ebook img

Aşkın Gözyaşları - Tebrizli Şems - Sinan Yağmur PDF

245 Pages·2010·0.89 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Aşkın Gözyaşları - Tebrizli Şems - Sinan Yağmur

Nakkal Elektronik Yayıncılık Copyright © 2012 Tüm Hakları Saklıdır. Kitabın ilk düzenlenme tarihi: Ağustos 2012 Daha fazla kitap ve bilgi için iletişim adresimiz: www.enakkal.blogspot.com ~ www.nakkal.net Eksikler ve bilgi için: [email protected] Yasal Uyarı Sitemiz üzerinden yüklenen e-kitaplar 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde yeralan "EK MADDE 11. e istinaden görme özürlü kardeşlerimiz için hazırlanmıştır. Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak sayesinde hazırlanan kitapları dinletmekteyiz. Amacımız yayınevlerine zarar vermek değildir. Bu e-kitaplar orjinal kitapların yerini tutmayacağı için eğer kitabı beğenirseniz kitapçılardan almanızı ya da online satın alma yolu ile edinmenizi öneririz. Yayıncı kurumların ve yazarların telif haklarının ihlal edilmemesi için indirilen dökümanların 24 saat içinde silinmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kitabi basan firmanın uğrayacağı zarardan hiçbir şekilde SORUMLU değiliz. Sitemizin amacı sadece kitap hakkında bilgi edinip, belli bir fikir sahibi olmanız ve hoşunuza giderse kitabı almanız içindir. Sitemizin burada yayınlanan e-kitaplardan herhangi bir ticari çıkarı ya da herhangi bir kuruluşa zarar verme amacı yoktur. Bu yüzden edinilen dökümanları fikir alma amaçlı olarak 24 saat süreli kullanabilirsiniz. Daha sonrası sizin sorumluluğunuza kalmıştır. İçindekiler Nakkal'dan Rica Yasal Uyarı Sinan Yağmur Önsöz Şems İçin Özel Mukaddime Ailem Çocukluğum Gençliğim Arayışım Aşk-ı Mevlâna Yurduna Vuslat Halvetten Mirac'a Celâleddin'den Mevlânalığa Doğru Benim Mevlâna'm Mahşerin Rüzgârı Konya Sokaklarını Kavuruyor Aşkın Sürgünü Karşılama Şöleni Kimyamı Alt-Üst Eden Hatun Aşkın Şehadeti KAYNAKÇA Sinan Yağmur 1965’te Hünkar Hacı Bektaş’ın soluğunu üflediği Nevşehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ahi Evran Velî’nin mayaladığı toprakta Kırşehir’de tamamladı. Rüyalar içinde bir rüyanın işareti ile aşkın yurdu Pîr Mevlâna’nın ocağına yürüdü. Takvimler 1985 yılını gösterirken, Tennure’deki ateşe dokundu, parmakları yüreğinin sesine direnemedi. TENNURE VE ATEŞ’i üfledi satır satır ilk kitabı olarak. Aşkın şehidi Şems’in sesini duydu. Dondu. Durdu. Çözüldü harf harf... Güneş’te gözleri kamaşanlara gölgelere sığınmamalarını yazdı. Aşkı sokaklardan sayfalara çekmek için AŞKIN GÖZYAŞLARI’nı topladı beyaz kâğıtlarda. Alevleri ıslatan sayfalar şimdi sizlerin yüreğinde şebnem şebnem aksın diye Güneş’e seslendi: “Irmaklar kurusaydı deniz olmazdı. Eğer aşk muteber olmasaydı seni senden daha iyi bilen, Adem ve Havva’yı yaratmazdı.” Önsöz Şems: Beni bugüne kadar doğru yazmayan kalemlere sesleniyorum! Bugünün kalemleri, sözü kendilerinden önce yaşamış hakiki kalemlerden ödünç almadan yazamıyorlar. Ancak o zaman okunabilir sanıyorlar yazdıklarını. Ay gibi onlar. Kendi ışıkları yok… Güneşleri, (Şems’leri)! Asıl kaynakla ilişkiye girmekten nedense korkuyorlar bu yansıtıcı kalemler. Ya çarpılırsak o ışıktan. Gözlerimiz kamaşırsa. Bugüne kadar bildiğimizi sandığımız her şey doğru değilse… Bütün yazdıklarımızın bir yanılgı olduğu ortaya çıkarsa… Sahte hayatların içinde yaşayarak nasıl varılır hakikate! Bir ses, bir sözcük nasıl gelir senin kalemine… O zaman hemen sarılırsın işte daha önce yaşanmış, yazılmış o hakiki yazılara… Ve hakikatle doğrudan ilişki kurmak yerine, o meşakkatli yolculuğu yapanların üzerinden bir defa daha yazmaya kalkışırsın, her sahte sözünüzle eksilttiğiniz gibi gerçeği. Beni yazmaya niyetlenen, beni tanımadan nasıl taşıyabilir deryamı çöllerine? Tasavvufun tozunu yutmayanlar, Konya’nın yolunu tutmayanlar ne derece doğru anlayabilirler beni. Beni anlamayanlar, bana ait olmayan sahte düşlerini benim üzerimden taşıma cüretini nasıl bulabildiler? Yediğim bıçak darbelerinden daha derin acılar verir ruhuma beni olduğum gibi görmeyen yazılar. Ben ki kuralları yıkmaya gelmiş Şems, ben ki dünya nimetlerini elinin tersi ile itmiş Şems, nasıl olur da 40 kural yaftasını yakıştırırlar bana. Neden kendi entrikalarının ortasına yerleştirirler beni? Karşılıksız sevgiyi yaşamak gerekiyormuş. Birini sevmenin, delice bir aşkla bağlanmanın, güzelliğini yaşamanın hazan mevsimine gelmek olduğunu bilmiyordum. Meğer hayatta ne çok şey kaçırmışım... Ya ben erken geldim, ya sen çok geç kaldın vuslata. Cemşid, rüyasında görüp var olduğunu bilmediği maşuku için tahtından vazgeçerek Anadolu’yu karış karış gezdi. Ben Mevlâna için bahtımdan vazgeçmişim çok mu? Hangi kelâm Kimya’nın sırrını çözmüş ki kalemleri ile Kimya’mı yazma cesareti bulmuşlar? Beceremedikleri acemilik yanılgısı aşk senaryolarında benim ismimi ve sevenlerimi kurgulamak hangi vicdanın sesidir? Aşkın kök salmış çınarından korkan, mum titrekliğinde kalemler taşıyan bu insancıklar ateşi avucunda taşıyan beni ve çınarlaşan aşkı nasıl açıklayabilirler? Ateş (Aşk), ağaç, su sadece birer kelimedir sizin için… Bir hikâye kurup, içine yerleştirmeye çabalarsınız hemen bu kelimeleri… Onların kendi hakikatlerini hiç merak etmezsiniz… İç seslerini harflerin… Kanat çırpmalarını, kâinatın ahenkli zikrine katılışını her birinin… Ve sizi nasıl değiştirdiklerini göremezsiniz yaşarken… Siz sadece hikâyelerle ilgilenirsiniz… Hayatınızın bir hikâyesi olmadığı için kelimeleri zorla, o kurduğunuz derme çatma hikâyelerin içine sokmaya zorlarsınız… Emrivaki bir yazım şeklidir bu! Kelimelerin gönlünü almayı bilmezsiniz! Onlara verilen canı hissetmeden, siz, kim olduğunuzu nasıl hissedeceksiniz… Aşkı bilmeden bir kelimeye dokunabilir mi insan? Onu yazıya nasıl sokabilir… Bahçeyi hazırlamadan ağaç fidanını toprağa nasıl dikeceksiniz… Yazının mümbit bahçesi için toprak gereklidir… Aşkın sizin yazı bahçenize nur yağdırmasına ihtiyaç vardır… Aşkı bilmeyen bahçe, toprak, su olabilir mi? Bir kelime olabilir mi? Aşkı bilmeden bir insan yazmaya oturabilir mi? Şems İçin Özel Mukaddime (NEV-İ ŞAHSINA MÜNHASIR): Şems ki, Mevlâna’yı Mevlâna yapandır. Şems ile karşılaşıncaya kadar Mevlâna bir âlimdir. Konya’nın sevgilisi, olgun ve makul başmüderrisi. Aklın ve onun çocuğu olan, bilimin dairesi içinde dolaşan mantıklı bir İslâm âliminden bir cezbe adamı çıkaran Şems’tir. Şems ansızın gelir. Yaşı kırkı bulmuş olan Mevlâna’nın belki de hiç beklemediği ve ümit etmediği anda. Ama kırk, peygamberî bir yaştır. Üstelik son fırsattır. Çalınır... ardına kadar açılır kapı. Girer içeri sessizce yolcu. Geçiyordur... uğramıştır... kalır... Gariptir Şems. Bu aniden gelen mağrur adam, mağrurluktan başka bir imlâyla mağrurdur. Sahte tevazuyu kibir ile eş tutar ve ondan bu yüzden nefret eder. Kabiliyet bir Allah vergisiyse onu saklamanın da sahtecilik anlamına geldiğini düşünerek mağrurdur. Dili bu yüzden bu kadar keskindir. Kaide dışı ama harikuladedir. Üstelik her kelâmında ”belâ”ya bir davet vardır. Karanlık ve siyaha ait yabancı. Durak şaşırtan yolcu. Yolcuyu yolundan eyleyen dilber.

Description:
Celaleddin'i Mevlana'laştıran Şemsi Tebrizi'nin Kitabı...Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: "Allah'a kavuşmayı isteyeni Allah da se
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.