ebook img

Bilinmeyen Yönleriyle Hz.Muhammed'in Ölümü - Arif Tekin PDF

438 Pages·2011·1.43 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Bilinmeyen Yönleriyle Hz.Muhammed'in Ölümü - Arif Tekin

ARİF TEKİN BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE Hz. MUHAMMED’İN ÖLÜMÜ YURT KİTAP YAYIN Yayın Tarihi 2011-04-06 ISBN 9759025885 Baskı Sayısı 1. Baskı İÇİNDEKİLER Sunarken Hz. Muhammed'in Hayber'de Yediği Zehirli Et Olayı Tebük'te Hz. Muhammed'e Karşı Suikast Girişimi Ayşe Ve Hafsa'nın Hz. Muhammed'e İçirdikleri İlaç Halife Ebubekir Halife Ömer Hz. Ali Ve Eşi Hz. Fatma Hz. Muhammed'in Çocukları Var Mıydı? Halife Osman Hz. Muhammed'in Ölüm Nedeni Neden Hep Gizli Tutulmuştur? Bazı Din Adamlarının Savunmaları Bitirirken Dipnot Kaynakça Bu çalışmamı, tabulara karşı mücadele veren, kurtuluş yolunu geçmişte ve insan ötesinde değil; ancak insanoğlunun kendisinde arayan, evrensel barış için çaba harcayan ve bu yolda çözüm üreten, fedakârlık gösteren tüm duyarlı insanlara ithaf ediyorum. SUNARKEN Bu çalışmamda Hz. Muhammed'in en yakın çevresi tarafından iktidar hırsı yüzünden nasıl bir siyasi cinayete kurban gittiğini anlatmaya çalışacağım. Bunu yaparken de kanıt olarak sadece elimdeki İslami kaynakları kullanacağım: Konuya ilişkin Kur'an'da birkaç ayet var, onları sunacağım; yanı sıra İslam literatüründe güvenilir sayılan hadislerden net bilgiler aktaracağım. Bir de yerine göre müsnedlerden, tabakat ve siyer kitaplarından, tefsir, sebeb-i nüzul denilen ayetlerin sebep-sonuç ilişkisini irdeleyen eserlerden, meşhur İslam tarihçilerinden de bilgiler sunmaya çalışacağım. Kısacası, elimde İslam camiasında kabul görmüş kaynaklardan başka bir veri yok. Zaten hangi eserlerden yararlandığımı dipnot olarak belirteceğim. Ayrıca alıntı yaptığım kaynakların bir listesini de kitabın sonunda kaynakça adı altında ekleyeceğim. Kısacası, bu çalışmam İslami kaynakların bir ürünüdür. Burada, "Asırlar gelip geçmiş, kimse böyle anlatmamış; sadece bu yazar mı bu bilgileri kavrayabildi?" gibi sorular sorulabilir. Ben bu soruların muhatabı değilim. Çünkü az önce de ifade ettiğim gibi, bu bilgileri İslami kesimin kabul ettiği eserlerden temin ettim. Benim için çokluk önemli değil; tersine ilim, akıl ve insanoğlunun yararı söz konusudur. Mesela; bir milyardan fazla insan Hz. İsa'ya şu veya bu şekilde inanıyorsa veya milyonlarca insan öküze tapıyorsa, benim de İsa'ya inanmam veya öküze tapmam gerekmiyor! Her çokluk gerçektir-doğrudur diye bir kural yok: Tıpkı inanç konuları gibi. Biliyorum, karşımda İslam’dan beslenen siyasiler var, safça inanan dini akademisyenler var veya birkaç yayınım satılsın, para kazanayım diyen ve bu nedenle İslam'a toz kondurmak istemeyen İslamologlar var. O bakımdan işlediğim konuları en ufak ayrıntısına kadar sağlam tutarım. Bildiklerimle ilgili gayet emin bir şekilde işimi yaparım. Bu tür kitapları yazmakla birilerinin inançlarıyla oynamak gibi bir düşüncem asla söz konusu değildir. Bana göre eğer insan bir dalda uzmansa ve hele uzman olduğu alan da tüm insanları ilgilendiriyorsa ve ben vicdan sahibiyim, kendimi sorumlu hissediyorum diyorsa, bildiklerini kamuoyuyla paylaşmayıp da, tersine kendisiyle beraber toprak altına götürüyorsa, bundan daha ağır bir kayıp olamaz. Hatta bu bilgiyi harekete geçirmemek bir insanlık suçudur. En azından ben böyle düşünüyorum, bakış açım bu. Bilindiği gibi bundan bir süre önce Danimarka'da Jylands- Posten Gazetesi, İsveç'te de karikatürist Lars Vilks tarafından Hz. Muhammed'in karikatürü çizilmişti. Lars'ın çizdiklerini gördüm ama Danimarka'da çizilenleri görmedim. Benzer yaklaşımlar çok yanlış ve olsa olsa ancak provokasyon olabilir. Ben bu gibi çıkışları yanlış buluyorum. Hollanda'da Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders'in de Hz. Muhammed'in icraatıyla ilgili bir film yapmakta olduğunu basından öğrendim. Bunun ne kadar gerçekçi olduğunu bilemiyorum. Demek istediğim, kutsal dinlerin kaynakları ele alınırken bilimsel bir mantıkla değerlendirilmeli; insanların dini inançlarına hakaret etmekle, boş saldırıyla bir yere varılmaz. O nedenle diyorum ki kutsal dinleri ve kaynaklarını, medeni ve ilmi çerçevede ele almak, değerlendirmek ve hatta eleştirmek ayrıdır, rastgele saldırmak ayrı... Ne yazık ki az sayıda da olsa zaman zaman bu gibi yanlışlar yapılıyor. Burada basit bir örnek vereyim: Bilindiği gibi HAZRET kelimesi Muhammed zamanında olmadığı, sonradan kullanıldığı ve üstelik de Farsça bir kelime olduğu halde, ben yine de itina göstererek bunu hep kullandım, Hz. Muhammed dedim. Ali ve eşi Fatma, halk nezdinde hazretle anıldıkları ve bu şekilde meşhur oldukları için, onlar için de Hz. kelimesini kullandım. Kullanılmayan yerler varsa demek ki dikkatimden kaçmıştır. Benim için önemli olan özdür; yoksa kelime oyununa takılmak gibi ucuz şeyler âdetim değildir. Johannes Kepler'in (1571-1630) güzel bir sözü var: "Bir âlimin eleştirisini milyonlarca cahilin alkışına tercih ederim". Böyledir; bir toplumda eleştiri özgürlüğü, tartışma özgürlüğü kısıtlıysa o toplumun ilerleme şansı olmadığı gibi, huzuru da mümkün değildir. Dünyaya bir kuş bakışı bakalım, düşünce- inanç ve ifade özgürlüğünün olmadığı ülkelerin durumları ortada. Belirttiğim bu özgürlüklerin yolu ve zemini de tabii ki sağlıklı bir demokrasiden geçer. Bu çalışmamda Hz. Muhammed'in ölüm nedenini anlatırken, ağırlıklı olarak şu bölümler üzerinde duracağım: - Hayber'de Yahudi bir kadın tarafından kendisine verilen zehirli et olayı. - Tebük'te Hz. Muhammed'e karşı en yakın arkadaşları tarafından yapılmak istenen bir suikast girişimi var; bunu detaylıca açıklayacağım. Aynı zamanda Veda haccı dönüşünde en seçme sahabeler tarafından Hz. Muhammed'e karşı tertiplenen başka bir suikast girişimi var, bunu da anlatacağım. - En önemlisi de Hz. Muhammed'in vefat ettiği sırada, onun isteği dışında, eşleri Ayşe ve Hafsa tarafından kendisine ağız yoluyla verilen ilaç olayı var; bunun üzerinde duracağım. Bunları anlatmakla birlikte Hz. Muhammed'in öldürülmesinin neden gizli tutulduğu sorusuna kısaca açıklık getirmeye çalışacağım. İşleyeceğim konular ilginç ve halk nezdinde bilinenlerin tam tersi. O bakımdan insan haklı olarak, “Acaba bu ciddi, hatta trajedik sayılan olaylara karşı İslam tarihçileri, Kuran yorumcuları, siyer ve tabakat yazarları, İslam'ın meşhur yazarları ne gibi savunmalar yapmışlar?” diye sorabilir. Onun için bu ünlülerden de en zirvedekilerden birkaçının konularla ilgili savunmalarını sunacağım. Kitapta ayrıca Hz. Fatma ve eşi Hz. Ali'nin başına gelen olumsuzlukları özet şeklinde anlatacağım. Çünkü bu konuda da gerçekler Müslüman kamuoyundan hep gizlene gelmiştir. İslami kaynaklarda bu konuda yeterince bilgi var. Bu arada halk arasında Ebubekir'in de ölüm nedeni farklı biliniyor; buna da açıklık getireceğim. Yani bugünkü tabirle Ebubekir'in bir siyasi cinayete kurban gittiğini ve bunu yapanın da halife Ömer olduğunu kanıtlarıyla birlikte sunacağım. Yine halife Osman'ın Müslümanlar tarafından linç edilmesi olayı var, onu da işleyeceğim. Halife Ömer birçok konuda ağır bir şekilde suçlanıyor. Bu suçlamaların doğru olup olmadığını tam olarak anlayabilmek için onun bilinmeyen yönleriyle ilgili bazı çarpıcı bilgiler vereceğim. Yine Müslüman kamuoyu tarafından Hz. Muhammed'e mal edilen çocuklarla ilgili bir yanlış bilgilendirme var; bunu izah edeceğim. Kısacası, bu çalışmam bugüne kadar Müslüman kamuoyuyla paylaşılmayan farklı bilgilerden oluşmaktadır. BÖLÜM 1 - HZ MUHAMMED'İN HAYBER'DE YEDİĞİ ZEHİRLİ ET OLAYI Hz. Muhammed'e karşı yapılan suikastları işlerken böyle masalımsı, ona karşı güya düzenlenip de mucize sonucu başarısız kılınan suikastleri anlatmayacağım. Örneğin, Cabir b. Abdullah'ın anlattığı şu olay: "Bir yere baskın düzenlemiştik; bir ara istirahat için gölgeye çekildik. O arada Hz. Muhammed kılıcını bir ağaca asıp o ağacın altında uzanırken adamın biri gelip onun asılı kılıcını alır ve kendisine, "Ey Muhammed; bugün kim seni elimden kurtaracak, seni öldüreceğim." der. Hz. Muhammed de, "Allah beni kurtarır." yanıtını verir. Bu soru, o adam tarafından üç sefer tekrarlanır ve Hz. Muhammed'den aldığı yanıt da hep aynı... Sonuçta Allah tarafından adam etkisiz hale gelir, vücudu sanki donmuş, felç olmuş gibi olur ve kılıç kullanamaz hale gelir." Bu hadis en başta Buhari ve Müslim'de anlatılmaktadır. (1) Cabir b. Abdullah bu olayı üç farklı içerikle anlatır... Birinde sanki orada bulunan herkes, Muhammed ve adamı izlemiş gibi bir aktarım söz konusudur; diğerinde, Muhammed'in arkadaşları o adamı görünce bağırıp çağırmışlar, adam da korkudan ona bir şey yapamamış şeklinde bilgi verilir, bir diğerinde ise, 'böyle bir olay meydana geldi, ancak Hz. Muhammed bize anlattı, biz görmedik' şeklindedir. İşte tek kişiden üç değişik şekillerde anlatılan bir masal. Bir diğer örnek de Süraka b. Malik'ten. Hz. Muhammed Mekke'den Medine'ye göç ettiği sırada kendisine inanmayanlar, Süraka'ya, "Muhammedi öldürürsen sana yüz deve mükâfat vereceğiz." deyince o da atını alıp Hz. Muhammed'in peşine takılmış. Bu paralı katil (Süraka) Muhammed'e yaklaştıkça atı hep kumda batıyormuş, Muhammed'e ulaşamıyormuş. Sonunda adam kendi kötü planından vazgeçip İslamiyet'i kabul etmiş. İslami yazarlar, sanki benzer şeyler olmuş gibi bu örnekleri ballandıra ballandıra hep anlatmışlar kaynaklarında. İşte bu çalışmamda anlatacağım suikast olayları çok farklı ve dünya tarihinde hep olmuş ve olacak şeylerden. Özetle; bu çalışmamda az önceki örneklerde olduğu gibi benzer akıl dışı olayları işlemeyeceğim. Başka bir kaynağımda Hz. Muhammed'in Hayber'de yediği zehirli et olayına kısaca değinmiştim. (2) Olay şuydu: Hz. Muhammed ve arkadaşları Hayber baskınında Yahudilerin çoğunu öldürüyor, kadın ve kızlarını da cariye olarak ele geçirip kendi aralarında dağıtıyor. Bu arada o sırada 60 yaşında olan Hz. Muhammed de kendine 17 yaşında ve daha yeni evlenmiş Safiye'yi alıyor. Üstelik de eski eşini canlı olarak ele geçirip katlettikten sonra. İşte o kitabımda bunları anlatırken, Hayber'de Hz. Muhammed'e karşı gerçekleştirilen bir suikast olayına da özet şeklinde değinmiştim. Bir kere o kaynağın konusu zaten farklıydı. O yüzden bir vesileyle orada özet şeklinde bu zehirleme olayına değinip geçtim; ancak olay o kadar da basit değildir. Hz. Muhammed'in ölümü cidden kuşkuludur. Bu çalışmamda, ölümüyle ilgili bugüne kader hiç değinilmeyen karanlık noktalar üzerinde duracağım.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.