2 İçindekiler Çağdaş Türklük Araştırmaları S 2002 empozyumu Bildiriler 8-10 Mayıs 2002 Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Yayına Hazırlayanlar: F. Sema Barutcu Özönder Melek Erdem Gülsüm Killi G. Selcan Sağlık Ankara . 2004 Telif Hakkı © Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 2004 Birinci baskı 2004 Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü 06100 Sıhhiye Ankara Tel: +90312 310 32 80 Faks: +90312 310 57 13 http://www.humanity.ankara.edu.tr//turklehceleri/index.htm Bütün hakları saklıdır. Tanıtma, tenkit ve görüş maksatlı kısa alıntılamalar dışında, bu yayının hiç bir kısmı elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt v.b. yolla hiç bir şekilde yayıncıların izni olmaksızın bastırılamaz, çoğaltılamaz. Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2002, Bildiriler Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Ankara, 8-10 Mayıs 2002 / Hazırlayanlar: F. Sema Barutcu Özönder, Melek Erdem, Gülsüm Killi, G.Selcan Sağlık. ― Ankara : Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2004. VI+363s. ; 24 sm. ― (Ankara Üniversitesi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları: 395, ISBN: 975-482-633-1 1. Çağdaş Türklük Araştırmaları ― Sempozyum― Bildiriler. 2. Türk dili ― Türk edebiyatı ― Türk tarihi ― Türk sanatı― Türk dış ilişkileri. 3. Türk Dünyası. I. Hazırlayanlar. II. Başlık. III. Ankara Üniversitesi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları (Ankara, Türkiye) ISBN: 975-482-633-1 Baskı: Ankara Üniversitesi Basımevi . Beşevler -Ankara Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2002 Ankara, 8-10 Mayıs 2002 İçindekiler Açılış Konuşması Prof.Dr. Necdet ADABAĞ, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı 1 Açılış bildirisi F. Sema Barutcu ÖZÖNDER 3 Türkiye’de ve dünyada çağdaş Türklük bilgisi araştırmalarının kurumlaşması Mehman MUSAOĞLU 12 Ortak ata sözlerimizin söz dizimsel-metin bilimsel özellikleri Berdi SARIYEV 20 Türkçe ve satranç: Ortak kurallar üzerine Aynur ÖZ 49 Özbek Türkçesi edebî dilinde fiillerde olumsuzluk kategorisi Seyitnazar ERNAZAROV 56 Türkmen ve Türkiye Türkçesinde bazı ortak adların anlam farklılıkları üzerine Melek ERDEM 63 Türkmen Türkçesinde alt-anlamlılık Gülzura CUMAKUNOVA 74 Kırgız Türkçesinin tarihsel aşamaları üzerine düşünceler Naciye GÜNGÖRMÜŞ 94 Tarihsel ve çağdaş Fin-Ugor - Türk dil alanları Uuganbayar MYAGMARSÜREN 113 Güneydoğu Sibirya Türk lehçelerinde Moğolca unsurlar Saadettin GÖMEÇ 119 Tarihsel ve modern Türklük alanlarında ‘keşik’ Fatih KİRİŞÇİOĞLU 124 Saha – Türk destanı Olongxo Erkin ARIZ 133 Sarı Uygur Türklerinde Gesar destanı üzerine Ufuk TAVKUL 141 Kafkas Nart destanları üzerine bir motif incelemesi: Nart Örüzmek’in doğuşu İçindekiler iv Erkin EMET 152 Uygur Türklerinde bilmece Naciye YILDIZ 160 Türk destanlarında birinci ağızdan sözler Gülsüm KİLLİ 166 Hakas Türklerinde kod kaydırımı Maria STAMOVA 182 Çok dillilik açısından Gagauz Türkleri A. Melek ÖZYETGİN 192 Wu-t’i-ch’ing-wên: Cing sülâlesi dönemine ait bir sözlük Varis ABDURAHMAN 202 Türk yer adları üzerine (Çin kaynaklarına göre) Yonca ANZERLİOĞLU 220 Karamanlılar, Urumlar ve Gagauzlar arasında tarihsel ve sosyo-kültürel bağlar var mıdır? Mustafa YILMAZ 240 Türkiye’nin Türk dünyasına yönelik faaliyetleri ile ilgili bir değerlendirme Cemalettin TAŞKIRAN 262 Karabağ problemi ve Türkiye Nuraniye EKREM 273 Çin ve Türkiye ilişkilerinde Doğu Türkistan Dursun YILDIRIM 294 Türk medeniyeti ve Türk medeniyet düzenleri Leyla TAGIZADE 322 20. yüzyıl Rusyasında etnogenez teorileri ve bu temelde «Türk etnogenezi» Erdal AKSOY 333 «Günümüzdeki Tataristan’ın sosyo-kültürel yapısı 2001 alan araştırması» sonuçları Turgay YAZAR 348 Türk sanatında ‘kozmik eksen’ Sempozyum Programı 359 Sempozyum Katılımcıları 362 Açılış Konuşması Prof. Dr. Necdet Adabağ Sayın Öğretim Üyeleri, Değerli Konuklar ve Sevgili Öğrenciler, Güne çok güzel başladık. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin çatısı altında böylesine güzel bir etkinlikle bir güne başlamak Dekan olarak bana büyük bir kıvanç veriyor. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin sık sık böylesi etkinliklere sahne olması gerektiğini de düşünüyorum. Bu nedenle yönetime geldiğimiz günden beri sosyal olsun, kültürel olsun etkinliklere önem vermeye ve Fakültemizi öne çıkarmaya; böylesine bir çalışmanın içine girmeye çalıştık. Biliyorsunuz, Türkçe Anadolu’da Arapçanın ve Farsçanın etkisinde kalmıştır. 15. yy.’a kadar büyük bir etkinlikle işlevini sürdürürken, 15. ve 16. yy.dan sonra büyük boyutlarda Arapçanın ve Farsçanın etkisinde kalmıştır. Aslında, örneğin ben bir İtalyancacı olarak söylüyorum, İtalyancaya göre ters bir süreç yaşamıştır, Türkçe. Dante’yi bilirsiniz, sevgili gençler. 1300’lerde yaşamış bir İtalyan şairi, yazarıdır. 1300’lü yazılarına baktığınız zaman saf, temiz, arı bir İtalyanca yakalarsınız. Yani 1300’lerde, İtalyanca Latinceden artık kopmuş ve kendine özgü, özgür bir dil olmaya başlamıştı. Geçenlerde bir Almancacı arkadaşımla konuşurken, bana daha 1600’lerde arı bir Almanca yoktu dediğinde çok şaşırdım. Dolayısıyla Türkçenin başta çok daha arı Türkçe olması 15. – 16. yy.larda çok daha etkin bir biçimde Arapçanın ve Farsçanın etkisine girmesi açısından bakıldığında, İtalyanca ile ters bir süreç yaşadığı ortaya çıkar. Türk lehçelerinin de başına gelen galiba biraz bir kadersizlik mi diyelim. Yani Sovyetler Birliği döneminde Rusçanın etkin bir şekilde lehçeler üzerinde varlığını sürdürmüş olması bu lehçelerin birbirlerinden kopuk olarak gelişmesine neden olmuştur. Kiril alfabesinin her lehçe için ayrı biçimde kullanılması, Rusçanın resmî olsun olmasın bütün kurumlarda kullanılması, 20. yy.da Türk lehçeleri arasındaki anlaşılabilirlik oranının düşmesi benim dikkatimi çekmişti. Bir Özbekle bir Azerbaycanlı kendi aralarında Rusçayla anlaşabiliyorlardı. Kısacası Rusçanın bir üst dil olması bütün bu topluluklarda sosyal olsun, toplumsal olsun, kültürel olsun hemen bütün alanlarda etkisini yoğun bir biçimde hissettirmiştir. Sonuçta, Türk lehçeleri arasındaki anlaşılabilirlik oranı da azalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Buna karşın, günümüzde Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişkiler 2 Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2002 gelişme yolundadır. Fakültemiz Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünün düzenlediği bu çalıştay gibi bilimsel toplantılar bu ilişkilerin pekişmesine katkı sağlayabileceği gibi Türkoloji dünyasına yeni, özgün bilimsel bilgiler de sunacaktır. Bu vesile ile sempozyumun başarılı geçmesini diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Türkiye’de ve Dünyada Çağdaş Türklük Araştırmalarının Kurumlaşması F. Sema Barutcu Özönder Çağdaş Türklük araştırmalarının bağımsız bir araştırma alanı olarak belirip gelişerek yaygınlaşmasının hem Türkiye’de hem de dünyada oldukça kısa bir geçmişi vardır. Aslında, Türklük biliminin (:Türkoloji) tamamlayıcı bir parçası olarak, çağdaş Türklük araştırmalarının 20. yüzyılda, açık dünyada bu kadar ihmal edilişinin sebepleri birkaç noktada toplanabilir: Soğuk Savaş döneminde, çağdaş Türklük araştırmaları, dünya üzerinde Türk soylu nüfusun büyük bir kısmını barındıran Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çökertilmesine yönelik olarak Batı dünyasında bağımsız bir disiplin hâlinde akademik ve entellektüel çevrelerin çalışmalarıyla geliştirilen ‘Sovyetoloji’ araştırmalarından bağımsız muamele görememiştir. Batıda ve Türkiye’de Türkiye dışı modern Türklük alanları, ancak sosyal ve politik bağlamda araştırma konusu olabilmiştir. Bilimsel araştırmaların bu sınırlı çerçevede kalmasının bir diğer önemli sebebi, elbette, kapalı rejimlerle yönetilen bu ülkelerdeki Türklük alanlarının Türkiye’nin de dâhil olduğu Batılı bilim adamlarına kapalı kalmış olmasıdır. Öyle ki, Batı’da 20. yüzyıl ortalarında çıkan modern Türklük araştırmaları, birkaç istisnayı saymazsak, masabaşı araştırmalardır. Alman âlim Annemarie von Gabain’in Özbekçe Grameri (1945), Fin âlim Aulis Joki’nin Kızıl, Sagay ve Şorlara ait çalışmaları II. Dünya Savaşı tutsaklarından derlenen malzemelere dayanır. Alman Altayist, Türkolog Gerhard Doerfer ve öğrencilerinin Halaçlar, Horasan Türkleri üzerine alan çalışmaları ise, İran’da Şah dönemine rastlar. 19. yüzyılda temelleri atılan ve 20. yüzyılın ilk 15 yılını kapsayan alan araştırması geleneğini gerçek anlamda sürdürüp uluslar arası yayınlarla sürdürebilen tek ülke Macaristan olmuştur diyebiliriz. Meselâ, Zsuzsa Kakuk Balkan araştırmaları dışında, Salarlar ve Uygurlarla ilgili değerli çalışmalarını 1960 yılında, Çin’de yaptığı araştırma gezisine borçludur. Istvan Mándoky Kongur, Bulgaristan ve Romanya’da, Tatar Türkleri arasında başlayan alan çalışmalarını Demir Perde ülkesi vatandaşı olmanın avantajını çok yönlü kullanarak Kazakistan, Kırgızistan, Başkurdistan, Tataristan, Moğolistan, Çin’de sürdürmüştür. Öyle ki Kongur, hayatını Sovyet- Sonrası dönemde Dağıstan’a yaptığı bir alan araştırması sırasında yitirmiştir. 20. yüzyılda, Türkiye’deki Türklük biliminin kuruluşu ve gelişmesi ise, esas ÇTAS 2002 4 Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2002 itibariyle çeşitli yollardan Türkiye’ye gelmiş İdil-Urallı, Türkistanlı, Azerbaycanlı aktivist entellektüel özelliklere de sahip bilginler sayesinde olmuştur. Abdulkadir İnan, Zeki Velidi Togan, Yusuf Akçura, Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Temir, Saadet Çağatay, Sadri Maksudi Arsal, Ahmet Caferoğlu dünya ölçeğinde âlimlerimizdir. 20. yüzyıl Türkiye Türkolojisi, Türkiye dışı Türklük alanlarına bilimsel ilgisini, ancak bu âlimler yoluyla sağlayabilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün modern Türklük alanlarına özel ilgisi dolayısıyla, Türk Dil Kurumu’nun modern Türklük alanları ile ilgili bilimsel faaliyeti onun sağlığı dönemi ile sınırlanmış, bu Kurum 1990’lara varıncaya kadar, Türkiye dışı modern Türklük araştırmalarında derin bir sessizliğe gömülmüştür. Açık dünyanın üyesi Türkiye, modern Türklük alanlarını Soğuk Savaş döneminde, NATO üyesi Avrupalı ve Amerikalı müttefikleri kadar bile izleyememiş, Sovyetoloji çalışmalarında yerini alamamıştır. Modern Türklük alanlarının araştırılıp incelenmesi için devlet himayesinde kurulmuş enstitülerin alana ilgisi, ferdî gayretlerin varlığına bağlı olarak başlayıp bitmiştir. Meselâ, Türk Dil Kurumu dışında, bir dernek statüsüne sahip Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü bu maksatla 1962 yılında kurulmuş araştırma merkezlerimizden biridir. Enstitü, çağdaş Türklük araştırmaları alanında en verimli dönemini 1962-1975 yılları arasında Prof.Dr. Ahmet Temir’in başkanlığı döneminde yaşamış, Türkiye kamu oyu Türkiye dışındaki Türkler hakkında bilimsel bilgiye Türkiye sathına dağıtımı düzenli olarak yapılan Enstitü’nün aylık yayın organı Türk Kültürü ile erişebilmiştir. Meşhur Türk Kültürü El-Kitabı A. Temir döneminin ürünüdür ve eser gerçekten bilim çevreleri kadar entellektüellerin de uzun süre el kitabı olma görevini yerine getirmiştir. 1969 yılında T.C. Dışişleri Bakanlığı AZEM (: Azınlıklar ve Emlâk) Dairesi tarafından hazırlanıp basılmış, Dış Türkler – Belgeler – (Ankara) adlı eser, kapsamı ve sunduğu belgelerin içeriği ile bugün Türk dış politikası araştırmacıları kadar, çağdaş Türklük bilimi araştırıcıları için de gerçekten birinci dereceden kaynak değerindedir ve Türk dışişlerinin kademeli olarak alana vukufunun ve nüfuzunun derecesini ve seviyesini gözler önüne serer. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün Dış Türkler Bibliyografyasının basımı ise 1990’da başlar.1 Çağdaş araştırmalar temelini ve gücünü ‘alan araştırmaları’ndan alır. Bu açıdan bakıldığında 19. yüzyıl, çağdaş Türklükle ilgili alan araştırmalarının en 1 Basında Dış Türkler-bibliyografya-(makale, yorum ve haberler): 1 Ocak-31 Aralık 1990.- Ankara 1991.-XVIII, 222 s., Basında Dış Türkler-bibliyografya-II (makale, yorum ve haberler): 1 Ocak-31 Aralık 1991.-Ankara 1992.-XVIII, 229 s., Türkiye Dışındaki Türkler Bibliyografyası = A Bibliography of Turks out of Turkey.-Ankara 1992.-2 c. (LXV, 1379 s.). c. 1: Genel / Altay-Sibirya Türkleri / Batı Türkleri,c. 2.: Doğu Avrupa Türkleri / Türkistan Türkleri.
Description: