ebook img

fatih murat arsal PDF

681 Pages·2015·11.42 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview fatih murat arsal

FATİH MURAT ARSAL ıfir 1. BASKI EPHESUS 30.000 İKİ RENKAŞK Yazarı: Fatih Murat Arsal Genel Yayın Yönetmeni: Mustafa Güneş Editör: Nilüfer Savaşer Nişli Sayfa Tasarım: Adem Şenel Kapak Tasarım: Selim Büyükgüner Basım yılı: 2014 ISBN: 978-605-5358-77-8 Yayınevi Sertifika No: 20610 © 2014, Fatih Murat Arsal Türkçe Yayım Hakkı: © Mürekkep Divit Bas. Yay. San. Dış. Tic. Lt. Şti, Ephesus Yayınlar t, MUrekkep&Divit Yayın Grubu nun tescilli markasıdır. Baskı: Gülmat Matbaacılık 2. Matbaacılar Sitesi E-Blok No:4/3 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 577 79 77 Cilt: Yıldız Mücellit Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sitesi 2. Bodrum No:8I/25 Topkapı/İstanbul Tel: 0212 5013117- 6131733 Yayımlayan Mürekkep Divit Bas. Yay. San. Dış. Tic. Lt. Şti. Moda Cad. Uşaklıgii Apt. No: 108 Daire: 3 Kadı köy/İstanbul Tel/Faks: (0216) 550 55 44 www.ephesusyayinlari.com / [email protected] Ik ! Renk tyk FATİH MURAT ARSAL EPHESUS“ YAYINLARI 1. BÖLÜM K ıınıızı en sevdiği renkti. Mesela kırmızı bir arabası vardı. Mı srlii bu aralar giysilerinin çoğu kırmızıydı. İç çamaşırlarında ıl>ı kııınızı renk favorisiydi. Şu an içinde bulunduğu bahçedeki İtilin ın arasında da en çok kırmızı olanları seviyordu. Bu renge timi nıtkusunun sebebini bilmiyordu. Son bir yıldır böyle ol- ıı Belki aşkı temsil ettiği içindi? Belki de tutkuyu ve ateşi l**ıımİ elliği için? Sebep her ne ise, kırmızıyı seviyordu işte... W ıışıktı! Hem de boylu poslu, fazlasıyla yakışıklı bir adama! I \el> Kırmızıyı sevmesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Aşık i n kinlin için kırmızının anlamı belliydi. Onun gözünde aşk kır- ûiıımıh Aşk tek renkti. ^ ineğini dolduran bu sevginin keyfi ile rahatça yumuşak çim- klİM uz erine çökmüştü. Dizlerinin çim lekesi olmasına aldırmı- Mİıı Hem nasıl olsa mavi kotu kolayca leke göstermezdi. Yer­ li 11,imlerle aynı renk iri yeşil gözleri, elindeki gül goncasında VMıdı Onu bahçe makası ile özenle kesmişti. Koparmayı hiç Um» ,ı ılc, her gün bahçedeki güllerden bir tanesini feda edi- hhiIu Verandadaki kristal vazoda güzel duracaktı. Buraya gel- ıNflUul. ıı beri, yani on gündür o vazonun içine her gün bir tane mııyı alışkanlık edinmişti. Gün geçtikçe vazodaki gülle- IİM *h»vim ila artmıştı tabii. Zaman içinde onlardan biri solsa bile î-îImi hemen bir yenisi alıyordu. i m/lu mi bahçede dolaştırdı. Yazlık evlerinin büyük bir bah- r»«ı imdi Bahçenin geneli yeşillikti. Bahçe içindeki dar araba miti nihailik açısından geçme parke taşlardan örülmüştü. Yol, i" rnıı larafındaki üç arabalık park yerine kadar geliyordu. 5 FATÎH MURAT ARSAL Geri kalan her yer yeşildi. Seviyordu burayı... Çocukluğu bu­ rada geçmişti. Bu bahar yazlıklarındaki güller ve diğer çiçekler gerçekten coşmuştu. Mevsimin ılık geçmesi onlara yaramıştı. Mayıs ayının başında neredeyse yaz havası yaşıyorlardı. Uzun süredir sert yağış lar kesilmişti. O yüzden güller her zamankinden daha fazla gonca vermişti. Bahçede alabildiğine canlı ve gösterişli duruyorlardı Her renk gül vardı etrafında. Ama yine de favorisi kırmızıydı.. İnce uzun parmaklarında tuttuğu kırmızı renkli goncayı buı nuna götürdü, Allah’ın ona bir hediyesi olan biçimli burnu, çi çeğin kadife gibi yaprağına hafifçe dokundu. Ucu birazcık gı dıklanırken, güzel kokusunu içine çekti. Gözleri zevkle kapandı Sanki sevdiği adamın kokusunu içine çekiyordu. Dolgun dudak ları kıvrıldı. Ah! Mutluydu! Koca bir hafta sonu onunla birlikte olacağına inanamıyordu. Sevdiği adam! Sevdiği erkek! Ne güzel bir hisli" İçi sıcacıktı. “Neye gülümsüyorsun sen öyle?” Yan tarafından gelen bu ses ile irkildi. Gözleri açıldı. Başım çevirdi. Annesi karşısında duruyordu. Birçok bakımdan ona çek tiği için memnundu. Uzun boylu annesi, elli iki yaşında olması mı rağmen hâlâ dinç ve güzeldi. Tabii yaşı gereği saçlarını kızıl ışıl tılı koyu kahverengiye boyatıyordu. Ama açık olmak gerek ıı * pürüzsüz cildi, annesinin yaşını hiç belli etmiyordu. Cildi nen deyse hiç kırışmamıştı. Yarım kollu beyaz bluzu ve saçların m rengindeki pantolonu ile vücudu hâlâ çok güzel görünüyor, onun iki çocuk doğurduğunu adeta yalanlıyordu. İnce beli ve biçimli kalçaları, bir zamanlar mankenlik yapmış olması bir yana, h.ıln yapabileceğini de bağırıyordu sanki. “Gülümsemiyordum!” diye annesine yalan attı hemen. NeT n gülümsediğini ona söyleyecek değildi elbette. En azından şimdi lik... Her şey kesinleşmeden, netleşmeden olmazdı. 6 İKİ RENKAŞK I <ıılmm biçimli dudakları kıvrıldı. Onun da gözleri yeşildi, ı ı/m m kinden daha açık renkti sadece. “Bana bak çirkin ya- ı m. U“ dedi tehdit edercesine. “Ben yirmi beş yıllık kızımı ta- ııı11111ııııyım?” ı ınni altı!” diye düzeltti genç kız hemen. Annesıninkiler 1 bil.m ıı i olan güzel gözleri gülümsüyordu. “Yarın yaş günüm! I 'milimi mu?” \nnesi burun kıvırdı. “Unutmak ne mümkün? Baban her gün İminI.ılıyor.” Dudaklarını bükerek ve sesini biraz kalınlaştırarak km ,ımnııı taklidini yaptı. “Hey! Filiz! Sakın Aysunun yaş gü­ nünü unutma! Kaç yıldır ilk kez birlikte olacağız. Güzel olsun is- pt * ’/ um!" Sesini normalleştirerek yalandan homurdandı. “Acaba ¡sni'i sene unuttum ki? Sen yedi yıldır Amerika’daydın. Bir kere ıhını maniayı unuttum mu?” katışma ona. Canım babam!” dedi Aysun neşeli bir ses to- Miı\ la Babası onun için dünyadaki en harika iki erkekten bi­ tildi Uzun yıllar gönlündeki ilk sırayı korumuştu. Ama şimdi m vvni bir rakip çıktığından sıralamadaki yeri konusunda pek tııiıı değildi. İlen?” diye soran annesinin sesi kinayeliydi. • ve uç kız yerinden doğruldu. İkisi de aynı boy ve fizikte sayı­ mdı Ama kendi vücudu annesininki gibi çekici değildi. Göğüs- n ıIhlu küçük, beli daha ince, kalçaları daha dardı. Dediklerine 0lıc babaannesine benziyordu. Sevgiyle annesine sarıldı. Onun muisimtı nadide bir gülmüş gibi içine çekti. “Canım annem!” •di adeta bir çocuk gibi. “Sen bambaşkasın! Amerika’dayken it, th scııi ve bu kokunu özlüyordum! Sen sevilmez misin hiç?” Ibı süre sarmaş dolaş kaldılar. Her ikisi de nemlenmiş göz­ lü W im i iye çekildikleri sırada otomatik bahçe kapısı yavaş yavaş üulımıya başlamıştı. İçeriye beyaz bir araba giriyordu. İki kadı- tı link ısları o tarafa yöneldi. Evin gölgesinin vurduğu park ala- ■ \ .maşan büyük arabanın fren lambaları bir iki saniye sonra FATİH MURAT ARSAL söndü. Aysun’un spor arabasının yanma park etmişti. Babasının Mercedes’iydi bu. “Geldiler...” dedi Filiz Hanım. Aysun’un nemli gözleri parlamıştı. Görüyordu zaten! Evel! İşte, gelmişlerdi! Arabanın arka kapısından önce uzun boylu babası indi. İlk aşkı olan babası! Karizmatik Servet Meriç... Servo Elektrik’in ya kışıklı patronu... Boyu bir seksen beş kadardı. Belki biraz daha uzun... Boş zamanlarında spor yaptığı için biçimli bir fiziği vardı. Yaşma bağlı olarak çok hafif bir göbeği olsa da, ona yakışıyordu Saçlarının çoğu kırlaşmıştı. Düzgün bir şekilde geriye doğru ta ranmıştı. Yüzü ise hâlâ yakışıklılığını vurguluyordu. Her gün lı raş olmaya alışık olduğu için cildi gergindi. Son birkaç yıldıı düzgün kesimli bıyıklarına beyazlar karışmaya başlamıştı. Giy miş olduğu kahverengi tonlardaki takım elbise belki başkasına yakışmazdı ama babasına yakışıyordu. Aynı anda arabanın şoför kapısı da açılmıştı. Babasından dalın uzun olan genç bir adam çıkmıştı açılan kapıdan. Ve Aysun’ım gözleri babasmdansa, işte bu güçlü yapılı genç adama takılıp kul mıştı. Pırıl pırıl parlayan gözleri hızla onu süzdü. Süzmek ne ko lime, adeta gözleriyle içmişti esmer adamı... Yirmi dokuz yaşında bir adamdı. Yaşını iyi biliyordu, çünkü üç ay önce onunla birlikte Kaliforniya’da bir kafede kutlanıp lardı. O geceyi unutamıyordu. Gecenin sonunda aldığı yumuşa cık öpücüğü de unutamıyordu. Güçlü kollar beline sarıldığııulu hissettiği tatlı heyecan bugün gibi akimdaydı. Genç adamın gllfl siyah saçlarında tek tük beyaz teller olsa da, dikkatle bakılma dıkça seçilmiyordu. Tatlı bir esmerlikteki cildinde tek bir pilı n - bile yoktu. Düz burnu inatçı olduğunu söyler gibiydi. Genç adamın mavi gözleri bir an için Aysun’a yönelmişti I ■ keksi dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. Bunu sadece Ay m m fark etmişti. Sonra ondan da aynı tebessümü alınca gözlerini m ıi\ kızın babasına çevirdi. Uzanıp elindeki deri çantayı almak isinh 8 İKİ RENKAŞK Hcıı alayım...” Aysıın’un babası çantayı vermediği gibi, başını da iki yana iniliyordu. “Hayır Gürkan! Sen Vural Bey’e yardımcı ol...” dedi tük u'si ile. Aysun onun bu ses ile söylediği bazı türkülere bayı- İmli Küçüklüğünden beri babasının söylediği halk türküleri ku­ lu I lıiı ından hiç gitmemişti. Hatta bu türkülerle uyuduğu olmuştu, kaşlarını merakla çattı. Peki, Vural Bey dediği kişi de kimdi? ' »sııada arabanın sağ arka kapısı açıldı. İçinden inen her kim m . diğer iki erkek kadar seri değildi. Gayet yavaş hareket edi- • mlıı Ya çok yaşlıydı, ya da?.. ı uç kız kısa bir an için arabadan çıkan adamı inceledi. Ha­ ltı iti>Ii lalan değildi. En azından Aysun’un sandığı kadar yaşlı ıl*tlıMı Sadece biraz hantaldı. Elinde zarif bir baston vardı. D" kim?” diye çaktırmadan annesine sordu genç kız. I ılı/ İlanım da sessizce fısıldadı. “Sana söylemeye fırsatım bu.hlı Scıı plajdayken baban aradı. Bir misafir daha getİrece- |hıl ıttylcdi.” ■tün sadece Gürkan gelecek sanıyordum? Kimmiş?” Unlularsan eğer, geçen hafta baban bir şeylerden bahse- mhIii Mani bizim şirkete ortak olmak isteyen birisi vardı... knu dini öğrenmişti bu teklifi. Baban da sıcak bakıyordu bu IrtklijM Sonradan teklifi yapanın kim olduğunu öğrendim. iMiımı luı adam... o adam ve... aslında Gürkan’m öz amcası...” ' i i* nıucası mı?” Genç kız bir sevdiği uzun adama, bir de di- j» Milıiın.ı baktı. “Yok artık!” 1 * 11 buy pos andırıyordu ama!.. Ama hepsi buydu. Gürkan’m mjni ı gölgede bile ışıldıyordu. Şakaklarına bazı kırlar er- I il» «iniş olmasına rağmen, hâlâ çekici siyah saçları vardı. |M|h mlıiııım saç rengi ise kurşuniydi. Ama öyle böyle değil... ıh imlı n /un saçları gerçekten kurşuniydi! Koyu kurşuni... Yüz o i ıhı çok farklıydı. Birbirine benzemeyen kemik yapıları Mth A\ ı ıı .1 yiiz ifadeleri de farklıydı. Gürkan’m ciddi yüzüne I FATİH MURAT ARSAL karşılık, arabadan inen adamın dudakları ve bakışları sürekli gü­ lümsediğini gösteriyordu. Gürkan’ın bir iki kere amcasından bahsettiğini hatırlıyordu. Ama hiç bu garip gri saçlarından bahsettiğini hatırlamıyordu. Erken mi kırlaşmıştı? Ve... Ve topalladığından da bahsetmemişti! “Hafta sonu ortaklık işini kesinleştirmek için çalışacaklar­ mış,” diye ekledi annesi. “Çalışmak için benim yaş günümü mü bulmuşlar?” diye fı­ sıldadı Aysun. Sesi memnuniyetsizdi. Annesi cevap vermedi. Vural isimli adam, arabanın çevresini dolaşıp Servet Bey’in yanma gelmişti. Hafifçe topallarken, yürümek için elindeki bas­ tondan güç alıyordu. Onun sayesinde Gürkan’ın yardımına ge­ rek duymuyordu. Aysun ise dikkatini yeniden sevdiği erkeğe çevirmişti. Onu ilgilendiren tek erkek oydu çünkü. Üç erkek de takım elbiseli ol­ masına rağmen, kadınsı bir içgüdü ile Gürkan’m şıklığına odakla­ nıyordu. Onu üç yıl önce gördüğünde de böyle takım elbiseliydi. İlk kez babasının bürosunda görmüştü genç adamı. Aysun yaz tatili için Amerika’daki okulundan yeni gelmişti. Ve daha Gür- kan’ı görür görmez Ne yakışıklı bir adam! diye düşünmüştü. Si­ yah saçlarından ve ciddi bakan mavi gözlerinden hoşlanmıştı. O gün genç adam babasının bürosuna iş görüşmesi için gelmişti. Şir­ kette açık pozisyonda bulunan Proje Müdürlüğü için başvurmuştu. Kendisinden emin gözükmesinden ve babası gibi ezici bir insanın karşısında bile dik durmasından etkilenmişti. Ve tabii ki genç adam işi de kapmıştı. Aysun belli etmese de o zaman­ lar buna çok sevinmişti. Gürkan hayatında gördüğü en yakışıklı erkeklerden birisiydi. O andan itibaren ilgi duymaya başlamıştı genç adama. Gerçi bu üç yıl içinde pek sık görüşememişlerdi. İlgisi hep yüzeysel kalmıştı. Genellikle Amerika’dan tatil için 10

Description:
Aysun istemeyerek ayrıldı ondan. Kapıya doğru yöneldi. “Hadi gidelim Yoksa gerçekten merak edecekler bizi.” “Tamam,” diyerek onayladı Gürkan. meyle. “Bunu ona sormak lazım!” Genç adam geniş omuzlarını silk inişti. “Ama amcamı tanıyorsam, haram ile helali kendince çok
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.