ebook img

Din Sosyolojisi PDF

237 Pages·28.468 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Din Sosyolojisi

ANKARA ÜNIVERSITESI ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARINDAN (cid:127) XLVII DIN SOSYOLOJİ S İ Dr. Mehmet TAPLAMACIOĞLU İlâhiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Profesörü ANKARA UN İ VERSITESI BASIMEVI-1963 Tel:105404 ANKARA VNİVERSİTESİ ILAHIYAT FAKÜLTESI YAYINLARINDAN XLVII DIN SOSYOLOJ İ S İ Dr. Mehmet TAPLAMACIOLU ilâhiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Profesörü (cid:127) tsb' (cid:127) \t. fiş) ANKARA ÜNIVERSITESI BAS T MEV I-1963 Tel: 105404 ÖNSÖZ Bu eseri, yakan, yıkan ve ölüm saçan bir Dünya Savaşının acı ve san- cıları devam ederken kaleme aldım. Hergün yeni bir olay, yeni bir buluş ve yeni bir devlet ve milletin ortaya çıkmasına karşılık katı gerçek iki Dev Blokun kurulmuş olmasıdır. Başka başka inanç, düşünce ve görüşte olan kimseler ayrı ayrı kamplarda ve karşı karşıyadırlar. Bu bloklar arasındaki dengeyi çok karmaşık bir strateji sağlamaktadır. Korku saçan bir savaş tek- niği, hayret uyandıran uzay yolculukları, ürpertici sonuçlarıyla atom dene- meleri, körlere göz ve ölülere can verecek derecede ilerlemiş bir bilim hayatı insanoğlunu dehşete düşürmüş va bir bakıma onu tevekküle ve dini inanç- lara götürmüştür. Avrupa gezisinden dönen her yurttaşın ve genel olarak, Batı Dünyasın- dan gelen herkesin kulaklarında, ister istemez, çan sesleri, org gürültüleri' ve kilise ilâhileri çınlamakta ve din törenlerinin canlı hatırası yaşamaktadır. Gerçek ve geleneksel dindarlardan başka, bir yanda savaş, yoksulluk ve zorunlu göçlerle yerinden oynamış, yurdundan olmuş ve her türlü maddi destek ve dayanaklarını yitirmiş milyonlarca insan, öte yanda kolayca ser- vete konmanın tela§ ve heyecanı içinde günahtan arınmaya çalışan günün adamları, mirasyediler ve yeni tip zenginler çoğunluğu son. teselliyi tinsel varlıklarda aramakta ve böylece dinin toplumdaki önemini bir kat daha arttırmaktadırlar: Son günlerde raslanan çok sayıda tapınak inşaatı, hızla ilerleyen din eğitimi ve olagan üstü artan hac seferleri bu gidişin belirgin örnekleridir. Savaş Sonrası, yurdumuzda da olumlu bir din hayatı başlamış ve gün geçtikçe softahk, bilgisizlik ve koyu taassup yerlerini ho şgörürlük, bilim ve insanlık ilkelerine bırakmıştır. O kadar ki insan olmadan islam olmaya imkân olmadığı artık anlaşılmış ve minarelerden yükselen ezan ve tevhit sesleri din özgürlüğü ve gerçek dindarhğın bir sembolu olmuştur. Tarih boyunca bir çok değerler din kurumu içinde kalmışt. Zamanla bir ayrımlaşma olmuş ve sırası gelince ahlak, hukuk, iktisat siyaset ve eğitim bağımsızlığa kavuşarak dinden ayrılmışlardır. Kendi öz alanına çekilen din III ise, insanlığın iç âlemini işlemek, süslemek ve zenginleştirmek yolunu tut- muştur. Rönesanla bilim ve sanat, Reformla siyaset, Amerikan Bağımsızlık Sa- vaşı ve Fransız Devrimi ile hukuk, eğitim ve devlet dinden ayrılarak lâyiklik ilkeleri yerleşmiş ve kökleşmiştir. En ilkel toplumlardan en ileri uygarlıklara kadar, dinin tabii gruplarla olan münasebetleri, büyük bir ilgi ile ele alınmış ve dinle toplum arasındaki etki ve tepkilerin etüt ve çözümü bir uzmanlık işi olmuştur. Günümüzde bu uzmanlık görevi Din Sosyolojisine düşmektedir. Din Sosyolojisinin henüz çok körpe ve yeni, üstelik yurdumuzda bu türlü bilimsel geleneklerin çok k ıt olması bu konudaki başarı şanslarını azaltmıştır. Fakat samimiyet, iyi niyet ve hizmet etmek duygusu çabamızı arttırmakta ve bu çetrefil problemlerin çözümünde bize kılavuzluk etmektedir. Bizim için olduğu kadar dünya bilim çevreleri için de yeni olan bu alanda eksiklerim olabilir. Okuyucular büyük bir bilimseverlik ve hoşgörürliikle kü- çük kusurları bağışlar ve önemli yanlışları düzeltme yoluna giderlerse yalnız bana değil, dolayısiyle yurt kültürüne ve insanlık ülküsüne de, hizmet etmiş olurlar. Çünkü yazarın içten dileği tanınmak, fayda sağlamak veya bilim çevrelerinde ün salmak değil, yalnızca yararlı olmaktır. Ankara 1-12-1963 Prof. Dr. Mehmet TAPLAMACIOCLU IV BİR KAÇ SÖZ Profesör Dr. Mehmet Taplamacıoğlu'nurı Din Sosyolojisine dair yayın- ladığı ikinci ve daha büyük kitabını okuyorum. Kısa zamanda ilim çevresine bu konuda üst üste birçok makaleler ve eserler veren yazarın çahşkanlığı ve verimliliğini takdirle karşıladığımı herşeyden önce belirtmeliyim. 33 yıl evvelki değerli talebem Taplamacıoğlu burada geniş tutulmuş bir plana göre din sosyolojisinin pek çok bölüm ve alt-bölümlerini dolduran zengin bilgiler vermektedir. Kitaba bu yeni sosyoloji dalının doğuşu, bu konudaki esash kavramlar ve tarifler, tanınmış din sosyologlarımn kısa portreleriyle giriyo- ruz. Yazar kendi ihtisas alanının ilimler arasındaki yerini belirtmeye çalı- şıyor: sosyoloji nedir? Bu sorunun sarih bir cevabını bulmadan önce, ve- rilmiş bütün cevapların geçit resmini yapıyoruz. Sosyoloji normatif olmayan, ampirik olan bir olaylar ilmidir. Başlıca konusu toplumsal yapıdır. Fakat hemen burada Tönnies'in pek iyi bilinen cemiyet ve cemaat sınıflamasına katılmış egemenlik, zümre ve sınıf cemiyetleri diye yeni tiplerle karşılaşı- yoruz. Yazarın bu toplumsal yapı sınıflamasında sıksık zikrettiği Hans Freyer gibi eklektik olmayı tercih ettiği anlaşılıyor. Bir çok alt-bölümlere ayrılan bu sınıflamalardan sonra toplumsal hareketliliğe dair bir fasıl geliyor. Bu, bizim eskiden sosyal fizyoloji dediğimiz şeye benzer yeni bir Amerikan görüşüne Avrupa sosyolojisinin ısınmaya başladığının alametlerinden biridir. Kitap bu uzun Giriş'ten sonra dinler ilmi ve din sosyolojisinin münase- betlerini inceleyerek hedefine yaklaşıyor. Yazar burada da terimlere ait tarif serileri ve detaylı sınıflamalarına devam ediyor. Yorum nazariyesi, dini tec- rübe, din sosyolojisi görüşlerine ait özetler veriyor. Din sosyolojisinin öncüleri, kurucuları, son gelişmeleri, bugünkü durum başlıklarını taşıyan bölümler bir hayli yüklüdür. Konunun özüne ancak bundan sonra din sosyolijisinin Ana Problemleri ile giriyoruz. Şüphesiz, herşeyden önce metod meselesi ele alın- malıdır. Burada da yazar büyük bir itina ile bu konuda her ne söylenmişse kitap dışında bırakmamaya çalışıyor. Din sosyolojisinin, onca, asıl alanı din ve toplum münasebetidir. Artık doğrudan doğruya meselemizin içindeyiz. Seçilmiş metodumuz Max Weber'den başhyarak Troeltsch, J. Wach, Mensc- hing'de gelişen anlayıcı metod, ideal tipler metodudur Dinin toplum ve dünya karşısındaki tutumu, iman, doktrin, ibadet kavramları birer birer inceleniyor. Din ve toplum münasebetlerinde ağırhk merekezini, kitabın plânına göre başka kısımların aleyhine olarak biraz fazla(cid:127)geni şlemiş bir halde, din ve devlet münasebeti teşkil ediyor. Burada eski hukukçu (Madrid üniversitesinden hu- kuk doktoru) alışkanlıklarına hâkim olamamış ve belki de problemin aktüel öneminden dolayı başka bahislerden fazla onun üzerinde durmayı tercih etmiştir. Din ve devlet münasebetlerinde birer ayrı alt-bölüm halinde devlet, devletin tanımı, başlangıcı, kurucu unsurları, siyasi ve tarihi görünüşü, dinle münasebetleri bakımından devlet ve lâiklik meseleleri birbirini takip ediyor. Ondan sora islâmda devlet, hilâfet(cid:127)ve buna dair ba şlıca islami yayınlar üzerin- de duruluyor. Din ve devlet münasebetleri dolayısile yazar yeniden tipolo- jilere dönüyor. Burada tamamen Joachim Wach'tan mülhemdir ve onu Mensching'in din sosyolojisi ile tamandamaktadır. Bu bahsin tabii gelişmesi halinde son ve en uzun kısım lâikliğe ayrılmıştır. Bu konu etrafındaki Türkçe yayınlar gazete makelelerine varıncaya kadar zikredilmiştir Taplamacıoğlu konusu ile uzaktan yakından ilgili malzemeyi toplama bakı- mından an gibi çalışan bir yazardır. Bu malzemenin önceden hazırlanmış petek (kaneva) içine nasıl yerleştirildiğini görüyoruz. Din sosyolojisi bizim sosyoloji tarihinmizde de, kendisinin söylediği gibi, yeni ve az işlen- miş bir bahistir. Bundan dolayı yazarın daha önce ve burada getirdikleri bu iliııile uğraş anlar için her bakımdan faydalı olacaktır. Din sosyolojisine dair Türkiye için teferrüatlı, hattâ basılmamış kitap ve ders notlarım zikre- decek kadar titiz bir tarihçe verirken bazı şeyleri unutmuş görünüyor: Mehmet Karasaııııı İlâhiyat Fakültesi dergisinde çıkan Din Sosyolojisi maka lesi, benim Anadolu tarihinde dini ruhiyat müşahedeleri (Anadolu dergisi 1922), Din Sosyolojisi (Felsefe ve içtimaiyat dergisi 1927) adlı makale serilerim, aynı dergide Potlaça dair bir yazı ile din sosyolojisi ile ilgili Heyecan ve Te heyyüciyet adlı yazılarım, son yıllarda çıkan Din ve içtimai Yapı hakkındaki makalem (Sosyoloji dergisi, 1960) ve 1958-60 arasında İstanbul Edebiyat Fakültesinde okutmuş olduğum ve talebe tarafından Teksir Makinesile ba- sılan ders notlarım bunlardandır. Din sosyolojisine, sosyolojinin başka bahislerinde olduğu gibi iki tarzda girilebilir: birisi onu tabiat ilinden arasında ele almak ve bütün bu ilimlerdeki gibi gözlem, tecrübe, monografi, istatistik tarihi vesika usullerini kullanmak üzere toplum olaylarını kendi sui generis mahiyetleri içinde incelemektir. Burada din sosyologu artık sübjektif bir yorundayıcı gibi değil, bir tabiat alimi gibi hareket edecektir İkincisi toplum olgularına birer ideal tip gözüy- le bakarak onları kavramlar halinde tanımlamak, bu kavramların ince sımfla- malarını yapmak yoludur. Burada eski içe bakış metodunun yeni bir şekli olan anlayıcı metodu kullanmak ve sübjektif tecrübeden hareket ederek ya- şanmış olaylara nüfuz etmek istemektedir. Yazar bütün eserde bu ikinci yolu VI seçmiş görünüyor. Hattâ bir yerde Marx, Comte ve Freud'un adlarını bir arada zikr ederek "bu büyük ve iddialı görüşleri bir yana bırakıp biz daha mütevazı hareket edeceğiz" derken bu seçmesini, karşı tarafa ait tartışma ve tenkitlere girmeksizin, yapmayı tercih ettiği anlaşılıyor. Anlayıcı sosyolojiniıı, garip ve çelişik bir tarihi macera sonunda, Batı sosyoloji çığırlarma karşı Dilthey'da başlayan savaşma hareketinden doğ- duğunu hatırlamamak kabil değil: tabiat' ilimlerile manevi ilimleri kesin sınırlarla ayıran bu filozof fransız, ingiliz pozitivistlerini "natüralist" olmakla itham ederek, hakiki pozitivizmin kant'a dayanan kendi görü şünde olduğunu, Comte ve Spencer'den beri adı geçen sosyoloji hareketlerini imkansız davra- nışlar gibi gördüğünü ilan ediyor; bu arada yalnız eserinin sonundaki Ek'de Simmel'in rölativist sosyolijisini bu hükmün dışında bırakıyordu. Vakıa bu sonuncu da yine sübjektif rölativizme dayanarak, orijinal toplumsal muh- teva yerine, sosyolojinin konusu olarak fertlerarası münasebet şekillerini gördüğü için, Kant felsefesinin başka bir yorumlama tarzına dayanıyordu. Bir üçüncü çığır Hegel'in mutlak idealizminden, "objektif Ruh" görüşünden doğmak üzere Cemaat ruhu nazariyesi içinde gelişen "sosyal ilimler" anlayışı idi. Hasılı, Almanyada felsefi davranış ya başka memleketlerde doğan sosyoloji eğilimlerine tamamen dirsek çeviriyor, yahut bu ilmi onlardan büsbütün ayrı felsefi bir temele dayandırarak yeniden kurmaya çalışıyordu. Bu davranışı, alman sosyolojilerinin, esasında felsefi, kavramcı, soyut, sınıflayıcı olma vasıf- larını taşımalarının başlıca sebebi olarak görünüyor. Ancak, İkinci Dünya Savaşından sonra Amerikan ve kısmen kıt'a sosyolojilerinin tesirlerile onlarda da değişmeler görülmeye başlamıştır 2 . Taplamacıoğlu'nun seçtiği işte bu tarzda anlaşılan sosyoloji istikametidir. Onun karşısında henüz kendisile hesaplaşmasım yapmamış olduğu natüralist sosyoloji görüşü içinde sayısız araştırmalar devam etmektedir. Nitekim yazarın zaman zaman zikrettiği ve kısmen dayandığı kaynaklardan bir kısmı da bunlar arasındadır. Yazarın bu noktada esash bir tartışmaya girişmesi gerekir. Bu konuya ileriki yayınlarında mutlaka girmesi beklenir. Almanların natüralist dedikleri bütün bu çığırlar arasında her ne kadar dar bazı farklar varsa, da, hepsinin ya aynı kuvvette ve paralel olarak, ya da bunlardan birine üstün rol vermek üzere statistik, monografik, tarihi ve genetik görü ş, etnoloji ve kültür antropolojisi metodlarını kullandıkları, ve bunlardan bir kaçım birbirile tamamlayabildikleri nisbette daha tam ve derin tetkikler yapabildikleri görülmektedir. Geçen yüzyılin(cid:127)bütün toplumsal problemlerini bir hamlede çözmek isteyen geniş sistemci sosyolpjilerine karşı, yakın zaman- larda problemleri ayrı ayrı ele alan ve her birinde ona elverişli metodu kul Dilthey, Introduction â Ntude des Sciences Morales, trad. franç p. L. Sauzin, p. 515-517. 2 K. Martin Bolte, Peter Heintz, Rene Köııig, RainCr M. Lepsius, Rüschemeyer, Erwin Scheuch, A. Silberraann, Emilio Willems, K. Müller, hatta Mannheim bunlardandır. VII lanarak hemen senteze ulaşma sabırsızliğım göstermeyen tahlilci çalışmalara geçtiği bütün dünyada göze çarpmaktadır. Yukarda zikrettiğimiz metodları yerine göre kullanmak ve onları birbirlerile tamamlamak üzere, memleketi- mizin bilhassa muhtac olduğu bu tahlilci araştırma yolunun tutulması zamam çoktan gelmiştir. Taplarnacıuğlu din sosyolojisine ait bir monografi deneme- sile bu yola hazırlandığım gösterdi 3 Olayların karakteristik tetkikine girmek . için bu yolda ilerlemesi, doktrin tartışmalarından önce, daha önemle bekle- diğimiz bir nokta olacaktır. Yazarın türkçe bakınundan gösterdiği titizliğe hepimiz katıhrız. Yalmz sosyal ilimler ve felsefe dilinin tabiat ilimleri dili kadar işlek ve tam bir hale gelmediğini, bir çok terimlerin iyice yerleşmediğini, unutmamalidır. Bunun için, kitabın sonunda ki ek kısmını hafifleterek bir has isimler ve türkçe terim ler İndeks'inin katılması iyi olurdu. Çalışkan ve yorulmaz yazarın kendisin- den beklediğimiz daima yeni ve daha ilerlemiş eserlere kıyasla bu küçük işa- retlerimi bağışlayacağını umarım. * 28,X.I963 Hilmi Ziya ULKEN 3 Ilâhiyat Fakültesi Dergisi (Cilt X 1963)'nde çıkan M. Taplamacıoğlu'nun "Yaşlara göre Dini Tecriibenin şiddet ve kesafeti üzerine bir anket denemesi" adlı yazısı, * Bu başlığın yazarı Ord. Prof. Hilmi Ziya I.J1ken lisede bana ders vermiş, yetişırıeme emek harcamış ve bilimsel öğütleriyle bana ışık tutmuştur. Dil, bibliyografya ve anlayış metodunun Din Sosyolojisindeki önemi konusunda benimkilerden farklı olan görüşlerine teşekkür ederim. — Yazar VIII (cid:9)(cid:9)(cid:9)(cid:9) IÇINDEKILER BIRINCI BÖLÜM GIRIŞ SAHİFE I. GENEL BILGILER (cid:9) 1 II. SOSYOLOJİ (cid:9) 7 1. Sosyoloji Nedir? (cid:9) a) Sosyoloji özel konusu olan bir bilünidir. (cid:9) 7 b) Sosyoloji bir yapı ve olgu bilimdir, (cid:9) 9 c) Sosyoloji normatif olmayan bir ı olaylar bilimidir (cid:9) 11 d) Sosyoloji ampirik bir bilimdir. (cid:9) 13 2. Toplumsal Yapı (cid:9) ( 15-27) Cemaat (cid:9) 15 Menfaat Cemiyeti (cid:9) 17 Egemenlik Cemiyeti (cid:9) 19 Zümre Cemiyeti (cid:9) 24 Sınıf Cemiyeti (cid:9) 26 3. Toplumsal Hareketlilik (cid:9) (27-31) Yatay Hareketlilik (cid:9) 27 Dikey Hareketlilik (cid:9) 29 III. DINLER BILIMI (cid:9) (31-43) A. Yorum Teorisi (cid:9) 34 B. Dini Tecrübe (cid:9) 36 C. Din Sosyolojisi (cid:9) 38 IX IV. DİN SOSYOLOJİSİNİN TARİHÇESİ (cid:9) (43-58) A. Din Sosyolojisinin Öncüleri (cid:9) 43 B. Din Sosyolojisinin Kurucuları (cid:9) 47 C. Din Sosyolojisinde Son Gelişmeler (cid:9) 52 D. Bugünkü Durum (cid:9) 55 İKINCI BÖLÜM (Din Sosyolojisinin Ana problemleri) I. GENEL BILGILER (cid:9) (58-68) A. Din Sosyolojisinde Metot (cid:9) 59 B. Din Sosyolojisinde Araştırma Alanı (cid:9) 64 C. Din ve Toplum (cid:9) 65 II. DINI TECRÜBENİN ANLATIMLARI (cid:9) (68-78) A. Dinin Teorik Anlatımı (cid:9) 69 B. Dinin Pratik Anlatımı (cid:9) 72 C. Dinin Sosyolojik Anlatımı (cid:9) 74 III. DININ TOPLUM VE DÜNYA KARŞISINDAKİ TUTUMU (78-94) A. Dinin Sosyolojik Rolu (cid:9) 78 B. İman ve Öğretinin Birleştirme Gücü (cid:9) 81 C. Ibadetin Birleştirme Gücü (cid:9) 82 D. Dini Tecrübe ve Dinin Dünyaya karşı tutumu 86 E. Toplum ve Evrensel Düzen (cid:9) 91 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (DİN VE TOPLUM MÜNASEI3ETLERİ) I. DEVLET (cid:9) (94-104) A. Devlet Sözü (cid:9) 95 B. Devletin Başlangıcı (cid:9) 97 C. Devletin Tanımı (cid:9) 98 D. Devletin Kurucu Unsurları (cid:9) 99 E. Devletin Siyasi ve Tarihi Görünüşü (cid:9) 99 F. Dinle münasebetleri bakımından Devlet şekilleri (cid:9) 103 II. İSLAMDA DEVLET (cid:9) (105-115) A. Genel Bilgiler (cid:9) 105 B. Hilafet Müessesesi (cid:9) 108

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.