BUYUK LAROUSSE • • •• SOZLUK VE ANSİKLOPEDİSİ 1 4 . C İL T Korumak — Lordlar Kamarası k Milliyet Interpress Basın ve Yayıncılık A.Ş. adına Hürrem FİLA genel yayın yönetmeni Adnan BENK yayın kurulu Oya ADALI, Nilgün AKAR, Bedia AKARSU, Engin ALÇORA, Yasemin ALPMAN, Abt»as ALTUNKAŞ, Aydın ARIT, Selahattin BAĞDATLI, Mustafa BALEL, Mustafa BAYKA, Nezih COŞ, Güler DEĞİRMENCİ, Melek DENER, Turgut DEVECİ, Tamer ERDOĞAN, Sırrı ERİNÇ, Şenay ERKAN, Peyami ARMAN, Ayşegül EROL, Konur ERTOP, A.Fuat FİDAN, Tankut GÖKÇE, Öznur GÜNDOĞDU, Selahattin HİLAV, Rıfat İNSEL, Cenap KARAKAYA, M.N. KARAKÜÇÜK, Melih KIRAN BAĞLI, Gülsen KORALTÜRK, Güzide KOSİFOĞLU, Dilek KÖSEOĞLU, Cevdet KUDRET, Turgut KUT, Deniz MAZLUM, Günnur ORMANLAR, Tahir ÖZÇELİK, Süleyman ÖZÇİFTÇİ, Ufuk ÖZKOLÇAK, Isa ÖZTÜRK, Mehmet SERT, Kenan SOMER, ilhami SOYSAL, Beyhan Aziz TANER, Aksel TİBET, Erdoğan TOMAKÇIOĞLU, Teoman TUNÇDOĞAN, Hale ULUSOY, Doğan ÜLGENCİ, Mara YAKOVLEVSKİ, Aydın YALKUT, Mehmet YARAŞ, Ömür YARS, Tahsin YAZICI, Dilek YELKENCİ, Melih YÜRÜŞEN sorumlu yayın yönetmeni Aydın YALKUT araştırma Despina ÇİMROĞLU ve yardımcıları Betül GÜVENSOY, Nesrin OĞRAŞKAN, Mine ÖZDİLER, Servet SABAK, Hilda SETYAN, Semra BAL arşiv Sevil ÇELEBİCAN ve yardımcıları Nurgül KAYA, Cansel Çolak SAVAŞ teknik yönetmen Nazlı TURKSOY sayfa düzeni Ömer BARANİOĞLU ve yardımcısı Çağatay AKYOL harita Mansus TETİK ve yardımcıları Berrin BÜYÜKANIT, Ruhi DİLGİMEN, Seval ÖZLER, Ceyda SAKARYA düzelti Hayrettin KARA ve yardımcıları Zeynep ATAYMAN, Fatma AYDIN, Sait GÜRAY, Aydın KARAAHMETOĞLU, Gülsüm ÖZ, Sibel TÜRKMENOĞLU fotoğraf Muhlis HASA ve yardımcısı Sedal ANTAY sekreterler Funda ARSLAN, Halime DEMİR, Nil HEPER, Kadriye KÖMÜRCÜOĞLU, Lale KURUDAĞ, Belgin SOYCAN, Satı ŞİMŞEK dizgi Turgay ŞIK ve yardımcıları Leyla BİRBEN, Âdem ÇALIŞKAN, Betül FERİK, Hülya HASEL, Sakine KAYA kamera Gelişim Yayınları kamera servisi baskı: Milliyet Gazetecilik A.Ş. Copyright: Librairie Larousse Copyright: Interpress Basın ve Yayıncılık A.Ş. Büyükdere Cad. Apa Ofset arkası Levent-İSTANBUL Tel: 169 66 80 (20 Hat) BUYUK SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ Fransızca Grand Dictionnaire Encyclop6dique Larousse (GDEL) temel alınarak hazırlanmıştır. BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ’nin bütün hakları saklıdır; adı belirtilmeden hiçbir alıntı yapılamaz. Librairie Larousse 1986 [S.P.A.D.E.M. et A.D.A.G.P.J korunmak KORUMAK g. f. 1. Bir kimseyi, bir şeyi Çek kronu ile Slovak kronunun kendi dil vanlara (kelebekler, balıklar, vb.) ve bitki (bir şeyden, bir kimseden) korumak, onu lerindeki adı (-* Kuron.) lere (beyaz ballıbaba, litops, vb.) özgü bir 7005 bir zarardan, bir tehlikeden uzak tutmak, savunma yöntemidir; KORUNAK a. Sığınmak, korunmak, tehlikelere karşı savunmak: Krem sürerek 4. pasif korunma: “top" gibi yuvarlakla saklanmak amacıyla yapılan ya da kulla cildini soğuktan korumak. Şapka giy, ba şıp kapanma (tatu, tespihböceği, gloma- nılan (yapı, kovuk, mağara vb.) yer. şını güneşten koru. Tann sizi kötülüklerden ris), diken taşıma (kaktüs ve kurak bölge korusun. Köpeğimiz bizi hırsızlardan ko KORUNCAK a. içinde bir şey saklanan lerdeki diğer bitkiler) heı iki yöntemi bir ruyor. Bu aşı çocuğunuzu salgın hastalık kap ya da yer; mahfaza. likte kullanma (kirpi), sıkı kapanan bir ka lardan koruyacak. —2. Bir şeyi (soyut) ko buğa sahip olma (yumuşakçalar) ya da KORUNGA a. Kazıkköklü, dik ve yarı ya rumak, onu her türlü zararın uzağında, dı sert bir kabuk içine çekilme (kampiumba tık gövdeli, bileşik yapraklı, pembe çiçekli, şında tutmak; muhafaza etmek, savun ğa) birer pasif korunma yoludur. Soğuğa yüksek verimli ve kaliteli çokyıllık yem bit mak: Sözleşmenin bu hükmü sizin hakla karşı derialtı yağı ve kaim post ya da tüy kisi. (Bil. a. onobrychis ; baklagiller takı rınızı koruyor. Barışı korumak için her tür de bu bakımdan önemli rol oynar, mı.) lü çabayı göstermek, özgürlükleri, top 6. etkin savunma: gerek doğal silahlarla —ANSİKL. Adi korunga (Onobrychis sati- lumsal kazanımlar) korumak. —3. Bir ye (gsvişgetirenlerin boynuzları, filin savun va (ya da viciifolia]) genellikle yoncanın ye- ri korumak, orada bulunan ya da oradan ma dişleri), gerek tahriş edici ya da kötü tiştirilemediği iklim ve toprak koşullarında geçen kimseleri özel bir donatımla ya da kokulu sıvı püskürtmeyle (kokarca;, gerek gelişebildlğinden Türkiye'de gittikçe önem uzmanlaşmış kişilerden oluşan bir ekiple se, kolaylıkla tanınacak canlı renklere bü kazanan bir yem bitkisidir. 20 yıl yaşaya güvenlik altına almak; onların güvenlikle rünen bazı türlerde olduğu gibi, başka bilen bu bitkinin ekonomik ömrü 4-6 yıl rini sağlamak: Köprüyü askeri bir birlik kp canlıların yiyemeyeceğini gösteren zehir dır. Hayvanlarda şişkinlik yapmaz; mine ruyor. Polisler büyükelçilikleri koruyor. leyici özelliklerle sağlanır. ral maddelerce zengindir. Çok ağır ve sü —4. Bir kimseyi korumak, onu destekle Fakat bitkilerin çoğunluğu ve hayvan rekli otlatılmamak koşuluyla iyi bir mera mek, kayırmak; onun eylemlerinin sorum ların birçoğu kayıplarını bol döl verimiyle bitkisidir. Kökleri derine gittiği için fakir top luluğunu üzerine almak, onu suçlanmak karşılamayı yeğlemektedir raklarda bile yetişir. Çiçeklerinin taşıdığı tan uzak tutmak: Müdür yeğenini koruyor. —Çevrebil. Doğanın korunması. Doğal balözüyle arılar için de iyi bir besin (bal) Arkadaşlarını korumak için yalan söylüyor. ortamların hızla bozulması bazı hayvan ve kaynağıdır. Korunga genellikle kuru ot el —5. Yiyecekleri, bir ürünü, vb. (tümleç +) bitki türlerinin azalmasına ve kimilerinin de de etmek amacıyla yetiştirilir. Yapraklan korumak, değişmeye, bozulmaya elveriş soyunun tükenmesine yol açmıştır. Bu ol saplarından daha yüksek besin değeri ta li olan bir şeyi İyi durumda, bozulmadan gu, özellikle sanayi toplumlarının doğu şıdığından fazlaca sapa kaçmadan erken saklamak, muhafaza etmek: Bu ilacı sı şundan beri, insan etkinliklerinin yarattığı biçilirse daha besleyici olur. caktan ve ışıktan korumak gerek. —6. Bir zarar ve sakıncaların artmasının sonucu şeyi korumak, onun iyi durumda kalma KORUNGALIK a. Korunga çayırı. dur. Bu nedenle birtakım uluslararası ve sını, niteliklerini yitirmemesini sağlamak: ulusal kuruluşlar doğanın korunması için Saçlarınızın parlaklığını bu kremi kullana KORUNMA a. 1. Korunmak eylemi. —2. önlemler almaktadırlar. rak koruyabilirsiniz. —7. Bir niteliği, bir gö Sığınma, sakınma. —3. Himaye edilme. Bu önlemler uluslararası alanda, İkinci rünümü, bir dunımu vb korumak, ona sa —Ask. Pasif korunma, askeri birliklerin ve Dünya savaşı’nın sonunda, BM'nirı hima hip olmayı, aynı durumda bulunmayı sür halkın, düşmanın her türlü etkinliğine karşı yesi altında. Doğanın ve doğal kaynakla dürmek: Umudunu korumak. Gücünü, korunması amacıyla, silah kullanmaksızın rın korunması için uluslararası birlik’in ku enerjisini, düşünme yeteneğini korumak. alınan önlemler. (Pasif korunma, sivil sa rulmasıyla somutlaşmıştır. Birlik milli park Geçen yıllara karşın güzelliğini koruyor, vunma örgütlerince alınan önlemleri de ların kurulmasında ve tehdit altındaki tür çiçek topluluğu —8. Bir şeyi korumak, ondan ayrılma kapsar.) || Sütre gerisinde korunma, tank, lerin ve biyotoplarının korunmasında mak, uzaklaşmamak: Başlangıçtaki hızı top gibi silahların atış yaparken ortaya çı önemli rol oynamaktadır. nı, yörüngesini korumak. —9. Bir âdeti, kıp atıştan sonra da bir sütre gerisine çe Unesco’nun 1970'te başlattığı İnsan ve alışkanlığı, bir kuralı korumak, onları uy kilmelerine olanak veren düşey hareket. biyosfer programı'nın (IBP) amacı, doğal gulamayı, onlara uymayı sürdürmek: —Biyol. Canlı varlıkların elverişsiz etken ve sosyal bilimlerin katkısıyla, biyosfer kay Zevklerini, alışkanlıklarını korumak. —10. lerden ya da bir saldırganın saldırısından naklarının kullanımı ve korunması için ve Bir durumu, bedenin belli bir dummunu kendilerini koruma işlevi. (Bk. ansikl. böl.) insanla çevresi arasındaki ilişkilerin düzel korumak, onu değiştirmemek, aynı ko —Çevrebil. Doğanın korunması, doğal tilmesi için akılcı bir temel geliştirmektir. numda, aynı durumda kalmak: Sessizliği çevrenin ve doğadaki canlıların korunma Dünya doğa fonu özellikle gelişmekte korumak. Ciddiyetini korumakta güçlük sı. (Bk. ansikl. böl.) olan ülkelerde etkinlik göstermekte ve milli çekmek. Bu pozisyonunuzu birkaç daki —Huk. Korunma alanı -> alan. parklar kurmaları ve yaşatmaları için on ka daha koruyun. —11. Bir etkinlik alanı —Ikt. Doğal kaynakların korunması, do lara yardım etmektedir. nı korumak, o alanı, özellikle mali açıdan ğal kaynaklar stokunun en iyi biçimde tü Doğayı koruma önlemleri bir türe özgü desteklemek, gelişmesine yardımcı ol ketilmesi ve işletilmesi amacına yönelik olabileceği gibi (Uluslararası balina komis mak: Sanatı, edebiyatı korumak. —12. Bir önlemlerin tümü. yonu'nun balinaları koruması) özel bir ya masrafı, gideri vb. korumak, onu karşıla —Mant. Komnma ilkesi, XIX. yy.’da alman sayla da sağlanabilir (Türkiye'de 1983 yı mak, ona denk gelmek. lında çıkarılan 2873 sayılı Milli parklar ka matematikçi H. Hankel tarafından formül- —Ask. Düşmanın gözetlemesini ve bas nunu). Bu kanunun amaci milli ve uiusiar leştirilen yöntembilimsel ilke. Bu ilkeye gö kın biçiminde girişeceği saldırılarını engel arası düzeyde değerlere sahip milli park, lemek için önlem almak. re, bazı nesneleri yöneten yasalar, bu nes doğa parkı, doğa anıtı '/e doğayı koruma adi korunga nelerin ait olduğu alan, daha geniş bir ala —Cerr. Kenar korumak, “kompres" deni alanlarının seçilip belirlenmesine, özellik (Onobrychis sativa) nın kapsamı içine girdiğinde, olduğu gibi len özel bezler yardımıyla, bir yaranın ke ve karakteri bozulmadan korunmasına, narlarını korumak. korunmalıdır (örneğin, doğal tamsayıların geliştirilmesine ve yönetilmesine ilişkin —Ikt. Ulusal piyasayı yabancı ürünlere toplam ve çarpımını yöneten yasalar [N], esasları düzenlemektir. karşı savunmak. göreli tamsayıların toplamı [Z] kapsamı içi —Tıp. Korunma, özellikle Pasteur'ün bu ♦ korunmak dönşl f. 1. Bir kimseden, ne girdiğinde korunmuş olarak kalır luşlarından sonra doğdu Gerçekten de, bir şeyden konınmak, kendini onun yarat lar), birçok bulaşıcı ve salgın hastalığın nede tığı bir tehlikeden, vereceği bir zarardan —Tem. parç. Kuarkların korunması, had- ninin bilinmesi bunlardan etkin bir biçim sakınmak, kendini korumak: Bu tür insan ronları oluşturan kuarkları yalıtmanın ola de korunmaya olanak veriyordu; organiz lardan korunun, Hastalıklardan korun naksızlığını öne süren kuram. (Herşey manın tepkileri ve hastalıktan korunmada mak. —2. Gebeliği önlemek için doğum sanki, çok düşük uzaklıklarda etkileşime sahip olduğu doğal yetenekler konusun kontrolü uygulamak: Hamilelikten korun girebilen kuarkların etkileşim potansiyeli, da edinilen kavramlar, korunmada tama mak için erkeğin de katılımı şarttır. (-» bunları ayıran uzaklıkla aıtıyormuş ve bu men fizyolojik işlemler kullanılmasını sağ GEBELİĞİN' ÖNLENMESİ.) udzaa bkulık p hoatadnrsoinyuenl s boonysuutzla brıinr ad eyağkelra şatlıığyoınr löandlıe. yAicni ckaokru, nhmaas tialelı kteladraınv i oarmtaayçal ı çkıokırşuınnı ♦ korunmak edilg. f. 1. Bir gözetimin, muş gibi oluşur.) ma farklıdır. Birincisi kişileri ayırma, karan korumanın konusu olmak, güvenlik altına —Tip Hastalıkların bir kişide ortaya çıkma tina, giysi, hava, su, besin, vb.'nin deneti alınmak: Çok iyi korunan bir askeri böl sını ya da topluluk içinde yayılmasını ön minden yararlanarak bulaşmaları önleme ge. —2. Bir şey sözkonusuysa, aynı du lemeyi sağlayan doğrudan yöntemlerin rumda kalması, niteliklerini yitirmemesi, tümü. (Eşanl. PROFILAKSİ.) [Bk. ansikl. ye çalışır; İkincisi ise tedavi edici etkenle bozulmaması sağlanmak: Bu tarihi yapı böl.) ri kullanır: antiseptikler, tetanos, difteri, lar çok iyi korunmuş. Bu ilaç ışıktan ko —ANSİKL. Biyol. Hayvanların ve bitkilerin vb.'den koruyucu serumlar, çiçeğe karşı runmalıdır. başvurdukları korunma yolları beş büyük Jenner aşısı ve bulaşıcı hastalıklar için çe kategoride toplanabilir; şitli aşılar; korunmanın en büyük aşama KORUMALI sıf. Elektrotekn. Korumalı 1. kaçma: tavşan tilkiden kaçar, midyeler larından biri, asepsinin anlaşılması ve tüm devre, bir elektrik donanımının bir koru denizyıldızlarından kaçar, göçmen kuşlar cerrahi girişimlerde titizlikle uygulanması ma düzeneğiyle korunan bölümü. || Koru kışın çok soğuk bölgelerden ayrılarak el dır. malı makine, iç bölümleri, gerek çalışır ken, gerek gerilim altındayken, kaza ile ya verişli iklimlere giderler; "Korunma” sözcüğü sanayi, araştırma, da isteyerek dokunmalara karşı mekanik 2. yeraltına saklanma: erişilmesi olanak vb. aiânlarda, fiziksel (ışık, ısı, radyoakti olarak korunan makine; bu korumanın ha sız gizli yuvalar ve inler ayrıca soğuğa kar vite) ya da kimyasal (yakıtlar, patlayıcılar, valandırmaya engel olmaması gerekir. şı da bir korunma yoludur; deterjanlar, vb.) etkenlerden korunmayla 3. gizlenme: kendini bulunduğu yere ben ilgili tüm yöntemlere de uygulanır. KORUNA a. (çoğulu, dörde kadar zetme (homokromi, homomorfi) ya da teh [dört dahil] koruni; dördü aşarsa korun). likeli bir türe benzetme (mimetizm) hay KORUNMAK KORUMAK. korunum KORUNUM a. Korunmak eylemi. (1959) ve Deniz kuvvetleri komutanlığına rik asit çözeltisi ya da şaraba yabancı bir 7006 —Fiz. Korunum yasası, yalıtılmış bir sis getirildi. 27 Mayıs 1960'tan sonra Mosko tat vermeyen yapışkan besin maddeleri sı teme eşlik eden fiziksel bir büyüklüğün va büyükelçiliğine atanması sonucu as vaştırılarak kaplanır. Yeni fıçılardaki ağaç değerinin, sözkonusu sistemin zaman kerlikten emekliye ayrıldı. Dışişleri bakan tadını gidermek için koruyucu kaplama iş içindeki evrimi boyunca bir başka sistem lığındaki görevinden istifa ettikten (1965) lemi, kimi ülkelerde fıçıların iç yüzü yakı le etkileşim olmadıkça değişmeden kala bir süre sonra Cumhurbaşkanı Cevdet larak, Türkiye'de buhardan geçirilerek ye cağını belirten yasa. (Bk. ansikl. böl.) Sunay tarafından Cumhuriyet senatosu rine getirilir. —Fizs. mekan. Ağırlık merkezinin korunu kontenjan üyeliğine atandı (1968), Konten —Tar. İngiltere ve iskoçya’da XV. yy.'dan mu, hareket halindeki bir cisim için, ağır jan grubu başkanı oldu. Cumhurbaşkan XVII. yy.’a kadar naibe verilen unvan. (Bu lık merkezi yörüngesinin iç kuvvetlere de lığı dönemini tamamlayan Cevdet Sunay’ unvan 1653 Anayasası ile CromweH’e ve ğil, yalnızca dış kuvvetlere bağlı olması ve ın yerine yeni bir cumhurbaşkanı seçimin rilmiştir) .Napolöon I 1806’dan 1813'e ka cisim iç kuvvetlerin etkisiyle biçim değiş de adayların mecliste yeterli oyu toplaya dar Ren konfederasyonu koruyucusu un tirse ya da parçalara ayrılsa bile bunun mamaları üzerine TBMM'de grubu olan vanını taşımıştır. geçerliliğini koruması özelliği (parçalanan üç partinin (AR CHR CGP) aralarında an —Uluslarar ikt. Koruyucu haklar, koruyu top mermisi, katları ayrılan füze vb.). laşması sonucu Türkiye Cumhuriyeti'nin cu sistem, yabancı malların girişine yasak —AnSİkl Fiz. Bir korunum yasası, kendi 6. Cumhurbaşkanı seçildi (1973). Siyasal lar, kontenjanlar, vergiler koyarak ulusal bütünlüğü içinde,ele alınan yalıtılmış bir yaşamın çalkantılı bir dönemine rastlayan sanayiyi destekleyen haklar, sistem. sistem için geçerlidir: etkileşim halindeki görevi, 6 nisan 1980’de sona erdi. Daha ♦ a. Muhafız. parçacıklardan oluşan bir sistemde bir sonra 12 Eylül 1980’e kadar Cumhuriyet —ANSİKL. Bot. Bitkilerde koruyucu doku büyüklüğün bireysel değerlerindeki deği senatosu doğal üyeliği yapan Fahri Koru üstderidir. Üstderi çoğunlukla kalınlaşmış şimlerin denkleşmesi ve toplu değerinin türk, geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü tır ve bir mum tabakasıyla kaplıdır; ayrıca değişmezliği sözkonusudur. (12 ekim 1987). Cenazesi Ankara Devlet türlere ve iklimlere göre az ya da çok ka torunum yasaları, homojen ve izotrop mezariığı’na gömüldü. lın olmak üzere mantarla da kaplı olabilir. olduğu varsayılan uzay-zamanın bakışım KORUYUCU sıf. ve a. 1. Bir şeyi dış et Çiçeklerdeki iki kılıf (çanak, taç) üreme or özelliklerine bağlıdır. Yalıtılmış bir sistem kilerden koruyan şey için kullanılır. —2. Bir ganlarını koruduğu gibi tomurcukların de, bu bakışımlardan herbirine, “hareket kimseyi koruyan, kayıran, gözeten kimse pullan da bunları kötü mevsimde koruma değişmezi" de denen, korunumlu bir fi için kullanılır; hami: Her çocuğun bir ko ya yarar. ziksel büyüklük eşlik eder Böylece, zama ruyucuya ihtiyacı var. —inş. Kapılar ve pencereler başlı başına nın homojenliğine enerjinin korunumu, —Bes. san. Koruyucu madde, maddele birer koruyucu sayılsalar da, bu sözcük, uzayın homojenliğine hareketin niceliğinin rin bozulmasını önlemek için kullanılan bir yandan mahremiyeti sağlayan ve ya korunumu, uzayın izotropluğuna ise açı katkı. pı içine girilmesini önleyen, öte yandan sal momentin korunumu eşlik eder. Uzay —Bot. Koruyucu doku, bitkinin buharlaş ışık girişini kısmen ya da tümüyle engel -zaman bakışımlarına bağlı bu korunum maya, dona, vb. karşı korunmasını sağ leyen pancurları, storları, kepenkleri, ek yasalarının dışında, kuramın daha soyut layan yüzeysel doku. (Bk. ansikl. böl.) lemli parmaklıkları belirtmektedir. bakışımlarına bağlı ve yük adı verilen fi ziksel büyüklüklerle ilgili başka yasalar da —Fizs. kim. Koruyucu kolloit, kolloidal bir KORUYUCU HEKİMLİK a. Hastalık vardır (örneğin ölçek değişmezliği), toru asıltıya katıldığında bu asıltının tortulaşma ların ve kazaların önlenmesiyle ilgilenen num yasası kavramı bütün fizik kuramla yit.a ( Kkaorrşuı ykuacrua rklıolılğloınit ıo alartrıarak np rsoutesienvleerr, kaorallpo- tıp dalı. Fahri Korutürk rında temel bir rol oynar. zamkı vb. kullanılır.) KORUYUCULUK a. 1. Bir başkasını KORUNUMLU sıf. Fiz. Mekanik enerji —Foto. Sürtünme ve çizilmelere karşı, du koruma; himaye: Onun koruyuculuğuna si (kinetik enerji artı potansiyel enerji) de yarlı yüzeylere sürülen jelatin ya da baş ne ihtiyacın var? —2. Korumak eylemi. ğişmez kalan bir sistem için kullanılır. ka geçirgen bir maddeden yapılmış kat KORVALD (Lars), norveçli siyaset ada (Karşt. YİTİMLİ.) man için kullanılır. mı (Nedre Eiker 1916). Tarım bilimciydi; KORUS. Tar. coğ. Gaziantep’te, Kilis'in —Isıbil. Su düzeyi göstergesi koruyucu 1962'de Hıristiyan demokrat parti’ye gir yaklaşık 15 km K.-B.'sında antik kent; ka su, bir kazanın su düzeyi göstergesi bo di; 1968'de bu partinin başkanlığına ge lıntıları Süngütepe köyünün G.'indedir. Bü rusunu, su düzeyini gözlemeye olanak tirildi. Ekim 1972’den ekim 1973’e kadar yük İskender ve Roma dönemlerinde sağlayacak ve boru kırıldığında cam par bir koalisyon hükümetini yönetti. AET ile önem kazanan kentin kalıntıları arasında çalarının çevreye fırlamasını önleyecek bi ticaret anlaşması yapmaya çalıştı; bu an kale, tiyatro, kilise dikkati çeker; ayrıca ro çimde çevreleyen zarf. laşmaya, Norveç’in Ortak Pazar a tam ma sikkeleri bulundu. —inş. Bir pencereye, bir kapıya eklenen üyeliğini sağlayacak bir "geçiş hükmü" koruma düzeneği. (Bk. ansikl. böl.) koydurtmaya çalıştı. «KORUTÜRK (Fahri), türk asker ve dev —Kad. hast. Periyodik olarak gebelikten let adamı (İstanbul 1903 - ay. y. 1987). Şû korunmak için kullanılan çeşitli madde ve ■KORVET a. (fr. corvette; orta hollanda- rayı devlet eski üyelerinden Osman Sabit yöntemleri kapsayan genel terim. ca corver, avcı gemi'den). 1. Yelken dö Bey'in oğlu. Deniz harp okulu'ndan (1923) —tozmet. Cildi, güneş ışınlarına ya da neminde kullanılan, firkateynle brik arasın sonra Deniz harp akademisi’ni ilk 7 mezun soğuğa karşı koruyan bir güzellik ürünü da savaş gemisi. (Bk. ansikl. böl.) —2. dan biri olarak bitirdi (1933) ve Dumlupı- için kullanılır, || Koruyucu madde, bakteri Günümüzde, denizaltılara karşı savaş için nar denizaltısı komutanlığına atandı. Yarbay leri öldürmeden çoğalmasını önleyebilen özel olarak silahlandırılmış orta tonajlı sa rütbesiyle Berlin deniz ataşeliğine gönde (bakteriyostatik) ya da bakteri ve mantar vaş gemisi. —3. Korvet kaptanı, kimi ül rildi (1942). Albay rütbesiyle Deniz harp öldürücü özellikler taşıyan ve bu nedenle ke donanmalarında, binbaşıya eşit deniz akademisi komutanı (1945), Deniz eğitim çeşitli kozmetik ürünlerinin bileşimine ka rütbesi. || Yük korveti, yelken döneminde, komutanlığı kurmay başkanı (1948), İstan tılan kimyasal madde. (Bu maddeler, koz deniz kuvvetlerinde kullanılan yük gemi bul Deniz komutanı (1950) olarak görev metik ürünü kullanan kimselerde, hem en- si. yaptı. Tuğamiral (1950), tümamiral (1953), feksiyonlu yaralara neden olan, hem de —ANSİKL. Filoların hizmet gemilerinden korvet (XVIII. yy.) koramiral (1956), oramiralliğe yükseldi ürünlerin yapısını bozan bakteri ya da oluşturulan korvetler firkateynlerden daha küçüktü, ancak onlar gibi üç direkle do mantarların çoğalarak yayılmasını önler.) natılır ve yirmi kadar topu vardı. "Korvet" —Kuyuc. Koruyucu halka, bir kuyu açma adı, ikinci Dünya savaşı sırasında denizal- çubuğunun üzerine geçirilen ve kuyu çe tıiara karşı özel olarak silahlandırılmış ve perine sürtünen çubuğun aşınmasını ön lemeye yarayan kauçuk halka. (Eşanl. konvoylara eşlik eden gemileri belirtmek için yeniden kullanılmaya başladı. PRCTEKTÖR.) —Oto. ve Bisikç. Koruyucu kılıf, içinden KORVUZİT a. (fr. corvusite). Miner. Do fren kumanda kablosu geçen, genellikle ğal vanadyum oksit (vanadil vanadat). boru biçiminde kılıf. j| Koruyucu toz lasti KORYAK, Koryaklar'ın konuştuğu pale- ği, eklemli bir birleştirmeyi, bir kolu ya da osibirya dili. eskiden bir askı donanımı yayını koruyan kılıf. KORYAK «mm* bölgesi, rusça -Siber Örneklenmiş bir sistemde, son ör Koryakskiy Natslonalnıy Okrug, Rusya neğin değerini bir sonraki örneğe kadar Federasyonu'na bağlı özerk bölge, koruyan düzenek. || Koruyucu ayarlama, Uzakdoğu’da Bering denizi'yie Doğu Si birya denizi arasında; 301 500 km2; 36 yönerge değerlerini gerek ani olarak, ge 000 nüf Yönetim merkezi Palana; 3 000 rekse zamana bağlı olarak az değiştire nüf. Anadır havzasından oluşur, rek tedirginlik doğuran büyüklüklerin et kisini azaltmaya dayanan ayarlama. KORYAKLAR, Doğu Sibirya'da yaşa —Spor. Karın ve karnın alt bölümünü ko yan halk, Koryaklar iki gruba ayrılırlar; ren- ruyan kemer. Kimi dövüş sporlarında, bu geyiğl yetiştiricileri ve balıkçılar. Geyik ye arada boksta takılması zorunludur. || Esk tiştiriciler bir göçebe yaşamı sürerler. Bu rimde, silahın eli koruyan, yuvarlak, ma na karşılık, balıkçılar yerleşik düzene geç deni bölümü. mişlerdir ve yarısı yer altında kalan evler —Şarapç. Koruyucu kaplama, kûvlerin şı den oluşmuş köylerde topluca yaşarlar. ra ya da şaraptaki asitlerden etkilenme Kültürel bakımdan komşuları Çukçeler’e mesi İçin yapılan İşlem. (Küvler ya tarta yakındırlar; ayı ve balina şölenleri düzen- Kosigin lerler, 1920’den 1991'e kadar kolhoz sis mu; hemokoryal etene oluşumunda en- KOSCİAN, Polonya'da kent, PoznarVın temine katıldılar. dotelyumiarın kopmasıyla annede mey G.-B.’sında; 22 000 nüf. Tarıma dayalı be 7007 dana gelen kan gölcükleri).) || Yumurta sin maddeleri (şeker, konserve fabrikala KORYAKSKİY NATSİONALNIY koryonu, döllenmiş yumurtanın dış zarı. rı, tütün) ve makine sanayileri. OKRUG -* KORYAK ulusa! bölgesi. KORYONİK sıf. (fr. chorionique'ten). KOSCİUSKO da*, Avustralya Cordil- KORYBANTES a. Esk. Yun. Phrygia’da Embriyol. Koryon tarafından üretilen mad lerası’nda dağ kütlesi, Muniong sırada Kybele rahipleri. Kendinden geçercesine delere denir. ğında, Yeni Güney Galler ve Victoria eya dans ederlerdi. (Gizemli cinler gözüyle letleri sınırında. Avustralya'nın en yüksek bakılan ilk korybantesler çoğu zaman ku- KORYPHAİOS a. (yun. söze.). Antikçağ noktası (2 228 m). Kış sporları. reteslerle karıştırılmıştır.) yunan trajedisinde ya da komedisinde ko- ro'nun başı. KOSCİUSZK0 (Tadeusz), polonyalı KORYDALLA. Tar. coğ. Anadolu'nun yurtsever (Mereczowsczy2na, Litvanya, G.’inde, Lykia bölgesinde antik kent; An KORYTHOS. Yun. mit. Paris ile Oino- 1746 - Soiothurn, İsviçre, 1817). 1774e ka talya'ya bağlı Kumluca’nın yaklaşık 1 km ne’nin oğlu. Annesi, Paris'i kıskandırmak dar Varşova, Almanya, Versailles ve Brest' B.'sındaydı. Kimi antik yazarlar kentten için onu Helene'nin yanına yolladı, Paris te harp sanatı okudu. Mutsuz bir aşk se Rhödiapolis, Gagai ve Phaselis gibi bir de onu öldürdü. —Tegea kralı, Telephe’yi rüveni sonunda amerikalı isyancılara ka Rodos yerleşmesi olarak söz ederler; an yanına'alıp yetiştirdi. —Zeus ile Elektra’ tıldı. istihkam albayı oldu (1776), West Po- cak yörede bulunan yunanca ve lykia di nın kızı, İtalya'da Tirren’in kralı, Etrüskler'in int'i tahkim etti ve Kongre tarafından tuğ lindeki ikidilli bir yazıttan lykia kenti oldu atası, İtalya'daki Cortona kentinin kurucu generalliğe yükseltildi (1783) ve amerikan ğu anlaşılmaktadır Lykia birliği üyesi olan su. vatandaşlığına kabul edildi. Polonya'ya Korydalla'da Roma döneminden, III. yy. KORYUM a. (lat. corium, deri'den). Çe- döndükten sonra, gene orduya alındı ve tarihli paralar bulundu. Kent, Bizans dö şitkanatlılar takımından böceklerin heme- ekim 1789'da tuğgeneral oldu. Ruslar'a neminde piskoposluk merkeziydi. 1842' litralarının kalın ve sertleşmiş bölümü. karşı yapılan savaşta Dubienka'da (tem deT.A.B. Spratt’in gördüğünü belirttiği ti (Çok büyük bir kalkanla donanan türler muz 1792) kendini gösterdi. Kralla anlaş yatro, su kemerleri ve öteki yapı kalıntıla de, koryum serbest kalan hemelitraların mazlığa düşerek istifa etti. Uzunca bir sü rının hiçbiri günümüze ulaşmadı. ön kenarına kadar uzanır) re yurtdışında kaldı (Fransa'da [Yasama KORYKOS. Tar. coğ. Anadolu’nun Ak KORYUSAİ, gerçek adı isoda Masa- meclisi kendisini fransız vatandaşlığına al deniz kıyısında, Kilikia Trakheia (Taşlık Ki- katsu, japon estamp ustası (XVIII. yy.'ın dı], Almanya’da), Kraköw’u ayaklandıra likia) bölgesinde antik kent; Kalykadnos rak (24 mart 1794) Ruslar'ı Ractawice'de ikinci yarısında Edo'da etkinlik gösterdi). (Göksu) nehri deltasının D.'sundaydı. Ken Şigenaga’nın öğrencisi oldu, Harunobu' yendi (4 nisan), Berlin ve Viyana'nın taraf- tin bir bölümü Mersin-Silifke yolu üzerin nun yapıtlarına benzeyen, turuncu tonlar sızlılığını elde edemeyince, Prusyalılar’ı de, Erdemli ilçesi kıyılarında, bir bölümü da kadın figürlerinden (tan) oluşan haşira Varşova kuşatmasını kaldırmaya zorladı (5 de karşısındaki adadadır (Kız* kalesi). İ.Û. -eleri (sütunlar için estamplar) ile ün yap eylül). Fakat 10 ekim 1794'te Maciejowi- 197'de Ptolemaioslar'dan Antiokhos lll'ün tı. ce’de Prusyalılar’a ve Ruslar'a yenildi. denetimine geçti. İ.Ö. I. yy.’da para bastı. 1796'ya kadar tutsak kaldı. Bir süre ABD' Roma döneminde bir liman kenti olan KORYÜREK (Enis Behiç), türk şair (İs de oturdu (ağustos 1797-mayıs 1798), Korykos, Bizans dönemindeki önemini tanbul 1892-Ankara 1949). Mülkiye mek- sonra Paris'e yerleşti (1798), burada as Ortaçağ'da da sürdürdü. 1448'de Kara- tebi’ni bitirdi (1913). Çeşitli memurluklar kerlik teknikleri üzerine çeşitli yapıtlar ya manoğulları'nca alındı, XIX. yy.'da terk da bulundu ve öğretmenlik yaptı. Yaşamı yımladı, Viyana kongresi’nde Polonya'yı edildi. Kalıntılar arasında kale, bizans sur nın son üç yılını, kendini dine ve tasavvu savundu. ları, roma kapısı, tapınak olduğu sanılan fa vererek geçirdi, ilkin aruzla şiirler ya yapılar, bir dizi sütun kaidesi (stoa olabi zan şair, tanıştığı Ziya Gökalp'in etkisiyle KOSENTİNE - KONSTANTİN. lir), nekropolis (lahitler, kaya mezarları, ka milli edebiyat akımına katıldı ve Hecenin KOSİ, Nepal’de ve Hindistan’da (Bihar) bartmalı ve yazıtlı mezar taşları) belirtile beş şairi'nden biri oldu. Serbest nazma akarsu; 550 km. Himalayalar’dan inen üç bilir. Yörede ayrıca V. ve VI. yy.'lardan kili geçiş denemeleri yaptı. 1927'ye kadar selsuyundan oluşur, Sivalikler'i aşar ve seler vardır. yazdığı şiirlerini aynı yıl basılan Miras ad Bhagalpur'un aşağı kesiminde Ganj'a ka lı kitabında topladı. Tasavvuf şiirlerini içe vuşur (sol kıyıdan). Himalayalar'dan inen KORYNEPHOROS a. Antik. 1. Tiran ren Varidat-ı Süleyman' ın (1949) önsözün ırmakların en çok zarara yol açanıdır. Pelsistratos'un muhafız askeri. —2. Sik- de, mevlevi şeyhi trabzonlu Çedikçi Süley yon’da soyluların emrindeki köylü. KOÜCE, macarca Kassa, Çekoslovak man Çelebi'nin (XVIII. yy.) ruhu ile nasıl ya'da kent, Doğu Slovakya’nın merkezi, KORYO, Kore'de 918'de Vanggon tara ilişki kurduğunu anlatır ve şiirlerini ondan Hornâd kıyısında; 200 900 nüf. Bu eski fından kurulan ve XIV. yy.'a kadar süren aldığı esinle yazdığını söyler. Şiirleri toplu siyaset ve yönetim merkezinde birçok anıt hanedan. Silla hanedanının yerini alan olarak Miras ve güneşin ölümü adıyla ölü (özellikle XVII. ve XVIII. yy.’dan kalma Par- Koryolar başkentlerini Songdo'ya (Kae- münden sonra yayımlandı (1951). ler'lere özgü gotik üslubunda güzel bir ka song) taşıdıktan sonra, Kore'nin toprak KORZA a. Denize. Su içindeki iki ya da tedral ve belediye konakları). Teknoloji bütünlüğünü sağlamaya giriştiler. Önce birçok zincirin birbirine dolaşması, takıl müzesi. Komşu tarım ve orman bölgele Gûney-doğu'yu barışa kavuşturdular, ar ması durumu. rinin pazarı olan Kosice hem bir karayolu kasından da kuzey sınırı boyunca sağlam savunma hatları kurdular. Yönetimi yeni KORZENİOWSKİ (Jözef), polonyalı ya ve demiryolu merkezi, hem de bir meta den örgütlediler, toprakları yeniden dağıt zar (Brodöw yakınında, Galiçya, 1797 lürji kombinasının baş rolü oynadığı bir sa tılar. Bü arada buddhacılık tüm Kore'de, -Dresden 1863). Gözleminin gerçekçiliği nayi kentidir. 1945'te sovyet ordusunun yayılmaktaydı (Sutra’nın, Tripitaka olarak yapıtının ayırıcı niteliğini oluşturur. Oyun kurtardığı ilk Çekoslovak kentidir; Çekos yayımlanması XIII. yy.’da çok büyük çap ları arasında, Karpaccy Gorale (1843) adlı lovak bağımsızlığının ve birliğinin yeniden ta bir girişimdir). Koryo hanedanı 1225’te dramıyla ve aristokrasiyi suçlayan les Ju- doğuşu burada ilan edilmiştir (“Kosice ilk moğol istilasına karşı koymak zorunda ifs (fr. çev.) [1843] ile Demoiselle mariöe hükümet programı", 5 nisan 1945). kaldı. Önceki yüzyılda Curçenler'in saldı (fr. çev.) [1845] adlı komedileri anılmaya KOSİGİN (Aleksey Nikolayeviç), rus rılarıyla zayıflamış olan ülke, 1280'de Mo- değer. Soylu sınıfın çöküşünü ve yıkılışını devlet adamı (Sen-Peterşpurg 1904 - ğollar'ın eline geçti. Son Koryo kralları sa sergileyen ve Balzac’ı çağrıştıran toplum Moskova 1980). 15 yaşındayken gönüllü rayda büyük etkinlikleri olan buddhacı ra sal içerikli romanlar da yazdı (Parents [fr. olarak Kızılordu'ya katıldı. 1927 yılında hiplerin elinde oyuncak oldular Hizipler çev.], 1845; Spekulant, 1846; Collocation Komünist partisi'ne girdi. Tekstil sanayisi arasındaki kavgalar bir türlü bitmek bilme [fr. çev.], 1847). halk komiseri (1939), RSSFCD halk ko diğinden moğol egemenliğinin sona er miserleri konseyi başkanı (1943-1946), mesi (1368) de ülkeyi bağımsızlığına ka- KOS -» İSTANKÛY. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği vuşturamadı. 1392'de general Lee Song- KOSALA, eski Hindistan'ın kuzey bölge Bakanlar kurulu başkan yardımcısı (1960 gye’nin yönettiği askeri bir ayaklanma Kor- si (İ.Ö. I. binyıl). Destanlarda söylendiği -1964), 1964 yılında başbakan oldu. Ye yolar’ın yıkılmasına ve son Kore haneda ne göre bölgede Rama krallığı hüküm tenekli bir iktisatçı ve yöneticiydi, 1941 yı Tadeusz Kosciuszko nının (Li hanedanı) kurulmasına yol açtı. sürmekteydi ve başkenti Ayodhya idi. lında alman istilasından sonra SSCB'nin J. Grassi'nin yapıtından KORYON a. (fr. chorion’dan). Dokubil Buddha döneminde Hindistan’ın on altı sanayi potansiyelini ülkenin doğusuna nak Christian Josi’nin Epitelyumlu bir yapıyla bir arada bulunan büyük bölgesinden biri durumuna gel letmekle görevlendirildi. 1948-1953 arasın renkli bir hollanda gravürü (ayrıntı) mbauğkdoozkau tsaub aoklausşıu, mbau.ğ ı(rBsaağk ırespaiktetalykui mkausylı dSia k(beuta didöin).e Om dzaem baanş kKeonstlaelrai 'dŞar ayvaaşsatiy avne dneat tMi. a1l9iy4e8 v'dee H paafirft isnainn aPyoi lbrtabküaron'lsıkulnaarı ngıi rydöi, Bibliothbgue nationale, Paris 1952'de yedek üyeliğe indirildi. Hruşçev'in la bir arada bulunan bağdokusunu, ba Prasenacit krallığı, Magadha hükümdarı iktidara geçmesinden sonra 1959'da Gosp- ğırsak boşluğu yönünde koryona, kas ta Acataşatru'nun rakibi oldu. Kosala aşağı bakası tarafında ise mukoza altına ayırır; yukarı şimdiki Audh bölgesine denk dü lan başkanlığına atandı ve 1960'ta parti derinin koryonu alt deridir.) şer. prezidyumuna yeniden girdi. Hruşçev'in —Embriyol. Etene koryonu, trofoblastın 1964'te Başbakanlıktan uzaklaştırılmasın kalınlaşmış dış zarı. (Bu zarın altında al- KOSALİ a. Dilbil. AVADHİ'nin eşanlamlı dan sonra Brejnev ve Podgoıni'yle birlikte lantoit kılcal damarlar çoğalır ve zar an sı. SSCB kolektif yönetimini üstlendi. Bakan nenin dokularıyla temas eder [epitelyokor- KOŞAM, Hindistan’da (Uttar Pradeş) lar kurulu başkanı olarak, iktisadi sorunları yal etene oluşumunda dölyatağı mukoza yer, Cumna kıyısında, Allahâbad’ın yak çözmeye çalıştı; bu amaçla, işletmelerde sı; mezokoryal etene oluşumunda dölya laşık 50 km B.-G.-B.’sında, eski Kauşam- daha özerk ve yetkili bir yönetim biçimi uy tağı koryonu; endotelyokoryal etene olu bi*'nin bulunduğu yerde. Önemli arkeo guladı ve maddi destek öğesini daha ge şumunda dölyatağı damarları endotelyu- loji siti. niş bir biçimde kullandı. Dış siyasette de