir ağızdan. Azaltılması Potasyum • Potasyum içeren sıvı ve yiyeceklerin alınımını durdur. Azaltılması • Potasyum bağlayıcı reçineler başla; Polystyrene sulfenatrezin 0,25 gr/kg/ her 6 saatte oral (1 gr reçine 1-2mmol potasyum değiştirir). • İntravenöz Furasemid (gerekli ise) • Yakın EKG izleme ve aritmi veya QRS kompleksinde belirgin genişleme varsa myokardı korumak amacıyla %10’luk kalsiyum glukonat 0,3-0,5ml/kg yavaş ı.v.bolus (5-10dk içerisinde ve EKG de yakın bradikardi takibi altında ) • Potasyum düzeylerini hızlı azaltmak amacıyla: (1) 0,25 U/kg/insülin; 1gr/kg/glikoz içinde i.v infüzyon; (2) Salbutamol 2,5-5 mg/nebulise veya 4µ/g/kg i.v. yavaş 5 dk infüzyon; (3) Asidoz varlığında bikarbonat 1-2mmol/kg i.v.(%0,9 NaHCl içerisinde 1;10 periferik damardan 1;5 santral venöz damardan) • Diyaliz (gerekli durumlarda) Semptomatik • %10’luk Kalsiyum glukonat 0,3-0,5 ml/kg IV yavaş 5-10dk bolus (EKG’de yakın Hipokalseminin bradikardi takibi altında); kalsiyum-fosfat çökelme riski nedeni ile sadece Düzeltilmesi semptomatik hipokalsemili hastalarda. • Diyaliz (gerekli durumlarda) Dializ ve • Diyaliz ve hemofiltrasyon endikasyonları: Hemofiltrasyon Hiperpotasemi ,Hiperürisemi, Hiperfosfatemi, Semptomatik hipokalsemi Üremi, Yüksek kreatin düzeyi , Oligüri, Volüm yüklenmesi Kemoterapinin devamı • Seçenekler Periton diyalizi, Hemodiyaliz, Devamlı arteriyel venöz hemofiltrasyon (CAVH) Devamlı arteriyel venöz hemodiyafiltrasyon (CAVHD),Devamlı veno venöz hemofiltrasyon (CVVH),Devamlı veno venöz hemodiyafiltrasyon (CVVHD) 3 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi malignitenin eşlik ettiği hiperüriseminin engellenmesinde ve tedavisinde ürat oksidaz seçkin bir Serum potasyum, fosfat ve ürat düzeyleri yüksek ve ilaç olarak kullanılmaya başlanmıştır. progresyon gösteriyor ise; gecikmeksizin 3 lt/m2/gün Fosfat ve potasyum düzeyini azaltma hidrasyon (kardiyak yetmezliği olan hastalarda tolore yöntemleri Tablo3’de gösterilmiştir. Hiperfosfateminin edilebilir miktarda) sağlanmalıdır.Sıvı yüklenmesinden yol açtığı semptomatik hipokalseminin tedavisi de kaçınmak için gereken vakalarda idrar output’unu ≥3 problemlidir. Oral Alüminyum hidroksit kullanmak ml/kg/saat olacak şekilde diüretikler eklenmelidir. Kan suretiyle Hiperfosfateminin engellenmesi ve sıvı biyokimyası sık aralıklarla (6-12 saat) izlenmelidir. replasmanı tedavisinin faydası olmaktadır. EKG Renal ürik asit atılımını kolaylaştırmak amacıyla izlenerek %10’luk kalsiyum glikonatın (0,3-0,4ml/kg) idrarın alkalizasyonu sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır 5-10dk uygulaması hipokalsemik semptomları hızla ki; aşırı idrar alkalizasyonu kalsiyum-fosfat ve ksantin ortadan kaldırmaktadır. Sonraki girişim fosfat çökeltilerinin oluşumunu artırmakta ve hipokalsemik düzeylerine bağlıdır. Semptomatik hipokalseminin semptomların eşiğini de düşürmektedir. Ağır eşlik ettiği hiperfosfatemide acil diyaliz endikasyonu Hiperfosfatemili veya özellikle semptomatik da akılda tutulmalıdır. hipokalsemili hastalarda ürik asit seviyeleri normale Tablo3 de anlatılan yöntemlerin uygulanması idrar döndükten sonra idrarın alkalizasyonu da akımı veya elektrolit dengesinin sağlanmasında yeterli durdurulmalıdır. İdrar pH ve plazma bikarbonat olmayabilir. Diyaliz veya hemofiltrasyon gerekebilir. düzeyleri de yakından izlenmelidir (bakınız Tablo 3). Diyaliz endikasyonları hastaya veya ünitelerin tercihine Çok sayıda merkezde idrar alkalizasyonu rutin olarak göre değişebilmektedir. Elektrolit, ürat seviyelerin kullanılmakla birlikte ve idrar alkalizasyonunun doğru düzeltilmesi asit baz dengesinin normalleştirilmesi ve ve emniyetli bir uygulama olup olmadığının randomize idrar akımının sürdürülmesi amacıyla çeşitli medikal kontrol çalışmalarla test edilmesi gerekmektedir. girişimler yapılsa da oligüri varlığında diyalizin gerekliliği kaçınılmaz olacaktır5. Tablo 2: TLS’nin Klinik Özellikleri Faktör Semptom ve Bulgular 1.2-HİPERKALSEMİ Hiperpotasemi Parestezi, gevşek felç. Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeylerinin 3,24 gastrointestinal semptomlar, mmol/lt (13 mg/dl) den daha yüksek olduğu sıklıkla aritmiler, kardiyak arrest, EKG’de sivri T dalgaları, PR semptomatik seyreden bir klinik durumdur6. Yeni intervalinde uzama ve QRS teşhis edilmiş maligniteli hastalarda düşük serum kompleksinde genişleme. albümin düzeyi gerçek değerlerinin altında ölçülen kalsiyum düzeyinin saptanmasına yol açmaktadır. Hiperürisemi Letarji, bulantı, kusma Hiperkalsemi maligniteli hastaların yaklaşık %20’sinde izlenmektedir. Hiperkalseminin çok sayıda sebebi Hiperfosfatemi Semptomların çoğu vardır. En sık rastlanan neden kemik metaztasları hipokalsemiye bağlıdır. sonucu kalsiyumun salınması sonucudur. İkinci neden ise tümörden salgılanan paratiroid hormon benzeri Hipokalsemi Latent tetani de Trousseau ve peptit, PG-E2, TNF, IL-1 ve TGF-alfa gibi humoral Chovsteks işaretleri izlenebilir. Manifest tetanide karpopedal faktörler sonucu görülmektedir. Hiperkalsemi klinikte spazm, laringospazm veya kas zafiyeti, halsizlik, bulantı, kusma, poliüri, karın konvülsiyonlar. EKG’de QT veya bel ağrısı ve kabızlık şikayetlerine yol açmaktadır. intervalinde uzama. Ağır hiperkalsemi bilinç bulanıklığına ve bradiaritmilere sebep olabilmektedir. EKG’de PR ABY Oligüri, anüri, aşırı sıvı intervalinde uzama ve T dalgasında genişleme ve QT yüklenmesinin sonucu ödem ve intervalinde kısalma izlenir. Tedavinin amacı renal hipertansiyon kalsiyum klerensinin artırılması osteoblastik kemik rezorbsiyonunun inhibe edilmesi ve tümör yangısının Allopurinol oral veya intravenöz yoldan azaltılmasıdır. Hiperkalseminin başlangıç tedavisi sıvı kullanılmaktadır. İntavenöz kullanımda hafif cilt ve alınımını artırmak (3-6 lt/m2/gün) ve beraberinde alerjik reaksiyonlar görülmesine karşın etkili ve emniyetlidir. Ksantin oksidazın bir alternatifi olarak yüksek doz Furasemid (1-3 mg/kg/ her 6 saatte bir i.v.) görülen bir proteolitik enzim ürat oksidaz ürik asidi on ile idrar akımını artırmaktır. Bu tedavi rejimi renal kez daha çözünebilir ve idrardan kolayca atılabilen kalsiyum atılımını artırırken absorbsiyonunu allantoinlere parçalamaktadır (Bakınız Resim 1). azaltmaktadır. Hafif ve orta derecede hiperkalsemi de Allopurinol’un aksine ürat oksidaz, ksantin ve sıvı elektrolit dengesinin ayarlanması yeterli iken bazı hipoksantin birikimine yol açmaz. Ürat oksidaz vakalarda ileri tedavi yöntemleri gerekebilmektedir. allopurinol tedavisi alan historik kontrollerle Bifosfanatlar hidroksiapatit kristallerine bağlanarak ve karşılaştırıldığında plazma ürik asit, kreatin ve üre osteoklastlarından kemik rezorbsiyonunu inhibe eden düzeyini daha hızlı ve etkin bir şekilde azalttığı sentetik pirofosfat anologlarıdır. Sıvı ve diüretik gösterilmiştir. Birleşik Krallıkta ve kıta Avrupa’sında tedavisine cevap vermeyen çok çeşitli hiperkalseminin 4 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Pamidronat ve kaybı ile oluşur. Hipotonik sıvıların yüklenmesi de Zolendronat tercih edilen etkili bifosfanatlardır. hiponatreminin bir diğer nedenidir. Oligürik hastalarda Kalsiyum seviyesinde 48 saat içerisinde düşmeye yol idrar sodyumu ≤ 15 mEq/L olup böbreklerden aşırı tuz kaybı, ilaçlara bağlı nefropati, adrenal yetmezlik ve açar. Ancak hipokalsemik vakalar hipofosfatemi ve tiazid grubu diüretiklerin kullanımı sonucu ortaya hipomagnezemi yönünden dikkatle izlenmelidir çıkabilmektedir. Böbrek kaynaklı hiponatremi de Hipofosfatemi varsa oral fosfat preparatlarının alınması genellikle hiponatremi ve uygunsuz yüksek idrar faydalı olabilir. Ancak oral fosfat replasmanı daire yol sodyum atılımı birlikte olmaktadır. Kanserli hastalarda açabilmektedir. Damardan fosfat uygulanması tespit edilen hiponatreminin 1/3’ünden UADHS durumundan ekstra osseos kalsiyum depozitlerine yol sorumludur. Hiponatremi serbest su retansiyonunun yol açmaktadır. Hiperkalseminin kontrolündeki diğer açtığı sodyum dilüsyonu ve artmış üriner sodyum metodlar; (1)kortikosteroidler; (2)kalsitonin; kaybına bağlıdır. (3)mitramisin; (4)indometazin; (5)galyomitrattır. Semptomatik ağır hiponatreminin (Na≤115 Glukokortikoidler lenfoproliferatif hastalıklarda mEq/L ) tedavisi acildir. Tedavinin amacı; (1) intravenöz Furasemid ile hızlı bir diürezin başlatılması, osteoklast stimülasyonunu inhibe edici etkisi yanında (2) İdrardan kaybedilen sodyum ve potasyumun tümör yükünü azaltıcı etkiye de yol açmaktadır. replasmanıdır. Bu amaçla potasyum ilave edilmiş %0,9 Kalsiyum seviyeleri üzerinde geçici etkileri nedeni ile NaCl solüsyonu kullanılır. Asemptomatik UADHS glukokortioidler kalsitonin ile birlikte verilmektedir. vakalarında primer tedavi sıvı kısıtlaması iken santral Mitramisin osteosklastları inhibe etmek suretiyle sinir sistemi semptomları olan vakalarda %3 NaCl (2-4 kalsiyum seviyelerini düşürmekle birlikte oldukça ml/kg) solüsyonu ile birlikte Furasemid tedavisi toksik bir ilaçtır. İndometazin prostaglandin E2 diürezi olmayan vakalarda eklenir. Kronik serum üzerinden etki etmektedir. Medikal önlemlere cevap sodyum konsantrasyonunun düzeltilme hızı 0,5 mEq/L/ vermeyen vakalarda diyaliz tedavisi gerekebilmektedir. saatten daha hızlı ve 24 saat boyunca toplam 12 mEq/L ‘den fazla değişim olmamalıdır. Çok ağır 1.3- HİPONATREMİ VE UYGUNSUZ ADH vakalarda ilk 3-4 saatte 1-1,5 mEq/L/saat düzeltecek SENDROMU %3 NaCl verilebilir. Ancak bu durumda bile günlük Maligniteler ve sistemik hastalıklar sonucu ve/veya düzeltme yine de toplam 12 mEq/L’ yi geçmemelidir. ilaçlara bağlı olarak uygunsuz anti diüretik hormon Hiponatreminin hızlı düzeltilmesi osmotik (ADH) salgılanması sonucu serum sodyum demiyelizasyon sendromuna (santral pontin düzeylerinin 125 mEq/L altına düşmesiyle ağır myelinoziz) ve bir takım nörolojik defisitlere yol hiponatremi oluşur7. Uygunsuz ADH sendromu açabilmektedir. Kronik vakaların tedavisinde temel (UADHS) küçük hücreli bronkojenik kanserler başta prensip sıvı kısıtlamasıdır (500-100ml/gün). Bu olmak üzere birçok malignitede rapor edilmiştir. Başta tedavinin yetersiz kaldığı vakalarda klinikte nefrojenik siklofosfamid, vincristine sulfate, vinblastin, melphalan diabetes insipitusa yol açabilen tetrasiklin ve ve thiotepa olmak üzere çeşitli kemoterapötikler demokolinden faydalanılır. demokolin karaciğer amitriptilin, klofibrat, klorpropamide ve morfin gibi bir bozukluğu olmayan hastalarda 00-600mg PO.günde 2 kısım ilaçlarda uygunsuz ADH salınımına yol kez verilir. Ancak etkinin başlaması bir haftayı açabilmektedir. Erken ve hafif hiponatremi (Na≤135 almaktadır. Gerçek hipovolemik hiponatremide tuzlu mEq/L) semptomatik olmayabilirse de hiponatremi solüsyonlar hiponatremiyi düzeltir ve ADH derinleştikçe (Na≤115 mEq/L ) çoğunlukla halsizlik, sekresyonunu da baskılamak suretiyle serbest sıvı iştahsızlık, bulantı ile başlayan fizik ve mental atılımını sağlar. Ödem ve asit nedeni ile hipervolemik düşkünlükten ileri vakalarda (Na≤105 mEq/L ) nöbet hiponatremi olan vakaların tedavisinde su ve tuz ve hatta ağır komaya kadar değişen nörolojik bulgular kısıtlanmalı, efektif intravasküler volüm düzeltilmeli verebilmektedir. Serum sodyum konsantrasyonlarında ve her şeyden önemlisi altta yatan hastalığın tedavisine yavaş ve kademeli bir değişim çok iyi tolore dayanır. edilebilmesine karşın 1-2 mEq/L/saat veya daha fazla bir düşme serebral ödem ve nörolojik disfonksiyona 1.4-TÜMÖRE BAĞLI HİPOKALEMİ yol açar. Hayatı tehdit eden semptomlar genellikle Tümöre bağlı hipokalemi akut lösemilere sodyum konsantrasyonlarının 105 mEq/L altında ortaya (myelomonositik ve monositik) ve bir kısım çıkarken ancak sodyum konsantrasyonunun 24 saat gastrointestinal tümörlere eşlik etmektedir. Akciğerin veya daha kısa sürede 120 mEq/L’nin altına düştüğü küçük hücreli kanseri ince barsağın endokrin tümörleri durumlar da izlenebilmektedir. ve bir kısım over tümörlerinin yol açtığı ektopik Hiponatremi genellikle aşırı sıvı alınımına kortikotropin sendromu hipokalemik alkaloza yol eşlik eden sıvı retansiyonu sonucu oluşur. Sıvı açabilmektedir8. Hipokalemi alkolozis (solunumsal retansiyonu ise azalmış dolaşan efektif intravasküler veya metabolik) ve ilaçlara (antibiyotik veya volumün azalmasına bağlıdır. Kanserli hastalarda diüretiklerin kullanımı) bağlı oluşabilir. Sinsi başlayan ödematöz durumun eşlik ettiği hiponatremi; karaciğer halsizlik, bulantı ve çarpıntı olabilir. EKG de T hastalığı, veno-oklusif hastalık, enfeksiyonlar, ilaç dalgasında düzleşme, U dalgası ve ST aralığında toksisitesi ve çok çeşitli nedenlere bağlı ortaya çökmeye yol açabilen ventriküler irribilitalite izlenir. çıkmaktadır. gerçek volüm deplesyonunun yol açtığı Potasyumun hücre içi bir katyonu olması nedeni ile hiponatremi nadir olmakla birlikte ağır daire kanama total vücut potasyumundaki azalma belirgindir. asit/effüzyonların drenajı ile sıvıdan çok elektrolit Örneğin serum potasyum düzeyi 3 mEq/L veya daha az 5 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi olanlarda 300 mEq vücut potasyumu kaybedilmişken solüsyonlar ile yapılmalıdır (glikoz infüzyonu serum potasyum seviyesi 2 mEq/L veya daha aşağı olanlarda potasyum düzeyinde azalmaya yol açabilmektedir). kaybolan total vücut potasyumunun 1000 mEq’dan Serum magnezyum düzeyleri de yakından izlenmeli daha fazladır. Oral potasyum replasman tedavisi tercih gerekirse magnezyum replasmanı da yapılmalıdır edilmelidir. Ancak gerekirse intravenöz potasyum (Hipomagnezemi potasyum seviyelerinin düzelmesini replasmanı (10 mEq/saati geçmemek şartıyla) engellemektedir ). yapılabilir. İntravenöz replasman tedavisi glikozsuz rahatlatıcı etkisi gösterilmiş olsa da dehidratasyon ve trombotik olayları tetiklemek suretiyle hastanın performansını daha da bozabilmektedir. Tartışmalı 2-Mekanik ve Obstrüktif olmakla birlikte kortikosteroid tedavisi özellikle tümör Aciller nekrozu, enflamasyon ve ödemin eşlik ettiği VCSS’ da semptomların hafiflemesine yardımcı olabilmektedir. Hastada kortikosteroid tedavisi ve bronkodilatatörlere 2.1-VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU cevap vermeyen stridor ve solunum yetmezliği varsa Süperior mediastinal yapıları veya lenfatikleri sıkıştıran herhangi benign yada malign patolojilerin entübasyon ve acil trakeastomi gerekebilir. SSS ince duvarlı vena cava süperiora (VCS) baskı yapmak semptomları olan hastalarda artmış kafa içi basıncı suretiyle kalbe venöz dönüşe engel olması vena cava azaltmak amacı ile deksametazon tedavisi süperior sendromu (VCSS) olarak bilinir. VCS’ un yapılmalıdır. Histopatalojik olarak doğrulanmayan kompresyonu, invazyonu veya trombozu sonucu ancak hayatı tehdit eden durumlarda iyi klinik oluşur. Süperior mediastinal lenfatikler özellikle sağ değerlendirme ve radyolojik destekle ampirik akciğer ve sol alt lobun lenfatik drenajını yapmaktadır. kemoterapi veya radyoterapi çoğu zaman yanlış Bunun sonucu sağ pulmoner lezyonların yol açtığı değildir. Geç dönemde hücre parçalanması ve nekrozun VCSS soldan dört kat daha fazladır9. histopatalojik tanıyı imkansız hale getireceğinden Akciğer kanserlerinin %2,4 ile %4,2’sinde dolayı olanak veren vakalarda ilk üç günde biyopsi VCSS görülmesine karşın tüm vakaların %65-78’ini oluşturmaktadır. Sıklıkla santral yerleşiminden dolayı almak suretiyle kesin tanı konulmaya çalışılmalıdır. en sık küçük hücreli akciğer kanserinde rastlanır. VCS trombozu vakaların %50’sinde görülür. Özellikle Lenfomalar VCSS vakalarının %4-10’ undan tedaviye kötü cevap vakalarda VCS trombozunu akla sorumludur. Neoplazmlar tüm VCSS’larının değişik getirmelidir. Komputerize tomografi veya kontrast serilerde %78-97’sinden sorumlu iken en sık görülen tomografi ile tromboz saptanan vakalarda heparin ve non-malign patolojiler granülomatoz veya fibrotik warfarin ile antikoagülan tedavi önerilmektedir. mediastinit, histoplazma, tüberküloz, guatr, aort Antikoagülan tedavi hastanın erken rahatlaması ve anevrizması ve santral venöz kateter trombozudur. hastanede kalış süresini kısaltmasına rağmen, %10 Hodgkin hastalığında VCSS nadir iken non Hodgkin vakada fatal intrakranial kanamaya yol açmasından lenfomalardan diffüz büyük hücreli ve lenfoblastik dolayı toplam yaşam süresine bir katkısı lenfomalar da en sıktır. VCSS genellikle sinsi bir başlangıç gösterir. gösterilememiştir. Fibrinolitik tedavinin kardiyak, Klinik ağırlık altta yatan patolojiye, obstrüksiyonunun pace-maker lead’leri, Swan.-Ganz kateterler, parenteral hızına ve yeterli kolleteral damar gelişip gelişmediğine beslenme ve tedavi amaçlı takılan kalıcı santral venöz bağlıdır. Kimi vakalarda 200-500 cmH2O kadar kateterlerin yol açtığı CVSS’ da etkin ve güvenli yükselebilen venöz basınç baş-boyun ve üst vücutta olduğu gösterilmiştir. Trombolitik tedavi 46 hastalık venöz distansiyona yol açar. En sık şikayet nefes bir seride katetere bağlı VCSS vakalarında %73 darlığı, yüzde boyunda ve üst ekstremitelerde başarılı iken diğer nedenlerde % 20 başarı şişliklerdir. Nadir vakalarda, laringeal ödem, stridor, saptanmıştır. Bu seride ciddi bir kanama artmış intrakranial basınç, sagital sinüs trombozu ve komplikasyonlarda bildirilmemiştir. Bir kısım vakada serebral ödem klinikte izlenebilir. Balon Angioplasti ile başarılı sonuçlar rapor edilmiştir. Nefes darlığı, kardiyovaskuler kollaps ve yüksek kafa içi basıncı acil tedavi gerektiren Yukarıda önlemlerle palyasyon sağlanmayan durumlardır. Akciğer grafisi çoğu zaman süperior vakalarda kaval stent yerleşimi faydalı olabilir. Bir mediastinal kitle veya genişlemeyi gösterir. Vakaların çalışmada dirençli VCSS 18 vakanın 14’ünde tam veya %3-16’ da akciğer radyografisi normal olabilir. tama yakın düzelme gösterilmiştir. Uzun yaşam Tomografi (CT) VCS obstrüksiyonu tespit etmekle beklentisi olan cevapsız vakalarda cerrahi by-pass ile kalmaz, mediastinal kitle veya lenfadenopatilerin vaka takdimleri şeklinde başarılı sonuçlar rapor hakkında da bilgi verir. Magnetik rezonans (MR) edilmiştir. görüntüleme, VCS obstrüksiyonu göstermede daha duyarlıdır. 2.2-KALP TAMPONADI VCSS tedavisinde öncelikle hasta yatağı baş ucundan yükseltilmeli ve oksijen desteği verilmek Kansere bağlı perikardiyal effüzyonlar kardiyak suretiyle geçici rahatlama sağlanmalıdır. Bazı tamponadın en sık nedenidir (genellikle metastatik hastalarda erken dönemde diüretik tedavisinin perikardiyal hastalıklardır, primer perikardiyal tümörlerde çok nadirdir). Perikard metastazı yapan 6 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi tümörler arasında akciğer ve meme kanseri %75 oranla asit’e rezistan boya) yapılmalıdır. Perikard sıvısı seröz başta gelir. Bunları GIS tümörleri, lösemi, NHL, HH, veya hemorajik olabilir. Sitopatolojik çalışmalarla tanı melanom ve sarkomlar izler. Perikardiyal tamponad konulamazsa, cerrahi eksploratif doku tanısı için ayrıca AIDS'e bağlı kaposi sarkomunda da görülür. gerekli olabilir. Akut tamponad kronik konstrüktif perikardit ve Malign tamponadın tedavisi histolojik tipine, medisatene uygulanan radyoterapiye de bağlı olabilir. antineoplastik tedavinin etkinliğine, uygulanabilirliğine Kanserli hastalarda perikardiyal sıvının nedenleri; ve hastanın performans durumuna bağlıdır. Non- (1)perikard metastazına (akciğer, meme Ca gibi..) spesifik tedavi [Terapötik perikardiyosentez, sekonder venöz ve lenfatik obstriksiyon; (2)primer Perikardiyodesis ve cerrahi] semptomların palyasyonu perikard tümörü (mezotelyoma, sarkoma gibi..); için etkili antineoplastik tedavinin yokluğunda yapılır. (3)direk lokal tümör invazyonudur.Dispne, ortopne, Terapötik perikardiyosentez hem tanı hemde tedavi için göğüs ağrısı, öksürük yakınmaları ön plandadır. kullanılabilir. Yerleştirilen kateter perikardiyal alanda Tamponad semptomları altta yatan kardiyak 3-5 gün kalır. Bu süre içinde infeksiyon gelişimini fonksiyonların yanı sıra total sıvı hacmi ve sıvı birikim önlemek için IV antibiotik verilmelidir. Tetrasiklinler hızına bağlıdır. Tamamen asemptomatik olan vakalar veya bleomisin ile perikardiyal boşluğun sklerozisi yanı sıra nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, ses (perikardiyodesis) yapılabilir. 25cc salin içinde 500 mg kısıklığı, hıçkırık, bulantı, karın ağrısı ve anksiyete, tetrasiklin 2-3 dk içinde veya 20 cc salin içinde 30 ü yakınmaları olabilir. Asemptomatik hastalarda,fizik bleomisin kateter içinden verilir. Bu işlemin önemli bir muayene normal olabilir. Semptomatik hastalarda kalp komplikasyonu yoktur. Hastaların %75’inde bir aydan sesleri zor işitilebilir, juguler venöz basınçta artma, daha uzun süre rekürrensi önler. Cerrahi hem tanı arteriyel nabız basıncında artma, taşikardi, pulsus hemde tedavi amacı yapılabilir; (a) Subxiphoid paradoksus tespit edilebilir.Tamponada bağlı fizik perikardiyotomi: torakotomi yapmadan perikardiyal muayene bulguları vardır. Telekardiyografi, boşluğun dışarı drenajını sağlar ve lokal anestezi ekokardiyografi ve CT tanıda kullanılan yöntemlerdir. altında yapılabilir. Bir çok merkez tarafından tercih Perikardda sıvı saptanması acil tedavi endikasyonu edilen yöntem olup, rekürrens oranı %6-12 dir; (b) değildir, ancak tamponad varsa acil bir durumdur. Perikardiyal pencere: torakotomi gerektirir ve perikard Hayat kurtarıcı tedavi perikardiyosentez veya cerrahi plevral boşluğa drene olur. Bu işlemin komplikasyon perikardiyotomi ile perikardiyumun acil oranı düşüktür fakat rekürrens oranı dekompresyonudur. Hasta stabilleştikten sonra kesin perikardiyektomiden yüksektir: (c) Perikardiyektomi: tedaviye başlanır (Perikardiyal skleroz, bu işlemde perikardiyumun çoğu alınır. Rekürrens perikardiyektomi). Sistemik kemoterapi ile ilaca oranı çok düşüktür, ancak mortalite ve morbiditesi duyarlı tümörlerde kontrol sağlanır. Aşırı perikardiyal yüksekdir. Bu nedenle seçilmiş hastalar dışında sıvı kalbin diastolde doluşunu engeller, başlangıçta kullanımı sınırlıdır. Konstrüktif perikardite sekonder taşikardi ve artmış kardiyak kontraktilite sonuçta tamponad için seçilecek en iyi tedavi yöntemidir. kardiyak debide azalma ve hemodinamik bozulmaya Spesifik tedavi [Kemoterapi ve radyoterapi]: Esas amaç yol açar. Hızlı gelişen vakalarda az miktarda bir sıvı malignitenin tedavisi olup hemen başlanmalıdır. (<200 ml) tamponada yol açabilirken yavaş Kemoterapi ile tamponadın erken palyasyonu nadirdir. gelişenlerde çok fazla sıvının (>2000 ml) birikmesi Lösemi, lenfoma ve meme Ca’da kullanılabilir. gerekir. Radyoterapi radyosensitif tümörlerde özellikle Tanıda; (1) Non-invaziv yöntemler: Toraks tamponadın acil palyasyonu içinde faydalı olabilir10,11. grafisinde kalp gölgesinde büyüme görülebilir, ancak normal bir kalp gölgesi tamponad olasılığını ekarte 2.3-MEDULLA SPİNALİS BASISI ettirmez. Diğer radyolojik bulgular, unilateral veya bilateral plevral effüzyon, subkarinal köşenin Kanserin en korkulan komplikasyonlarından birisidir. genişlemesi ve normal pulmoner vaskülarite artışı Çoğunlukla ekstradural metestazlar (%95), daha az izlenebilir. EKG de sinüs taşikardisi, non-spesifik ST oranda da intradural metestazlarla ortaya çıkar. ve T dalgası değişiklikleri, QRS voltaj supresyonu ve Akciğer, meme ve prostat Ca omurilik basılarının elektriksel alternans görülebilir. Ekokardiyografi %50' sini oluştururlar. Multiple myelom, lenfomalar, perikardiyal effüzyon ve tamponadı en doğru gösteren melanom, renal tümörler ve primeri bilinmeyen non-invaziv tanı yöntemidir. CT ve MR’ da tanıda kanserlerde sık olarak izlenir. En sık tutulum torakal yardımcıdır ve perikard anatomisi hakkında detaylı bölgedir, ikinci sırada lumbosakral, üçüncü sırada bilgi verir. (2) İnvaziv yöntemler: Swan-Ganz ve sağ servikal bölgedir12. Başlangıçta vakaların %90'ında kalp kateterizasyonunda tamponad tanısı sağ atriyum, lokalize olan bölgede ağrı vardır. Daha ileri dönemde ventrikül ve pulmoner arterde eşitlenmiş diyastolik bacaklarda güçsüzlük, yürüme bozukluğu, parmaklarda basınçların tespit edilmesi ile doğrulanır. İlave olarak uyuşukluk başlar. Motor ve his kaybı, otonomik sağ atriyal basıncın diyastol boyunca devam eden hızlı disfonksiyona bağlı idrar retansiyonu veya inkontinans, ve erken diyastolik yükselmesi kuvvetle tamponadı kabızlık gelişebilir. Metastatik vertebra korpusu düşündürür. Malign perikardiyal effüzyonun kesin hassastır. Alt ekstremitede yüzeyel duyu kaybı, derin tanısı diyagnostik perikardiyosentez ile perikardiyal duyu kaybı varsa ataksi, derin tendon reflekslerinde sıvı yada dokuda malign hücrelerin gösterilmesiyle artma, Babinsky işareti, glob vezikale saptanabilir. konur. Perikardiyal sıvıdan kültürler (bakteri ve Nörolojik muayene ile bası düzeyi belirlenir. Direkt mikobakteri) ve mikrobiyolojik boyama (gram ve vertebra grafileri, MRI ve CT önemli tanı 7 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi yöntemleridir. Lokal ve radyasyona duyarlı tümörlerde hasarı ve ağır nekroza kadar giden sonuçlara yol (lenfoma, myelom, küçük hücreli Akciger Ca, açabilir. İrritan ilaçlar damar dışına kaçmaksızın da seminom Ewing sarkom gibi) primer tedavi ağrı, flebit veya lokal hipersensivite reaksiyonlarına yol radyoterapidir. Kortikosteroidler vazojenik ödemi açabilmektedir. Non vezikan ilaçlar ise damar dışına azaltarak ve duyarlı tümörlerde lizis yaparak etkili olur. kaçtıklarında nadiren akut reaksiyonlara veya doku Ayrıca radyoterapiye bağlı gelişen ödemi azaltırlar. nekrozlarına yol açmaktadır. Tablo 4 de antineoplastik Cerrahi omurga bütünlüğünün bozulduğu, doku ilaçların sınıflaması gösterilmiştir. Ağır ekstra- tanısının bilinmediği olgularda ve daha önce başarısız vazasyon hasarları sadece ilacın direkt aktivitesi ile radyoterpi olgularında uygulanır. Kemoterapinin ilgili olmayıp aynı zamanda ilacın zayıf çözünürlüğü omurilik basısının lokal tedavisinde yeri yoktur. nedeni ile dokuda çökmesi sonucu oluşur. Literatürde Kemoterapi duyarlı tümörlerde cerrahi ve radyoterapi vezikan entineoplastik ilaçların ekstra-vazasyonunun uygulanamayacaksa kullanılabilir. insidansı % 0.1-6.6 arasında bildirilmiştir. Bir çalışmada santral venöz katetere bağlı ekstra-vazasyon 2.4-BEYİN METASTAZLARI-KİBAS riski (% 0.9) ile periferik venöz kateterlerin ekstra- Kanserli hastaların %20-30'unda beyin metastazı vazasyon riski arasında fark saptanamamıştır. gelişir. Akciğer ve meme kanseri, beyin Kemoterapötiklerin intravenöz kullanıları hakkında metastazlarının en sık iki nedenidir. Kafa içindeki standardizasyon yoktur. Hematolog Oncologların çoğu tümörün büyümesi sırasında basınç artışı acil bir sorun periferik venöz yolla vezikan veya irritan ilaçları olmaktadır. Baş ağrısı, bulantı ve kusma başlıca kullanmaktadır. İnfüzyon sırasında hastanın belirtilerdir. Mental fonksiyon bozukluğu, nöbetler, gözlenmesi herhangi bir ağrı hassasiyet şikayeti letarji görülebilir. En korkulan komplikasyon durumunda infüzyonun hızla durdurulması herniasyondur. Nörolojik semptomlar geliştiğinde gerekmektedir. Vezikan ilaçlar eski damar yolundan beyin metastazını ekarte etmek için en sık kullanılan kullanılmamalı lokal hasar ve kısmi tromboz riski yöntem kontrastlı BT'dir. MR daha özgül ancak daha nedeni ile dikkatli olunmalıdır13. pahalıdır. Herniasyona neden olabileceği için lomber ponksiyon yapılmamalıdır. Beyin ödemini azaltıp, kafa Tablo 4 İritan Kemoterapik İlaçlar içi basıncını düşürmek için deksametazon günde 4 kez Sınıf İlaçlar 4 mg. dozda başlanır. Herniasyon tehlikesi varsa Vezikan Actinomycin, Daunorubicin, kafanın 30o yükseltilmesi, hiperventilasyon ve serum İlaçlar Doxorubicin, Epirubicin, İdarubicin, osmolaritesinin artırılması yararlıdır.. Hiperventilasyon Mechlorethamide, Mitomycin, kafa içi basıncını en hızlı düşüren yöntemdir. Multipl Paclitaxel, Vinblastine, Vincristine, beyin metastazları radyoterapi ile tedavi edilir. Tek ,Vinoralbine metastatik lezyon varsa ve cerrahi girişim için uygun İritan Busulfan, Carmustine(BCNU), 2- yerdeyse çıkarılmalıdır1-3. İlaçlar Chlorodeoxyadenosine(2-CdA, Dacarbazine (DTIC), Docetaxel, 2.5-HİPERVİSKOZİTE Etoposide(VP-16), G-CSF ve GM- Kan viskozitesini etkileyen başlıca faktörler kan CSF, Mithramycin, Pentostatin, hücrelerinin sayısı, kan proteinleri, kan hücrelerinin Streptozocin, Teniposide (VM-26) şekil değiştirmeye dirençlerinin artmasıdır (ör: orak Non- Asparaginase, Azacytidine, hücreli anemi). Polistemi, akut ve kronik lösemilerde vezikan Bleomycin, Carboplatin, Cisplatin, blastik kriz, böbrek, akciğer kanserlerindeki lökomoid İlaçlar Corticosteroids, Cyclophosphamide, reaksiyonlar; kan hücresi artışıyla birlikte Cytarabine(ara-C), Fludarabine, 5- hiperviskoziteye yol açar. Multipl myelom, Fluorouracil, Floxuridine (FUdR), waldenström makroglobülinemisi gibi hastalıklarda Gemcitabine, Ifosfamide, İnterleukin- hiperviskozite protein artışına bağlıdır. Belirti ve 2, İnterferons, İrinotecan, bulgular: kanama diyatezi ( paraproteinlerin fibrin Methotrexate, Mitoxantrone, polimerizasyonunu ve trombosit fonksiyonunu ThioguanineThiotepa, Topotecan bozmasına bağlı), retinopati, nörolojik bozukluklar ve konjestif kalp yetmezliğidir. Altta yatan nedenin Yanlış yerleştirilmiş veya zedelenmiş santral venöz çözümü kalıcı tedavi sağlar. Palyatif yöntemler olarak kateterlerden sızan vezikan ilaçlara bağlı hücre artışı varsa lökoferez, protein artışı varsa mediastinitis rapor edilmiştir. Eksta-vazasyondan plazmaferez uygulanabilir2,3. şüphelenildiği zaman ilaç infüzyonu hemen durdurulmalı ekstremiteye çapraz turnike uygulandıktan sonra iğne çıkartılmadan aspire edilmeli ve çıkartılmalıdır. Doku hasarı ve ilerleyici 3-Tedavi İlişkili Aciller ülserasyon ekstra-vazo olan ilaçların hücre nükleik asitlerine bağlanması sonucudur. Doksorubicin, daunorubicin aksinomisin ve mitomisin kronik ve ilerleyici ağır doku nekrozuna sebep olmaktadır. 3.1-KEMOTERAPOTİKLERİN DAMAR DIŞINA Lokal kızarıklık ağrı , hafif enflamasyon KAÇMASI Vezikan kemoterapötik ajanların damar dışına kaçması rahatsızlığıyla büyüyen skar dokusu ekstra- (ekstra-vazasyon) lokal ağrı ve hassasiyetten doku vazasyonun başlangıcından itibaren aylar süren 8 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi nekrotik ülserasyona yol açmaktadır. Nekrotik 3.2-SİTOKİN SALINIM SENDROMU dokulardan hasarlı bölgeye devamlı ilaç geçişi olması Son yıllarda kanser tedavisinde kullanılan çok sayıda nedeni ile yakın dokuları da etkileyen kronik ve yeni ilaç ve monoklonal antikorlar daha önce ilerleyici nekroz (endositoliz) olmaktadır. Ekstra- gözlenmeyen yan etkileri de birlikte getirmiştir. vazasyondan aylar veya haftalar sonra bile nekrozu Özellikle monoklonal antikorlar hücresel sitokin çevreleyen dokuda yüksek konsantrasyonda salınımını artırmak suretiyle kan basıncı vasküler doksorubicin saptanabilmektedir. Doku lezyonu integrasyon ve myokard, akciğer karaciğerden böbrek faysa, kas ve tendon ve kemiğe kadar ilerlemekte fonksiyonları üzerine yan etkiler çıkarmıştır. Anti sonuçta kontraktür sinir lezyonları fonksiyon kaybı CD3 (OKT3) T hücreleri üzerine agonist ve ve kozaljiye yol açmaktadır. İmmün-kompromize antagonist etkileri olan bir monoklonal antikordur ve hastalarda ekstra-vazo lezyon bölgesinden ateş, nefes darlığı, hiper tansiyona yol açan sitokin kaynaklanan enfeksiyonların da sıklığı artmıştır. salınımlarına sebep olmaktadır. Anti CD3 TNF-Alfa, Antraksilinlerin ekstra-vazasyonunun İnterferon- gama, IL-2, IL-3, IL-4, IL-6 gibi tedavisinde lokal kortikosteroid enjeksiyonların sitokinlerin salınımını artırmaktadır. Kronik granülosit makrofaj kolonistümülatif faktör (GM- lenfositik lösemi ve non-hodgkin lenfomaların CSF), bikarbonaz, sodyum tiosülfat, topikal dimetil tedavisinde kullanılan Anti CD20 (Ritüximab)’ın yol sülfoksik ve alfa tekoferol önerilmekle birlikte hiç açtığı hayatı tehdit eden sitokin fırtınaları rapor birisinin klinik etkinliği tam olarak gösterilememiştir. edilmiştir. Anti CD20 tedavisi başlamadan önce KLL Deneysel olarak Oksomorfolinil radikal dimerleri ve lenfomalı hastalarda ağır sitokin salınımı antrasiklinleri ve mitomisini inhibe ettiği kemoterapi veya siteroidlerle tedavi sonucu gösterilmiştir. Bu birleşiklerin lokal azaltılabilmektedir. Sitokin salınım (fırtınası) enjeksiyonundansonra ülser büyüklüğünde % 80 sendromu saptanan vakalar intravenöz sıvı, azalma ve belirgin yara iyileşmesi hayvan modelinde vazoreaktif ilaçlar yüksek doz kortikositeroid ve gösterilmiştir ancak klinik tecrübe yoktur. Vezikan gerekli vakalarda ventilatör desteği ile tedavi antitümör, antibiotik ilaçların ekstra-vazasyonun edilmektedir1-4. tedavisinde önerilecek en iyi tedavi ilk 24 saat içerisinde hastanın tolore edebileceği kadar olay 3.3-ANAFİLAKSİ VE KAPİLLER KAÇIŞ bölgesini buz kalıpları uygulamak suretiyle soğuk SENDROMU tutmak ve ekstremitenin yükseltilmesidir. Histolik İnterlökin 2 (IL-2) bazı sistemik tedaviler -özellikle kontrollerle karşılaştırıldığında bu erken müdahele yüksek dozda intravenöz kullanıldığında-ağır progresif ülser görülme oranını %50’den %11’e hipotansiyona yol açabilmektedir. Sonuçta azalmış düşürmüştür. Progresif ağrı şişme ve ülserasyonun ilk sistemik vasküler direnç ve intravasküler volümün 48 saatte oluştuğu yüksek volümlü ekstra-vazasyon damar dışına kaçması sonucu hipotansiyon (hastaların durumlarında acil plastik cerrahi konsültasyonu ve %70’inde) gelişmekte hipotansiyonun ağırlığına göre ülserasyon ve morbiliteyi en aza indirecek düzeyde %3 vaka kaybedilmektedir. Semptomatik vakaların antrasiklinin ekstra-vaze olduğu dokuların agresif intravenöz sıvı ve feninefrin desteğinde yoğun bakım debritmanı gerekmektedir. Eğer çıkarılan bölgeye ünitelerinde yakın takip ve tedavisi gerekmektedir4,13. graft uygulanacaksa tüm nekrotik dokular ve sağlam görünen komşu alanların da çıkartılması esastır. 3.4-HEMORAJİK SİSTİT Ultraviyole ışığı veya florasan boyaların enjeksiyonu Renal yolla atılan bir kısım kemoterapötik ilaçların canlı olmayan dokunun ve ilaç ekstra-vazasyonunun toksik metabolikleri böbrek ve mesanede hasara yol büyümesini azalttığı rapor edilmiştir. Mekloretamin açmaktadır. Siklofosfamid ve ifosfamid (mustargen) ekstra-vazasyonu durumunda ağır doku metabolizmasının renal itrah ürünü olan acroleine bağlı nekrozuna yol açan potent bir vezikandır. mesane kanaması oldukça sıktır. İdrar autputu düşük Antrasiklinlerin tersine doku nekrozu kronik ve olan hastalarda acroleine konsantrasyonu daha yoğun ilerleyici değildir. Tedavisinde 0,17m izotonik olduğundan dolayı ilaca mağruz kalan mukoza hasarı sodyum tiosülfatın 5-6ml tekrarlayan lokal da daha belirgin olmaktadır. Tedaviye başlamadan enjeksiyonları ve lokal buz uygulaması önce hastaların iyi hidrate edilmesi ve tedavi süresince önerilmektedir. Hücresel nükleoproteinlere sitoprotektif bir ajan olan mesnanın kullanılması bağlanmayın vezikanların yol açtığı lezyonlar ağır gerekmektedir. Mesanenin üç yollu kateterlerle ve ilerleyici değildir. Vinca alkalitleri de yıkanması acroleine artıklarının mukoza hasarını antrasiklinlerden daha hafif bir doku hasarına yol azalttığı bildirilmektedir. Ağır vakalarda mesane içine açmaktadır. Bu durumda erkenden sıcak kompres formaldehid infüzyonu çok nadir vakalarda sistesitomi uygulanması ve ekstra-vaze olan vincanın dokuda gerekmektedir. dağılıp konsantrasyonunu azaltmak için 150-200 lokal hiyalüronidas (Wydase) uygulaması 3.5-TEDAVİYE BAĞLI ANİ ÖLÜM önerilmektedir. Hiyalüronidas aynı şekilde Kanser hastalarında beklenmedik ani ölüm Taksanların ekstra-vazasyonlarının tedavisinde de sebeplerinden birisi de kullanılan kemoterapötiklerin önerilmektedir. Bu ajanlarda (Vinca ve Taksanlar) ve radyoterapinin sonucu olmaktadır. Antraksilinler oluşan ekstra-vazasyonun kortikosteroid ve soğuk başta olmak üzere çok sayıda kemoterapötik ilaç komprese tedavisi doku hasarını artırdığı kardiatoksik etkiye sahiptir. Doxorubicin, gösterilmiştir. Daunorubicine, Idarubicine bir dereceye kadar Mitoxantrone ve mitomisin de kalp hücre hasarı ve 9 Dr. Çetin Hematolojik ve Onkolojik Aciller ve Tedavisi kardiyomyopatiye yol açmaktadır. Yüksek doz Tablo5: Heparine Bağlı siklofosfamid akut kardiomyopati, perikardial Trombositopenin Tedavisi effüzyon, ventriküler aritmi ve ani ölüme yol açmaktadır. Cisplatin, 5 FU, Taksanlara bağlı 1.Heparin tedavisi sırasında günlük trombosit kardiovasküler ani ölüm rapor edilmiştir. İlaca bağlı takibi kardiak ani ölüm için belirtilen risk faktörleri ileri yaş anormal ventrikül fonksiyonları ve konjestif kalp 2.Akut trombositopeninin diğer sebeplerini dışla yetmezliği, myokard enfaktüsü ve kronik hipertansiyon (diğer ilaçlar, sepsis, DIC, yalancı trombositopeni) öyküsüdür. Bir çalışmada doksorubisin alan hastaların %1’inde ani ölüm rapor edilmiştir. Antraksiline bağlı 3.Trombotik komplikasyonları değerlendir akut perikartitis-myokarditis sendromu tarif edilmiştir. (iliofemoral arter darlığı, serebral infarktüs ve Ateş, akut pankardit ve hızlı gelişen konjestif kalp yetmezliği ile karekterize öldürücü bir semptomdur. myokard infarktüsü en yaygın nedenlerdir diğerleri Çoğu vakada kümülatif antraksilin dozunun aşıldığı arteriyel ve venöz trombozlar daha azdır). belirtilmektedir. Radyoterapide direk perikart üzerine etkisi ile perikarit, perikardiofibrozis, perikart efüzyonu 4. Trombosit transfüzyonları yapma (tromboz ve kimi vakada tamponata yol açmaktadır. Perikarditis riskini artırmaktadır). radyoterapi tedavisinden aylar veya yıllar sonra ortaya çıkabilmektedir. Erken dönemde EKG değişiklikleri 5.Trombosit sayısı 100000 /uL altında heparini aritmi ve distritmine rapor edilmiştir. kes. 3.5-HEPARİNE BAĞLI TROMBOSİTOPENİ 6.Trombosit sayısı normale dönünceye kadar Heparine bağlı trombositopeni (HBT) özellikle alternatif antikoagülanlar verilecek (eğer uzun terapötik dozda ve domuz kaynaklı heparin süreli antikoagülasyon gerekiyor ise oral kullananlarda (% 5-15) profilaktik dozda ve sığır antikoagülan* kullan) kaynaklı heparin kullanımından daha sık görülür. Antikogülan :Doz/takip Genellikle ağır trombositopeniye eşlik eden tromboz vakaların % 0,4’ünde görülür. HBT tedaviye başladıktan sonra genellikle 3-15 gün (ortanca 10 Lepirudin : 0,4mg /kg IV. bolus takiben 15 mg /kg gün) arasında görülür. Ancak özellikle son 3 ay /saat. aPTT normalin 1,5-2,5 katı olacak şekilde içerisinde heparin kullananlarda bu süre birkaç saat kadar kısa olabilir. Heparin tedavisi kesildikten doz ayarla. sonra trombositopeninin düzelmesi 4-5 gün sürmektedir. Danaparoid (heparinoid): 2250 ünite IV. Bolus Trombositopeni immünolojik kaynaklı bir hastalıktır. Heparin molekülleri (4000 MW’den daha takiben 400 ünite /saat, ilk 4 saatte; 300 ünite büyük) olan PF-4’e bağlanır ve HBT’ye yol açan /saat, sonraki 4 saatte uygulanır. 150-250 ünite antikorların bağlandığı kompleks oluşur. Trombositlerin aktivasyonu sonucu oluşan trombin /saat devam edilir. Antifaktör Xa aktivitesi ile takip sonuçta trombozise yol açar. Tanı genellikle klinik edilir (eğer imkan varsa), antifaktör Xa aktivitesi olmakla birlikte ya trombosit aktivasyonunun gösterilmesi veya PF-4’e karşı oluşan antikorların 0,5-0,8 olacak şekilde devam edilir. saptanması ile tanının doğrulanması gerekir. Hastalığın önlenmesinde heparin tedavisinin süresinin kısaltılması önemlidir. Uzun süreli Argatroban : 2µg /kg/dakika, aPTT normalin 1,5- antikoagülasyon gereken hastalarda heparin 3 katı olacak şekilde doz ayarla (100 saniyeden tedavisine erken oral antikoagülan eklenmesi ile heparin süresinin azaltılması önerilmektedir. küçük olmayacak) Trombosit sayısının günlük izlenmesi hastaların trombozdan önce saptanmasında önemlidir. Düşük Bivalirudin : 0,2mg /kg /saat, aPTT normalin 2 molekül ağırlıklı heparinlerin (veya heparinoidlerin) HBT’ye daha az yol açtığı da görülmüştür. katı olacak şekilde doz ayarla. Warfarin tedavisi trombotik atağı *HBT ve DVT’li hastalarda trombosit sayısı uyarabileceğinden dolayı trombosit sayısı 100.000/µL üzerine çıkana kadar beklenmelidir. >100.000 olana dek warfarin verilmez. HBT Halen HBT onaylanmış üç antikoagülan (lepirudin, şüpheli öyküsü olan hastalarda antikoagülan argatroban ve danaparoid) tromboza yol açmaksızın tedavi gerekirse heparine bağlı antikorları kullanılmaktadır. Trombosit sayısı normale (platelet aktivasyon assay veya antijen assay) dönünceye kadar alternatif antikoagülan ajanlarla tedaviye devam edilmelidir. negatif ise kısa dönemli heparin tedavisi (yakın ve dikkatli takip ile) uygulanabilir. 10

Description:
Tümör lizis sendromu Tablo 3: Tümör Lizis Sendromunun Engellenmesi ve Tedavisi oluşan mikrotrombuslarla karşılaştıklarında parçalanan.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.