? ev kadınları ne istiyor ? ev kadınları ne istiyor Bütün ev kadınları tırnak içerisinde! Zaman zaman pohpohlamak için söylendiği gibi ‘ev ka- dını’ evin hanımı, sultanı, kraliçesi değil aksine ağır iş- çisidir.‘Ev kadını’ olmayı kendimiz seçmedik. Hatta biz kadınlar uzun süredir kadınlara mahsus kılınan bu kim- liği sorguluyoruz. Cinsiyetçiliği, ayrımcılığı, ezilmeyi, sö- mürüyü görünmez kıldığı; ev işlerinin sadece kadınların işi olduğu fikrini yaydığı için‘ev kadını’ kavramını kabul etmiyoruz. O yüzden elinizdeki broşürde bütün ‘ev kadın- ları’tırnak içerisinde kullanıldı. Toplumsal cinsiyet ve ev emeği Cinsiyet kadın veya erkek olmanın biyolojik yönüdür. Toplumsal cinsiyet ise sosyal olarak kadın ve erkeği ta- nımlar. Toplumun ve kültürün kimliğe yüklediği anlam- ları ve beklentileri ifade etmektedir. Mesela kız çocuğu- na pembe, erkek çocuğuna mavi giydirerek bu kimlikler 2 ? ev kadınları ne istiyor şekillenmeye başlar. Bu ayırıcı kimliklendirme cinsiyet- çi iş bölümüne, ev içi emeğin kadınlara mahsus kılınma- sına kadar gider… Erkek egemenliği biz kadınlar için kötü tarihsel mirastır. Her toplumsal sisteme göre bir kılığa bürünmüştür. Kapitalist sistem erkek egemenliği ile iç içe geçmiştir. Kadınların ezilmişliğini sorgulamaz, aksine bundan faydalanır. O yüzden de cinsiyet rollerini kendi çıkarlarına göre dönüştürerek yeniden üretir. Ev kadını kime denir? Türkçe sözlükte ev kadını şöyle tanımlanmış: “(isim) Dı- şarıda herhangi bir işte çalışmayıp kendi ev işlerini gö- ren kadın, ev hanımı” (TDK) Ev işleri neden sadece kadının işi olsun ki? Ya da kadın- lar evde sadece kendi işini mi yapar? Ancak cinsiyet körü bir bakış ev kadınlarının hanede ya- ? ev kadınları ne istiyor şayan herkesin hayatını yeniden üretmek için emek (gü- cünü) harcadığını görmez. Gerçekte ise bütün hane için hayatın her gün yeniden sürdürülmesi ister ‘ev kadını’ olsun, ister ücretli bir işte çalışsın kadınlar tarafından sağlanmaktadır. Karşılıksız sunulan bu emekten faydalanan ise erkek, devlet ve patronlardır. ‘Ev kadınlığı’ bir meslek mi? Kimilerine göre annelik yapmak, iyi çocuk yetiştirmek iyi bir fabrika kurmaktan daha kıymetlidir. Bu yüzden de kadınlar için anneliğin en önemli meslek olarak görül- mesi gerektiği savunulur. Biz kadınlar ise annelik başta olmak üzere ev içinde yap- tığımız bütün işleri erkeklerle ve toplumsal kurumlarla paylaşmak istiyoruz. Hane içinde yapılan işler sayısız iş kolunda yapılan işlere bedeldir. Evdeki üretimin piyasa karşılığı, çamaşırhane, çocuk yuvası, huzur evi, kuru te- mizlemeci, lokanta, sağlık merkezi ve daha pek çok sek- törde üretilmektedir. Ev içini kadınlara mahsus, dışarı işlerini ise erkeklerin alanı olarak gören cinsiyetçi anla- 4 ? ev kadınları ne istiyor yış kabul edilemez. Çocuk doğurmak kadının doğasının bir parçasıdır. Ancak çocuk bakmak ve bütün evi çekip çevirmek için bir rahime ihtiyaç yoktur. Ev işlerinin ka- dınlara mahsus kılınması biyolojimizle ilgili değil tam tersine toplumsal olarak ürettiğimiz cinsiyet kimlikleri- mize verilen rollerden kaynaklanmaktadır. Biz kadınlar, kadınları ağır iş yüküne, karşılıksız emek harcamaya, güvencesizliğe ve erkeklere bağımlı bir yaşam sürmeye mahkum eden bu anlayışa itiraz ediyoruz. Mademki çocuklara bakmak, ev işi yapmak ‘iyi bir fabrika kurmak kurmaktandaha kıymetlidir’ o vakit fabrikalarda ve iş yerlerinde de evlerde de bütün cinsiyet kimlikleri- ne sahip insanlar olarak birlikte çalışabilmeli, üretebil- meli ve işleri eşit paylaşabilmeliyiz. Ev Kadını Ne Yapar? Ev emeğine her zaman övgüler düzülmez. Kimi zaman ev kadınlarının bütün gün evde oturduğu da söylenir. Peki, ev kadını ne iş yapar? Ev kadınları çamaşır yıkıyor, temizlik, ütü yapıyor, ye- mek pişiriyor, çocukların bakımını yapıyor, eğitimi ile il- gileniyor, hasta, engelli ve yaşlılara bakıyor. Kimi zaman ? ev kadınları ne istiyor ailenin şoförü, bahçıvanı, doktoru kimi zaman iç mima- rı oluyor... Kadınlar eğer bir gün ev içindeki bu üretimi durdursalar hayat da dururdu. Yığılan bulaşıklar, çamaşırlar, atılmayan çöpler yüzün- den sadece evler yaşanmaz hale gelmez, çalışanlar erte- si gün temiz, ütülü iş elbiseleri ile dinlenmiş olarak iş- lerine gidemezlerdi. Bukadarla da kalmaz; ödenmeyen faturalar, okula götürülmeyen ya da servisi için hazır edilmeyen öğrenciler, yapılmayan alışverişler, bakılma- yan yaşlı, engelli, hastalar yüzünden kamusal alan da bu grevden kötü etkilenirdi. Okullar açılamaz, öğretmenler çalışamaz olurdu. Üretilmeyen bakım hizmeti yüzünden devlet kurumları yetmezlik ve kaos yaşardı. Çalışanlar pek çok hizmeti piyasadan karşılamak zorunda kalacak- larından işçi ücretlerinin artması gerekirdi. Çift Vardiya Kendi pratiklerimizden yola çıkarak söyleyebiliriz. Üc- retli bir işte çalışsın çalışmasın bütün kadınlar ‘ev kadı- nı’ olarak çalışmaktadır. Bir araştırmaya göre, Türkiye’deki ev kadınlarının yüz- 6 ? ev kadınları ne istiyor de 96,2’si ev işlerini bir yardımcı olmadan tek başına ya- pıyor. İngiltere’de bir sigorta şirketi tarafından yapılan araştırma ise, kadınların ev işleri ve çocuk bakımı için haftada ortalama 74 saat vakit harcadıklarını gösteriyor. Bu değer ev kadınları için 82 saat, dışarıda tam zamanlı çalışan bir kadın için ise 55 saat. Kadınların çocuk ba- kımına ayırdıkları ortalama sürenin ise haftada 33 saat olduğu belirtiliyor. Üstelik bu çalışmada mesai saati yoktur. Gece vakti ağlayan ya da ateşlenen bebeğe saati gösterip; ‘tatlım şimdi çalışmıyorum. Mesai başladığında ilgileneceğim’ diyemeyiz. Türkiye’de iş yasasına göre haftada çalışma süresi 45 sa- attir. Ev kadınlarının neredeyse bu sürenin 2 katı kadar uzunlukta çalıştığı görülüyor. Ücretli bir işte çalışan ka- dınlar ise eve geldiklerinde iş yerinde çalıştıklarından daha fazla bir mesaiyi de evde yapmaktadırlar. Yani üc- retli çalışan kadınlar sanıldığı gibi ev işlerinden kurtu- lamıyor, çifte mesai yapıyorlar. Ev yükü ücretli bir işte çalışsın ya da çalışmasın bütün kadınların sırtındadır. “Denetimli Özgürlük” Yapılan bir araştırma Türkiye’de ‘kadının yeri evidir’ görüşünü savunanların sayısının yüzde 54’lerde olduğu- ? ev kadınları ne istiyor nu gösteriyor. Buna karşılık toplumun yüzde 72’si kadın- ların ‘aile ekonomisine katkıda bulunmasını’ onaylıyor. Kadınların çalışmasının kocalarının iznine bağlı olması şartıyla…. Görüldüğü gibi Türkiye’de kadına ancak ‘de- netimli özgürlük’ altında çalışma hakkı tanınıyor. Biz kadınlar kendi kararlarımızı kendimiz vermek istiyoruz. Kim olursa olsun bir başkasının boyunduruğunda yaşa- mak istemiyoruz. Ev Kadınlarının Sayısı Artıyor Günümüzde ‘ev kadınlarının’ sayısı her geçen gün artı- yor. Bunun çeşitli sebepleri var. Kadınlara verilen ücret- lerin düşük, işlerin eğreti olması kadar; çocuklara, bakı- ma muhtaç yaşlı, hasta, engelli bireylere bakacak parasız kreş ve bakım hizmeti sunan kamu kurumları olmama- sı bu sebeplerden en önemlileri. Yapılan araştırmalara göre ücretli bir işte çalışmayı bırakan kadınların en az yüzde 44’ü işten ayrılma nedeni olarak çocuk bakım hiz- metleri konusunda destek alamayışını göstermektedir. 2016 ‘da TÜİK tarafından yapılan araştırmada ise iş gü- cüne dâhil olmayanların yüzde 56’sı buna sebep olarak ev işlerini göstermiştir. 8 ? ev kadınları ne istiyor “Eve Katkı İçin Dışarıdan Çalışma” mı? Evdeki çalışmamızın bir üretim olarak görülmemesi bu emeğin nimetlerinden faydalananların yarattığı algıdır. Emeğimizin değersizleştirilmesi, önemsiz gösterilmesi onların çıkarına biz kadınların ise aleyhinedir. Kadın emeğinin bu kadar önemsizleştirilmesinin bir uzantısı olarak iş piyasasında da kadın çalışanlar kötü koşullara maruz kalıyor. Biz kadınlar ücretli bir işte çalışsak bile ekonomiye katkı sunan olarak tarif ediliyor, yedek iş gücü olarak görülü- yoruz. Her zaman daha örgütlü ve daha güvenceli alanlarda er- kek çalışanların olduğunu görüyoruz. Elbette isteğimiz güvenceli işlerin erkeklerden alınıp kadınlara verilmesi değil. Aksine bütün işlerin güvenceli olmasını istiyoruz ve çalışma yaşamında ayrımcılık yapılmasına karşı çıkı- yoruz. Krizlerde ise ilk işten atılan kadın işçiler oluyor. ? ev kadınları ne istiyor Evde Bakım Kandırmacası Sosyal Yardım Değil Sosyal Hak İstiyoruz Evde bakım hizmetleri adı altında bir uygulama vardır ki, binlerce ev kadını, evlerinde yüklendikleri onlarca işin yanında, evde bakmakta oldukları hasta, sakat ve ba- kıma muhtaç kategorisindeki yaşlılar için “evde bakım parası” adı altında ücret almaktadır. Bu ücret, sadece bakım hizmetini veren kadının emeğine karşılık ödeni- yor. Nitelik olarak sosyal yardım olarak tanımlanan ve bakıma muhtaç kişinin tüm ihtiyaçlarının karşılanma- sı için ödenen ücrettir. Yani bu ücretin içine hastanın hasta bezi, ilaçları, gıdaları, hastalığı ile ilgili aparatla- rı vs de dahil ediliyor. Bu anlamıyla evde bakım hizmeti veren ev kadının emeğinin karşılığı olamayacağı gibi ev kadınına bir sosyal güvence de sağlamamaktadır. Her an sosyal hizmet uzmanlarının tespitiyle kesilmesine karar verilebilir. Bir hak olarak tanımlanmamış, sosyal yardım olarak nitelendirilmiştir. Evde bakım hizmetlerinin de iş tanımları yoktur. 12 saate varan çalışmalar olabildiği gibi ağır iş yükü meslek hastalığına, fiziki veya psikolojik hastalıklara yol açabilmektedir. 10
Description: