ebook img

Dr. Ömer AKYOL - İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü PDF

84 Pages·2006·1.1 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Dr. Ömer AKYOL - İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

T.C. Sağlık Bakanlığı Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Kliniği Şef: Uzm. Dr. Durmuş ŞENDAĞ METABOLİK SENDROMLU HASTALARDA ADİPONEKTİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (Uzmanlık tezi) Dr. Ömer AKYOL İstanbul-2006 TEŞEKKÜR İç hastalıkları ihtisas sürem boyunca ilgi ve desteklerini gördüğüm hastanemiz Başhekimi Uz. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU ve başhekim yardımcılarına, klinik deneyim ve tecrübeleri ile yetişmemde katkısı olan değerli hocam Uz. Dr. Durmuş ŞENDAĞ ‘a ve daha önceki şefimiz kıymetli hocam Prof. Dr. Ömer GÜVEN ‘e , Asistanlık eğitimim sırasında her konuda anlayış ve desteklerini esirgemeyen Klinik Şef Yardımcıları Uz. Dr. Hayrullah TÜRKERİ ve Uz. Dr. Mithat F. KARA, Başasistan Uz. Dr. Hayriye ENGİN, Uz. Dr. Seher KEBAPÇIOĞLU, Uz. Dr. Meltem AYTER, Uz. Dr. Enver BERBER, Uz. Dr. Çoşku TURAN’a , Tez çalışmam sırasında önemli ölçüde yardım ve katkısı bulunan Başasistan Uz. Dr. Eşref ÖZER ve Uz. Dr. Yaşar SERTBAŞ’a, İhtisas sürem boyunca devam ettiğim rotasyonlardan birlikte çalışma fırsatı bulduğum hastanemiz Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Doç. Dr. Tülin KUYUCU’ ya, Birlikte çalıştığım asistan arkadaşlarıma, hemşirelerimize, hastanemiz personel ve memurlarına, Bugüne gelmemde büyük katkısı ve emekleri olan sevgili aileme, Teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Dr. Ömer AKYOL 2 KISALTMALAR DM Diabetes Mellitus WHO Dünya Sağlık Örgütü ADA Amerikan Diyabet Birliği IDDM İnsuline Bağımlı Diabetes Mellitus NIDDM İnsuline Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus BKİ , BMİ Vücut Kitle İndeksi AKŞ Açlık Kan Şekeri IGT,BGT Bozulmuş Glukoz Tolerans IFG Bozulmuş Açlık Glukozu MODY Gençlerde Görülen Erişkin Tipi Diyabet OGTT Oral Glukoz Tolerans Testi AST Aspartat Aminotransferaz ALT Alanin Aminotransferaz BUN Kan Üre Azotu GGT Gama Glutamil Transferaz TNFµ Tümör Nekrotizan Faktör Alfa LDL Düşük Molekül Ağırlıklı Lipoprotein HDL Yüksek Molekül Ağırlıklı Lipoprotein VLDL Çok Düşük Molekül Ağırlıklı Lipoprotein TSH Tiroid Stimülan Hormon 3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ 5 GENEL BiLGiLER 7 MATERYAL VE METOD 50 BULGULAR 54 TARTIŞMA VE SONUÇ 58 ÖZET 63 KAYNAKLAR 65 4 GİRİŞ 20. yüzyılın başından itibaren gelişmiş ülkelerde morbidite ve mortalitenin en önemli nedeninin kardiyovasküler hastalıklar olduğu bilinmektedir. Kardiyovasküler hastalıkların temelinde yatan neden- leri öğrenmek ve risk faktörlerini belirlemek için yoğun araştırmalar yapılmaktadır(1). Endüstrileşmiş ülkelerde pozitif enerji dengesiyle beslenme obeziteye yol açmaktadır(1). Yağ dokusu da vücutta en büyük enerji deposudur, enerjinin yağ hücresinde depo edilmesi ve bunun kullanılması bazı hormonal sinyallerle olmaktadır. Şu anda adipoz doku, yalnızca fazla enerji deposu değil, aynı zamanda metabolizmanın kontrolünde rolü olan hormonal olarak aktif bir sistem olarak kabul edilmektedir (40). ‘Adipositokinler’ terimi diğer dokuların işlevlerinin yanı sıra yapısal bütünlüklerini de etkileyebilecek bir dizi adiposit-türevi biyolojik olarak aktif molekülü ifade etmek üzere geliştirilmiştir. Bu maddelerin bazı örnekleri leptin, açilasyon-uyarıcı protein (ASP), tümör nekrozis faktör-α (TNF- α), plazminojen aktivatör inhibitör-1 ( P A I -1), interlökin-6, adiponektin’dir. Bu adipositokinlerin bazılarının obezitenin sağlıkla ilgili sistemik etkilerine aracılık etmesi de olasıdır. 5 Adiponektin yakın zamanda keşfedilmiş bir adipositokin olup jelatin bağlayıcı protein-28 olarak da bilinmektedir (47-48). Adiponektinin fizyolojik rolü tam olarak belirlenmemiştir. Ancak deneysel veriler adiponektinin anti-aterojenik (55-56) ve anti- inflamatuvar özellikleri olabileceğini düşündürmektedir(57). Metabolik sendromunda içerdiği parametreler açısından kardiyovasküler hastalıklarda önemli bir risk oluşturmaktadır. Bu çalışma da metabolik sendromu olan bireylerde adiponektin seviyeleriyle, metabolik sendromu olmayan bireylerde adiponektin seviyelerine ve diğer biyokimyasal parametrelerine bakılıp, 2 grup arasında fark olup olmadığını araştırmak için yapılmıştır. 6 YAĞ DOKUSU VE YAĞ HÜCRESİ Yağ dokusu hücre sayısı ve büyüklüğü bakımından yaşam boyu, enerji ihtiyacı ve tüketimine bağlı olarak, sürekli boyutları değişkenlik gösteren bir dokudur(1). Yağ hücreleri enerji depolama ve salgılama sürecinde bu fonksiyonlar için karmaşık mekanizmalar tarafından kontrol edilir. Yağ hücreleri pasif birer hücre olmamakla beraber günlük enerji alımına bağlı olarak sürekli hacim değişikliği gösteren, ekstrasellüler sıvıya sitokin ve hormon salgılayan hücrelerdir(4). Bu salgı ürünleri ile endokrin, otokrin ve parakrin yolla diğer hücrelerle iletişim içindedirler. Yağ hücresi enerji depolamaya ve salgılamaya adapte olmuştur. Yağ lipid damlacıkları trigliserit olarak depolanır ve bu damlacıklar, hücrenin yaklaşık %90 kadarını oluşturur, geri kalanını diğer hücre organelleri oluşturur (3,5). Bağ dokusunun özel bir tipidir ve adipositlerden oluşan yağ bu dokunun normal ağırlıklı bir insanda, erkeklerde vücut ağırlığının %15-20’sini, kadınlarda ise vücut ağırlığının %20-25’ini oluşturmaktadır. Yağ dokusu kahverengi (multiloküler) ve beyaz (uniloküler) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Kahverengi yağ hücreleri sitoplazmalarında içerdiği çok sayıda mitokondrileri, erişkinde çok az sayıda bulunması ve termoregülasyonda görev alması ile beyaz yağ dokusundan farklılaşır. Beyaz yağ dokusu, viseral yağ (karın boşlugunda iç 7 organlar çevresinde yerleşmiş olan, omental yağ) ve deri altı yağ olmak üzere iki kısımda incelenir(6,7). Viseral yağ, total vücut yağının %10 kısmını oluşturur ve yaşla beraber bu oran %20 lere çıkabilir. Deri altı ve viseral yağ arasında hücre hacmi, membran reseptörleri, kana yağ asidi salgılama ve yağ depolama fonksiyonları bakımından farklılıklar vardır. Örnek olarak viseral yağ dokusundan IL-6 salgılanması deri altı yağ dokusuna göre 2-3 kat daha fazladır(6,8). Viseral yağ doksunun venöz drenajı portal sistemedir ve salgılanan yağ asitleri doğrudan karaciğere gider. Karaciğerde glukoneogenezle diğer enerji kaynaklarına dönüştürüldüğü gibi lipoproteinlere de dönüştürülerek tekrar kana verilir(6,9). Yağ dokusu ve yağ hücreleri kan damarları ile yakın ilişki halinde olup iyi gelişmiş bir kapiller ağa sahiptirler. Yağ dokusu kapillerleri iskelet kası kapillerlerine göre daha geçirgen ve lipoprotein lipaz bakımından daha zengindir. Yağ doku hücreleri kendi aralarında, kapiller endotel ve damar düz kas hücreleri ile sürekli iletişim halindedir(1). Yağ hücrelerinin hamileliğin 15. haftasından sonra, fibroblast- lardan preadipositlere dönüşümü mitozla çoğalarak olur. Yaşamın ilk iki yılında preadipositlerden yağ hücreleri oluşur, büyüklük ve sayı olarak en çok bu zamanlarda değişime uğrarlar(3,4,10). Puberteye kadar yağ hücre sayısı, çoğalarak artmaya devam eder. Ergenlikten itibaren yağ hücresinde mitoz görülmez. Hücreler sayısal olarak artış göstermez. Sadece büyüklükleri değişime uğrar(9,11). Bu nedenden ötürü puberte öncesi obezite hiperplastik (hücre sayısı ve büyüklük 8 artışı), puberte sonrası hipertrofik(hücre çapı ve hacminde artış) dir. Yağ hücrelerinin büyüklüğü 10-200 mikrometre kadar olabilmektedir. Böylece hücre çap olarak 20 kat büyüme gösterebilirken, hacim olarak büyüme bin kata kadar ulaşabilmektedir(3,4). Viseral yağ Deri altı yağ Hücre büyüklüğü Daha büyük Adrenalin ve noradrenaline bağlı lipolitik etki Daha yüksek Adrenarjik beta1 ve beta2 reseptör mRNA sı Daha fazla Adrenarjik alfa2 reseptör sayısı Daha fazla Lipolitik aktivite Daha aktif İnsülin reseptör afinitesi Daha fazla İnsülin reseptör sayısı Daha fazla Glukokorrtikoid reseptörü Daha fazla IL-6 reseptör sayısı 2-3 kat daha fazla Leptin mRNA düzeyi Daha fazla IRS-1 protein düzeyi Daha fazla Apoptozis-2* Daha yüksek Leptin mRNA düzeyi Daha fazla Depolanan yağ miktarı Daha fazla PAI-1 protein Daha fazla Tablo-1. (6,9) . * apoptozis-2;TNFa aracılığı ile hücre ölümünü inhibe eden proteindir. IRS- 1;insülin resöptör substrat-1,PAI-1;plazminojen aktivatör protein 9 YAĞ HÜCRELERİNİN FONKSİYONLARI Son 20 yıl içinde hücre kültür çalışmaları ve mikroanaliz yöntemleri ile yağ hücresi fonksiyonlarının moleküler mekanizmaları yavaş yavaş aydınlatılmıştır (2,7,8,12). Preadipositlerden yağ hücre- sinin farklılaşması invitro ortamlarda çalışılmış ve yağ hücresinin fonksiyonları incelenebilmiştir (7,12). Yağ hücresi ve dokusu; pasif enerji deposu ve aktif metabolik bir endokrin organ olarak görev yapar (3,6). Yağ hücresine hormonlar ve sitokinler aracılığı ile endokrin, parakrin ve otokrin sinyaller gelir. Yağ hücresi membranında ve stoplazmasında çeşitli hormon ve sitokinlere ait reseptörler bulunur(4). Yağ hücresi membranında bulunan reseptörler; adrenerjik reseptörler (b ,b ,a ,a reseptör gibi), 1 2 1 2 hormon sitokin resötörler (leptin, insülin, TSH, anjiotensin II gibi) lipoprotein reseptörler (VLDL, HDL, LDL gibi); reseptörleri stoplazmada bulunan nükleer reseptörler olarak sınıflanabilir (4). Bu reseptörlerin uyarılması ile oluşan sinyaller hücre fonksiyonlarını stimüle veya inhibe ederek düzenlerler. Yağ hücresinde bu sinyaller ile trigliserit depolama veya depolanmış olan yağın yağ asidi şeklinde kana verilmesi sağlanır ve hücreden hormon, bir kısım büyüme faktörleri ve sitokinler salgılanır(4,6,13). Yağ hücresinde TSH, TNFa , PPARg , tiroksin ve glukokortikoit gibi maddeler proliferasyona sebeb olurlar. 10

Description:
başhekim yardımcılarına, klinik deneyim ve tecrübeleri ile yetişmemde katkısı olan . PPARγ 2 izoformunda pro1 2 AIa allel tip II diyabet riskini azaltır ve bireyin .. Panel III (ATP III) metabolik sendromu tanımlamak için alternatif bir klinik kriter
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.