CENGİZ ÖZAKINCI ABD Emperyalizmini Çökertme Planı ve İşgallerin Perde Arkası EURO-DOLAR SAVAŞI " d o l m a " k a l e m s a v a ş l a r ı d i z i s i CENGİZ ÖZAKINCI ABD Emperyalizmini Çökertme Planı ve İşgallerin Perde Arkası EURO-DOLAR SAVAŞI " d o l m a " k a l e m s a v a ş l a r ı d i z i s i 1. Basım / Mart 2005 otopsi CENGİZ ÖZAKINCI ABD Emperyalizmini Çökertme Planı ve İşgallerin Perde Arkası EURO-DOLAR SAVAŞI " d o l m a " k a l e m s a v a ş l a r ı d i z i s i Baskı ve Cilt: Kayhan / 0212 6123185 Renk ayrımı: Birebir / 0212 2759175 ISBN-975-8410-70-9 otopsi yayınları Nuhungemisi Kültür ve Sanat Ürünleri, Yayıncılık, Reklamcılık, Film San. Tic. Ltd. Şti' nin Kitap Yayın Markasıdır. Salkım Söğüt Sok. No: 8, Keskinler İş Mrk. D: 604-605 Cağaloğlu- İstanbul Tel: (0212) 5196848 Faks: (0212) 5196849 1979'da yazdığı ve basımdan önce el konulan ilk çalışması Marksist A- çıdan Kemalist Devrim ve yayımladığı Yeni Demokratik İşçi Birliği imzalı bildiriler nedeniyle yargılanıp 5 yıl tutsak kalan Cengiz Özakıncı (1954), öz-gürlüğüne kavuştuktan sonra görsel, yazılı, sözel iletişim, dil ve felsefe üzerinde yoğunlaşmış; İbrani, Grek, Latin, Arap, Göktürk yazı ve dilleri üzerinde çalışmaktadır. - Dünden Bugüne Türklerde DİL ve DİN (Otopsi y. ) - İletişim Çağında Aydın Kirlenmesi (Bellek y. ) - United States Of İRTİCA (Otopsi y. ) - İslam'da Bilimin Yükselişi Ve Çöküşü (Otopsi y. ) - Neveser - (Dolmakalem Savaşları dizisi - Filika y. -) - Euro-Dolar Savaşı (Dolmakalem Savaşları dizisi - Otopsi y. ) - Osmanlı Tuzağı (Dolmakalem Savaşları dizisi - Otopsi y. ) - Münevver (Filika y. ) adlı kitaplarından başka, çeşitli dergi, gazete, radyo ve televizyonlarda yayımlanmış pek çok yazı, söyleşi, röportaj ve konuşmaları vardır. Görsel sanatların resim, grafik ve sanatsal fotoğraf dallarında yapıtlar veren ve sergiler açan Özakıncı'nın sanat felsefesine ilişkin kuramsal yazıları, sanat eleştirileri ve öyküleri, Gösteri, Argos, İn Vivo, İkibin'e Doğru gibi dergilerde yayımlanmıştır. e-posta: [email protected] 'biz'e ve kızıma Donna, Donna, Donna 25. 01. 2003 Sevgili Donna, Dün akşam, yemekte dostlarla söyleşirken, geçmişe daldık; Vietnam, çiçek çocukları, 6. Filo, boykot, işgal, direniş, Che Guavera, "savaşma seviş", "yankee go home", derken yanaklarımız kızardı şaraptan. Hep birlikte Joan Baez'in 1968'lerde dillere destan olan şarkısı "Donna Donna"yı söyledik: kurbanlık dolu kamyonda, üzgün bakışlı bir dana tepesinde bir kırlangıç; özgür, fır dönüyor Donna rüzgar nasıl kahkahayla, güler kurbanlık danaya yaz günü gece boyunca, alay edip durur Donna Donna Donna Donna Bırak ağlamayı dana, kim sana kurban ol dedi uçamazsın, kanadın yok; uçan kuşlar özgür Donna Donna Donna Donna kurbanı bağlar keserler; kurban bilmez nedenini oysa kırlangıç öyle mi; kurban olma, kuş ol Donna Donna Donna Donna... Sevgili Donna, bilmezsin, [-nereden bileceksin, yıllar boyu yalnız bilgisayarda yazıştık seninle; ne benim Amerika'ya yolum düştü, ne sen Türkiye'ye gelebildin-] sesim kötüdür çok. Arada bir içip — coşup şarkı söylemeye kalktı- ğımda, dostlar ağzımı kapatmakta yarışmıştır hep. Bu yüzden, şarkının yalnızca "Donna, Donna"larını mırıldanabil-dim. Ve o an, sen takıldın usuma. Neredeyse dört yıl oldu, hiçbir iletimi yanıtlamı- yorsun; birden bire kestin yazmayı; ama ben yine de büsbü- tün çıkartıp atamadım seni bilgisayarımın adresler dizinin-den. Bu iletimi de yanıtlamayacaksın belki, ama olsun. Dalga geçtiğin o "pek düzgün"(!) İngilizce'mle çam devire devire yazacağım işte!. Seninle ilk yazışmamızı anımsıyor musun? Bilgisayarıma " a n ı n d a — söyleşi" (chat) yazılımı yüklediğim ilk gün, rastgele girdiğim bir söyleşi öbeğinde, sıkça görülen belden aşağı konular yerine, Amerika'da işçi kesiminin durumu, kadının toplumdaki yeri, basın özgürlüğü gibi toplumsal sorunların tartışıldığını görünce, sevinip ben de katılmıştım aranıza. Türkiye'den biriyle karşılaşmak sizi epey şaşırtmış- tı. Ülkemin dilinizdeki adı olan "Turkey" sizde aynı zamanda "hindi" anlamına geldiği için, öbeğinizden biri bana "Welcome, Mr. Turkey!" (Hoş geldin Bay Hindi!) demiş; ben de Amerikalılara "kovboy" (sığır çobanı) denildiğini kafası- na kakmak üzere bir dil oyunu yaparak "Hello, Mr. Cow Guy!" (Merhaba, Bay Sığır Herif) diye karşılık vermiştim ona. Ortam gerilince, sen araya girip sürtüşmenin büyümesini önlemiştin. Söyleşi sürerken ikimiz ayrıntılarda derinle- şip diğerlerinden kopmuş ve ötekilerin ilgilenmediği konularımızla baş başa kalmıştık. Sonraki günlerde felsefeye dalmış, kısa sorular - kısa yanıtlar yetmeyince; birbirimize e-posta adreslerimizi verip uzun iletiler yollamaya başlamış- tık. Sonra, o söyleşi öbeği dağılınca, yalnız e — postalarla sür-dü ilişkimiz. Çok istememe karşın bir fotoğrafını bile göndermedin bana; yüzünü hep gizledin; soyadını da... Dahası; sesini de... Bir iletide "Telefonlaşalım artık, yüzünü göremiyorum, bari sesini duyabileyim, " dediğimde "olmaz, fakslaşalım yeter, " deyip faks numaranı vermiştin de, ne yalan söyleyeyim, içimden "e- posta çağında faksı ne yapayım ben, " diye kızmıştım sana. Ve içime bir kurt düşmüştü: "Sesini bile sakladığına göre, Donna, bilgisayarda kadın adı kullanarak yazışan bir erkek de olabilir pekala, " diye düşünmüştüm.
Description: