ebook img

bektâî âdâb ve erkânı PDF

19 Pages·2009·0.11 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview bektâî âdâb ve erkânı

BEKTÂ(cid:2)Î ÂDÂB VE ERKÂNI* Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ÖZCAN** Türk halk kültürü ve sosyal hayatı içinde Bektâ(cid:3)îlik anlayı(cid:3)ının önemli bir yeri vardır. Bu anlayı(cid:3) zamanla geli(cid:3)erek ve yaygınla(cid:3)arak Türk toplumunda kitleleri arkasından sürükleyen tasavvûfî bir akım haline gelmi(cid:3), zengin Türk sosyal hayatı ve tasavvûfî inanç iklimi içersinde önemli bir yere sahip olmu(cid:3)tur. Bektâ(cid:3)îlik Osmanlı zamanında popüler bir Türk tarîkâtı olma özelli(cid:4)ine sahiptir. Erkân tarîkâtın kuralları, yasası durumunda olan ilkeler, törenler bütününe denir. Bu kurallar ve uygulamalar hakkında bilgi veren eserlere "erkânnâme" denir. Tasavvuf ıstılahında ‘sûfilerin uydukları ve uyguladıkları kurallara "âdâb-ı sofiyye", tarikât ehlinin gözetti(cid:4)i ve dikkate aldı(cid:4)ı kurallara "âdâb-ı tarikât" veya "âdâb ve erkân" denir. Tasavvufta zamana, mekana, muhataba, hâle ve makama göre bir takım âdâb vardır. Tasavvufî toplantılarda bulunanların uyması gereken edeb ve usûle "âdâb-ı sohbet", "âdâb-ı i(cid:3)ret ve sohbet", (cid:3)eyhin dikkate alması gereken kâidelere de "âdâb-ı (cid:3)eyh", müridin tâbi olması lazım gelen kâidelere de "âdâb-ı mürid" denir."1 Sûfiler, ba(cid:4)lı bulundukları tarikâtın kurallarına uygun olarak ya(cid:3)arlar. Bu kurallar bütünü o tarikâtin âdâb ve erkânını olu(cid:3)turur. "(cid:5)slâm mistiklerinin toplum içinde uygulamaları ile ilgili hususlar "âdâb-ı sûfiyye, erkânnâme yahut mi’yar-ı tarîkat" denilen eserlerle anlatılagelmi(cid:3)tir. "Âdâbu’l-müridîn, (cid:5)r(cid:3)âdü’l-müridîn, Âdâbu’s-seniyye, Sünen-i me(cid:3)âyıhı Halvetiyye, Behçetü’s- seniyye, Dürretü’l-esrar ve Kenzü’l-feyz gibi sûfi literatürde örnekleri olan âdâb kitaplarında yer alan konular tasavvuf klasiklerinde de ele alınıp i(cid:3)lendi(cid:4)i gibi yine tasavvuf klasi(cid:4)i kabul edilen Risale-i Ku(cid:3)eyrî, Ke(cid:3)fu’l-Mahcûb, el-Lumâ, Cevâmiü Âdâbi’s- Sûfiyye, Avârifü’l-Maarif, Taarruf gibi daha ziyade ıstılahât-ı sûfiyye veya Tabakât-ı sûfiyye denilen eserlerin bünyesinde de belli ba(cid:3)lıklar altında kısmen veya geni(cid:3) olarak ele alınmaktadır. Âdâba dair hususlar daha sonraki dönemlerde bilhassa Türk sûfileri tarafından mi’yar-ı tarikât, âdâb-ı tarikât, hurde-i tarikât, tarikâtnâme, usul-i tarikât, erkânnâme gibi isimlerle çe(cid:3)itli manzum veya mensur eserlerde toplanmı(cid:3)tır. Tarikât pîrleri, sonra gelen *Bu çalı(cid:3)ma Hacı Bekta(cid:3) Veli Ara(cid:3)tırma Dergisi’nde (Güz 2001, Sayı: 19) yayınlanan metnin ilavelerle yeniden gözden geçirilmi(cid:3) halidir. ** Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Ö(cid:4)retim Üyesi 1 Süleyman ULUDA(cid:6): Tasavvuf Terimleri Sözlü(cid:4)ü, (cid:5)stanbul 1995, s. 18. müceddit, mür(cid:3)it veya halifeler tarafından yazılan, yazdırılan veya derlettirilen bu gibi eserlerin, tasavvuf tarihi incelendi(cid:4)inde sayı itibariyle hayli çok oldu(cid:4)u görülecektir."2 Türk Edebiyatında bu tarzda yazılmı(cid:3) bir çok eser bulunmaktadır. E(cid:3)refo(cid:4)lu Rûmî, Aziz Mahmud Hüdâî ve Bolulu Himmet’in Tarîkatnâme’leri en çok bilinenlerdir. Gelenekle gelen bu kurallara uyma zorunlulu(cid:4)u vardır. Bu kurallar çok nadir de(cid:4)i(cid:3)ikliklere u(cid:4)rar. "Tasavvufta, önceki sûfiler tarafından tesis edilen kâideler, âdâb, erkân ve usûl yani yol ve yöntem büyük önem ta(cid:3)ır. Bir müridin gelenekten gelen bu kurallara uymadan hedefine varması mümkün de(cid:4)ildir ve usûle uymayan vusûlden mahrum kalır, denilir. Âdâb ve erkân dokunulmazlı(cid:4)ı olan, de(cid:4)i(cid:3)tirilemez kurallardır. Âdâb ve erkân sapmaları önleyerek gelene(cid:4)in devamını sa(cid:4)lar."3 Tarikât ulularınca konulan bu erkânın bozulmazlı(cid:4)ı ile kurallar hemen hemen bütün tarikâtlarda aynıdır. "Erenler tarafından konmu(cid:3) törelerin, terbiyeye dayanan geleneklerin bo- zulması, kan etmekten (dökmekten) beter görülmü(cid:3), kanlıya yer verilmi(cid:3) de bu töreleri bozanlara, bu geleneklere uymayanlara yer verilmemi(cid:3)tir. "Yol" sözü, "âdâb ve erkân" denen törelerin, geleneklerin tümüne ad olmu(cid:3)tur."4 Tasavvufta terk-i edeb edepsizlik sayılmı(cid:3)tır. Tarikâtın âdâb ve erkânına uymak te(cid:3)vik edilmi(cid:3)tir. (cid:5)bn-i Atâ; "Salihlerin âdâbını uygulayan hürmet, evliyanın âdâbını uygulayan Allah’a yakınlık, sıddıkların âdâbını uygulayan temâ(cid:3)â, peygamberlerin âdâbını uygulayan üns ve inbisat makamına yara(cid:3)ır hâle gelir, demi(cid:3)tir."5 Tasavvufta mürid katetti(cid:4)i her a(cid:3)ama için ayrı bir âdâba uymaktadır. Âdâbın zâhiri ve bâtınî iki çe(cid:3)idi bulunmaktadır. Zahiri ve (cid:3)er’î olan âdâb, tasavvufun temelini olu(cid:3)turur. Bâtınî âdâb ise gönlün özellikleri ve hâlleriyle ilgili olan âdâbtır. Bu (cid:3)ekilde Bektâ(cid:3)î Âdâb ve Erkânıyla do(cid:4)rudan ilgili olarak te’lif edilmi(cid:3) on dört yazma eser tespit ettik. Eserlerden dokuz tanesi Hacıbekta(cid:3) (cid:5)lçe Kütüphanesi’ndedir. Tespit edebildi(cid:4)imiz âdâb ve erkâna ait eserlere (cid:3)u isimler verilmi(cid:3)tir: Âdâb ve Erkân-ı Bektâ(cid:3)îyye, Âdâb-ı Tarikât-ı Bektâ(cid:3)îyye, Bekta(cid:3)î (cid:5)nancına Ait Bir Risale, Bektâ(cid:3)î Tarîkâtine Ait Usûl, Âdâb, Âyinler Mecmuası, Bektâ(cid:3)î Tarîkâtinin Erkânı hakkında Risale, Erkân-ı Bektâ(cid:3)îyye Risalesi, Erkânı Bektâ(cid:3)îyyeye Aid Mecmua, Silsilenâme-i Tarîkâtnâme-i Bektâ(cid:3)îyye. 2 Mustafa TATCI, Cemal KURNAZ: Tasavvufi Gelenekte Miyârlar ve Karaba(cid:3)-ı Velî’nin Miyâr’ı, Ankara 2001, s. 15, 16. 3 Süleyman ULUDA(cid:6): "(cid:5)slâm Gelenek ve Yenile(cid:3)me", (cid:5)SAM Dergisi, (cid:5)stanbul 1996, s. 69. 4 Abdulbâkî GÖLPINARLI: Mevlevî Âdâb ve Erkânı, (cid:5)stanbul 1963, s. 4. 5 Süleyman ULUDA(cid:6): Tasavvuf Terimleri Sözlü(cid:4)ü, (cid:5)stanbul 1995, s. 18. Bektâ(cid:3)îli(cid:4)in erkânının temelini genel anlamda "Dört Kapı Kırk Makam" olu(cid:3)turur. Hacı Bekta(cid:3) Velî tarafından olu(cid:3)turulan bu sistemi Balım Sultan düzenlemi(cid:3)tir. Balım Sultan bir takım erkânları kurallara ba(cid:4)layarak yazıya geçirmi(cid:3)tir. Tarîkatın erkânı, tarîkatın sistemini olu(cid:3)turan düzeni sa(cid:4)layan kurallardır. "Erkânnâmeler çe(cid:3)itli toplumsal olaylar sırasında (do(cid:4)um, ölüm, sünnet, evlenme, vb. gibi) kurum mensuplarının "nasip alma" (kuruma kabul edilme), "dervi(cid:3)lik, babalık, halifebabalık, dedebabalık" gibi görev alma durumlarında bireylerin görev ve yükümlülüklerini göstermenin yanı–sıra bazı akitle(cid:3)me (söz verme)leri de içererek bireyin davranı(cid:3)larına yön verecektir."6 Erkânnâmelerin muhtevasıyla ilgili olarak Gölpınarlı’nın tespitleri (cid:3)u (cid:3)ekildedir: "Bektâ(cid:3)îli(cid:4)e giri(cid:3) törenini anlatan, muayyen i(cid:3)lerin yapılmasında okunması adet olan tercemanları, çekilmesi icap eden gülbankları ihtiva eden ve "Erkânnâme" denen mecmuaların bazılarında, (cid:2)ia-yı (cid:5)mamiyye (Câferiyye) göre "Usûli’d-dîn, Furûu’d-dîn" denen inanç ve ibadet, bazı eksikleri olmakla beraber izah edilmekte "muhabbet meclisi"nden, "dem"den hiç bahsolunmamaktadır."7 Bektâ(cid:3)î tarikatında tarikatın pîri Hacı Bekta(cid:3) Veli’dir. Tarikâtın alt yapısını o olu(cid:3)turmu(cid:3)tur. Onun "Dört Kapı Kırk Makam" adıyla olu(cid:3)turdu(cid:4)u bu sistem tarikâtın seyr-i sülûkudur. "Kaygusuz Abdâl Bektâ(cid:3)i erkânnâmesi üzerinde düzenlemeler yapar. Bektâ(cid:3)îli(cid:4)in ilk erkânnâmesini yazan o olur. Böylece Bektâ(cid:3)î tarikâtının ilk tüzük yapıcısı Kaygusuz Abdâl’dır. Balım Sultan ise bu erkânnâmeyi sonradan geli(cid:3)tirmi(cid:3)tir ve kurumla(cid:3)tırmı(cid:3)tır."8 Bugün Bektâ(cid:3)ilerde geçerli olan erkânnâme Balım Sultan tarafından düzenlenen erkânnâmedir. Burada Balım Sultan önceki uygulamaları kaldırmamı(cid:3) sadece düzenleyerek tarikatın kurumla(cid:3)masını sa(cid:4)lamı(cid:3)tır. Önceleri sözlü olarak aktarılan uygulamalar yazılı hale getirilmi(cid:3)tir. "Erkânnâmenin içeri(cid:4)inde yer alan (cid:3)ekil ve uygulamaların hiç biri amaçsız de(cid:4)ildir. Bu ritüeller sırasında yapılan her davranı(cid:3)ın, kullanılan her sembolün simgeledi(cid:4)i bir mana vardır. Belirli bir duru(cid:3) biçimiyle ya da birkaç (cid:3)eklin birarada sergilendi(cid:4)i bir davranı(cid:3) 6 Belkıs TEMREN: Bektâ(cid:3)îli(cid:4)in E(cid:4)itsel ve Kültürel Boyutu, Ankara 1995, s. 109. 7 Abdulbaki GÖLPINARLI: "Bekta(cid:3) (Hacı)" Abdulbaki Gölpınarlı (haz. Ali ALPARSLAN), Ankara 1996, s. 104. 8 Belkıs TEMREN: a.g.e., s. 67. kalıbıyla ortaya konulan anlatım gerçekte sayfalarca bilgi içerdi(cid:4)i içerdi(cid:4)i halde, tek bir (cid:3)ekil ya da davranı(cid:3)a sı(cid:4)dırılmı(cid:3)tır."9 Bekta(cid:3)îlik ba(cid:3)lıca iki kola ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi Hacı Bekta(cid:3) Veli'nin evli oldu(cid:4)unu kabul eden Çelebiler koludur. Bu anlayı(cid:3)a mensup olanlar kendilerini Hacı Bekta(cid:3) Veli'nin soyundan kabul ederler. Bunlara "bel o(cid:4)lu" adı verilir. Bu kol Anadolu'da yaygınlık kazanmı(cid:3)tır. (cid:5)kinci kol mensuplarına Baba(cid:4)ân kolu denilir. Bunlar tarikat yoluyla Hacı Bekta(cid:3) Veli'ye ba(cid:4)lı oldukları için "yol o(cid:4)lu" adıyla anılırlar. Bu kola mensup olanlar Hacı Bekta(cid:3) Velî'nin evlenmemi(cid:3)-mücerred oldu(cid:4)unu kabul ederler. Mücerred Bekta(cid:3)ilik anlayı(cid:3)ına göre tarîkâtte önemli görevleri olan ki(cid:3)iler (cid:3)unlardır: "Dedebaba; tüm Dünya’daki Bektâ(cid:3)îlerin ba(cid:3)ıdır. Törenle seçilen Dedebaba ölene kadar bu görevde kalır. Halifebaba; Dedebabaya ba(cid:4)lı olarak çalı(cid:3)ırlar. Sayıları en fazla onikidir. Babalar; Tarîkâtn e(cid:4)itici kadrosudur. Muhipleri yeti(cid:3)tirmekle görevlidirler. Rehber; Tarîkâtla girenlere yol gösteren ki(cid:3)idir. Bektâ(cid:3)î tarîkâtinin en zor ve en uzun süreli olan kademesidir. Talib (muhib); (cid:5)steklilik süresini ba(cid:3)arı ile bitiren adayın, ikrâr erkânı içinde biatının alınıp tarîkâta kabul edilmesine muhiplik denilir. (cid:5)krâr verip nasip alan ki(cid:3)i artık taliptir. (cid:5)stekli tarîkâta girmek isteyen kimseye denir."10 Bektâ(cid:3)î âdâb ve erkân mecmualarında tarikatla ilgili kavramlar ilgili ayet ve hadislerle açıklanır. Zaman zaman manzum bölümlerin de yer aldı(cid:4)ı erkânnâmelerde yer yer edebî söyleyi(cid:3)ler görülür. Ayrıca tarikatın ulularının (cid:3)iir ve sözlerinden örnekler verilir. Zaman zaman di(cid:4)er tasavvuf büyüklerinin sözleri de erkânnâmelerde yer alır. Bektâ(cid:3)î âdâb ve erkân mecmuaların muhtevasını örneklemek için iki ayrı erkânnâmeden seçti(cid:4)imiz metin örnekleri (cid:3)unlardır: Fasl-ı Tâc11 (27b)12 Tâcın istivâsı ulvîdir. Süflîden ulvîye tebdîl olmadır: Tâcın kabası nokta-i hakîkattir, tevhîd noktasına ermektir ve birli(cid:4)e i(cid:3)arettir: Kenarı iki âleme hükmetmektir. Ve lengeri Hâlıktan kesilmektir. Farzı muhabbettir, erenler sohbetidir. Sünneti hizmet erenlerdir. Kilidi mü(cid:3)kil halletmekdir. Canı, erenler hizmetine kâil olmaktır. Hayatı helal, pâk tutup erli(cid:4)e gitmektir. Memâtı haram ba(cid:3)tan indirip, halk eline girmektir. Ehli, aslı isti(cid:4)fardır. 9 Belkıs TEMREN: a.g.e., s. 110. 10 Haydar KAYA: Alevî Bektâ(cid:3)î Erkânı Evrâdı ve Edebiyatı, (cid:5)stanbul 1996, s. 320, 322. 11 Bektâ(cid:3)î Tarikatına Ait Usul Âdâb ve Ayinler Mecmuası (El Yazması Eser), Süleymaniye Kütüphanesi, H. 1284. 12 Bu rakam ve harfler yazma eserlerin varak numaralarını göstermektedir. vallâhü’l ganiyyü ve entümü’l-fukarâ13 Fer'i, nisâdan ırak olmaktır. Kabasında külli (cid:3)ey’in hâlikun illâ vechehu, lehü’l-hükmü ve ileyhi türce’ûn14 yazılmı(cid:3)tır: Ortasında Yâsîn ve’l- kur’âni’l-hakîm15 Bir rivayette Allahü lâ ilâhe illa hüve’l-hayyü’l-kayyûm16 yazılmı(cid:3)tır. (cid:5)çerisinde lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah Aliyyün veliyyullah ve Mehdî-yi emînullah bir rivayette senûrîhim âyâtinâ fi’l-âfâki ve fî enfüsihim17 yazılmı(cid:3)tır ve ta(cid:3)rasında fe eynemâ tüvellû fesemme vechullah18 yazılmı(cid:3)tır. Bir rivayette Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah Aliyyün veliyyüllah Mehdî-yi emînullah" ve ekinde senûrîhim âyâtina fi’l-âfâki ve fî en füsihim19 Ve lâ ilâhe illa hû ve bir rivayette feeynemâ tüvellû fesemme vechullah"20 yazılmı(cid:3)tır. Ve ardında Ve alleme’l-Âdeme’l-esmâe küllehê sümme aradahüm ale’l- melâiketi21 yazılmı(cid:3)tır. Tâc ikidir. Biri tâc-ı ârif ve biri tâc-ı câhildir. Tâc-ı ârif oldur ki sultân-ı enbiyaya eri(cid:3)tireler ve ispatın bile(ler). Tâc-ı câhil oldur ki Muhammed ve Ali’ye eri(cid:3)tirmeye ve ispatını bilmeye taklid ile giymi(cid:3) olan(lar). Hırka suali ve cevabı: Hırkânın imânı sitâreliktir, kıblesi, pîrdir. Zâhîri, pîri anlamaktır. Bâtını, edeptir. Guslü, terktir. Namazı, ululuktur, ayrılıktır. Farzı, terk-i irâdettir, setrdir. Sünneti, muhabbettir ve özü, hakkına kanaattır. Ve ba(cid:4)laması, hizmettir, kemâli, do(cid:4)ruluktur, ete(cid:4)i, dervi(cid:3)liktir, canı, irâdettir, icâzettir. Kilidi, tekbirdir; yani tarîkâttır, yakası uzletdir ve sırdır, ta(cid:3)rası nurdan bir ardır, içerisi sırdır. (28a) Dervi(cid:3) kimdir? Dervi(cid:3) oldur ki varlı(cid:4)ından yok ola, e(cid:4)er cümle âlem garka var, hiç vecihle derdi olmaya. Hırkânın ete(cid:4)inde yakasında ne yazılır? Yakasında yâ Sabûr, yâ (cid:2)ekûr, yâ Kerîm, yâ Mecîd, ete(cid:4)inde, yâ Vâhid, yâ Ehad, yâ Samed, yâ Ferd yazılır. Bazı Esrâr-ı Tâc-ı (cid:2)erif (cid:5)mdi mâlum olsun ki Resûlullah hazretlerinin zâhiren mâlum tâc-ı sadrısı yok idi. Amma bâtınen Cânib-i Hak’tan Cibrîl-i Emîn vasıtasıyla nurdan getirdi(cid:4)i tâc-ı mânevîleri on iki terekli tâctır. Her terki bir manaya i(cid:3)arettir. Tâcın tepesinde cümle terklerinin cem oldu(cid:4)u bir zât-ı ehadînin vahdâniyyetine i(cid:3)arettir: Ve sâir terkleri evvel ol yerden inti(cid:3)arı çoklu(cid:4)un azdan 13 "Ganî ve müsta(cid:4)nî Allah’tır, muhtaç olan sizlersiniz." Muhammed, 47/38. 14 "O’nun vechi (zâtı) hariç her (cid:3)ey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve hepiniz O’nun huzuruna götürüleceksiniz." Kasas, 28/88. 15 "Yâ sin, hikmetli Kur’ân’a and olsun." Yasin, 36/1, 2. 16 "Allah o ilahtır ki kendisinden ba(cid:3)ka ilâh yoktur. O Hay’dır, Kayyûm’dur." Bakara, 2/255. 17 "Biz ileride onlara delillerimizi gerek dı(cid:3) dünyada gerek kendi öz varlıklarında gösterece(cid:4)iz." Fussilet, 41/53. 18 "Hangi tarafa dönerseniz, orada Allah’a itaat ve ibadet ciheti vardır." Bakara, 2/115. 19 "Biz ileride onlara delillerimizi gerek dı(cid:3) dünyada gerek kendi öz varlıklarında gösterece(cid:4)iz." Fussilet, 41/53. 20 "Hangi tarafa dönerseniz, orada Allah’a itaat ve ibadet ciheti vardır." Bakara, 2/115. 21 "Ve Âdem’e bütün isimleri ö(cid:4)retti. Mütaakiben önce onları meleklere göstererek." Bakara, 2/31. inti(cid:3)arına delildir. Hurûfun noktadan inti(cid:3)arı gibi ve mâlumatın ilm-i Hak’tan inti(cid:3)arı gibi ve yine mâlum ola ki insanda on iki yaramaz sıfatlar vardır. (cid:5)nsana ibadeti terk ettirip cemi fıskıyyâta ana (sebep) olmu(cid:3)tur. (cid:5)mdi tâcın terkleri on iki olmak oldu ki tâc sahibi olan kimse ol on iki yaramaz huyları terk edip onun mukâbili her birinin yerine melekiyet sıfatlarından birini getirip tahsil-i kemâl etmesine i(cid:3)arettir. (cid:5)btida evvel, on iki yaramaz sıfattan biri cehildir. Bir sâlikin lazımdır ki cahilli(cid:4)e sebep olan nesneleri terk eyleyip ol sıfat-ı hamîdeden, cahillik mukâbili ‘ilimdir, yerine onu tahsil eyleyip getire kâle’llâhü Teâlâ (cid:3)ehida’llâhu ennehû lâ ilâhe illâ hüve ve’l-melâiketü ve ulü’l- ilmi kâimen bi’l- kısti22 ve kâlellâhü Teâlâ Hel yestevi’llezîne ya’lemûne ve’llezine lâ ya’lemûn23 ve kale Resulu’llahi aleyhisselam Te’alleme’l ilme mine’l mehdî ile’llahdi24 ve kezâ kâle aleyhi’sselam utlubü’l ilme velev bissîn25 ve keza" kâle aleyhi’sselam El ulemâü verasetü’l-enbiya.26 (cid:5)kincisi ma’siyettir yani Allahû Teâlâ’ya ve Resûl’üne âsi olmaktır ne’ûzü bi’llâh-i Teâla her sâlike lazımdır ki günahları terk edip onun mukâbili sıfat-ı hamîdeden (28b) tâatdir. Onu tahsil edip Hak Teâlâ ve Resûl’üne mutî ve munkâd olmaktır. Kâle’llahü Teâlâ Etîü’llahe ve etîü’r-resûle ve ulül emri minküm.27 Üçüncüsü Hevâ-yı nefstir. Her sâlike lazımdır ki nefsi öldürüp hevâları kesip terk eyleye. Onun mukâbili tevbe-i isti(cid:4)fardır. Ve kale’llahü Teâlâ ve emmâ men hâfe makâme Rabbihi ve nehen Nefse ani’l-hevâ feinne’l-cennete hiye’l-me’vâ28 Dördüncüsü gaflettir. Bir sâlik lazımdır ki cümle halinde gafletlerini terk eyleye onun mukâbili zikru’llahtır. Daima Hak Teâlâ hazretlerini zikretmektir. Kale’llahü Teâlâ üzkuru’llahe zikren kesîra29 Be(cid:3)incisi tamâdır. Onun mukâbili kanaattir. Kâle Resûlullah 22 "Allah’tan ba(cid:3)ka tanrı bulunmadı(cid:4)ına (cid:3)ahit bizzat Allah’tır. Bütün melekler, Hak ve adalatten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçe(cid:4)e, Azîz ve Hakîm Allah’tan ba(cid:3)ka tanrı olmadı(cid:4)ına (cid:3)ahittirler" Ali (cid:5)mran, 3/18. 23 "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu " Zümer, 39/9. 24 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (cid:5)lmi, be(cid:3)ikten mezara kadar tahsil ediniz. Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: Be(cid:3)ikten mezara kadar ilim talep ediniz. 25 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (cid:5)lim, Çin’de de olsa, tahsil et(mek için yollar aray)ınız. Ancak kaynaklarda geçen rivayetin anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: (cid:5)lim, Çin’de de olsa, tahsil et(mek için yollar arayınız. 26 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: Alimler, Peygamberlerin vârisleridir. Ancak kaynaklarda geçen rivayetin anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: Alimler, Peygamberlerin vârisleridir. 27 "Allah’a itaat edin Resûl’üne ve sizden olan ulü’l-emre de itaat edin "Nisâ, 4/59. 28 "Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa ve nefsini hevâ ve hevese uymaktan dizginlerse onun varaca(cid:4)ı yerde cennettir olsa olsa. "Nâziât, 79/40, 41. 29 "Allah’ı çok zikredin O’nu sık sık anın." Ahzâb, 33/41. Salla’llahü aleyhi vese’llem El kanaatü kenzün lâ yefnâ" bir dahi "azze men kânaa zelle men tamaa30 Altıncısı, muhabbet-i dünyadır. Yani ehl-i dünya kapısına dünya için varmaktır. Onun mukâbili tevekküldür. Dünya muhabbetini terk edip yerine muhabbetu’llah ve muhabbet-i Resûl’ü getirip Hakk’a tevekküldür. Kale’llahü teâlâ ve men yetevekkel ale’llâhi fe hüve hasbühü.31 Yedincisi arzu ve hevestir yani dünya mertebelerinden yüce mertebe istemektir. Onun mukâbili zühddür. Lazımdır ki büyüklük muhabbetini zâhidlik eyleye. Kale aleyhisselam ahiru ma harace mines-sıddıkîne hubbu’l-câh32 Sekizincisi (cid:3)ehvettir. Onun mukâbili takvâdır. Kalellahû Teâlâ (cid:5)nne ekremeküm inda’llâhi etkâküm.33 Dokuzuncusu kibirdir, onun mukâbili tevâzudur. Kibri terk edip tevâzu sahibi ola. Onuncusu cevrdir. Yani ehl-i imâna cevr ü cefâ ve zarar etmektir. Onun mukâbili nefydir. Kalellahü Teâlâ Ve’l kâzımîne’l gayze ve’l âfîne ani’nnâsi34 ve kale aleyhi’sselam Hayrünnâsi men yenfau’nnase (cid:3)erru’n-nâsi men yefirra’nnâse35 ve kâle men lâ yerhamü’nnase lâ yerhamühullâhu36 Onbirinci bahl ve aceledir, Onun mukâbili cömertliktir. Hasisli(cid:4)i ve acele etme(cid:4)i terk edip cömertlik (ede) ve sabreyleye. El musavvir kale’llâhu Teâlâ: (cid:5)nnemâ yüveffe’s-sâbirûne 30 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: Kanaat, tükenmez bir hazinedir. Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: Kanaat, tükenmez bir hazinedir. 31 "Allah’a dayanıp güvenene Allah kâfidir." Talâk, 65/3. 32 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (Peygamberlikten sonra gelen) Sıddikiyet makamını ihraz edenlerden bile en son silinecek duygu, makam sevgisidir.Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: (Peygamberlikten sonra gelen) Sıddikiyet makamını ihraz edenlerin gönlünden bile en son silinecek duygu, makam sevgisidir.Bu söz, hadis olarak nakledilmemektedir. 33 "Allah’ın nazarında en de(cid:4)erli en üstün olanınız içinizden takvâda (Allah’ı sayıp haramlardan sakınmada) en ileri olandır. Hucurat, 49/13. 34 "O müttakîler ki kızdıklarında öfkelerini yutar insanların kusurlarını affederler." Ali (cid:5)mran, 3/134. 35 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (cid:5)nsanların en hayırlısı, onlara bir faydası dokunandır. (cid:5)nsanların en (cid:3)erlisi de, onlardan kaçmak suretiyle aralarına karı(cid:3)mayan ve onlara bir faydası dokunmayan kimsedir. Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: (cid:5)nsanların en hayırlısı, onlara bir faydası dokunan kimse (onlar için faydalı olan)dir. Belirtilen metin (cid:3)u (cid:3)ekilde de nakledilmektedir.(cid:5)nsanların en hayırlısı, onlara en fazla faydalı olan kimsedir. Not: Kaynaklarda yukarıdaki metni, bu lafızlarla hadis olarak nakledene rastlanmadı(cid:4)ı belirtilmektedir. 36(cid:5)nsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez. ecrehüm bigayri hisâb37 ve kâle aleyhi’sselam "el’imânü nisfün nısfün es-sabru ve nısfun e(cid:3)- (cid:3)ükrü.38 Ve kâle aleyhisselam Lâ yectemeu’(cid:3)ah el imânu fi kalbi’l-mü’minine ebeden zikren39 kale’s-sabrü miftahül ferec40 Onikinci kazâullahdan yüz çevirmektir. Onun mukâbili teslimdir. Lazımdır ki kazâu’llah geldikçe yüzünü çevirmeyip vesveseleri terk eyleye, kazaya rıza (göstere), belâya sabr (ede) ve nimete (cid:3)ükr eyleye. Kâle’llâhü Teâlâ (29b) "Radiya"llahü anhüm ve radû anh"41 ve kale’llâhü Teâlâ ve(cid:3)-kürûli velâ tekfürûn42 ve kâle’llâhü Teâlâ vele neblüve’nneküm bi(cid:3)ey’in mine’l havfi ve’l cûi ve naksin mine’l emvâli ve’l enfüsi ve’s semerât. Vebe’(cid:3)(cid:3)iri’s-sâbirîn. Ellezine izê esâbethüm musîbetü’n kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn43... (cid:5)mdi mâlum ola ki bu on iki yaramaz sıfatları terk edip ve on iki güzel sıfatları tahsil eyleye. (O zaman) Tâc giymeye müstehak olur: Velâ ilahe illâ’llah kelimesi on iki huruftur. Muhammedün Resulu’llah kelimesi dahi on ikidir. Tâc giyen kimsenin üzerine lazımdır ki kelime-i tevhidi dilinden dü(cid:3)ürmeye. Daima zikru’llahtan hâlî olmaya. Hakk’ın zikri, dilinden ve kalbinden yol bulup zikr-i kalbî makamına vasıl olasın. Tâca kemâliyle müstehak ola ve on iki terkli tâc giyenlerin sırrı Hakk’ın zikr-i kalbî makamına eri(cid:3)ip vâsıl olduklarına i(cid:3)arettir. Derbeyân-ı Post Postun evvel ba(cid:3)ı, teslimliktir. Aya(cid:4)ı, hizmettir . Sa(cid:4)ı, el tutmaktır. Solu, nefsi söndürmektir. Ta(cid:3)rası, tabandır içerisi temkindir. Ortası muhabbettir. Mihrâbı, cemâldir. (cid:2)arkı, sırdır. Ma(cid:4)ribi rü’yetdir. (cid:2)artı erenler önünde ba(cid:3) e(cid:4)dirmektir. Canı tekbirdir. (cid:2)erîatı, yok olmaktır. Tarîkatı havftır . Ma’rifeti rızâdır. 37 "Hak yolunda sabredenlerdir ki ücretleri hesapsız bir tarzda ödenir." Zümer, 39/10. 38 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (cid:5)man, iki kısımdan müte(cid:3)ekkildir: Birinci kısım ‘sabır’, ikinci kısım ise ‘(cid:3)ükür’dür.Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: (cid:5)man, iki yarım’dan müte(cid:3)ekkildir. Bir yarısı ‘(cid:3)ükür’, di(cid:4)er yarısı ise ‘sabır’dır. Bazı kaynaklarda da (cid:3)u (cid:3)ekildedir: (cid:5)man, iki yarımdan müte(cid:3)ekkildir. Bir yarısı ‘sabretme’ duygusunda, di(cid:4)er yarısı ise (cid:3)ükretme’de gizlidir. 39 Metnin anlamı (cid:3)u (cid:3)ekildedir: Bir mü’minin gönlünde, cimrilik ile iman kesinlikle bir arada bulunmaz. Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: Bir mü’minin gönlünde, cimrilik ile iman kesinlikle bir arada bulunmaz. (Biri varsa, di(cid:4)eri yoktur.) Bazı rivayetlerde ise az bir farklılıkla (cid:3)u (cid:3)ekildedir: Bir kulun gön- lünde, cimrilik ile iman kesinlikle bir arada bulunmaz. (Biri varsa, di(cid:4)eri yoktur.) 40 Sabretmek, sıkıntıdan kurtulmanın anahtarıdır.Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir Sabretmek, sıkıntıdan kurtulmanın anahtarıdır. Not: Yukarıdaki metin, hadis olarak de(cid:4)il de, Hz. Peygamber’in torunlarından Hz. Hasan b. Ali’ye isnat edilmektedir. 41 "Allah onlardan razı onlar da Allah’tan razı oldular." Tevbe, 9/100. 42 "(cid:2)ükredin bana sakın nankörlük etmeyin " Bakara, 2/152. 43 "Biz mutlaka sizi biraz korku ile biraz açlık ille yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele ! Sabırlılar o kimselerdir ki ba(cid:3)larına musibet geldi(cid:4)inde " biz Allah’a aidiz ve vakti geldi(cid:4)inde elbette O’na dönece(cid:4)iz" derler."Bakara, 2/155, 156. (29b) Ve pîri pîrler korkusudur. Hakîkâti menzil, vuslat ve tevekküldür. Ve bir dahi "otur" dedikleri yerde oturmaktır. Postun dört yanında ne yazılır evvelki "e azamtü ileyke ya Ali ekremtü ileyke ya Ali eslemtü ileyke ya Ali en’amtü ileyke ya Ali yazılmı(cid:3)tır. Erkân-ı tarîkatta hırkânın pîri, mertebesidir. Yüzü, pîrdir. Yemini, sa(cid:4) eldir. Yesârı, sol eldir. Tenim kıblesi Mekke’dir. Kalbim kıblesi, beytü’l-ma’murdur. Aklım kıblesi, ar(cid:3)dır. Fehmim kıblesi, kürsidir. Canım kıblesi cemâl-i zât-ı bârîdir. (cid:2)erîatta, âdemo(cid:4)luyum, tarîkatta yol o(cid:4)luyum, marifette kemâl o(cid:4)luyum, hakîkatta atam gök, anam yerdir. Bu yolda nefsi mürdelik, dili zindelik var. Birde gördüm, mürde gördüm, zinde oldum. Pîri görmesem mürdeyim, görsem zindeyim. Ba(cid:3)ımda tâc-ı devlet eynimde namaz-ı taât, ka(cid:3)ımda kalem-i kudret, gözümde nûr-ı velâyet ve nûr-ı ibret, kula(cid:4)ımda bâ-yı Muhammed ve Ali, burnumda bû-yı cennet, yüzümde nûr-ı muhabbet, a(cid:4)zımda imân-ı (cid:3)ehadet, gö(cid:4)sümde Kur’ân-ı Hikmet ve sırr-ı kudret elimde dest-i emânet ve velâyet, belimde kemer-i hidâyet, dizimde dem-i hizmet, aya(cid:4)ımda erkân-ı me(cid:3)âyıh, önümde nasip, ardımda ecel. Erenler safa nazar kıldıkları vakit, elim ba(cid:3)ımda ba(cid:3)ım elimde idi. Yularım rehberimde ve gözlerim, mür(cid:3)idimde derûnum erenlerde ve hâl-i mîsâkım Muhammed Ali’de idi ve özüm darda yüzüm yerde idi. Dervi(cid:3) kimdir? Cevap: Varlı(cid:4)ından geçip yok menziline gire ve bir anda cümle âlem yok olsa zerre kadar derdi olmaya ve derûnunu depretmeye . Dervi(cid:3)li(cid:4)in ba(cid:3)ı nedir ve aya(cid:4)ı nedir? Cevap: (cid:5)hlastır yani her nefis üzerine bend ise ve her ne hizmet edersen varlık getirmeyerek ve imtinan etmeyerek ol nefsi ve hizmeti sırrına getirmektir. Aya(cid:4)ı, varlı(cid:4)ı terk edip, yokluk ile dâima makam hizmetinde olmaktır. (30a) Kimin o(cid:4)lusun yani kimin mürîdisin? Cevap: Yol o(cid:4)luyum, Muhammed ve Ali’nin o(cid:4)luyum ve mürîdim. Hadis-i (cid:3)eriftir: Men te(cid:3)ebbehe bi kavmin ve hüve minhüm44 Sual; tarîkat ahkâmı kaçtır? Altıdır; 1. Tevbe, 2. Teslim, 3. Pâk olmak, 4. Bâtını ma’mûr olmak, 5 . Kânaat, 6. (cid:5)zzet . Sual: Yine tarîkatın ahkâmı kaçtır? Cevap: Altıdır . 1. Mârifet, 2. Cömertlik 3. Ba(cid:4)lanmak. Yani gerek dervi(cid:3)likte ve gerek hizmette sıdk ile o hizmeti yerine getirmek. 4. Sıdk. Yani yalân söymeyip sâdık olmak. 5. Tefekkürdür. Yani her i(cid:3)te fikri ziyade ola 6. Tevekküldür. Erkân-ı tarîkât altıdır: 1. (cid:5)limdir, 2. Sabırdır, 3 . Kanaattir, 4. Rızâdır, 5. Tefekkürdür 6. Tevekküldür. 44 Kim bir kavme benzerse, o, onlardandır.Ancak kaynaklarda geçen rivayet ve anlamı a(cid:3)a(cid:4)ıdaki gibidir: Kim bir kavme benzerse, o, onlardandır. (cid:5)hlas-ı tarîkât altıdır: 1. Hayırdır. Yani hayır i(cid:3) i(cid:3)lemeye sa’y etmeli 2. Zikirdir. Yani daima Allah Zü’l-Celâl’i zikretmektir. 3. Terk-i arzudur. Yani dünya arzularını terk etmektir. 4. Terk-i hevâdır. Yani nefsin haz etti(cid:4)i (cid:3)eyleri terk etmektir. 5. Korkudur. Yani daima Allah Teâlâ’nın rızası olmadı(cid:4)ı nesnelerden korkmaktır. 6. (cid:2)evktir. Yani daima Allah Teâlâ ve Resul’ü ve (cid:5)mam Ali (cid:3)evkinde olmaktır. A(cid:3)ık mısın, sadık mısın dervi(cid:3) misin, nerede bîat ettin, nerede ikrâr verdin, nerede telkîn aldın? Cevap: Erenler meydanında, pîrim mukabelesinde ikrâr verdim. Ahd-i mîsakım bu idi. Bi ism-i (cid:3)âh cism-i (cid:3)âh esta(cid:4)firu’llah Cemî günahlarıma esta(cid:4)firu’llah. Geldim, Hak için gelmekli(cid:4)e Hak dedi(cid:4)inizi Hak bilip ve Hak deyip bâtıl dedi(cid:4)inizi bâtıl bilip etmeyem. Elim ile koymadı(cid:4)ım nesneleri rızasız almayam. Tevbe Tûbû ilâ’llâhi tevbeten nasûha45 küllün âmene bi’llahi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi lâ nüfe’rriku beyne ehadi’n min rusülih.46(cid:2)ehida’llahü ennehû lâ ilâhe illa hûve ve’l melâiketi ve ulü’l ilmi kâimen bi’l kısti lâ ilâhe illâ hûve’l azizü’l hakîm. (cid:5)nne’d-dîne inda’llahil islâm.47 Bazı sual; (30b) Beste misin? Cevap: besteyim. Sual: Kemer kaçtır? Cevap: Kemer birdir. Beste üçtür 1. Biri diline 2. Ve eline 3. Ve beline do(cid:4)ru olmaktır. Sual: Kapıda ne üzerinde durursun? Cevap: (cid:5)krâr üzerine dururum. Sual: Kapı nedir ve e(cid:3)i(cid:4)i kimdir ve kanatları kimdir ve üstü kimdir? Cevap: Kapısı, (cid:3)erîattır. E(cid:3)i(cid:4)i, Ali’nindir ve kanatları Cebrâil’indir ve üstü Muhammed Mustafâ’nındır. Sual: Meydan kimden kaldı? Meydan erenlerden kaldı meydana hangi kapıdan girdin ve hangi kapıdan çıktın? Cevap: (cid:2)eriât kapısından girdim, erkân kapısından çıktım, diyeler. Sual: (cid:5)mân kaçtır? Cevap: Yedidir. Nedir? Evvel; imân-ı mahfuzdur, melâikelerindir. (cid:5)mân-ı menbû dahi derler. (cid:5)kinci; imân-ı ma’murdur, Peygamberlerindir. Ma’sûm dahi derler. Üçüncü; imân-ı tahkîktir, muhakkiklerindir. Dördüncü; imân-ı makbûldur, müminlerin imânıdır. Be(cid:3)inci; imân-ı me(cid:3)kûktur, Müslümanlarındır. (cid:5)mân-ı zaif dahi derler. Altıncısı; 45 "Samimi ve kesin bir dönü(cid:3)le Allah’a tevbe ediniz. " Tahrîm, 66/8. 46 "Onlardan herbiri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman etti. "O’nun resullerinden hiçbirini ayırd etmeyiz" dediler. " Bakara, 2/285. 47 "Allah’tan ba(cid:3)ka tanrı bulunmadı(cid:4)ına (cid:3)ahit bizzat Allah’tır. Bütün melekler, Hak ve adaletten ayrılmayan ilim adamları da bu gerçe(cid:4)e, Azîz ve Hakîm Allah’tan ba(cid:3)ka tanrı olmadı(cid:4)ına (cid:3)ahittirler. Allah katında hak din (cid:5)slâm’dır." Ali imran, 3/18, 19.

Description:
Tasavvufî toplantılarda bulunanların uyması gereken edeb ve usûle "âdâb-ı eserlerin, tasavvuf tarihi incelendiğinde sayı itibariyle hayli çok olduğu
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.