ebook img

Grolier International Americana Encyclopedia (Cilt 6) PDF

419 Pages·455.903 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Grolier International Americana Encyclopedia (Cilt 6)

GROLIER INTERNATIONAL AMERICANA Encyclopedia SABAH TERNA RN MTON NOTE ΑΓΙΟ JAUTOT CROLLE ISION SABAH SABAH SABAH AMERY AM AMER TERNAL ERINTA ITERIA BRATIONAL GROLIERI ATIONAL GROLIE Ε SABAH SABAH SABAH SA AMER AMI ANA AME INTER OUER AITON SALLONI ER RNATION GROLIER JIONAN SABAH SABAH SABAH AM NA SAMTERRECRANTA. AME ANA SLTERNATIONAL OLIERIA NATIONIS Maroto NATIONAL OLIERIA ROMI SABAH SABAH SABAH SA NA IME AMY ANA AMEL VERICS KNAT V MINOLINS GROLIER IN NATIONAL ITON GROLL MIMORE ATIONAL SABAH SABAH SABAH GROLIER INTERNATIONAL AMERICANA Encyclopedia CİLT 6 Grolier Incorporated - SABAH Danbury, Connecticut - İstanbul Copyright © 1993 by Grolier Incorporated Copyright © 1993 Medya Holding A.Ş. Copyright © by Grolier Incorporated. 1992, 1991, 1990, 1989, 1988, 1987, 1986, 1985, 1984, 1983, 1982, 1981, 1980. Copyright © Philippines by Grolier International, Inc. 1993, 1992, 1991, 1990, 1989, 1988, 1987, 1986, 1985, 1984, 1983 Copyright © Republic of China by Grolier International, Inc. 1993, 1992, 1991, 1990, 1989, 1988, 1987, 1986, 1985, 1984, 1983. Also published under the title Academic American Encyclopedia All rights reserved. No part of this book may be reproduced or transmitted in any form by any means electronic, mechanical, or otherwise, whether now or hereafter devised, including photocopying, recording, or by any information storage and retrieval system without express written prior permission from the publisher. Translation and Adaptation Made By MEDYA HOLDING A.Ş ISBN 0-7172-9646-6 (set) ISBN 0-7172-9647-4 (vol. 1) Library of Congress Catalog Card Number 92-11011 EVRİM 3 Evrengzib rin ve bitkilerin, yapıları da dahil, karşılaştırmalı incelen melerinden (karşılaştırmalı anatomi), biyokimyadan, Türk-Hint imparatoru (Dohad 1618-Ahmetnagar embriyobilimden ve coğrafi dağılımlardan elde edilir. 1707). Şah Cihan ile Ercüment Banu'nın oğlu olan Ev Günümüzde, yaklaşık 2 milyonu aşkın farklı tür yaşa rengzib (tam adı Ebülmuzaffer Muhyittin Muhammet maktadır, oysa günümüze kadar yaşamış türlerin yüzde Evrengzib'dir), Dekkan valliği (1636-1644) yapıp, Hay. 99,9'unun soylarının tükendiği ve geçen 600 milyon yıl darabad'ı (1656) ele geçirdi. Babasının hastalanması içinde 2 milyar kadar türün evrim geçirmiş olduğu sa üstüne kardeşleriyle taht çatışmasına girişip, ağabeyi nılmaktadır. Daraşükuh'u yenerek (1658), Agra'ya girdi ve Şah Ci Canli organizmalarda, bu organizmaların değişen han'ı tutsak aldı. Öbür'ağabeyi Muratbahs'ı da yenip, çevre koşullarına uyum yeteneğini, yani yaşamını sür Delhi'de hükümdarlığını ilan etti. Devlet merkezini Ag dürme ve üreme potansiyelini artırmaya yarayan deği ra'dan Delhi'ye aktarıp, uzunsüre iç ayaklanmalarla şiklikler oluşur. Evrim olgusunun, kendi doğasından uğraştı ve 1680'den sonra Hindu krallıklarına karşı sefe kaynaklanan bir yönü ya da önceden belirlenmiş bir re girişerek, sonunda Bicapur ve Golkonda krallıklarını amacı yoktur. Belli bir organizma türü, ancak, kalitimsal ele geçirdi (1686-1687). Türk-Hint İmparatorluğu'nu özellikler, yani anne-babadan döllere geçen özellikler böylece en geniş sınırlarına ulaştırdıysa da, savaşların bakımından farklı olan çeşitli biçimlerde oluştuğu za hazineyi boşaltması ve güneyde aşırı kalmasından ötü man evrim yapabilir. Bütünüyle raslantisal olarak, bazı rü kuzeyde denetiminin zayıflaması sonucunda, ölü alttürlerin içinde bulundukları çevreye kötü uyum yap münden sonra imparatorluk parçalandı. tıkları bir durum ortaya çıkarsa, söz konusu organizma lar bunun sonucunda yok olurlarken, daha iyi uyum ye Evrenos Bey teneği gösterdikleri ortaya çıkan başka organizmaların sayıları artar. Uygun olmayanın yok olması ya da "en Türk akıncı beyi (öl. Vardar Yenicesi 1417). Akıncısı ol uygun olanın yaşamını sürdürmesi," doğanın belli bir duğu Karesi Beyliği topraklarının büyük bölümü Os çeşidi dışlaması ya da yeglemesi nedeniyle, "doga! manlı topraklarına katılınca, Orhan Bey'in hizmetine gi ayıklanma” diye adlandırılır. Özünde evrim, doğal ren (1345) Evrenos Bey, babası İsa Bey'le birlikte Gazi ayıklanmanın, ancak kalıtımla aktarılabilir farklı biçim Süleyman Paşa'nın Rumeli seferinde görev alıp, Rume ler içeren bir organizma topluluğu üstünde işlemesi du li'deki ilk uçlardan birinin başına getirildi. Keşan ve Di rumunda gerçekleşir. Dogal ayıklanma, yakın dönem metoka bölgesine akınlar düzenleyip, Murat (1) Bey'le de bilim adamlarının, farklı yırtıcılar bulunan yeni bir birlikte Doğu Trakya'yı ele geçirdi. Murat I tahta çıkın ortama taşınan lebistes türü balıkların, bu değişikliğe ca, Hacı İlbey'le birlikte Doğu Trakya'yı savunmakla yanıt olarak 11 yıllık bir dönem içinde üreme davranış görevlendirildi. Murat l'in Anadolu'daki sorunları çö larını değiştirmelerini gözlemlemeleriyle, ilk kez labo zümleyerek Rumeli'ye geçmesi üstüne, Keşan'ı alıp, ratuvar dışında kanıtlanmıştır. Dimetoka ve Gümülcine'yi ele geçirerek, Sırpların Edir TARIHÇE ne'ye ulaşmasını engelledi. Karasu ve Mesta vadilerini Genel bir evrim kuramı öneren ilk kişinin, Pierre Louis egemenliği altına alıp, Çirmen Savaşı'ndan(1371)sonra, Moreau de Maupertuis (1698-1759) olduğu kabul edi Ferecik, İskeçe, Karaterye, Drama, Zihne, Kavala, Se lir. Maupertuis, parçacıklardan oluşan kalıtım malze rez'i Osmanlı topraklarına katarak, uç merkezini Se mesinin ana-babadan döle aktarıldığı sonucuna var rez'e taşıdı. Çandarlı Halil Hayrettin Paşa'yla Makedon mıştır. Bununla birlikte Maupertuis'in doğal ayıklanma ya'nın fethine girişip (1385), Arnavutluk topraklarına gi nin oynadığı role ilişkin değerlendirmesi, öbür doğabi rerek, Ohri'nin alınmasında başlıca rolü oynadı. Uç limcileri pek az etkilemiştir. merkezini Üsküp'e taşıdı. Karl Topia'ya yardim ederek XX. yy'ın ortalarına kadar, doğabilimciler, her türün Viyose'de İşkodra prensi Balşa'yı yenip, Ergiri'yi ele ge ya üstün bir varlık aracılığıyla ya da kendiliğinden ger çirdi. Hacca gidip, Kosova zaferinden sonra Vodina ile çekleşen bir oluşumla, ayrı ayrı yaratıldığına (organiz Çitroz'u alarak, Arnavutluk serhaddinin başına getirildi malarin toprak ya da sudan, tam gelişmiş bir biçimde (1390). Yıldırım Bayezit'in Eflak, Nigbolu seferlerine doğdukları anlayışı) inanıyorlardı. İsveçli doğabilimci katılıp, Ankara Savaşı'nda, Çelebi Mehmet komutasın Carl von Linne'nin (bilimsel yapıtlarında Carolus Lin da savaştı. Savaştan sonra Suleyman Çelebi'nin hizme naeus adını kullanmıştır) biyolojik organizmaları sinif tine girip, Süleyman Çelebi ölünce (1410), Vardar Yeni landırma yönündeki çalışmaları, dikkatleri bazı türler cesi'ne çekildi. Musa Çelebi'nin çağrısını kabul etme arasındaki benzerlikler üstünde topladı. Bu türlerin ara yip, Çelebi Mehmet'le bağlantı kurdu ve öğütleriyle sında bir tür kan bağı bulunduğu düşünceleri doğdu. Bu ona yardımcı oldu. düşünceler, yeni yeni ortaya çıkmakta olan yerbilim ve paleontolojinin bulgularıyla birlikte, günümüzdeki ya evrim şam-biçimlerinin bir değişme süreci içinde daha önceki biçimlerden evrimleşmiş olduğu varsayımlarının ortaya Bütün canlı organizmaların, ilkel organizmaların mil çıkmasına yol açtı. Farkli kayaç tabakalarının farklı yer yarlarca yıl boyunca geçirdikleri değişiklikler ve geliş bilim dönemlerini temsil ettiğinin ve her tabakanın geç. melerin süreci; bütün üstün yapılı hayvan ve bitkileri içi mişte yaşamış kendine özgü bir dizi yaşam biçimi fosili ne alan ilerleme. Evrimin tam olarak nasıl gerçekleştiği ni içerdiğinin anlaşılması, son derece önemli oldu. hâlâ tartışmalı bir konudur; ama evrimin olması bilimsel Lamarckçılık. Jean Baptiste Lamarck, organların “kulla bir olgudur. Biyologlar, bütün canlıların hâlâ yer almak nılmasına ve kullanılmamasına dayanan bir evrim ku ta olan fiziksel ve kimyasal süreçlerle biçimlenen uzun ramı öneren birkaç kuramcıdan biri oldu. Bireyin ya bir değişme tarihi de ortaya çıktıklarını kabul etmek şam süresi içinde birtakım özellikler edindiğini ve bu tedirler. özelliklerin bir biçimde kalıtım malzemesiyle birleşe Evrimin en doğrudan kanıtını, paleontoloji bilimi ya rek sonraki kuşağa geçtiğini öne sürdü. Bu sav, bir tü da başka bir deyişle, genellikle kayaçlardaki fosil kalin rün, zamanla giderek nasıl değişebildiğini açıklamak tıları ya da izleri üstünden geçmişteki yaşamın incelen yolunda bir girişimdi. Lamarck'a göre, sözgelimi zūra mesi sağlar. Bunu tamamlayan kanıtlar canlı hayvanla faların boyunlarının uzun olması, kuşaklar boyunca her 4 EVRİM THE ORIGIN OF SPECIES BT TE OF TATTUAL NOLTit ROTTWED TETTU PAUL DONALD DARWIN N . LANDO 08 MURUAN, ALBORABLE TOERT Charles Darwin (solda) ve Alired Russel Wallace (sağda)dogal ayıklanma konusundaki bildirilerini, 1 Temmuz 1858'de Linnaeus Derneği'ne sundular. Darwin, Türlerin Kökeni adlı yapıtında, kuramının daha esiksiz bir açıklamasını yayınladı (ortada kitabın birinci baskısının başlık sayfası görünmektedir). Darwin'in ve Wallace'ın kuramları, basit biçimlerden üstün yapılı bitki ve hayvanların evrimine ilişkin araştırmaların temelini oluşturdu. zürafanın, ağaçların en üst yapraklarına erişebilmek na ilişkin birçok düşüncesinin geçerli olmadığı anlaşıldı. için boynunu uzatmak zorunda kalmış olmasının bir so Bununla birlikte 1925'ten sonraki yıllarda, doğal ayık nucuydu; her kuşakta zürafaların boyunları biraz uza lanma yeniden evrimin can alıcı noktası sayıldı. Mo miş ve bu özellikleri döllerine geçmişti. Bu kurama gö dern ya da bireşimsel evrim kuramı, modern genetiğin re, yeni organlar, yeni gereksinmeler sonucu ortaya çı bulgularını, Darwin ve Wallace'ın sağlamış oldukları te kıyor ve bunlardan yararlanıldığı ölçüde gelişiyorlardı; mel çerçeveyle birleştirerek, topluluk genetiğinin te tersine, organların kullanılmaması, ortadan kalkmalari mel ilkesini yarattı. Modern topluluk genetiği, 1930 ve na yol açıyordu. 1940 yıllarında ). B. S. Haldane ve R. A. Fisher adlı iki Daha sonra genetik bilimi, Lamarck'ın kuramının ge matematikçi ile Theodosius Dobzhansky, Julian Hux çersizliğini kanıtladı; doğumdan sonra edinilen özellik ley, Ernst Mayr, George Gaylord Simpson, Sewall lerin kalıtım yoluyla aktarılmadığı saptandı. Edinilmiş Wright, Berhard Rensch ve G. Ledyard Stebbins adlı bi özelliklerin genetik yapıyı değiştirebileceğine ve sonra yoloji uzmanları tarafından büyük ölçüde geliştirildi. Bi ki kuşaklara geçebileceğine ilişkin hiçbir kanıt yoktur. reşimsel kurama göre, eşeysel yolla üreyen bir topluluk Malthus. Ingiliz din adamı ve bilgini Thomas Robert içinde bireyler arasındaki değişkenliği üreten, değşinim Malthus'un, An Essay on the Principle of Population (mütasyon) ve genetik yeniden birleşimdir. Bunun so (Nüfus İlkesi Üstüne Bir Deneme) adli yapıtı aracılığıyla, nucu olarak ortaya çıkan genetik değişkenlik, çevre doğabilimcileri doğal ayıklanmaya yönlendirmekte bü içindeki doğal ayıklanmaya bağımlıdır. yük katkısı oldu. Malthus, açlık ve hastalık gibi çevre kö TOPLULUK GENETIĞI kenli etkenlerin, nüfus artışını sınırladığını öne sürmek İncelemenin amacı bakımından, evrimin birimini oluş teydi. turan, birey değil, melezlenen bireyler kümesidir. Top Darwin ve Wallace. Yirmi yıl süreli gözlemlerden ve de luluk sözcüğü, böyle bir kümeyi tanımlamak için özel neylerden sonra Charles Darwin, 1858'de Londra Lin anlamda kullanılır. Tek bir birey, yaşamı sırasında evrim naeus Derneği'ne doğal ayıklanma aracılığıyla evrim geçiremediği için, evrimin nasıl sonlanabileceği konu kuramını sundu (buluşunu derneğe, doğal ayıklanmayı sunda tek tek bireylerin incelenmesi pek az ipucu sağ aşağı yukarı aynı tarihte, onun çalışmalarından habersiz lar. Birey, ancak bu genleri daha sonraki kuşaklara ya olarak bulan bir başka Ingiliz doğabilimcisi Alfred Rus da topluluklara geçerse evrime katılan bir genler depo sel Wallace'la aynı zamanda sunmuştu). Ertesi yıl da, sunu temsil eder. Gen, hücre içinde, kalıtımsal özellik çok sayıda kanıtla desteklediği bütün kuramını kapsa leri döle geçiren temel birimdir. Bireyler, doğal ayıklan yan Türlerin Kökeni(On the Origin of Species) adlı yapı manın etkisindeki birimlerdir; oysa evrimin gelişme eğ tini yayınladı. risi, zaman içinde, yalnızca melezlenen birey kümele Malthus'un nüfusa ilişkin denemesini okuyan Dar rinde izlenebilir; topluluklar istatiksel olarak çözümle win, benzer çevre kökenli ayıklanma ilkelerinin bütün nebilir ve evrimleri, sayısal ortalamalar biçiminde kesti canlı türlerine uygulandığını kavramıştı. Kalıtımla aktari rilebilir. labilen değişikliklerin nasıl oluştuğunu ya da değişmey 1908'de Ingiliz matematikçisi Godfrey H. Hardy ile le nasıl sonuçlandığını hiçbir zaman anlayamamasına Alman fizikçisi Wilhelm Weinberg'in birbirlerinden ta karşın, Darwin'in en büyük başarısı, doğal ayıklanma ile rafsız olarak buldukları Hardy-Weinberg yasası, bir topluluklarda oluşan kalıtımla aktarılabilir değişiklikler topluluk içindeki evrimsel değişme miktarını nicelik arasındaki ilgiyi görmüş olmasıdır. açısından ölçecek ölçütü sağlamıştır. Bu yasaya göre, Genetik. Genetiğin, evrim olgusunun anlaşılmasına bir topluluk içindeki gen sıklıkları ya da farklı gen oran başlıca katkısı, aynı türün bireylerinde değişikliklerin ları, seçmeci (ayrımsal) üreme (ya da doğal ayıklanma) kalitımla aktarılmasına getirdiği açıklama olmuştur. ve değşinim gibi dış güçler tarafından değiştirilmedik Gregor Mendel kalitimin temel ilkelerini 1865'te bul çe, değişmez olarak kalır. Bu buluş, doğal ayıklanma en muştu ama, Mendel'in çalışmalarından Darwin'in ha uygun (yetenekli) organizma tarafından seçmeci (ay. beri yoktu. Mendel'in çalışmaları, 1900 dolaylarında rimsal) üremenin temelini oluşturduğundan, doğal öbür bilim adamları tarafından "yeniden keşfedildi". O ayıklanmaya evrimsel bir güç olarak eski konumunu tarihten başlayarak 1925'e kadar genetik bilimi hızla yeniden kazandırmıştı.r Bir topluluk içinde gözlemle gelişti ve Darwin'in değişikliklerin kalıtımla aktarılması nen gen sıklıklarının, Hardy-Weinberg yasasına göre EVRİM 5 kestirilen ya da hesaplanan sıklıklarla oranlanması, bu topluluğun "Hardy-Weinberg dengesi" diye adlandıri B lan dural ya da evrim geçirmeyen durumdan ne kadar sapmış olduğunun sayısal ölçümünü verir. Hardy-We inberg dengesi, büyük ve rastgele melezlenen bir top с luluğun söz konusu olması koşuluyla, olasılık yasalarini temel aldığı için doğru olarak kalacaktır. Genetikte bir topluluk, gen havuzuyla ya da başka bir deyişle o topluluk içindeki bütün genler bakımın dan, bütün alellerin (alel, farklı özellikleri belirleyen bir genin iki ya da daha çok değişen biçimidir) toplamıyla с tanımlanır. Alellerin sıklığı kuşaktan kuşağa değişir ve topluluk genetiğine göre, bu değişme "evrim" diye ta nimlanır. Değişmeler gen havuzu içinde değşinimler, gen akışı, genetik sürüklenme ve doğal ayıklanma so nucunda ortaya çıkar. Değşinim. Değşinim (mütasyon), bir genin temel özelli ğinde kalıtımla aktarılabilen bir değişme olmasıdır. с Değşinimler çoğunlukla kendiliğinden oluşur, ama işı nim ya da bazı kimyasal maddeler gibi bazı dış uyarıcı lar değşinimleri uyarabilir. Insanlarda değşinim oranı son derece düşüktūr; böyle olmasına karşın, her eşey hücresindeki (gamet) gen sayısı öylesine çoktur ki, bir Darwin'in 1835'te Galapagos adalarında gözlemledigi genin bir değşinim taşıyor olması büyük bir olasılıktır. Darwin ispinozları, ortak bir atadan uyarlanma yayılmasının Gen akışı. Bitkilerin çiçektozlarında (polen) olduğu gibi, örneğidirler. Farklı gaga biçimleri, farklı besin tercihlerini yeni genler bir topluluğa, başka bir topluluktan yeni yansıtır. Ötlegengillere benzeyen Certhidea olivacea üreme organizmaları ya da eşey hücreleri aracılığıyla (A)çalılıklarda küçük böceklerle beslenir. Ağaç ispinozlarının (B) birçok türü böcekleri yer. Yer sokulur. Gen akışı, doğal ayıklanma sürecine karşıt ispinozlarının çoğunda, tohumlar kırmaya uyarlanmış ini yönde iş görebilir. gagalar (C) vardır; genellikle kaktüslerle beslenen türlerdeyse Genetik sürüklenme. Gen havuzu içinde rastlantısal bir gagalar daha uzun ve sivndır. biçimde oluşan değişmeye “genetik sürüklenme" ya da "kalıtımsal sürüklenme" denir. Alel yitimi sıklığı, küçük bir toplulukta daha büyüktür. Dolayısıyla, küçük toplu büyük sıklıkla geçirilir. Sonuçta, sonraki kuşaktaki top luklarda, çiftler (eşler) genetik bakımdan daha benzer luluğun genetik yapısında oluşan değişiklik, evrimi oldukları için daha az değişme eğilimi vardır. oluşturur. Doğal ayıklanma. Bir zaman süresi içinde doğal ayık YENİ TÜRLER lanma (ya da seçmeci üreme) gen havuzu içindeki alel Yeni türler, ya bir türün bir başka türe değişmesiyle ya genlerin sıklığında değişikliklerle ya da Hardy-Wein da bir türün iki ya da daha çok türe ayrılmasıyla evrim berg dengesiyle temsil edilen evrimleşmeyen evreden geçirir. Türlerin oluşumunun ağırlıklı biçimi olan ayrıl daha büyük bir sapmayla sonuçlanır. ma, tür topluluklarının coğrafi açıdan ayrılmasının so Degişkenlik. Topluluklar, eşeysel üremeyle ve başka nucudur. Birbirinden ayrılan topluluklar, farklı değşi yollardan (bitkilerdeki kendi kendine döllenmeyi en nimler, yeniden bileşimler ve ayıklanma baskılanmaları gelleyerek dış üremeyi teşvik eden kendiyle uyuşmaz geçirir; dolayısıyla evrimleri farklı çizgilerde gelişir. Ay lik gibi) geliştirilen geniş bir değişme çeşitliliği gösterebi rılma, öbür topluluklarla melezlenmeyi önlemeye ye lirler. terliyse, bu farklılıklar yeni bir türün (başka bir öbekte Eşeysel üremede, her birey, kalıtım yoluyla anne ve başarılı biçimde melezlenenmeyen bir organizma gru babadan eşit sayıda kromozom, dolayısıyla gen alır; bu bu) oluşmasına yetecek kadar kapsamlı olabilir. Ayrıl nedenle, genlerinin bileşimi hem anneninkinden, hem mayla oluşan evrimsel değişiklikler, öbeğin üreme sis de babanınkinden farklıdır. Genlerin sayısı öylesine temlerindeki farklılıkları kapsar. Tek bir öbeğin zaman çoktur ki, türlerin tarihinde bir gen bileşimi, belki de la yeni bir çevrenin uygun bölgelerine yayılarak birkaç hiçbir zaman tekrarlanmaz. Bir başka süreç de, anne ve altöbeğe farklılaşmasına, uyarlanma yayılması denir. babadan kalıtımla alınan her kromozom çiftinin, fizik Ekvatorun doğusundaki Galapagos adalarında yaşa sel kopma ve değiş tokuş aracılığıyla segment alış veri yan Darwin ispinozları, uyarlanma yayılmasına örnek şinde bulunduğu yeniden bileşimdir. gösterilebilir. Belki de adalara ulaşan ilk kara kuşları Sonuç olarak, kalıtımla aktarılan genlerin ilk birleş olan Darwin ispinozları, rekabetin bulunmadığı koşul mesi yeniden birleşme geçirir; böylece, ortaya çıkabi larda çevrenin birbiriyle bağlantısız birkaç bölgesine lecek yeni kalıtım örneklerinin sayısını çoğaltır. Bu tür yerleşerek, farklı birkaç çizgi üstünde birbirlerinden eşeysiz üreyen topluluklarda, sözgelimi bazı bakteriler, farklılaşmışlardır. Bu farklılaşma biçimleri, biyologların su yosunları ve mantarlarda, değşinim , kalıtımla aktarı organizmaları ortak özellikleri olan hayvan öbeklerine lan değişmenin tek kaynağını oluşturur. ayıran sınıflandırma şemasında da gözlenir. Omurgalı Sonuçta ortaya çıkan genetik değişkenlik, doğal ların karalara yerleşmesini son derece önemli bir uyar ayıklanmaya bağımlıdır. Çevre kaynaklarını kullanmak lanma yayılması izlemiştir. ta kendilerini daha başarılı duruma getiren özellikler ta Doğal ayıklanma, aynı zamanda, benzer çevrelerde şıyan bireylerin, yaşamlarını sürdürebilme ve üreme yaşayan ya da yaşama biçimleri birbirine benzeyen tür olasılıkları daha yüksektir; bunun tersine, daha az uy lerden toplulukların, evrim sonucu benzer özellikler gun özellikler taşıyanların, yaşamlarını sürdürme olası kazanmasına da yol açabilir. Buna daralan (ya da yakla lıkları daha azdır. Bu nedenle, daha uygun özellikleri san) evrim denir ve ayıklanma üstünde benzer çevrele denetleyen kalıtımsal örnekler, sonraki kuşağa daha rin benzer baskısını yansıtır. Ahtapot gibi kafadanba 6 EVRİM caklı yumuşakçalardaki göz ile omurgalılardaki göz, lar. Tabakalı kayacın en alt tabakasından başlayarak en böceklerdeki, türü yok olmuş uçan sürüngenlerdeki, üst tabakasına yükselen fosil düzeni, fosillerin en yaşlı kuşlardaki ve yarasalardaki kanatlar, deniz kaplumba sindan en gencine doğru sıralanmalarına denk düşer. galarındaki (sürüngen), penguenlerdeki (kuş) ve deni Günümüzden yaklaşık 570 milyon yıl önceden kal zayısındaki (memeli) yassı ayaklara benzeyen uzantı ma Kambriyen Dönemi kayaçları, çeşitli omurgasız de lar, daralan evrime örnek gösterilebilir. niz hayvanlarının (süngerler, denizanaları, solucanlar, MOLEKÜLLER DÜZEYİNDE EVRIM midye-istiridyeler, denizyıldızları ve kabuklular) kalın XX. yy'da, Darwin döneminde bilinmeyen bir bilim tılarını içerirler. Bu omurgasızların oldukça gelişmiş ol dalı olan molekül biyolojisi birbiri ardına evrimi destek maları, bir önceki uzun Kambriyen Dönemi sırasında leyen yeni kanıtlar elde etmiştir. Molekül biyolojisinin farklılaşma geçirmiş olduklarını kanıtlar. En yaşlı Kam temel ilkesi, genlerin kromozomdaki şifrelenmiş (kod briyen Dönemi tabakalarının altında kalmış fosil içeren lanmış) DNA molekülleri zincirleri (Bk. GENETİK ŞİFRE) bazı kayaçlar, mühür gibi basılmış denizanası izlerini, oldukları ve bir genin bir proteindeki aminoasit zincirini üstlerinde yürüyen böceklerinizlerini ve yumuşak mer şifrelediğidir. Değşinimler, DNA'yı kimyasal açıdan de canlar ile yapıları anlaşılamamış bazı hayvanların izleri ğiştirerek, farklı ya da yeni proteinlerin oluşmasına yol ni içerir. açar. Evrimsel zaman süresi içinde, proteinlerin daha Birinci Zaman'da sularda, "trilobitler" adı verilen ek büyük ölçekli yapılarda (kemikler, dişler, vb.) olduğu lembacaklılar ve Eurypterida adı verilen büyük akrep gibi izlenebilir tarihleri olmuştur. Geçmişteki bir ata so benzeri biçimler ağır basıyorlardı. Bütün Birinci Zaman yu, günümüzdeki türden ne kadar farklılaşmışsa, günü dönemlerinde de (günümüzden 570-230 milyon yıl müzdeki türlerin proteinlerinin aminoasit dizilerindeki önce), günümüzdeki nautilusla akraba nautiluslar ve değişiklikler de o kadar belirgindir. kolsuayaklılar (Brachyopoda) yaygındılar. Kömüre BİTKİ EVRİMİ benzer kalıntıları kurşunkalem izlerini andıran tuhaf gö Biyologlar, bitkilerin günümüzden 400 milyon yıl önce rünümlü graptolitler, gelişmelerin doruğuna Ordovis karalara yayılan çokhücreli yeşil suyosunlarından yen Dönemi'nde (günümüzden 500-430 milyon yıl ön (Chlorophyta filumu) geliştiklerine inanmaktadırlar. ce) ulaştılar; sonra apansızın yok oldular. 1980 yılları Günümüzdeki suyosunlarında ve günümüzdeki bitki nin ortalarında araştırmacılar, Ordovisyen Dönemi ka lerde işılbireşim (fotosentez) pigmentleri, selüloz hüc yaçlarında, hayvan yuvaları buldular: Bu fosil izleri, ka re çeperleri ve yaşam çevrimi (kuşaklar almaşmasıyla ralardaki çevresistemlerinin, eskiden sanıldığından çok nitelenir) bulunan çok hücreli biçimlerin ortak olması, daha çabuk evrim geçirmiş olduklarını kanıtladı. bu inancı destekleyen kanıtlardır. Işılbireşimin ilk Birinci Zaman'daki su omurgasızları öbeklerinin bir olarak bakterilerde geliştiği, aşağı yukarı kesin biçimde çoğu, ikinci Zaman'da (Mezozoyik; günümüzden 230 anlaşılmıştır. Yeşil suyosunlarının karaya yerleşmeden 65 milyon yıl önce) yok oldular ya da sayıları kesin bi önce bir õnuyarlanma geçirmiş olmaları olasılığı da var çimde azaldı. İkinci Zaman'da, denizlerde kabuklu dır. Günümüzde bitkilerin çoğunda bulunan uyarlan ammonitler geliştiler; karalardaysa böcekler ile sürün malar arasında su buharlaşmasını yavaşlatan kütikula, genler ağır basıyorlardı. İkinci Zaman'ın sonuna doğru, mumsu tabaka, ışılbireşim ve eşey organları çevresin denizlerde ammonitler yok olurlarken, karalarda da sü deki, kurumayı engelleyen koruyucu hücreler sayılabi rüngenler “hanedanı" çöktü ve yerlerini kuşlar ile me lir. meliler aldı. Böceklerse, gelişip yayılmayı ve inanılma Bitkilerin iki büyük öbeği karayosunları (Bryophyta) yacak kadar çok sayıda tür oluşturarak farklılaşmayı sür ve damarlıbitkilerdir (Tracheophyta); bu iki öbeğin, bü dürdüler. yük bir olasılıkla ortak bir bitkiler öbeğinden farklılaştık Evrimin ilerlemesi sırasında, bitki ve hayvan öbekleri ları düşünülmektedir. Karmaşık ileti sistemleri bulun birbirlerinin yararına, etkileştiler. Sözgelimi, çiçekli bit mayan karayosunları, nispeten küçüktūrler ve nemli kiler tozlaşma için rüzgâra daha az bağımlı duruma ge alanlarda yaşarlar. Damarlıbitkilerse, etkili ileti sistem lince, çiçektozu (polen) taşıyıcı çok sayıda böcek orta leri bulunan damarlanmış bitkilerdir ve günümüzde ya çıktı; çiçeklerin renkleri ve kokuları, böcekleri çek yeryüzünün bitki örtüsünde, çoğunluğu oluştururlar. mek için evrim geçirdiler. Tohumlar, meyveler ve filiz Damarlı bitkilerin gelişmesinde tohum önemli bir geliş lerle beslenen kuşlar da, çiçekli bitkilerle çok yakın bir meyi oluşturur ve karada yaşamı sürdürebilmek açısın birliktelik içinde hızla evrim geçirdiler. Olçul hayvanla dan önemlidir. rin ortaya çıkması, besleyici otların çok geniş alanlara Bulunan fosiller, kara bitkilerinin ilk olarak Birinci Za yayılmasıyla aşağı yukarı aynı tarihlerde oldu; otçulme man'ın Siluryen Dönemi'nde (günümüzden 425-400 meliler de, etçil memelilerin evrimine katkıda bulundu. milyon yıl önce) ortaya çıkuklarını ve Devonyen Döne lar. mi'nde çeşitlendiklerini göstermektedir. Karbon Döne Balıklar ve ikiyaşayışlılar. Devonyen Dönemi'nde (gü mi'nin sonuna doğru, eğreltilerde tohuma benzer olu nümüzden 290-340 milyon yıl önce), yeryüzünün çok şumlar bulunduğu anlaşılmıştır. Karaların daha kurak ve geniş alanları hayvan yaşamı bakımından büyük ölçüde daha soğuk duruma geldiği Permiyen Dönemi'nin son boştu; yalnızca akrepler ve çokbacaklılar gibi çok en larında, tohumlu bitkiler evrimsel bir üstünlük kazana der rastlanan yaratıklar vardı. Buna karşılık, denizler rak, bitki örtüsüne egemen bitkiler haline gelmişlerdir. çok çeşitli omurgasızlarla doluydu. Ayrıca, gerek tatlı Bitki yaprakları, biçim ve boyları bakımından çok ge sularda, gerek tuzlu sularda son derece çeşitlenmiş bir niş bir yelpaze oluşturur ve bazı çeşitleri, çevreye uyar kıkırdaklı ve kemikli balıklar topluluğu yaşamaktaydı. lanmanın sonucudur; sözgelimi, kurak iklimlerde yeti Su birikintilerini ve bataklıkları dolduran birçok balık şen bitkilerde bulunan küçük, köseleyi andıran yaprak öbeğinin birinden, ilk kara omurgalıları ortaya çıkarak, lar, suyu koruyabilir ve daha az işık geçirir. Aynı biçim omurgalıların karalarda yaşamalarına elverişli bütün or de, ilk kapalitohumlular, kuraklık dönemlerinde yaprak tamlara yayılmalarını başlattılar. dökerek mevsimlik su azalmalarına uyum göstermişler Devonyen Dönemi'nin suda yaşayan çok sayıda dir. canlı biçimi arasında en çok dikkati çeken, su yüzüne EVRİMİN KANITLARI çıktıklarında hava yutabilen, lop-yüzgeçli Crossoptery Fosiller, yaşamın tarihine ilişkin önemli ipuçları sağlar gii alt sınıfı üyeleriydi. Hava yutabilen bu kemikli balik EVRİM 7 olursa, çevre isisindan bağımsız, değişmez bir beden lar alt sınıfı üyelerinden, ilk kara omurgalıları olan ikiya şayışlıların geliştiğine inanılmaktadır. Bilim adamları, sıcaklığını koruması olasılıgı o kadar yüksektir. Sözgeli mi kuşların ve memelilerin iç metabolizma etkinlikleri Crossopterygii üyelerinin karaya çıkmaya cesaret et aracılığıyla beden sıcaklıklarını denetlemelerine ("sr melerine neyin yol açtığı konusunu henüz aydınlata cakkanlılık" ya da "endotermi" adı verilen durum) kar mamışlardır). Karalara çıktıkça kara yaşamına eğreti bir şılık, günümüzün sürüngenleri, beden sıcaklıklan açı biçimde uyarlanma göstermişler, ama rakiplerle karşı sindan kararlı değillerdir; beden sıcaklıklannı davranış laşmadıklarından, yaşamlarını sürdürmeyi başarmışlar sal etkinliklerle düzenlerler ("soğukkanlılık" ya da "ek dır. totermi" adı verilen durum). Bilim adamlarının çogu, di Uyarlanmaları gelişmemiş de olsa, bu lop-yüzgeçli nozorlari, metabolizmaları hızlı, büyük, canlı, sıcak balıkların yeni ortamda yaşamalarına büyük ölçüde kanlı hayvanlar degil, hantal, aşırı iri, soğukkanlıkerten yardımcı olan bazı özellikleri vardı: Her ikisi de atmos keleler saymaktadırlar; bununla birlikte, bazı biyoloji fer solunumu için gerekli olan zarsi akciğerler ve burun uzmanları, özellikle de John Hopkins Unversitesi'nden iç delikleri, vb. Robert T. Bakker, dev boyutlu bir dinozorun her sabah "Önuyarlanma" adı verilen bu tür özellikler, Cros bir kaya üstünde güneşlenerek isinabilmesine olanak sopterygii altsınıfı üyeleri karaya göçe hazırlandıkları bulunmadığını, beden sıcaklıklarını bir iç etkinlikle dü için gelişmemişler, rastlantısal olarak ortaya çıkmışlar zenlemeleri gerektiğini savunmaktadırlar. di; ama karadaki balığa bir yarar sağladıkları andan baş Sürüngenlerin egemenliği, ikinci Zaman'ın sona er layarak, doğal ayıklanmada üstünlük sağlayan özellik mesinden önce çökmüş, pek çok sayıda ikinci Zaman ler haline geldiler. Karada yaşayan ilk ikiyaşayışlılar, ba sürüngeninden nispeten çok azı, günümüze kadar ya lığa benzer kuyrukları bulunan ince bedenli hayvanlar şamlarını sürdürebilmişlerdir: Timsahlar, kertenkeleler, dı; ama karada yer değiştirmeye olanak veren bacakları yılanlar, kaplumbağalar. Çok geniş sürüngenler velpa vardı. Bu bacakların Crossopterygii üyelerinin et lopları zesinin böylesine daralmasının nedeni henüz aydınlatı ve kemiksi oğeler içeren yan yüzgeçlerinden geliştikleri lamamıştır; genellikle çevre koşullarındaki köklü bir de sanılmaktadır. ğişikliğin sonucu olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte eski ikiyaşayışlılar hiçbir zaman ka Dev sürüngenler gibi bazı organizmalarınevrim sü rada yaşamaya tam anlamıyla uyarlanmamışlardı. Ya reci içinde yok olmalarına karşılık, bazı organizmalar, şamlarının büyük bölümünü su içinde geçiriyorlardı; milyonlarca yıl boyunca pek az değişiklik geçirerek gu onların günümüzdeki torunları olan semenderler, su nümüze kadar gelmişlerdir. Sözgelimi, keselisiçangiller kelerleri, kurbağalar ve karakurbağaları da, yumurta ailesinin örnek türü opossum, Tebeşir Dönemi'nden dökmek için hâlâ suya dönmek zorundadırlar. Suda ya (günümüzden 65 milyon yıl öncesinden çok) aşağı yu şama evresinin sürüngenlerle sona ermesi, evrimin karı hiç değişmeden soyunu sürdürmüştür; kral yen başlıca ilerlemelerinden biridir. geç, 500 milyon yıl önceden kalma fosillerinden pek Sürüngenler. Sürüngenlerin ikiyaşamlılardan gelişme farklı değildir. Söz konusu organizmalarda gözlemle lerine katkıda bulunan en önemli etmenin, karaya bira kılabilecek kabuklu bir amniyolu yumurtanın gelişmesi nen bu beklenmedik kararlılıgın nedeni konusunda ye terli bir açıklama henüz getirilememiştir; yaygın görüş, olduğu söylenebilir. Bu gelişme, sürüngenlere, biyoloji bunların nispeten değişmeyen bir çevreye en kusursuz tarihinin en görkemli uyarlanma sonucu yayılmaların dan birinde, kıtalar boyunca yayılma olanağını sağla biçimde uyarlanmayı başarmış organizmalar oldukları dir. Bununla birlikte, bu tür kararlı biçimler, günümu mıştır. zün dünyasında hiç de baskın durumda değillerdir. Daha sonra gelişen kuş yumurtaları gibi, sürüngen yumurtaları da embriyoyu koruyan, besleyen ve solu Baskın yaşam biçimlerinden biri olan insan türü, kısa sü num yapmasına olanak veren karmaşık bir dizi zar ice rede hızlı bir evrim geçirmiştir. Memelilerin ortaya çıkışı. Sürüngenlerin çökmesi, kuş. rir. Embriyo ile amniyo (embriyoyu gevşek biçimde ör ten ince zar) arasındaki aralık, deniz suyuna benzeyen lara ve memelilere evrim olanakları sağladı. İkinci Za bir amniyo sıvısıyla doludur; İnsanlar dahil, memelile man'da küçük boyutlu ve önemsiz olan memeliler. Üçüncü Zaman'da (Senozoyik, günümüzden 65 mil rin embriyoları da buna benzer bir sıvı içeren amniyo yon yıl önce başlamıştır) tartışmasız biçimde baskın kesesi içinde gelişirler. Bu olgu, yaşamın denizlerde başlamış olduğunun ve çeşitli beden sıvıları arasındaki öbek haline geldiler. tuzların dengesinin sonraki evrim sırasında çok fazla Memeliler balina, yunusbalığı ve ayıbalığı gibi deniz değişmemiş olmasının, bir göstergesi olarak yorumlan türleri, köstebek gibi toprak altında yaşayan kazıcı canlı türleri, yarasa ve uçan sincap gibi uçan ve havada süzü mıştır. Insan embriyosunda bulunan zarların, temelde sürüngen ve kuş yumurtalarındaki zarlara benzemesi len hayvanlar, at gibi koşucu hayvanlar biçiminde çeşit lenmiştir. Bu çeşitli memeli öbekleri, özellikle ortak ata de anlamlıdır. Insan yumurtasındaki vitellüs kesesi, kü larından aldıkları ve yüzmek, uçmak, karada hareket çük ve işlevsiz olarak kalmıştır ve allantoyis insan em briyosunda karmaşık bir gelişme sergilemez. Bununla etmek için özelleştirdikleri uzantıları sayesinde, birbi birlikte, insan embriyosunda bir vitellüs kesesinin ve al rinden farklı yaşama biçimlerine çok iyi uyarlanmışlar lantoyisin bulunması, büyük ölçüde farklı omurgalı tür dır. Bir insan kolu ile bir balinanın yüzgeci ve bir yarasa leri arasındaki evrim ilişkisini belgeleyen en güçlü kanit kanadı arasında, yüzeysel olarak pek az benzerlik bu lardan birini oluşturmaktadır. Bunun sonucunda da, in san dahil memelilerin, vitellüs bakımından zengin olan lunmakla birlikte, bunların iskeletlerinin daha yakından yumurtalarını dışarı çıkararak (yumurtlayarak) üreyen incelenmesi, yapısal bakımdan kemiği kemigine aynı olduklarını gösterir. Biyoloji uzmanları yapısal açıdan hayvanlardan türedikleri düşünülmektedir. eşlikleri evrimsel ilişkinin kanıtı saymaktadırlar. Sözgeli Sürüngenler, özellikle de dinozorlar, 100 milyon yıl dan uzun süre, yeryüzünün baskın ara hayvanı olarak mi, bütün dört ayaklı omurgalıların birbirine eş ayak ke yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Sürüngenlerin iyi bir gelis miklerinin, ortak bir atadan türediği sonucuna varıl me içinde oldukları İkinci Zaman, “sürüngenler çağı" maktadır. Biyoloji uzmanları, yapısal eşlik özelliklerini, benzer işlevler gören, ama yapısal bakımdan farklı ben diye de adlandırılmaktadır. Evrim başarısı bakımından, hayvan ne kadar büyük zerlik özelliklerinden ayırmaya özen gösterirler. Söz. 8 EVRİM Prekambriyen Kambriyen Ordovisyen Siluryen Devonyen Mississippiyen Pensilvaniyen Permiyen Triyas Jura Tebeşir Paleojen 570 Eyosen 500 Oligosen 430 Miyosen 390 Pliyosen 340 Pleyistosen 320 Dördüncü Zam! 280 birhücreliler 230 yıl çokhücreliler 190 milyon yumuşakçalar 135 baliklar 65 54 ikiyaşayışlılar 38 sürüngenler 26 memeliler kuşlar 12.5 insanımsılar 10.01 Birhücrelilerin tarihi Prekambriyen Dönemi'nde başladı. Kambriyen iner 'nde çokhücreli canlılardan, günümüzde de yaşamını başarıyla sürdüren kafadanbacaklılar ve yumuşakçalar dahil, birçok omurgasız hayvan türü ortaya çıktı. Ordovisyen Dönemi sırasında ortaya çıkan ilk omurgalılar olan balıklar, Devonyen Dönemi'nde bollaştılar. ſkiyaşayışlılar, lop yüzgeçli balıklardan, Devonyen Dönemi'nin sonlarında ortaya çıktılar. Kara yaşamına uyarlanmış sürüngenler ikinci Zaman'da ağır basan hayvanlar oldular. ilk memeliler Üçüncü Zaman'daki sürüngenlerden evrim yoluyla geliştiler. Üstünde tartışma bulunmayan ilk kuş fosili, Jura Dönemi'nden kalmadır. Miyosen Dönemi'nden günümüze kadar gelen kafatasları, insanımsıların maymunlardan yakın bir dönemde farklılaştığının kanıt sayılmaktadır. gelimi bir kuşun kanadı ile bir kelebeğin kanadı benzer da günümüzden yaklaşık bir milyon yıl önce çağdaş ata dir; yani her ikisi de uçmak için kullanılır; ama yapısal evrimleştiği belirlenmiştir. bakımdan, bütünüyle birbirinden farklıdır. Benzerlik Primatların yayılması. Insanların da içinde yer aldığı özellikleri, evrim ilişkisi göstermezler. memeliler takimi Primatlar (Primates) Üçüncü Za Birbirini aralıksız izleyen kayaç tabakaları içinde ko man'da yayılma geçirmişlerdir. Bütünüyle yerde yaşa runmuş, birbiriyle çok yakından ilgili fosiller, evrimcile maya uyarlanmış insan dışındaki primatlar, öncelikle re birçok türün, birkaç milyon yıl içinde oluşmuş evri ağaçlarda yaşarlar. Takımın birçok temel özelliği, ağaç. mini izlemek olanağını sağlamıştır. Aun ataları, ön avak larda yaşamaya uyarlanma sonucunda ortaya çıkmıştır. larında dört, arka ayaklarında üç toynağı bulunan teriye Gerçekmaymunların insanların en yakın akrabaları cinsi köpek boyunda küçük bir hayvanın binlerce fosil oldukları ve sonunda insan türüne ulaşan soy çizgisinin kalıntısı aracılığıyla izlenebilir. Bu at, günümüzden yak Üçüncü Zaman'da maymun soy çizgisinden farklılaş laşık 54 milyon yıl önce, Eyosen Dönemi'nde yaşamış mış olduğu konusunda, aşağı yukarı bütün uzmanlar tir. Tabakalı kayaçların daha yüksek tabakalarındaki fo görüş birliği içindedirler. Bu dönemden kaldığı anlaşı sillerden, söz konusu atın günümüzdeki atlar gibi tek lan birçok insan benzeri fosilin, insanların ataları olabi toynaklı ata doğru evrim geçirdiği, bu tek toynaklı atın lecekleri ileri sürülmüştür (Bk. 'TARİHÖNCESİ INSAN

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.