GİRİŞ 1800 ile 1900 yılları arasındaki döneme adını veren Romantik dönem sanatın her dalında etkisini göstermiştir. Romantik terimi, 19. Yüzyıl öncesinde, fantastik, duygusal, masalsı, düşsel gibi sanatsal özellikleri nitelemek için kullanılıyordu.Yaklaşık yüz yıllık bir süreci kapsayan romantik akım, belirli evreler içinde incelenir. Genel itibariyle bu evreler üçe ayrılır: Erken Romantizm, Yüksek Romantizm ve Geç Romantizm. Müzikte romantizm, duygusal anlatımı kolaylaştıran kısa ve yalın, dokusu bakımından yumuşak yeni formlar üretmiş, ama asıl ritm, armoni ve özellikle ses renkleri anlayışında yeni bir açılım sergilemiştir. Carl Maria von Weber, 1786 – 1826 yılları arasında yaşamış Alman Romantik dönem bestecisidir. Müzik tarihinde Alman Romantik Operasının kurucusu olarak anılmaktadır. Klarnet eserlerine büyük önem vermiş ve 1800’lü yılların başında sanatının doruğu olan gençlik döneminde klarnet repertuarının en önemli üç konçerto ve konçertinosunu yazmıştır. Konçerto bir solo çalgının bazen de iki veya daha fazla sayıda çalgının orkestra ile icrası anlamına gelir. Genel itibariyle Sonata – allegro formu üzerine kurulu olan konçerto formu üç bölümden oluşur. 2 klarnet ve orkestra için konçerto, 1 konçertino, 1 kvintet ve 1 duet konçerto besteleyen Weber, 2. Klarnet Konçertosunu 17 temmuz 1811’de yakın arkadaşı ünlü klarnetçi H. Baermann için yazdı. Prömiyeri 7 ağustos 1811 de yapıldı. Klarnet İcracılığının ilk temel öğretisi doğru dudak tekniği ve nefes tekniğidir. Öncelikle doğru diyafram solunumunu öğrenmek, profesyonel olacak bir klarnetçi için kaçınılmazdır. Ancak bu iki önemli nokta doğru bir şekilde aşıldıktan sonra, klarnet metotlarındaki egzersizlerin çalışılması ile üstün başarıya ulaşılabilir. Problem Carl Maria von Weber 1786 – 1826 yılları arasında yaşamış romantik bestecidir.Eserlerinde döneminin özelliklerini yansıtmaktadır. Weber’in 2. Klarnet Konçertosunda bu özellikleri görebiliriz, fakat bu konçerto icra açısından çeşitli sorunlar içermektedir.Bu sorunları aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz. 1 Konçerto formunun Klasik dönemden Romantik dönem müziğine kadar gelişimi 2 C.M. von Weber’in hayatı ve dönem içerisindeki yeri 3 C.M. von Weber’in 2. Konçertosunun Form Analizi i. Armoni incelemesi ii. Yorumlar 4 Klarnet Çalma teknikleri i. Güzel bir ses tonuna sahip olmak ii. Doğru nefes alma tekniği Klarnet öğrencileri bu sorunlar karşısında ya eserleri bilinçsizce çalışmakta yada doğru çalış yöntemlerini gösteren bir kaynak aramaktadır. Özellikle bu tip Türkçe kaynakların sınırlılığı göz önüne alınırsa bu çalışmanın gerekliliği ortaya çıkacaktır. Amaç Bu çalışma ile • C.M. von Weber’in 2. Klarnet Konçertosunun nasıl daha iyi yorumlanacağının fikirlerini paylaşmak, • C.M. von Weber’in 2. Klarnet Konçertosunu icra ederken çalışılması gereken egzersizleri göstermek, • Yapılan çalışmayı Klarnet icracılarına örnek olarak sunulması amaçlanmaktadır. Önem Bu araştırma, eserdeki mevcut zor pasajların icra edilebilmesi için çalışılması gereken egzersizlerin ortaya konması, bu egzersizlerin sadece bu eser ile sınırlı kalmayıp Klarnet çalışmalarında temel çalışmalar niteliği taşıması açısından önem taşımaktadır.Diğer yandan, konçerto formunun incelenmesi, icracının çalıştığı eserin formu hakkında bilgi sahibi olması araştırmayı önemli kılan unsurlardan biridir. Sınırlılıklar Bu araştırma C.M. von Weber’in 2. Klarnet Konçertosu’nun form incelemesi, müzik analizi ve Klarnet icra tekniği problemlerinin incelenmesi ile sınırlıdır. Tanımlar Konçerto : (İtalyanca) “ Birlikte etki yaratmak ” anlamına gelmektedir. Bir diğer anlamı ise Bir solo yada birkaç solo enstrüman’ın orkestra eşliğinde katıldığı senfonik biçimdir. Form : Biçim, yapım şekli Sonat, sonat allegrosu, kadans, ağızlık gibi diğer kavramlar çalışma içerisinde yeri geldiğinde tanımlanacaktır. Araştırma Yöntemi Araştırmanın modeli, bilgi kaynakları, bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesidir. Bu aşamada bir bilgi tarama modeli kullanılmıştır. Tarama modellerinde, geçmişte veya halen var olan bir durumu olduğu gibi tespit etmek söz konusudur. Bestecinin eserleri icra edilmekte ve çeşitli çalış teknikleri denenmektedir. Her ne kadar yeni teknikler denenmekte ise de ağırlıklı olarak belli bir çalış tekniği vardır ve klasikleşmiştir. Yeni teknikler geliştirmek pek mümkün olmadığından araştırmada denenmiş metotların dışına çıkılmamaktadır. Konuyla ilgili olarak ansiklopediler, kitaplar, dergiler, enstrüman metotları, çeşitli nota örnekleri incelenmiş ve öğretim üyelerinin görüşüne başvurularak araştırmanın amaçlarına ulaşmaya yarayacak veriler toplanmaya çalışılmıştır. BÖLÜM 1 ROMANTİK DÖNEM VE CARL MARİA von WEBER 1.1 Romantik Dönem Müzik tarihinde 19. Yüzyıl “Romantizm Çağıdır”. Doğaldır ki, 100 yılı kapsayan uzun bir dönemde romantik anlayış gelişmiş, değişim göstermiş ve evrelere ayrılmıştır. Erken Romantizm (1800 – 1830) Yüksek Romantizm (1830 – 1850) Geç Romantizm (1850 – 1890) Hoffmann’ın masalsı öğelerden örülmüş “Undine” operası (1816), müzikte romantizmin ilk örneklerindendir. Weber’in Freischütz’ü (1821) ilk büyük romantik yapıt olarak kabul edilir. Halk arasında yüzyıllardan beri anlatılagelen masallardan yararlanarak ormanların gizemli renkleriyle bezenen bu operanın baş karakterleri düşler ülkesinin insanlarıdır. Erken romantizm, İtalyan hafif operasının son ve en büyük temsilcisi Rossini’nin “oyunsu” ve “yapay” operalarıyla Avrupa’nın tamamında, hatta Amerka’da kitlelere malolmuştur. Yüksek Romantizm, olarak adlandırılan ikinci evre, 1830 temmuz devriminin politik etkileriyle yönlenmeye başlamıştır. Artık romantizmin merkezi Viyana değil, Paris’tir. Fransız edebiyatının Hugo ve Dumas gibi ünlü romantik yazarları yükseliş evresini derinden etkilemiştir. Berlioz’un Fantastik Senfoni’si (1830), müzikte bu evreyi temsil eden ilk baş yapıttır. Paganini’nin “çifte kişiliği” ve çalgı ustalığını inanılmaz bir pratiğe ulaştırması, Lizst’in de aynı paralelde piyanoda çalgı ustalığını olağanüstü geliştirmesi gibi etkenlerin yanı sıra, Chopin’in büyüleyen tınıları, Schumann’ın şiirsel müziği ve düşünsel ağırlığı, Mendelssohn’un romantik klasisizmi, bu evrenin temel taşlarıdır. Geç Romantik evre, 1848 Devrimi’nin duraklattığı kısa bir süreçten sora ivme kazanmıştır. Mendelssohn’un 1847’de, Chopin’in 1849’da, Schumann’ın 1856’da ölmesinden sonra, yeni dönem açan baş yapıtlar Liszt’in Senfonik Şiirleri’dir. Wagner’in Musikdram kavrayışı, Verdi’nin operaları, bu oldun dönemi yansıtır. Sonrada Franck, Bruckner ve Brahms’da kişiliğini bulan yeni kuşak gelmiştir. Geç romantik evre, düşünsel ve estetik açıdan, Tarihçilik, Doğalcılık ve Ulusalcılık renklerini birbiri ardına sergileyen dinamik bir çağdır. Romantizm, eski Fransızca’daki “romance” (şiir yazma) sözcüğünden kaynaklanmıştır. 17. ve 18. Yüzyılların edebiyatında masalsı, fantastik özellikleri dile getiriyordu.Düşünsel planda romantizm, öznelliğe, kişiselliğe, kişinin öznel duyarlılığına dayanır. Schelling’in Ben üzerine denemesi, romantik akım boyunca hep yinelenecek olan Ben kavramını, düşüncede ve sanatta odaklaştırır.Ben nasıl duyuyorsam öyledir! Duygularım bana böyle söylüyor! Benim duygularım…ben, ben ve ben…Romantizmin duygusal kavrayışını belirleyen işte budur: Ben’in, Benliğin içinden gelen… Müzikte romantizm, biçimsel bütünlük ilkesini temsil eden ve sürekli olarak yeni düşünceler üreten klasisizme bir karşı akım olarak ortaya çıkmıştır. Dramatik doruk noktaları temel alınarak üretilmiş müziğin yapısı, romantizmde parçalanarak eski müzikteki yığma kompozisyonun geri gelmesine yol açmıştır. Sonat formu paramparça olarak yerini, giderek artan sayılarda ortaya çıkan, daha az ciddi ve eskisi kadar şematik olmayan kalıplardan oluşan sistemlere bırakmıştır. Romantik dönemde müzik, sadece orta sınıfın malı durumuna gelmiştir. Orkestraların, şatolarla sarayların şölen salonlarından çıkıp orta sınıf tarafından doldurulan konser salonlarına geçmesi gibi, oda müziği de soyluların salonlarından çıkıp, orta sınıfın çalışma odalarına kadar girmiştir. Müzik eğlencelerine giderek daha büyük ilgi duymaya başlayan kitleler, daha hafif, daha bütün halinde olan, daha az karmaşık müzik istemişlerdir.Bu talep, bir yandan, daha kısa, daha eğlenceli, daha çeşitli formları gerektirirken, öte yandan müzik yapıtlarının ciddi müzik ve hafif müzik diye ikiye ayrılmasını getirmiştir. 1.2 Romantik Müziğin Özellikleri Müzikte romantizm, türler ve formlar, armoni, ritm, tını renkleri vb. açılardan kendine özgü yenilikler getirmiştir. Romantikler, kendilerinden önceki klasik tür ve formları devralmışlar, bazıları üzerinde değişiklik yapmışlardır. Yeni olarak, şiirsel küçük piyano parçalarını Schubert’in başlattığı sanat şarkılarını, senfonik şiiri ve Wagner’de temsilcisini bulan Müzikdrama’yı getirmişlerdir. 19. yy. bütün şiir eğilimleri, özündeki düşünce ile çalgı müziğine aktarılmıştır. Romantik armoni, klasik armoniyi, kromatizm, alterasyon, anharmonik ile sürdürerek atonalite’nin (ton dışı müzik) sınırlarına dayandırmıştır. Sekvens tekniği ve kadans izlekleri vb. romantik armoniyi ışıtmıştır. Kromatik çizginin giriş ve çıkışları, tona uzak akorlara götürmüş, böylece elde edilen “güvercin boynu renkleri”, çeşitli ruhsal durumların ifadelendirilmesini sağlamıştır. Melodi öylesine önemsenmiştir ki, iki kuşak sonra R. Strauss bile Schubert müziğinin incelenmesi gerektiğini söylemiştir. Melodik çizgiyi belirleyen eski kurallar bir yana atılmış, ruhsal açılım’ın ifadelendirilmesi esas sayılmıştır. Tema oluşumu, Schubert’in bitmemiş senfonisinde “tehlike”, “sıkıntı”, “ateş” gibi olguların anlatımında, aralıkların daraltılması ve kromatik çizginin yinelenmesiyle sağlanmıştır. Temayı belirleyen bu yaklaşım, ilginç bir örnektir. Ritmik yaklaşım psikolojik durumları belirginleştiren vurgularla, senkoplarla zenginleştirilmiş, çoksesliliğin ritmik dilimleri, modern müziğin sınır bölgesine kadar ulaşmıştır.Romantizmin öznellik temeli üzerinde yükselen ritm anlayışının, bestecisine göre değişen özellikler taşıdığı da söylenebilir. Doğayı ve evreni ancak içten bir müziğin yansıtabileceğini ya da yaşatabileceğini savunan romantikler, doğal seslere yakın tınıları yeğlemişlerdir: ilkel bir korno olan av borusu, şövalyelerin, kalelerin ve av’ın anlatımında; flüt, kırsal tabloların betimlenmesinde; klarnet ise ilkçağın çağrıştırılmasında kullanılmıştır. Romantiklerin evren kavrayışı, materyalizmin de etkisiyle “tınısal büyüme” diyebileceğimiz sonuçlar doğurmuştur. Bunun örneğini, büyük orkestralarda ve kalabalık korolarda görüyoruz. Berlioz, özlemini duyduğu “dev orkestra” ya yeni tını renkleri katmak için antik çalgıları da sokmuştur.Dinsel ve törensel anlatımlar için tuba ve trombonlar kullanılmıştır. Romantiklerin tarihsel yaklaşımı da ilginçtir: Önceki dönemlerin müziğine, o çağın anlayışına bakmamışlar, kendi gözlükleri arkasından değerlendirmek istemişlerdir.1 1 Ahmet SAY, (1997): Müzik Tarihi, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara: s.336 – 341 1.3 CARL MARİA von WEBER’in Hayatı Carl Maria von Weber hayatı boyunca geçmişinin 1622’de 2. Ferdinand tarafından soyluluk verilmiş Johann Baptist Weber’e dayandığına inandı. Yine de; ailenin ilk bilinen üyesi 1704’de ölen Hans Georg Weber isimli bir değirmenciydi. Baronluk ünvanı “von”, onu sessiz bir biçimde kabul etmiş görünen bestecinin babası Franz Anton Weber’e kadar ortaya çıkmadı. Franz Anton Weber’in ikinci karısı olan Genovefa Brenner (1764 – 98) bir şarkıcı ve oyuncu olarak deneyimi ile, eşine Weber Tiyatrosunun kuruluşunda yardımcı oluyordu. 1779 dan beri Franz Anton Weber, Lübeck, Eutin’deki Prince Bishop’un Kapellmeister’i idi, ve Carl Maria burada doğdu. Weber’in otobiyografisinden çıkarılan 18 aralık 1786 tarihi uzun zaman kabul edildi; yine de Landeskir’de büyük bir şevkle eşi Caroline’in de doğum günü olduğu için; Carl Maria von Weber için doğum tarihi 18 veya 19 olarak geçmesine rağmen vaftiz tarihi 20 kasım olarak kayıtlıdır. Çocukluğunda çelimsiz olan Weber, sağ kalça kemiğindeki rahatsızlıktan dolayı kalıcı bir sakatlığı vardı. Küçük yaştan itibaren babasının tiyatrosunun dekorları arasında oyun oynardı. Çok başarılı olmasa da, ilk müzik derslerini yarı kardeşi olan Fridolin’den aldı. Tiyatro Hildburghausen de durduğunda, Weber, ilk sistematik derslerini Johann Peter Heuschkel’den aldı. Ayrıca Salzburg’da Michael Haydn ile daha kapsamlı çalıştı ve bu çalışma sırasında 6 füg den oluşan bir seri yazdı. Münih’te Johann Nepomuk Kalcher ile çalışan Weber ilk operası olan “Die Macht der Liebe und des Weins” (Kaybolmuştur) ve Grosse Jugendmesse’nin ilk karalamalarını burada yazdı. Bu arada Münih Tiyatrosunda Fransız operası ve Singspiel’ler hakkında bilgiler öğrendi. Müziğini basmayı kolaylaştırmak umuduyla taş baskının mucidi oldu. Weber Freiberg’de ikinci operası olan librettosu gezici opera tiyatrosunun şefi olan Carl von Steinsberg’e ait Das Waldmadchen i yazdı. Bu opera 24 kasım 1800 de sahnelendi. Dönüşte Chemnitz ve Münih arasında tekrar Salzburg’a 1801 kasımında geldi. Burada Michael Haydn himayesinde missa’sını revize etti ve üçüncü operası olan Haydn’in “ çok ateşli ve nazik ayrıca librettoya uygun bestelendi” diyerek övdüğü “Peter Schmoll ve Komşuları” nı tamamladı. Weber’in Kardeşinin yaşadığı Augsburg’daki prodüksiyon planları, içinde Hamburg ve Eutin turneleri ve küçük piyano piyesleri ve şarkılar bestelemek için ertelendi. Weber’ler Augsburg’a Peter Schmoll’un sahnelenmesi için 1803 martında döndüler. Weber, Joseph Haydn ile çalışmak amacıyla, Augsburg’dan Viyana’ya taşındı. Halbuki hemen öğrencisi olduğu, ve onun Samori operasının ses partilerini hazırladığı, Abbe Vogler’in etkisine girdi. Burada Vogler’in operasının temaları üzerine iki seri piyano varyasyonları yazdı. Viyana’da yaşadığı 9 ay boyunca birçok eser bestelemenin yanında büyüleyici halk şarkılarını içeren Romantik duygularla, sıkı çalışmayı yeğledi. Daha sonra Vogler’den edindiği tecrübeleri ve tavsiyeleri yeterli bulup, yeni arkadaşı Johann Gansbacher ile birlikte Kapellmeister olmak üzere Breslau’ya gittiler. Gansbacher atamasını kabul etmeyince, Weber kabul etti ve Breslau’ya 11 haziran 1804’de vardı. Ancak Weber burada bir çok problemler ile karşılaştı. Aslında birçok kişiden destek almasına rağmen ne yazık ki birçok kişi de ona karşıydı. Yanında olan isimlerden özellikle Orgçu Friedrich Wilhelm Berner onu çok destekliyordu ve performanslarına saygı duyuyordu. Weber’in Rubezahl operasında beraber çalıştılar. Bu çalışmaların sonunda bir kaza meydana geldi. Bir gece operanın müziği için geldiğinde Berner, Weber’i yerde yatarken buldu. Weber Babasının şarap şişesine doldurduğu taş baskı asidini içmişti. Weber iki ay hasta yattı ve bir daha asla eski şarkı sesine kavuşamadı ve işe geri döndüğünde düşmanlarının eserlerine verdiği tahrifat ile karşılaştı. Daha sonra istifa etti. 1806’nın kış aylarında Carlsruhe’de bir Dük ile tanıştı ve ondan beste siparişi aldı. Bu olay ona cesaret verdi ve küçük bir orkestra için iki senfoni, korno konçertinosunun ilk versiyonunu ve birkaç varyasyon yazdı. Carlsruhe’den gizli bir
Description: