The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2911 Number: 36 , p. 179-201, Summer II 2015 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi 13.05.2015 20.08.2015 COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) VE ANALİTİK HİYERARŞİ SİSTEMİNE (AHS) GÖRE GELİBOLU YARIMADASI’NIN DEPREM DUYARLILIK ANALİZİ THE EARTHQUAKE SENSITIVITY ANALYSIS OF GALLIPOLI PENINSULA USING GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS (GIS) AND ANALYTIC HIERARCHY PROCESS (AHP) Yrd. Doç. Dr. Halid PEKTEZEL Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Özet Deprem, can ve mal kayıplarına neden olan ve önceden tahmin edilemeyen doğal afetlerden birisidir. Türkiye topraklarının yaklaşık yarısı ve Türkiye nüfusunun % 44’ü 1. Derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Yanlış arazi kullanımı ve yer seçimi, sıradan bir doğa olayı olan depremlerin afetle sonuçlanmasına neden olmaktadır. Son yıllarda depremle ilgili çalışmalar özellikle Coğrafi Bilgi Sistemlerine (CBS) dayalı olarak yapılmaktadır. Bu araştırmada CBS ve AHS yöntemleri kullanılarak Gelibolu Yarımadası’nda deprem duyarlılık analizinin yapılması amaçlanmıştır. Bunun için önce sahanın genel deprem riski açıklanmıştır. Daha sonra deprem duyarlılığını etkileyen faktörler; litoloji, fay hatlarına olan uzaklık, en büyük yer ivmesi, hidrojeoloji, yerşekilleri, eğim ve akarsulara uzaklık olarak belirlenmiş ve bunların sahadaki deprem risk ve duyarlılığına etkileri açıklanmıştır. Deprem duyarlılığını etkileyen faktörler, depremle ilgili yapılan çalışmaların ve verilerin sistematik bir şekilde tasnif edilmesiyle tespit edilmiştir. Faktör haritalarının oluşturulmasında çeşitli kaynaklardan elde edilen farklı veri tiplerinden yararlanılmıştır. Çalışmadaki faktör haritalarının üretilmesinde ve görüntü analizlerinde CBS yazılımlarından ArcGIS / ArcMap 10.2 paket programından faydalanılmıştır. Bu çalışma sonucunda Gelibolu Yarımadası’nın % 82,2 (774,0 km²)’sinde deprem duyarlılığının yüksek olduğu görülmüştür. Buna göre yarımada deprem açısından yerleşmeye kısmen uygundur. Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Büyükanafarta, Kumköy, Ilgadere, Demirtepe ve Yolağzı yerleşmeleri ve yakın çevresinin deprem duyarlılığı çok yüksek olduğu tespit edilmiştir. Gelibolu Yarımadası, 2023 yılında bitecek olan Çanakkale 180 Halid PEKTEZEL Boğaz Köprüsü’nün etkisiyle yakın gelecekte sosyo-ekonomik bakımdan bir cazibe merkezi haline geleceği düşünülmektedir. Deprem zararlarının azaltılması için Gelibolu Yarımadası’nda mevcut yerleşmelerde, yerleşime açılacak alanlarda ve yeni yapılacak yapılarda bu çalışma sonuçları dikkate alınmalıdır. Anahtar Kelimeler: Deprem, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Analitik Hiyerarşi Sistemi (AHS), Deprem Duyarlılık Analizi, Gelibolu Yarımadası Abstract Earthquake is one of the forces of nature which leads to loss of life and property and cannot be predicted beforehand. Half of the Turkish territory is in the first-degree zone and 44% of the population lives in this zone. Inappropriate area selection for settlement may turn earthquake, an ordinary natural force, into a catastrophe. The present studies have mostly been carried out using Geographic Information Systems (GIS). In this research it is aimed to realize the earthquake sensitivity analysis of Gallipoli Peninsula using Geographic Information Systems (GIS) and Analytic Hierarchy Process (AHP). Firstly, the earthquake risk of the zone has been disclosed. Afterwards, the other factors affecting earthquake sensitivity such as lithology, distance to fault line, the largest ground acceleration, hydrogeology, geographical formations, slopes and distance to rivers have been determined and their effect on the earthquake risk and sensitivity. The factors affecting earthquake sensitivity have been determined by classifying the studies and data concerning earthquakes. Various data obtained from different studies have been used in order to form the factor map. The formation of factor maps and image analyses have been carried out using ArcGIS / ArcMap 10.2 package programs. It has been found that the earthquake sensitivity in The Gallipolis peninsula is high as 82,2 % (774,0 km²) of the territory. It can be concluded that the region is partially appropriate for settlement. It is found that the earthquake sensitivity of Büyükanafarta, Kumköy, Ilgadere, Demirtepe ve Yolağzı settlements and their near surroundings in Gallipolis peninsula is very high. It is thought that Gallipolis peninsula will become a center of attraction after the completion of Gallipoli Strait Bridge, which is to be finished in 2023. It is necessary to take the results of this study into consideration in existing settlements and while deciding new settlement places and building new constructions in The Gallipolis peninsula in order to minimize the loss of life and property during a probable earthquake. Key Words: Earthquake, Geographic Information Systems (GIS) and Analytic Hierarchy Process (AHP), Earthquake Sensitivity Analysis, Gallipolis Peninsula 1. GİRİŞ Depremler toplumları tedirgin eden, can ve mal kayıplarına neden olan ve önceden tahmin edilemeyen doğal afetlerden birisidir (Hashemi ve Alesheikh, 2011: 1607). Nükleer reaktörler ve barajlar gibi kritik ve stratejik tesislere etkileri dikkate alındığında, depremlerin küresel boyutlara ulaşan etkileri söz konusudur. Bu bakımdan günümüzde deprem tehlike, duyarlılık ve risk çalışmalarının yapılması ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Sistemine (AHS) Göre Gelibolu Yarımadası’nın Deprem… 181 haritalandırılması bir zorunluluk haline gelmiştir (Ansal ve Slejko, 2001: 372). Bu çalışmalar uygun yer seçimi, deprem tehlikelerinin değerlendirilmesi, meydana gelecek problemlerin çözümü ve gerekli önlemlerin alınması için önemli birer karar verme aracı haline gelmiştir (McGuire, 2001: 377). Bu çalışmalar sayesinde yerel zemin koşullarının belirlenmesi ve analizi ile fayların hareket mekanizmalarına bağlı olarak ortaya çıkacak zemin davranışlarının anlaşılması daha rahat ve hızlı olmaktadır. Bunlarla birlikte depremle ilgili tüm verilerin coğrafi koordinatlarla ilişkilendirilmesine, istatistiksel veya matematiksel analizlere ve verilerin görsel olarak sunumlarının yapılmasına gereksinim vardır (Tağıl ve Alevkayalı, 2013: 370, Özşahin, 2014: 862). Bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan en iyi araçlardan birisi de Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)’dir (Anbazhagan, 2010: 185). Deprem risk ve duyarlılık analizlerinde en sık olarak CBS temelli yöntemler kullanılmaktadır. ArcGIS programı kullanılarak depreme duyarlı alanlar analiz edilip, harita üzerinde dağılışları belirlenebilir. Bu yöntemler içerisinde deprem duyarlılık ve tehlike analizlerinde son yıllarda Analitik Hiyerarşi Sistemi (AHS) yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Anbazhagan vd., 2010: 186, Özşahin, 2014: 862). Türkiye topraklarının yaklaşık yarısı 1. Derece deprem bölgesi üzerinde yer almaktadır (Özmen vd., 1997). Türkiye nüfusunun % 44’ü 1. Derece deprem bölgeleri içinde yaşadığından, Türkiye’de depremler en etkili olan doğal afettir (Avcı, 2011). Araştırma sahası da 1. Derece deprem bölgesi içinde kalmaktadır. Gelibolu Yarımadası Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun bir kolu olan Ganos Fayı’nın 2 km güneyinde yer almaktadır. Anbazhagan vd. (2010) Bangalore, Nath ve Thingbaijam (2009) Himalaya’daki Guwahati, Ganapathy (2011) Chennai, Erden ve Karaman (2012) Küçükçekmece, Özşahin (2014) Tekirdağ, Panahi vd. (2013) ise Tahran örneklerinde CBS tekniklerine dayalı AHS yöntemiyle deprem hasar ve duyarlılık analizi yapmışlardır. Yanlış arazi kullanımı ve yer seçimi, sıradan bir doğa olayı olan depremlerin afetle sonuçlanmasına neden olmaktadır. Bu araştırmada CBS ve AHS yöntemleri kullanılarak Gelibolu Yarımadası’nda deprem duyarlılık analizinin yapılması amaçlanmıştır. Bu tür çalışmalar ülkemizde doğru yer seçimi ve arazi planlamaları için oldukça önemlidir. Zira Türkiye’de yaşanan deprem olaylarında can ve mal kaybı çok önemli rakamlara ulaşmıştır. Deprem sonucu yaşanan olumsuzlukların temel nedeni nüfus yoğunluğundan, yanlış arazi kullanımından ve plansızlık sonucu ortaya çıkan yapılaşmadan kaynaklanmaktadır (Hacısalihoğlu, 2001; Sönmez, 2011; Özşahin, 2014). Yine bir depremin oluşturacağı etkinin boyutu, depremin karakteristiği, yerel zemin özellikleri ve mühendislik yapılarının durumuna göre değiştiği düşünülmektedir (Korkmaz, 2006: 50). Yakın geçmişte meydana gelen 17 Ağustos 1999 Gölcük, 1 Mayıs 2003 Bingöl ve 23 Ekim 2011 Van depremlerinde görüldüğü üzere deprem sonucunda meydana gelen can ve mal kayıplarının fazla olmasında asıl neden, depreme karşı gerekli tedbirlerin alınmamasıdır. Türkiye Ulusal Afet Arşivi (TUAA) verilerine göre 1970-2012 yılları arasında 252 deprem olayı meydana gelmiştir. Araştırma sahası da Türkiye Ulusal Afet Arşivi 182 Halid PEKTEZEL (TUAA) verilerine göre can ve mal kayıplarına neden olan 4 deprem olayının görüldüğü ve deprem bakımından riskli şartlara sahip bir bölgedir (Şekil 3). Bu çalışma, Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (TUİK ADNKS, 2014) verilerine göre 54.002 kişinin yaşadığı; gelecekte nüfusu ve ekonomik etkinlikleri artarak cazibe merkezi haline geleceği düşünülen Gelibolu Yarımadası için yapılan ilk deprem duyarlılık çalışmasıdır. Ayrıca 2023 yılında bitirilmesi planlanan Çanakkale Boğaz Köprüsü ve günümüzde kullanılan Çanakkale - İstanbul - Edirne otoyolunun bir kısmı araştırma sahası içerisinde yer almaktadır. Bu çalışmada, depremin insan ve sosyao-ekonomik faaliyetler üzerindeki etkileri göz önünde bulundurarak, araştırma sahasında depreme duyarlı alanların neresi olduğu sorusuna CBS teknikleri yardımıyla cevap aranmıştır. Çalışma sonunda Gelibolu Yarımadası’nın deprem duyarlılık haritası üretilmiş ve yarımadada deprem açısından hassas yerler belirlenmiştir. 2. GELİBOLU YARIMADASI’NIN KONUMU VE DEPREMSELLİĞİ Araştırma sahası, Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nin 'Güney Marmara Bölümü' nün “Biga - Gelibolu Yöresi” sınırları içerisinde yer almaktadır. Kabaca güneybatı - kuzeydoğu doğrultusunda ve 83 km uzunluğunda bulunan Gelibolu yarımadası, kuzeybatıda Saroz Körfezi ile güneydoğuda Çanakkale Boğazı arasında kalmaktadır. Yüzölçümü 940,3 km²’dir (Şekil 1). Araştırma sahasının sınırlarının tespiti jeomorfolojik bakımdan bir bütünlük oluşturan yarımada bazında belirlenmiştir. Bunun için Saroz Körfezi’nin güneydoğusuna dökülen Hüseyinçalı Dere ile Çanakkale Boğazı’nın kuzeybatısına dökülen Koca Dere arasından çekilen hat, sınır olarak kabul edilmiştir. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Sistemine (AHS) Göre Gelibolu Yarımadası’nın Deprem… 183 Şekil 1: Araştırma Sahasının Konumu Gelibolu Yarımadası, Üst Kratese’den günümüze çeşitli yaş ve türde litolojik birimlerin bulunduğu bir bölgedir. Bu saha tektonik olarak KAFZ’nun batı uzantısı konumunda olan Ganos ve Saros faylarının güneyinde yer almaktadır. Rölyefin esas görünümünü plato ve ovalar oluşturur. Yarımada kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı bir monoklinal kıvrım yapısıyla temsil edilir (Erol, 1992). Yapı bakımından sahanın kuzeybatı ve güneydoğusu birbirinden farklı özellikler göstermektedir. Gelibolu Yarımadası’nın litoloji ve topografya haritaları incelendiğinde yarımadanın Saros Körfezi’ne bakan kısımları Neojen ve daha genç yaşlı kum, kil, marn, netritik kireçtaşı ve gre gibi gevşek oluşumlu karasal kırıntılılardan oluştuğu görülmektedir. Yarımadanın Çanakkale Boğazına bakan kısımları ise Eosen - Üst Kratese yaşlı kalker, karbonatlar ve ofiyolitik melanjlardan meydana gelmektedir. Gelibolu Yarımadası ve yakın çevresi morfotektonik açıdan Avrasya, Arabistan ve Afrika levhalarının göreceli hareketlerinin etkilerini yansıtmaktadır. Anadolu ve Avrasya levhaları arasındaki sınırı meydana getiren 1500 km uzunluğundaki Kuzey 184 Halid PEKTEZEL Anadolu Fayı Zonu (KAFZ) boyunca ölçülen yıllık kayma miktarı GPS verilerine göre ortalama 20-25 mm’dir (Kalkan ve Gülkan, 2008; Şekil 2). KAFZ’nun batısında kalan Gelibolu Yarımadası ve çevresi, tektonik bakımdan çok aktif bir konumda bulunur ve deprem riski de oldukça yüksektir (Şengör vd., 2005: 71, Yaltırak, 2010: 365). Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış olan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasına göre Gelibolu Yarımadası’nın tamamı 1. derece deprem bölgesi içinde kalmaktadır. Tarihsel dönemde, Gelibolu Yarımadası ve çevresinde şiddetleri 7 den büyük 20 deprem meydana gelmiştir (Tablo 1). Bu depremler büyük can ve mal kayıplarıyla sonuçlanmıştır. Tarihsel dönemde Gelibolu Yarımadası’nı da etkileyen depremlerin, KAFZ’nun Marmara Bölgesi’nde yer alan üç kolu üzerinde yoğunlaştığı dikkat çekmektedir (Pektezel, 2013; Pektezel, 2015). Şekil 2: GPS verilerine göre Marmara Bölgesi’ndeki aktif faylarda yıllık kayma miktarları (Gülkan ve Kalkan, 2010: 31) Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Sistemine (AHS) Göre Gelibolu Yarımadası’nın Deprem… 185 Tablo 1: United States Geological Survey (USGS) kayıtlarına göre, tarihsel dönemde Marmara Bölgesi’nde oluşmuş büyük depremler (Sezer, 2003). Gelibolu Yarımadasının içinde bulunduğu Marmara Bölgesi’nde son 500 yılda 10 büyük hasar yapıcı deprem meydana gelmiştir (Kalkan ve Gülkan, 2008: 31; Yaltırak, 2010: 366). Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde bölgede moment büyüklüğü (M) 7 ve üzerinde olan 7 deprem kaydedilmiştir (Sancaklı, 2004: 200; Özşahin, 2014: 863). Gelibolu Yarımadası’nda şiddetli deprem üretebilecek en önemli fay, Saros Körfezi’nden geçen Ganos ve Saros faylarıdır. Aletsel dönem kayıtlarına göre 1900 - 2015 yılları arasında bu fay üzerinde yüzlerce deprem meydana gelmiştir. 1900 - 2015 yılları arasında vuku bulan bu depremler içinde Magnitüt büyüklüğü 5 ve üzeri olan 16 deprem kaydedilmiştir (Şekil 3). Bunlardan ikisi şiddetli depremler (1912= M: 7.3 ve 1975 = M: 6.7) olup çok sayıda can ve mal kayıplarına neden olmuştur (Şekil 3). 500 yıldan fazladır kırılmayan bu fayın Orta Marmara kesiminde büyük bir deprem (M>7.0) meydana geleceği tahmin edilmektedir (Sezer, 2003: 32; Kalkan vd., 2009: 2129, Özşahin, 2014). Kalkan ve Gülkan, (2010) tarafından Marmara Bölgesi için yapılan deprem tehlike haritasında da Gelibolu Yarımadası’nın özellikle kuzeybatı kıyıları ve çevresi olmak üzere yarımadanın hemen hemen tamamı şiddetli deprem tehlikesi altında olduğu görülmektedir (Şekil 4). Kalkan ve Gülkan (2010)’a göre Marmara Bölgesi’nde deprem tehlikesinin yüksek olduğu sahalarda şiddetli depremler meydana gelecektir. Bu depremler dayanıklı ve modern binalarda bile hasar oluşturabilecektir. Sezer (2003) çalışmasına göre bu yüzyıl içinde Marmara Bölgesi’nde gerçekleşmesi muhtemel bir depremin maksimum büyüklüğü 7,9 M olacaktır. Marmara Bölgesi’nde 7,4 M büyüklüğündeki bir depremin 2000-2025 yılları arasında gerçekleşme ihtimali ise % 42 dir (Sezer, 2003: 33). KAFZ boyunca meydana gelen fay kırılmalarının doğudan batıya doğru kaçışı ve en son 17 Ağustos 1999 depreminde Kocaeli ve Gölcük segmentlerinin kırıldığı dikkate alınırsa, olası depremin bu segmentlerin batısında kalan ve Marmara Denizi’nden geçerek Saros Körfezi’nin batısına kadar uzanan Ganos Fayı’nda gerçekleşmesi kuvvetle muhtemeldir. Sahada yaşanan yoğun tektonik rejim, 186 Halid PEKTEZEL %53,9’ü heyelan riski (Pektezel, 2015a) altında olan Gelibolu Yarımadası’nın heyelan duyarlılığını da arttırmaktadır. Şekil 3: Gelibolu Yarımadası ve çevresinde deprem tehlikesi riskinin dağılışı (Kalkan vd., 2010: 34) Şekil 4: 1900 – 2015 yılları arasında Gelibolu Yarımadası ve yakın çevresinde meydana gelen M. 5,0 ve üzerindeki depremlerin dağılışı, büyüklüğü ve tarihleri (www.koeri.boun.edu.tr, 2015’ten faydalanılarak çizilmiştir) Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Sistemine (AHS) Göre Gelibolu Yarımadası’nın Deprem… 187 3. YÖNTEM Deprem duyarlılığı ve hasar riski üzerinde birçok faktörün rolü vardır. Bu çalışmada kullanılan faktörler, literatürde öne çıkan uluslararası ve ulusal kaynaklardan elde edilen verilerin sistematik bir şekilde tahlil ve tasnif edilmesiyle tespit edilmiştir. Bunlar, litolojik özellikler, fay hatlarına uzaklık, deprem bölgeleri derecelendirmesi, en büyük yer ivmesi katsayısı, hidrojeoloji, jeomorfoloji, eğim ve akarsulara uzaklık faktörüdür. Bu faktörlere ait haritaların oluşturulmasında topoğrafya haritaları, Harita Genel Komutanlığından; jeoloji ve diri fay haritaları Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nden (MTA); Hidrojeoloji haritası, Gürler (2012)’den ve spektral ivme haritası Gülkan ve Kalkan (2010)’dan temin edilmiştir. Eğim, bakı, eğim şekli ve bağıl topoğrafik nemlilik haritaları Japonya Ekonomi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (METI) Dünya Uzaktan Algılama Veri Analiz Merkezi (ERSDAC) ve Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından üretilen 5x5 m çözünürlüğündeki Sayısal Yükseklik Modeli (Global Digital Elevation Model - GDEM)’den üretilmiştir. Bu çalışmanın temel altlık haritalarında 1:25.000 ölçek oranı esas alınmıştır. Çalışmadaki faktör haritalarının üretilmesinde ve görüntü analizlerinde birçok çalışmada olduğu gibi CBS yazılımlarından ArcGIS/ArcMap (Versiyon 10.2) paket programından faydalanılmıştır (Şekil 5). Bu çalışmada Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı uygulamaların karar verme sürecinde en sık kullanılan ve çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyeraşi Sistemi (AHS)’den yararlanılmıştır. Bu yöntem sadeliği, kolay kullanılabilirliği ve anlaşılabilir bir metot olması nedeniyle çok kriterli karar verme yöntemleri arasında sıkça başvurulan bir yöntemdir (Dağdeviren ve Eren, 2001: 43; Özşahin, 2014: 171). AHS analizi, SCB Associates Ltd tarafından geliştirilen AHP Template yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bunun için öncelikle çalışma amacı belirlenmiş (hedef) ve bu amaç doğrultusunda seçimi etkileyen kriterler ortaya konmuştur (Şekil 6). Daha sonra bu kriterler göz önüne alınarak alternatifler tespit edilmiş ve hiyerarşik bir yapı oluşturulmuştur (Dağdeviren ve Eren, 2001: 43; Scholl, 2005: 763; Toksarı, 2007: 173; Özşahin, 2014: 171). Sonra ilk aşamada tespit edilen kriterler ve alternatifler Saaty (1994: 26) tarafından ortaya konulan önem ölçeğine göre kıyaslanmış ve bu ölçek yardımıyla 1 ile 9 arasında derecelendirilmiştir (Tablo 2). Bu derecelendirme etkili faktörlerde belirtildiği gibi literatürde geçen ölçütlere göre gerçekleştirilmiştir (Tablo 3). 188 Halid PEKTEZEL Şekil 5: Üç aşamalı ahs modeli (Saaty ve Vargas, 2001: 3) Tablo 2: Derecelendirme önem ölçeği (Saaty, 1986) Önem Derecesi Tanım 1 Eşit önemli 3 Orta derecede önemli 5 Kuvvetli düzeyde önemli 7 Çok kuvvetli düzeyde önemli 9 Son derece önemli 2, 4, 6, 8 İki faaliyet arasında kalan değerler
Description: