u Yapı Kredi Yayınları - Üç aylık düşünce dergisi - Sayı: 65-66 / Bahar 2011 Cinsel Yönelimler ve Q u e e r Kuram Yapı Kredi Yayınları Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram Sayı: 65-66 Bahar 2011 Cogito Üç aylık düşünce dergisi Sayı: 65-66 Bahar, 2011 2, baskı: Ocak 2014 ISSN 1300-2880 Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. Yapı Kredi Yayınları: 3300 adına sahibi: Reklam ve Halkla İlişkiler: Levent Altunbek Derya Soğuk Genel Müdür: Yazışma Adresi: Tülay Güngen COGİTO Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: istiklal Caddesi, No: 161 Beyoğlu 34433/İstanbul Aslihan Dinç Tel.: (0212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0212) 293 07 23 E-posta: [email protected] Dergi Editörü: Şeyda Öztürk E-posta: [email protected] İnternet adresi: http://www.cogitoyky.com http://alisveris.yapikredi.com.tr Danışma Kurulu: Şeyla BenhabIb, Zeynep Direk, Yayın Türü: Münir Göle, Ferda KeskIn, Yerel süreli Kaan H. Ökten, Mehmet RIfat, Zeynep Sayin, Güven Turan Partner of "European Network of Cultural Journals - Eurozine’ "Avrupa Kültürel Yayınlar Ağı - Eurozine” Üyesi Düzelti: www.eurozine.com Korkut Tankuter Grafik Tasarım: Cogito'da yayımlanan tüm yazıların Faruk Ulay, Akgül Yildiz sorumluluğu yazarına aittir. Dergide yer alan yazılar kaynak gösterilmek Renk Ayrımı / Baskı: kaydıyla yayımlanabilir. PROMAT BASIM YAYIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Kurulu, dergiye gönderilen yazıları Sanayi Mahallesi, 1673 Sokak, No: 34 yayımlayıp yayımlamamakta serbesttir. Esenyurt-îstanbul Gönderilen yazılar iade edilmez. Tel.: (0212) 622 63 63 Sertifika No: 12039 Sertifika No: 12334 Bu Sayıda: Cogito’dan 5 • Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram 7 • Elizabeth Grosz • Deneysel Arzu: Queer Öznelliğini Yeniden Düşünmek 37 • Zeynep Direk • Butler ve Hegel: Arzu, Tanıma ve Akrabalık 52 • Judith Butler • Maddeleşen/Sorunlaşan Bedenler (Bela Bedenler) 87 • Hülya Durudoğan • Judith Butler ve Queer Etiği 99 • Morgan Holmes • İnterseks: Tehlikeli Bir Farklılık 124 • Berfu Şeker • İnterseksüellik ve Cinsiyetin İnşası 132» Michel Foucault • Herculine Barbin’e “Giriş” 140 • Selin Berghan • Transfeminizm 149 • Selçuk Candansayar • Tıbbın (eş)cinselliğe Bakışı İçin Bir Arkeoloji Denemesi 167 • F. Duygu Çabuk Kaya • Kadın Beyni, Erkek Beyni Varsa Eşcinsel Beyni de Var mı? 175 • Söyleşi: Julia Kristeva - Hülya Durudoğan • Gerçek Özgürlük Başlangıç Yapmaktır / La vraie liberté, c’est le commencement 187» Noreen O’Connor: Psikanalizin Anarşisi 200 • Mary Lynne Ellis • Hastamız Homofobi 213 • Claire Colebrook • Queer Kuramın Olasılığı Üzerine 228 • Janet Afary ve Kevin B. Anderson • Foucault, Toplumsal Cinsiyet ve Akdeniz ve Müslüman Toplumlarmda Erkek Eşcinselliği 263 • Selim S. Kuru • Yaşanan, Söylenen ve Yazılan: Erkekler Arasında Tutkusal İlişkiler 278 • Tolga Yalur • İhlal ve Belirsizlik: Hünsanın Bedeni, İslam Hukukunun Kararsızlığı 287 • Hande Öğüt • Lezbiyen Edebiyat ve Eleştiri 322 • Lee Edelman • Gelecek, Çocuk Oyunu: Queer Kuram, Özdeşleşmeme ve Ölüm Dürtüsü 340 • Hande Birkalan-Gedlk • Türkiye'de 2000’li Yıllarda Farklılık, Cinsel Kimlikler ve Kimlik Politikalarının Yönetimi 353 • Melek Göregenli • Heteroseksizm, Homofobi ve Nefret Suçları: Sosyal Psikolojik Yaklaşım 366 • Virginie Descoutures • Lezbiyen Anneler: Eşcinsel Ebeveynlik Işığında Karşı Cinsiyet Normatif Düzen 375 • Mehmet Tarhan • Lambdaistanbul Aile Grubu (LtSTAG) Yeni Bir Aile, Yeni Bir Aktivist Dil 382 • Hasan Metehan Özkan • Araştırmacı Bir Aktivist... 387 • Yener Bayramoğlu • Stonewall’dan Onur Yürüyüşüne... 395 • Esra Yıldız • Queer ve Sessizliğin Reddi 411 • Burcu Ersoy »Her Kadın Heteroseksüel Değildir 431 • Ali Erol • Eşcinsel Kurtuluş Hareketinin Türkiye Seyri Geçen Sayıdakiler 467 • Sayı 64 Heidegger: Varlığın Çobanı 468 • Yazarlar Hakkında Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram Tuhaf, acayip vb karşılıkları olan ve 1980’lerin sonunda eşcinsel erkekleri aşağılamak için kullanılan queer ibaresi, 1990’ların başında “cinsiyet norm ları dahilinde” olmayanlarca, yani gey, lezbiyen, travesti, transseksüel, bisek- süel, interseksüel vb kişilerce, pejoratif anlamıyla birlikte sahiplenilmiş, he- teroseksüel matrisin dayattığı ikili kimlik rejiminde öteki kılınanları ve on ların eşit haklar mücadelesini işaret etmeye başlamıştır. Queer hareketle pa ralel olarak gelişen queer kuram, cinsiyetin tamamen bağlamla şekillendi ğine, sabit olmadığına, tanımının tarih boyunca koşullara göre değiştiğine dikkat çekerken, toplumsal yapının bütününe nüfuz etmiş olan heteroseksü- el mantığı, yani heteronormatifliği okuma, açık etme ve alt üst etme yolla rını araştırır. Heteroseksüel matris karşısında queer olmak ve queer düşün mek, sadece bu sistem tarafından ötekileştirilenler için değil, bizzat hetero- seksüeller için de elzem bir sorgulama yoludur çünkü mesele salt (hetero’nun “karşıtı” olan) lezbiyen ve gey kimlikler için eşitlik mücadelesi değil, toplum sal yapının akademisinden hukuk ve ekonomi sistemine ve sanat dallarına kadar nüfuz etmiş olan heteroseksist ve fallogosantrik rejimin işleyişidir. 1990’ların başında, feminist kuramın ve gey ve lezbiyen çalışmaların bir uzantısı olarak gelişen queer kuramın temel kitaplarından birinin (Episte mology of the Closet) yazarı Eva Kosofsky Sedgwick’in sözleriyle: “Modern Batı kültürünün herhangi bir veçhesini, modern homoseksüel / heteroseksü el tanımının eleştirel bir çözümlemesini kapsamadan anlama girişimlerinin tümü sadece eksik değil, özünde hasarlı kalmaya mahkûmdur.” Cogito, sayı: 65-66, 2011 6 : Cogito’¿/an Cogzto’nun cinsel yönelimler ve queer kuram özel sayısı heteroseksüel he gemonyanın buyruklarını reddeden ve sadece gey ve lezbiyen kimliklerle sı- nırlandırılamayacak olan queer pratiklere ve queer kurama dair metinlerden oluşuyor. Judith Butler’m Kabalcı Yayınevi tarafından yayımlanacak olan Bodies That Matter (Maddeleşen / Bela Bedenler) kitabının ilk bölümünün çevirisi ni bu sayıya veren Cüneyt Çakırlar ve Donat Bayer e ve yayınevine teşekkür ederiz. Ayrıca cogitoya cinsel yönelimler üzerine bir sayı yapma teklifiyle ge len yazarımız Selçuk Candansayar’a, queer kuram üzerine sayı yapacağımı zı duyarak öneride ve katkıda bulunan herkese, Kaos GLye, cinsel yönelim ler dosyasının "dosya” olmaktan çıkıp kapsamlı bir çift sayıya dönüşmesini sağlayan ve önerilerini eksik etmeyen yazar ve okurlarımıza müteşekkiriz. Hülya Durudoğan, Mayıs 2010’da bir konferans için Türkiye’ye gelen Ju lia Kristeva’yla cogito için söyleşi yaptı. Kristeva’nın bu söyleşisini de, düşü nürün çalışmalarının queer kuram açısından ele alındığı bir makaleyle bir likte yayımlıyoruz. Şeyda Öztürk Cogito, sayı: 65-66, 2011 Deneysel Arzu: Queer Öznelliğini Yeniden Düşünmek* ELIZABETH GROSZ Bana soracak olursanız, queer her türlü toplumsal cinsiyeti, her türlü cinsel kanaati ve felsefeyi aşmaktadır. Queerlik bir varoluş halidir. Aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Ebediyen alternatif olan bir şeydir. Hem anaakım gey topluluğu için hem de anaakım lezbiyen topluluğu için. Şimdi queer olan şey beş yıl sonunda queer olmaktan çıkabilir. Toplumsal cinsiyet-ötesi queer her iki topluluk tarafından kabul edilecek olursa, queer diye bir şey kalmaz. İçinde yaşadığınız zamanların bir yansımasıdır bu. (Jasper Laybutt, Wicked Women dergisinin Avustralya baskısını hazırlayan, kadından erkek olma transseksüel, “erkek lezbiyen” editör, Capital Q içinde, 9 Ekim 1992, s. 9) Okumakta olduğunuz makale, son birkaç sene içinde queer cinselliği ve qu eer teori üzerine hazırladığım üçlü yazı dizisinin son kısmıdır.1 Bu üç ma kalenin, cinsel siyaseti yeniden düşünme bağlamında, bir miktar şüpheli bir gözle bakılabilecek “postmodern” terimiyle anılır olmuş çağdaş Fransız te orilerinin faydalılığından ya da başka yönlerinden istifade etme, onların bu * İlk olarak, Joan Copjec'in yayına hazırladığı Supposing the Subject (Londra: Verso, 1994, s. 133-157) adlı kitapta yayımlanmıştır. 1 Bu üçlü yazı dizisinin ilk kısmı: “Lesbian Fetishism’’, Differences, C. 3. S. 2 (1991), s. 39-54; Emily Apter ile William Pietz’in yayına hazırladıkları Fetishism as Cultural Discourse (It haca, NY: Cornell University Press 1993, s. 101-15) içinde yeniden basıldı; “Refiguring Les bian Desire" başlıklı ikinci kısım 1991 yılında düzenlenen MLA konferansında sunuldu; bu metnin daha uzun versiyonu, Laura Doan’un yayına hazırladığı The Lesbian Postmodern ki tabında (New York: Columbia University Press) yayımlanacak. Elinizdeki makalenin kısa bir versiyonu 1992’de New York’ta düzenlenen MLA konferansında ve daha uzun bir versi yonu da 1993 yılının mayıs ayında Toronto Üniversitesinde düzenlenen “Queer Sites” [“Qu eer Alanlar”] başlıklı konferansta sunulmuştu. Cogito, sayı: 65-66, 2011 8 I Elizabeth Grosz özelliklerini (belki de hoşgörülme sınırlarının ötesine) esnetme ve belki de, gerektiği takdirde, altüst etme, altını oyma, deneme ve keşfetme yönünde po zitif bir arzu duymak dışında pek bir ortak yönleri yok.2 Öte yandan, bu ma kalelerin siyaseten doğruculuğa has türden dar kafalı, dogmatik ahlakçılık ve kendinden eminliklerden kaçınmak, bir başka deyişle, belki de anlaşıla bilir bir şekilde, sınıfsal, ırksal, cinsel ya da dinsel baskı üzerine yazılan me tinlerin önemli bir kısmına damgasını vuran hınç ve tepkicilikten kaçınmak yönünde negatif bir kaygısı da vardır. Bu makalelerde, ister akademik değerlerin ve araştırmacılığın heterosek- süel dünyasından isterse de bizatihi feminist ve queer teorinin siyasi alanı içinden dayatılmış olsunlar, feminist ve queer teoriye yön veren varsayımla rın, beyanların, genelleştirme yöntemlerinin ve ölçütlerinin yeniden sorgu lanmasını önleyen kısıtlamaları ortadan kaldırmaya ve böyle bir özgür dü şünsel uzamı temizlemek suretiyle, queerlige dair geleneksel anlayışların ak siyomları ve dogmalarını tekrar etmeyi reddetmeye, yeni bir şeyi düşünme umuduyla olanaksız söylemleri ve teorik modelleri keşfetmeye çalıştım. Böy le bir hedefe ulaşmaya çalıştığınızda, her zaman tutarsızlığa, muğlaklığa, alay konusu olma riskine girersiniz, ama heteromerkezli patriyarkal kültür ler ve bilgilerin bizleri zorla içine soktuğu çıkmazlardan kurtulmanın bir yo lunu bulmak istiyorsak bu riskten çekinmemek zorundayız. Yeniden formülleştirildikleri takdirde faydalı olmaya devam edebilecek lerine inandığım bir dizi eski moda kavram ve meseleye bakmak istiyorum: 2 Bu genel "postmodern" terimi, kültürel bir coğrafya ve miras alınmış bir tarih dışında pek bir ortak özelliği olmayan bir dizi farklı ve hatta çoğu zaman birbiriyle çatışabilen konum ları türdeşleştiren, yaftalayan ve hemen ıskartaya çıkaran, göndermede bulunulan teorinin ciddiye alınmadığını imâ eden bir terim, bir kategorileştirme tarzı olarak ortaya çıkmıştı. Benim gözümde bu terimin anlamı şu: "1968’den bu yana yapılagelen ve ciddiye alınamaya cak kadar ıstırap verici olan Fransız teorisi”. Böyle adlandırılan teoriyi icra edenler, kendi metinlerini okuyanların söylemleri ve pratiklerinde karşılaşıp da buna dair bir söz söyleme leri dışında, kendi teorilerini bu adla ifade etmiyorlar; bu terime ancak ABD’de rastlanıyor. Çoğu kez Derrida’ya ve özellikle de yapısöküme kolay yoldan bir burun kıvırma yolu gibi gö rünüyor; fakat bu reddiye genel olarak Foucault, Lacan, Lyotard, Baudrillard ve Deleuze’ü de kapsıyor. Öyle görünüyor ki (genelde kendilerini hümanist ya da Aydınlanmam bir mo- dernizm anlayışına adamış kişiler olan) eleştirmenlerinin gözünde“postmodernizm” teri minin işlevi, birbirinden çok farklı ve hatta bazen birbiriyle zıt düşebilen bu düşünürlerin aralarındaki farklılıkları göz önünde bulundurmaya hiç zahmet etmeden hepsini birden aynı kefeye koymak, ya da en iyi ihtimalle, pazarlanan şeyin -bu bir kitap olabilir, antolo ji olabilir ya da bir konferans yahut seminer- güncelliğini, çağdaşlığını göstermeye yaraya cak bir pazarlama aracı olmaktan ibarettir. Anlaşılan o ki eğer bu Fransız teorisyenlerden biri ile, ya da bu teorisyenlerin biri üzerinde çalışıyorsanız bu yaftayı kullanmak zorunda olacak kadar bir genelliği vardır artık bu terimin; geliştirilen ya da okunan tikel projeleri ve metinleri muğlaklaştırmaya ve nötr hale getirmeye yarıyorsa da bu böyledir. Cogito, sayı: 65-66, 2011 Deneysel Arzu: Queer Öznelliğini Yeniden Düşünmek 9 lezbiyen ve gey cinsellikleri, baskı ve “kimlik”. Öznel/cinsel “kimlik”i yerin den etmeye, merkezinden etmeye ve hatta yok etmeye çalışan bildik anti- hümanist ya da post-yapısalcı kimlik eleştirilerini yeniden sahnelemeyi de ğil, bu eleştirileri yeniden yazmayı, dönüştürerek geri kazanmayı ve bu sü reç içinde, şimdilerde “queer teori” diye bilinen alan için hayatî bir önemi olan ya da böyle bir önemi olması gereken kimi meseleleri açığa kavuştur mayı istiyorum.3 Canlandırmayı istediğim tek şey bu terimlerin siyasi tari- 3 İnsanların hoşuna gitmeye devam etse de, bu terimin tarihi de sorunludur aslında. Bu bağ lamda can alıcı olan husus queer teriminin muğlaklığıdır: Bu terim hem spekülasyon ko nusu olan şeylere -heteromerkezli anaakımm kaldıramayacağı lezbiyen, gey cinsellikleri ve diğer türden cinselliklere- hem de, belki çok daha ilginç bir şekilde, bu cinselliklere nasıl bakıldıklarına, bunları anlatmaya çalışan bilgilere göndermede bulunur. Dolayısıyla “que- erlik” epistemolojik ve ontolojik biçimlere kafa tuttuğu kadar ahlaki ve siyasi normlara da kafa tutar. Fakat bu terimi kullanmanın bir bedeli, belirli bir özgüllük kaybı, asıl bağlamından başka bir bağlama çekilip siyasi özünden arındırılma tehlikesi de vardır. Teresa de Lauretis, Dif ferences dergisinin “Queer Theory” [“Queer Teori"] sayısı (C. 3, S. 2, 1991) için kaleme aldığı giriş yazısında, "queer" sıfatının doğuşu ve işlevine dair, açıkça muhalif, sınırları ihlal edi ci ve postmodern şeklindeki öz-anlayışına dair faydalı bir açıklama getirir: Bugün elimizde bir yandan, belirli yaşam tarzlarına, cinselliklerine, cinsel pratiklere, toplulukla ra, meselelere, mecmualara ve söylemlere işaret eden “lezbiyen” ve “gey” terimleri var; öte yandan- sa, "gey ve lezbiyen”, ya da giderek daha sıklıkla kullanıldığı şekliyle, “lezbiyen ve gey” (hanımlar önden...) tabiri standart olarak kullanılan tabir haline gelmiş durumda.... Bir bakıma, "Queer Teo ri” terimi söylemsel protokollerimizde bu ince ayrımların tümünden kaçınma çabasıyla, bu verili terimlerden herhangi birine bağlı kalmamak, getirecekleri ideolojik sorumlulukları yüklenmemek ve onları hem ihlal etmek hem de aşmak -ya da en azından, onları sorunsallaştırmak- için günde me getirilmişti, (s. v) de Lauretis, "lezbiyen ve gey" tabirinin artık önceden belirlenmiş ve kimden bahsedildiği hemen anlaşılan bir insan topluluğuna, bununla bağlantılı bir dizi kimliğe ve yine bir dizi ucuz varsayıma ve hazır siyasi cevaplara işaret ettiğini söylemekte elbette son derece hak lıdır. “Queer" sıfatı bu varsayımların çoğunu sorunsallaştırmaktadır; fakat bu sıfatın taşı dığı riskler, bir dizi bayat ve genelgeçer varsayıma, artık verili hakikatlerin yükünü kaldır makta olan varsayımlara bağlı kalmaktan çok daha fazladır. “Lezbiyen ve gey” teriminin kimleri kapsadığını doğrudan (burada çözümlenecek olan terimlerin olanak tanıdığı kada rıyla doğrudan) ifade etme gibi bir avantajı vardır; “queer” terimininse en bariz ve en aşırı heteroseksüel ve patriyarkal iktidar oyunlarının çoğunu kapsama yetisi vardır ve hiç şüphe siz, yakın gelecekte bunlara siyasi bir gerekçe sunup üzerlerini örtecektir. Bir açıdan bunlar da queer dir, bunlara da zulmedilmiştir, bunlar da dışlanmıştır. Heteroseksüel sadistler, oğ lancılar, fetişistler, pornocular, pezevenkler, voyörler de toplumsal yaptırımlardan musta riptir; bir bakıma, onlar da baskı gören kişiler olarak görülebilir. Fakat lezbiyen ve gey dü zeninin baskıya uğradığını, kadınların ve kimi ırkların baskı gördüğünü iddia etmek patri yarkal ve hetero-merkezli iktidar ilişkileri içinde yer alan, “sapkın cinsellikler" diye adlan dırılabilecek cinselliklerin gerçek karmaşıklığını ve fallik ödüllerini göz ardı etmek demek tir. Erkeklerin de “kadın şovenizmi’nin kurbanı olabildiğini iddia etmekle aynı şeydir bu: Böyle bir iddia, değerler ve çıkarların devamlı ve sistematik bir şekilde dağıtılıyor olması nın inkârına dayanır. Dahası, “lezbiyen ve gey” terimi ile “queer" terimi arasına konan yeni ayrımın altında, çoğu zaman sözü edilmeyen bir dizi ontolojik ve siyasi varsayım yatar. Örneğin, cinsel farklılık Cogito, sayı: 65-66, 2011