Kieran Kramer - Beni Uzaklarda Arama www.CepSitesi.Net fiiriş IHOS Dıd, Nuıloıı Kımııı oun on (İç yılgındaki kızı I.aıly Mıuy “Molly” I nırbııııks, iliklerini lırçalarken. kahvaltı iyin yııımırla kırarken ya ılıı ala binerken, duygularla dolup takıyordu. Kimsenin onun gibi ilerin duygular yııkiıınııılıgına emindi konu ne olursa olsun İşte hu yüzden Mallan Dllkü’nUn her yıl düzenlediği Noel balo sunda hırkese tutkularım açıklamalıydı. Açıklamazsa, (lltlrdü. fin azından ruhu (Hürdü. Bu geleneğin tarihi yüzyıl öncesine uzanıyordu. Yetişkinler balo salonuna çekilmeden önce onlara bir bilmece, şaka veya şiir sunan ilk çocuk o olmazdı herhalde. Ama Dük’Un en büyük oğlu Roderick’e beslediği derin, ateşli aşkı gösteren orijinal bir dizeyi ilk kez o okuyacaktı. Şiirde adını Robert olarak değiştirmişti. Şiiri yazmak biraz ustalık gerektiriyordu; diğer türlü Roderick, ablası Peııelope’yle olan nişanını baloda, hemen oracıkta atabilirdi ve bu hiç iyi ol mazdı. Roderick balo bitene kadar beklemeliydi. Molly o zamana 5 Ki er an Kramer kadar uyuyakalmamayı umdu çünkü eğer Roderick babasının malikanesine gelip gece yarısından sonra, yani Noel Giinii ona evlenme teklifi ederse bunu kaçırmamalıydı. Penelope bunu umursamazdı. Zaten kuytulara çekilip Roderick 'in erkek kardeşi Harry ile öpüşüyordu. Bütün bunlar da şiirde yazmalıydı. Çünkü aşık bir kadın gerçeği söylemeliydi, değil mi? Ama elbette Molly’nin şiirinde Penelope, Persephone; Harry de Bany olmuştu. Kimse bu vefasızlığı anlamayacaktı. Molly dışında. Ve o harika dörtlük sayesinde Roderick iki sinin birbirleri için yaratılmış olduğunu tahmin edecekti - yani Molly biraz daha büyüyüp Londra’daki Miss Monroe Genç Ha nımefendiler Akademisi’ni dört yılda tamamladıktan sonra. Pe nelope o okulda kızların her sabah çikolata ve çörek yediklerini ve canlan ne zaman isterse ince danteller ve yeni şapkalar alma ya teşvik edildiklerini sanıyordu. Molly, Londra’ya gitmek için sabırsızlanıyordu! Sıra ondaydı. Kalabalık, saçma bir bilmece okuyan küçük bir çocuğu alkışlıyordu. Molly ellerini yeşil kuşaklı, kenarları oyalı yeni beyaz elbisesine sildi ve heyecanlanmamak için önünde top lanmış kalabalığı iç çamaşırlarıyla hayal etmeye çalıştı. Derin bir nefes aldı ve hayatını, iyi yönde değiştireceğine emin olduğu şiiri ezberden okumaya başladı. TRAJİK BOYUTLARDAKİ AŞK DÖRTGENİ Robert, Robert, neden Robert? Persephone kuytularda, Genç Barry 'yi öperken, Sen onun alyansını takacaksın. Beni Uzaklarda Arama Persephone, Persephone neden Robert 'ı Bu kadar incitiyorsun? Robert güneşken, Barry sadece bir ay. Barry hiçbir şeyken, Robert 'm her şey olduğunu görmüyor musun? Barry, ah, Barry, Neden kendi gerçek aşkını bulmuyorsun? Ablam senin değil, başkasının. Ama onu çalarsan, Belki de ben ağabeyinle evlenirim! İşte. Molly kağıdını katladı ve balo salonunda bir sessizlik oldu ğunu fark etti. İyi bir şair olduğunu biliyordu ama gerçekten bu kadar iyi miydi? Kafasını kaldırıp Roderick’e baktı ve ağzının açık olduğunu fark etti. Penelope’nin de öyle. Harry’nin de. Aslında herkesin ağzı açık kalmıştı. Boğazındaki yumruyu sevinçle temizledi. Aşk onu şiirle kanatlandırmıştı. Birkaç kez gözlerini açıp kapattı. Hâlâ kimse konuşmuyordu. Kimse alkışlamıyordu da. Roderick, Harry’ye baktı. Dudakları ince bir çizgi halini al mıştı. Sessizce, “Seni alçak pislik,” dedi. Harry geriye doğru bir adım attı. “Roderick-” Penelope gözlerini Molly’ye dikti. “Bunu nasıl yaparsın?” dedi boğulurcasına. Sonra yüzü pancar gibi kızardı ve yüksek sesle, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Roderick masanın üzerinden atladı. Yumruklarını sıkmış, 7 Kieran Kramer gözü dönmüş bir şekilde Harry’ye “Seni öldüreceğim!” diye kükredi. Ve Harry'nin üzerine allayıp ona vurmaya başladı. Harry de onun çenesine yumruk attı. Tüııı kadınlar çığlık atmaya başladı. Düşes bayılarak yere düştü. Hizmetlilerden biri onu hemen kaldırdı ve balo odasından dışarı çıkarmak üzere kucağına aldı. Düşes kafasını kaldırdı. Güçsüz bir sesle, “Çocuklar, lütfen olay çıkarmayın. Özellikle de Noel’de,” dedi. Molly boğazını tuttu. Neler oluyordu? Neden? Neden? Dük, “Roderick! Harry!” diye bağırdı. “Hemen kesin şunu!” Ama durmadılar. Güreşerek, yumruklaşarak ve dövüşerek bü yük masanın çevresinde itişmeye devam ettiler. Kalbi hızla çarpan Molly, “Roderick!” diye bağırdı. “Aşkım!” Ama sesini duyuramadı. Salon çok gürültülüydü. Konuşma lar, bağırmalar,ağlamalar, çığlıklar, kırılan bardaklar... İnsan ka labalığı kavganın etrafını sarmıştı. Molly kalabalığı yardı ve Harry’yi yerde sırt üstü yatarken gördü. Etrafında kırılmış Çin porselenleri ve kadehler vardı. Ro derick dengesiz bir şekilde sallanıyordu. İkisi de hızlı hızlı nefes alıyordu. Sutton Kontu masadan kalktı. “Leydi Mary!” Alı, hayır, Mary. Babası onun resmi ismini kullandığında başı belada demekti. Kont büyük koridora çıkan kapıyı işaret ederek “Odana git!” diye bağırdı. “Ama ben burada yaşamıyorum, baba!” diye haykırdı Molly. Sutton Kontu’nun yüzü bembeyazdı. “Umurumda değil. Bir odaya git işte. Burası hariç herhangi bir odaya!” Molly’nin gözleri yaşlarla doldu. Gözlerini kırpıştırarak ağla- mamaya çalıştı ve yavaşça arka tarafa doğru yürümeye başladı. Fakat o sırada Harry ayağa kalktı ve Roderick’i omuzlarından tuttu. Kalabalığı yararak Roderick’i ittirdi ve onu duvara yapış tırdı. Beni Uzaklarda Arama Molly salonun öbür ucuna doğru koşarken ayaklarını hisset miyordu bile. I larry’nin sırtına atladı, ayaklarını beline doladı ve gözleri tersten de olsa, onun gözlerine bakana kadar saçını çekti Molly haykırarak “Seni yaratık!” dedi ve Harry’nin saçlarını daha da sert bir şekilde çekti. “Bırak onu!” Harry sola doğru sendeledi, gövdesini şöyle bir salladı ve Molly yere düştü. Off. Canı acımıştı. Gerçekten çok acıdı. Ama Molly’nin ya ralarım sarmaya vakti olmadı. Roderick, Harry’nin arkasından geldi, yumruğunu kaldırdı ve Harry’nin burnuna bir yumruk attı. Molly çatırdama sesi duydu. Her yere kan sıçradı. Harry burnunu tutarak öne doğru eğildi “Seni asla-” diye so luk soluğa konuştu, sonra yavaşça Roderick’e baktı. “Seni asla incitmek istemedim,” dedi. Sessizlik oldu “Hayıııır!” Penelope yakın arkadaşlarıyla beraber bir köşeye sinmiş, ağlıyordu. “Roderick, lütfen. Dur.” Gözyaşları yanakla rından süzülürken ellerini ovuşturdu. “Seni seviyorum.” Roderick bağırarak, “Öyle mi?” dedi. “Gerçekten seviyor musun?” Penelope kafasını salladı. Sesi titreyerek, “Evet,” dedi. “Hem de çok.” Roderick’in yumrukları gevşedi. Kardeşine tiksinerek ve bi raz da acıyarak baktı. Penelope’nin yanına giderken Molly’ye bakmadı bile. Pene lope kollarını onun boynuna doladı ve sımsıkı sarıldılar. Rode rick daha temkinli sarılıyordu ama Molly, Penelope’nin gözlerin deki saf sevinçten onu affettiğini anlamıştı. Molly’nin kalbi sıkıştı. Herkes Penelope’yi atfetmişti. Ne de olsa o mükemmeldi. Dük, yorgun ve... üzgün bir sesle, “Sen orduya katılacaksın, \ M O't ll.ııı , dedi I‘m, *! k*-« *ml‘tk,tlltı mıhımı II c, İli*' ,İlinim ,,.(t it, mm,in -tllr«lı„- olun »m,m>,l«h,kl,<n (|*v, Um, ■ . WI*1» ''Oinnılnlnklmımı blllıoınm ,,, l • i • >ı t İM** \>**^ >V,-IK y»ıt,„, »yıl «v* Ivumndmı kolkllt mt^ıOv *'-»•»:' djlvmevvkh'IİU l;U." »*i\ V* «'-İlimli »>M,I İllin İn \,Um m, ı**dıtıK v'ğı vn men grit'keule, I Oğıt-ııdlkUm «omu m k-s* ırkım teıiıHHifııMi' 11 emmtmı kadın burada mmIii ı-nJt ♦övl'dv bile 'i" Hat" ««i Mmuklnımdnkl kmı lek®*lhirt dı,ıt\k< \ ,ı^l Ivmlv'«•* olmuştu Orn-e NıtmsmÎK somiı ıijjjtb*> ine baktı tistvıs, ıciui cvketvk. "Kv'ikm* ö\ le. es lal Ya, m burada İm |«ı,m,w lıeıhesm nesim ila*,a ,1a nıtıracnk. değil mi 1 dedi **a,ı\ elme tur kadeh şarap aldı. kafasına dikti s e tekrar ııuısa- '*k\',\lv Kodeıivk'elVnelot'e se "Mutluluğunuza." dcd’ İkisi ıW oes «ş- \vrmedi İlana sonra Mo<b >< baktı V sen. her şeşe bunumu sokan «tâkhk Umatım sobanınız bir ilaha hiç kesişmez " Lord SuttvMi. \akn zamanda kesısmeseceği muhakkak." dedi "Hugün burada olan ola' lar. kızımın c\ de \ es a Londra'da k> Miss \iomve Akademisi'ndc alacalından daha sıkı bir eğin mc ihtisas ı okluğunu gösterdi. O da uzağa gönderilecek. Yarın dan sonra. \orkshire‘a " Uzağa mı-11 ondra'sa değiI de Yorkshirea mı1' Noel'den bir gün sonra mı* \*o*tş "Hayır1" dişe haş kırdı Seni nasıl Yorkshire'a gönde rirsin" Orası soğuk, rüzgarlı ve “En i>isi bu.“ dedi Lord Sutton sert bir tonda. Yanındakiler de haslarım sa' adı. MolK'nin gözlerinden ş aşlar akmasa başladı. “Ama - ama neden hemen Noel'den sonra?" Lord Suttco hiçbir şeş sövlemed.. sadece kaşlarını çattı. Ilrttl I '‘tlHltt llıt İl İtlim Mııllv I' tınıl» Iiıılnılı llitt-vınt-l. M ı Inrvıı. ılt-tll IMıJııtılt İt»ynunuttu. Ivılm ll<l İmlin ttılılı r I• • |• nln vmınııl" ılntn|ı >.t lı ı İtil lııin lıılni' ıl lım " IVımlnıif'ı I q|-\ Ivnııln 1 vel. e il» IIhıittrl** 11 evllMtnıl'V. hin ıîı9»ln4’ ınilnmıl ki; kıiıılı gitti sevlyt*r<ııl lıli'i* knIııni k-ııniı ,\\nı »ntl» nilt-slnl lı»»ı sevlvı» lıınn ile ıııılıiiılıııı nflfi'l cıliıtnıln Ulı İnin nnn knctıklnvtıv lıi'i ^eyifı iyi nlm'iııinn sili İmin nnn ilılhıieı vnnlı. Ivludcn l*ı»«ı»k »H.V»? lıûykıT^ı »ımhın m ırtı11 kılın nnm»l n/nn sllıe önce cennele pilmiyli Moü) \ ini' ılı’ In'klı'ıli Vııuesiııin. meleklerin vı ı llsftmngt İnl inin nnn ı nlınllnlınnnını hekimli Anın \’onoia\'0 nınyn ııivip in* İlâlarına Molk ınn knlmosnn isimlisini söylemedi k tinse süvlc medi Roderick İnle ınnııı iyin şiir yarmasına tnğıncn \saâılık iHİnıü Ortalık 'ine sessizleşti linin, cinle burnunu tutarak salon ılaıı n\ ı ılınak üzere bazıdandı 1 Pffl Svıtton. MoU\‘>e “Cm." dedi Soma Kuzen Augusta'y a baktı “llemeıı eve gidip 'atsın." dedi. Kıızcn Augusta gözlüklerim yukarı kaldırarak. “Elbette.' dedi. “Sana v arın lıcdıve > ok. kücuk bav an Hu Noel rezaleti ben \ aşadığını sürece asla unutulmayacak." Kuzen \ugusta yaşlı bir cadıydı. Daha dün bunumdaki göz lükleri bulmak iyin bütün e'i ayağa kaldırmıştı'. Molly. Ham ‘le yan vana ge'di. “Senden nefret ediyorum." diye fısıldadı ona. “Hislerimiz karşılıklı." diye ce\ ap verdi Ham neşeli bir sesle. Ve bu iki kelimeden sonra, iki baş belası genç, en sevdikleri insanlardan uzaklaştı. İkisinin de geleceği, tek bir tutku hareke tiyle değişmişti; ikisi de kendini y alnız hissediy or, ikisi de y alnız kalacağına inanıyordu... Sonsuza kadar. 11 7. U öûi/n Haziran 1816 Lord Harry Traemore, Londra’daki kulübünün özel odasın da yanındaki adamın, yere uzanıp horlamaya başlamış olan Lord Wray’in, çoğu insana pasif bir adam gibi görüneceğini biliyor du. Ama fazla miktarda brendi etkisi altında olan Harry ve onun Eton’dan eski okul arkadaşları, Wray’in bu halinin aslında kade rine cesurca (eslim olmasından kaynaklandığını fark etmişlerdi. Ne de olsa Wray ertesi sabah evleniyordu. Ve herkes biliyordu ki müstakbel karısı... Tıpatıp annesine benziyordu. Harry’nin arkadaşı, Vikont Lum/ey, Charles Thorpe elindeki boş içki bardağını sallayarak “Üzülüyorum," dedi. “İyi bir arka daşımızın özgürlüğü elinden alınıyor." Lumley son derece zengin bir adamdı. Harry’nin gördüğü en güzel mavi gözleri ve gece yarısı Vauxhali Bahçeleri’ni her türlü havai fişekten daha iyi aydınlatabilecek bir gülüşü vardı. •u doğru değil,” dedi Kaptan Stephen Arrow. Altın şeritleri ve düğmeleriyle göze çarpan donanma üniforması, koltuğunda Beni Uzaklarda Arama fazlasıyla yayılarak oturma şeklini dengeliyordu sanki. “İyi mü cadele etti, değil mi?” Harry brendisinden bir yudum daha aldı. Artık tadını bile ala mıyordu. Dili... uyuşmuştu. Dudakları da. Hakkında söylenen hikayelerin aksine, her zaman bu kadar çok içmezdi. Gerçi o hi kayeleri yalanlamaya uğraşmıyordu bile. Ama bu gece farklıydı. Bu gece evlilik giyotinini boynunda hissediyordu. Evlenmek istemiyordu. Uzun bir süre, ailesi onu tamamen köşeye sıkıştırana kadar istemiyordu. Ve bildiği kada rıyla bu pek olası değildi. Harry bu konuda rahattı. Ağabeyi Roderick, karısı Penelope bir erkek çocuk - yani Mallan ailesinin bir sonraki vârisini - do ğurmadan nalları dikerse, o zaman Harry’nin damat olarak po tansiyeli önem kazanırdı. Penelope çoktan, dört tane kız dünya ya getirmişti - küçük tatlı yeğenleri Helen, Cassandra, Juliet ve Imogen - tüm ailenin hevesle beklediği oğlan çocuğunu dünyaya getirmesi de an meselesiydi. Hizmetliler salonundaki fısıltılardan ve anne-babasının surat larındaki hayal kırıklığına uğramış ifadeden anlıyordu ki, ailenin kara lekesi Harry - savaş kahramanı olması gereken ama olama mış Harry — dük unvanının vârisi olmaya bir kişi uzaktaydı. Hayır, olamazdı. Bu yüzden de evliliğe karşıydı zaten. Ona tepeden bakacak birini neden hayatına alsındı ki? Wray dudaklarını şapırdatarak yerde kıpırdandı. Nicholas Staunton, Lord Maxwell sakin bir ses tonuyla “En azından şu an acı çekmiyor,” dedi. Harry çok iyi biliyordu ki, güçlü aristokratik köklerine rağmen havalı, gizemli ve sıra dışı olmayı başaran Maxwell, gerçekten içinden gelmedikçe bir gözlem belirtme gereği duymazdı. Sorgular bir tavırla kadehini kaldırdı ve Wray’i gözlemlemeye devam etti. “Çok zor bir yıl 13
Description: