ebook img

erzurum'daki yakutiye medresesi ile ilgili bazı mülahazalar PDF

23 Pages·2014·5.16 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview erzurum'daki yakutiye medresesi ile ilgili bazı mülahazalar

ERZURUM'DAKİ YAKUTİYE MEDRESESİ İLE İLGİLİ BAZI MÜLAHAZALAR Yrd. Doç. Dr.Nusret ÇAM âlen tftmirat altında bulunan artık ele alman konuların derinle­ • Yâkû-tiye Medresesi, H.710 (M.- mesine ve etraflı bir şekilde incelen­ 1310-1311) yılında İl-Hanlı Hükümdârı mesine imkân verecek kesâfete erişmiş Olcaytu Hüdâbende zamanında Cemâ- bulunmaktadır. İşte biz bu sebeble, Yâ- IfBttin Hoca Yâkut tarafından yaptırıl­ kûtiye Medresesi'nin tümü üzerinde de­ mış olup üç eyvanlı ve kapalı medrese­ ğil; minâre,giriş mekânının üzerindeki ler grubuna girmektedir. Medresenin mekân, türbe, türbe önü mekânı, taşçı doğusundaki ana eyvanın arkasında ay­ işâretleri, bânisinin gerçek hüviyeti, rıca bir türbe ve bununla medresenin hücre ışıklıkları, arka kapılar, taçkapı kuzey-doğu hücresini birbirine bağla­ yan bir ara mekân bulunmaktadır. Por­ tal, türbe ve minâre çıkıntıları hâriç (1) Yâkutiye Medresesi'nden doğrudan doğruya tutulursa en geniş yerde 25.40 x 33.20 veya dolaylı olarak bahseden yayınlar şunlardır: m. ebâdında olan medresenin batı duva­ İ.Akçay, Yâkutiye Medresesi, Vakıflar Dergisi VI, rı, doğu duvarına; kuzey duvarı da gü­ Ankara 1966, s. 146; M.O.Arık, Erken Devir Anadolu ney duvarına göre 0.20 m. daha uzun o- Türbe Mîmârisinde Türbe Biçimleri, Anadolu XI, lup eser, bu hâliyle muntazam ve doğu- 1967, s.83; R.Ank, Erıurum'da Osmanlı Öncesi Mî- batı istikâmetinde simetrik bir plân şe­ mârhk eserleri, (Basılmamış doktora teıi), Ankara, ması arzetmektedir. 1963 (Bu çalışmayı göremedik). A.Ş. Beygu, Erıurum Târihi Anıtları Kitâbeleri, İstanbul 1936; O.Aslanapa, Araştırmacıların dikkatini bilhassa Türk Sanatı II,İstanbul 1973; R.Cunon, Armenia, taçkapı süslemeleri, mukarnaslı orta London 1854, s.39.; E.Diet-O.Aslanapa, Türk Sanatı, mekânı ve tuğla minâresinin çini moza- İstanbul 1955, s.70.; B.Karamağaralı, Türk Damgala­ yik süslemeleriyle çeken bu eser hak­ rının Devamlılğı hakkında,Türk Kültürü Araştırmaları kında epeyce neşriyat yapılmış olmakla Dergisi, 2/9 (Aralık 1980) s.6.; H.Karamağaralı, Ana­ berâber (1), bunların bir kısmı yapının dolu'da Moğol İstilâsından Sonra Yapılan Dînî Mi­ o sıralar kışla ve depo alarak kulla­ marlık Eserlerinin Plân ve Form Ötellikleri, (Basıl­ nılması sebebiyle olsa gerek eserin mamış doçentlik teıi), Ankara 1963.; İ.H.Konyalı, mtmârt problemleriyle fazla teferruata Ereurum Târihi, İstanbul 1960, s.302.; A.Kuran, Ana­ girememişlerdir. Bir eserin sanat târihi dolu Medreseleri I., Ankara 1969, s.125 ; M Sören, açısından önemini lâyıkıyla tesbit et­ Anadolu Medreseleri İstanbul 1972, s. 3.; M Ötel, Er- mek, yapılacak bir restorasyonun aslına eurum'daki Selçuklu Devri Eserieri, Kültür ve Sanat, uygun olmasını temin etmek ve hakikat 5, İstanbul 1977, 8.176.; M.H.Yınanç, Yâkutiye olan neyse onu gün ışığına çıkarmak Medresesi, Târih Yolunda Erıurum, 7-8, Erıurum açısından mtmârt anıtların mümkün 1961, s.10 ve 11-12 (12 Mart 1962), 8.5. (Bu yatıda mertebe derinlemesine incelenmesi ge­ Yâkutiye Medresesi'nin bânisi olarak takdim edilip rektiği düşüncesinden hareketle, Yâkû- urun uradiya anlatılan Sinanuddin Yakut'un, eserin tiye Medresesisi'nin bâzı inşâî prob­ bânisi Hoca Cemâlüddin Yâkut ile hiçbir alâkası bu­ lemlerini ve tesbit edebildiğimiz diğer lunmamaktadır); H.R Ünal, Les monuments Islamiqu- birkaç hususu ele almaya çalışacağız. es anciens de la ville d'Erturum et de la Region, Paris, Hem, Türk sanat târihi araştırmaları. 1968, S.35. j^^jj^To^XlJ^n^^RFT CAM 290 sır ortaları ile, İngiliz yazan R.Cur- taşlarının perçinleri gibi ya kısmen zon'un Erzurum'da bir yıl kadar kaldı­ temas edilmiş, ya da hiç ele alınmamış ğı târih olan 1850'li yılların arasına te- meselelerini incelemeye gayret ede­ kâbül etmektedir. Zira, R.Curzon, meş­ ceğiz. hur seyyahımızın hilafına Tebrizkapı'- a) M illâ re : daki bu yapıdan "Çifte Minâreli" (twine Yâkûtiye Medresesi'nin çifte minâ­ minaret) şeklinde sözetmektedir (7). Fa­ reli olup olmadığı hususu epeyce münâ­ kat, O'nun çizdiği resimde Yâkûtiye gö­ kaşa edilmiştir. Bunlardan A.Ş. Beygu'- rülmemektedir (Resim.-.2). Erzurum'u ya göre, cephenin kuzey nihâyetinde XVIII. Yüzyıl başında gören ve resim­ bulunan yuvarlak gövde minâre değil, lerini daha realist bir anlayışla çizmiş türbedir (2). Ondan sonraki bâzı araş­ olan P.de Tourncfourt'un (1656-1708) tırmacılar da bu görüşe kısmen iştirak gravüründe(7a) sâdece Hatuniye Medre­ etmiş görünmektedir. Bunlardan bâzıla­ sesi çifte minâreli olarak gösterilmiş ise rına göre, cephe düzeni ve simetriği de bu durum, ressamın bakış noktası­ temin açısından aslında eserin çifte nın, Yâkûtiye'ye oldukça uzak olmasın­ minâreli olması gerektiği hâlde, daha dan ileri gelmiş olabilir (Res.:3). Mat­ sonra burası yıkıldığı için, türbe hâline rakçı Nasuh'un çizdiği Erzurum şehri getirilmiş (3); diğer bir kısım araştır­ minyatüründe (Res.:4), gösterilen yapı­ macıya göre de minâre düşünülmüş ol­ ların, mevcut yapılardan hangilerine makla birlikte hiç yapılmamıştır (4). ait olduğunu tesbit etmek oldukça müş- İ.H. Konyalı ise bu gövdenin, bir dep­ kil ise de tasvirde üç eserin çifte mina­ rem veya top güllesi darbesiyle yıkılan reli olarak gösterilmesi enteresandır minârenin bâkiyesi olduğu kanâatinde­ (7b). dir (5). Ne var ki, R.Curzon'un yukarıdaki Gerçekten de medresenin kuzeybatı sözlerine ilâveten Yâkûtiye'nin oldukça köşesinde ikinci bir minârenin varlığını harap bir vaziyette bulunduğundan ve düşünebilmemiz için birkaç haklı sebep eserin dökümhane olarak kullanılma­ bulunmaktadır ve bunların hiç şüphesiz sından dolayı her tarafın karardığın­ en önemlisi cephede simetriği ve denge­ dan, fakat yapının şimdiki durumunun yi temin etmek faktörüdür. Ayrıca, si- bile eskiden muhteşem bir yapı olduğu­ lindirik kule şeklindeki bu kalıntının, nu gösterdiğinden bahsedip, minâre mevcut minârenin kâidesi ile aynı ka­ meselesine temas etmemesi (8). Yâkû­ lınlığı hâiz oluşu (4.10 m.), bu kalın­ tiye'nin bir minâresinin daha o zaman­ lıktaki bir gövdenin ise türbe için kü­ lar yok olduğunu göstermektedir. Bu çük olması, burasının türbe olarak de­ durumda Yâkûtiye Medresesi'nin aslın­ ğil, minâre olarak yapıldığının en açık da çifte minâreli olduğu, fakat XVII. bir delilidir. O devirde, cephede minâ­ yüzyılın ortaları ile XIX.yüzyıl ortalan renin simetriği olacak bir yerde yapıl­ arasında bir tabit afet ya da savaşta mış hiçbir türbeye yer verilmemiş ol­ (2) A.Ş.Beygu, a.g.e., s. 151. ması da bunu göstermektedir. (3) B.Darkot, Erzurum, İslâm Ansiklopedisi IV, Kaldı ki, Erzurum'u XVII. yüzyılın İstanbul 1948, s.344; M.Sözen, a.g.e., s.3.; İ.Akçay, ortalarında birkaç defa ziyâret eden a.g.e., s.149. Evliya Çelebi, şimdi "Ç'^te Minâreli" (4) A.Kuran, a.g.e., s.125 olarak bilinen medreseden çifte mina­ (5) İ.H.Konyah, a.g.e., 321. reli ismiyle değil "Eski Medrese" ismiy­ (6) Evliya Çelebi Seyahatnamesi, IH, İstanbul, le bahsetmesi (6), şehirde o sıralar ikin­ 1970, s.207. ci bir çifte minâreli yapının bulundu­ (7) R.Curzon, a.g.e., s. 39. ğunu akla getirmektedir. Anlaşılan, (7a) Joseph Pitton de Tournefort, 1656-1708 A. Çifte Minâre'ye bu isim, Yâkûtiye'nin, Voyage into the, Levant, London 1741. minârelerinden bir tanesinin yıkılma­ sından sonra verilmiş olmalıdır. Bu tâ­ (7b) Nasul el-Matrakî, Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i rih ise kanâatimizce Evliya Çelebi'nin Irakeyn (Haz.: H.G.Yurdaydm), Ankara, 1976, s.207. Erzurum'u ziyâret târihi olan XVII. a- (8) R.Curzon, a.g.e., aynı yer. ERZURUM'DAKİ YAKUTİYEMEmEŞEŞU İLGİLİ MÜLAHAZALAR 291 gülle darbesi ile yıkılmış olduğunu söy­ ifâdesiyle yetinilmiştir (9). Aslında, bu lemek mümkündür. tertibi ile .Anadolu medreseleri ara­ Minâre kaidesinin daha sonradan sında çok orijinal bir yere sâhip olan türbe olarak kullanıldığı şeklindeki bir bu eyvanın Yâkûtiye ile ilgiü incele­ görüşe gelince: Öyle anlaşılıyor ki. böy­ melerde lâyık olduğu yeri alamayışının le bir görüş, burasının türbe olduğunu sebebi galiba üst kattaki taştoprak yı­ gösteren müşahhas delillerden ziyade ğınlarının fazla bir araştırmaya imkân bu kısmın,şimdiki şeklinin Selçuklu ve ^ ermemesi \ c c\ \ anın kuzc\ \ e güney İl-Hanlı türbelerine biçim olarak biraz du\arlarında yer alan kapıların dışarı­ benzemesinden ve minâre kâidesi oldu­ dan görünmcyişidir. Biz. böyle bir cy- ğuna delâlet eden merdiven, v.s gibi \ana dayama merdivenlerle çıkmanın işâretlerin kısmen ortadan kalkma­ akla yakın görülmediğini, minâreye sından kaynaklanmaktadır. Böyle bir ulaşmak için yapılan, giriş dehlizinin mekânın sâdece şekil itibârıyle türbeye güneydeki odadan başlayan mcrdi\cnlc benzemesi dolayısıyle türbe olarak ad­ dama çıkıldıktan sonra, buradan bir landırılması doğru olmayacağı gibi. va- kapıyla üst eyvana geçildiğini düşü­ pının minâre kâidesi olduğunu gösteren nerek, taştoprak yığınlarını kaldırmak işâretler de tamamen ortadan kalkmış süreliyle bahsettiğimiz kapılardan değildir. Zira kule şeklindeki bu kalın­ güneydekini ortaya çıkardık (Res.:5). tı,aynen minârede olduğu gibi dam hi­ Sonradan örüldüğü belli olan 97 cm. zasına kadar dolu olup zemine yakın genişliğinde ve 164 cm. yüksekliğindeki bir yerde kapı izine de rastlanılma- bu kapıdan 30 cm. kadar olan açıklı­ maktadır. Bu durumda, burasının hiç­ ğından ey^ana girildiğinde, bunun mu­ bir zaman türbe olarak kullanılmadığı kabilinde de hemen hemen aynı ölçü­ leri hâiz bir kapı (Res.:6.") \c yanında kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Gü- da tahminen 8" cm. genişliğinde bir do­ ney-batı köşedeki m^nâreye ulaşan mer­ lap nişi görülmektcdir(Res.:9'). divene benzer bir merdivenin burada mevcut olmadığı, zira buna gerek gö­ Bu bulgular, burasının sâdece por- rülmediği zannedilmektedir. Çünkü, talle orta a^iu arasında güzel bir nisbcı portalin gerisinde yer alan mekânın üs­ elde etmek maksadnic değil, belli bir tündeki eyvanın güney ve kuzey du\ar- fonksi\on icabı düşünülüp yapıldığını larında karşılıklı bir şekilde yer alan gösterecek mâhiyettedir. Z1ra bu eyvan iki küçük kapı (Res.: 5. 6, 7; Şekil: 3. 4) sâdece taçkapı ile \üksek örtülü ona güneydeki minâreye ulaşan yolun, damı avlu arasında bir ahenk unsuru olarak tâkiben kuzeydeki minâreye ulaşmasına düşünülmüş olsa\dı. giriş kısmının ana imkân verecek mâhiyettedir. e>\anda olduğu gibi zeminden portal niha\etine kadar iki katlı değil bir bü­ Bu kısmın minâre kâidesi olduğunu tün mekân hâlinde yapılması icap eder­ gösteren diğer bir işârct de, güneydeki di. Bu uxgulamanm örneklerine başta minârenin pabuçluk kısmındaki üc ba­ Ça\ ^ ûsuf b. ^ akup \c Aiabc\ Mübarc- samaklı merdivenin bir benzerinin, ku­ züddin Ertokuş medreseleri olmak üze­ zey minâresinin pabuçluk kısnı;nda da re çeşitli eserlerde rastlamakıayı?.. yer almış olmasıdır(Rcs.:8). b) Giriş mekânının üstündeki eyvan: Koını-^Tuzu •ıc;Mi eden eyNnna hüc­ relerin üstünden geçilerek girilmesi \c Portalin arkasındaki tonoz örtülü minâre kapısının zemin katının damı mekânın üstünde yer alan eyvan şek­ se\iyesinde olması. mcdrcsinin bu lindeki hacim, bugüne kadar esaslı bir kısmında ikinci bir katın daha bu­ şekilde ele alınmamıştır. Altındaki giriş lunduğum! akla getirmektedir. Çünkü dehliziyle birlikte taçkapı yüksekliğine Erzurum gibi kışların çok soğuk NC al- erişen 4.00 m. x 6.05 m. ölçüsündcki bu tı-Ncdi a>ın karla kapalı bulunduğu eyvan, Yâkûtiye ile ilgili yayınlarda ya bö\le bir şehirdeki medresenin talebe hiç bahis konusu edilmemiş, ya da giriş \e \azirelilcrinin ü?t cx^ana \c mina- dehlizinin üstündeki bu eyvana, iç a\- ludan dayama merdiveniyle çıkıldığı (9) R.H l>.:>:, Yı-H nny nr. NITSRET CAM 222. bakıldığı zaman daha bâriz bir şekilde reye çıkmak için kar ve soğuğa mâruz belli olmaktadır (Res.l2). bırakılması, hiç de mâkul bir düşünce olmasa gerektir. Aslına bakılırsa,mtmar İşte medreseyi doğu cihetinde gâyet minarenin kapısını zemin kata almak güzel bir şekilde tamamlayan bu türbe­ ve giriş eyvanını da tek katlı yapmak nin, medreseyle aynı zamanda yapılıp sûretiyle meseleyi halledebilirdi. yapılmadığı hususu öteden beri tartı- şılagelmiştir. Yâkûtiye üzerinde şinıdi- Diğer taraftan, üst kata çıkan mer­ ye kadar çalışan araştırmacıların he­ divenlerin 1,35 m.'ye varan genişli- men hepsi, bu türbenin medreseden da­ ğiyle burasının, sâdece müezzin için ha Önce mevcut olduğu kanâatindcdir- düşünülmeyip talebe v.s. kimselerin 1er (10). Türbenin gerek mescit, gerek­ devamlı inip çıkmaları için düşünül­ se mumyalık kısımlarının, bu tip diğer düğünü işâret edecek mâhiyettedir. Ne yapılardaki tatbikatın aksine bir şe­ var ki, eskiden mevcut olduğunu tah­ kilde ana eyvana birer kapı ile irti- min ettiğimiz, yapının cephesini boy­ batlandırılmayışı, insanı bu iki yapıyı dan boya kateden ve muhtemelen beşik biribirinden ayrı düşündürmeye scvke- tonozla Örtülmüş yekpâre iki oda hâ­ debilmektedir. Gerçekten de, mumyalı- lindeki bu ikinci kattan herhangi bir iz ğa, bu ana eyvanın kuzeyindeki büyük kalmamıştır. Böyle bir mekân anlayışı hücrenin doğu duvarından açılan bir Divriği Melike Turan Dârüşşifâsı ile kapıdan geçildiği gibi, mescit kısmına Karaman İbrâhim Bey İmâreti'nde gö­ da hâlen bunun üstündeki benzeri bir rülmektedir. (§ekil:4) geçitten girilmektedir (Şekil.1). Nc var Yâkûtiye Medresesi'nin cephesinde ki bu türbenin medreseyle aynı zaman­ ikinci katın bulunduğunu gösteren iki da yapıldığını gösteren kuvvetli deliller delil daha bulunmakta olup bunlardan bulunmaktadır: 6//-/«c/5/,ileride etraflı bir şekilde ele alacağımız taşçı işâretlerinden birisinin, 1- Medresenin taçkapısmdaki inşâ cephe duvarındaki mevcut muhdes çör- kitabesinde yer alan .^^^ VA^ I ,V.^ _.\ tenden itibâren beşinci sıradaki yâni (Emere bi imâreti hâza'l-medrcn....) yaklaşık 2.00 m. yukarıdaki bir taşta ibâresindeki medfen kelimesi, bu hu­ da yer almış olmasıdır. İkincisi ise, susta en büyük delildir (11). Kitâbcde 1960'lı yıllarda çekilen bir fotoğrafta zikredilen bu "medfen"in, yâni türbe­ açıkça görüldüğü üzere, portalin, ku­ nin, uzun süreden beri türbe olarak zeydeki hücre ile birleşme noktasında, adlandırılan, cephenin kuzey köşesin­ birinci katın damı seviyesinden yakla­ deki silindirik minâre kâidesi dc ola­ şık 3.00 m. yukarısında yer alan duvar maz. izidir (Res.:ll). Son olarak şunu da 2- Türbenin, medresenin ana eyvanı belirtelim ki, binanın cephesinin iki ile olan insicamı da her iki yapının be- katlı olması, eserin batı duvarına, por­ râber düşünülüp inşâ edildiğini göster­ tal ve minâreyle mütenâsip bir yüksek­ mektedir. Türbenin, evyana açılan pen­ lik kazandıracağı gibi, muhtemelen ceresinin, tam mihverde olması ve tür- Divriği Dârüşşifası'nda olduğu üzere, cephedeki pencereler de esere hareket­ lilik sağlayacaktır (Şekil.5). (10) Türbenin, medreseden önce yapıldığını söy­ leyenlerin başında A.Ş. Beygu gelmekdedir. (Bk.: a.g.- cj Türbe: e., s. 148). Ancak bu görüş, İ.H.Konyalı tarafından Medresenin ana eyvanının doğu­ şiddetli bir şekilde tenkit edilmiştir (Bk.; a.g.e., s. sunda yapıya bitişik bir şekilde yer 330.). M.Sözen, ise bu türbenin medreseden çok önce alan ve iç çapı 5.10 m. olan gövdesini, olmasa bile epeyce bir süre önce yapıldığını söylerken kaval silmelerin meydana getirdiği siv­ (Bk.: Anadolu Medreseleri 32, s.5-6) İ.Akçay da tür­ ri kemerlerin kuşattığı sivri külâhlı beyi 13.asır Selçuklu eseri olarak görmek temâyülün- türbe, 15.50 m. ye varan yüksekliğiyle, dedir. (Bk.: a.g.e, s.150). batıdaki yüksek minâreler karşısında (11) Kitabede "medrese" kelimesi zikredilmezken, denge unsuru olmaktadır. Bu durum, "medfen" kelimesinin zikredilmesi, herhalde birinci ke­ medreseye yanlardan ve arka taraftan limenin yazılmayarak unutulmasıyla ilgilidir. ERZURTTM'DAKt YAKUTİYE MF.DRESESİ İI.F, İT OTT i Mth.AHA7AT.AR 2^ benin üst kornişinin hemen hemen al­ Yâkûtiye'de de aynı geleneğe riâyet tında yer alan geometrik tezyinath etmek için bu çâreye başvurulduğunu kuşağın, türbe gövdesini baştan başa göstermektedir. kuşatmayıp, dışa bakan taraflarını ka- Bütün bu bilgiler çerçevesinde, Yâ- tettikten sonra medresenin doğu duva­ kûtiye Medresesi'nin ve türbesinin bir­ rının hizasını 30 cm. kadar geçtikten likte yapıldığını söylemek herhalde sonra düzgün bir şekilde bitmesi (Rcs yanlış olmayacaktır. :15), bu kanâatimizi kuvvetlendir­ mektedir. Eğer türbe medreseden daha d) Türbe önü mekânı: önce yapılmış alsaydı geometrik be­ Dershane eyvanının arkasında 6.20 zemeli bu ufkî silmenin.türbe gövdesini m. kadar çıkıntı teşkil eden türbe ile. kesintisiz kuşatması îcap ederdi. medresenin kuzey-doğu hücresini biri- birine bağlayan bir ara mekân bulun­ 3- Türbenin medreseyle birleştiği maktadır. Yâkûtiye ile ilgili hemen he­ yerde tam bir derz bütünlüğünün bu­ men bütün araştırmalarda muhdes ol­ lunmaması hususu bu iki yapının avnı duğu ifâde edilen (15) bu ara mekânın zamanda,fakat farklı ustalar tarafın­ ne zaman vc hangi zorlayıcı sebeblerle dan yapılması ile ilgili olup. neticeyi yapıldığı konusunda ise herhangi bir değiştirecek mâhiyette değildir, Zîra bilgi bulunmamaktadır. aynı şey minâre ve portal için de söz- konusudur. Kaldı ki kitâbedeki "med- Tonozunun türbe ile birleşme nok­ fen" kelimesi ile hendesi tezyinat ku­ tasında herhangi bir anormallik bulun­ şağının aldığı şekil, medrese ile türbe­ madığından, içeriden hiçbir iia\c görü­ nin hemzaman olduklannın kuwetli nüşü taşımayan bu ara mekânın dış yü­ bir delilidir. zü, bunun aksine burasının sonradan eklendiğini gösteren birkaç emâre ihti­ 4- Sözün burasında, türbenin mescit va etmekte olup bunlardan birincisi, bu­ ve mumyalık kısımlarına niçin ana ey­ radaki pencerelerin, türbe pencerele­ vandan geçilmeyip de kuzeydeki büyük rinden farklı üslûpta yapılmış olması­ hücreden bir ara mekân vasıtasıyle ge­ dır. Türbenin pencere açıklığı, kavsa- çildiği sorusuna da cevap vermek ge­ rası mukarnaslarla doldurulmuş bir rekmektedir. Zîra, bu soruya mûkul bir çerçeve içerisine alındığı hâlde, bu ara cevap bulunmadığı takdirde, türbenin mekanın pencereleri oldukça sade dik­ medreseyle aynı zamanda yapıldığı şek­ dörtgen şeklindedir. Bu haliyle bu son lindeki bir iddianın inandırıcı olama­ kısmın pencereleri, herhangi bir güzel­ yacağı açıktır. Öyle anlaşılıyor ki, tür­ lik endişesi olmaksızın alelacele yapıl­ beye ana eyvandan geçilmeyişinin üç mış intibâını uyandırmaktadır (Rcs.:12). sebebi bulunmaktadır: a)Türbenin mescidine çıkışı ve mumyalığa inişi Bu mekânın sonradan yapılmış ol­ sağlayacak merdivenler, bu kısmın arka duğunu gösteren ıkmci bir delil ise yvıü tarafını kullanılmaz hûle getireceği için dıırarın li'ırhc i^övdcsi ile iyice birleşmesi bundan sarfı nazar edilerek dershane için türbe gövdesini müteselsil sivri ke­ olarak kullanılan bu eyvana yer kazan­ merli panolar halinde kuşatan ka\al dırmak, b) Eyvanın güzelliğini bozma­ silmelerin.ara mekânın doğu duvarı ile mak, c) Türbenin mescit ve mumyalığı- MrleştİEİ noktada gf.ycı ı^ukm bir şe- na kıblenin tam mukabilinden girişi te­ min etmek. Her ne kadar Tokat Nured- (12; A Gnbntl. Nicnuınent» Turc5 d'An:ıîCili:ı- din b. Sentim.ur (12), Niğde. Hüdâvend An-.nsy-^. Tckrü-Sivr^s, Pa.-if. 1534, , 5. 104. Hâtûn (13)ve Gündoğdu türbelerinde (13) A,Gr.brK;. .Nîcnumentf Turcs d'AnrıtC'lın- (14) olduğu gibi Anadolu türbelerinin Kayseri, .Viğd*. P^rıs. s.14'. bâzılarının giriş kapıları kuzeyde yer (14) .A..G:.t.rıel, .T g.e,, 5 150, almıyorsa da, büyük çoğunluğunun ka­ (15) İ .Akçay, lurhc c nü mekânının muhdes c Idu- pılarının tam kuzeyde yer aldığı da ğunu söylerken hr.kh ( larak "türbenin fini ve gcivde bilinen bir gerçektir. Kezâ. Erzu­ süslemelerinin dıçt^ cld\ıgu V>ıı kısımda d:ı devam rum'daki mevcut türbelerin hemen ta­ etmesini" delil gi55iermekdedır kı pek haklıdır. (Bk.. mamında bu anlayışın hâkim olması, I.Akçay, a g.e., 6.150 ) Yrri r>.7 r.r NUSRET £AM. 294 raptedilmeksizin ve fazla ihtimam gös­ kilde yontularak, hatta kırılarak yer terilmeden üst üste konulduğu gibi, açılmasıdır. (Res..i7) Eğer bu iki kısım merdivene yer açmak maksadıylc de aynı zamanda yapılmış olsaydı usta kıble duvarının 3.55 m. yüksekliğe böyle bir acemiliğe düşmeden de bir kadar olan kısmı 20 cm. derinliğinde hâl çâresi getirebilirdi. Medresenin pahlanmıştır (Şckilıl). bütün elemanlarını hesaplı bir şekilde Şimdi burada,bu ara mekânın hangi yerleştiren bir mimar için bu hiç de zor maksatla ve ne zaman yapılıp kapısının bir iş değildi. da niçin duvarın delinmesi sûrctiylc ÜçUncliSiı ise. türbe gövdesini korniş açıldığı meselesi karşımıza çıkmaktadır. altında kuşatan geometrik tezyinat ku­ Öyle anlaşılıyor ki, daha önce medre­ şağının, güneyde, ana eyvanın damı üs­ seyle doğrudan bir irtibatı bulunmayan tüne tekâbül eden yerde saçak hizasın­ türbenin mescit kısmı, medrese top dö­ dan itibâren 30cm. kadar içeride bittiği kümü için tahsis edildiğinde kullanışlı hâlde, kuzeydeki mekânın damının üs­ bir vasfı hâiz değildi. İşte türbeyi dö- tünde aynı şekilde nihâyctlenmcyip, kümhânenin bünyesine dâhil etmek mukabilinde olduğu gibi ana eyvanın için, türbenin mescit kısmı ile kuzey­ damının üzerine ulaşacak şekilde de­ doğudaki hücre bir ara mekânla bir bi­ vam etmiş olmasıdır (Res.16). Eğer bu rine bağlanmış olduğu anlaşılmaktadır. ara mekân, türbe ile birlikte yapılmış Bu değişikliğin târihini bilmiyorsak da. olsaydı, bu firizin, ana eyvanın üzerine bunun, R.Curzon'un eseri gördüğü ve kadar uzatılmay]p,bitiş noktası dışarı­ dökümhâne olarak kullanıldığını sö\le- dan ve aşağıdan bakıldığında gözükme­ diği târih olan 1850 yılından öncesine yecek kadar bir miktar işlenmesi icap gittiğini ve muhtemelen Rus tehdidinin ederdi. çoğalmaya başladığı XVIII.yüzyılın or­ İşte bu işaretlerin ışığı altında, bu talarında vukûu bulduğunu söyleyebi­ türbe önü mekânının sonradan yapılmış liriz. olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, ortada hâlâ halledilmesi gereken birkaç prob­ Burada ele almamız gereken diğer lem daha bulunmakta olup bunlardan bir konu da, mumyalığın önünde yer birincisi, bu ara mekâna medresenin alan ve üstteki türbe önü mekânının kuzey-doğu hücresinden giriş sağlayan benzeri vaziyyctte olan mumyalık önü kapının sâde fakat muntazam bir şekil­ mekânının durumudur. Mumyalığa ni­ de yapılmış olmasıdır. İlk bakışta her­ çin batısındaki eyvandan veya kuzey hangi bir anormalliğin ve sonradan cihette açılacak bir kapıdan doğrudan açılmışlık hissinin göze çarpmadığı bu doğruya girilmemiştir de 3.07 m. enin­ kapının dikkatli bir şekilde tetkik de, 3.75 m. genişliğinde ve 2.75 m. yük­ edilmesiyle, burasının, medrese ve sekliğinde Bursa kemerli tonoz örtülü mumyalık kapılarından farklı olduğu bir ön mekâna ihtiyaç hissedilmiştir? müşahade edilmektedir. Bu farklılık, Kanâatimizce mumyalığa doğrudan bahsettiğimiz diğer kapıların aksine, bu doğruya ana eyvandan --iirilmcyişinin kapının dikdörtgen çerçeve içerisine sebebi, yukarıda inrhe bahsinde 4. alınmamış olmasından ileri gelmekte­ paragrafında îzah ettiğimiz 3 ihtimal­ dir. Ayrıca, medresinin hücrelerinin ve den birisi veya tamamı olmalıdır. Ger­ mumyalığın kapıları, birer dikdörtgen çekten de mumyalık girişi ana eyvan­ silme ile çerçevelendiği hâlde bu ara dan başka bir yere alınmak sûrctiyle mekânın kapısının böyle bir çerçeve i- hem yer kazanılmış, hem eskiden çini çine alınmayışı da bu kanâati kuvvet­ kaplamalariyla (16) zarif bir görünüşe lendirmektedir. sâhip ana eyvanın güzelliğine halel ge­ tirilmemiş, hem de türbe girişinin ku­ zeyden olma geleneğine riâyet edilmiş­ Bu kapının muhdes olduğunu göste­ tir. Fakat mumyalığın bu kapısı, tam ren diğer bir işâret de, yerden ].65 m. üstünde yer alan ara mekân kapısı gibi yükseklikteki kapıya ulaşmak için ya­ pılan basamakların durumudur. Bu ba­ samaklar duvara ve birbirlerine iyice (16) İ.H.Konyah, a.g.e., s. 322. ERZURUM'DAKİ Y A K U T t Y E M E D R E Ş E ^^ sâde olmayıp medrese hücrelerinin palı- rese'nin târihinin çok önce olması dola- lı silmelerine benzer bir silmeyle çerçe­ yısıylc, bu yapıda bu markayı kullanan velenmiştir. Bu da bize bu kapının ve yapıcı ustasının veya ailesinin başka dolayısıyla mumyalık girişinin medre­ olduğunu düşünsek dâhi, yapılış târih­ seyle hemzaman olduğunu işârct etmek­ leri birbirine yakın ve her ikisi de 11- tedir. Ancak bu durum giriş kapısı / ;- Hanlı eseri olan Erzurum Yâkûriyc tişik başka bir yapının içinde yer alıp. (M.1310) ile Niğde Sungur Bey câmü'n- 1.70m. kadar kısmı da yerin üstünde o- de (1335) aynı ustaların çalışmış oldu­ lan vc bildiğimiz kadarıyla başka hiç­ ğunu ihtiyat kaydiylc söyleyebiliriz. bir türbede görülmeyen garip bir tatbi­ katı da beraberinde getirmiş olmakta'in- ./'; Bcınisiııin hiivivai: {Şckil:6). Böyle bir mumyalık anlayışı Eserin Arapça kitâbesindc (Resim: gerçekten de alışılmışın dışında bir uy­ 13) banisinin ismi açıkça \azilmasina gulama olmakla berâber,yukarıdan beri rağmen, ibârcnin A.Ş. Bcygu tarafından sıralaya geldiğimiz işâretler ve İzahlar, yanlış tercüme edilip bu yanlışlığın da­ bizi böyle bir mumyalık şeklini kabul­ ha sonraki bâzı araştırmacılar tarafın­ lenmeye zorlamaktadır. dan aynen tekrarlanması scbcbi\lc bu konuya temas etmek zarûrcti bulun­ e) Taşçı İşâretleıi: maktadır: (x) Eserin büyük ölçüde yenilenen ve hâlen de yenilenmekte olan taş kap- lamalanndaki dilitasyonlan ve malze­ me farklılıklarını tesbit etmeye çalı­ şırken, taçkapı ile sağlam kalan minûre J J'jUJı jUv u,,Li. .il arasındaki duvarın çörten hizasında ye­ (*) ni harflerden H harfine benzer bir işA- ret gördük. Ancak bunların vc daha şeklindeki kitâbede yanlış tercüme başka işaretlerin cephe duvarının üst sebebiyle İl-Hanlı hükümdârı Sultan kısmındaki kirli sarı renkteki kalker Olcaytu'nun erkek kardeşi Gâzan Hân'ı taşlarında görülmesiyle, bu işaretlerin da kadın olarak telakki edip eserin yeni olmayıp monogramlar olduğu an­ Sultan Olcaytu Mehmed zamanında ka­ laşılmıştır. Bunlardan başka, mescit ey­ rıları Gâzan'la Bulgan tarafından. Ga­ zan şehirli Hoca Yâkut'un nâmına ifa­ vanının dış yüzünde ve daha pekçok de eden bir görüş (19) İ.H. Konyah'nın yerde birçok işârctlere rastlanılmakta­ haklı ve şiddetli tenkidine sebep ol­ dır (Res.: 10, 18 ve Çizim: 1). maktadır (20). Aynı hatâ,İslâm Ansiklo- Bu işûrctlcrin bizi ilgilendiren pedisi'nin Erzurum maddesi yazarı ta­ taraf:, aynı işûretlcrin başka yapılarda rafından da tekrarlanmıştır (21). A.Ş. da bulunup bulunmadığı ve bulunuyor­ Beygu'nun bu anlayış tarzı, tesirini gi­ sa, bu eserler arasında herhangi bir derek kaybedip yerine İ.H.Konyalı'nın münâsebetin mevcut olup olmadığı hu­ görüşü benimsenmişse de,izlerinin ta- susudur. Literatürlerden tesbit etti­ mâmen silinmediği de bir vâkıâdır. Me­ ğimiz kadarıylc, Yâkûtiye' deki H şek­ selâ, eserin Hoca Yâkut adına yapılması lindeki taşçı markası, daha önce H. 602 (17) A.Gabriel, a.g.e., s. 62. târihli Kayseri Çifte Medrese'dc (17) ve (18) A.Gabriel, n.g.e. s. 129. daha sonra da 1335 tarihli Niğde Sun­ (».) İ.H.Konyalı'nın verdiği bu kitabe sürelinin gur Bey Cûmii'nde (18) kullanılmış bu­ son kısmında matbaa hatâsı olarak " l^X^ lunmaktadır.Bu durumda, eğer bir mar­ ka, sâdece bir taşçı ailesinin işârcti (sitte= altı) kelimesi eklenmiş olup bu maddî hatâ İ.Akçay tarafından farkedilmeyerek Konyalı'dan ay- olarak kalmış ve bu işâretin varlığın­ nen-dipnot verilmek suretiyle aktarılmış ve böylece dan haberdâr olan başka kimseler, ken­ eserin târihi, İ.Akçay'ın makalesinde 716 131G şeklinde dilerine başka işâretler seçmiş iseler,H ifâde edilmiştir (Bk. İ.Akçay, a.g.e., s. 151), monogramını kullanan ailenin zanaatını (19) A.Ş.Beygu, a.g.e., s. 150 135 yıl boyunca devam ettirmiş bir aile (20) İ.H.Konyalı, a.g.e,, s. 330 olduğu ortaya çıkmaktadır. Çifte Med- (21) B. Darkot, a.g.e., s. 344 296 Yrd. Doc. Dr NUSRET CAM (22) ve Hoca Yâkut'un Gûzan'lı olduğu halinde bunların büyük bir kısmının (23) hususiari bunların bir kısmını teş­ aslında orijinal oldukları, fakat med­ kil etmektedir. Eserin kitabesinden sa- resenin dökümhane haünc getirilmesiy­ râheten anlaşıldığına göre, medrese le birlikte genişlctildiklori ortaya "Hoca Yâkut adına" değil. Hoca Y^kut çıkmaktadır. Zira dışarıya açılan pen­ tarafından yaptırılmıştır. Kezâ, İl-Han- cerelerin bulunmadığı binle bir yapıda lılar'm bu Erzurum ve Bayburt havâlisi tek aydınlatma kaynağının tepe a\dın- komutanının isminin arkasından gelen hklıklan olması yanında, ana cyxanin j'j^' (el-Ğazanî) kelimesinin so­ iki tarafındaki bu\ük hücrelerin tonoz­ nundaki nisbet eki (î= ), bir yer adı­ larında yer alan ışıklıklann etrafı na değil. Hoca Yakut'un, mâhiyeti ol­ mukarnaslarla çerçevelenmiş bulun­ makla şeref duyduğu anlaşılan Sultan maktadır tRes.:20). Ayrıca medresenin Gâzan Han'a atfedildiğinden kelime bu iç avlusundaki örtünün. Erzurum Ulu şeklini almış bulunmaktadır. Selçuklu Camii"nin (27) a\nısı oiması sebcbi\ie devrinde yetişen meşhur hattat Yâkut bunların aydınlık fenerlerinin de a\nı cl-Musta'sımî'nin adının sonundaki nis­ anlavışta yapıldıklarını sö\ îc\cbili: iz bet bildiren Arapçadaki t {J) ekinin (Şekİl;2-7). Musta'sım adındaki bir yere değil, Mus- /; Arka kapılar. ta'sim adındaki halifeye atfedilmesi Medresenin kuzcy-doğu köşesindeki örneğinde olduğu gibi, aynı şey burada hücrenin iç avlu ile irtibatını sasla\an Ghzan'i kelimesi için de sözkonusudur. Dolayısıyle Yâkûtiye medresesinin ba­ kapı gcnişlctildiği gibi. doğu du\aıı ü- nisinin nereli olduğunu bilmiyorsak da zerindc dışarıya açılan 2.90 m. genişli­ İl-Hanlı hâkanı Gazan Han'ın güvenilir ğinde bir kapı açılmış buiunmakıadıj-. adamı olduğu anlaşılmaktadır. Yakûtiye ile ilgili yavınlarda bu kapı­ nın sonradan açıldığı ifade edilmekte­ g) Çiniler: dir. Ancak. Metin Sözen \c İlhan A'K.- Yâkûtiye'nin sâdece minare çinileri çay'm verdikleri plûnda binanın güne\- günümüze kadar ulaşmış olup İ.H.Kon- doğu hücresinin doğu duvarı üzerinde yalı'nın kitabını hazırlamak için araş­ de bir kapı görülmektedir. Şimdi mev­ tırmalar yaptığı daha 1950'li yılların cut olmayan bu kapı da öyle zannedi­ sonlarında mevcut olan (24) medresenin yoruz ki, kuzey-doğu hücresinin kapısı mescit ve ana cyvanlarındaki son çini ile aynı zamanda açılmış vc vakın za­ parçalarından bugün herhangi bir şey manda kapatılmış olmalıdır. kalmamıştır. Hatta İ.Akçay'ın beyanına jj Taçkapı laflarının perçinleri: göre çiniler 1965'lcrde tamâmen yok ol­ Taçkapının yer yer kırılmış taşla­ mamıştı (25). rının arasından, van vana taşları bir­ İyi bir tesâdüf eseri olarak, türbe birine perçinleyen şeklindeki demir çu­ mescidinde ölçü alınırken, mihrabın ze­ bukların kurşun veya içerisine gömül­ min seviyesine yakın bir yerde mavi müş uçları görülmektedir (Rcs: 22), Bu renkli çini parçalarına rastladık (26) çubukların eni 3 cm., kalınlığı 1 cm., (Res.:]9). Bundan başka, duvarların 3.15 taş içerisine giren kısmı 4 cm., vc ufkî m.ye kadar olan kısımında yer yer altı­ gen şeklinde ve çiniye delalet ettiği an­ (22) M.Sözen, a.g.e., s.!. laşılan alçı izleri bulunmaktadır. Böyle­ (23) A.Kuran, a.g.e., s. 127. ce Yâktıtiye'nin mimarisinden, ana ey­ (24) İ.H.Konyali, a.g.e., s. 322 vanından ve mescidinden başka türbe­ (25) İ.Akçay, a.g.e.. s. 14» nin mescit kısmının da çinilerle tezyin edildiği ortaya çıkmaktadır. (26) Bu çinilerin daha önceden muhterem hocr>- mız Prof.Dr. Haluk Karamağarah tarafından teshh e- h) Hücre Işıklıklan: dilip resminin çekildiğini, sayın Doç.Dr.Yılmaz Ön- Mevcut gayrinizamî şekilleri İti­ ge'den, bu makaleyi yazmnya başlamadan az- once öğ­ bariyle orijinal oldukları şüpheli bulu­ renmiş bulunuyoruz, kendilerine teşekkür ederiz. nan hücre ve eyvanın Icpc ışıklıkla- (27) pr.Karamağaralı, Erzurum Ulu Câmii. Y:!hk rının dikkatli bir şekilde '.ncclcnmcsi Araştırmalar Dergisi III, Ankara 1981, 3.4, 1 ERZL'RUM-PAKİ ^ ARUTİYF. MEDRF.SESİ İLE İLGİLİ MÜLAHAZALAR 297 uzunluğu tahminen 10 cm.'ciir. Bin.v a \ erilmisıir. Ana eN\anın tcıusinoeki önemli öîç!,ide sağlnmli!. [.a::and !r;r,;^i türbe medreseden onae değil. nıedre-e\-- dolayısnle yap! ickniii rar.:;":ncan ie birlikte, onun bir la ma nı! a \ ı a a-1 ada- nem arzecien bu perciı-leı- -a,aeec -aa rak \ai:^!İnııs. ancak liirbc iuüi nıebanı kapıda kullanılmış g'^abi.lr. : • ,; a,-,. •, >- - nradan \apilmistir. Bununla beraber pmm minare giai =aah; iri;!, ijîc . a nuim\alık kısmının girişinde \er alan yerlerinde de kulianiım:- • ^r.aiıdır. iıacim orijinaldiıa A\rıea. tüıbenin iac- Buraya kadar söylediklerimiai özcı- de mâNİ renkli çinilerle beaanmiş Icvecek olursak: "I'Skutixe medrcîesi tci •••iup medresenin top dokiim atölyesi o- değil çifte minârcli olup.jipa.di sadcaa iarak ;^ allanıiıuasıyla birlikte e^er baat kâide kısmı ayakta kalmış bulunan >ar tadilatlara maruz kalmış. Ha -ei^eble hiçbir zaman türbe olarak kulianıhaa- türbe ianüne bir giriş mck^^nı i ki-.e a a il­ mıs: giriş mekûnınm üstündeki e>\ana mi ş. doğu taraftaki iki bü>ü! üa:e\c üst kattan geçildiği gibi. bü\ük bir birer kapı açılmış \e tej.^e a-iKİıkla.n ihtimalle burada ikinei bir kata \ar genişletilmiştir. Yıl P-r rr N^ısRFTCAM 221 -ite ^7 •«I 31 -^7 Resim 2: Curzon'un Erzurum gravürü, l Resim 3: Tournfort'un Erzurum gravürü. E R Z E R OX I "* f3F ıstt m m. I3h 3S

Description:
ERZURUM'DAKİ YAKUTİYE. MEDRESESİ İLE İLGİLİ BAZI. MÜLAHAZALAR. Yrd. Doç. Dr.Nusret ÇAM. • âlen tftmirat altında bulunan. Yâkû-tiye
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.