ebook img

doğanın efendileri memnun, genetik yağma hızlanıyor e) hepsi altın yenilmez mi? PDF

48 Pages·2010·14.3 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview doğanın efendileri memnun, genetik yağma hızlanıyor e) hepsi altın yenilmez mi?

10/6 n doğanın efendileri memnun, genetik yağma hızlanıyor n e) hepsi n altın yenilmez mi? n nükleer karşıtı mücadele ve nkp n loç’ta bizim borumuz öter n kentlerin dönüşümü sadece kentsel mi? cardiff sadece cardiff mi? n ayazma: kırın ve kentin arafı n avusturya’da hayvan hakları mücadelesiyle dayanışmaya n abu dabi, işkenceciler ve ekolojik kent dediğin! 2 İklim Adaleti İçin Yürüyelim Fevzi Özlüer Nisan ayında Bolivya Koçabamba’da Sermaye aynı zamanda savaşa dayalı di geleceğini nasıl kurmak isteyeceği gerçekleştirilen “Halkların İklim Deği- sosyal ve iktisadi politikaları körüklü- sorunuyla yakından ilgilidir. İktisadi şikliği Konferansı” sonrasında, iklim yor. Savaşlar ve savaş ekonomisi iklim zorunluluklara sıkıştırılmış bir yerden, adaleti mücadelesi rotasını tabandan değişikliğinin baş sorumlusudur. Bu nükleer enerjiyi, gdoları, termik sant- bir demokrasi inşası iddiası ile çizi- sorunu görmezden gelen her yaklaşım ralleri, yağmaya dayalı bir madenciliği, yor. İntifadanın iklimini yaratmak için aynı zamanda savaş ekonomisinin ye- savaşı dayatan sistemin kalkınma de- Bolivya’dan dünya halkalarının yaptığı niden üretilmesine hizmet eder. Bu sü- diğinin toplumun ve doğanın daha faz- çağrı, ekim ayında dünyayı sallamaya recin bir yansıması olarak ortaya çıkan la yoksullaşması, daha az toplumsal bir davet. Kopenhag Zirvesi’nde ege- Türkiye “Ulusal İklim Değişikliği Strateji eşitlik, daha çok tahakküm anlamına menlerin iklim adaletini kurmak için Belgesi” de bölgeyi bir enerji koridoru geldiğini daha örgütlü dillendirmek ge- hiçbir adım atmayacağını açıkça orta- olarak tanımlıyor. Enerjinin finansal rekiyor. ya koymalarının ardından, egemenin değere dönüştürülmesini esas alan bir Bu doğrultuda Türkiye’de iklim adaleti egemenliğini ilga edecek bir süreci bakış açısı etrafından da iklim değişik- için yerele sıkıştırılmaya çalışılan mü- tetikleyen Koçabamba Halkların İklim liği konusunda bağlayıcı uluslararası cadelelerin, ekim ayı içinde güçlü bir Değişikliği Konferansı’nda karar altına sorumluluk almama ekseninde bir po- sokak mücadelesi örgütlemek gibi bir alınan kapitalizm karşıtı mücadeleyi, litika geliştiriliyor. Hes, Termik, Maden- iddianın içinde olmaları kendi varlıkla- “iklim adaletini” tüm dünya ile birlikte cilik, Nükleer, Çimento, Taşocağı ba- rını da sınamak için bir olanak olacak- yaratmak zorundayız. Toplumun, kendi tağı haline gelen bölgede bu sektörler tır. Bölgede hızla yükseltilen savaş rüz- geleceği hakkında karar alma meka- aynı zamanda büyümenin dinamoları garları karşısında, “halkların ekonomik nizmalarını her gün yok eden serma- olarak görülüyor. Suyu, toprağı, hava- borcu yok ekolojik alacağı var” deme- yenin yarattığı uygarlıkla hesaplaşmak yı, gıdayı finansal bir değişim değerine liyiz. “Sermayenin enerji koridoru değil; için bu süreçte etkin bir rol almak ge- dönüştürmenin aracı olarak gelişen Dünyanın mutfağıyız” demek gerekiyor. rekiyor. hukuki zeminlerle birlikte Türkiye’de Mutfaktan her gün çalınan hasadımız, pek çok toplum kesimi kendi gelecek- Hatırlamak gerekir ki, Türkiye’de ve ekmeğimiz, suyumuz, gıdamızı yeniden leri ile ilgili karar verme süreçlerinden Ortadoğu’da etkisini giderek hissetti- kazanmak için ekim ayında hep birlik- yoksun bırakılıyor. Kentlerde yaşanan ren iklim değişikliği sorunu öncelikli te iklim adaletini örgütlemeliyiz. Bizi büyük kentsel dönüşüm projeleri kent- olarak halkların özgürlüğü ve toplum- “temiz enerji mi kirli enerji mi” batağı- sel dönüşüm konusunda yeni yasal dü- sal eşitlik sorunu olarak açığa çıkıyor. na çekenlere, “kimin için enerji” diye zenlemelerin kabul edilmesi sürecini Borçlarından dolayı kalkınma cende- sormak gerekiyor. Yoksulluğu değil do- tetikliyor. Kırsal dönüşüm süreci de ma- resine sokulan ülkelerin doğasını ve ğayla birlikte yaşamı paylaşacağımız dencilik sektörünün önünü açacak ya- emeğini acımasızca sömüren serma- bir dünya için ekim ayında hep birlik- sal dönüşümleri zorunlu kılıyor. Bu çift ye düzeni ekolojik krizi derinleştiriyor. te yürüyelim. Ortak yarar paylaşımını yönlü işleyen dönüşüm süreci üçüncü İklim değişikliğini her gün yaşayarak esas alan, rekabeti savaşı, halkların köprü, yeni imar planları, orman alan- daha fazla öğreniyoruz. Sermaye ise ik- yok oluşunu tetikleyen bir dünya düze- larında yeni yağma biçimleri ile birlikte lim değişikliğinden bile memnun. Tarım ninin değil doğayla birlikte toplumların savaşa dayalı politikaları körüklüyor. alanlarını da etkileyen son günlerdeki özgürleşmesini esas alan bir dünyanın İktidarın giderek merkezileşmesi, Tür- aşırı yağışlar, sorunun önemli bir boyu- çığlığı olalım. Ekososyalist forum sü- kiye sermayesinin Ortadoğu’da bölge- tunu açığa vuruyor. İklim değişikliğine reçleri tam da böyle bir örgütlenme için sel güç olma iddialarının yolunu açıyor. bağlı zararlardan korunmak için çiftçi- bir olanak olarak değerlendirilebilir Gı- Demokrasi, adalet kavramaları da bu ler, tarım sigortasına bel bağlıyor. Bu dayı, toprağı, suyu ve yaşamı ve doğay- yolun kenar süsü. durum, kırsalın tarım sigortası yoluyla la insan olmayı yeniden kazanabiliriz. daha fazla sermayenin egemenliğine İklim adaletini yükseltmek dipten ge- Kaybedeceğimiz ise rezil bir ölümden girmesine yol açıyor. Şirketler, iklim de- len dalgayı örgütlemek, toplumun ken- başka bir şey değil. ğişikliğinin karını kovalıyor. ekoloji kolektifi adına sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Emre Baturay Altınok dergi editörü: Fevzi Özlüer I grafik tasarım ve uygulama: Harman Saner, Samet Zeydan inkılap sokak 26/4 kızılay/ankara, www.ekolojistler.org / [email protected] telefon: (0312) 425 77 64 faks: (0312) 425 77 64 yayım tarihi: temmuz 2010 basım yeri: Kitap Matbaacılık Sanayi ve Tic. LTD. ŞTİ., Davutpaşa Cad. no: 123 K:1 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 482 99 10 3 Müsait Bir Yerde İnecek Var! Elif Bulut Kekik toplayan çocuklar “dağ” sözcü- dümdüz etmeyi beceremeyen bir sahil yedek parçalar gibi yaşamak değil, el- ğünü duyduğunda, barutun alınlarının kasabası siyaseti inceliğinde işlediği- tezgahında dokunmanın nezaketiyle ve çatında olduğu hissediyor. Ülkenin miz dilimiz nasıl olacak da mutluluğun her ilmiğin derin farklılığıyla ve çeşitli- hangi dağı acı konvoyu dolu bir vadiyle ülkesini kuracak? Kendi acımızı başka- ğiyle örülmüş bir yurtta yaşamak. Bir geçilse ardından bir hüzün çöküyor. Va- larının acısı kılabildiğimizde mutlu olur- ormanörtüsü gibi yaşamak, bir ağaç dilerin birleştirdiği, ırkçılığın ayırdığı bir ken, başkalarının acısını kendi acımız gibi de değil. Likenin, diken olmadan Türkiye’nin korkusunu yaşıyor toplum. haline getirmemek için harcadığımız yaşayamayacağını bilerek yaşamak. Korkuların üzerine oturmuş egemen si- çaba “ayrık otu” siyasetini hergün ye- Ardıcın, ağaçkakanla yaşaması gibi ya- yaset, İsrail’e bir dolu gemi insan gön- niden üretmiyor mu? Bunun için sahici şamak. Uzaklarda bir üveyiğin çığlığını deriyor. Kendi “Nuh’un Gemisi”ndeki bir soru sormak zorundayız? “Biz” ne duyduğumuzda onun dilini hissederek acılarını unutturuyor. Çocuklar gece yapmaya çalışıyoruz? “Biz” kimiz? Ba- yaşamak. Bıldırcın gibi ötmesini isteye- yarısı top oynamaya sokağa çıkamıyor. raj karşıtı, nükleer santral karşıtı, gdo rek değil. Orman dediğimiz dünyada, Çocuklar, masal dinleyeceği dil bulamı- sevmez, termik santral düşmanı, kent- kimsenin kimseden üstün olmadığını, yor. Masa başından sevilen “kardeşlik” sel dönüşüme direnen, çöp çimento hiçbir canlının başka bir canlıdan daha türküleri kimsenin yarasına tuz basmı- fabrikalarına hayır diyen, yaşam savu- değerli olmadığını bilerek ve herkesin yor. Habil ile Kabil’in coğrafyasından nucusu, çevreci (…) Bunlar “biz” olma- bir birinin varlığıyla bir arada bir orman eksik olmayan barutun dikizlediği ya- ya yeter mi? Kendi evinin önünü te- olabildiğini bilerek yaşamak. Ama or- şamanın içinden “hadi lütfen bir arada mizlerken, savurduğumuz her süpürge mandaki her ağacının bir kereste hali- yaşamayı başarabiliriz” mırıldanmaları izinin hangi toz bulutunu havaya kaldır- ne gelebileceğini de bilerek yaşamak. duyuluyor. Fındık tarlasında çalışma- dığını görmeden “biz” olmak mümkün Ki Hepimiz Birer Potansiyel ya giden bir kamyon insana, bin kam- mü? Aynı mahallede yaşarken yan ev- yon insana fiili vize uygulanıyor. Muğla deki dayağı perdelerimizi kapatarak Keresteyiz Üniversitesi’nde bir çocuk vuruluyor. önleyebilir miyiz? Önleyemedik, önleye- Aramızdaki tek fark ise hangimizin Bir ah daha yükseliyor. Hadi birlikte ya- meyiz. Mahallenin delikanlısı ablanın önce hızara gideceği ile sınırlı. Hızarın şayalım sayıklamaları yeniden başlıyor. düzeni inşa edeceğine duyduğumuz önünde hizaya sokulanlar ise kaygılı derin inançta sarsıldı çoktan. Mahalle- Birlikte yaşamaktan önce yaşamak gözlerle testereyi uzaktan kesiyor. Su- nin aşağı sokaklarındaki kavga gürültü istiyor muyuz? Bu soruya bir yanıt bul- ları çalınanlar, meralardan kovulanlar, artık kapımızın önünde. mak zorundayız. Bu kadar çok, savaş, mahallesi yıkılanlar, tarlası elinden ölüm, cinayet, şiddet nakaratının ve Evinden Çık Dışarı alınanlar (…) Hepsi hızarın karşında hamasetinin dolandırıldığı bir toplum tek bir malzeme..Hepsinin farklı farklı kendini nasıl bulacak? Kendi yaşamına Önce havayı aldılar, görmedik. Sonra işlevi var. Bu süreçten önce yaşamayı yabancılaşmaktan nasıl kurtulabile- suyu, görmedik. Toprağı iğdiş ettiler becererek kurtulabiliriz. Bizi ormandan cek? Televizyon ekranlarından acı çek- bilemedik. Ta ki ayaklarımızın altından kopartan hızarcılarla hesaplaşarak. meyi öğrenmiş, ev yapmayı tanımış bir bir yaşam kayıp giderken küçük bir sal- Ormanda kürt ormanda türk ormanda kuşak için bir şans var mı? Tali sorun- lantı yaşadık. Ne de olsa hepimiz için yerli ormanda eşit olmayı başararak. lar uğrağının biz bekçileri için oikosun bir başka seçenek her zamana vardı? Dersim’de bir orman yakıldığında, “ne bahçesine göz atılmasını beklerken, Ama artık “hiçbiri” durağındayız. Bu de olsa savaş var” demeyerek. Orman- bahçemizin ayrık otlarını hergün ve durakta da araba istop etti. Birlikte ya- da yaşadığını bilerek, barajların altında hergün ustalıklı bir biçimde temizleme- şamak için önce “yaşamak” zorunda bırakılan bir uygarlığın sesini yükselte- ye dalmışken, yüksek siyasetin ölüsevi- olduğumuz duraktayız. “Yaşama”nın rek. artık “birlikte yaşamak” anlamına gel- ciliğine nasıl müdahale edebiliriz? Kı- diği durakta. Bir fabrikanın ürettiği lıcını kınından çıkartıp, kendi ezberini 4 havada bulut Yalova’da Termik Santral Karşıtı Mücadele: Türkiye’de Hukuk Varsa Bu Santral Kurulamaz Yalova’da yapılması düşünülen termik santrallerin zararları ile ilgili rapor var. Aksa çoktan çarşaf çarşaf yayınlamış- santrallere karşı bölge halkı konuya Üstelik fay hattının yanına kömür sant- tı. ÇED ‘in onaylanabilmesi için yerine sahip çıkmaya devam ediyor. Bu mü- rali yapıyorlar. Başka söze gerek yok getirilmesi gereken maddelerden bazı- cadelenin başından beri içinde olan sanırım. larının Aksa’nın bulunduğu konumda Feride Uyar ile termik santral karşıtı yerine getirilmesi mümkün değil. Eğer EK: Yalova’da termik santral kurulma- mücadeleyi konuştuk. Feride Uyar, 50 Türkiye de hukuk varsa bu santral ku- sı istenen bölgede/köylerde nasıl bir yaşında iki çocuk annesi emekli öğret- rulamaz. örgütlenme var? Bu mücadeleyi sü- men. Yalova’da Tema Temsilciliğini ve rükleyen kişiler, bu sorunu nasıl çöz- EK: Sonuçta uygulanmayan Türkiye’de Yalova Çevre Platformu sözcülüğünü meyi düşünüyor? pek çok yargı kararı var, bölgenizde yürütüyor. de lehinize çıkacak bir karar uygulan- FU: Halkı kömürlü termik santral konu- EK: Yalova’da termik santral karşıtı mazsa neler olacak? sunda bilinçlendirme çalışmaları yapı- mücadele nasıl başladı? Neden bu yoruz. Paneller düzenliyoruz. Köylere, FU: Evet, doğru. Mesela tersanelerde bölgede kurulacak termik santrale seminerler şeklinde bilinçlendirme ça- hukuka aykırılık var. Planlar üç defa karşısınız? lışmalarımız devam edecek. Aksa da iptal edildi; ama hiç umursayan yok. FU: Üç yıldır kömürlü termik santral ile çalışanlar ve yakınları işlerinden olma Hem de ruhsatsız devam ediyorlar. mücadele ediyoruz. Yalova Marmara korkusu ile sesini çıkaramıyor. Ama Mahkeme kararına uymak zorundalar. bölgesinde nefes alabilecek tek yer. biz onlarında çoğunun bu santrali is- Sonuna kadar mücadeleden vazgeç- Doğası, ormanı, denizi ile korunması temediğini biliyoruz. Hiçbir şey bizi yıl- meyeceğiz. Kömürlü termik santral için gereken bir bölge. Konumu itibarı ile dıramayacak. Hatta tehditler bile. Biz baca boyu çok önemli. Burada kısaltıl- dünyadaki 145 ilden birisi olduğunu kazanacağız. dı. Baca kısaldıkça tehlike büyüyecek. biliyorum. Termik santral kurulursa Kimse kanser ya da solunum yolu has- EK: Bu bölgedeki termik santral pro- Yalova güzelliklerinden mahrum kala- talıkları ile uğraşmak istemeyecektir. jesini yürüten Şirketin, yürüttüğünü cak. Dünyanın hiçbir yerinde kömürlü bildiğiniz başka enerji projeleri var Panelimize davet ettiğimiz zaman Ge- elektrik santrallerinin zararı yüzde yüz mı? Bu projenin yapımı için, Şirket ne nel Müdürleri, “benim oraya gelmem yok edilemiyor. Kaldı ki Aksa bu konu- tür yollara başvuruyor? demek fabrikanın kapanması demek- da sabıkalı. Her ne kadar biz çevreciyiz tir” demişti. Tercih onlarındır. Yalova deseler de çevresini kirlettiği ortada- FU: Bildiğim kadarıyla Aksa’nın başka olmasa Aksa da olmaz. Hiçbir yerde dır. Deprem dönemini kimse unutma- yerde böyle bir çalışması yok. AK Ener- onlara bu lüksü sunan olmaz. Taşırız dı. O dönemden kalma davalar hala jinin bu tür santralleri var. blöflerini de görmüyoruz. Kolay değil devam ediyor. Hatta geçtiğimiz hafta EK: Hukuki durum ne aşamada? ÇED koca fabrikayı taşıyıp gitmek. Orada insan hakları mahkemesinden bir so- süreci tamamlandı mı, açılan dava ya çalıştırdıkları kişi sayısı bin bile değil. nuç daha geldi. 143bin avro üzerinde da davalarınız var mı? Bu davalardan İkiyüzbin kişinin sağlığını riske atmaları bir tazminat daha kazanıldı. Bildiğim nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? doğru değil. kadarıyla Aksa hala pilot tesis olarak ruhsatlı. Koruma bandı yok. Olması Hukuk başvurularımız var. Devam EK: Diğer termik santral karşıtı müca- gereken koruma bandı İzmit Yalova da edecek 1/1000’lik plana, termik delelerle nasıl bir ilişkiniz var? Erzin, karayolu ve Taşköprü’nün bir kısmını santralin işlenmesine dava açıldı. De- Karadeniz Ereğli, Balıkesir, Bartın, içine alıyor. Şu an mevcut akronitril niz dolgusu var. Kıyı kenar çizgisi de- Gerze gibi şehirlerde de bu sürece tanklarının etrafındaki koruma ban- ğişmediğine göre uyulması gereken karşı örgütlenmeler var biliyor musu- dının bile uygunsuz olduğunu düşü- kurallara Aksa da uyacak. Ortada bir nuz? nüyorum. O tankların arasında yetmiş ÇED raporu da yok. 28.03.2008 de FU: Diğer mücadele eden guruplarla metrelik mesafeler olması gerekiyor. müracat edilmiş. Fakat onaylandığını diyalog içindeyiz. Gerektiğinde işbirliği Tanklarla termik santral arasının en az gösteren bir yazı da yok. Bu belgeleri yapacağız. Sonuçta insanlar için yapı- beşyüz metre olması gerekirken Sağlık hiçbir şekilde de alamadık. Devlet sır- lan bir mücadele. Geç kalmış sayılma- Müdürlüğümüz nerdeyse yetmiş metre rı değil ama kimseden alamıyoruz. O yız. Ellerimizle yok ettiğimiz çevremizi lik bir mesafeye onay vermiş. Devletin zaman da insanın aklına başka şeyler korumak zorundayız. Onun içinde hep TÜBİTAK tarafından hazırlattığı termik geliyor. Eğer ÇED olsaydı şimdiye kadar birlikte mücadele edeceğiz. 5 EK: Sonuçta, bu HES ve termik santral yaşayan canlı türlerini hızla yok edi- taşımak mantık dışı. Daha fazla enerji projeleri derelerin, denizlerin özelleş- yoruz. Bir çok yerde su kıtlığı ve açlık yi nasıl elde ederiz yerine enerjiyi nasıl tirilmesine bağlı olarak yürütülüyor. çekiliyor. Bilinçsiz ve aşırı tüketim bu verimli kullanabiliriz üzerinde durulma- Devletin, bu özelleştirme tutumunu sonuçları doğuruyor. Ekonominin sür- lıdır. nasıl değerlendiriyorsunuz? dürülebilir olması için doğadan tüketim EK: Sonuçta ülke de büyük bir işsizlik hızının, doğanın kendini yenileme hızını FU: Doğa, bizim yaşam kaynağımızdır. var ve bu yatırımların iş alanı yarata- aşmaması gerekir. Böyle giderse iklim Geleceğimizdir. Türkiye doğası en zen- cağı söyleniyor. Bu söylem karşısında değişikliğinin önü alınamayacak. gin ülkelerdendir. Bu varlıkların özel- neler yapıyorsunuz, mücadele eder- leştirilmesi ve satılması yanlıştır. EK: Ülkenin enerjiye olan ihtiyacı, ken ekolojik kriz mağdurlarının iş devlet yetkililerinin termik santral taleplerini de dillendirmek gerekiyor EK:Duyarlı kamuoyundan temel bir kurulması yönündeki bu politikası- mu? beklentiniz var mı? Medya Yalova’ya nın temel gerekçesi; HES ve nükleer yeterince ilgi gösteriyor mu? FU: Daha öncede söylemiştim. İşsizlik santraller de bu gerekçelere dayan- büyük sorun Asla sanayi karşıtı deği- FU: Kamuoyu çok önemli. Santrali iste- dırılıyor. Bu güçlü bir söylem; fakat lim. Fakat sanayinin kurulduğu bölge mediğimizi hep beraber ayağa kalkarak karşısında dile getirilenler sizce yete- önemli. Dünyada açlık ve susuzluktan dile getirmeliyiz. Zamanla hepimiz bir ri kadar güçlü bir söylem oluşturuyor bahsedilirken bir avuçta olsa toprağı- araya geleceğiz buna inanıyorum. Sivil mu? Geliştirilmesi gereken politika mızın korunması gerekiyor. Tersane halkın yanında seçilmiş ve atanmışla- sizce ne olmalı? getirilip en verimli toprak üzerine ku- rında olması gerekir. Nedense bir ses FU: Enerji bakımından büyük oranda ruluyorsa bu çok yanlıştır. İstanbul’un çıkmıyor. Yalova basını gerektiği kadar dışa bağımlı olan Türkiye’ye, AB’nin bütün kirliliği Yalova gibi üç sanayi şeh- yer vermiyor düşüncesindeyim. uyum yasaları adı altında dayattığı rinin ortasında nefes alınacak tek yere EK: Türkiye’nin pek çok yöresinde enerji sektörünün özelleştirilmesi ve dı- konuluyorsa bu işsizlik sorununu çöz- ekolojik kriz etkisini giderek arttırı- şarıya açılmasıdır. Dünyanın en önemli meyecektir. Kaldı ki Yalova küçücük bir yor, bu süreç nasıl bir noktaya vara- sorunlarından biri olan güvenilir ve il. Ne sanayiyi ne de göçü kaldıracaktır. cak? temiz enerji bu günkü politikalarımı- EK: Teşekkürler. zın başında gelmeli. Başka ülkelerin FU: Ekonominin küresel ekoloji üzerine ülkelerindeki çöp teknolojilerini yine Bu röportaj Ekoloji Kolektifi adına yaptığı tahribat çok büyük. Yeryüzünde dış kaynaktan borç alarak ülkemize Merthan Özcan tarafından yapılmıştır. Müdür Bey’in Karbon Ayak İzi Özgür Gürbüz İstanbul’un Eyüp İlçesi Milli Eğitim Müdürlüğü’nü dört yıldır veka- latacak zaman bulamayacaktır. Tatilini yarım bırakmaması için he- leten yürüten ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın akrabası olan saplamanın bir örneğini aşağıda iletiyorum. Güsamettin Erdoğan’ın, son 4 yılda 160 ülkeyi dolaştığına ilişkin Örnek problem: Haberturk gazetesinde Sultan Uçar imzasıyla çıkan haber düşün- dürücüdür. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce tarafından Bü- X ülkesindeki Yemiş adlı müdürün en büyük zevki vakit buldukça yük Millet Meclisi’ne verilen soru önergesinde yer alan, bu gezilerin farklı ülkelere gidip, fotoğraf çektirmektir. Müdür Yemiş’in son dört kimin parasıyla yapıldığı, nasıl zaman bulunduğu gibi yerinde sorul- yıl içerisinde 160 ülkeyi gezdiği bilinmektedir. Her bir gezinin uçak- muş sorulara ek olarak, birkaç soru da ben sormak istiyorum. la yapıldığı ve ortalama gidiş dönüş mesafesinin İstanbul-Londra seyahati kadar olduğu (5038 kilometre) varsayılırsa, Müdür Bey’in Acaba Sayın Erdoğan, kaplan kucaklayarak, devlete ait olmayan son dört yılda atmosfere saldığı karbondioksit miktarını hesapla- belli bir cemaate ait okulları gezerek sürdürdüğü Türkiye’nin örf yınız. ve adetlerini tanıtma kampanyası sırasında kendi başına bir çevre katliamı yaptığının farkında mıdır? Bir eğitmen olarak, Sayın Güsa- Çözüm: mettin Erdoğan acaba küresel ısınma hakkında en ufak bir bilgiye sahip midir? Dört yılda 160 ülke gezmek için oldukça sıkça uçağa Uçakla yapılan seyahatlerde her bir kilometre için yaklaşık 0,102 bindiğini tahmin ettiğimiz Milli Eğitim görevlisinden bir ricamız var. kg CO2* atmosfere salındığına göre, Londra’dan İstanbul’a ve Vakit bulup da bir gün matematik dersine girebilirse, kendi kar- İstanbul’dan Londra’ya yapılan uçuş sonrasında Müdür Yemiş at- bon ayak izini sınıftaki öğrencilere hesaplatmasını rica ediyorum. mosfere 520 kilogram CO2 emisyonu salmıştır. Müdür Yemiş’in 4 Daha sonra da yol açtığı çevre katliamının faturasını, Milli Eğitim yılda buna benzer 160 seyehat yaptığı düşünülürse, sadece uçak Müdürlüğü’nün resmi sitesine yerleştirdiği gezi fotoğrafların yanına seyehatleri sonucunda atmosfere; koymasını. 160 x 520 = 83 bin 200 kg seragazı saldığı hesaplanabilir. Eğitime ve barışa kendi çapında katkıda bulunmak için bu gezilere Bir yıl için bu rakam 20 bin 800 kg olur. Yani, 20,8 ton. gittiğini söyleyen Erdoğan’ın bindiği uçaklarda harcanan petrol için çıkan savaşlardan da bir haber olduğunu eklemeden edemeyece- Türkiye’de kişi başına düşen yıllık karbondioksit emisyonunun 4 ğim. ton civarında olduğu anımsanırsa, Müdür Yemiş’in sıradan bir va- tandaşın ısınmadan elektriğe, ulaşımdan gıda üretimine kadar bir Erdoğan şu anda tatilde olduğu için, derslerde çocuklara öğretil- yılda yol açtığı seragazı emisyonunun 5 katını her yıl sadece uçak mesi gerektiğini düşündüğüm karbon ayak izi hesaplamasını an- seyahatleri sonucu atmosfere saldığı ortaya çıkmaktadır. havada bulut 6 Amasra’da Taşkömürü İşletmelerinin çalışma sa- yanı sıra yapılan çeşitli etkinliklerle hasının bir bölümünün özel bir şirkete göstermiştir. ÇED başvuru dosyasında rödövans usulü ile teslimi, ardından belirtildiği şekliyle Şirketin Amasra’da Termik kömür çıkarılması niyetiyle bölgeye 350 kişilik yer altı işçi sayısıyla termik adım atmış yatırımcının daha kömü- santralin yıllık kömür gereksiniminin Gündemi rün bir kilogramını bile çıkarmadan karşılanması mümkün değildir. Bartın Türkiye’nin en büyük termik santraline Halkı termik santralin ekonomik, top- Durulmuyor soyunması bölgenin kaderi diye bile lumsal ve çevresel etkilerinden olum- yorumlanmamalıdır. Son günlerde böl- suz etkilenecektir. Bu durumu kullanı- gemizde taş kömürü işletmelerinde ya- lacak kömürün yerli veya ithal olması şanan ve ölümle sonuçlanan gelişme- değiştirmemektedir. Termik santral Mustafa ARTAR* ler, süreci özelleştirme ve gerçeklerinin flora, fauna, deniz, akarsu ve yer altı bir kez daha gözden geçirilerek halka suları üzerinde yıkıcı etkiler yapacak- Şiirlere konu olmuş 67inci vilayet açıklanmasını gerektirmektedir. tır. Yörede bulunan 7 endemik bitki Zonguldak’tan 1991’de Bartın ve türü tehlike altında kalacaktır. Dünya- Amasraya yapılacak bir termik santra- 1993’te Karabük’ün koparılması ca önemli Küre Dağları Milli Parkı ter- lin çevreye, insan sağlığına ve Bartın ile başlıyor hikayemiz. “Böl-Parçala- mik santralden yoğun miktarda zarar ekonomisine zararlı olacağını düşünen Yöneteme” anlayışının cılız doğmuş görecektir. Termik santral insan sağlığı kurum ve kişileri bir araya getiren 9 yavrusu bugün yeniden kimlik arayışı- üzerinde ölüme kadar uzanan zararlı Nisan 2010 tarihli toplantı sonucun- na girmiş, sanayi mi, tarım mı, turizm etkiler yapacaktır. Bunlar; astım, amfi- da “Bartın Platformu” kurulmuştur. mi kısır tartışmaları arasında kaderine zem, akut ve kronik akciğer hastalıkla- Termik santrale karşı yapılacak olan terk edilmişliği yaşamaktadır. rı, damar hastalıkları, sinir hastalıkları toplumsal ve hukuksal mücadelenin ve kanserdir. Termik santralin olumsuz Karabük’te Demir Çelik fabrikalarının bu platform çatısı altında yürütülece- etkilerinin yaşam kalitesini bozması özelleştirilmesi sürecini, Amasra ve ğini bildiren bileşenler Bartın’ın gele- ve ortalama yaşam süresini kısaltma- Zonguldak’ta Taşkömürü İşletmeleri- ceğinin karartılmasına izin vermeye- sı muhtemeldir. Santralin kurulacağı nin belirli kısımların peşkeşi izlemiş, cek bütün vatandaş ve kurumları bu yerde bulunan Tarlaağzı ve Gömü köy- sanayinin başkenti Zonguldak yeni platforma katılmaya çağırmaktadır. lerinin boşaltılması veya köylülerin göç diye dayatılan planlama anlayışları ve etmek zorunda kalması olasılığı vardır. bölgesel kalkınma hikâyeleri ile oyalan- Hattat Holding tarafından Amasra’ya ÇED başvuru dosyasında cevher zen- mış da oyalanmıştır. yapılması planlanan 660 MW x 4 = ginleştirme (Lavvarlama) işleminden 2640 MW gücündeki santralin, yörede- Bu gelişmeler ışığında bölgeye yükle- ve bu işlem sonucunda oluşacak atık- ki doğayı, tarihi, kültürü ve toplumsal nen yapı Batı Karadeniz Enerji Üssü ların (Muhtemelen 318,5 milyon ton) değerleri bitirme projesi olduğu çok yakıştırmalarının ana ekseninde hav- nasıl depolanacağı konusunda bir bilgi- açıktır. Santralin yöre ve ülke ekono- zadaki kömür rezervi ve bu rezerve ye rastlanmamıştır. Bunun yanı sıra 49 misine yarardan çok zarar getireceği çokuluslu şirketlerin yerli simsarları yılda 72 ile 108 milyon ton arasında ortadadır. Bartın Platformu tarafından olan birtakım güçlerin göz koyması birikmesi beklenen kül ve cürufun da kaleme alınmış, el ilanları ve internet eylemidir. Bu çıkışın faturası Kandil- nereye depolanacağı şüphelidir. Şirket aracılığı ile kamuoyu ile paylaşılan bazı li, Çatalağzı geçmişte Mobil Santral yetkililerinin termik santral ve yer altı gerçekleri de aşağıdaki biçimiyle ka- ile Bartın, bugün de termik santral ile maden işletmelerinde 10-11 bin işçiyi muoyu ile paylaşmaktadır. Amasra’ya ödetilmeye çalışılmaktadır. çalıştıracaklarını vaat etmesine rağ- Geçmişin sanayi ve ticaretinde söz sa- Bölgeyle ilgili olarak hazırlanmış olan men, ÇED başvuru dosyasında tüm bu hibi Zonguldak’ın ilçeleri, bugünün ille- mevcut plan ve raporlarda termik sant- tesislerde toplam 1200 işçinin çalıştı- ri yanlış ve yanlı ekonomik politikalar ral kurulmasına kesinlikle yer yoktur. rılacağı açık bir şekilde yazılmaktadır. nedeniyle kırdan kente göçleri yoğun İlgili plan ve raporlarda Bartın ili için; Yani 10-11 bin işçi alınacağı vaadi bir yaşarken, çıkış alanlarını da sürekli da- (organik) tarım, ormancılık, ticaret, aldatmacadır. raltmıştır. Tarım terk edilmekte, turizm tarım ve ormancılığa dayalı sanayi ve Türkiye Turizm stratejisi Eylem planlandığı biçimiyle yürütülememek- eko-turizme dayalı bir kalkınma modeli Planı’nda “Batı Karadeniz Kıyı Korido- tedir. Doğal ve yapılı alanları gün geç- önerilmektedir. Bartın Halkı Bartın’a za- ru” Şile ve Sinop arasındaki 500 km tikçe bozulmakta, kirlenmekte, yaşamı rar verecek her türlü girişime karşı çok lik alan olarak tanımlanmıştır. Doğası- zorlaştıran hal almaktadır. duyarlıdır. Gerektiğinde tepkisini örgüt- nı ve çevresini kirletici hiçbir faaliyete lü olarak topluca verebilmektedir. Bar- Tüm bu gündemin odağında istihdam izin verilmemesi gerektiği gibi, 3000 tın Halkı Amasra Termik Santrali’nden nidalarıyla Bartın ve Amasra’nın üzeri- yıllık tarihiyle geleceğe taşınması gere- 26.5 kat daha küçük Mobil Santrali ne kara bulut gibi çöken, önce Amasra ken kültürel bir mirastır. Başka Amasra Bartın’da kurdurmamıştır. Amasra yoktur, tıpkı ona sahip çıkmaktan baş- Termik Santrali’nin kurulmasına karşı * Dr. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, MYK ka çıkış yolu da olmadığı gibi. Üyesi olduğunu, toplanan 25.000 imzanın 7 Öyle Yapmayın, Gerze’yi Çöpe Atın Kerem Yılmaz Birden uykusu geldiğini anladı. Masaya karşılaştı, “Yüzbinlik Çevre Düzeni cıyı bağlamaz. Bol bol yerel istihdam ayaklarını uzattı. Elinde kopyala yapış- Planına göre Gerze’de termik yapıla- imkânlarından bahseder. Bütün bu tır hazırladığı rapor düştü. Bunu birkaç maz” diyordu haber. Onu da kopyaladı dokümanlar toplanır, yetkili makama gün içinde yetiştirmeliydi. Kendisine yapıştırdı masa üstüne. Kendine koyu sunulur. O makam zaten raporu üstün verilen, üç beş kuruş paranın hakkını bir kahve yaptı. Dolandı, masasına körü okur. İçinde ne yazılı biliyordur. vermek için sabahlamayı umarken göz oturmadan, koltuğa uzandı. Bilgisayarı Önemli olan amiri memnun etmektir. kapakları ağırlaştı. kucağına aldı. Yeni bir dosya açtı. Bilgi- Sonra “Halkı bilgilendirme toplantısı” sayar ısınıyordu. Posta kutusuna gelen düzenlenir. Mümkün olduğu kadarı ile Sonra bir haber belirdi rüyasında, elektronik mektuplara yöneldi. Dikkati- kimseyi uyandırmadan, meslek örgütle- Gerze’de termik santral “müjdesi” son- ni toplayamıyordu. Ama sabaha yetiş- ri gelmeden, çevre örgütleri duymadan; rasında halk, yaratılan bu istihdam ola- tirmesi gereken bir iş ve toplaması ge- kuru pasta, çay, kahve, meyve suyu nağından yararlanmak için sokaklara reken tonla belge vardı. Mektuplardan eşliğinde üstünkörü bir toplantı düzen- dökülmüştü. 25 Nisan 2010’da yakla- birine gözü takıldı, Saygın bir mühen- lenir. Çevre örgütleri, meslek örgütleri şık on bin kişi, şirketin bu olanağının disin gönderdiği mektup, “Bir termik nasılsa duyup gelirse, toplantıya katılır. yarattığı coşkuyu Belediye Başkanı ön- santral nasıl yapılır, Bir ÇED raporu na- ÇED raporunu okuyup itirazlarını söy- cülüğünde kutluyordu. İşletmeyi kura- sıl alınır, bilir misiniz?” diye başlıyordu. lerse, bunlar itina ile not alınır. Değer- cak şirket o kadar memnundu ki “ÇED Hızlıca okumaya başladı, “ÇED raporu, lendirileceği söylenir. Bazen Gerze’de halkın katılım” adıyla bir toplantı dü- Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Plan- olduğu gibi “halkın bilgilenmeme öz- zenliyordu. Tarih on mayıstı ve sabahın lama Genel Müdürlüğü gözetiminde ve gürlüğü” kayda girer. Sonra ÇED rapo- erken saatleriydi, buna karşın binlerce denetiminde alınır. Bu konuda yönet- ru onaylanır, verilir. ÇED verilince EPDK kişi toplantının yapılacağı spor salo- melik vardır. Yatırımcı ilgili bakanlıkla lisans verir. Yatırım yapılacaksa kamu- nuna toplanmıştı. Şirket, toplantı için ile daha önce iş yapmış, prosedürleri nun onaylamama itiraz yetkisi pratikte hiçbir masraftan kaçınmamıştı. En bü- iyi bilen tercihan Ankara’da meskûn, yoktur. yüğünden kolonlar alınmıştı. Kulakları kamu ile iş ilişkileri iyi olan, mevcut sağır edecek anonslarla toplantı başlı- Sonra yatırımcı gider en ucuzu arar. yönetime yakın bir çevre mühendislik yordu. Bir ninni gibi yükselen sesin ya- Gider hiçbir zaman işletemeyeceği Çin firması bulur. Bu firmalar zaten bellidir. rattığı kısa süreli nümayişe polisler de santralini piyasanın 1/3 fiyatına mari- Basit bir Google taraması ile bunları biber gazıyla coşku kattı. Gerze halkı, fetmiş gibi alır. İşletemez çünkü Çinli- hemen bulabilirsiniz. Daha kolayı daha yapılacak yatırımın ne getireceğini an- lerin tüm resimleri Çince’dir. Üstünde önce ÇED raporu almış bazı büyük pro- lamaya başlamıştı. Çılgınca bir yaşam Türkçe değil İngilizce bile yoktur. Sade- jeleri Google’dan arayın. bekliyordu onları. Bir yandan nükleer ce antette lütfen İngilizce yazar. diğer yandan termik, akıllara durgunluk Mühendislik firması daha önceden Ucuz Çin santrali garanti süresince verecek bir coşku ortamı doğuyordu. kopyala/ yapıştır metodu ile oluştur- 3-4 yıl çalışır, garanti süresi biter, arka- duğu 200-300 sayfalık bir örnek rapo- Gözlerini birden, hızlıca açtı. Bağrı sından arıza yapar, toz tutma filtreleri ru, yeniden düzenleyerek bir kez daha geçmişti. Kısa bir uyuklamanın ardın- çalışmaz, kükürtsüzleştirme sistemleri oluşturur. Bu raporda sayfalarca yöre- dan, yetiştirmesi gereken raporu için çalışmaz. Yedek zaten yoktur. Çünkü deki kuşlar, böcekler çiçekler anlatılır. internetten belge toplayacaktı. Ende- Çin’de yedek kavramı yoktur. Santral Sonra termik santrale geçilir. Santral, mik türler, tarihi, kültürel özellikler, is- havayı, denizi, çevreyi kirlete kirlete ortaokul öğrencilerinin yapacağı tek- tihdam… Önce, yerel gazetelere baktı. çalışır, sattığı elektrikten çok iyi para nik olmayan şekillerle süslenmiş hiçbir Haberler onu yakından ilgilendiriyordu. kazanır. Kesilen çevre cezaları hiçbir bağlayıcı olmayan bir lisanla anlatılır. “Gerze’de termik santral kurulmasını zaman caydırıcı değildir. Santral hiçbir istemeyen on binler sokakta, şirket Öylesine basit ve komik anlatılır ki zaman çevreye zarar veriyor diye ka- halkı dev kolonlarla terbiye etti, polis gülersiniz. Çoğu konuyu bilmeyenler patılmaz, kapatılsa bile enerji ihtiyacı biber gazıyla cila çekti” haberlerini gör- tarafından yapılmış, teknik olmayan yüzünden bir süre sonra tekrar açılır. dü. Kopyalayıp masa üstüsüne yapıştır- tercümelerdir. Çoğu teknik terim yan- Santrali 2000 Çinli işçi ile inşa eder; dı. Yeni bir sayfa açtı. Yine bir haberle lıştır. Anlatılanlar hiçbir şekilde yatırım- sonra 500 Çinli işçi ile işletmek zorun- 8 gıda egemenligi da kalırsınız. ÇED raporunuza da çevre Et, Süt, Yumurta: insanına istihdam yarattığınız yazılır. Yabancı işçiye istihdam yaratan bir ya- tırım yapmışsınızdır. Bir kömür santrali Hani Nerde Hayvancılık? yaklaşık 500 işletme personeli ile bir kombine çevrim santrali 50 işletme personeli ile çalışır. Yerel insan sadece Ahmet Atalık* kapıda ve tel örgü dışında güvenlik per- soneli olarak çalışabilir.” Okuduklarına Bir zamanlar Ortadoğu’ya hayvan ihraç çıkarken hayvan varlığımız 37 milyon inanamaz. Bir kez daha üzerinden ge- eden Türkiye şimdi kendi hayvan arı- başa geriledi. Özelleştirme öncesi Tür- çer. Göz kapakları ağırlaşır. Birkaç say- yor. Neden bu konuma gelindi kısaca kiye 742 bin ton kırmızı et üretirken gü- fa atlar okumaya devam eder, “Sonra ne olur? Bilir misiniz? Yerel yöre halkı bir bakalım. nümüzde 412 bin tona geriledi. eğer eğitimli emeklilerden oluşuyor- Hayvanlarımızın et, süt, deri, yapağı ve Bu hızlı gerilemeye dur demek ama- sa, Yalova, Amasra, Gerze, Aliağa gibi, kıl gibi verimlerini geliştirmek amacıy- cıyla 2000 yılında yayımlanan Bakan- çevre örgütleri varsa, yerel mahkeme- la 1926 yılında Hayvan Islahı Kanunu lar Kurulu Kararı (BKK) ile hayvancılık ye giderler, ÇED raporu zaten zayıftır, çıkarıldı. Bu Kanun çerçevesinde her sektörü destekleme kapsamına alındı üstünkörü hazırlanmıştır, eksiklikleri köyde bir damızlık bulundurulması şar- ve 2005 yılında yayımlanan BKK ile de çoktur, hazırlanması için az bir para tı getirildi. Türkiye hayvancılığının geliş- desteklerin 2010 yılına kadar devam verilmiştir, yürütmeyi durdurma kararı tirilmesi ve verimin artırılması amacıyla ettirilmesi hedeflendi. 2002 yılında 83 aldırırlar, yürütme durur, ama inşaat 1952 yılında Et ve Balık Kurumu (EBK) milyon TL olan hayvancılık destekleri durmaz. ÇED ile ilgili eksiklikler yerine kuruldu. Yem sorununu çözmek, kalite- 2007 yılında 750 milyon TL’ye çıkarıldı. getirilir, tekrar müracaat edilir, ÇED li yem sağlamak için de 1956 yılında Desteklerdeki bu artışa güvenen üreti- onayı tekrar alınır. Bu arada yatırımcı Yem Sanayi Türk AŞ (YEMSAN) kurul- ci işletmesini büyüttü, sektör dışından biraz daha fazla para harcar, yatırımın du. Süt üretimini ve kalitesini artırmak, birçok işadamı sektöre yatırım yaptı. devamı ve selameti için çevre halkı ile süt ürünleri üretimini artırmak amacıy- iyi geçinmesi gerektiğini henüz öğrene- la 1963 yılında da Süt Endüstrisi Kuru- Hayvancılık tam ayakları üzerine kalk- memiş halkla ilişkileri hiç bilmeyen ya- mu (SEK) kuruldu. Tüm bu kurumların maya başlamışken 2007 yılında iki tırımcı, kendisini dava edip ÇED rapo- bir görevi de çalışma sahalarında özel önemli gelişme oldu. Kuraklık ve genel runu iptal ettirenleri mahkemeye verir, seçimler. Hayvan yemi olarak kullanı- sektörü de teşvik etmekti. “gereksiz para harcadım, ÇED raporu- lan birçok tarım ürününün üretiminde nu nasıl olsa alacaktım” der. Tazminat 1980 darbesi sonrası ülkemizde sö- önemli gerilemeler olurken, yem fiyat- ister. Hakkını aramak için mahkemeye mürge politikaları uygulamaya kondu. larında ise tam tersine çok hızlı bir yük- giden Zonguldak Endüstri Meslek Lise- İç pazarı terbiye etmek amacıyla hay- selme yaşandı. Üreticinin ürünü yem si öğretmeni Sayın Tolunay Demirci’yi vansal ürünler ithal edilmeye başlan- fiyatının gerisinde kaldı. Hayvansal mahkemeye vermek inanılmaz bir olay- dı. Hayvancılık sektörümüzün yıkımı ürün fiyatları yükselirken üretici maliye- dır. (...) Hakkını aramak için mahkeme- yönünde önemli bir adım atılmış oldu. tini karşılayamaz duruma geldi. Genel ye gideni mahkemeye vermek gibi bir 1980’lerin sonunda yüksek faizli kre- seçimler öncesi tarımsal destekleme olay örneği dünya yüzünde var mıdır? dilerle zarar ettirilen YEMSAN, EBK ve bütçesinin %95’i dağıtılmış, hayvan Bilemiyorum.” diye biter mektup. Masa SEK 1992 yılında özelleştirme kapsa- üreticilerine ise hiçbir ödeme yapılma- üzerindeki Gerze dosyasında okunacak mına alındı. Piyasayı düzenleyici görevi mıştı. 750 milyon TL civarında hesap- daha pek çok şey vardır. Uzun bir uy- olan bu kamu kurumları 1993-2000 lanan desteğin seçim vaatleriyle 1 mil- kuya dalmak, bir denize bir buluta çık- yılları arasında pek çoğu arsa rantı pe- yar 200 milyon TL’ye çıktığı görüldü. Bu mak ister. Gerze dosyasını, kapatır, çöp şinde koşan iş adamlarına satıldı. Bu destek ancak 2008 bütçesinden kar- kutusuna atar. İşte, rivayet edilir ki haf- nedenle üretim tesislerinin çoğu satış- şılanabilecekti. Hesaplar tutmayınca talar geçmiş olmasına karşın Gerze’nin tan kısa süre sonra kapatıldı. Özelleş- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na kızan ÇED dosyası bu nedenle hazırlan(a) tirme sonrası bu alanlarda yerli ve ya- Maliye Bakanlığı tarımsal destekleme- maktadır. Ama nasıl olsa bu dosyayı bancı şirketlerin tekelleşmesi görüldü. lerde kendisinin de söz sahibi olacağını hazırlayacak birisini bulacaklardır. Ama söyledi ve 2008 hayvancılık destekleri Sömürge politikaları ve özelleştirme rivayetlerden daha fazlasını biliyor ol- neredeyse yarı yarıya düşürüldü. Üreti- sonrası hayvan varlığımız hızla gerile- mak, Gerze’yi çöpe atmaya yönelenleri cinin en fazla desteğe ihtiyacı olduğu di. 1980’lerde nüfusu 44 milyon olan durdurmuyor. Bunu durduracak olanla- dönemde destekler aşağı çekildi. ülkemizde yaklaşık 82 milyon küçük ve rı biliyoruz: onbinler, Anabasisi... daha büyükbaş hayvan bulunuyordu. Günü- Önemli bir gelişme de 2009 yılında önce yapmıştı. Gene yapar. müzde nüfusumuz 72 milyon 500 bine yaşandı. Yayımlanan GDO Yönetmeliği gereği, hayvan yemi olarak kullanılan * TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul mısır ve soyalar analiz sırası bekle- Şube Başkanı 9 yince yem fiyatlarında yine önemli ar- tamamlanan ve genel kurulda görü- tışlar görüldü. Hükümet üreticinin bu şülmeyi bekleyen yeni Gıda Yasası’nda zor durumuna yine duyarsız kaldı. Bu Hayvan Islahı Kanunu’nun yürürlükten duyarsızlıklar karşısında kazanamayan kaldırılması hedeflenmektedir. Bu yan- üretici yaklaşık 1 milyon süt, 250 bin lıştan derhal vazgeçilmeli, hayvan ısla- damızlık hayvanını kesime gönderdi. hı konusunda üniversitelerimizin bilgi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bu felake- birikiminden yararlanılmalıdır. Köyleri- ti kırmızı et üretiminde gelişme olarak mizde damızlık hayvan aranmakta, bu- yorumladı. Sonuçta ülkemizde kişi ba- lunamamaktadır. şına yılda 6 kg kırmızı et tüketilirken Günümüzde hayvancılıkta ileri pek çok AB’de bu miktar 75 kg’dır. Ülkemizde ülkede deli dana hastalığı görülmekte- kişi başına süt tüketimi yılda 17 litre dir. İthal edilecek et ve hayvanlarla bu iken AB’de 110 litredir. hastalığın ülkemize girmesi halinde in- Hayvancılık sektöründe hızlı geriye san sağlığı da büyük tehlikeye atılmış gidiş market fiyatlarında da hızlı yük- olacaktır. Tarım sektörünü yöneteme- selişe yol açınca Başbakan tarafın- yip ithalatla halk sağlığını tehlikeye at- dan çözüm yolu olarak EBK’na ithalat maya kimsenin hakkı yoktur. görevi verildi. Bu amaçla 4 Mayıs’ta 4 Gelinen noktada et ve canlı hayvan it- bin 25 tonluk et ihalesi yapıldı. Bunun halatı çözüm değildir. Kangren olmuş sadece 500 tonluk kısmı için 3 firma kol sivilce kremi ile tedavi edilmeye teklif verdi, ki bu miktar ülkemizin sa- çalışılmaktadır. Ülkemiz üreticisinden dece birkaç saatlik et ihtiyacıdır. İkinci payının %1’lerde olması dolayısıyla esirgenen yüz milyonlarca dolar başka ihale 6 Mayıs’ta 5 bin tonluk et ithalatı piyasada herhangi bir etkisi bulunma- ülkelerin üreticilerine hediye edilecek, için yapıldı. Buna da sadece bir firma maktadır. Üretici hayvanını doğrudan o ülkenin halkının refahına katkı sunu- teklif verince yeterli rekabet koşulla- şirketlere satmaktadır. AB’de tüm lacaktır. Daha önce yapılan ithalatlar rının oluşmadığından bahisle her iki önemli ürünlerde müdahale kurumla- örnektir, hayvancılığımızın çöküşüne ihale de iptal edildi. Üçüncü ihale 20 rı ya da ödeme kurumları bulunmak- neden olmuşlardır. Hayvancılık sek- Mayıs’ta yapılacak. İhaleler daha ya- tadır ve kırmızı etin İrlanda’da %70’i, törümüz kalkındırılmadıkça yapılacak pılmadan et fiyatları birkaç lira geriledi Finlandiya’da %69’u, Danimarka’da ithalat döviz kaybına, tarımdan kopu- ve ithalatın adı yetti benzeri söylemler %62’si, Hollanda ve İngiltere’de %35’i, şa, işsizliğin daha da artmasına neden basında yer buldu. Son derece yanlış Fransa’da %34’ü, Almanya’da %30’u olacaktır. İthalat sonlandırıldığında hal- bu tespiti doğrultmakta fayda var. Süt kooperatifler kanalıyla pazarlanmakta- kımız et ve süt ürünlerini bugünkünden üretiminden para kazanamayan üretici dır. Ülkemizde süt işleme tesislerinin de daha pahalıya tüketmek zorunda yarın öbür gün hayvanı da para etme- sadece %4’ü kooperatiflere aitken, kalacaktır. yecek korkusundan kesime gönderdi. AB’de bu oran %50’dir. Türkiye’de de Besi hayvanında da zarar etme korku- Üretimden kopuk, Türkiye’nin pazar kooperatiflerimiz işlenmiş ürün sata- su nedeniyle daha kesim yaşı gelme- olmasına yönelik politikalar sonucu kır- den hayvanlar kesime gönderildi. cak şekilde güçlendirilmelidir. sal alan nüfusumuz %25’in dahi altına Türkiye 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Bugün Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın düştü. AKP’nin 7 yıllık iktidarı süresince Kararı çerçevesinde AB’ye et tavizi ver- elinde müdahale kurumu kalmadığı tarımın istihdama katkısı %35’lerden di. Ancak, deli dana hastalığını bahane gibi sektörle ilgili genel müdürlüğü de %24’lere gerilerken, aynı dönem için ederek bugüne kadar tahakkuk eden 1985 yılında yeniden yapılandırma adı işsizlik %10’lardan %14,5’lara yüksel- 300 bin tonun üzerinde eti almadı. Bu- altında kapatıldı. Bu bedenle Bakanlık di. Buna karşılık tarımsal dış ticarette gün ortaya atılan et ya da canlı hayvan hayvansal üretimi düzenleyememekte, ihracatçı konumda olan ülkemiz kesin ithalatı sonucunda AB’de Türkiye’ye fiyatları kontrol altına alamamaktadır. ithalatçı bir konuma yerleşti. Sanayi kendisinde biriken etlerini alması yo- Bu yanlışlar artık görülmeli ve gereken üretiminin hammadde kaynağı olan lunda ısrarcı olacaktır. yapılmalıdır. tarımın önemini bilen AB tarımını 40 milyar avro’nun üzerinde bir destekle Ülkemizde YEMSAN, SEK ve EBK alan- Hayvan verimi bizden daha düşük bir- desteklemekte, kırsal alan politikala- dan çekildikten sonra piyasaya müda- çok ülke mera hayvancılığı yaparak rına önem vererek nüfusunun önemli hale edecek kamu kurumu kalmadı. maliyetlerini düşürmekte ve dünya ti- bölümünü kırsalda tutmaya özen gös- Bu nedenle besi ve süt hayvancılığı ya- caretinde söz sahibi olabilmektedir. termektedir. Türkiye AB’yi bahane ede- panlar kazanamayıp üretimden kopar- Türkiye de meralarına gereken önemi rek tarımımızı geri götüren politikaları ken, üretici ise bu ürünleri çok yüksek vermeli, yem bitkileri ekim alanlarını uygulamak yerine AB’nin tarımımızı ile- fiyattan tüketmektedir. EBK’nun elinde genişletmelidir. ri götürecek politikalarını örnek almalı- sadece 8 kombina kalması ve pazar TBMM komisyonlarında görüşmeleri dır. 10 gıda egemenligi Doğanın Efendileri Memnun Genetik Yağma Hızlanıyor Ilgın Özkaya Özlüer Baştan sona hiç dinlemediğimiz ama şirketlerle mutlu bir birliktelik içinde arama geleneğinin, komite toplantı ve bir biçimde kulağımıza çalındığın- ufka yelken açmış gidedururken, (he- kararlarına halkın katılımını engellen- dan ezberlediğimiz şarkılara benzedi nüz ortada bir Biyogüvenlik kanunu mesiyle ve komite kararlarının “yalnız- GDO’lara ilişkin hukuki düzenlemeler. bile olmadan ve temel hukuk ilkeleri- ca gerekli görüldüğünde kamuoyunun Özellikle Türkiye mevzuatının GDO’lar ne inat yürürlüğe sokulan) Yönetmelik bilgisine” sunulmasıyla bir derdi yoktu; ile tanışmasına vesile olan GDO yö- kanuna uyum adı altında iki temel de- onun tek derdi vardı o da yönetmeliğin netmeliğinin (ki gerçek adı “gıda ve ğişiklik geçirdi. Bu değişikliklerin ülke ilk halinde unutulduğu(!) yerine kon- yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş tarımı ve insan-çevre sağlığı, biyolojik duruverdi. Böylece, Komitenin görev- organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, çeşitlilik üzerindeki tehlikeyi arttıran lerinin arasına “ticarete konu olan ve işlenmesi, ihracatı, kontrol ve deneti- bir saldırı gibi yapıldığı düşünüldüğün- risk değerlendirmesi yapılması sonucu mine dair yönetmelik” olmasına karşın de, gerçekleşmesinde rol oynayan ak- Avrupa Birliğinde tüketime uygun oldu- GDO’ları yönetmek dışında bir amaç törlerin içinde halkın ve doğanın olma- ğuna dair onaylanmış genler hakkında gütmediği bilindiğinden GDO yönetme- dığı açıkça görüldü. değerlendirme yapmak ve yapılan de- liği tabiri çok da hatalı bir adlandırma ğerlendirme sonucu bu onaylı genler Antibiyotiğe Direnç Geni değildir) çabuk heyecanlanıp çabuk arasından uygun görülenleri Bakanlığa unutan bir kitle karşısında takip edil- Gelmiştir bildirmek.” eklendi. mesi oldukça zor değişiklikleri sıkıcı Ekolojist sosyalistlerin tüm uyarıları- Çağdaş medeniyetler çizgisine tek dişi birer nakarata döndü. na karşın, yalnızca orta sınıf bir hijyen kalmışlık alaylaması ile koşan ülkemi- Hatırlanacağı gibi yönetmeliğin çıkı- ve sağlık gündemi içinde ve bir korku zin ab ve abd olarak belirlediği ne idü- şı basının yoğun ilgisi ve kamuoyu- nesnesi olarak simgeleştirilen GDO’lar, ğü belirsiz ve bir o kadar da tereddütlü nun büyük merakı ile karşılanmıştı. ‘tüketiciler’in kaçınabilecekleri bir ter- “medeniyet” yarışı, Tarım ve Köyişleri Ancak genetiği değiştirilmiş organiz- cihmiş gibi gösterilerek, adı duyulmaya Bakanı’nın söz konusu yönetmelik ilk malara karşı 2004 yılından beri Eko- alışıldıkça hafızalardaki anlamı ve alı- ortaya çıktığında yaptığı konuşmalar loji Kolektifi’nin de içinde bulunduğu şılmış korkuculukları unutulmaya mah- hatırlanınca, trajikomik bir duruma ne- GDO’ya Hayır Platformu’nun çalışmala- kum bir ürün olarak somutlaştırılmaya den oldu. Çok eski değil, hemen mazide rında öne çıkarmaya gayret ettiği onca çalışılıyor. Bu nedenle de sağlık üzerin- yapılacak kısa bir gezi ile hatırlayabile- hususa inat, basın sadece GDOların deki tehlikeleri dahi artık ilk duyuldu- ceğimiz neleri söylemişti Sayın Bakan: insan sağlığında yaratması muhtemel ğu günkü tepkiyi oluşturmuyor. Öyle ki “AB bile bebek mamalarında GDO’ları etkileri üzerinde durdu. Bu nedenle de yönetmelikte 28 Nisanda yapılan deği- yasaklayamadı ama biz yaptık”, “yö- yönetmeliğin geçirdiği değişikliklerin, şiklik ile “İnsan ve hayvan tedavisinde netmelikte geçen binde 9 oranını ab unutkanlık geleneğinin hüküm sürdü- kullanılan antibiyotiklere karşı direnç mevzuatından aynen aldık”.Antibiyotik ğü popüler kültür basınında “haber” genleri içeren GDO ve ürünlerinin itha- direnç genlerinin yasaklamış olması ile değeri olmadı. Oysa ki gerek ulusal ge- latı ve piyasaya sunulması” yasaklar övünen Sayın Bakan’ın en önemli de- rekse uluslararası sermayenin dünya kapsamından çıkarıldığında tarım, in- meci ise: “ben GDO yemem!!!” olmuş- tarımında yeni bir sömürü ve kar aracı san ve çevre sağlığı üzerindeki olum- tu. Yapılan son değişikliklerin önünde olarak yarattığı GDO’ların en can alıcı suz sonuçları hakkında ancak sınırlı bir durup da söylenenleri hatırlayınca salt tehlikeleri ve sermayenin tarım ve gıda çevreden tepki geldi. Ancak kamuoyu tatlı bir mazi ile değil, iğdiş edilmiş ha- üzerindeki temel niyetleri yönetmeliğin baskısına ve halk taleplerine kulakları- fızam ile de karşılaşıyorum; bir de sayın geçirdiği son değişiklikler ile daha açık nı tıkamış hükümet bu sınırlı sesleri de bakanın yan ürünlerinde gdo kullanılan okunulabilir oldu. Bizler bu değişiklik- kolaylıkla duymazlıktan gelerek bildiği- işlenmiş gıdalardaki gdoları nasıl fark lerin yapılmaya henüz yeni başlandığı ni okumaya devam etti. Üreticinin, yok- ederek yememe tercihini kullanabildiği bir dönemde konuyu bu biçimde ele sulun, kadının, tüketicinin ortak sesi sorusu ile.. Malum ne unutabiliyorum alan hükümetin hazırlayacağı biyogü- ise boşlukta bir yankı olarak asılı kaldı. ne de gdo piyasasının karşısında koru- venlik yasasından kaygı duyduğumuzu nabilecek liman bulabiliyorum. Yönetmelikte 28 Nisan 2010 tarihinde deklare etmiş ve hükümeti GDOları ya- yapılan değişiklik, bu sözünü ettiğim Birlik ve Beraberliğe En Çok saklamaya davet etmiştik. meşruiyet krizine karşı AKP’nin 10 yıl- İhtiyaç Duyduğumuz Şu Günler Korktuğumuz oldu, Biyogüvenlik Ka- lardır taşıdığı geleneğin ne denli önem- nunu ise adı ile tam bir tezatlık içinde li bir sahipçisi olduğunu da gösterir bir Yapılan bu çok önemli değişikliler yö- GDO’lu ürünlerle ilgili faaliyet gösteren çözümü buldu. Bu dışkaynaklı icazet netmelik ilk yürürlüğe girdiğinde unu-

Description:
dönüşümü sadece kentsel mi? cardiff sadece cardiff mi? ▫ ayazma: kırın ve kentin arafı. ▫ avusturya'da hayvan hakları mücadelesiyle dayanışmaya.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.