Türk Psikoloji Yazıları, Nisan 2017, 20 (Özel Sayı), 96-109 “Gezi, Bardağı Taşıran Son Damlaydı”: Sosyal Psikolojik Bir Perspektifle Gezi Parkı İsyanını Anlamak Meral Gezici-Yalçın Özden Melis Uluğ Abant İzzet Baysal Üniversitesi Massachusetts Üniversitesi Amherst Özet Şehir isyanlarıyla ilgili uluslararası alanyazın Gezi Parkı eylemlerini anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır (örn., Drury ve Reicher, 2005). Haksızlık algısı, haksızlığın ancak eylem yoluyla ortadan kaldırılacağının düşünülme- si, eylemler sırasında ortak bir kimliğin inşa edilmesi ve kolektifin gücüne güven duymayı içeren isyanın bileşenleri bu çalışmalarda ortaya konulmuştur. Bunun yanında, şehir isyanlarının geçtiği dört aşama (kalabalığın toplanması, dış-grubun müdahalesiyle ortak kimlik altında birleşmesi, dış-grupla gerginliğin tırmanışı ve kalabalığın eylemlerden güçlenerek çıkması) yine bu çalışmalarda gösterilmiştir. Bu araştırmada, hem kendini aktivist olarak görmeyen kişilerin eylemlere katılma motivasyonunu ve isyanı nasıl anlamlandırdığını betimlemek hedeflenmiş, hem de katılımcıların anlatılarından yola çıkarak uluslararası alanyazınla Gezi Parkı isyanının benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmak istenmiştir. Bu amaçla isyana katılan 13 kişiyle derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara protestolara katılma gerekçeleri, eylemler sırasındaki deneyimleri ve eylemlerin sonuçlarını nasıl değerlendirdikleri sorulmuştur. Analiz sonuçlarına göre, bir süredir Türkiye’de gerçekleştirilen uygulamalar, katılımcıları “artık yeter” deme noktasına getirmiştir. Parktaki ağaçların kesilmesi “bardağı taşıran son damla” olarak anlatılmıştır (haksızlık algısı). Bir süredir “sineye çekilenlere” artık dur deme isteği ifade edilmiştir (haksızlığı eylem yoluyla ortadan kaldırma isteği). Parkta bulunmak, isyanın bir parçası olmak, kurulan ortak kimliğin (Gezi direnişçisi) bir üyesi olmak, eylemlere katılmaya devam etmenin nedenleri olarak açıklanmıştır. Katılımcılar gelecekte başka isyanların da olabileceğini düşünmüş ve umutla dolmuştur (kolektife duyulan güven). İsyanın bileşenleriyle ve geçtiği aşamalarla ilgili bulgular, hem alan- yazınla benzerlikler ve farklılıklar üzerinden tartışılmış, hem de Gezi isyanının sosyal psikolojik bir yaklaşımla ele alınmasının gerekliliği çerçevesinde değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Gezi Parkı isyanı, kolektif eylem, anlatı analizi, söylem analizi, tematik analiz Abstract The literature on crowds and urban riots provides an important framework to understand the Gezi Park protests (e.g., Drury & Reicher, 2005). Research indicate that injustice appraisals, lack of alternatives to confrontation, building in- group identity (shared identity), and a sense of collective power (group efficacy) are main elements of riots. In addition, four stages of crowd action are described as a) gathering of the crowd; b) building a new social group in time due to the intervention of outgroup; c) increasing the tension between the ingroup and the outgroup, and d) empowerment. In this study, it is aimed to describe the motivations and experiences of those who do not see themselves as activists and to understand how they make sense of the protests. In addition, both the patterns of the protests in terms of its stages and the motivations of participants were compared with the international literature. Thirteen people from İstanbul who were protestors in the Gezi Park uprising participated in our study. The attempts to cut the trees in the Gezi Park and to burn the tents of the environmentalist were mostly expressed by the participants by using the metaphor of “the last drop”. Participants stated that they took to the streets in order to say “Enough is enough!” and “We are here”. Partici- pants believed that oppression by the government and injustice in society could only be diminished through protests. The crowd gathered together under the common identity of “Gezi resistor”. Participants argued that the protests brought both personal and societal benefits. The common discourse about this point was being hopeful about themselves and society as a whole. Our results concur with the literature in terms of describing the motivations behind people’s partic- ipation and the stages of urban riots. Key words: Gezi Park protests, collective action, narrative analysis, discourse analysis, thematic analysis Yazışma Adresi: Yrd. Doç. Dr. Meral Gezici-Yalçın, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, Gölköy Yerleşkesi, P.K. 14300, Merkez/Bolu E-posta: [email protected] Gezi Parkı İsyanını Anlamak 97 Haziran 2013, Türkiye isyan tarihi açısından önem- mış, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmuştur. Belir- li bir dönemece işaret etmektedir. Gezi Parkı’nın savunu- li bir tarihsel ve kültürel bağlam içinde gerçekleşen kolek- suyla ortaya çıkan ve büyüyen isyan, sosyoloji ve siyaset tif eylemin özgünlükleri, Gezi Parkı isyanına katılanların bilimi gibi farklı disiplinler tarafından çeşitli açılardan anlatı ve söylemlerinden yola çıkılarak tartışılmıştır. ele alınmış ve bu konuda cılız da olsa Türkçe bir alanya- zın oluşmuştur (örn., Arat, 2013; Böcü, 2015; Erdoğan ve Şehir İsyanlarını Anlamak Uyan-Semerci, 2016; Farro ve Demirhisar, 2013; Göle, 2013; Göztepe, 2013; Kuymulu, 2013; Yörük, 2014; Yö- İsyanlar ve kitle (kalabalık) davranışları uzun yıllar rük ve Yüksel, 2014). Gezi Parkı isyanına sosyal psiko- Gustave Le Bon’un kimliksizlenme (de-individuation) lojik açıdan yaklaşan araştırmalar da yürütülmüş (örn., anlayışı temelinde ele alınmıştır (bkz. Drury ve Reic- Odağ, Uluğ ve Solak, 2016; Uluğ ve Solak, 2017), ancak her, 2000; Stott ve Drury, 2016). Ancak 1990’lı yıllarda bu çalışmalar çoğunlukla Gezi Parkı eylemlerine katılan Steve Reicher ve arkadaşları, bireylerin kalabalık içinde aktivistlerle gerçekleştirilmiştir (Acar ve Uluğ, 2015, bağımsız birer özne olarak davranmak yerine ortak bir 2016; Uluğ ve Acar, 2014, 2015). Aktivistlerin eylem- sosyal kimliğe referansla davrandığını ortaya koymuş- liliğini anlamak kadar aktivist bir kimliğe sahip olma- tur (örn., Drury ve Reicher, 1999; Reicher, 1987, 1996, yan kişilerin eylemlere katılma nedenlerini anlamak da 2011; Stott ve Reicher, 1998). Başka bir anlatımla, Le önemlidir. Nitekim aktivizmle ilgili yapılan çalışmalar, Bon’un ileri sürdüğü gibi insanlar kalabalık içindeyken bireylerin geçmiş eylem yaşantılarının sonraki eylemlere kimlik yitimi değil, kimlik değişimi yaşamaktadır. katılımlarını yordadığını göstermektedir (örn., Stürmer ve Simon, 2004). Bu sebeple, daha önce herhangi bir ko- Şehir İsyanlarının Geçtiği Aşamalar lektif eylem deneyimi olmayan kişilerin ilk kez, üstelik şehir isyanı gibi özgün bir kolektif eyleme katılımlarının Kalabalık, çoğunluğu aktivist olmayan bireylerden dinamiğini anlamak oldukça önemlidir. oluşan bir topluluktur; psikolojik olarak farklı kimlikleri İsyan olgusunu anlayabilmek için, bireyi bulunduğu ve niyetleri bulunan fiziksel olaraksa tek vücut olan bir bağlamla etkileşim içinde, başka bir anlatımla, bireyi çev- birlikteliktir (bkz. Reicher, 2011). Bu kalabalık, kimi olay- resini etkileyen ve ondan da etkilenen bir özne olarak ele lar ve müdahaleler sonucunda çeşitli aşamalardan geçen alan sosyal psikoloji araştırmalarına ihtiyaç bulunmak- dönüşümler yaşamaktadır (örn., Drury ve Reicher, 1999, tadır. Kolektif eylemle ilgili sosyal psikoloji alanyazını, 2009; Reicher, 1996; Stott ve Drury, 2000): Birinci aşa- her ne kadar görece yeni bir alan olsa da, oldukça önemli mada, eylemcilerin bazılarının daha radikal olduğu ama araştırmalara ev sahipliği yapmaktadır (ayrıntılı bir ince- çoğunun kendini yasalar karşısında saygın vatandaşlar leme için bkz. Kışlıoğlu ve Uluğ, 2015). Örnek vermek olarak gördüğü, psikolojik olarak farklı gruplardan olu- gerekirse, çiftçi grevlerinden (de Weerd ve Klandermans, şan ancak fiziksel olarak tek bir birliktelik bulunmaktadır. 1999; Klandermans, Sabucedo ve Rodriguez, 2004) holi- İkinci aşamada, güçlü olan dış-grup (genellikle polis) ka- ganizme (Stott, Hoggett ve Pearson, 2012; Stott ve ark., labalığı tehlikeli bir bütün olarak algılamakta ve kalabalığı 2008) öğrenci protestolarından (Tausch ve Becker, 2013), kontrol etmek için kendi gücünü ona dayatmaktadır. Zo- göçmenlerin kolektif eylemlerine (Gezici-Yalçın, 2007, run bu kullanımı, kalabalık tarafından meşru bir hak olarak 2009) dek çeşitli bağlamlarda ve çeşitli sosyal gruplarla gördüğü şeyden mahrum edilme olarak değerlendirilmek- kolektif eylem çalışmaları yürütülmektedir. tedir. Üçüncü aşamada, polisin zoru karşısında geliştirilen Kalabalıkların kolektif eylemini, başka bir anlatım- ortak kader algısı ve ezilmişlik duygusu, kalabalığı birleş- la, özgün bir kolektif eylem biçimi olan şehir isyanlarının tirmektedir; ılımlı olanlar bile ortak kimliğe referansla ra- ortaya çıkışını ve geçtiği aşamaları ele alan araştırma bul- dikal eylem çağrılarına kulak ver(ebil)mektedir. Son aşa- guları, Taksim Gezi Parkı ayaklanmasını ele almak için mada ise, eylemcilerin tehlikeli olduğu yönündeki polisin önemli bir çerçeve sunmaktadır. Bu araştırmanın amacı, algısı güçlenmekte, polisle eylemciler arasındaki gerginlik kendini aktivist olarak görmeyen bireylerin Gezi Parkı tırmanışa geçmektedir. Eylemler, kalabalığın güçlenme- protestolarına katılma nedenlerini anlamak, isyan anlatı- siyle (empowerment) sonuçlanmaktadır. Kalabalığın güç- larını ve söylemlerini analiz etmek ve buradan hareketle lenmesi, kendini yetkin algılaması, eylemiyle değişim sağ- isyanın alanyazınla örtüşen ve ayrışan yönlerini ortaya çı- layabileceğini düşünmesi, diğer bir deyişle, kendi gücüne karmaktır. Bu amaçla, Gezi Parkı eylemlerine katılmış 13 duyduğu güvenin artması anlamına gelmektedir. kişiyle yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler yü- Kalabalıkla polis arasında yaşanan çatışmanın aşa- rütülmüştür. Katılımcılara isyana katılma gerekçeleri, is- malı bir şekilde ortaya çıkışı ve bu aşamaların sonuçları, yan deneyimleri, isyan süresince hissettikleri, kendilerini örneğin, İngiltere’de Londra’nın Doğu Yakası’nda yürü- bir grubun parçası olarak görüp görmedikleri gibi sorular tülen yol karşıtı kampanyalara dair araştırmalarda ortaya yöneltilmiştir. Analiz sonuçları, alanyazınla karşılaştırıl- konulmuştur (Drury ve Reicher, 2000, 2005; Drury, Re- 98 Türk Psikoloji Yazıları icher ve Stott, 2003). Reicher (2004, 2011) ayaklanma- maktadır. Kültürel, politik ve ekonomik nedenler, ayrı ya yol açan olayları ve eylemlerin evrimini şu şekilde ayrı ortaya çıkabileceği gibi kimi zaman hepsi bir arada anlatmaktadır: Yol karşıtı kampanya, başlangıçta ılımlı da hissedilebilmektedir. Algılanan haksızlığın sadece ey- yerel protestocular ve daha radikal çevreci aktivistler lem yoluyla ortadan kaldırılabileceğine inanma, kolektif arasında bölünmüştür. Polisin şiddeti herkese eşit bir şe- eylemin diğer önemli bir bileşenidir. Haksızlığa maruz kilde uygulamasıyla ve protesto hakkının kullanılmasını kalmanın yanında, haksızlığa uğrayanların ortak bir ka- engellemesiyle gruplar arasındaki fark silinmiştir. Bu deri paylaştığını (“hepimiz aynı gemideyiz”), ortak şikâ- durum, özellikle bölgede yaşayan insanlar için bir dizi yetlere sahip olduğunu, ortak düşmana karşı öfke duy- değişimi de beraberinde getirmiştir. Başlangıçta kendini duğunu düşünme, diğer bir anlatımla ortak bir kimliğin demokratik haklarını kullanan özneler olarak görenler, inşası, kolektif eyleme katılımın diğer bileşenidir. Bu or- polisin onları muhalif ve devlet-karşıtı olarak konum- taklık algısı, kişi eyleme geçtiğinde başkalarının da eyle- landırmasıyla birlikte, daha muhalif kavramlarla kendini me geçeceği ve destek vereceği şeklinde bir güven duy- ifade etmeye başlamış ve devlet-karşıtlığı pozisyonunu gusunu ortaya çıkarmaktadır. Başka bir ifadeyle, mağdur kabul etmiştir. Sonuç olarak, protestocular, eylemler sı- olmak ve öfke duymak, kolektif eylemin başlaması için rasında değerlerini ve yaşamsal amaçlarını yeniden ta- yeterli değildir; başkalarının da mağdur ve öfkeli olduğu nımlamıştır. Böylece daha önce hiçbir bağ hissetmediği ve bu nedenle eyleme geçeceği fark edilmelidir. Bu ger- diğer muhalif grupları da, örneğin başka bir şehirde gre- çekleştiğinde, insanlar statükoyu sarsmak için kendini ve giden madencileri, ortak bir kategorinin üyesi olarak yeterince güçlü hissetmektedir, diğer bir deyişle, kendi- algılamaya başlamıştır. Protestonun amacı, yerel toplu- ne öz-güven duymaktadır (Reicher ve Stott, 2011). luğu ve köyün yeşilini korumaktan hükümetin tüm yol Araştırmacılara göre, isyana giden yol, temelde inşaatı programına ve bunu halka dayatmasına karşı çık- haksızlık (meşruluk) algısıyla ilişkili olsa da bu, bir- maya dönüşmüştür. Başarı, köyü betonlaşmaya karşı ko- çok unsurun birbiriyle etkileşimini barındıran uzun bir rumaktan insanları hükümete karşı harekete geçirmeye yoldur. Örneğin sosyal kesintiler, yaşam koşullarında ve polisin meşruluğunu sorgulamaya kadar kampanyayı gerileme gibi bir süredir maruz kalınanlar, ortak kimlik sürdürmeye doğru evrilmiştir (kalabalık davranışları için algısını, kolektif dayanışma duygusunu ve yaşanılanla- ayrıca bkz. Reicher, 1987, 2001, 2004). rın gayri meşru olduğu düşüncesini yavaş yavaş olgun- İsyan araştırmalarında genellikle kıvılcımı çakan laştırmaktadır. bir olay olduğu da gözlenmektedir. Örneğin, İngilte- Bir isyanda, farklı kimliklere sahip ve farklı hedef- re’de 1994 yılında ortaya çıkan yol karşıtı ayaklanmada leri olan çeşitli sosyal gruplar yer almaktadır. Bu gruplar kestane ağacının kesilmek istenmesi (Drury ve Reic- içindeki kişilerin neyin peşinden gidecekleri, biz ile ör- her, 2005); St. Pauli ayaklanmasında polisin Black and tüşen önerilerin varlığına bağlıdır. Kalabalık içinde yer White Cafe’ye baskın yapması (Reicher, 1984); 2011’de alan farklı sosyal kimliklere sahip gruplar, farklı dav- Londra merkezli isyanda Tottenham’da yaşayan Siyahi ranışlar geliştirebilmektedir. Ortak kimlik, ortak dünya bir gencin öldürülmesi, bardağı taşıran son damla ola- görüşü ve ortaklaşılan öncelikler olduğu sürece, insan- rak algılanmıştır. Reicher ve Stott’un (2011) ikonik bir lar olaylara benzer şekillerde tepki vermekte ve benzer başlangıç olarak adlandırdığı buna benzer bir olayın amaçların peşinden gitmektedir. Bu anlamda, kendileri- ardından, genellikle belirli bir yerde yaşayan insanlar, ne ne yapmaları gerektiğini söyleyecek otorite sahibi bir polisin ağaçlara ya da insanlara karşı yaptığı saldırıyı kurumsal lidere ihtiyaçları yoktur. Birilerinin daha önce kendilerine yönelik bir saldırı olarak algılamakta ve is- harekete geçmesi, kalabalıkları harekete geçirmektedir. yan başlatmaktadır. Böyle bir bağlamda, insanlar belirli kişilerin yaptıklarını taklit ve takip ettiği için bazı kişiler lider gibi görünmek- Şehir İsyanlarının Nedenleri, tedir. Kurulan Kolektif Kimlik ve Duygular Haksızlığa maruz kaldığını düşünenlerin geliş- tirdiği ortak kader algısı, otomatik olmaktan çok etkili Reicher ve Stott (2011), isyanların dört bileşeni liderlik, kapsayıcı marşlar, sloganlar ve ortak pratikler- bulunduğunu ileri sürmektedir: (a) Haksızlık algısı, (b) le zaman içinde başarılan bir durumdur (bkz. Reicher, haksızlığın ancak ve ancak eylem yoluyla ortadan kal- 2011). İnsanlar kendilerini başkalarıyla birlikte ortak bir dırılabileceği düşüncesi, (c) kolektif ortak bir kimliğin kategorinin üyesi (örneğin eylemci) olarak görmeye baş- kurulması ve (d) kolektife güvenme. Haksızlık algısı, ladığında, tanımadığı diğer grup üyelerini kendilerine kolektif eylemin ilk bileşenidir; yaşam biçimine yönelik daha yakın algılayabilmektedir (örn., Reicher ve Has- tehdit algılama (kültürel), haklarından mahrum bırakıl- lam, 2009). “Bizden” dediği ancak önceden tanımadığı dığını düşünme (politik), mükâfatlarının engellendiğini kişilere karşı güven ve saygı duymakta; onların karar- hissetme (ekonomik) gibi üç farklı nedenle ortaya çık- larını dayatma olarak algılamamakta; adil olduklarını Gezi Parkı İsyanını Anlamak 99 düşünmekte; onlara yardım etmekte ve kendine de yar- görüşme soruları oluşturulmuş (yukarıdan aşağıya araş- dım edileceğini düşünmektedir. Hatta gündelik yaşamda tırma süreci), bir taraftan da katılımcıların anlatımları- korumaya çalıştığı mesafeyi terk ederek tanımadığı kişi- nın ve söylemlerinin analizi yoluyla (aşağıdan yukarıya lere dokunup sarılmakta ve samimi bir şekilde davran- araştırma süreci) alanyazın dışındaki özgünlükler betim- maktadır. Acil durumlar karşısında kendini korumaktan lenmeye çalışılmıştır (benzer bir metodoloji kullanımı önce başkalarını korumayı düşünebilmekte, başkalarını için bkz. Vatansever ve Gezici-Yalçın, 2015). ezmekten çok başkaları uğruna kendini tehlikeye atabil- Çalışmada tematik analiz, söylem analizi ve anlatı mektedir (örn., Drury, Cocking ve Reicher, 2009; Drury, analizi yöntemleri birbirini tamamlayacak şekilde birlik- Novelli ve Stott, 2013). Eylemler sırasında yaşanan sos- te uygulanmıştır. Tematik analiz yöntemiyle (bkz. Braun yal dayanışma, gelecekte benzer eylemlerde yer alma ve Clarke, 2006) alanyazındakine benzer ve farklı (yeni) isteğini beslemektedir (örn., Drury ve Reicher, 2005). temalar betimlenmiştir. Söylem analizine ise katılımcıla- Bu esnada yaşanan sosyalleşme, belirli bir sosyal kate- rın başvurdukları söylemsel stratejileri betimleyebilmek goriye daha fazla bağlanmayı beraberinde getirmekte amacıyla başvurulmuştur. Çünkü “insanların söylemi (bkz. Templeton, Drury ve Philippides, 2015); insanların (metin veya konuşma) nesneleri, olayları ve kategorileri uzun vadeli iyi-oluşlarına katkıda bulunmaktadır (bkz. yani şeyleri sadece betimlemez, şeyleri yapar” (Potter ve Hopkins ve Reicher, 2015). Üstelik bu durum sadece ey- Wetherell, 1987, s. 6, italikler eklendi). Anlatının söy- lemlere katılanlar için değil, dışarıdan destek verenler ve lemsel bir eylem olduğu görüşünden hareket edilen bu seyirciler için de geçerlidir (ayrıca bkz. Drury, Brown, araştırmada Potter ve Wetherell’in (1987) söylem analiz González ve Miranda, 2015). Reicher’ın (2011) ifade- yöntemi benimsenmiştir. Anlatı analizinde, anlatı unut- leriyle söyleyecek olursak, kolektif eylem politikayla ma ve hatırlamayı içeren söylemsel bir eylemdir diyen neşeyi, ciddiyetle mizahı birleştirebilmekte; sokak poli- Edwards’ın (1997) yöntemi kullanılmıştır. Anlatı ve söy- tikası, karnavallaştığında daha etkili olmaktadır. lem analizleri, sistematik okuma, yorumlama ve katego- rileme tekniklerinin tekrarlı bir şekilde uygulanmasını Çalışmanın Amacı içermektedir. Araştırmanın amacı, Gezi Parkı protestoları bağ- Katılımcılar lamında, ilk defa bir eylemde yer almış kişilerin isyan Araştırmanın örneklemi, İstanbul’da yaşayan ve anlatılarını ve böylece, isyanı nasıl anlamlandırdıklarını isyana katılmış olan 13 kişiden oluşmaktadır. Sekiz ki- betimlemek ve alanyazındaki kolektif eylemin bileşenleri şiye ilk temas yoluyla, beş kişiye ise kartopu tekniğiyle ve isyanın geçtiği aşamalarla ilgili bulgularla karşılaştır- ulaşılmıştır. Yaşları 21 ile 40 arasında değişen yedi erkek malar yapmaktır. Bu çalışmada, Reicher ve arkadaşlarının ve altı kadın görüşmeci, Gezi Parkı isyanının başladığı ortaya koyduğu kolektif eylemin dört bileşeni (haksızlık günden yaklaşık üç ay sonra yarı yapılandırılmış gö- algısı, haksızlığı ancak kolektif eylem yoluyla ortadan rüşmelerde kendi isyan deneyimlerini anlatmıştır. Katı- kaldırılabileceği inancı, eylemler aracılığıyla ortak bir lımcılardan üçü doktora derecesini tamamlayan öğretim kimliğin inşası ve kolektifin gücüne güvenme) ve isyan- üyesi, dördü doktora öğrencisi (üçü yarı zamanlı işlerde, ların geçtiği dört aşama (kalabalığın bir araya gelmesi, biri araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır), altısı ise dış-grubun müdahalesi karşısında kalabalığın ortak bir lise mezunudur (bu katılımcıların beşi lisans ikinci sınıf kimlik altında birleşmesi, dış-grupla gerginliğin tırmanı- öğrencisidir). Katılımcıların genel olarak Gezi protesto- şa geçmesi ve kalabalığın eylemlerden güçlenerek çık- cusu profiline uyduğu söylenebilir, çünkü isyana katıl- ması) teorik çerçeve olarak kullanılmıştır. Katılımcıların mış yaklaşık her beş kişiden üçü (%42,8’i üniversite me- Gezi Parkı isyanındaki haksızlık algısı, grup aidiyetleri, zunu ve %12,9’u yüksek lisans/doktora öğrencisi ya da duyguları ve isyanı anlamlandırma biçimleri derinleme- mezunu) lise sonrasında eğitimine devam etmiştir (bkz. sine mülakatlar yöntemiyle elde edilmeye çalışılmıştır. KONDA, 2014). Yöntem İşlem Makalenin ilk yazarı, eylemlerin farklı kaynaklar Gezi Parkı isyanında gözlenen örüntüleri ve bu tarafından farklı şekillerde ele alındığını ancak her şe- örüntülerin önceki isyanlarla benzerliklerini ve/veya yin nasıl başladığını katılımcıdan dinlemek istediğini farklılıklarını protestocuların anlatıları yoluyla betim- belirterek görüşmelere başlamıştır. İstanbul’da yaşa- leyebilmek için indirgemeci olmayan bir yaklaşım be- yan görüşmeciler, her şeyi başlatan olayı, kendilerinin nimsenmiştir. Diğer bir anlatımla, tümdengelimci ve kimlerle, ne zaman ve nasıl Taksim’e ulaştıklarını, ne- tümevarımcı süreçler birlikte kullanılmıştır (bkz. Hayes, den gittiklerini, Taksim’de neyle karşılaştıklarını, baş- 2010). Bir taraftan, alanyazındaki bulgulardan hareketle larından geçen olayları, neyin hoşlarına gittiğini, neye 100 Türk Psikoloji Yazıları sinirlendiklerini veya neyle coştuklarını görece uzun ve Her yer betonlaştı İstanbul’da ve orası da nefes heyecanlı bir şekilde anlatmışlardır. Soru-cevap formatı- alacak küçücük yerlerden bir tanesi. […] Sabaha nın anlatımın gelişimine engel olmaması için (Edwards, karşı orada çadırlarında uyuyan insanların üzerine 1997) gerekli olmadıkça (araştırma sorularına anlatım- polisin müdahalesiyle olaylar özellikle sosyal med- larında yer verdiklerinde) katılımcılara başka soru sorul- yada inanılmaz duyulmaya başladı ve herkes böyle mamıştır. bir şeyin müthiş bir haksızlık olduğunu düşündü. Katılımcılara aşağıdaki alt başlıklar çerçevesinde Olaylar böyle başladı aslında. (Görüşmeci 4, 33 şu ifadelerle sorular yöneltilmiştir: Olayların başlangı- yaşında, kadın, üniversite öğrencisi) cı (“Bana olayların nasıl başladığını anlatabilir misiniz? Algılanan bu haksızlık farklı biçimlerde ifade edil- Her şey nasıl başladı?”), bireysel katılım gerekçeleri se de temelde ağaçların kesilmesinin meşru olmaması, (“Siz neden katıldınız?”), olaylar sırasında nelere tanık “yumuşak bir zemin üzerinden şiddetin uygulanması”, oldukları ve neler hissettikleri (“Neler yaşadınız?”, “Ne- çok az kişiye karşı polisin çok sert müdahale etmesi ve ler hissettiniz?”, “Hangi eylemlere destek verdiniz?”), polisin “vatandaşa” davranışını kabullen(e)meme vur- grupsal aidiyetleri (“Eylemler sırasında kendinizi yakın gulanmıştır. Katılımcıların söylemlerinde dikkat çeken hissettiğiniz, görüşlerini paylaştığınız, birlikte davrandı- noktalardan biri, uygulanan bu (aşırı) şiddetin “göz göre ğınız bir grup ya da gruplar oldu mu?”, “Kendinizi orada göre” cereyan etmesi, “gözün bu kadar önünde olması” bulunan bir grupla özdeşleştiriyor musunuz?”), direnişin ve “bir türlü bitmemesi”dir. faydaları (“Sizce Gezi direnişinin bir faydası oldu mu?”) “Bardağı taşıran son damla”. Görüşmeciler, ve sosyal medya kullanımı (“Twitter ya da diğer sosyal parktaki ağaçların kesilmesi girişimini ve çadırların ya- medya araçlarını olaylar esnasında kullandınız mı?”). kılmasını bardağı taşıran son damla olarak ele almıştır. Görüşmeler, ortalama 50 dakika (37-74 dakika ara- Bazı görüşmeciler son damla metaforunu, bazı katılım- sında) sürmüştür. Mülakatların tamamı görüşmecilerin cılar ise patlama metaforunu kullanmıştır. Bir süredir in- onayıyla kaydedilmiş, tüm mülakatlar deşifre edilerek sanların hissettiği “sıkılma”, “bunalma”, “dolma” hissi, metin haline dönüştürülmüş ve bu metinlerin defalarca Gezi Parkı’na yapılan müdahaleyle “patlamıştır”. Ka- okunması yoluyla analizler gerçekleştirilmiştir. tılımcıların büyük bir kısmı, “patlamanın” yavaş yavaş Analizde, önce, her bir görüşmecinin ortaya koy- olgunlaştığını belirtmiştir; katılımcıların ifadelerine göre duğu anlatının ve söylemin analizi yapılmıştır. Daha isyan “birike birike” gelmiştir. sonra, görüşmecilerin anlatımlarındaki ve söylemlerin- Anlatılara göre, uzun zamandır insanı depresyona deki ortak örüntü tematik analiz yöntemiyle betimlen- kadar götürebilen mutsuzluk ve öfke gibi duygular his- miştir. Böylece, ortak temalar altında benzer anlatı ve sedilmektedir. Bir görüşmeci bu durumu şu şekilde an- söylemler bir araya getirilmiştir. latmıştır: Çoğu insanın farklı farklı sebepleri var. Enteresan Bulgular kısmı o yani kimisi şundan dolayı, kimisi bundan dolayı nefret ediyor. İşte ne bileyim kadınlar özel- Bu bölümde, olayların başlaması, gelişimi ve katı- likle çok fazla gittiği için ben de biraz motive olup lımcıların olayları anlamlandırmasına ilişkin temalara ve gittim. Bir şey, hani nasıl derler? Herkes çok fazla bu temalar altında katılımcıların anlatım ve söylemlerine sıkılmıştı. […] Bunalmıştı. Çünkü hiçbir şey söy- yer verilmiştir. leyemiyorsun. Eskiden olsa bilmiyorum nasıl olur- du? Ben sonuçta politikayla hiç alakam yoktu yani Eylemlere Katılma Motivasyonları hiç de şey yapmıyordum, oyumu verip geçiyordum İkonik bir başlangıç. Katılımcıların tamamı anla- yani herhangi bir şeye karışmıyordum ama şu an tımlarına çadırların yakıldığı günden bahsederek başla- hani kötü olaylar oluyor, herkes mutsuz Facebo- mıştır, daha sonra hatırladıkları şeyleri kendi istedikleri ok’a bakıyorum mutsuz, arkadaşlarımla konuşu- sırada anlatmışlardır. Taksim Gezi Parkı’nı AVM’ye dö- yorum mutsuz. Birden insanlar bu şekilde patladı. nüştürme girişimine karşı çıkan küçük bir çevreci gru- (Görüşmeci 1, 27, erkek, doktora öğrencisi) bun parkta çadırlarını kurarak eylem başlatması, polisin Geçmişten Gezi’ye dek birikenler. Katılımcılar şafak baskını yaparak çadırları yakması ve uyguladığı bir süredir olup bitenleri çeşitli kelimelerle ifade etmiştir. (aşırı) şiddetin sosyal medya üzerinden duyulması, kimi Doğrudan “hükümet politikaları” kelimesini kullananlar zaman değişen detaylarla da olsa tüm görüşmeciler ta- olduğu gibi “yolsuzluklar”, “yalan dolanla yönetilmek”, rafından anlatılmıştır. Günlerce süren eylemleri başlatan “açık açık yalan söylenmesi”, “yangından mal kaçırır bu ikonik başlangıç görüşmeciler tarafından benzer şe- gibi alelacele kararlar alınması”, “adaletsizlik” kelime- killerde anlamlandırılmıştır: Büyük bir haksızlık. Örne- leri de kullanılmıştır. Bir süredir yapılan hükümet uygu- ğin bir katılımcı, bu durumu şu şekilde anlatmıştır: lamaları içinde katılımcılar kent ile ilgili olanları “her Gezi Parkı İsyanını Anlamak 101 yerin kelleşmesi”, “kent hakkı”, “her yerin bazı insan- Cuma günü Twitter’da bir anda resimler şey yapmaya lara peşkeş çekilmesi” gibi ifadelerle anlatmıştır. Bunun başladı. İşte şöyle suratı kanayan insanlar bilmem ne- yanında, “yaşam alanının daralması”, “dayatılan yaşam ler […] İşte toma birine şey sıkıyor, bir adam havada tarzından hoşnut olmama”, “rahatsız edilme”, “müdaha- taklalar atarak yere düşüyor falan […] O tarz görün- le edilme”, “on bir senedir yapılan kısıtlamalar”, “son tüler falan yansımaya başladı. Ondan sonra bir anda birkaç yıldır dinin sürekli vurgulanması”, “kadınların herkeste böyle bir şey tepkisi oldu hani, ne oluyoruz mahremiyetine karışma” en çok ifade edilen rahatsızlık böyle arkadaş? Bu kadar da değil artık gibi bir şey. sebepleri arasındadır. […] Ondan sonra ben şahsen hakikaten evimde sinir- Kâle alınmayanlar, rencide olanlar. Bir süredir lendim yani hani bir şey yapasım geldi, anlatabiliyor taraf haline getirildiğini ifade eden katılımcılar seslerini muyum? Yani durup dururken ne oluyor hani insaf duyurabilecekleri bir zemin bulunmadığını anlatmıştır. neticede. (Görüşmeci 3, 33, erkek, doktora öğrencisi) Bazıları muhalefetin yetersizliğinden ve mecliste temsil “Biz buradayız!”. Katılımcılar genel olarak, Tak- edilmediğinden bahsetmiştir. Bazıları ise “muhalif dü- sim’e giderek kendini göstermek ve kendi gibi olanları şüncelerimiz var” demiş, ancak bunu ifade edemediğini görmek istediğini söylemiştir. Bu isteği anlatırken “biz belirtmiştir. Hiçbir şey söyleyememe, söz hakkının ol- buradayız” demek, “kalabalık olmak”, “çoğunluğu sağla- maması, kimsenin bir şey diyememesi, kâle alınmamak, mak”, “görünür olmak”, “kaç kişiyiz, neyiz”i görmek gibi her tür itirazın polisle karşılaşması, tepki gösterememek, ifadeler kullanmışlardır. Bir arada durulduğunda, çoğunluk her talebe hayır denmesi, kendilerine hiçbir şeyin sorul- olunduğunda, Gezi Parkı’nda yapılmak isteneni durdur- maması, (ifade) özgürlüğün(ün) kısıtlanması, AKP’nin manın mümkün olacağını ifade etmişlerdir. “Biz bunu ya- (Adalet ve Kalkınma Partisi) her istediğini yapması ve pabiliriz” ve “güçlüyüz, biz yalnız değiliz” gibi ifadelerle bu durumu bir türlü değiştirememe eleştirilmiştir. Dola- kolektife duydukları güveni belirtmişlerdir. Ayrıca, “ben yısıyla, katılımcıların tamamı ikinci plana atıldıklarını, gidersem bir fazla olacağız” diye düşündüğünü anlatan- bir süredir aşağılandıklarını, insan yerine konulmamak- lar da olmuştur. Bunların dışında, katılımcılardan bazıları tan bıktıklarını, aptal yerine konulduklarını, rencide AKP’ye karşı olduğu için eyleme katıldığını da belirtmiştir. edildiklerini, maruz kalınanları kaldıramadıklarını, ya- Sokağa çıkan başkalarının varlığı. Başkalarının şananların zorlarına gittiğini belirtmiştir. Aynı şekilde, varlığının eyleme katılmadaki rolü anlatımlarda gözlen- hükümetin “biz kararımızı verdik, dediğimizi yaparız” miştir. “Yalnız olmadığını görme”, katılımcıların büyük tavrı, başbakanın söylemleri, kibri ve “kimseyi dinle- bir kısmı tarafından ifade edilmiştir. Bunun dışında, tüm mem” tarzı eleştirilmiştir. katılımcılar arkadaşlarının ve tanıdıklarının eyleme git- “Bir şeyler yapma isteği”. Katılımcılar, televiz- tiğini belirtmiştir. Katılımcıların tamamı Taksim Meyda- yondan izlenen görüntülerin ve sosyal medyadan pay- nı’na ya arkadaşlarıyla birlikte gitmiş ya da tek başına laşılan resimlerin ardından genel olarak evde durama- gittikten sonra arkadaşlarıyla buluşmuştur. Ayrıca “mil- dığını, başka bir şeye odaklanamadığını, bir şey yapma let yürürken utandığını” söyleyip eyleme katılan, “her- arzusuyla bir an önce sokağa çıkmak istediğini ifade et- kesin” orada olmasından söz eden ve meydanda gördüğü miştir. Bazıları (çok) sinirlendiğinden bahsetmiş, bir an tanıdık kişiler karşısında “A bu da katılmış” diyerek şa- önce Taksim’e gitmek ve “o insanlarla beraber olmak” şırdığını ifade edenler de olmuştur. Bir katılımcı (Görüş- istediğini anlatmıştır. Bazıları ise “gereklilik” kelimesiy- meci 9, 21, kadın, öğrenci) başlangıçta tipik bir eylem le kendini ifade etmiştir: Orada bulunma gereği, oraya olarak baktığını, sanatçıların parka gitmesiyle birlikte gitme gereği, yapma gereği. Katılımcıların bir kısmı da olayın boyutlarını anladığını belirtmiştir. vicdanını dinleyerek gittiğini, gitmezse vicdani bir so- runla karşılaşacağını ifade etmiştir. Bunlara ek olarak Olayların Gelişimi Görüşmeci 2 (33, kadın, akademisyen) evde oturama- Deneyimsizlik. Katılımcıların ortak gözlemi, dığını, ortamın dışında kalmak istemediğini ve “tarihi Taksim Meydanı’na çıkan insanların başlangıçta ne yaşamak” için Taksim’de bulunmak istediğini anlatmış- yapacağını bil(e)memesi, diğer bir deyişle, deneyimsiz tır. Ayrıca katılımcıların büyük kısmı Taksim’e bireysel olmasıdır. Bu gözlem, halkın ne yapacağını bilmemesi, olarak gittiğini ifade etmiştir. insanların oryantasyonsuz olması ve kaos ifadeleriyle “Artık yeter!”. Artık yeter ifadesini kullanan katı- anlatılmıştır. Bu durumu anlatmak için, Görüşmeci 13 lımcılar olduğu gibi, farklı ifadelerle bu hissini anlatan- (38, erkek, akademisyen) öndeki kitlenin “örgütlü”, arka lar da olmuştur. Örneğin, “insanların şurasına geldi”, “eh sokaktakilerin ise “içgüdüsel hareket” ettiğini ifade et- yeter be”, “yeter artık, bu kadar da değil, yapmayın artık” miştir. Ancak bir katılımcının (Görüşmeci 3) belirttiğine gibi ifadelerle hem bir süredir yaşananlara karşı duyduk- göre bu durum bir süre sonra aşılmıştır: “Halk hemen ları tepkiyi hem de polisin parka saldırması ve çadırları adapte oldu. Toma gelince […] herkesi püskürtebiliyor- yakması karşısında hissettiklerini betimlemişlerdir. du. […] Millet oraya hemen barikat kurdu.” 102 Türk Psikoloji Yazıları Direnişin büyüme sebepleri. Olayların büyüme- 8, 22, kadın, öğrenci) kendisinin de içinde olduğu kala- sinin nedenleri, eylemlerin hükümet tarafından yanlış balığı bu şekilde betimlemiştir. Öte yandan, bazı katılım- yönetilmesinde ve polisin acımasızlığında görülmüştür. cılar tarafından eylemcilerin iyi eğitimli, ağırlıklı olarak Örneğin Görüşmeci 3 “polisin gereğinden fazla müda- genç ve eylem deneyimi olmayan kişiler olduğu görüşü hale etmesi karşısında insanların tepki vermesi sonucu de dile getirilmiştir. olayların büyüdüğünü” söylemiştir. Katılımcıya göre “Karşı taraf” ise, AKP ya da AKP sempatizanları “anarşik olaylara karışmayan kişilere anarşist gibi dav- şeklinde oldukça homojen bir biçimde betimlenmiştir. ranılması”, “teröristlere yapılabilecek bir müdahalenin” Görüşmeci 6, AKP’nin ve onu destekleyenlerin yer aldı- yapılması insanların eylemlere daha fazla katılmasına ğı karşı tarafı, “kalkınmacı, biraz da Osmanlıcı olan he- yol açmıştır. Aynı katılımcı, kalabalık ne zaman dağıla- yecanlı bir kitle” olarak tarif etmiştir. Bir katılımcı (Gö- cak gibi olsa, polisin baskı yaptığını ve polisin olayları rüşmeci 9) da karşı taraf hakkındaki görüşlerini “Çünkü sanki özellikle sıcak tutmak ister gibi davrandığını be- ayırdı devlet insanları, benim vatandaşım ve yüzde elli lirtmiştir. olarak” şeklinde ortaya koymuştur. Şiddet ve savaş. Kendisini “Türk vatandaşıyım, Laik olmak ya da olmamak. Laik olma(ma)nın Atatürkçüyüm” diye tanımlayan bir katılımcı (Görüş- eylemcileri ayırt eden bir özellik olmadığı, birçok ka- meci 7, 21, kadın, öğrenci) eylemlerde “Apo bayrağı1 tılımcı tarafından dile getirilmiştir. Laiklik ile en fazla açmadığını” o nedenle de “bir Atatürkçü’ye böyle davra- özdeşleştirilebilecek gruplardan olan Atatürkçü katılım- nılmasını” anlamlandıramadığını belirtmiş ve kendileri- cılar bile laikliği ayaklanmanın bir sebebi olarak görme- ne polisin saldırmasını aile-içi şiddete benzetmiştir. Yine mektedir. Bir katılımcının (Görüşmeci 8) “dinin hiçbir Atatürkçü olarak kendini tanımlayan başka bir katılımcı işlevi yoktu orada” ifadesi bu görüşü destekler nitelik- (Görüşmeci 9), yaşadıklarını “bildiğiniz savaştasınız” tedir. Kendisini “Atatürk’ün genci” olarak tanımlayan diye tarif etmiş ama “savaşta revirlere saldırmak yoktur” Görüşmeci 1 ise, insanların laik olduğu için değil, ağacı şeklindeki ifadesiyle polisin saldırısının kural tanımazlı- korumak istediği için parka gittiğini belirtmiştir. ğına işaret etmiştir. Yeni doğan bir kimlik. Bir süre sonra yeni bir or- tak kimlik öne çıkmaya başlamıştır: “Direnişçi kimliği”2 Gruplar ve Ortak Bir Kimliğin Kurulumu (örn. Görüşmeci 4). Öyle ki, hiç tanımadığı insanlarla “Biz” ve “onlar”. Katılımcılar, “başörtülü-başör- arasında yakınlık hissettiğini hatta yıllardır tanıyormuş tüsüz ayrımı”, “kutuplaştırılma”, “taraf haline getiril- hissine kapıldığını belirtenler olmuştur. Meydana tek ba- me”, “sadece kendine benzeyenleri ortaya çıkarmaya şına gittiğini söyleyen bir katılımcı (Görüşmeci 12) “tek çalışan zihniyet” ifadeleriyle bir süredir bir taraf olmaya başıma değil, binlerce insanlaydım” ifadesini kullanmış- zorlandıklarını anlatmış ve “siz-biz ayrımı” yapılmasın- tır. Benzer bir şekilde, Görüşmeci 13 de eylemcilerle dan şikâyet etmiştir. Katılımcılar, Gezi Parkı protesto- arasında “irrasyonel bir şekilde kan bağı” hissettiğini cularını oldukça heterojen algılamaktadır. Bir katılımcı ve “aile duygusu” yaşadığını anlatmıştır. İsyan sırasında (Görüşmeci 10, 25, erkek, lise mezunu) “birçok farklı kurulan bu ortak kimlik, kişilerin oldukça kısa bir süre insan […] herkes oradaydı” şeklindeki anlatımını “asla içinde hissettiği bir şey olmuştur. Bir katılımcı (Görüş- kendini polisin, gazın önüne atmayacak insanlar oraday- meci 5, 24, erkek, üniversite öğrencisi) “kalabalık, kim- dı” diye sürdürmüştür. Herkesin “bir çıkış yolu aradığını seyi tanımıyorsun, güvenemiyorsun” diye betimlediği ve [bu yolu] beraber aradığını” belirtmiştir. “Polislere” kitlenin içinde insanların birbirini kurtardığını anlatmış, karşı “insanlar” betimlemelerini kullanmıştır. “İnsanlar” park tamamen protestocuların olduktan sonra ise insan- ise tek bir “kanat” değildir. ların birbirine bağlandığını ifade etmiştir. Başka bir katılımcı (Görüşmeci 12, 39, kadın, aka- Başka bir katılımcı (Görüşmeci 10) kimsenin bir- demisyen), heterojenliğin parka yansıdığını görmenin birini bırakmak istemediğini söyledikten sonra “bunu çok etkileyici olduğunu söylemiştir ve bu ayaklanmanın örgütlü yapmak isteseniz güçlük çekeceğiniz bir şey “AKP ile derdi olan pek çok grubun yer aldığı bir ayak- olurdu” demiştir. İnsanların birbirine güvenmeyi öğren- lanma” olduğunu belirtmiştir. Görüşmeci 6 (29, erkek diğini, herkesin birbirine yardım etmesi gerektiğini dü- doktora öğrencisi) ise diğer eylemcilerin hem kendisi- şündüğünü ve ihtiyacı olduğunda kendisine de yardım ne benzediğini hem de tek çeşit olmadığını ifade etmiş, geleceğini bildiğini söylemiştir. İnsanların kendini oraya “içinde herkesin olduğu” bir heterojenlikten bahsetmiş- 2 Katılımcılara çapulcu ifadesi ile ilgili duygu ve düşün- tir. Aynı katılımcı protestolarda birçok grubun bulundu- celeri de sorulmuştur. Bununla ilgili “hoşuma gitti”, ğunu, farklı amaçlarda ve farklı görüşlerde pek çok in- “gocunmadım”, “hiç üzerime alınmadım”, “onurla taşır sanın yer aldığını söylemiştir. “Biz halkız, hiçbir grubun oldum” gibi yanıtlar alınmıştır. Dolayısıyla, çapulcu kim- altında değiliz” diyen başka bir katılımcı da (Görüşmeci liğiyle ilgili bu araştırmadaki gözlemimiz, bir etiketleme- nin etkisini kırmak üzere olumsuz bir nitelemenin sahip- 1 Abdullah Öcalan’ın resminin bulunduğu bayraklar. lenilmesi şeklinde olmuştur. Gezi Parkı İsyanını Anlamak 103 ait hissettiğini, çünkü orada “rahat nefes aldığını”, isya- yaşama isteğine dönüştüğünü ifade etmiştir. Bu anlatı- nın “kişilerin bir parçası haline geldiğini”, “insanların lanlardan yola çıkarak, isyan sırasında kurulan ortak varlıklarını paylaştığını” ve bu nedenlerle de insanların kimliğin dinamik olduğunu ve bireylerin davranışlarını eylemi ve isyanı sahiplendiğini anlatmıştır. etkilediğini ve süreçlerden de etkilendiğini söylemek Ortak kimlik ve isyanı ortaya koyan kolektifin bir mümkündür. Bu şekilde, kimliği birlikte inşa edenler, parçası olmayı anlatmak için katılımcılar ortamın dışın- yeni ortak amaçlar da edinebilmiştir. da kalmak istememek, alandan ayrıldığında kendini di- ğerlerini yalnız bırakıyormuş gibi hissetmek, eve gittiği İsyanın Sonuçları zaman kendini suçlu hissetmek gibi farklı ifadeler kul- Bireysel ve toplumsal faydalar. Kimi zaman bi- lanmıştır. Alandan ayrılamama, neredeyse katılımcıların reysel ve toplumsal faydalar benzer ifadelerle ortaya tamamının ifade ettiği bir durumdur. İlk polis saldırısını konulmuştur: Umut dolmak, eskisi kadar karamsar ve yaşadıktan sonra panik olduğunu anlatan bir katılımcı mutsuz olmamak, insanların ortak paydada buluşabi- (Görüşmeci 3), yardım edenler sayesinde kendine gelmiş leceğini görmek, insanlığın ölmediğini görmek. Umut ve meydanı terk etmek yerine alanda kalarak başkalarına da dâhil olmak üzere bu şekilde ifade edilenlerin hepsi yardım etmiştir. Başka bir katılımcı (Görüşmeci 9) “nor- hem birey düzeyinde hem toplum düzeyinde betimlen- malde adres sormayacağınız insan, canıyla uğraşırken miştir. “Hiçbir şey değişmedi. Hükümet değişmedi ama size Talcid3 sıkıyor” cümlesiyle eylemler sırasındaki yar- biz değiştik” diyen Görüşmeci 1, hem kendinin hem de dımlaşmanın nasıl olduğunu belirtmiştir. Aynı katılımcı isyana katılan ötekilerin artık daha farklı insanlar oldu- polisleri hiç bu kadar yakından görmediğini anlatmış ve ğunu düşünmektedir. Kendisinin politikayla ilgilenmeye gaz kapsülü sıkıldıktan sonra şoka girerek “taş kesil- başladığını da ifade etmiştir ki bu dönüşümü başka bazı miş”tir ki o sırada bile arkadaşlarını orada bırakmaması katılımcılar da dile getirmiştir. Bir katılımcı (Görüşmeci gerektiğini düşünmüştür. Görüşmeci 12 de önüne düşen 10) da anlayışı, kabullenmeyi, gönül açıklığını, beraber adama yardım edemediğini ve o nedenle müthiş bir piş- yaşamayı ve yardım etmeyi öğrenme gibi faydalardan manlık yaşadığını belirtmiştir. bahsetmiştir. Herkesin birbirini eğittiği, hoşgörünün egemen Katılımcılar genel olarak isyanın faydaları olduğu olduğu, paranın geçmediği, suçun olmadığı ortak ya- kanısındadır. Çoğunlukla genç kuşağın politize olması, şantının ve şenlik havasının direnişin cazibesini artırmış sorgulayan, duyarlı insanların artması gibi toplumsal olabileceği de anlatılmıştır (Görüşmeci 4). “Oraya gelip faydalar dile getirilmiş olmakla birlikte isyan sayesinde çok şekillenen de oldu” (Görüşmeci 8) diyen katılımcı- kırılma yaşanması, yaratıcı ve üretken bir moda girilme- nın ifadesinde olduğu gibi herkesin birbirinden bir şey- si gibi bireysel faydalar belirtenler de olmuştur. Örneğin ler öğrendiği belirtilmiştir. Birçok görüşmeci, eylemciler Görüşmeci 2, kafasındaki toplum resminin değiştiğini, arasındaki dayanışmayı, yardımlaşmayı, destek olmayı, toplumla ilgili bildiğini sandığı şeylerde kırılma yaşadı- birbirini kurtarmayı neredeyse hayatının en güzel şeyi ğını anlatmış, farklı da olunsa yan yana olunabileceğini olarak tarif etmiştir. Bu anlamda isyanı “kendi kuramı- gördüklerini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına inan- nı kendi yapmış bir şey” ve “Tanrı’dan habersiz cenneti dığını söylemiştir ve isyanla birlikte bir kamusal alanın çalma” şeklinde anlatan da olmuştur (Görüşmeci 10). oluşmasını başarı olarak görmüştür. Tüm katılımcılar, isyan sırasındaki “sıradışı” sosyalleş- İsyanın diğer önemli faydaları, İstanbul Büyük- me pratiklerine anlatımlarında değinmiştir. şehir Belediyesi’nin bir şey yapmadan önce düşünmek Kurulan ortak kimlikle beraber ortak amaçlar da zorunda kalması, hükümetin geri adım atması, fütursuz- dönüşmüştür. Bazı katılımcıların anlatımıyla parkı sa- ca davranamayacaklarını görmeleri, istediklerini kolay- vunma amacı ülkedeki haksızlıklara karşı gelmeye ev- ca yapamayacaklarını anlamaları şeklinde anlatılmıştır. rilmiştir. Görüşmeci 9, “Ben de bu ülkenin bir genciyim, Hatta Görüşmeci 5 “Başbakanın uykusunun kaçması, bir vatandaşıyım” diye kendini tarifleyerek eylemlere canının sıkılması bana yeter” demiş; Görüşmeci 7 de katılmıştır. Aynı katılımcı, eylemler yoluyla yaşanılan “bizim varlığımızı anladılar” diyerek isyanın faydasın- dönüşümü ise, “Yeşilliği koruma mücadelesi polisin dan bahsetmiştir. vahşetiyle birlikte parkı korumaktan, biz hakkımızı Görüşmeci 6, isyanın gelecekle ilgili eylemleri yedirmek istemiyoruza dönüşmüştür” diyerek ifade et- yordadığı görüşündedir. Gezi’nin sivil bir eylem yapı- miştir. Görüşmeci 10 da talebin parkla başlayıp insancıl labileceğini gösterdiğini ve “biz bir daha toplanabiliriz” 3 Katılımcıların anlatımıyla isyan sırasında Talcid, polisin dedirttiğini anlatmıştır. İsyanı, daha önce yaşanmamış sıktığı göz yaşartıcı gaza karşı etkili bir şekilde kullanıl- bir alttan kalkışma olarak tanımlayan katılımcı da bu se- mıştır. Hatta bazı katılımcılar elinde Talcid karışımı ile beple yeni bir eylem “yine olabilir” görüşündedir. dolaşmış ve başkalarına bu şekilde yardım etmiştir. Bir İsyanın faydası konusunda sadece bir kişi olumsuz katılımcı, kendilerine “Talcidci kızlar” dendiğini ifade etmiştir. görüş bildirmiştir. Ölenler olduktan sonra bu eylemler 104 Türk Psikoloji Yazıları bir şey kazandırmadı diyen bir katılımcı (Görüşmeci 7) katılıyor olması isyana katılmanın bir diğer nedeni ola- “hakkını savundu, o yüzden öldü” şeklindeki ifadesiyle rak gösterilmiştir. Alanda, çevreciler, öğrenciler, radikal ülkede hakkını savunmanın yaşamsal riskleri barındır- örgütler, LGBTİ’ler, kadınlar, Kürtler, beyaz yakalılar, masını eleştirmiştir. Travmatize olduğu izlenimi yaratan Atatürkçüler, taraftarlar gibi oldukça heterojen bir kala- bu katılımcı (yaşadıklarını zaman zaman gözyaşları için- balık bulunmaktadır. Katılımcılar, ağaçları ve parkı ko- de anlatmış, anlatırken de vücudunun titrediğini belirt- rumak amacıyla çoğunlukla tek başına veya tanıdıklarıy- miştir) Gezi’nin toplumsal faydaları olduğu konusunda la Taksim Meydanı’na ulaşmaya çalıştığını anlatmıştır. da karamsardır. Hükümetin bir şeyleri verdiğini buna İkinci olarak, polisin hiçbir ayrım gözetmeksizin karşı hep başka şeyleri aldığını, o nedenle dengenin sağ- kalabalığa uyguladığı (aşırı) şiddet, bir süredir fikirleri- lanmadığını anlatmıştır. Kendisini “böyle insanların” nin sorulmadığını, rencide edildiğini, kâle alınmadığını yönetmesini istemeyen katılımcı, artık kendisinin de düşünen kalabalık açısından fikrini beyan etme hakkının insanları başı kapalı olanlar (türbanlılar) ve olmayanlar elinden alınması olarak yorumlanmıştır. Üçüncü olarak, diye ayırdığını belirtmiştir. polisin artan şiddeti ve başbakanın söylemleri kalaba- Kürt-Türk sorunu. Araştırmaya katılan katılımcı- lığı direnişçi ortak kimliği etrafında birleştirmiştir. Ka- ların her ne kadar etnik aidiyetleri sorulmamış olsa da tılımcılar, eylemlerin yanlış yönetilmesinin ve polisin bazı katılımcılar kendiliğinden etnik gruplarını belirtmiş- acımasızlığının direnişi büyüttüğünü anlatmıştır. Öyle lerdir. Bazı katılımcılar ise etnik grubunu belirtmeksizin ki ılımlı olanlar daha da radikalleşerek polisin yasakları- Kürt-Türk sorunu konusunda görüşlerini ifade etmiştir. na karşı çıkmıştır. Taraf olmaya zorlandıklarını belirten Katılımcılar, Kürtlerle ilgili bakış açısının ya değiştiğini katılımcılar, iç grup-dış grup karşılaştırmaları yapmıştır. ya da sahip olduğu görüşün daha da güçlendiğini ifade Katılımcılar, Gezi protestocularını (iç-grup) oldukça he- etmiştir. Değişim, bazı katılımcılarda olumludan olum- terojen (halk, her çeşit insan), karşı tarafı (dış-grup) ise suza, bazılarında ise olumsuzdan olumluya doğru bir se- oldukça homojen (AKP’li ya da AKP sempatizanları) al- yir izlemiştir. Örneğin, “Kürtlere karşı negatifliğim oldu” gılamıştır. Son olarak, polis eylemcilerin tamamına karşı diyen bir katılımcının (Görüşmeci 7) yanında Kürtleri şiddeti daha da tırmandırmıştır. Park, polis baskını so- anladığını ama mantıklı bulmadığını ifade eden (Görüş- nunda boşaltılmış olsa da katılımcılar eylemlerin birey- meci 1), devletin Kürtlere hizmet etmesi gerektiğini ama sel ve toplumsal faydaları olduğu görüşündedir. Bununla “bir karış toprağı kimsenin alamayacağını” ifade eden ilgili ortak söylem, hem bireysel hem toplumsal açıdan katılımcılar da olmuştur (Görüşmeci 5). Bunun yanında geleceğe dair “umutlu olmak”la ilgilidir. kendini “özgürlükçü” olarak gören üç farklı görüşmeci Gezi eylemlerine katılan görüşmecilerin anlatım- (Görüşmeci 11, 40, erkek, akademisyen; Görüşmeci 12 larına uygulanan tematik analiz bulguları diğer şehir is- ve 13) Kürt ve Ermeni sorununun ülkedeki demokrasi yanlarında betimlenen aşamalarla ve isyanları başlatan açısından turnusol kâğıdı olduğunu söylemiştir. Bu katı- nedenlerle benzerlik göstermektedir (Drury ve Reicher, lımcılar, Gezi Parkı isyanında Kürtlerin varlığının inkâr 2000, 2009; Reicher, 1996; Reicher ve Stott, 2011; Stott edilmesini, sanki orada değillermiş gibi sunulmasını, ve Drury, 2000; Stott ve Reicher, 1998). Buna göre, baş- eylemlere katkılarının küçümsenmesini, Kürtlerin yürüt- langıçta psikolojik olarak farklı (çeşitli sosyal ve politik tüğü mücadeleye destek vermeyenlerin Kürtlerin Gezi gruplardan) ancak fiziksel olarak yekpare bir kalabalık, isyanına katılmasını beklemelerini eleştirmiştir. dış-grupla (polis, hükümet, AKP’liler) karşılaşmalara bağlı olarak aşama aşama ortak bir iç-grup kimliğini Tartışma (Gezi direnişçileri) inşa etmiş ve bu kalabalık eylemler sonunda güçlenmiştir (empowerment). Çalışmanın sonuçlarından yola çıkarak, isyanın Reicher ve Stott’un (2011) sınıfladığı üç farklı hak- aşamaları ve katılımcıların isyana katılma gerekçeleri sızlık algısı Gezi Parkı katılımcılarının anlatılarında da şu şekilde özetlenebilir. Birincisi, ağaçları kesme giri- gözlenmiştir. Parktaki ağaçların yakılması olayına dek şimi ve çadırların yakılması ikonik bir başlangıcı tem- biriken haksızlıklardan söz edilmiştir. Bunlar arasında sil etmektedir. Bu olay çoğunlukla “bardağı taşıran son yaşam biçimine müdahale (kültürel haksızlık) en fazla damla” metaforuyla anlatılmıştır. Bir süredir insanların ifade edilen haksızlık türüdür. Katılımcıların bir kısmı hissettiği “bunalmanın” Gezi Parkı’na yapılan müda- şehrin talan edilmesi, betonlaşması ve yeşil alanlarının haleyle “patladığı” ifade edilmiştir. Katılımcılar, “artık daralmasının yeni bir sınıf yaratmayla ilişkisini kurmuş- yeter!”, “biz buradayız” demek için sokağa çıktıklarını tur (ekonomik haksızlık). Bazı katılımcılar, sürekli kre- belirtmişlerdir. Algılanan haksızlığın ancak eylem yo- dilendirilerek borçlandırılan bir kesimin varlığından söz luyla ortadan kaldırılabileceği düşünülmüştür, çünkü etmiştir. Bir süredir hissedilen baskı nedeniyle katılımcı- katılımcılar bir süredir düşüncelerini ifade edememekten lar politik haklarını kullanamadığını, en çok ifade edilen şikâyet etmiştir. Ayrıca, (yakın) başkalarının eylemlere biçimiyle, herhangi bir söz söyleyemediğini anlatmıştır Gezi Parkı İsyanını Anlamak 105 (politik haksızlık). Ayrıca, katılımcılar, politik olarak dan eleştirilmiştir. Ülkedeki mevcut bir çatışma bağlamı kutuplaştırılmadan, taraf kılınmaya zorlanmadan, fakat isyan sırasında protestocular arasında ayrımcılığa yol aç- bu durumda sesini çıkaramamadan, kâle alınmamadan tığı gibi, yer yer dayanışma pratikleri de geliştirilmiştir. ve aşağılanmadan şikâyet etmiştir. Haksızlık algısının Fakat yine de ortak mücadele ve dayanışma deneyimleri- yanında, haksızlığın eylemler yoluyla kaldırılabileceği nin, protestolar sona erdikten sonra ne derece sürdüğüyle inancı, kolektif ortak kimliğin inşası ve kolektifin güce ilgili başka çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. duyulan güven gibi isyanın diğer bileşenleri de katılım- Sonuç itibariyle, eylemcilerin protestolara neden cıların anlatımlarında gözlenmiştir (Reicher ve Stott, katıldığını anlamak kadar kolektif eylem bağlamına 2011; ayrıca bkz. Drury ve Reicher, 2005, 2009; Drury dair daha ayrıntılı bir fikir sahibi olabilmek için farklı ve ark., 2003). gruplardan gelen protestocular arasındaki dinamiklerin Anlatımlarda ve söylemlerde “laik orta sınıf ayak- de anlaşılması gerekmektedir (aynı zamanda bkz. Uluğ lanmasını” destekleyen ifadelere hiç rastlanmamış, hatta ve Acar, 2014, 2015). Bu çalışmanın katılımcıları tara- bazı katılımcılar bu tespitlere itiraz etmiştir. Ancak ka- fından belirtilen nedenlerin her birinin üç farklı katego- tılımcılar anlatımlarında “halk” ifadesini sıklıkla kul- rideki haksızlık (ekonomik, politik ve kültürel) algısıyla lanmıştır. Bu bağlamda, katılımcıların söylemleri halk ilişkilendirilebilecek konular olduğu düşünülmüştür. Ka- ayaklanması tespitleriyle (Yörük ve Yüksel, 2014) tutar- tılımcıların ifade ettiği haliyle, Gezi Parkına polis mü- lılık göstermiştir. dahalesi “bardağı taşıran son damla” işlevi görmüştür. Ayrıca çalışmamızın bulguları, Gezi Parkı pro- Başka bir anlatımla, “ağaçların kesilmesi”, bir süredir testolarının gruplar arası ilişkiler açısından dönüşüm- ekonomik, politik, kültürel hakları “kesilen” insanların, ler yarattığını, özellikle parktaki grupların dayanışma “yapılan haksızlıklara karşı biriktirdiği öfkeyi kusması” deneyimlerinin gruplar arasındaki önyargıyı azaltmada gibidir. Her eylemcinin algıladığı haksızlığın içeriği ve ve toplumsal değişimde etkili olduğunu gösteren sosyal şiddeti farklılaşabilse de (her katılımcı bir veya birkaç psikoloji araştırmalarının sonuçlarıyla bazı benzerlikler sebeple parka gelmiştir ve bunlar büyük ölçüde benzer göstermektedir (Uluğ ve Acar, 2015). Örneğin Acar ve sebeplerdir) bunlar alanyazında bahsedilen haksızlık tür- Uluğ (2016), Gezi Parkı protestolarına dair 34 aktivistle leriyle tutarlıdır. Sonuç olarak, Gezi isyanı, ortaya çıkış yürüttükleri nitel çalışmada protestolar boyunca farklı sebepleri ve sonuçları itibariyle diğer şehir isyanlarıyla gruplarla dayanışma yoluyla ortaya konulan direnişin bu benzer süreçleri ve aşamaları barındırmakla birlikte, be- gruplara–LGBTİ’ler, kadınlar, Kürtler gibi–karşı önyar- lirli özgünlüklere de sahiptir. gıların azaltabildiğini ortaya koymuştur. Bunun dışında, görüşmeler sırasında aktivist veya Kısaca, Gezi Parkı protestocularının motivasyonla- politik olarak örgütlü olmadıklarını ifade eden katılımcı- rını anlamaya çalışan bu araştırmada büyük ölçüde alan- ların isyana katılma gerekçelerinin (motivasyonlarının) yazınla benzer bulgular elde edilmiştir. Bu durum, isyan ve isyan davranışlarının, kendini aktivist olarak ifade dinamiklerinin kültürlerüstü, başka bir anlatımla, başka eden ve politik örgütlülükler içinde yer alan kişilerinkin- kültürlerde de gözlenebilecek, süreçlere sahip olması den farklılaşabildiği gözlenmiştir. Örneğin parka genel- olarak yorumlanmıştır. Dolayısıyla, Reicher ve Stott’un likle tek başlarına gittiklerini ifade eden katılımcılar için (2011) koyduğu fikirlerin başka politik bağlamlarda da polisin uyguladığı şiddete karşı duyulan öfke, bir süredir genellenebilir olduğunu ileri sürmek yanlış olmayacak- yaşanan olumsuzluklar karşısında “bunalma” ve “pat- tır. Kültüre özgü farklılıkların genel olarak anlamlan- lama” isteği, parktaki çevrecilerin dayanışma ve destek dırmalarda ve söylemlerde ortaya çıktığı görülmüştür. çağrıları ve başkalarının (arkadaşlar, tanıdıklar) parka Bağlama özgü farklılıklar ise, AKP hükümetinin uygula- gidiyor oluşu, temel güdüleyicilerdir. Başka çalışmalar- maları, kadınların bedenini ve cinselliğini kontrol etme, da da insanların parka gelme sebeplerinin polis şiddeti, başbakanın kendine özgü tarzı ve söylemleri, Kürt-Türk ağaçları sökme girişimi ve başbakanın beyanları olduğu sorunu gibi durumlarda gözlenmiştir gösterilmiştir (KONDA, 2014). Bu çalışmanın katılım- Her ne kadar Gezi protestoları Kürtlerle ya da cıları ise polis şiddetinin yeni bir şey olmadığını (bu tür Türk-Kürt sorunuyla ilişkili olarak ortaya çıkmamış olsa eylemlere polisin hep şiddetle karşılık verdiğini), ancak da protestocular arasında hem Kürtlerin hem Türklerin Gezi Parkı’ndaki çevrecilere karşı uygulanan şiddetin olması başka bir çatışma bağlamının protesto ortamı- “çok göz önünde” ve “orantısız” olduğunu ve dozunun na aktarılmasına sebep olmuştur. İsyanın ilk evresinde “haddini aştığını” ifade etmiştir. Aktivistler içinse “alışık (özellikle Barış ve Demokrasi Partisi’nden) protestoları oldukları” polis şiddetine karşı duydukları öfkeden çok, destekleyen veya karşı çıkan milletvekillerinin varlığı eleştirdikleri ve karşı çıktıkları politikaların protestosu çeşitli düzeylerde açıklamaları ve eleştirileri beraberinde temel güdüleyici olarak öne çıkmaktadır; öfke buna eş- getirmiştir. Bunun yanında, Kürtlerin Gezi isyanına “ye- lik eden duygulardan sadece biridir (kolektif eylemleri terince” aktif destek vermemesi bazı katılımcılar tarafın- yordayan diğer bir duygu küçümseme, aşağı görme,
Description: