, , freud ve Kültür 49 2006 Sayı; Kış • i Yapı Kredi Yayınları: 2438 Cogito Üç aylık düşünce dergisi Genel Yayın Yönetmeni: Sayı: 49 Kış, 2006 !tAŞnçAvAş ISSN 1300·2880 Halkla İlişkiler: Yapı Kri;'ldi Kültür Sanat Yayuıcılık A.Ş. ARZU HAKSUN adına sahibi: Reklam: HALİL TAŞDELEN SERKAN Kf\.LKA.NOELEN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: ASL1HAN DiNÇ Yazışma Adresi: COGİ1Y) Dergi Editörü: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. ŞEYDA ÖZTÜRK htiklal Caddesi, No: 285 Beyoğiu 344331İstanbu.l Konuk Edi.tÔr: TeL: (0212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0212) 293 07 23 rAL'H PARMAN E-posta: ykku][email protected] E-posta: soz.turk@'ykykultur.com.tr Yavuı Kurulu: İrıterneı adresi: http://www.cogitoyky.com • NURI AKBAYAR, ESRA AKCAN, http:!h.'lww.yapikredi.com.tr ŞEYLA BENfIABİs, BESİM F. DELLALOGLU, YÜCEL DEMiREL ZEYNEP DiREK, Yayın Türü: MÜN1R GÖLE, FERDA KESKIN, M. SABRİ Koz, Yerel süreli KAA1>.I R ÖKTEN. ZEYNEP $AYlN, GÜVEN TURAN Partner of "European Net':.mrk of Cultural Journals Enrozine·' Katkıda Bulunanlar: "Avrupa Kültürel Yayınlar Ağı ~ Eurozine" üyesi FAHRİ GÜLUlOGLV v..'v,w.cucozine.com Grafik Tasanın: FARUK VLAY, AKGUL YILDIZ Cogilo'da yayımlanan tüm yazıların Yay:ın Sekreteri: sorumlult.ığu yazarırıa aittir. Gül..AyKANDEMİR Dergıde yer alan yazılar kaynak gösteıilmek kaydıyla y.ayımh.mabilir. Renk Ayrımı f Ba.<;lu: Yaym Kurulu, dc:rgiye gönderjlen ya?Jl?n ÜÇ-EROFSET yayımlayıp yayımlamamaha serbesttir. Yüzyıl Mah. Massit 5. Cad. No: 1 S Bağcılar / Gönderilen yazılar iade edilme7.. İstanbul Tel.: (0212) 629 03 iS Seliifika No: 1206~34·0035 i 3 Bu Sayıda: Cogito'dan 5 • Yeni Bir Yüzyılı Keşfetmek Rüzgar Gülü 8 • Calvino'ya Göre Ses ya da Ses Üstünden Bir İktidar Çözümlemesi • De Colligendo Rerum Et De Eo Quod Sentitur ya da Eskiden Eğlene miyorduk Galiba. Freud'un Ağıdı. Uluslararası Zizek Araştırmaları Dergisi. İntiharı Seçmek. .. Belki de Kaderden Kuşkulanma Anı Klasik 19 • İbn Miskeveyh • Benlik Üzerine Yeni Perspektifler 31 • Etienne Balibar • Bugün Nasıl Bir Evrenseleilikten Söz Edilebilir? Dosya: Frend ve Kültür 57 • Talat Parman. On Yıl Sonra 59 • Sigmund Freud' Psikanaliz 67 • Talat Parınan • Bugün Psikanalizi Tartışmak 75 • Marianne Baudin • Kültür: İnsanın Kendi İçine Sürgünü ve Kucak Açan Yer 87 • Özge Erşen • Uygarlıktan Geriye Ne Kaldı? 95 • Bernard Penot • Arzulayan Öznenin Temelindeki Yabancı 112 • Tevfika Tunaboylu-İkiz • Psikanaliz Uygar Adam İşi midİr? 117 • Louis Althusser· İnsan Bilimlerinde Psikanalizin Yeri 145 • Meltem Kütahneci • Kültürde Bakış 157 • Elda Abrevaya • Lou Andreas-Salome: Anal Erotizm, Cinsellik ve Yüceitme 168 • Zeynep Sayın. Yunanlı Yahudi: Alman 175 • Eric Smadja • Oidipus Kompleksi, Psikanaliz/Antropoloji Tartışmasının Açıklığa Kavuşması 193 • Dilek Özer' Bakırköy'de Divan .1 • 199 • Sigmund Freud' 1930 Goethe Ödülü Dolayısıyla ! Frankfurt Goethe Evi'nde Konuşma 206 • Meltem Narter' Sosyal Alanda Psikanaliz 213 • İnanç Atılgan • Freud'un Viyanası, Viyana'mn Freud'u ve Bir Türk 226 • Manifesto Kitap 228 • Roger Chartier • Özel Hayatın Tarihi Geçen Sayıdakiler 240 • Sayı 47-48: Derrida: Yaşamı Yeniden Düşünürken 242 • Yazarlar Hakkında , i Yeni Bir Yüzyılı Keşfetmek Freud'un doğumunun 150. yılı dolayısıyla 2006 yılının son dosyası "Fre ud ve Kültür" başlığını taşıyor. Sigmund Freud yüzyılın başında kaleme al dığı Düşlerin Yorumu'yla bilinçdışının yükünün, şakalar ve edim hatalarıyla olduğu kadar rüyalar yoluyla da dışa vurulduğunu, gizeınlerle dolu bu alt metnin hermenötik bir okuma gerektirdiğini - kısacası, öznenin ve bilincin kendi evinde efendi olmadığını- göstermişti. Son dönem çalışmalarında özellikle kültür ve siyasetin iç dinamiklerine odaklanan Freud, 1930 yılında kaleme aldığı ve Türkçe'ye Uygarlığın Huzursuz/uğu olarak çevrilen Das Un behagen in der Kultur' da ise öznenin saldırgan dürtülerinin uygarlık ve kül tür tarafından ve onlar adına bastırılışının yol açtığı çatışmaları ele almıştı. Sloganı 21. Yüzyılın Keş{i olan "Freud Yılı"'nda, belki de hiç olmadığı ka dar tehdit edici boyutlara ulaşan kökteneiliğin, terörizmin ve siyasi çatışma ların "tavan yaptığı" bu dönemde, Freud'un kuramının yirmi birinci yüzyıl uygarlığı ve kültürü için önemine odaklanıyoruz. Çünkü Freud'un da dediği gibi "Kültürün gelişimine katkıda bulunan her şey, aynı zamanda savaşa karşı çalışmaktadır." Freud ve Kültür dosyamızın konuk editörü İstanbul Psikanaliz Derneği kurucusu Talat Parman. YKKSY 2006 Freud yılında kuramcıyı "Doğumunun Yüz Ellinci Yılında Sigmund Freud" başlıklı aylık oturumlarla andı. Her ayın son Cuma günü YKKS Sermet Çifter Salonu'nda düzenlenen toplantılarda konuşmacılar Freud'un yüzyılımızdaki önemi üzerine konuştular. Bülent Somay'ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikler dizisine, İskender Savaşır ve Yavuz Erten, Saffet Murat Tura ve Murat Paker, Bella Habip, Nilüfer Güngörmüş Erdem ve Melis Tanık ve Bianca Lechavalier katıldı. Büyük ilgi gören bu etkinlik di zisi Mayıs ayında yayınevimiz tarafından yayımlanacak. Cogito, sayı: 49, 2006 6 Cogito'dan 2006 Freud etkinliklerine 2007'nin Ocak ayında, Viyana Freud Derneği ve İstanbul Avusturya Kültür Ofisi'yle işbirliği içinde "Freud ve Çağdaş Sanat" başlıklı bir sergiyle devam edeceğiz. Viyana Sigmund Freud Müzesinin ben zerlerinden oldukça farklı çağdaş sanat koleksiyonundaki 13 parçamn sergi leneceği Freud ve Çağdaş Sanat Sergisi 12 Ocak-31 Ocak tarihleri arasında , YKKSY Sermet Çifter Salonu'nda. Küratörlüğünü Peter Pakesch ve Inge ! Scholz-Strasser'in yaptığı sergi Freud'un kuramının sanat tarihine etkileri 13 sıradışı eserle örnekleniyor. Sergiye katılan sanatçılar: John Baldessari, Pier Paolo CaIzolari, Clegg & Guttmann, Jessica Diamond, Marc Goethals, Georg Herold, Jenny Holzer, Sherrie Levine, Ilya Kabakov, Haim Steinbach, Franz West, Heimo Zobernig ve Josef Kosuth. 2007'nin ilk sayısı Cogito'nun ellinci özel sayısı olacak. Zaman, süre ve bellek odaklı bir özel sayıyla belleğimizi tazeleyeceğiz. Şeyda Öztürk Cogito, sayı: 49, 2006 UFratello Turco'" Donizetti hikayesi. .. Paşa'nın Tarihimize "Donizetti Paşa" olarak geçen italyan asıllı Giuseppe Donizetti, ölümünün 150. yılında, Emre Aracı'nın hazırladığı kapsamlı bir biyografiyle yeniden gündemde: DonizeUi Paşa: Osmanlı Sarayının italyan Maestrosu . PonızetüPaşa. OsmanlıSarayının İtalyan,Maestro$U Emre Aracı Donizetti Paşa: Osmanlı Sarayının halyan Maestrosu Emre Aracı 260 sayfa. 20 YTL 18 28' de, Osmanlı bandolarına baş eğitmen olarak tayin edilen ve ömrünün geri I<alanını Osmanlı"nın hizmetinde geçiren ıtalyan müzisyen Giuseppe Donizetti, ölümünün 150. yılında kapsamlı bir biyografıyle yeniden gündeme geliyor: Emre Aracı, Bergamo, Napoli, Paris, Viyana, Cambridge, Istanbul kütüphanelerinde ve arşivlerinde yaptığı uzun araştırmalar sonucunda kaleme aldığı Donizetti Paşa: Osmanlı Sarayının italyan Maestrosu'nda, "Fratello Turco" ITürk ağabeyi Donizetti Paşa'ya dair bilinmeyen pek çok noktayı aydınlatıyor, eski kaynaklardaki bilgileri yeniden değerlendiriyoL. 01:30 YNA>ıPKI AKRAR:E 3D1I2 Y 4A3Y5ı NSSl A9R4ı E K.pIT()ASBTEAV. yl.!E<RyIk. uiStI!ı>uN.B~Vılu: rı:ıçıo 2m9_3t OrLWL E2B4 s/5m02s l--ıZ\MMı'RI":. .. ..2 y3\o2/< 4u61!3" "S_2w mo.m1f . @tı~ YapıKredi Yapı Kredi Yayınları YAPI KREDI KiümıE:rRuNR ESATN SAATT IYŞA'Y ı)4N<C)lI_UeKst oT«i:c.c. OVtnE.Ir~' ~".\I WA..y,Ş,.p ;2I1' .ımı 2J;9.3<o 0m.0t r2 4 • 252 47 00 Kültür Sanat Yayıncılık • i Calvino'ya Göre Ses ya da Ses Üstünden Bir iktidar Çözümlemesi "Tahtına gömülmüş, elini kulağına götürü Saray, yalnızca bir kulak değil, "kah açılan, yorsun, hiçbir fısıltıyı, hiçbir yankıyı azalt~ kah büzülen, zincirlerden bir yumak gibi ke masınlar diye sayvanın perdelerini yana çe netli duran sesli bir binadır". Bütün bu özel , kiyorsun. Günler senin için kah net, kah ne likleriyle de "Saray, kralın gövdesidir". İkti redeyse algılanamaz seslerin birbirini izle dara geldikten sonra bir güç olmakla zafer ! yişidir; bu sesleri birbirinden ayıımayı, gel elde edilmiş değildir. İktidar, her zaman di~ dikleri kaynağı ve uzaklıklarını değerlendir ken üstünde olmaktır. Çünkü her şeye ege meyi öğrendin, birbirlerini nasıl izledikleri men olunduğunun düşünüldüğü an, her şeyi ni biliyorsun, sessizlik anlarının ne kadar yitirmeye en yakın olunan andır. "İktidarın sürdüğünü biliyorsun, ortakulağına ulaş~ dayandığ1 dediğim dediklik, zafere ulaştığı mak üzere olan her gümbürtüyü, gıcırtıyı andaki kadar kırılgan olmamıştır asla." ya da tmgırtıyı sen zaten bekliyor, imgele Krallık ortamında, düzenin tehdit eden ses minde onu önceliyorsun, sesin oluşması ge lerine uyum sağlayan saraylıların sözleri cibrse, sabırsızlanıyorsun. Ta ki işitme du kadar sesleri de sahtedif. Tıpkı kapanan bir yusunun ipi yeniden düğümleninceye, iyi kapının soğuk, yaşamasız sesi gibi. İnsan bilinen gürültüler çözgüsü bir boşluk açılı sesi de bütün sesler içinde yakalanan ve şif yormuş gibi gÖlÜnen noktada boşluğu ya resi çôzülen akustik bir ayrıntıdır: Krallığın mayıncaya kadar kaygm dinmiyor."* kontrol düzeni olarak düzenin genel siyasal Calvino "Kulak Kesilmiş Bir Kral" hikaye akustiğinin içinde çözünüp gider. sinde, zamanını seslere kulak kesmiş bir Derken kral, şarkı söyleyen bir kadm sesi du halde, bunların anlamına değil sesel özellik yar bir gün. İlk kez bu sesin kaynağ1nı me lerİne yoğunlaşarak geçiren bir kralı anla~ rak eder. "Hiç kuşkusuz, bir kişiden geliyor tır. Kralın iktidar mantığı, kendisi tarafın bu ses, her kişi gibi biricik, benzersiz birisin~ dan, krallığının akustik kontrolüne indir~ den, ancak bir ses bir kişi değildir, havada genmiştir. Saray kocaman bir kulak olmuş asılı kalmış, şeylerin katılığından kopmuş bir tur. "Saray, baştan aşağı kıvnmlardan, ku şeydir. Ses de biricik ve benzersizdir, ama lak memesini andıran yuvarlak ve çıkıntılı belki insandan farklı bir biçimde: Ses ile in kısımlardan oluşur, anatomi ile mimarlığın san birbirine benzemeyebilir. Gene de gizli ad ve işlevleri değiştokuş ettikleri büyük bir bir biçimde, ilk bakışta gÖlÜnmeyen bir bi kulaktır: "Padiglioni (kulak kepçeleri; köşk~ çimde birbirine benzeyebilir: Ses, kişinin en ler), trDmbe (ôstaki boroları; merdiven boş gizli ve en gerçek yönüne karşılık gelebilir. O lukları), timpani (ortakulaklar; alınlık tabla bedensiz sesi dinleyen, kendi bedensiz benin ları), chiDcciole (kulak salyangozları; sannal mi? Öyleyse, onu gerçekten duyuyor, anımsı merdivenler), Zabirinti (boşluklar; labirent yor ya da düşlüyor olman, hiç fark etmez. ler). Sen, dipte, saray-kulağın, senin kulağı Gene de, sen o sesi algılayan kendi kulağın nın en iç bölgesinde gizlisindir; saray, kra olsun istiyorsun; demek ki, seni çeken yal lın kulağıdır."** nızca bir anı ya da hayal değil, etten bir gırt- ltalo Calvino'nun "Kulak Kesilmiş Bir Kral" öyküsünün çevirisi Kemal Atakay'a aittir. Bu öykünün yer aldığı Jaguar Güneş Altında Şubat 2QQ7'de YKY'den çıkacaktır. Parantez içinde İtalyanca sözcüklerin önce anatomi, sonra mimarlıktaki anlamları verilmiştir. (Kemal Atakay'ın notu) Cogito, sayı: 49, 2006 Rüzgar Gü/ü 9 lağın titreşİmi. Bir sesin anlamı budur: Canlı yaşayan, nefes alan bir varlık olmasında bir kişi vardır, gırtlağı, göğsü, duyguları olan değildir. Burada Calvino'nun seçimi açıktır. bir kişi; o, öteki bütün seslerden farklı olan Örneğin, biricikliği vurgulayan özellik ola bu sesi gönderir havaya. Bir ses, küçükdili, rak göıünüş de pekala kullanılabilecekken, tükürüğü, çocukluğu, yaşanmış hayatın pa* Calvino özellikle sese-işitme duyusuna sını, zihnin niyetlerini, ses dalgalarına ken* odaklanır. Krallığın kulağı, siyasetin, ben* dine özgü bir biçim verme hazzını katar İşin zer nedenlerle de felsefenin kulağı olur. içine. Seni çeken, bu sesin varoluşa, ses ola Cavarero'ya göre, sesin dışarı çıkması ile rak varoluşa kattığı zevktir; ama bu zevk se~ akustik algı arasındaki oyun, zorunlu ola~ ni, o kişinin başka herkesten nasıl farklı ola rak iç organları işin İçine katar; bedenin bileceğini -sesi nasıl farklıysa-hayal etmeye derinliklerindekini ve bütün bedenlerden götürur." daha bedenselolanı anıştıran etten boşluk Bütün enerjisini tahtı ele geçirmek için lara tekabül edeni içerir. Ses titreşimlerinin harcayan kral, tahtını korumak için de ola elle tutulamazlığı, hava gibi renksiz olmak sı düşmanlara karşı sürekli korku içinde la birlikte, yumuşak bir ağızdan çıkar, etin yaşamaktadır ve ona eşlik eden, seslerin kırmızılığına sürtünerek fışkırır. Bu da, kışkırttığı ölüm düşüncesi ve korkusudur. Calvino'nun söylemeye çalıştığı gibi şu de~ Karanlıkta duyduğu bu kadın sesi, birden mektir: Ses, her tek tek insanın en gizli, en hayata dair düşüncelere geri döndürüverir hakiki olanına eşdeğerdir. Varolanın onto onu; arzuları bir nesneye kavuşur. lojik sırlarına değiL, yaşamsallığına dair bir Kimlik ve cinsiyet ayrımı üzerine çalışma şeydir bu. "Bir ses, küçükdili, tüküıüğü, ço ları bulunan felsefeci Adriana Cavarero, cukluğu, yaşanmış hayatın pasını, zihnin Calvino'nun öyküsünde insan sesinin, diğer niyetlerini, ses dalgalarına kendine özgü seslerle kanşmadığını, özellikle insanca bir biçim venne hazzını katar işin içine. Se olanın, siyasalolanın dışında bir yerde or ni çeken, bu sesin varoluşa, ses olarak varo taya konduğunu ifade eder. * Bu da öyküye luşa kattığı zevktir; ama bu zevk seni, o ki şarkı söyleyen kadının girmesiyle başlar. şinin başka herkesten nasıl farklı olabilece* Hannah Arendt'in insanlık DUnlmu'nda sö* ğinİ -sesi nasıl farklıysa-hayal etmeye gö zünü ettiği insanın biricikliği, Calvino tara türür." Calvino'nun öyküsünde bu hazzı fından bu noktada vurgulanır. Bu ses, bir kışkırtan bir kadının şarkısıdır. kişiden gelmektedir, her kişi gibi biricik, Cavarero, kadının şarkı söylemesinin baştan benzersiz birisinden .. çıkarıcılığına, kadının varlığının bedensel Düzen çözümlemede öyküyü sesin üzerine yanına vurgu yapan yaklaşımın, geleneğin kuran Calvino, "etten bir gırtlağın titreşi~ körüklediği kadın düşmanı okumanın Ho* mi" diyerek biricikliği olan sese dikkat çe meros'un Siren'lerine kadar geri götürülebi* ker. Cavarero'ya göre her anlamca titreşimi leceğini belirtir. Calvino ise şarkı söyleyen hesaba katmayan varlığın sesel öz ifşasının kadın imgesinde yeni ufuklar açar. Gelene yalın hakikatini kral gözden kaçırmıştır. İn~ ğin buyurduğunun tersine, şarkı söyleyen sanIarın sözcükleri bir araya getirmeleri kadın imgesiyle, dinleyici yalnızca onun bi* onların tipik özgürlükleri olsa da, -her ne ricikliğine, yaşamsallığına, tekrarlanamazlı kadar bunun doğruluğunu açıkça ortaya ğa ve dolayısıyla bu imge üstünden her tek koysa da-bu, konuşanın biricikliğini göste tek insanın biricikliğine kulak kabartır. ren yeterli gösterge değildir. Oysa, konuşa Kuşkusuz, kral daha önce şarkı dinlemiştir. nın sesi, tıpkı şarkı söylerken olduğu gibi, Ama bu kadının şarkısıyla ilk kez iletişim kullanılan sözler aynı olsa da her zaman kurmak ve o da şarkı söylemek ister. Benliği başkalarından farklıdır. Cavarero, Calvi nin bir parçası, bilinmeyen sesi bulmaya koş no'nun ete, nefes alıp veren akciğerlere, maktadır. Onun kendini duyurma zevki kra kan pompalayan kalbe, kısaca bedene do la da bulaşmıştır. Kral da bir ses olmak, tıpkı layh olarak değinse bile, felsefi bir seçim kadınının sesini duyduğu gibi, kendi sesinin yaparak işitme, konuşma, düşünme yetile de onun tarafından duyulmasını istemekte rine göndermelerle dikkati baş kısmına dir. Ama ne yazık ki şarkı söylemeyi bilme çektiğini söyler. İnsanın biricikliği, onun mektedir. "Şarkı söylemeyi bilsen, belki de " Adriana Cavarcro, A piil voci-Filosofia dell'espressione vocale, Feltrinelli, 2003. Cogito, sayı: 49, 2006