DUNE'un KÂFİRLERİ © SARMAL YAYIMCILIK. İSTANBUL Kesim Ajans Aracılığıyla Tüm Hakları Saklıdır. Orijinal Adı: Heretics of Dune Yazarı: Frank HERBERT Çeviren: Arzu TASÇIOĞLU - Deniz VURAL Yayıma Hazırlayan: Halil ÖZER Düzelti: Meltem ARI ISBN 975-6357-31-1 Basım Yeri: Ufuk Matbaası. İstanbul Dizgi: Sarmal Yayımcılık Sayfa Düzeni: Leyla TEKOCAK Kapak Tasarımı: Sarmal Yayımcılık SARMAL İMÇ. Blokları 6. Blok 6103 Unkapanı Eminönü / İSTANBUL Tel & Fax: (0.212) 328 11 06 (0.212) 528 05 43 Mithatpaşa Caddesi 24/A Kızılay ANKARA Tel & Fax : (0.312) 433 50 18 430 66 24 eposta: [email protected] Frank HERBERT DUNE'un KÂFİRLERİ Çeviren Süha SERTABÎBOĞLU SARMAL j TARAMA ve PDF: Pckolog EPUB ve MOBİ: balci60 FRANK HERBERT Bilimkurgunun en yaratıcı yazarlarından biri olan Frank Herbert 1920'de doğdu. Televizyon kameramanı, yorumcu radyo spikeri, istiridye avcısı, vahşi ormanda hayatta kalma eğitmeni, şiir çözümleyicisi, yaratıcı yazarlık öğretmeni, muhabir ve editör olarak çalıştı. İlk bilimkurgu romanı "The Dragon in the Sea" (1956), nükleer denizaltıların, önseziyle yazılmış bir öyküsüydü. Küçük ve gizli bir düşmanın tüyler ürperten öyküsü "The Green Brain" (1966), sinemaya aktarıldı. Bilimle kurgunun, çevrecilikle politikanın çarpıcı bir karışımı olan Çöl Gezegeni Dune, verilen ilk Nebula ödülünü kazandı. Hugo ödülünü Roger Zelazny'nin And Call me Conrad adlı eseriyle paylaştı. Ve şüphesiz bilimkurgunun en büyük destanı olan Dune serisinin temelini oluşturdu. Serinin diğer kitapları: Dune Messiah, Children of Dune, God Emperor of Dune. Heretics of Dune ve Chapterhouse: Dune'dur. Dune, David Lynch tarafından, 1984 te sinemaya aktarıldı. Bilimkurgunun modern ustalarından biri olan Frank Herbert 1986'da öldü. Frank Herbert'in Eserleri Destination: Void Direct Descent The Dosadi Experiment Eye The Eyes of Heisenberg The Godmakers The Green Brain The Maker of Dune The Santaroga Barrier Soul Catcher Whipping Star The White Plague The Worlds of Frank Herbert Dune Serisi Çöz Gezegeni Dune Dune Mesihi Dune'un Çocukları Dune'un İmparator Tanrısı Dune'un Kâfirleri Dune: Rahibeler Meclisi Frank Herbert ve Bill Ransom'ın eserleri The Jesus Incident The Lazarus Efect The Ascension Factor Ben Dune'u yazarken ... kitabın başarısı ya da başarısızlığıyla ilgili hiçbir düşünce yoktu kafamda. Yazmayı düşünüyordum sadece. Altı yıllık bir araştırmadan sonra öyküyü toparlamak için oturdum; bir sürü konu katmanını plânladığım şeklide iç içe dokuyabilmem için, daha önce hiç yaşamadığım derecede yoğunlaşmam gerekiyordu. Mesih mitini irdeleyen bir öykü olacaktı bu. Bu öyküde, insanların işgal ettiği gezegeni bir enerji makinesi gibi gören yeni bir bakışın yaratılışı olacaktı. Siyasetin ve ekonominin birbirine bağlı işlevlerine giriş olacaktı. Kesin tahminde bulunmanın ve bunun yaratacağı tuzakların sınavından geçiş olacaktı. Bu kitapta bir "her şeyin farkında olma" ilacını bulmak ve böyle bir şeye bağımlı olunursa neler olacağını görmek olacaktı. İçme suyu, petrolün ve her gün kıtlaşan suyun bir analogu olacaktı. Bu hem ekolojik bir roman olmalı hem de insanlarla ve onların insan değerleri hakkındaki insanca düşünceleriyle ilgili bir öykü anlatmalıydı ve bu katmanların her birini kitabın her aşamasında gözetmeliydim. Bunlardan daha fazla bir düşünceye yer yoktu kafamda. İlk kitabın ilk baskısının ardından, yayıncıların raporları çok yavaş geldi ve geldiğinde de doğruluktan uzaktı. Eleştirmenler kitabın iler tutar yerini bırakmadılar. On ikiden fazla yayıncı bu kitabı baştan reddetti. Reklamı yoktu. Ama bir şeyler oluyordu yine de. İki yıl sonra, kitapçılar ve okurların kitabı bulamadıkları yönündeki şikâyetleri karşısında zor durumda kaldım. Bütün Dünya Katalog'u kitabı övdü. Yeni bir kült mü yarattığımı soran telefonlar alıyordum insanlardan. Yanıt: "Vallahi hayır! " Anlatmak istediğim şey, başarının yavaş yavaş farkına varılmasıdır. İlk üç Dune kitabı bittiğinde bunun popüler bir kitap-bana dendiğine göre, dünya çapında satılan on milyon baskıyla yayın tarihinin en popüler kitaplarından biri olduğundan pek kuşku kalmamıştı artık. Şimdi insanların en çok sorduğuysa "Bu başarı sizce neyi gösteriyor? " sorusu. Bu beni şaşırtıyor. Başarısız olacağımı da beklemiyordum gerçi. Ama bu bir işti ve ben de yaptım. "Dune Mesihi'yle "Dune'un Çocuklarının bazı bölümleri Dune bitmeden önce yazılmıştı. Yazarken daha da geliştiler, ama esas öykü değişmedi. Ben bir yazardım ve yazıyordum. Başarı, yazmaya daha çok zaman ayırabileceğim anlamına geliyordu sadece. Dönüp de bu kitaba baktığımda, içgüdülerimle davranıp doğru bir şey ürettiğimi görüyorum. Başarı için yazılmaz. Böyle bir tavır sizin dikkatinizin bir bölümünü çekip yazma işleminden uzaklaştırır. Gerçek anlamda yazmak istiyorsanız yapacağınız tek bir şey var: Yazmak. Sizinle okuyucu arasında, yazılı olmayan bir sözleşme vardır. Birisi kitapçıya gider de zorlukla kazandığı parasını (yani enerjisini) sizin kitabınız için verirse, o kişiye, onun hoşça vakit geçirmesini sağlamak için verebileceğiniz her şeyi vermekle yükümlüsünüzdür. Gerçekten de, başından beri benim amacım hep buydu. Frank Herbert Frank Herbert Disiplinlerin çoğu, özgürleştirmek için değil, sınırlamak için düşünülmüş gizli disiplinlerdir. "Niçin?" diye sorma. Nasıl?" diye sorarken İyi düşün. "Niçin?", paradoksa götürür kaçınılmaz bir şekilde. "Nasıl?' sizi bir nedenler ve sonuçlar evrenine hapseder. Bunların ikisi de sonsuzluğu yadsır. Arrakis Apokrifası "Taraza size, bu Duncan Idaho gulalardan on iki tanesinin gelip geçtiğini söyledi, değil mi? Bu on ikincisi." Yaşlı Aziz Anne Schwangyu üçüncü katın balkon korkuluğundan aşağıya, etrafı duvarla çevrili çimenlerin üzerinde tek başına oynayan çocuğa bakarak ve sesine kasten acı bir ton vererek söyledi bunları. Gammu gezegeninde avlunun beyaz duvarlarından yansıyan parlak öğle güneşiyle, çocuk gulaya çevrilmiş spot ışığı gibi bir aydınlık doldurmuştu ortalığı. Gelip geçti! diye düşündü Aziz Anne Lucilla. Başıyla ancak hafifçe onaylarken. Schwangyu'nun bu olaya bakış tarzının ve seçtiği sözcüklerin ne kadar soğuk ve insanlıktan uzak olduğunu düşünüyordu. Elimizdekiler bitti; yenisini gönderin! Çimenlerdeki çocuk yaklaşık on iki standart yaşta gibi görünüyordu ama görünüş, ilk anıları henüz uyandırılmamış
Description: