HAYYÂM’IN TÜRKÇE’YE ÇEVR‹LM‹fi RUB‹LER‹ ‹Ç‹NDE BAfiKAfiA‹RLERE A‹T RUB‹LER * (Yahya Kemal ile Sabahattin Eyubo¤lu Çevrileri) Doç. Dr. Hasan Çiftçi Hayyâm’›n rubâileri Türkiye’de her zaman ilgi görmüfltür. Bu ilgi dolay›s›yla Hayyâm’›n rubâîleri farkl› keyfiyetlerle birçok kez Türkçe’ye tercüme edil- mifltir. Elinizdeki makalede Türk yazar ve flairler taraf›ndan yap›lan Hayyâm tercümeleri genel olarak tan›t›lm›fl ve özellikle Salahattin Eyubo¤lu ve Yahya Kemal tercümeleri üzerinde durulmufltur. Makalenin yazar› söz konusu iki tercümenin yan› s›ra Hayyâm’›n fliirlerine nüfuz eden di¤er ‹ranl› flairlerin rubâîlerini göstererek, her rubâînin alt›nda rubâînin as›l yazar›n› tan›tm›flt›r. G›yâseddîn Ebülfeth Ömer b. ‹brâhîm Hayyâm veya Hayyâmî XI. yüz- y›l›n ortalar›nda Niflabur’da do¤du, XII. asr›n bafllar›nda ayn› yerde vefat etti. Hayyâm, ça¤›n›n geçerli ilimlerini özellikle felsefe, matematik, uzay ve do¤a bilimlerinde uzmanlaflarak bütün ça¤dafllar›n› aflt›. Farsça yan›nda Arapça fliir de söylerdi. Tamam› zihninin berrakl›¤›n›, bilgi ve kültürünün en- ginli¤ini gösteren farkl› ilimlerde de¤erli kitap ve risaleler yazd›. Hayyâm, yaflad›¤› as›rda önemli bir mevki ve yayg›n bir flöhrete kavufltu. Ça¤dafllar› kendisini daima ‹mam (önder), Filozof ve Huccetulhakk (Hakk’›n kan›t›) gibi övgü dolu üstün lâkaplarla and›lar. Kendisi de sultan ve büyük bü- rokratlara arkadafl olup onlar›n yan›nda yak›nl›k ve sayg›nl›k elde etmiflti. Biyografisine ve hakk›ndaki rivayetlere yer veren yazarlar›n bir k›sm›, onun düflüncelerini üstün göstermeye çal›fl›rken, di¤er baz›s› da inanc› hususun- da flüphelerini dile getirmifller. Fakat eserlerinde ona yer veren bütün yazarlar, onun ilmî üstünlü¤ünü ve kültürünün enginli¤ini övmekten geri durmam›fllar. Hayyâm’›n felsefesinden söz eden Bat›l› yazarlar da, onu farkl› flekil- lerde tasvir ederek, baz›s› onu tam bir maddeci olarak gösterirken, baz›s› da ––––––––––––––––––––––––– * Atatürk Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesi Ö¤retim Üyesi. Bu makale 18.05.2004 Tari- hinde Ankara (Gençlik Park› Kemal Sunal Sahnesi adl› salon)’da düzenlenen Hayyam’› anma Toplant›s›nda bildiri olarak sunulmufltur. 44 Hayyâm’›n Türkçe’ye Çevrilmifl Rubâileri ‹çinde Baflka fiairlere Ait Rubâiler zevk d›fl›nda bir fley düflünmeyen z›nd›k bir flair fleklinde alg›layarak, hazc› görüflün temsilcisi Epikür’e benzetmifltir. Bir k›s›m Bat›l›lar›n kanaatlerine göre ise Hayyâm, sad›k, herkesten daha sa¤l›kl› inanca sahip Müslüman bir filozof ve bilgedir. Ça¤›m›zda da dünyan›n neredeyse bütün milletleri Hayyâm’a ‹ranl› her bilgin ya da flairden daha çok ilgi duymufllard›r. Edebiyatla ilgilenenler ise, özellikle Hayyâm’a tutkun olmufl ve ona ait rubâîleri, ‹ranl›lar›n insanl›k medeniyet ve kültürüne kazand›rd›¤› üstün mirastan saym›fllard›r. fiüphesiz onun bilimsel yönü flairlik yönünden daha üstündür. Çünkü Hayyâm, kendi zaman›nda ilmin tam zirvesinde yer alarak, cebir ilminde eser- ler yazd› ve üç bilinmeyenli denklemin çözümü hususunda görüfl sahibi bilgin- lerden biri oldu. Ayr›ca bir grup uzay ve astronomi uzman›yla büyük bir rasat- hane kurdu; Celâlî takviminin oluflturan heyetin bafl›nda yer ald›; matematik ve t›pta da maharet gösterdi. Ve dönemin üstün filozof ve bilgeleri ondan ders ald›. Bütün bunlar Hayyâm’›n kendi ça¤›n›n en büyük bilgini oldu¤unu ve hakl› olarak iyi bir flöhret elde etti¤ini gösterir. Özetle Hayyâm, ‹ran ve ‹slâm dünyas›n›n kendisiyle daima iftihar etti¤i önde gelen bilge flahsiyetlerden bi- ri olarak tarihe geçti.1 Ancak tarih boyunca ve özellikle ça¤›m›zda Hayyâm, felsefî risalele- riyle de¤il, daha çok anlam yüklü, sade, ak›c› ve geleneksel düflünceye ayk›- r› Rubâîleriyle dikkat çekmifl ve bu özlü fliirleri nedeniyle her millet ve din- den say›s›z hayran› olmufltur. Fakat ne yaz›k ki, ona nisbet edilen rubâîlerin çok büyük bir k›sm› ona ait de¤ildir. Çünkü Hayyâm sa¤l›¤›nda bir flair olarak tan›nmad›¤› gibi, ken- disi de söyledi¤i fliirlerini sa¤l›¤›nda bir araya toplamad›. Dolay›s›yla ona ait fliirler genelde, daha sonra kaleme al›nan çeflitli eserler ve bilahare, baflkala- r› taraf›ndan oluflturulan mecmualar fleklinde günümüze gelebildi. Bu arada tarihî süreç içerisinde birçok flaire ait fliirler, çeflitli nedenler- le ona ait gösterilerek, dörtlükleri aras›na sokuldu. Nitekim güvenilir bilim- sel çal›flmalarda Hayyâm’›n gerçek rubâilerinin say›s› yüz, yüz elli ve en faz- la iki yüz civar›nda iken, di¤er eserlerde yar al›p kendisine nisbet edilenlerin toplam say›s›, bin iki yüzden fazla oldu¤u tespit edilmifltir. Name-i Aflina 45 Dolay›s›yla ço¤u birbiriyle çeliflkili, çok farkl› fikirler içeren söz konu- su rubâiler, okuyucular›n zihninde Hayyâm’›n, nesir türü felsefî eserlerinde- ki kiflili¤inin aksine, gerçek ötesi hayalî bir Hayyâm imaj›n› oluflturmaya se- bep oldu. Onun fliirleri bafl›na gelen bu trajedinin etkileri, sadece ‹ran, Türki- ye yahut baflka bir ülke ile s›n›rl› kalmad›, aksine evrensel bir hal ald›. Hal böyle olunca, Hayyâm’la ilgili güncelli¤ini korumaya devam eden, önemli problemlerden biri de, ona ait rubaîlerin mümkün mertebe be- lirlenip ay›klanmas› hususudur. Hayyâm’›n Rubâîleri ülkemizde de öteden beri dikkat çekmifl ve hem Osmanl› döneminde, hem de Cumhuriyet sonras› Türkiye’de merak konusu olmufl, birçok edip ve ilim adam› taraf›ndan düz yaz› ve fliir fleklinde defalar- ca Türkçe’ye çevrilmifltir. Bir k›sm› bir dereceye kadar kriti¤e tabi tutulan ve ço¤unlu¤u bu nitelikten mahrum kalan bu çevrilerde de maalesef Hayyâm’a ait olmayan birçok fliir ona mal edilmifltir. Hayyâm rubâîlerinin Türkçe çev- rileri de nicelik ve nitelik aç›s›ndan birbiriyle farkl› olduklar› izlenmekte- dir.Hayyâm’›n rubâîlerinin belli bafll› Türkçe çevrilerine kronolojik olarak bak›l›nca durum daha net olarak anlafl›labilir: Örne¤in Abdullah Cevdet’in haz›rlad›¤›, Rubâiyyât-› Hayyâm ve Türkçe’ye Tercümeleri adl› eserin ilk bask›s›nda (1914), 531 rubâî, 2. bask›- da (‹stanbul 1914) da 576 Rubâî (‹stanbul 1926, Farsça metni ve mensur çev- rileri) yer alm›flt›r. Hüseyin Dânifl-R›za Tevfik’in ortak haz›rlad›klar› Rubâiyyât-› Ömer Hayyâm, (‹stanbul 1340/1922, Eserde Hayyâm’›n biyografisi, flairlik ve fel- sefî kimli¤iyle birlikte, Arapça fliirleri) adl› çevride 274 Rubâî (Farsça metni ve çevirisi) yer alm›flt›r. Hüseyin R›fat, Rubâiyyât-› Hayyâm ve Manzum Tercümeleri(‹stanbul 1926) adl› bu eserin ilk bask›s›nda Hayyâm’›n 159 (manzum olarak çevril- mifltir) ve 2. bask›s›nda (1943) 162 rubâî yer alm›flt›r. Hüseyin Dânifl, Rubâiyyât-› Ömer Hayyâm, daha önce R›za Tevfik’le birlikte haz›rlad›¤› yukar›da geçen eseri, 1346/1927 tek bafl›na yay›nlad› ve Rubâî say›s›n› 396’ya ç›kard›. R›za Tevfik Bölükbafl›da Hüseyin Dâniflile birlikte yay›nlad›¤› eserini, d›fl ülkelere yapt›¤› geziler neticesinde edindi¤i 46 Hayyâm’›n Türkçe’ye Çevrilmifl Rubâileri ‹çinde Baflka fiairlere Ait Rubâiler bilgilerle zenginlefltirerek yeniden yay›nlam›fl ve ayr›ca bu bask›da rubâîlerin kriti¤ini de yapm›flt›r. (Ömer Hayyâm ve Rubâîleri, ‹stanbul 1945) Abdullah Cevdet, Hüseyin Dânifl ve Hüseyin R›fat’›n çal›flmalar›, daha sonra Ömer Hayyâm Rubâîlerad›yla, Prof. Dr. Mehmet Kanartaraf›n- dan sadelefltirilerek yay›mlanm›flt›r (‹stanbul 2000). Feyzullah Sacit, Hayyâm’›n Rubâîleri ve Manzum Tercümeleri, (‹s- tanbul 1929, Hayyâm’›n biyografisini de içeren) adl› eserinde 591 rubâînin manzum tercümesini vermifltir. Ahmet Hayyat’›n, Rubâiyyât-› Ömer Hayyâm(Hilmi Ktp. Yay., ‹stanbul 1931, 116 sayfa.) adl› çevrisinde 295 rubâînin manzum çevirisi yer al›r. Âsaf Halet Çelebi’nin, Ömer Hayyâm, Hayat›-Sanat›-Eserleri(Varl›k Yay., ‹stanbul 1954, Hayyâm’›n biyografisi ve sanat› hakk›ndaki bilgileri de içerir) adl› eserinde 400 rubâînin mensur tercümesi mevcuttur. Rüfltü fiarda¤, Ömer Hayyâm’›n Rubâîleri adl› eserinin 1. bask›s›nda (‹zmir 1959) 147, 2. bask›s›nda (‹zmir 1960) 270 rubâînin manzum çevirisi vermifl ve bilahare bu say›y› 267 ç›karm›flt›r. Mehmet Nuri Gençosman, Hayyâm’dan Rubâîler(Ankara 1963) ad- l› eserinde 280 rubâînin manzum çevirisine yer vermifltir. Hamâmîzâde ‹hsan, Ömer Hayyâm Rubâîleri (‹stanbul 1966) adl› eserinde 335 rubâînin manzum çevrisini vermifltir. Yakup Kenan (Necefzâde), Ömer Hayyâm ve Rubâîleri, ‹ran Edebi- yat›na Toplu Bir Bak›fl(‹stanbul 1968) 397 rubâînin Farsça metni Lâtin alfa- besiyle yazm›flt›r. Ahsen Gürtin, Ömer Hayyâm-Rubâîler (‹stanbul 1975, 128 sayfa. Eserde Hayyâm’›n biyografisi, felsefesi) 240 rubâînin manzum tercümesine yer vermifltir. Abdülbâki Gölp›narl›’n›n, Hayyâm ve Rubâîleri(hayat› ve fikirleriy- le ilgili bilgileri de içerir, ‹stanbul 1973) adl› eserinde 384 rubâî yer al›r. Sad›k Hidayet, Hayyâm’›n Terâneleri, (trc. Mehmet Kanar, ‹stanbul 1999, Hayyâm’a ait oldu¤una kanaat edilen rubâîler, Hayyâm’›n biyografisi ve sanat›yla ilgili bilgileri de içeren) bu esrinde 143 rubâîye yer vermifltir.2 Abdullah Cevdet, Hüseyin Dânifl-R›za Tevfik, Feyzullah Sacit, Ahmet Hayyat, Âsaf Halet Çelebi, Yakup Kenan (Necefzâde) ve Abdülbâki Gölp›narl› Name-i Aflina 47 gibi müelliflerin çevirdikleri rubâîlerin fazlal›¤› hemen göze çarpt›¤› izlenir. Di- ¤er çevrilerdeki rubâîlerin azl›¤›, elbette onlar›n sa¤l›kl› oldu¤unu gösteremez. Bu ön bilgilerden sonra, iki ünlü Türk edibi Sabahattin Eyubo¤lu (Hayyâm Bütün Dörtlükler, Cem Yay›nlar› 1998) ve Yahya Kemal (Rubâîler, 1963) taraf›ndan Türkçe’ye çevrilen Hayyâm’›n Rubâîlerine bakal›m. Di¤er çevrilerde oldu¤u gibi bu iki çevride de, Hayyâm’a ait olmayan, hatta k›smen söyleyeni belli olan, muhtelif flairlerin fliirleri yer alm›flt›r. Hayyâm’›n rubâîlerini fliir fleklinde Türkçe’ye çevirmifl olan ünlü fla- ir, merhum Yahya Kemal’in çevrisi, Rubâîler, Hayyâm Rubâîlerini Türkçe Söyleyifl, ad›yla yay›mlanm›flt›r. Bu çevriye bir yaz› yazm›fl olan Nihad Sa- mi Banarl› flöyle der: “Hayyâm Rubâîlerini Türkçe Söyleyifl, Yahya Kemal’in kitap okurken veya kendi fliirlerini söylerken, yorulan rûhunu dinlendiren bir çal›flmayd›. ‘Hayyâm imifl hakîkati az çok f›s›ldayan’ m›sra›yla de¤erlendirdi¤i büyük, ‹ran flairi (Hayyâm), rubâî gibi 4 m›srâl›k küçük bir söyleyifl içine, s›¤d›rd›¤› genifl duygu ve düflünce âlemi ile Yahya Kemal’in hayranl›¤›n› kazanm›flt›...” Yahya Kemal de, yar›m kalm›fl bir yaz›s›nda bu hususta flöyle der: “...Okudu¤um kitaplar› okumaktan b›k›nca, baflka türlü bir vakit geçir- mek hevesiyle, Hayyâm’›n rubâîlerinden birini, bir defa daha gözden geçir- me¤e koyuluyorum; Türkçe’ye nakletme¤e u¤rafl›yorum; meselâ Hayyâm bu rubâîyi Türkçe söyleseydi nas›l söylerdi? Bunu keflfetme¤e çal›fl›yorum. Bu gerçi yorucu lâkin merak verici bir meflgale oluyor...” Eserinde Hüseyin Dânifl’in neflrini (‹stanbul 1927) esas alm›fl olan Yahya Kemal, Hayyâm’a ait olan rubâîlerle olmayanlar› aras›nda bir seçim yaparken flu rubâîyi söyler: Hayyâm’a muzâf olan rubâîlerde Bir hayli külâhlar kar›flm›fl görünür Kaalleri gâhî cücedir gâhî dev Cinlerle ilâhlar kar›flm›fl görünür Banarl›’n›n ifadesiyle: “Bunlardan hangisi cinlerin, hangisi ilâhlar›n- d›r? Bu nokta flâiri derin derin düflündürür”. 48 Hayyâm’›n Türkçe’ye Çevrilmifl Rubâileri ‹çinde Baflka fiairlere Ait Rubâiler Banarl›’dan, flairin, çevri iflini tamamlamadan vefat etti¤i ve yapt›¤› çev- rilerden bir k›sm›na son noktay› koymuflsa da, bir k›sm›n› da daha iyi söyleye- bilmek amac›yla bekletti¤ini ö¤reniyoruz. (Bk. Yahya Kemal Beyatl›, Rubâ- îler ve Hayyâm Rubâîlerini Türkçe Söyleyifl, ‹stanbul 1963, kitab›n sonuna) Dolay›s›yla eserde 54 rubâînin Farsça metni ve Türkçe manzum tercü- mesi mevcuttur. Araflt›rmam›zda, rubâîlerin yaklafl›k yar›s›, kriti¤i yap›lm›fl Hayyâm’›n fliirleriyle ilgili çal›flmalarda (örne¤in M. Ali Furûgî gibi) bulun- mad›¤› ve ileride görülece¤i gibi, bir k›sm›n›n da baflka flairlere ait oldu¤u gö- rülmüfltür. Hayyâm’›n rubâlerini manzum olarak Türkçe’ya çevirenlerden biri de ünü Türk flairi Sabahattin Eyubo¤lu’dur. Defalarca bas›lm›fl olan eserinin (Sabahattin Eyubo¤lu, Ömer Hayyâm-Dörtlükler, Can Yay., ‹stanbul 1961), 1961 bask›s›nda 160 rubâînin manzum çevirisi yer al›rken, daha sonra Hayyâm-Bütün Dörtlükler (‹stanbul 1969) ad›yla tekrar yay›nlanm›fl olan bask›s›nda rubâî say›s› 322’ye ç›kar›lm›flt›r. Elimizdeki en son bask›da (1998) 386 rubâî yer alm›flt›r. Eyubo¤lu eserinin ilk önsözünde Hayyâm’›n dilinin sadeli¤ine iflaret ederken ona olan merak›n› flöyle aç›klar: “Eski Hayyâm çevrilerini okurken bir fleye tak›l›rd›m: Nas›l oluyor da, derdim, düflüncesini bu kadar pervas›zca söyleyen, hocalara, softalara böyle- sine çatan bir adam, a¤dal›, lügatli, cüppeli bir dille konufluyor? Farsça bil- medi¤im için çevrilerin, Hayyâm’›n kendi dilinde kulland›¤› a¤›za uyup uy- mad›klar›n› kestiremezdim. Onun da, bizim divan flairlerimiz gibi, halk›n bil- medi¤i kelimeler kulland›¤›n› san›rd›m. Abdülbaki Gölp›narl›’n›n çevrileri ç›kt›ktan ve kendisine ak›l dan›flt›ktan sonra anlad›m ki düflüncede yapt›¤›n› dilde de yapm›fl, bütün büyük adamlar gibi o da halk›n, meydan›n kelimele- riyle konuflmufl. Bu kelimelere halk›n zor anlayaca¤›, belki de yanl›fl yorum- layaca¤› yeni anlamlar yüklemifl, o baflka...” Eyubo¤lu ikinci bask›n›n önsözünde de onun flöhretinin as›l sebebini flöyle izah etmifltir: “Hayyâm Do¤ulu bir düflünce adam› olmas›na karfl›n, daha çok Bat›’da gerçek de¤erini bulmufl. Neden dersiniz? Yunan Filozoflar›yla bir yak›nl›¤›, gelenekleri ceviz kabu¤u gibi k›r›p öze gitmek istedi¤i, baflkalar›ndan çok Name-i Aflina 49 kendini söyledi¤i, dünya ötesini inkar etti¤i, bilgin oldu¤u kadar bilimden kuflkuland›¤› için mi? Bunu düflüne dural›m, Hayyâm’›n Do¤u’da filozof ya- n›ndan çok fliir yan›yla tan›nd›¤›, söyledi¤inden çok söyleyifliyle sevildi¤ini, yorumlamalarda gerçek Hayyâm’›n aranmad›¤›n› söyleyebiliriz...” Eyubo¤lu, çevirdi¤i Hayyâm’›n dörtlüklerinin kayna¤›, güvenirlili¤i ve kendisinden önce Türkçe’ye yap›lm›fl olan çevrilerle ilgili flöyle der: “A. Gölp›narl›’n›n yay›mlad›¤› rubailer en eski ve en inan›l›r kaynak- lardan al›nmad›r. Bununla beraber bunlar›n hangileri Hayyâm’›n, hangileri Hayyâmca baflkalar›n›nd›r, kesin olarak söylenemez. Ne var ki Hayyâm, o kadar herkesten baflka, o kadar kendi olmufl ki onun ad›na ancak onun söyle- yebilece¤i sözler söylenmifl. Bu arada birçok flairler kendilerinin söylemek- ten çekindikleri, yahut kendi adlar›yla inand›r›c› olmaz sand›klar› fleyleri Hayyâm’a söyletmifl, Hayyâm’›n a¤z›yla kendi içlerini dökmüfl olabilirler...” “Hayyâm’› söylememifl de söyletmifller aras›na koyamay›z; çünkü dörtlüklerin düzenini ancak usta bir flair kurmufl ya da ö¤retmifl olabilir. Üs- telik de Hayyâm’da bir de¤il birçok davran›fllar, ancak kendisinin göze alabi- lece¤i beklenmedik ç›k›fllar var. Öyle dörtlükleri var ki, fazla sald›rgan ol- duklar› için, Hayyâm’›n olmad›klar› san›l›yor. Camiye namaz k›lmaya de¤il, hal› çalmaya gitti¤ini söyledi¤i, yahut kendini yafll› bir fahifleye benzetti¤i dörtlük A. Gölp›narl›’y› bile kuflkuland›r›yor. Yaln›z felsefi olanlara de¤er ve- ren R›za Tevfik, düpedüz flarab› öven dörtlüklerin Hayyâm’›n olamayaca¤›- na inan›yor, inananlara da budala diyor. Abdullah Cevdet, baflka bask›lar›n ço¤unda bulunamayan beklenmedik baz› dörtlüklerde as›l Hayyâm’› buluyor. Hüseyin Rifat’sa âfl›k Hayyâm’› ötekilerden daha sahici say›yor. Yahya Ke- mal’in en çok sevdi¤i ve Türkçe’ye çevirdi¤i dörtlüklerden birkaç›n› elime geçen metinlerin hiçbirinde bulamad›m. Fitzgerald’›n afl›r› bir serbestlikle ‹n- gilizce’ye çevirdi¤i ve on dokuzuncu yüzy›lda bütün Bat›’ya sevdirdi¤i ruba- ilerin birço¤u bilginlerce Hayyâm’›n de¤ildir...” “Ben bu seçmede Abdülbaki üstad›m›z›n kitab›n› temel diye almakla beraber, bizde ve Bat›’da ç›km›fl bilim de¤eri çok daha az kitaplardan befl on dörtlük toplad›m. Hayyâmcay› de¤il de, Hayyâm’›n kendini merak edenlerin Abdülbaki’nin kitab›na baflvurmalar› gerekir. ‹kimizi birden okumalar›nda Hayyâm’›n da Abdülbaki’nin de bir sak›nca göreceklerini sanm›yorum. 50 Hayyâm’›n Türkçe’ye Çevrilmifl Rubâileri ‹çinde Baflka fiairlere Ait Rubâiler Yazar›n yukar›da iflaret etti¤i dörtlüklerin bir k›sm›n›n, Hayyâm’a ait olmad›klar› art›k bilinmektedir. Bir bak›ma kendisi de çevirdi¤i dörtlüklerin bir k›sm›n›n Hayyâm’›n de¤il, Hayyâmca dörtlükler oldu¤unu itiraf etmifl görünüyor. Bilindi¤i gibi merhum Gölp›narl›’n›n kayna¤› Yâr Ahmed Reflîdi- yi Tebrîzî’nin, içinde Hayyâm’›n rubâîlerini toplad›¤›, Tarabhâne(nflr. Celâ- leddîn-i Humâyî, Tahran 1349 hfl. ve Kum 1372 hfl.) adl› eser idi. Gerçi Göl- p›narl›, bu eserden Hayyâm’a ait olmayan baz› rubâîleri ay›klad›ysa da daha sonra, ayn› eseri neflreden Celâleddîn-i Humâyî, söz konusu eserde Hay- yâm’a ait olmayan çok say›da fliirin yer ald›¤›n› tesbit etti. Daha önce de de¤inildi¤i üzere, bilimsel çal›flmalarda Hayyâm’›n ger- çek rubâilerinin say›s› yüz ve yüz elli, neticede nadiren iki yüz civar›nda iken, Eyubo¤lu’nun çevrisinde, Hayyâm’a ait sanarak çevirdi¤i rubâî say›s› dört yüze yak›nd›r. Dolay›s›yla çevrilen dörtlüklerin büyük k›sm›, Hay- yâm’›n de¤il, kendi tabiriyle Hayyâmca oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Amaç bu iki ünlü usta flairi suçlamak, yahut yapt›klar› ifli küçük gör- mek olmad›¤›n›, belirtmeye gerek yoktur. fiayet o iki merhum zaman›m›zda sa¤ olup, Hayyâm’›n rubâîleri üzerinde yap›lm›fl olan araflt›rmalar› görmüfl olsalard›, flüphesiz tav›rlar› farkl› olacakt›. Eyubo¤lu, söz konusu eserinde, ona ait olmayan birçok rubâînin çev- risine yer vermek ve çevrilerde k›smen hatal› olmak ve serbest davranmakla birlikte, harika çevrileriyle, Hayyâm’› Türk okuyucusuna sevdirmede, adeta Fitizgerald’›n, onu Bat›’ya tan›t›p sevdirme rolünü icra etmifltir. Bu iki edibin çevrilerinde Hayyâm’a ait olmayan yahut tart›flmal› olan bütün rubâîler üzerinde durmak bir makale ile mümkün olmayaca¤› aç›kt›r. Dolay›s›yla bir k›sm›na bak›lacakt›r. Eyubo¤lu’nun çevrisinde yer alan Hayyâm d›fl›ndaki flairlere ait, bafl- ka bir ifade ile, söyleyeni belli olan dörtlüklerden bir k›sm› flunlard›r: Var m› dünyada günah ifllemeyen, söyle: Yaflan›r m› hiç günah ifllemeden, söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksin, Yüce Tanr›, ne fark›n kal›r benden, söyle. (Eyubo¤lu, s.19/2) Name-i Aflina 51 Bu dörtlük Fahreddin-i ‘Irâkî’nin (ö. 688/1289) divan›nda yer alm›flt›r (bk. Divân, nflr. Cihângîr Mansûr, Tahran 1376 hfl., s. 237; krfl. Tarabhâne, s. 9). Gül verme istersen, diken yeter bize. Ifl›k da vermezsen, atefl yeter bize . H›rka, tekke, post most olsa da olur, Kilise çanlar› bile yeter bize. (Eyubo¤lu, s. 22/1) Bu dörtlük Evhaduddin-i Kirmânî’ye nisbet edilmifltir (elimdeki bask›- da bulamad›m, bk. Zekâvetî, s. 172). Dünyada akla de¤er veren yok madam, Akl› az olan›n paras› çok madem, Getir flu flarab›, als›n akl›m›z›: Belki böyle be¤enir bizi el alem! (Eyyubo¤lu, s. 26/1) Bu rubâî Edîb Sâbir’e aittir (bk. Divân, nflr. M. Ali-yi Nâsih, ts. ys., s. 438; krfl. Zekâvetî, s. 173). ‹nciyi isteyen dalg›ç olacak; Var› yo¤u dosta verip dalacak. Can› avucunda, nefesi gö¤sünde: Aya¤› bafl olacak, bafl› ayak. (Eyyubo¤lu, s. 34/2) Bu rubâînin Sencân-i Hâfî’ye ait oldu¤u belirtilmifltir (Tarabhâne muk. s. 51, s. 173). 52 Hayyâm’›n Türkçe’ye Çevrilmifl Rubâileri ‹çinde Baflka fiairlere Ait Rubâiler Bir tafl bulamazs›n ki Do¤u ovalar›nda Küfretmesin bana da, benim zaman›ma da Yüz ad›m yürü bak, bir dertli insan görürsün: Bunalm›fl, otura kalm›fl yolun kenar›nda. (Do¤u ovalar›nda fleklinde çevrilen Deflt-i Hâverân ‹ran’da bir yer ad› olmal›, do¤u ovalar› de¤il.) (Eyubo¤lu, s. 35/2) Bu dörtlü¤ün Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’a (ö. 440/149) ait oldu¤u belirti- lir (bk. Dorc 2 (Mehrargham.com); krfl. Tarabhâne, s. 139). Bir elde kadeh, bir elde Kuran; Bir helaldir iflimiz, bir haram. fiu yar›m yamalak dünyada Ne tam kafiriz, ne tam müslüman! (Eyubo¤lu, s. 42/1) Bu dörtlük Mucîruddin-i Beylekânî’ye (ö.586/1190) nisbet edilmifltir (bk. Zekâvetî, s. 173). Leyla isteyen kifli Mecnun olmal›; Kendinden de, dünyas›ndan da geçmeli. Sevenlerin sofras›na ça¤r›l›nca Ben körüm, ben dilsizim demeli. (Eyubo¤lu, s. 43/1) Bu dörtlük Ferîduddin-i Attâr (ö. 586/1190)’›n Muhtârnâme’sinde yer al›r (bk. ‘Attâr, Ferîduddîn, Muhtârnâme: Mecmu‘a-i Rubâ‘iyyât, nflr. Kedke- nî, M. R›zâ fiefi‘î, Tahran 1374 hfl., s. 107/256; krfl. Tarabhânemuk., s. 49).
Description: