ebook img

devrimsel süreç olarak arap baharı'nı ımmanuel wallersteın üzerinden anlamak understandıng of PDF

15 Pages·2015·0.22 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview devrimsel süreç olarak arap baharı'nı ımmanuel wallersteın üzerinden anlamak understandıng of

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 22, 2015, Sayfa 1-15 DEVRİMSEL SÜREÇ OLARAK ARAP BAHARI’NI IMMANUEL WALLERSTEIN ÜZERİNDEN ANLAMAK Zeynep ŞAHİN MENCÜTEK*, Ferihan POLAT**, Ayşegül DURMUŞ*** Özet Dünya Sistemleri Analizi ile bilinen Immanuel Wallerstein “Arap Baharı” sürecini tarihsel sosyoloji metodunu ve politik-ekonomi perspektifini kullanarak anlamaya çalışmaktadır. Benzer zamanda farklı coğrafyalarda yaşanan protesto eylemlerini birlikte ele alan Wallerstein, isyanları kapitalist dünya ekonomik sisteminin krizinin göstergesi, 1968’in devamı ve yeni bir sisteme geçişin sancıları olarak değerlendirmektedir. Bu makalede genel olarak Wallerstein’in devrimsel durum süreçlerinin nedenleri, işleyişi ve sonuçları özel olarak da “Arap Baharı” na ait argümanları tartışılacaktır. Wallerstein’ın argümanları bu sürecin dünya sistemi düzeyinde ilişkilendirilmesiyle Ortadoğu istisnacılığı tezini yeniden ele alabilmeyi mümkün kılmaktadır. Bu çalışma ile hem “Arap Baharı” olarak adlandırılan devrimsel sürecin teorik düzeyde daha iyi anlaşılmasına hem de devrim, otoriterlik ve demokratikleşme yazınına katkılar sağlanabileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Dünya Sistemleri Analizi, “Arap Baharı”, Devrimsel durum, Kapitalist Sistem Karşıtı Hareketler. UNDERSTANDING OF ‘ARAB SPRING’ FROM THE PERSPECTIVE OF IMMANUEL WALLERSTEIN AS A REVOLUTIONARY SITUATION Abstract Immanuel Wallerstein, the theorist of World System Analysis, tried to explain the process by using the historical sociology and political economy perspective. Referring to the various protests movement across the world along with the ‘Arab Spring’ process, he argued that all demonstrate the crisis of capitalist economic system, the continuation of the 1968 revolution and the signs of the transition to new system. This article explores Wallerstein’s arguments about the reasons, process and the results of the revolutions in general as well as his arguments about the “Arab Spring” in particular. His arguments enable researchers to reconsider ‘Middle East exceptionality’ as he relates to the process with the world system. This study aims at both understanding of the “Arab Spring” at the theoretical level and contributing to extensive literature on revolutions, authoritarianism, and democratization. Key Words: World Systems Analysis, “Arab Spring”, Revolutionary Situaiton, Anti-Capitalist System Movements. * Yrd. Doç. Dr., Gediz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, İzmir. e-posta: [email protected] **Yrd. Doç. Dr. Pamukkale Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Denizli. e-posta: [email protected] *** Araş. Gör.,Gediz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü,İzmir. e-posta: [email protected] A. Durmuş, Z. Şahin Mencütek, F. Polat 1.GİRİŞ yeniden tartışmaya açmış, hem de bir ülke ve bölgedeki devrimi uluslararası sistem düzeyiyle Tunus’ta 2010 yılının Aralık ayında başlayan nasıl ilişkilendirilebileceğini göstermiştir. ‘devrimsel durum’ süreci ile birçok Arap Wallerstein dünya genelinde yaşanan isyan ülkesindeki protestocular eş zamanlı olarak dalgalarının nedenlerinin yanısıra işleyiş meydanlarda onur, demokrasi, iyi yönetişim, süreci konusunda da bazı genellemelerde insan hakları ve adil seçim taleplerinde bulunmuştur. Bu dalgaların kendine özgü bulunmuşlardır. Tunus, Mısır, Libya, Yemen niteliklerinin yanında birçok ortak özellikleri gibi ülkelerde uzun süreli iktidarların yönetimi vardır. Bu özelliklerin Tunus örneğinde bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan gözlenip gözlemlenmediği aşağıdaki bölümde süreç “Arap Baharı, Arap Ayaklanmaları, Arap değerlendirilecektir. Böylece isyanların işleyişi İsyanları, Arap Kalkışması” gibi birçok farklı konusundaki hipotezler test edilebilecektir. şekilde adlandırılmıştır. Her ne kadar ilk ortaya çıktığı anda bölgenin demokratikleşebilmesi Bu çalışma ile hem “Arap Baharı” olarak adına çok büyük umut ve heyecan uyandırmış adlandırılan sürecin teorik düzeyde daha olsa da süreç tamamlanmamış devrimler, iyi anlaşılmasına hem de yeni nesil devrim iç savaşlar ve sosyal kutuplaşmalarla ve demokratikleşme kuramlarına bazı sonuçlanmıştır. katkılar sağlanılabileceği düşünülmektedir. Wallerstein ile ilgili kısıma başlamadan Devrim teorilerinin ve toplumsal hareketler önce “Arap Baharı” İsyanları sürecinin yazınının bulguları ışığında bu sürecin teorik kavramsallaştırması üzerinde durularak, bu çerçeveden anlaşılmaya çalışılması önemlidir. sürecin devrimden ziyade ‘devrimsel durumun Bu gibi devrimsel süreçleri konu edinen özelliklerini gösterdiği tartışılacaktır. kuramsal yazınlar genel olarak Avrupa ve Latin Amerika’daki vakalar üzerinden hareket 2. DEVRİM VE DEVRİMSEL DURUM etmekte olup Ortadoğu’yu istisna bir coğrafya Türk Dil Kurumu (2011) devrimi “belli bir olarak görmüştür. Fakat 2010 Aralık ayında alanda hızlı olarak siyasal ve toplumsal yapıda Tunus’ta yayılan ‘devrim dalgası’ bu genel gerçekleştirilen köklü değişiklik” olarak kabulün doğruluğunu tartışmaya açmış olup, tanımlamaktadır. Devrim geniş anlamıyla bir bazı çalışmalarda sürecin “1848 ve 1989’daki hükümetin, rejimin veya toplumun özellikle devrimlerin benzeri ya da devamı olduğu” sınıf yapısının yıkılarak yerine başka bir tezini ortaya çıkarmıştır (Springborg, 2011; tanesinin getirilmesi olayı veya olaylar dizisidir Almond, 2012; Sohrabi, 2002; Kurzman, 2008). (Johnson, 1964). Daha dar anlamıyla devrim Devrim teorisyenlerinden biri olan Immanuel “bağımsız bir devletin egemenliğinin kendi Wallerstein ise daha farklı bir perspektifle Arap toplumu tarafından tamamen sona erdirilerek, Baharı devrim dalgasının 1968 devrimlerinin yeni siyasi ilkelere dayalı yeni bir rejimin devamı ve günümüzdeki yansıması olduğu kurulmasıdır” (Walt, 1992: 323). Devrimleri tezini öne sürmüştür ( Wallerstein, 2013a). diğer siyasi olaylardan farklı kılan niteliği ise Wallerstein Dünya Sistemleri Teorisi, değişim talebinin aşağıdan özellikle halktan sistemik krizler ve anti sistemik hareket gelmesi, gelişmelerin görece hızlı seyretmesi argümanlarından hareketle Tunus’ta başlayan ve ortaya çıkan değişimin derin olmasıdır devrimin nedenlerine ve sürecin işleyişine (Akder, 2013: 91). dair bazı tespitlerde bulunmuş ve muhtemel Tarih, sosyoloji ve siyaset bilimi disiplinleri sonuçlarını öngörmeye çalışmıştır. Wallerstein tarafından geliştirilen devrim yazınının isyan dalgalarını küresel sistem düzeyinde temel araştırma sorusu “devrimlerin anlamlandırmasının yanında tarihsel sürekliliği kuramsallaştırılamayacak kadar az rastlanan ön plana çıkartmıştır. Wallerstein’in sürece ve kendine özel şartları olan diğer politik dair değerlendirmeleri hem akademik yazında fenomenlere benzemeyen olaylar olup sıklıkla tekrarlanan Ortadoğu istisnacılığını1 olmadığıdır”. Devrim yazınında devrimlerin 1 Ortadoğu istisnacılığının temel iddiası, bölgenin diğer bölgelere benzemediği, kendine ilişkin sosyal, özellikleri ile yaklaşılması gerektiğidir. Aynı zamanda ekonomik ve siyasi özelliklerinin bulunduğu bu yüzden siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanındaki teorik bölgede var olan dinamikler, sorunlar ve bu sorunlara yaklaşımların bölgeyi açıklamakta kullanılamayacağını yönelik çözüm yollarını aranırken bölgenin kendine ait iddia etmektedir. 2 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 22, 2015 Devrimsel Süreç Olarak Arap Baharı’nı Immanuel Wallerstein Üzerinden Anlamak nedenleri, tetikleyicileri, gelişimi, devrim Devrimsel süreçleri hazırlayan nedenler ve tipleri ve kısa ve uzun dönem sonuçları şartlar ise çok çeşitli olabilir. Jack Goldstone’a tartışılmaktadır. Birçok tarihçi ve siyaset bilimci, göre bunlar şu şekildedir: elitin yozlaşması devrim adlandırmasının sadece Fransız, Rus ve ve muhalefetin oluşması, kutuplaşmaların Çin devrimi gibi başarılı, büyük sosyal ve siyasi ve koalisyonların inşası, kitle mobilizasyonu, dönüşüm getiren devrimler için kullanılmasını mevcut rejimin değişmesi, aşırı kutuplaşma, doğru bulmuşlardır. 1789 Fransız Devrimi karşıdevrim, iç savaş, uluslararası savaş, radikal kendisinden sonra meydana gelen devrimler rejim değişikliği, devrimsel ılımlılık, yenilenmiş için bir model ve taslak olarak algılanmıştır radikalizm, terör ve son olarak rejimin (Almond, 2012: 35). Ortadoğu bölgesinde konsalidasyonudur (Goldstone, 2009: 20). gerçekleşen elitlerin ana yönlendirici kesim Ancak bu on iki durumun her devrim süreci olduğu Türk Devrimi (1923) ve Mısır Devrimi öncesi oluşacağı ve evrensel geçerliliği olduğu (1952) istisnai çalışmalar olarak ortaya iddia edilmemektedir (Goldstone, 2009: 19). çıkmaktadır. Ayrıca 1979 yılında İran’da Devrimsel durumların anlaşılabilmesi için yaşananlar da genel olarak “sosyal devrim” toplumsal hareketler yazını da özellikle aktör kategorisi içerisinde değerlendirilmiştir ve ve sürece odaklanan belli teorik aygıtlar oldukça fazla akademik ilgi görmüştür. sunmaktadır (Joel ve Vairel, 2010; Bayat, Birçok araştırmacı her devrimi ve her devrimin 2010). Toplumsal hareketler, sosyal ve politik tüm aşamalarını açıklayabilecek genel bir değişim hedefiyle kitlelerin mobilize olmaları kuram oluşturmanın mümkün olmadığı sonucunda gerçekleşen olay ve olaylar dizisidir. fikrinde birleşmektedirler (Skocpol, 1979: 4). 1960’lı yıllardan itibaren gittikçe yayılan Yine de var olan devrim yazınlarında sıklıkla modernitenin birçok unsurunun meydana göze çarpan kuramsal çerçeveler şu şekilde getirdiği problemler ve bunalımlara karşılık sıralanabilir. Marksist eğilimli yorumlar, yapısal olarak farklı amaç ve aktörlerle “yeni toplumsal paradigmalar, göreceli mağduniyet (göreceli hareketler” ortaya çıkmıştır. Bu hareketler, yoksunluk)/modernizasyon teorisi, kültürel ve “eski” hareketlerin çıkış noktasını oluşturan yayılımcı bakış açıları. ekonomik ve kurumsal siyaset kaynaklı sorunlar yerine eşitlik, farklılık katılım ve kimlik Devrim olacak kadar etki alanı geniş olmayan inşasına ilişkin meselelere odaklanmışlardır. bazı haller de “devrimsel durumlar/olaylar” 1970’lerde kadın, barış ve çevre/ekoloji olarak adlandırılmıştır. Charles Tilly’e (1978) hareketleri 1980’lerdeki silahsızlanma göre “devletin egemenliğinin nüfusun önemli hareketleri bu bağlamda değerlendirilebilir. bir kısmı tarafından desteklenen çoklu ve Akademik yazında yeni toplumsal hareketlerin birbiriyle de çelişebilen iddialarla sorgulandığı, kavramsallaştırılmasında iki temel yaklaşım devlet gücünün de muhalif koalisyonları geliştirilmiştir. Bunlardan ilki Amerika merkezli bertaraf edebilecek kapasite ve kararlılığı olan Kaynak Mobilizasyonu, diğeri ise Avrupa olmadığı durumlara devrimsel durum” denir. merkezli olan Yeni Toplumsal Hareketler Skocpol ise devrimsel durumları, devletlerin Teorileri’dir (Topal Demiroğlu, 2014). siyasi/askeri krizler ve sınıf mücadelesinin sonucu olarak ortaya çıkan fakat devrim Kaynak mobilizasyonu yaklaşımında sosyal olmayan durumlar olarak tanımlamaktadır değişimlerin yapısal nedenlerinden ziyade (Skocpol, 1979: 17). Devrimsel durumlar hızlı aktörler, değişim taşıyıcıları ve bunların nasıl olarak ortaya çıkar, tam olarak öngörülemez, ortaya çıktığı, sosyal ağları, aksiyon repertuarları isyan özelliği gösterir ve sonucunun nereye ve etkileşimleri üzerinde durulmaktadır. doğru evrileceği tam olarak bilinemez. Aynı Bu yaklaşım neden ve sonuçlardan ziyade zamanda devrimsel süreçlerle karşılaşan sürecin kendisini anlamaya çalışır (Tilly, 1978; rejimlerin kırılganlığı çok fazladır, ne tür Tarrow, 2011; Beinin ve Frédéric, 2011). tepkiler verebilecekleri de tahmin edilemez. Kaynak mobilizasyonunun alt kolu olan Bu yüzden bu süreçler devletin tamamen siyasi fırsat yapıları yaklaşımında hareketlerin çökmesi ya da iç savaşla da sonuçlanabilir. ortaya çıktığı bağlama ilişkin fırsatlar ve kısıtlamalar üzerinde durulur. Örneğin devrim yazınında, sosyal medya aygıtlarının Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 2015 3 A. Durmuş, Z. Şahin Mencütek, F. Polat (bilgi teknolojilerinin) rolü önemsenmezken, (2012) da ifade ettiği gibi “Arap Baharı” ile tüm sosyal hareketler teorisi referans alınırsa iniş ve çıkışlara rağmen geri dönülemeyecek bilgi teknolojilerinin hareketin faillerine belli bir süreç başlamıştır. Bu süreçte Arap fırsatlar sağladığı öngörülebilir. toplumlarında demokrasi kökleşmektedir. Demokratikleşmenin bir programdan Devrimsel durumların konu edildiği diğer ziyade bir süreç olmasından dolayı bölgede bir akademik yazın ise “demokratikleşme ve yaşananlar normaldir. Birçok uzmanın bunu otoriterlik” yazınıdır. Bu yazında dünyanın görememesi ve umutsuzluğa kapılmasının birçok yerinde dalgalar halinde demokrasilere nedeni Ortadoğu’nun demokratikleşme geçiş yaşanırken Ortadoğu’nun bu konuda deneyiminin görece yeni olan Latin Amerika geri kalmışlığının nedenleri üzerinde gibi diğer bölgelerle karşılaştırılamamasıdır. durulur. Bu durumun açıklanabilmesi Sürece dair umut taşıyan önemli bir devrim için ‘otoriterliğin dirençliliği’ şeklinde bir teorisyeni de Wallerstein’dir. Ona geçmeden kavramsallaştırma yapılmıştır. Buna göre, önce kısaca “Arap Baharı’nın” incelemesi otoriterliğin devamını sağlayan birçok faktör yerinde olacaktır. vardır. Bunlar ülkelerin rantiyer ekonomik yapısı ve bunun siyasi temsile yönelik 3. DEVRİMSEL DURUM TANIMI sonuçları, otoriter devlet aygıtları, model ülke ÇERÇEVESİNDE “ARAP BAHARI” yokluğu, çoklu kimlik çatışmalarının iktidarlar “Arap Baharı” İsyanlarının öncülleri birçok kere tarafından manipüle edilebilmesi, otoriter yaşanmıştır, ancak Tunus’ta başlayan olaylarla iktidarlara karşı durabilecek kurumsallaşmış birlikte ilk defa aynı anda birçok yerde kitlesel muhalif partilerin olmaması ve var olan destek bulmuş ve dünya kamuoyu tarafından partilerin ideolojik farklılıklarını aşıp işbirliği fark edilmiştir. Bunun nedenini ise isyanları yapamamasıdır (Bellin, 2012; Sadiki, 1997; sosyal hareketler teorik çerçevesini kullanarak Anderson, 2006; Heydemann, 2007; Hostrup değerlendirenler hareketi kitleselleştiren Haugbølle ve Cavatorta, 2011; Schwedler, unsurun “gençlerin katılımı ve sosyal 2006; Brumberg, 2013). Demokratikleşme ve medyanın yaygın kullanımı” olduğunu iddia otoriterlik yazınında bölgede demokrasiye etmektedirler (Benin ve Frédéric, 2011; Carvin geçiş için gerekli şartları ve muhalefeti siyasi 2012; Lynch 2014). Hatta süreç birçokları partilerin ve sivil toplumun oluşturacağı tarafından “Facebook Devrimi” ve “Twitter düşünülmektedir. Demokratikleşme Devrimi” şeklinde de adlandırılmıştır. yazınının önemli teorisyenlerinden Alfred Stepan ve Juan J. Linz “Arap Baharı” isyanları 2010 Aralık ayında Tunus’ta üniversite ışığında demokratikleşme yazınının yeniden mezunu olup seyyar satıcılıkla geçimini değerlendirilmesi gerektiğini ve özellikle sağlayan Muhammed Buazizi adlı gencin bu sürecinin daha önceki demokratikleşme kendini yakması sonucu başlayan protesto dalgalarında tam da incelenmemiş olan bu hareketlenmeleri kısa sürede birçok Arap yazının üç ayrı araştırma konusunu tartışmaya çoğunluğuna sahip ülkeye yayılmıştır. açtığını iddia etmektedir. Bunlardan ilki Başlangıçta bu hareketlenmeleri popüler ve özellikle Müslüman çoğunluğun yaşadığı akademik yazında devrim olarak tanımlama ülkelerdeki demokrasi ve din ilişkisi; ikincisi yönünde bir heyecan belirse de sonuca hem otoriter hem demokratik özellikler bakarak bu hareketleri “devrimsel durumun” gösteren melez rejimlerin karakteristikleri ve tetikleyicileri olarak değerlendirmek daha son olarak da monarşi rejimlerinin doğasının doğru olacaktır. Zira var olan rejimi devirme demokratik geçiş süreçlerine etkisidir (Stepan niyetiyle başlatılan hareketlenmeler rejimi ve Linz, 2013). tamamen değiştirmedikleri için tam olarak devrim tanımına uymamaktadırlar (Haddad, Tunus’taki görece başarı dışında isyanlar 2012:115). sonrası süreçte gözlenen Mısır’daki seçim sürecinde yaşanan gelişmelerle, Libya Devrimsel durumlar bir dizi tarihi sosyo- ve Suriye’de yoğun şiddet kullanılan bir ekonomik problemlerin sonucu olarak ortaya sürecin ortaya çıkması uzun vadede bölgede çıkmakta ve öncül dalgaları bulunmaktadır. demokrasinin tesisi açısından umutları Devrimsel durumların birçoğunda azaltmıştır (Brown, 2013a). Fakat Olivier Roy’un 4 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 22, 2015 Devrimsel Süreç Olarak Arap Baharı’nı Immanuel Wallerstein Üzerinden Anlamak gözlemlendiği gibi “Arap Baharı” adı altında ve hareketlerle yakın işbirliği kurulurken yaşanan hareketlenmelerin nedenleri bir anda Mısır gibi ülkelerde protestocular bu tür oluşmamıştır. Olumsuz ekonomik şartlar, işbirliklerinden kaçınmışlardır. Bu ülkelerdeki siyasi baskılar, özgürlüklerin kısıtlanması, her mevcut otoriter veya yarı otoriter yönetimler yere yayılan yolsuzluk birikerek toplumlardaki bu eylemleri tamamen yasaklamamış fakat hoşnutsuzlukları katlanılamaz hale getirmiştir imkânları ölçüsünde kontrol altına tutmaya (Ottaway ve Hamzawy, 2011). çalışmışlardır2. “Arap Baharı’nın” yaşandığı ülkeler için Devrimsel durumların birçok özelliği Tunus sıklıkla dile getirilen ekonomik neden 1980 örneğinde gözlemlenmiştir3. Örneğin sonrasında kurumsallaşan küresel ekonomi Charles Tilly’e (1978) göre devlet gücünün düzenine uyum sağlayamamalarıdır (Özgür, var olan muhalefeti bastırmada yetersiz 2011: 11). “Arap Baharı” isyanlarını bölgesel olması durumunda devrimsel durum ortaya düzeyden küresel düzeye taşıyarak neoliberal çıkmaktadır. Tilly’nin bu argümanı Tunus’taki küreselleşmenin yarattığı sosyal düzenin durum için de geçerlidir. Tunus’ta eski yapısal krizi olarak gören, dolayısıyla da cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali, 20 neoliberalizme karşı isyan olarak niteleyen Aralık 2011 tarihine kadar kendisine karşı akademik çalışmalar mevcuttur (Dume´nil oluşan muhalefeti kontrol altında tutmayı ve Levy, 2011; Armbrust, 2011; Bond 2011). başarabilmiş, sonrasındaki gelişmeler 2006 yılındaki çalışmasında benzer tespiti kontrolünden çıkmıştır. Kendisini yaken yapan Asef Bayat 1980 yılında Ortadoğu’da Buazizi’nin kasabası olan Sidi Bouazid’de ortaya çıkan kentsel isyanları bir öncül başlayan isyan dalgasına Kasserine, Gafsa dalga olarak görerek bunların nedenlerini ve Sfax bölgelerinden gençler de katılmıştır. ülkelerin mali açıklarını tüketici desteklerinde Zaman ilerledikçe oluşan bu isyan dalgasına kesintiler yaparak gidermeye çalışmak Regueb, Meknasi, Menzel Bouzaiene bölgeleri için uyguladıkları neoliberal politikalara dâhil olmuştur. Sousse, Ben Garden, Mahdia, bağlamakta ve bu politikaların ülkede Bizerte bölgelerinin de sürece eklemlenmesiyle, huzursuzluk oluşturduğunu iddia etmektedir protestolar kitleselleşmiştir. İnternetin (Bayat, 2006: 72). Bu durum “sıradanın sessiz gençlerin organize olmasını kolaylaştırmasıyla tecavüzü” olarak adlandırılan insanların mülk 27 Aralık’ta başkent Tunus’ta binlerce insan ve iktidar sahiplerine karşı sessiz, uzun vadeli ama yaygın öfke birikimini beraberinde 2 Daha detaylı bir tartışma için Arap Baharı’nın çeşitli nedenlerini inceleyen uluslararası literatüre bakılabilir. Bu getirmektedir (Bayat, 2006: 47). Benzer çalışmalardan bazı örnekler şunlardır. Dawishsa, Adeed şekilde Koenraad Bogaert (2013) “Arap Baharı” (2013). The Second Arab Awakening: Revolution, sürecinin son otuz yıldır bölgede uygulanan Democracy, and the Islamist Challenge from Tunis neoliberal reformların olumsuz sonuçlarına bir to Damascus. New York: W.W. Norton;Gelvin, James L. (2012). The Arab Uprising: What Everyone Needs tepki olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir. to Know. New York: Oxford University Press; Gerges, Bu huzursuzluklar ve öncül dalgalar hemen Fawaz A. (2014), ed. The New Middle East: Protest and devrimsel duruma evrilmeseler de artış Revolution in the Arab World. New York: Cambridge gösterebilirler. University Press. 3 Tunus’taki devrimsel sürece dair şu kaynaklara Son on yıldır halkların sosyal ve ekonomik bakılabilir: Joffé, George, (2013) ed. North Africa’s mağduniyetlerini ve taleplerini ifade etmek Arab Spring. New York; Routledge; Larémont, Ricardo René, (2014) ed. Revolution, Revolt and Reform in için özellikle Mısır, Tunus, Fas, Ürdün gibi North Africa: The Arab Spring and Beyond. New ülkelerde işçiler, gençler, İslamcılar vb. York: Routledge.; Honwana, Alcina. (2013) Youth and gruplar çok sayıda protesto, grev, gösteri ve Revolution in Tunisia. New York: Zed; Gana, Nouri, sosyal başkaldırı eylemleri düzenlemişlerdir (2013) ed. The Making of the Tunisian Revolution: Contexts, Architects, Prospects. Edinburgh: Edinburgh (Ottaway ve Hamzawy, 2011). Bu başkaldırı University Press; Chomiak, Laryssa. (2011) “The Making of eylemleri siyasi faktörlerle de yakında a Revolution in Tunisia.” Middle East Law and Governance ilişkilidir. Çünkü siyasi iktidarlar olumsuz 3 (2011), 68-83;Haugbølle, Rikke Hostrup and Francesco koşulların baş sorumlusu olarak görülmüştür. Cavatorta. “Beyond Ghannouchi: Islamism and Social Süreç içerisinde de eylemler siyasi bir Change in Tunisia.” Middle East Report 262 (2012): 20-25.; Marzouki, Nadia. “From People to Citizens in içerik kazanmıştır. Kuveyt ve Bahreyn gibi Tunisia.” Middle East Report 259 (2011): 16-19. ülkelerde eylemler sırasında siyasi partiler Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 2015 5 A. Durmuş, Z. Şahin Mencütek, F. Polat toplanmıştır. Böylece Muhammed Buazizi’nin Beji Caid el Sebsi’nin siyasi geçmişi, devrim başlattığı bireysel eylem bir hafta içerisinde hareketlerine hatta yeni anayasanın tüm Tunus’u ilgilendiren bir kitlesel muhalefet hazırlanmış olmasına rağmen eski rejimin eylemine dönüşmüştür (Honwana, 2011: 2-3). önemli unsurlarının nasıl devam ettiğine Bu süreçte Bin Ali’nin halkın hareketlenmeye dair bir fikir verebilir. Ayaklanmalardan destek vermesinin engellemeye yönelik sonra kurulan ilk geçici hükümette Bin Ali yaptığı baskıların hiçbiri sonuç vermemiştir. döneminden isimlerin olmasına tepki gösteren Protestoların başkent Tunus’a yayılmasıyla Bin halk, 2014’deki başkanlık seçimlerinde Ali General Raşid Ammar’a eylemcilere karşı Beji Caid el Sebsi’yi cumhurbaşkanı olarak ateş açma emrini vermiştir. Ancak Ammar bu seçmiştir. Sebsi, Habib Burgiba ve Bin Ali emri uygulamayarak halktan yana bir tavır döneminde Dış İlişkiler Bakanlığı görevinde sergilemiş, başkent Tunus’taki güçlerinin de bulunmuştur. büyük bir kısmını da geri çekmiştir. Tilly’nin Tunus, devrimin şartlarından biri olan eski de devrimsel durumlar için belirttiği üzere Bin rejimin tamamen yıkılarak, köklü bir değişikliğin Ali bu süreçte hem kendi ordusunu hem de yaşanması ve yerine tamamen yeni bir rejimin halkını kontrol edememiştir. geçtiği görece en başarılı örnek olurken “Arap Halk ayaklanması sonucu 23 yıldır iktidarda Baharı’nın” yaşandığı diğer hiçbir ülkede tam olan devlet başkanı Bin Ali (1987-2011) ülkeyi bir değişiklik gerçekleşememiştir. Örneğin terk etmek zorunda kalınca dönemin meclis Mısır’da ilk seçilmiş cumhurbaşkanı olan başkanı Fuad Mebuza cumhurbaşkanı olmuş Müslüman Kardeşler’den Muhammed Mursi ve hükümeti kurma yetkisi de Muhammed göreve başlamasından bir sene sonra halkın Gannuşi’ye verilmiştir. 17 Ocak’ta Gannuşi taleplerini yerine getiremediği gerekçesiyle Milli Birlik Hükümeti kurmuş ancak içerisinde General Abdülfettah Said Hüseyin Halil el Sisi Bin Ali döneminin simgesi olan isimlerin tarafından bir askeri darbe ile indirilmiştir. yer alması halk da rejimin devamına ilişkin Halkın değişiklik talebi ise gerçekleşememiştir. tereddütler oluşturmuştur. Bunun üzerine Buradan hareketle “Arap Baharı” isyanlarını halk tekrar protestolara devam etmiştir. yaşananların devrimden ziyade devrimsel Bunun sonucunda 27 Ocak’ta protestolara durum olarak tanımlamak daha uygun olabilir. dayanamayan Gannuşi’nin başbakanlığında Ottaway’ın (2011) ifade ettiği gibi ‘başkanlar kurulan Milli Birlik Hükümeti istifa etmiş ve gitmişlerdir, fakat rejimler yerlerindedir’. yeni geçici hükümet kurulmuştur. Ancak Her ne kadar devrimsel durum siyasi bir halk yeni kurulan hükümetten de memnun güzergâha girse de politik ekonominin rolü olmamış; 27 Şubat 2011 tarihinde Gannuşi göz ardı edilemez. Immanuel Wallerstein istifa etmiş ve Beji Kaid el Sebsi tarafından yeni ise bu devrimsel durumun neden, işleyiş ve hükümet kurulmuştur. Aynı şekilde Bin Ali’nin sonuçlarını politik ekonomi perspektifinden partisi olan Anayasal Demokratik Birlik Partisi anlamaya çalışan önemli akademisyenlerden de mal varlıklarına el konularak kapatılmıştır. biridir4. Tunus’taki protestolar başladıktan 23 Ekim 2011 tarihinden sonra da ülkenin sonra El-Cezire ve kendi internet sitesinden içinde bulunduğu siyasi kriz ortamı hükümet (http://iwallerstein.com/ ) yazan Wallerstein değişikliğine neden olmuştur. Şükrü Beliyd ve durumu dünya sistemleri ve devrim kuramları Muhammed Brahimi’nin suikast sonucunda bağlamında tartışmaktadır (Wallerstein, öldürülmeleriyle halk, hükümeti sorumlu 2011b; Demir, 2013). tutmuş ve sokaklara tekrar dökülmüştür. Devrim sürecinde etkili olan Tunus Genel İşçi 4 Arap Baharı’nı politik ekonomik perspektifle Sendikası da etkinliğini sürdürmeye devam değerlendiren diğer çalışmalardan bazıları şunlardır: etmiş ve ülkede genel grev başlatmıştır. Cammett, Melani and Ishac Diwan (2013). The Political Yapılan protestolar sonucu ve yapılan grevin Economy of the Arab Uprisings. New York: Westview hayatı durdurma noktasına getirmesiyle Press; Hanieh, Adam (2013). Lineages of Revolt: dönemin başbakanları olan Hamadi Cibali ve Issues of Contemporary Capitalism in the Middle East. Chicago: Haymarket Books; Salih, Mohamed M.A. Ali Urayyid istifalarını vermiştir. (2014). Economic Development and Political Action in the Arab World. New York: Routledge; Dahi, Omar Devrimden üç yıl sonraki 2014 başkanlık S. (2011). “Understanding the Political Economy of the seçimlerinde cumhurbaşkanı olarak seçilen Arab Revolts.” Middle East Report 259 (2011): 2-6. 6 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 22, 2015 Devrimsel Süreç Olarak Arap Baharı’nı Immanuel Wallerstein Üzerinden Anlamak 4. IMMANUEL WALLERSTEIN’İN DEVRİMSEL tarih boyunca yayılmasını tamamlamış ve DURUMLARIN SEBEP, SÜREÇ VE bulunduğu denge durumundan çıkarak SONUÇLARINA DAİR TESPİTLERİ çözülemeyecek bir krize girmiştir (Wallerstein, 2011a: 136). Benzer şekilde Arrighi de Marksist kuram ve Bağımlılık Okulu’ndan kapitalist dünya ekonomi tarihinin genel etkilenen Immanuel Wallerstein (2011a) karakteristiğinin uzun kriz dönemlerine sahip “Dünya Sistemleri Analizi” adı verilen teoriyi olduğunu ve bu dönemlerde sistemlerin geliştirmiştir. Temel çıkış noktası modern yeniden yapılandırılıp, organize edildiği dünya sisteminin kapitalist bir dünya dönemler olduğunu iddia etmektedir ekonomisi olduğu ve bunun çeşitli ekonomik (Arrighi, 1994). Modern kapitalist dünya ve siyasi sonuçlar doğurduğudur (Wallerstein, sistemi zaman zaman sınır aşan sistem karşıtı 2011a). 16. yüzyılda ortaya çıkan bu sistem, toplumsal-politik hareketler tarafından tehdit başlangıçta Amerika ve Avrupa kıtasının büyük edilmiştir. Wallerstein'a göre 1848 Dünya kısmında geçerliyken, 19.yy ortalarından devrimi; modern dünya sisteminin karşılaştığı itibaren bütün dünyayı kapsayan hâkim sistem ilk gerçek “toplumsal hareket” olmuştur. haline dönüşmüştür. Fransa’da başlayan devrim kısa sürede diğer ülkelere de sıçrayarak “ulusların baharı” Kapitalist dünya sistemi, merkez-çevre-yarı olarak adlandırılan devrim dizinlerini ortaya çevre ilişkilerinin belirleyici olduğu bir dünya çıkarmıştır. Wallerstein’a göre dünya sisteminin ekonomisi ve egemen devletlerden oluşan bir yeni bir modele doğru geçişini belirtmektedir siyasi yapı içerisinde varlığını sürdürmektedir. (Wallerstein, 2011a: 116). Wallerstein dünya Bu siyasi yapıdaki ulus devletler kapitalist sisteminin içinde bulunduğu bu sistemik ekonomik sistemden bağımsız hareket krize girmesinde en etkili olayın ise 1968 edemezler, ancak bu sistemin farklı işlevlerini Dünya Devrimi olduğunu ifade eder. 1968 yerine getirirler, böylece karmaşık ilişkilerin Dünya Devrimi; modern dünya-sistemin hâkim olduğu uluslararası işbirliği ortaya jeokültürü olan liberalizmin üstünlüğünün çıkmaktadır (Worsley, 1980: 300; Skocpol, artık sona erdiğini göstermiş ve kapitalist 1977: 1080). Fakat bu uluslararası sistem dünya-ekonomisinin temellerini yerinden büyüme ve durgunluk evrimlerini barındıran, oynatmıştır. Dünya sistemi artık bu sorunlara Kondratieff diye adlandırılan (Rus iktisatçı çözüm üretebilecek bir durumda değildir. Nikolai Kondratieff’ye atfen) bir dizi döngüsel Bu anlamda Wallerstein, dünya toplumsal ritimle/çevrimle5 çalışmaktadır. En önemli sisteminde var olan güç dengelerinin tabii iki döngüsel çevrim, 50 – 60 yıllık iktisadi grupların lehine değiştirme hedefinin başarıya Kondratieff döngüler ve de 100–150 yıllık ulaşması açısından 1968’in hala yaşandığını (siyasi) hegemonik döngülerdir. Bu hegemonik belirtir (Arrighi vd., 2004: 103). döngülerde küresel düzen art arda gelen bazı hegemonik güçler (örneğin sırasıyla Birleşik Değerlendirmelerinde tarihsel sosyoloji Eyaletler, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler gibi) metodunu kullanan Wallerstein, geçiş devletlerarası sistemde oyunun kurallarını aşamasında olduğumuzu belirterek, dünya belirledikleri gibi dünya ekonomisine de sisteminde yaşanan çeşitli krizleri bölgelerin hâkim ve askeri açıdan güçlü konumdadırlar. sorunlarına ait bir özellik olarak görmemiştir; aksine bir bütünsellik içinde dünya sisteminin Ancak Wallerstein bu gibi tarihsel sistemlerin krizi olarak ele almıştır. belli bir sürede var olduklarını, yayılmalarını tamamladıktan sonra bulundukları denge Wallerstein (2013a) farklı coğrafyalarda durumlarından ayrılarak, sistemsel bir krize ortaya çıkan benzer protesto dalgalarını gireceklerini ve kendilerini yok edeceklerini kapitalist sistemin krizinin bir yansıması olarak ileri sürmüştür. Kapitalist dünya sistemi de nitelendirmiştir. Bu anlamda Wallerstein Türkiye’deki gezi olaylarını, Yunanistan’daki 5 Kondratieff bu ritim/çevrimleri uzun dalga olarak adlandırmıştır. Her bir çevrim yaklaşık 50-60 yıl sürer. Oxi, İspanya’daki İndignados, Şili’deki Fakat bu çevrimlerin varlığı iktisatçılar tarafından bile öğrenci eylemlerini, Kuzey Amerika’da ve tartışma konusu yapılmıştır. (Bakınız: Aydoğuş, O. başka yerlerde 800 şehre yayılmış olan işgal vd., (2009), “Kriz Teorileri: Kondratieff, Schumpeter hareketlerini, Çin’deki grevleri ve Hong Ve Wallerstein”, Ege University Working Papers in Kong’daki gösterileri ve Afrika’nın bir ucundan Economics 2009, 09/01. ). Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 2015 7 A. Durmuş, Z. Şahin Mencütek, F. Polat diğerine çeşitli protesto eylemlerini aynı sürecinin oluşmasında; mevcut iktidarların bağlamda değerlendirir. Dünya genelinde gelişigüzel ve keyfi uygulamaları, zorbalıkları, yaşanan bu isyan dalgaları, kapitalist sistemin ekonomik koşulların kötüleşmesi, halkların siyasi ve kültürel desteklerini kaybetmesine kendi siyasi ve kültürel kaderlerini artık yol açmıştır. Sistemin kendisini koruduğuna kendilerinin çizmek istemeleri etkili olmuştur. olan inancını yitiren halk, mevcut yönetimleri Yaşanan hareketlenmelerde anti-emperyalist, meşru görmemeye ve kısa vadeli üretilen anti-sömürü ve eşitlik temaları mevcuttur. Bu çözümlerle de tatmin olmamaya başlamıştır. anlamda protestocular tüm dünya sistemine ve liderleri aracılığıyla dış güçlerin bu Wallerstein’in yaklaşımında son yıllarda ülkeler üzerinde kurduğu kontrole de isyan gözlemlenen protesto dalgaları yeni bir etmektedirler. 1968’dekine benzer şekilde başlangıçtan öte, 1968’de meydana gelen “Arap Baharı” adı altında gerçekleşen protesto dünya devriminin günümüzdeki devamı hareketlerinin temel amaçları ise diktatörlükleri olarak yorumlandığı için, bu isyan dalgaları sona erdirmek ve halkın istediği demokratik bir hem küresel düzeye yerleştirilebilmiş hem de düzenin kurulması ve var olan antidemokratik tarihsel sürekliliği ön plana çıkartılabilmiştir. uygulamaların son bulmasıdır (Wallerstein, Wallerstein’a göre 1968 dünya devriminin, 2011b). Yönetimlerin uyguladıkları baskıcı günümüz dünyasında etkili olan iki özelliği ise politikalar, muhalefete izin verilmemesi ve şöyledir: engellenmeye çalışılması, adaletsizliklerin yoğun olması, seçimlerin sembolik olması, a. Antidemokratik Uygulamalara ve siyasi çoğulculuğun olmaması, yasakların Dikey Karar Alma Mekanizmalarına her alanda kendini hissettirmesi artık halkın Karşı Protesto: 1968 devrimine tahammül edemeyeceği bir hal almıştır. katılan devrimciler dönemlerindeki Ayaklanmalara, ilk günden itibaren katılan otoritelerin antidemokratik Tunus Genel İşçi Sendikası (UGGT)’nın yanı sıra uygulamalarını protesto etmişlerdir. gençler, öğrenciler, öğretmenler, üniversite Aynı şekilde dikey karar alma mezunları, işsizler, kadınlar, avukatlar geniş mekanizmalarını reddetmişler ve katılım sağlamışlardır. halkın da karar alma süreçlerine dâhil edilebileceği halkçı mekanizmaları “Arap Baharı” isyanlarında yaşananlarla 1968 savunmuşlardır (Wallerstein, 2011b). Devriminin bu iki konudaki benzerliğine ek olarak devrimcilerin (eski) sistemi suçladıkları b. Unutulan Halkların Devrime beş temel konu olan “zayıflık, yozlaşma, suç Katılması: 1968 dünya devriminde ortaklığı, ihmal ve kibirlilik” (Arrighi vd., 2004: ikincil konumda olan statü grupları 99), Tunusluların başlattığı isyan dalgalarının (azınlıklar, yabancılar, kadınlar, gençler da genel nedenlerini oluşturmuştur. Bu vd.) kendilerini göstermeye başlamış açıdan Tunus halkı mevcut yönetimi, ve hâkim statü gruplarına (erkekler, bölgenin dinamiklerinde belirleyici olması yaşlı kuşak, çoğunluklar) karşı kendi gerekirken pasif bir konumda ya da Batı’nın seslerini duyurmayı başarmışlardır. güdümünde kalmalarından dolayı “zayıflık”; Bu anlamda 1968 devrimine güçlü yönetici zümrenin giderek zenginleşmesine ve ayrıcalıklı kesimin dışındaki birçok rağmen halkta herhangi bir iyileşmenin grup katılmıştır (Wallerstein, 2011b). meydana gelmemesi bakımından “yozlaşma”; Wallerstein “Arap Baharı’nın” nedenlerinin yozlaşmaya bağlı olarak da bazı kesimlerin zamansal ve mekânsal olarak tek başına ele yapılan yolsuzluklara ses çıkarmayıp ortak alınamayacağını savunmaktadır. Yaşanan olmaları ile “suç ortaklığı”; yürütülen bu hareketlenmeleri dünya genelinde politikalarda toplumun her kesiminin göz yaşanan huzursuzlukların sadece bir parçası önüne alınmaması bakımından “ihmal” son olduğunu ve 1968 ile benzerlik ve devamlılık olarak da ihmalin bir anlamda nedeni ve gösterdiğini iddia etmektedir. 1968’deki sonucu olarak yönetici kesim tarafından halkın gibi anti-demokratik uygulamaların ve dikey sorunlarının, şikayetlerinin önemsenmemesi, karar alma mekanizmalarına karşıt geliştirilen dikkate alınmaması ile “kibirlilik” konularında protestolar gayet belirgindir. “Arap Baharı” suçlamıştır. 8 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 22, 2015 Devrimsel Süreç Olarak Arap Baharı’nı Immanuel Wallerstein Üzerinden Anlamak 4.1. İsyan Süreçlerinin Ortak Özellikleri Wallerstein’in katılımcıların kim oldukları ve taleplerinin ortaklıkları konusundaki Wallerstein dünya genelinde yaşanan isyan genellemesi de doğrulanabilir. Ürdün, Cezayir dalgalarının nedenlerine dair genellemelerinin ve Fas’ta protesto eylemlerini sol gruplar ve yanı sıra işleyiş süreci ve sonuçlarına dair bazı sendikalar başlatmıştır (Ottaway ve Hamzawy, genellemeler de yapmaktadır. Bu dalgaların 2011). Benzer şekilde, Tunus’ta Ayaklanmalara kendine özgü niteliklerinin belirtmesinin ilk günden itibaren destek veren Tunus Genel yanında beş temel ortak özelliği vardır. Bunlar: İşçi Sendikası (Union Générale Tunisienne 1) az katılımla başlaması, 2) kısa süreli olmaları, du Travail, UGTT) olmuştur. Sendikanın 3) başlangıç hedeflerinden sapabilmeleri 4) yanında öğrenciler, öğretmenler, işsizler, jeopolitik keşmekeşlikle iç içe geçmeleri ve avukatlar, aktivistler ve daha birçok grup 5) hiçbir ayaklanmanın başarısız olmaması ayaklanmalara destek vermişlerdir. Bu farklı (Wallerstein, 2013a). grupların yaşadıkları memnuniyetsizlikler ve problemler benzerlik göstermektedir. Az katılım, protestoların hepsinin ülkelerindeki Bunlardan bazıları şunlardır: hayat pahalılığı, bazı uygulamalardan memnun olmayan az bir işsizlik, baskıcı rejimin uygulamaları, halkından grup insanla başlaması ile ölçülebilmektedir. kopuk ve halkın ihtiyaçlarını dikkate almadan Bu az katılım zaman içerisinde benzer politikalara karar verip uygulayan liderler, memnuniyetsizlikleri olanların katılımıyla geniş kapsamlı yolsuzluk, gelirin adaletsiz bir geniş kitlelerin protestolarına dönüşmüştür. şekilde belli zümreler arasında dağılımı, ifade Protestolar genelde “sol” ideolojiye sahip özgürlüğünün ve muhalefet engellenmesi. kesimler tarafından başlatılmıştır. Katılımcıların Talepleri ise seçimlerin sembolik olmadığı çok bazıları devletin meşruluk iddiasını partili bir siyasi sistem, sansürün ve yasakların sorgularken, bazıları da mevcut iktidarların kaldırılarak ifade ve basın özgürlüğünün daha iyisiyle değişmesi fikrini savunmuşlardır. sağlanması, iktidarın keyfi uygulamalarının Çeşitli katılımcı grupların farklı beklentileri yerine herkese aynı kuralların uygulandığı, olsa da demokratik bir yönetim yapısı ve insan hukukun üstün olduğu bir yönetim yapısı haklarıyla ilgili temalar bu grupların ortak kurulmasıdır. Özetle, Wallerstein’in tespit temel talepleri olmuştur6 (Wallerstein, 2013a). ettiği üzere bu kadar farklı grubun bir araya Tunus örneği Wallerstein’in bu gelmesinde insan haklarına saygılı, bireye genellemelerinin birçoğuyla uygunluk önem veren, kendi kaderlerinde söz sahibi göstermektedir. Muhammed Buazizi’nin olabilecekleri daha demokrat yönetimler kendini yakmasıyla başlayan ilk protestolar hareketlenmelerin ortak taleplerini M. Buazizi’nin ailesi tarafından başlatılmış oluşturmuştur. ve kısa sürede geniş kitlelerden destek Wallerstein’in isyan dalgalarına dair ikinci bulmuştur. Hükümet tarafından yapılan genellemesi “kısa süreli” olduklarına ilişkindir. işkence ve hapis tehditlerine aldırmadan Bu durumun muhtemel üç sebebi olabilir. ayaklanmalara geniş çapta katılım Bunlar, protestocuların hükümetin uyguladığı sağlanmıştır. Her ne kadar Wallerstein’in baskılar sonucu korkup geri adım atmaları, tespitlerinde yer verilmemiş olsa da bu protestoların devamı için harcadıkları çabadan süreçte internetin aktif bir şekilde kullanılması dolayı yorgun düşmeleri veya seslerini protesto alanlarının hızla yayılmasında etkili duyurmayı başarıp hükümetle anlaşma için olmuştur. Kitle iletişim araçları bu süreçte müzakereye oturmalarıdır (Wallerstein, 2013a). rejime karşı en büyük tehdidi oluşturmuştur. Tunus’ta ise üçüncü durum gerçekleşmiş kısa Tunuslular kitle iletişim araçlarıyla aralarındaki sürede protestocuların talebi doğrultusunda organizasyonu sağlarken bir yandan da dünya uzun süreli diktatöryel rejimin lideri Bin Ali kamuoyunun dikkatlerini kendilerine çekmeyi (1987-2011) iktidarı bırakıp ülkeden kaçmak başarabilmişlerdir. durumunda kalmıştır. 6 Tunus’ta gerçekleştirilen Dünya Sosyal Forumu’nda (DSF) sol siyasi partilerin yeni sisteme geçiş Eylemlerin üçüncü ortak özelliği yaşanan sürecindeki etkisi gündemlerinden biri olmuştur. Bazı hareketlenmelere sonradan katılan kesimlerin kesimler istenilen değişikliğin sol partiler aracılığıyla asıl amaçlarının başlangıçta belirlenen gerçekleşeceği fikrini savunurken bazı kesimler de aksini hedeflerden farklılık gösterebilmesidir. savunmuştur(Wallerstein, 2013c). Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 2015 9 A. Durmuş, Z. Şahin Mencütek, F. Polat Bu yüzden sonradan katılan kesimler Zengin petrol kaynaklarına sahip olan Libya ayaklanmaları amacından saptırmaya dış güçlerin odak noktasını oluşturmaktadır. çalışabilir. Örneğin “Arap Baharı” örneğinde Bu anlamda Libya’da NATO’nun müdahalesi, sonradan katılan grupların amacı eski rejimle Kaddafi’nin öldürülmesi Libya halkı için bir ilişkili olmayan ancak onlardan insan hakları iyileşme getirmemiş aksine Wallerstein’in konusunda daha duyarlı ya da daha fazla tespiti üzerine kötüleştirmiştir. demokratik oldukları söylenemeyecek “sağcı Wallerstein’in son genellemesi “başlatılan grup”ları iktidara taşımak olmuştur. isyanların sonuçlarının ne olursa olsun hiç İkinci ve üçüncü ortak özelliğe benzer bir birisinin başarısız olarak değerlendirilemez” tespiti daha da detaylandırarak Daniel oluşudur. Bu isyanlar dünya gündemini Brumberg de yapmaktadır. Brumberg neo-liberalizm konularından sistemde (2013), “Arap Baharı’nın” her ülkede farklı yaşanan adaletsizlik, dekolonizasyon ya da bir form almasına karşın, her yerde ortak eşitsizlik konularına doğru yöneltebildiği için bir dinamiğinin olduğunu iddia etmektedir. başarılıdır. İnsanlar uzun zamandan sonra ilk Bu ortak dinamik üç ayrı tarafın çekiştiği bir kez içinde bulundukları, yönetildikleri sistemin mücadeleye dönüşmektedir. Taraflardan biri meşruluğunu sorgulamaya başlamışlardır eski düzenin yeniden geri gelmesini isterken, (Wallerstein, 2012b). Tunus özelinde başarılan diğer biri eski düzeni tamamen yıkmak ister, sadece basit bir iktidar değişikliği değil sonuncusu da iki durum arasında kısıtlı da başlayan yeni süreçte de halkın yönetim olsa orta bir yol bulabilmeye çalışmaktadır. yapısını değiştirebileceğine dair bir kanaatinin Mücadele eden taraflar bazı işbirlikleri oluşmasıdır. Bunun bir göstergesi olarak Bin oluşturabilmelerinin yanında bazı tavizler de Ali’nin yerine gelen hükümet değişikliklerinde verebilirler. Fakat keskin kimlik ayrışmaları, eski rejim unsurlarının devamını hissettikleri farklı çıkarlar ve çatışma potansiyellerinden için protestoları yeniden başlatmışlar ve dolayı bu tavizler demokratikleşme için tehdit de ilgili hükümet görevi bırakana kadar haline dönüşebilir. Özellikle Tunus ve Mısır’da vazgeçmemişlerdir. Tunus’ta kısa süre bu pakt oluşturma ve tavizler verme durumu içerisinde yoğun halk talebiyle gerçekleşen gözlemlenmiştir. Bahreyn, Suriye, Yemen ve üç geçici hükümet dönemi tek başına Libya’da kimlik ayrışmaları yaşanan şiddetin Wallerstein’i doğrulamakta ve de devrimin artması, iç savaş ve devletlerin tamamen başarısız olmaması açısından halkın iradesi çökmesiyle sonuçlanmıştır. ile sürece olan etkisini göstermesiyle de başarılı sayılmaktadır. Bu süreçte korku eşiğini Wallerstein’a (2013a) göre ayaklanmalara aşan halk, daha iyi bir gelecek için mevcut dair diğer ortak özellik de hepsinin jeopolitik yönetimlere karşı duydukları şikâyetleri yok bir keşmekeşlikte iç içe geçmiş olmasıdır. saymamış; isyan dalgalarını oluşturmuştur. Arap ülkeleri de bu genellemeye uymaktadır. Benzer şekilde Olivier Roy (2012) da “Arap Çünkü zengin hidro-karbon kaynakları, önemli Baharı’nın” başarısız sayılamayacağını çünkü su geçiş yollarını tutmalarından dolayı bu Arap ülkelerinde demokratikleşmenin coğrafyanın jeostratejik önemi fazladır. Birçok kökleşmesi sürecini başlattığını iddia bölge dışı aktörün isyanın çıktığı ülkelerde etmektedir. çıkarları vardır. Ancak Wallerstein’a (2012c) göre bölgede hâkim olan hegemonik bir güç 4.2. Tunus’un Farkı ve Genel Sonuçlar yoktur. Dolayısıyla bölgede güçlü ve etkili olan Wallerstein’a göre demokratik olmayan dış aktörler ayaklanmaların olduğu ülkelerde otoriter ve baskıcı rejimlere karşı başkaldırmak kendi çıkarları doğrultusunda hareket halk açısından normal şartlarda cesaret edebilecek olan grupları destekleyerek edilebilecek bir şey değildir. Rejim kendisine onların yönetime geçmesi için çaba sarf karşı olan hareketlenmeleri kendi emrinde etmektedir. Bu anlamda Wallerstein (2013a), olan silah, para ve asker gücüyle kısa sürede ayaklanmanın başını çeken muhalif gruplarla bastırabilir. Tunus’a bakıldığında Muhammed güçlü devletlerin o bölgedeki çıkarları paralel Buazizi’nin kendini yakma eylemi, bireysel bir olmadığında var olan durumun daha da protestodan ibaretti. Ancak bu sembolik yakma kötüleştiğini belirtmektedir. Wallerstein’in bu eylemi diğer kesimleri de etkileyebilmiştir. tespiti tam olarak Libya’da gözlemlenmiştir. 10 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 22, 2015

Description:
yaşanan protesto eylemlerini birlikte ele alan Wallerstein, isyanları kapitalist dünya ekonomik Körfez Ülkelerinde Kapitalizm ve Sınıf, (çev. Bahadır
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.