Ernst Cassirer (1874-1945): 20. yüzyılın önemli filozoflarından biri olarak gösterilen Ernst Cassirer, 1874'de Breslau'da doğmuştur. 1892'de Berlin'de hukuk öğrenimine başlamış. ancak daha sonra eğitim alanını Alman Edebiya tı ve felsefe olarak değiştirmiştir. 1894'de hocası George Simmel vasıtasıyla. Hermann Cohen'in yazılarıyla tanıştıktan sonra Cassirer 1896'da Marbmg Üniversitesi'nde Cohen'den felsefe eğitimi almaya başlar. 1899'da Cohen'in yanında doktorasını Descartes' Kritik der mathematischen und naturwis senschaftlichen Erkenntnis (Descartes'ın Matematiksel ve Doğabilimsel Bil gi Eleştirisi) tezi ile tamamlar. Bu süreçte, Yenikantçı Marburg okuluna katı lır ve Cohen'in yanında, Paul Natorp ile de çalışır. Onun 1902'de yazdığı ve önemli bir Leibniz yorumu olarak kabul edilen Leibniz' System in seinen wissenschaftlichen Grundlagen (Bilimsel Temelleri İçinde Leibniz'in Siste mi) eseri, Cassirer'in ilk bağımsız çalışmasıdır. İlk cildi 1906'da yayınlanan ve bilgi probleminin tarihi üzerine aydınlatıcı bir eser olan üç ciltlik Das Er kenntnisproblem in der Philosophie und Wissenschaft der neueren Zeit (Yeniç ağ Bilimi ve Felsefesinde Bilgi Problemi) çalışması Cassirer'i n doçent lik tezidir. Bu eserin ilk iki cildi felsefi ve doğabilimsel bilgiyi, 1920' de yayın lanan üçüncü cildi Kant sonrası sistemleri konu alır. 1906 da doçent olan Cas sirer, Hamburg üniversitesine çağrıldığı 1919 yılına kadar. Berlin Üniversite si'nde görev yapmıştır. Zamanının düşünce perspektifine göre çığır açıcı olarak görülebilecek ve bilgi ve bilim teorisi nitelikli bir inceleme olan Substanzbeg riff und Funktionsbegriff (1910) (Töz ve Fonksiyon Kavramları), onunken di bilgiteorisel düşüncelerini yansıtır. Yine bu bağlamda o, fizikteki gelişmele ri, klasik fizikten modern fiziğe geçişi çok ayrıntılı inceler ve bilgi teorisi açı sından yorumlar. Zur Einstein'schen Relativitatstheorie (1921) (Einstein'ın Rölativite Teorisi Üzerine) eseri, modern fizikteki gelişmeleri bilgi teorisi açı sından inceleyen ve bu gelişmelerin bilgi teorisine etkilerini yorumlayan ilk fel sefi çalışmalardan biridir. O, bu çalşmasını yaparken, Einstein ile de yazışmış tır. Berlin'de bulunduğu süre içinde Cassirer l 912'den itibaren Kant' ın eserle rinin basımı ile uğraşmıştır. Bu esnada yazdığı Kants Leben und Lehre (Kant'n Yaşamı ve Öğretisi) (1918), Kant üzerine derinlemesine ve ayrıntılı bir çalışmadır. Cassirer'in Berlin dönemindeki eserlerinde biri de, Alman zi hin tarihi üzerine farklı bir çalışma olan Freiheit und Form (Özgürlük ve Fonn) (1916)'dur. Cassirer'in asıl düşünce çizgisi, Hamburg Üniversitesi'nde göreve başladıktan sonra netleşir. Özellikle onun Warburg kütüphanesi çevre sinde toplanan bilim adamlarıyla ve kütüphanenin kültürel ortamıyla tanışma sı, bu konuda asıl belirleyici faktör olmuştur. Onun felsefi sistemine de adını veren temel eserleri; Philosophie der symbolischen Formen 1, Die Spracbe, (1923) (Sembolik Formlar Felsefesi I, Dil); Die Philosophie der symbolisc hen Formen il, Das mythische Denken (1925) (Sembolik Formlar Felsefe�i il, Mitik Düşünme); Philosophie der symbolischen Formen 111, Pharıome nologie der Erkenntnis, ( 1929) (Sembolik Formlar Felsefesi III, Bilginin Fe nomenolojisi), bu ortamda en verimli zeminini bulmuştur. Cassirer'in Ham- burg'ta yaşadığı süre içinde yaptığı çalışmalardan bazıları ise şunlardır: Die Begriffsform im mythischen Denken (Mitik Düşünmede Kavram Formu). Sprache und Mythos (Dil ve Mitos), lndividuum und Kosmos in der Phi losophie der Renaissance (Rönesans Felsefesinde Evren ve Birey), Die Phi losophie der Aufklörung (Aydınlanma Felsefesi). Cassirer 1933'e kadar Hamburg Üniversitesi'nde felsefe profesörü olarak hayatını sürdürür. 1929- 1930 yıllarında bu üniversitenin rektörlüğünü de yapar. Bu göreviyle o, bir Al man üniversitesindeki ilk Yahudi rektör vasfını da kazanır. Ancak nasyonal sosyalistlerin iktidara gelmelerinden sonra İngiltere 'ye göç eder ve misafir öğ retim üyesi olarak 1933-1934 yıllarında Oxford'ta ders verir. 1935 yılında İs veç'e giden Cassirer Göteborg Üniversitesi'nde felsefe profesörlüğü yapar. l 939'da İsveç vatandaşlığına kabul edilir. ABD'ne göç edene kadar yaptığı ça lışmalardan bazıları ise şunlardır: Determinismus und Indeterminismus in der modernen Physik (Modern Fizikte Determinizm ve İndeterminizm), Des cartes, Zur Logik der Wissenschaften (Kültür Bilimlerinin Mantığı Üzeri ne), Die Platonische Renaissance in England und Schule von Cambridge (Cambridge ve İngiltere'de Platonculuğun Yeniden Doğuşu) Wesen und Wir kung des Symbolbegriffs (Sembol Kavramının Özü ve Etkisi) Philosophie und exakte Wissenschaft (Felsefe ve Kanıtlamacı Bilim). 1941 'de ABD'ne göç eden Cassirer Yale ve Columbia üniversitelerinde felsefe dersleri verir. 1944'de İngilizce olarak yayınladığı An Essay on Man (İnsan Üstüne Bir De neme) eserinde hem kendi felsefi düşüncelerinin çok genel bir özetini verir, hem de kültüre antropolojik açıdan bir bakış sergiler. Ölümünden bir yıl son ra yayınlanan The Myth of State (Devlet Efsanesi)' de, hem devlet kavramı na farklı bir bakış, hem siyasal düşüncenin tarihsel gelişiminin farklı bir yoru mu, hem de nasyonal sosyalizm üzerine felsefi değerlendirmeler yer alır. Cas sirer 1945'te Amerika' da hayata veda etmiştir. Milay Köktürk: 1961 yılında Zonguldak'ta doğdu. İlkokulu Zonguldak'ta, ortaokul ve lise eğitimini Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi'nde tamamladı. 1984 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölü mü'nden mezun oldu. Yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens titüsü'nde "Lise Felsefe Müfredat Programlarının Değerlendirilmesi" adlı teziyle 1987'de tamamladı. Burdur ve Manisa illerindeki değişik liselerde se kiz yıl felsefe öğretmenliği yaptı. 1995 yılında Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne araştırma görevlisi olarak atandı. Erzu rum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde, "Ernst Cassirer'de Sembol ve Sembolik Formlar" adlı teziyle, 2001 'de doktorasını bitirdi. "He def Ülke Türkiye'de Birey Toplum ve Siyaset" ve "Kültür Bilimi Yazıla rı" adlı kitapları yayınlanmış olan Milay Köktürk, bazı dergilerse siyasal, sos yal ve kültürel nitelikli analiz yazılan yazmaktadır. Pamukkale Üniversite si'nde öğretim üyeliği yapmakta olan ve çalışmalarını bilim ve kültür felsefe si ağırlıklı olarak sürdüren Kökti.irk, evli ve iki çocuk babasıdır. SEMBOLİK FORMLAR FELSEFESİ! DİL Ernst CASSIRER Türkçesi: Milay KÖKTÜRK HECE YAYINLARI Hece Yayınları: 120 Felsefe: 1 Birinci Basım: Eylül 2005 ©Hece Yayınları '.ıı ,! Kapak Tasarımı: Sarakusta Dizgi/Düzelti: HECE Teknik Hazırlık: HECE Baskı: Öncü Basımevi Takım: 975-8988-23-9 ISBN: 975-8988-24-7 HECE YAYINLARI Konur Sk. No: 39/1 Kızılay/ Ankara Yazışma: P.K. 79 Yenişehir/A nkara Telefon: (O 312) 419 69 13 Fax: (O 312) 419 69 14 e-posta: [email protected] İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ I 9 GİRİŞ VE PROBLEM ORTAYA KOYMA I. Sembolik Form Kavramı ve Sembolik Formların Sistematiği I 15 II. İşaretin Genel Fonksiyonu ve AnlamP roblemi I 32 III. "Temsil"P roblemi ve Bilincin İnşası I 44 IV. İşaretin Düşünsel Anlamı -Taklit Teorisinin Aşılması I 61 BİRİNCİ BÖLÜM DİL FORMUNUN FENOMENOLOJİSİ ÜZERİNE I. Felsefi idealizmin tarihinde dil problemi P( laton, Descartes, Leibniz) I 75 II. Emprizm sisteminde dil probleminin konumlanışı ( Bacon, Hobbes, Locke, Berkeley) / 98 III. Fransız Aydınlanma Felsefesi (Condillac, Maupertuis, Diderot) / 108 iV Duygulanım ifadesi olarak dil-"Dilin Kaynağı" . problemi (Giam battista Vico, Hamann, Herder, Romantikler) / 119 V. Wilhelm von Humboldt / 131 VI. August Schleicher ve "doğabilimsel" dil anlayışına ilerleyiş / 141 i VII. Modern dilbiliminin temellendirilmesi ve 1 "ses yasaları" problemi / 148 İKİNCİ BÖLÜM DUYUSAL İFADE AŞAMASINDA DİL I. İfade hareketi olarak dil -İşaret ve kelime dili / 161 il. Mimiksel, benzerliğe dayalı ve sembolik ifade j 174 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GÖRSEL İFADE AŞAMASINDA DİL I. Mekanın ve mekansal ilişkilerin ifadesi / 191 II. Zaman bildirimi /215 III. Sayı kavramının dilsel gelişimi /231 IV. Dil ve "içteki seyir" alanı -Ben kavramının aşamalan / 263 1. Dilsel ifadede "öznellik"in ortaya çıkışı / 263 2. Şahıs ve iyelik ifadesi / 277 3. İsim ve fiilden oluşan dil ifadesi tipi / 286 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SOYUT DÜŞÜNMENİN İFADESİ OLARAK DİL DİLSEL KAVRAM VE SINIFLAMA OLUŞUMU I. Niteleyici kavram oluşumu /305 II. Dilsel sınıflama oluşumunun temel yönleri / 329 BEŞİNCİ BÖLÜM MANTIKİ İLİŞKİ İFADESİ OLARAK DİL- YA RGI ALANLARI VE BAGINTI KAVRAMLARI /341 ÇEVİRİ ÜZERİNE Cassirer'in felsefesi üzerine çalışmaya ilk başladığımda, onun te mel eserlerinin şimdiye kadar Türkçeye kazandırılmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu düşünmüş ve bu eserleri Türkiye'deki fel sefe dünyasına kazandırmaya karar vermiştim. Daha sonra okuduğum bazı yorumcular tarafından, Cassirer'in, "Avrupa modernliğinin filo zofu" olarak nitelendirilmesi ve onun eserlerinin kültür felsefesinin klasikleri arasında sayılması, bu kararımın çok isabetli olduğunu bana gösterdi. Kültür felsefesi eserleri açısından pek zengin olmayan felse fe dünyamıza, çeviri yoluyla da olsa, bir katkıda bulunabilmek benim için hem akademik, hem de toplumsal bir sorumluluktu. Bunun gere ğini kısmen de olsa yerine getirebilmiş olmanın huzuru içinde olduğu mu ifade etmeliyim. Fakat Cassirer'in daha iyi anlaşılması için, onun diğer eserlerinin de çevrilmesi gerektiği kanaatindeyim. Çeviri hakkında bazı teknik bilgiler vermek yararlı olacaktır. Çeviriler eserlerin ilk baskılarından yapılmıştır. Almancayı çok ku rallı kullanan Cassirer'in üslfibu aynen korunmaya çalışılmış, serbest ifade yoluna gidilmemiş ve özellikle cümle bütünlükleri bozulmamış tır. Sadece nitelediği ögeye eklendiğinde anlam karmaşasına yol açan edatlı ilgi cümlelerinin bir kısmı ya "ki, ..." şeklinde, ya da ara cümle olarak verilmiştir. Terimlerin Türkçe karşılıkları konusunda, daha önce yapılmış bazı çevirilerden yararlanılmıştır. Ancak burada, eserlerde çok sık geçen iki terim ile ilgili kısa bir bilgi vermek yerinde olacaktır. Diğer çeviriler de Türkçeye "tinsel" olarak çevrilen "geistig" kelimesine çoğunlukla "zihinsel" kelimesi; "görü" olarak çevrilen "Anschauung" kelimesine "seyir" ya da "temaşa" kelimesi karşılık olarak verilmiştir. Çeviride, eserlerin orijinal sayfa numaralarının belirtilmesinde bir çok fayda olduğu düşür.ülmüştür. Cassirer, çalışmalarının büyük ço ğunluğunda, çevirisini yaptığımız bu temel eserlerine sık sık atıfta bu lunmaktadır. Onun fikir örgüsünü anlamak için, okuyucunun bu atıfla rı dikbte alması gerekir. Atıfta bulunulan sayfalar ise, bu eserlerin ilk baskılarındaki sayfalardır. Eserlerin Almanca sayfalarının numaraları, sayfaların sağındaki metin kutusunda verilmiştir. Bunun yanmda Her , mann Noack tarafından yayınlanmış (1934) olan kişi ve konu dizinini, eserlerden daha kapsamlı yararlanılabilmesi için, -sadeleştirerek- son cilde eklemeyi uygun gördük. Bundan yararlanılması da, orijinal sayfa numaralarına bağlıdır. Hem Cassirer'in kendi atıflarından, hem de dizin den yararlanmak için, Türkçe baskının sayfa numaralarına göre değil, Almanca sayfa numaralarına göre arama yapılmalıdır. Çevirilerden ya pılacak alıntılar ise, Türkçe baskı sayfasına göre verilmelidir. Gerek dip notlarda, gerekse dizinde kullanıla "f, ff' harfleri, Almanca'da, Alman yayım geleneğinde, verilen sayfayı izleyen diğer sayfa sayılarını anlat maktadır. Eserlerin Almanca'sındaki bu uygulama aynen korunmuştur. Eserlerin orijinal baskısında tüm dipnotlar her sayfada yeniden başlamaktadır. Türkçe baskısında ise buna uyulmamış, dipnotlar her bölümde veya kısımda yeniden başlatılmıştır. Çevirideki Yunanca terimlerin yazılışında, uygun sembol buluna madığı ya da eserdeki terim yanlış algılandığı için yazım yanlışı olma sı mümkündür. Ancak bu terimlerin Türkçe karşılıkları, kitabın oriji nalinden tercüme edilmiştir. Bu karşılıklar metin içinde parantezle ve rilmiştir. Açıklama gereken yerlerde (*) sembollü dipnot kullanılmış ve açıklamanın çevirene ait olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Latince ifade lerin karşılıkları da aynı sembolle gösterilmiştir. Almanca bileşik keli meler bazen birkaç kelimeyle, bazen de kelimelerin arasına (-) işareti konularak çevrilmiştir. Bu türden bazı ifadeler aynen Cassirer'in kul landığı gibi (-) işaretiyle kullanılmıştır. Eserlerdeki Yunanca ve Latince terimlerin karşılığı için Esengül Akıncı hanımefendi yardımcı oldu; yine eserlerdeki İngilizce ve Fran sızca metinleri, sevgili SU!eyman Bingöl çevirdi; onlara da teşekkürle rimi sunmalıyım. Bu uzun soluklu çeviri süresince oğlum Çağrı ve kı zım Gökçen babalarını daha az gördüler ve kendileri açısından feda karlık yapmış oldular; ancak bu çalışmanın şekillenmesinde en çok emeği geçen kişi, sevgili eşimdir; onun, çevirinin bilgisayar ortamına aktarılmasındaki ve düzeltmelerdeki yardımlarını zikretmem gerekir. Cassirer "Kültürün Trajedisi" incelemesinde ...a lıcı dili sadece ·• kullanarak kendine mal edebilir ve bu kullanımda dile yeni bir iz bıra kır. Böylece öğreten ve öğrenen, ebeveynler ve çocuklar konuşmaları na rağmen, hiçbir zaman kesinlikle 'aynı' dili konuşmazlar" der. Aynı dil ortamı içinde bu böyleyken, farklı diller arasında güçlük daha da artmaktadır. Dolayısıyla çeviriler, deyim yerindeyse, hep eksik kalma ya mahkumdur. Çevirideki eksiklik ve yanlışlıkların bir kısmı her ne kadar dilin kullanımındaki çok anlamlılıktan kaynaklanmaktaysa da, büyük çoğunluğu çevirene aittir. Amacımız, en az yanlışla okuyucu nun huzuruna çıkmak olmuştur. Milay KÖKTÜRK