ebook img

Arif için Din Yoktur - Kevser Yeşiltaş PDF

286 Pages·2012·1.44 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Arif için Din Yoktur - Kevser Yeşiltaş

Arif için din yoktur Muhyiddin İbn-i ARABİ Bir irfan sahibi hakikaten arif olduğu zaman, bir itikad ile kayıtlanmaz. “Feiza kanel arifu arifen hakikaten felem yetekayyed bimutekadin.” KEVSER YEŞİLTAŞ SINIR ÖTESİ YAYINLARI ARİF İÇİN DİN YOKTUR Muhyiddin İbn-i Arabi Kevser Yeşiltaş SINIR ÖTESİ YAYINLARI REKLAM VE PRODÜKSİYON HİZ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. © Bu kitabın tüm yayın hakları, SINIR ÖTESİ YAYINLARI’na ait tir. Telsiz Mah. 85/1 Sk. No: 23/ Dükkan:2 Zeytinburnu - İSTANBUL Tel: 0 (212) 415 30 19 Faks: 0 (212) 415 18 30 www.sinirotesi.com e-mail: [email protected] ISBN: 978-975-8312-68-9 • Dizgi Kapak Tasarım : SINIR ÖTESİ YAYINLARI • Genel Yayın Yönetmeni : Ergun CANDAN • Dağıtım Sorumlusu : Zeynel YILDIRIM • Müdür : Ali ÖZCAN • Editör : Nilüfer ARITAN • Araştırma Departmanı : Neslihan ALANTAR • Baskı : BARIŞ MATBAA MÜCELLİT Davutpaşa Cad. Güven San.Sit. C. Blk No:291 Topkapı/ İST 0(212) 674 85 28 1. Baskı: Temmuz 2012 sunuş Anadolu’da önemli etkisi olan Muhyiddin İbn-i Arabi’nin bâtıni öğretisi, kökeni on binlerce yıl öncesine giden çok köklü bir bilgi edinme ve bilgi aktarma sistemine bağlıdır. Bu sistem sufizmin önemli temel taşlarından biridir. Sufizm’in içinde kendine özgü bir üslupla bâtıni öğretinin sırlarının kuşaktan kuşağa aktarılmasında Muhyiddin İbn-i Arabi’nin çok önemli bir fonksiyonu olmuştur. Öğretisine ait sırların hemen hemen hiçbiri açık bir şekilde dışarıya sızdırılmamışsa da, öyle sözlerin içine öyle bilgiler gizlenmiştir ki, bu sözlerle karşılaşanlar, çoğunlukla büyük bir şaşkınlık içinde kalmışlardır. O sözleri anlamaya çalışanlar, o sözlerin içine gizlenen asıl anlamlarla yüzyüze gelebilmişler, ancak böyle bir çaba içine girmeyenlerin büyük bir bölümü onu din dışı olmakla suçlamışlardır. Kitaba ismini verdiğimiz “Arif için din yoktur” sözü de işte böyle çarpıcı sözlerinden biridir. Sadece bu sözü üzerine bile görmüş olduğunuz gibi bir kitap yazılabilmiştir. Çünkü sadece bu sözünü bile anlayabilmek için bâtıni öğretinin birçok alanlarını öğrenmiş olmak gerekir. Tek bir sözünde bile çok derin bâtıni sırlar üstü örtülü bir şekilde durmaktadır. Arif için din yoktur sözü “feiza kanel arifu arifen hakikaten felem yetekayyed bimutekadin” yani “bir irfan sahibi hakikaten arif olduğu zaman, bir itikad ile kayıtlanmaz” sözünün Türkçemiz’e uyarlanmış hâlidir. Bu sözün içinde dinlerle ilgili de çok önemli bilgiler gizlidir. Bu sözün derinliklerine inildikçe, dinlerin aslında ne olduğu da şimdikinden çok daha farklı bir şekilde algılanabilecektir. Bu sözü seçip, bu sözün derinliklerini bâtıni yönleriyle incelememizin asıl nedeni işte budur. Çünkü günümüzde hâlen dinler bâtıni yönleriyle değil, zahiri yani dış görüntüsel şekliyle geniş halk kitlelerine öğretilmeye devam edilmektedir. Muhyiddin İbn-i Arabi’nin bir zamanlar müritlerine aktardığı bu sözünün içine gizlenmiş bâtıni bilgileri bu kitapta sizlerle paylaştık. Kitap daha çıkmadan çok sayıda okurumuzdan büyük bir ilgi gördü. Şu anda elinizde tuttuğunuz kitabın satırları içinde, o büyük mürşidin sesini ve nefesini hissedeceksiniz. O sese kulak verin... O ses size çok şey söyleyecek... O sesi günümüze taşıyan inisiyatik kardeşim Kevser Yeşiltaş’a buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Üstüne düşen bu zorlu çalışmayı başarıyla yerine getirdiği için… Ergun CANDAN SINIR ÖTESİ YAYINLARI Genel Yayın Yönetmeni giriş İslam tarihinde, eserleri hakkında en sert tartışmalarının yapıldığı sufi, İbn-i Arabi’dir. Eserlerinin yazım şekli içsel bir keşf ile olduğu için, görüşlerini benimseyenler ve karşı çıkanlar olarak iki zıt grup oluşmuştur. İlham yolu ile aldığı bilgilerin büyüklüğü ile kendisine En büyük Şeyh anlamına gelen Şeyh-i Ekber denmiştir. Karşı çıkanlar ise, ilham yolu ile alınan bilgilerin eksikliği ve yanlışlığı olabileceğini iddia ederek kendisine En Kafir Şeyh anlamına gelen Şeyh-i Ekfer lakabını takmışlardır. En çok karşı çıkılan düşüncelerinden ve sözlerinden biri olan “Ezelî olan İnsan, Hadis, Zuhur ve Neş’eti bakımından Ebedî ve Daimi’dir.” (Fass-ı Âdem) sözü ile tepkileri üzerine çekmiş ve kendi eserlerine karşıt, çok tartışma konusu olan eserler yazılmıştır. Biz bu kitapta, İbn-i Arabi’nin ünlendiği “Arif için din yoktur” sözünün ne manaya geldiğini, bâtıni manasını, ilmi ledün sırlarını incelemeye çalışacağız. “Arifler için neden din yoktur?” ya da “Din kimler içindir?” konusunu ele alacağız. Bir keşf ehli olan İbn-i Arabi’nin eserlerini, Suriye’den getirilen, orjinal-kopya olan, Arapça metinlerinden inceleme fırsatı buldum. Kabrini ziyaret etmek çok istedim, çok çaba harcadım gitmek için ancak ülkenin iç savaşta olması, Şam bölgesinin ise savaştan çok fazla etkilenmesi nedeniyle, sınırdan geçmeme yetkililerce izin verilmedi. Gidemesem de, rüyalarımda sürekli kabrinde dolaştım ve ziyaretlerde bulundum. Kendisi de yaşarken, rüya ilmine çok önem vermiştir. Bu yüzden rüya kanalı ile, birtakım bilgilerin manalarına ilişkin sezgileri ve ruhi seyahatleri gerçekleştirmem, bunların bana birer hakikat olduğu hissini uyandırmıştır. Bazen sabahlara kadar süren rüya kanalı ile bilgi akışları, eserlerinin orjinal metinlerindeki bilgileri tam kavramamı sağlamıştır. Karmaşık görünen ancak çok basit bir manaya sahip Hakikat bilgisini hem müşahade ederek, hem de bir avazı ile sesini duyarak gerçekleştirdim. Bu hâlleri yaşamam hiçbir arifin hakikatte ölmediğini, bedeni terk etmelerinin onların yok olduğu anlamına gelmediğini idrak ettirdi. Rüya kanalında arifleri görmem ve onlar ile seyahat ve sohbetlerimi, Suriye Yüksek İslam İlimleri mezunu ve İbn-i Arabi eğitimini Suriye’de alan, defalarca kabrini ziyaret etmiş olan Mehmet üstadıma danıştım. Ve aldığım cevap katiyetle şu olmuştur: “Onları herkes rüyasında görmez ve herkesin rüyasına da gelmezler. Onlar ölümsüzlerdir, sen onları düşündüğün vakit, bil ki, onlar da seni düşünüyorlardır. Ruhtan ruha akış ve köprüler vardır ve bedenli olmak buna engel değildir. Rüyada bâtına doğru yolculuk edersin ve dünyada iken alamayacağın bilgileri, bâtında rahatlıkla alır ve anlarsın, uyandığında yeniden zahir dünyada ve vehim bedeninde ise hatırlamaya çalışır, karmaşık görünen herşeyi basit bir dil ile aktarımda bulunursun.” Mehmet üstadıma ve gönül sahibine, şükranlarımı tekrar sunuyorum. Kitabın yazımı esnasında, benim bâtın mürşidim, bâtın dostum olmuştur İbn-i Arabi. Bana Hakikatime olan seyr yolculuğumda eşlik etmiştir. Her satırın ilhamını, sezgisini, müşahadesini, hâl zevklerini üzerimden eksik etmemiştir. Eserlerindeki sırları, vahyi ilhamı ile, gönlüme ve kalbi ruhiyeme, bir bir aktarmıştır. Ölümsüz ruhu halen aramızda ve kendisine ulaşmak isteyenlere, isteyenlerin bedenlerine ve ruhlarına, sonsuzluktan dokunmaktadır ve dokunmaya devam edecektir. Mükaşefe yolu üstadıdır. Mükaşefe yolu, Süveyd ilmidir. Bâtın ötesi gayb âleminin yani, gizli âlemlerin müşahadesidir. Mükaşefe, ledün ilmi, hikmet menbaı ve ilahi isimlerin ilmidir. Bir Vahy-i İlham şeyhidir. Harf ilminin dehasıdır. Eserlerinde bahsettiği gibi, “Hepimiz bir vakitler Yüksek harfler idik, indik kainat satırları arasına kelimeler olduk.” Hâlâ o satır aralarındaki kelimeleri okumaya devam ediyoruz. En büyük kitap insandır ve hepimiz birer kelimeyiz. Kendi hücrelerimizdeki ayetleri okumaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Arif, Zât için yine bir perde olan sonsuz tecellileri müşahede ettiği için O’nu doğrudan göremez. Ru’yet, ya da müşahede gibi kavramlarla ifade edilmeye çalışılan ve Zât’a taalluku çağrıştıran mârifet de O’nu kuşatamaz. Futuhat-ı Mekkiye/Muhyiddin Arabi Arif için din yoktur kitabının amacı, ariflerin bir itikad ile kayıtlı kalmadıkları üzerinedir. Dinler değişir, ancak hakikat değişmez. Dünya üzerinde semavi ve felsefik dinler de olmak üzere, tüm öğretilerin amacı, insan üzerine ve insan içindir. Dinlerin bir görünen bir de görünmeyen yönü vardır, yani bir içsel hâli bir de dışsal yaşamın devamı için bir yol anlatılır. Ritüeller ve çeşitli ibadetler, yapılması, uyulması gereken kurallar çerçevesinde dışsal yaşamı düzenleyen bir yapıya sahiptir. İçsel olarak amacı ise, insanın öğrendikleri ile kendi ilminde derinleşerek insanın asli mahiyetini açıklamak ve dünyada bulunma amacını aramasına yol açmak içindir. Ve son gelen din ile din devri kapanmış, nebilik de sona ermiştir. Hakikat tektir ve değişmez, bozulmaz. Fakat direkt olarak aktarılamaz. Ancak işaret edilerek, üstü kapanarak sembollere bürünerek aktarılabilir. Çünkü hiçbir beden sahibi insan hakikati apaçık göremez ve bilemez. Bilemediği ve göremediği için de aktaramaz. Hakikat bilgisi çok güçlüdür ve sahip olduğu gayb âleminde, gizlide kalmak sureti ile, ancak semboller ile insan zihinlerine yoruma açık olarak gönderilir. Fizik âlem, hakikat bilgisine sahip değildir. Henüz gerçek ile karşılaşmamıştır. İnsanoğlunun karşılaştığı tek gerçek bilgi doğum ve ölüm bilgisidir. Her insan muhakkak doğarak dünyaya gelir ve bedeni terk etmek sureti ile de ölür. Bunun dışında insanlık henüz hakiki bir bilgi ile karşılaşmamıştır. Bunun dışında dinler vasıtası ile vahiyler, ezoterizmde de semboller ile hakikati işaret eden bilgiler almıştır. Arifler, ayan ve açık şekilde hakikati işaret etmişlerdir. Fakat bunun anlaşılır ya da anlaşılamamış olması, tamamen zihin yapısı ile ilgilidir. Akıl sahipleri, semboller ve ayetler üzerinde delilleri takip ederek hakikati yorumlamışlardır. Gönül ve kalp sahipleri ise sembollerin ve ayetlerin hakiki manalarına erişebilmişler ancak bunu yine aktaramadıkları için birtakım özlü sözler ile işaret etmişlerdir. Bir bilginin özü onun derinine indikçe anlaşılır bir hâle gelir. Çünkü bilgi dışta değil içtedir. Bu nedenle de ezoterik öğretilerde hiç bir şey göründüğü gibi değildir denmiştir. Sufi öğretilerinden kaynaklanan ve Anadolu halk deyişlerimize yerleşen “Arif olan anlar” sözünün ortaya çıkışı bu konuya dayanır. Yani bir meseleyi anlayabilmek için onun içsel sırrına ulaşmak gerekir. Ariflerin, gönül gözü açıkların yaptığı gibi... Arif sözünün anlamı da bu yöndedir. Arapça kökenli olan arif sözcüğü “çok anlayışlı, sezgili, bilgili, irfan sahibi, bilen, bilge” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de ulûl’elbab, Lüb yani sırra vakıf olan, akıllarının erişemeyeceği bilgilere, kalp ve gönül güzellikleri ile erişebilenlerin varlığından bahsedilmiştir. Akıl herkese bahşedilmiş sonsuz bir nimettir. Fakat sembol ve ayetlerin

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.