1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ E.A. HASTANESİ Klinik Şefi: Doç.Dr. Haluk C. Çalışır APNE-HİPOPNE İNDEKSİ İLE AKCİĞER VOLÜMLERİ VE HAVA YOLU REZİSTANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TANIMLANMASI Dr. Gülgün ÇETİNTAŞ GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ İSTANBUL 2008 2 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE AMAÇ………………………………………………………… 2. GENEL BİLGİLER………………………………………………………. 2.1. Uyku Tıbbında Çalışmalar……………………………………. 2.1.1. Tarihçe…………………………………………………. 2.1.2. Sağlıklı Kişide Uykuda Solunum Fizyolojisi………… 2.1.3. Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflandırılması….. 2.2. Obstruktif Uyku Apne Sendromu…………………………….. 2.2.1. Tanımlar…………………………………………. 2.2.2. Prevelans………………………………………… 2.2.3. Patofizyoloji……………………………………… 2.2.4. Risk Faktörleri………………………………….. 2.2.5. OUAS da Klinik ………………………………... 2.2.6. Tanı Yöntemleri………………………………... 2.2.7. OUAS da polisomnografik sınıflama………….. 2.2.8. OUAS da tanı kriterleri………………………... 2.2.9. Tedavi……………………………………………. 2.2.10. Tedavi edilmemiş OUAS sonuçları…………… 2.3. Akciğer Hacimleri ve Ventilasyon…………………………… 2.3.1. OUAS’ lı Hastalarda Akciğer Hacim ve Ventilasyon 3. GEREÇ VE YÖNTEM…………………………………………………….. 3.1. Çalışma Grupları……………………………………………… 3.2. Antropometrik Özellikler……………………………………... 3.3. Polisomnografi…………………………………………….…… 3.4. Vücut pletismografisi…………………………………………. 3.5. İstatistiksel İncelemeler………………………………………. 4. BULGULAR……………………………………………………………….. 5. TARTIŞMA………………………………………………………………... 6. SONUÇ……………………………………………………………………... 7. KAYNAKLAR…………………………………………………………….. 3 TEŞEKKÜR Asistanlık eğitimimde bilgisini, deneyimlerini paylaşma olanağı bulduğum, sevgisini ve desteğini her zaman hissettiğim, klinik şefimiz, Doç. Dr. Haluk C. Çalışır’a; Hastanede sağladığı olanaklarla asistanlık eğitimimi başarıyla tamamlamamı sağlayan Başhekimimiz Doç. Dr. Adnan Yılmaz’ a; Tezimin oluşumu sırasında yardım ve desteklerini esirgemeyen Uzm. Dr. Aylin Öngel’e; Uyku Bozuklukları Ünitesi Klinik Şefi Doç. Dr. Tülin Kuyucu’ya; Tez çalışmamda emeği geçen ve desteklerini herzaman yanımda hissettiğim, Uyku Bozuklukları Ünitesi Sorumlusu Uzm. Dr. Gülfem Yurteri ve Dr.Ali Tanju Oğuz’a; Eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım Şef Dr. Hatice Türker, Şef Doç. Dr. Kemal Tahaoğlu, Şef Doç. Dr. Turan Karagöz, Şef Doç. Dr. Reha Baran, Şef Dr.Esen Akkaya, Şef Dr. Armağan Hazar, Şef Dr. Melahat Kurutepe, Şef Doç. Dr. Atilla Saygı, Şef Dr. Ali Atasalihi, Şef Doç. Dr. C. Asım Kutlu ve Şef Doç. Dr. Altan Kır ve eski Başhekimimiz Doç. Dr. Semih Halezeroğlu’na; Eğitimim boyunca birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum Dr. Hülya Arda, Dr. Erol Aktürk, Dr. Şule Kızıltaş, Dr. Ayşem Aşkım Öztin, Dr. Korkmaz Oruç, Dr. Sinem Ağca, kıdemlilerim Yrd.Doç. Emin Maden, Uzm. Dr. Elif Köse, Uzm. Dr. Fatma Küçüker olmak üzere tüm servis arkadaşlarıma; Tez çalışmamda büyük destek ve yardımlarını gördüğüm Hemş. Sevil Pamuk, Sağlık Memuru Turgay Güler, Sağlık Memuru İbrahim Yeşilağaç ve birlikte çalışmaktan her zaman zevk aldığım servis hemşire ve personeline; Solunumsal Yoğun Bakım eğitimim sırasında bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen Dr. Tülay Yarkın, Dr Zuhal Karakurt ve hastanemiz tüm uzmanlarına; Eğitimim süresince birlikte çalıştığım ve dostluklarıyla hep yanımda olan başta Dr. Murat Yalçınsoy olmak üzere tüm asistan arkadaşlarıma; Rotasyonlarım sırasında bilgilerini paylaşma olanağı bulduğum SB. Göztepe E.A Hastanesi 3. Dâhiliye Klinik Şefi Doç. Dr. Hilmi Çifçi ve Şef Yrd. Dr. Nail Bambul, Radyoloji Klinik Şefi Dr. İhsan Kuru, SB. Haydarpaşa Numune E.A Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Paşa Göktaş’a; Ve beni bugünlere getiren, maddi manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen değerli babama, anneme, ve kardeşlerime; Sonsuz teşekkürler… ÖZET 4 Obstrüktif uyku apne sendromu(OUAS), uyku sırasında üst solunum yollarında tekrarlayıcı tam veya kısmi daralmaların olması ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda azalma ile karakterizedir. Üst solunum yolu açıklığı, inspirasyon sırasında oluşan negatif intraluminal basıncın kollabe edici etkisi ile, üst hava yolu dilatatör kas aktivitesi arasındaki denge ile belirlenmektedir. Bu çalışmada, OUAS patogenezinde doğrudan rol almadığı düşünülen akciğer hacimleri ve hava yolu dirençleri ile değişik şiddetteki OUAS olguları arasındaki ilişkiyi tanımlamayı amaçladık. Çalışmamız SB Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Göğüs 6 Kliniğinde, merkezimiz uyku laboratuarında Ocak 2008- Mayıs 2008 tarihleri arasında polisomnografi tetkiki uygulanmış 26’sı (%24.8) kadın ve 79’u (%75.2) erkek, toplam 105 olgu ile yapıldı. Olguların yaş ortalaması 48.89±11.25, BMI ortalaması 30.79±5.02, boyun çevresi ortalaması 41.73±3.93 idi. Olguların % 54.28 inde tanı konmuş ek hastalık yok iken hipertansiyon hastaların %40.95’ine eşlik ediyordu. Olguları %66.6’sında sigara kullanım öyküsü mevcut idi. Apne/ hipopne indeksine göre 4 gruba ayrılan hastaların; %25.7’sine basit horlama tanısı, %21.9’una hafif OUAS, %22.9’una orta OUAS, %29.5’ine ise ağır OUAS tanısı kondu. Kimlik bilgileri, vücut kitle indeksi, boyun çevresi, ek hastalık durumu, sigara anamnezi ve Epworth uykululuk skalasını (ESS) içeren hasta bilgi formu doldurulan olgulara tüm vücut pletismografisi uygulandı. Solunum fonksiyon testleri, akciğer hacimleri ve hava yolu dirençleri yaşa, boya ve kiloya göre beklenen % değerlerine göre kayıt edildi. Çalışmamızda ağır OUAS grubunda ekspiratuar rezerv volüm, basit horlama, hafif OUAS ve orta OUAS grubuna göre düşük bulundu. Solunum fonksiyon testleri, hava yolu dirençleri ve diğer akciğer hacimleri açısından böyle bir farklılık saptanmadı. Hastaların diğer özelliklerinden BMI ve boyun çevresi ağır OUAS grubunda yüksek bulunurken hastalık şiddetine göre ESS’de gruplar arsında fark bulunmadı. Sonuç olarak çalışmamızda OUAS şiddeti hava yolu direnci ve akciğer hacimlerinden etkilenmemektedir. Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apne, akciğer hacimleri, hava yolu dirençleri 5 Description of the Relationship Between Lung Volume, Airway Resistance and the Index of Apnea/Hipopnea Obstructive Sleep Apnea Syndrome (OSAS) is characterized as narrowing in the upper bronchial tube repetitively or partially during sleep and reduction in the saturation of oxygen in the blood. Openness of upper bronchial tube is determined by the balance between the collapsing effect of negative intraluminal pressure taking place during inspiration and the upper airway dilatator muscles’ activities. In this study we aimed at describing the relationship among the lung volume, which is thought not to have a direct effect in OSAS pathogenesis, airway resistance, and OSAS cases at various severity. Our study has been conducted on 104 cases 26 (24.8 %) of which are female and 79 (75.2 %) male who were applied the polisomnography examination Department of Chest Disease, Sureyyapasa Chest and Chest Surgery Training and Research Hospital, between January 2008 and May 2008. The ages of the cases averaged out to 48.89±11.25, the BMI to 30.79±5.02, and the neck circumference to 41.73±3.93. 54.28 % of the cases weren’t diagnosed with any other diseases. 40.95% of the cases had hypertension along with OSAS. 66.66% of them were smokers. The cases were divided into 4 according to apnea/hipopnea index and 25.7% of them were diagnosed with habitual snoring, 21.9% with mild OSAS, 22.9% with moderate OSAS, and 29.5 with severe OSAS. The patients, who filled in a form including personal information, BMI, neck circumference, additional diseases, smoking history, Sleepiness Epworth Scale(ESS), were applied Whole-body plethysmography measured lung volumes and airway resistance were recorded according to predictive values. In our study the expiratuar reserve volume (ERV) in severe OSAS group were found to be lower than those of habitual snoring, mild OUSAS, and moderate OSAS groups. No difference was found in terms of respiratory function tests, airway resistance and lung volumes. While other features such as BMI and neck circumference were found to be higher in the severe OSAS group, no differences were observed among the groups in the Sleepiness Epworth Scale. As a result, it is seen in our study that there OSAS severity is not affected by airway resistance or lung volume. Keywords: Obstructive sleep apnea, lung volume, airway resistance 6 KISALTMALAR AASM : American Academy of Sleep Medicine AHI : Apne hipopne indeksi BPAP : Biphasic Positive Airway Pressure BMI : Beden kitle indeksi (Body mass index) CPAP : Countinous Positive Airway Pressure EEG : Elektroensefalografi EKG : Elektrokardiografi EKO : Ekokardiografi EMG : Elektromyografi EOG : Elektrookulografi ERV : Ekspiratuar rezerv volüm ESS : Epworth Uykululuk Skalası FVC : Zorlu Vital Kapasite FRC : Fonksiyonel Rezidüel Kapasite Gaw : Konduktans ICSD : International Classification of Sleep Disorders IC : İnspiratuar kapasite IRV : İnspiratuar rezerv volüm KOAH : Kronik obstruktif akciğer hastalığı MVV : Maksimal istemli ventilasyon NREM : Yavaş dalga uykusu OUAS : Obstruktif uyku apne sendromu PSG : Polisomnografi Raw : Hava yolu direnci REM : Rapidly eye movement ( Hızlı göz hareketleri) RV : Rezidüel volüm PImax : İnspiryum PEmax : Ekspiryum TLC : Total akciğer kapasitesi 7 1.GİRİŞ VE AMAÇ Uyku, gün içinde öğrenilenlerin ayıklanıp depolandığı, vücudun bakıma alındığı ve bir sonraki güne hazırlandığı fizyolojik bir süreçtir. Bu alandaki bilgiler, özellikle son zamanlarda gelişen teknoloji ile birlikte dev adımlarla ilerlemiş ve uyku tanrısı Hipnos’un öğretilerinden, günümüzdeki bilimsel boyutuna ulaşmıştır. Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS) uyku sırasında üst solunum yollarının tekrarlayıcı tam veya kısmi daralmaların olması ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda azalma ile karakterize bir sendrom olarak tanımlanmaktadır1. Batı toplumunun yaklaşık %5 ini etkileyen OUAS da majör semptomlar horlama, tanıklı apne ve gündüz aşırı uykululuk halidir2. Patogenezde suçlanan faktörler, üst hava yolu anatomisi, uykuda üst hava yollarındaki dilatatör kasların solunumsal değişikliklere cevabı, uyku esnasında artmış solunum dürtüsüne karşı uyanma eğilimi, solunum kontrol sisteminin stabilitesi ve akciğer hacimlerindeki bu etkilere karşı oluşan değişiklik yetisini içermektedir3.Üst hava yolu açıklığı, inspirasyon sırasında oluşan negatif intraluminal basıncın kollabe edici etkisine karşı, üst hava yolu dilatatör kas aktivitesi arasındaki denge ile belirlenmektedir ve bu olay anatomik, mekanik, nöromüsküler, santral vb. birçok faktörden etkilenmektedir4. Farinksin kollobe olma eğiliminde akciğer hacimlerinin etkili olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle hastalığın oluş mekanizmasını açıklayabilmek, tedavide katkı sağlayabilmek için akciğer volümleri ve rezistanslarının ölçüldüğü çalışmalar yapılmış ve bu parametreler tanımlanmıştır. Bu çalışmada, OUAS patogenezinde doğrudan rol almadığı düşünülen akciğer hacimleri ve hava yolu dirençleri ile değişik şiddetteki OUAS olguları arasındaki ilişki araştırılmıştır. 8 2.GENEL BİLGİLER Hayatımızın yaklaşık üçte birlik dönemini geçirdiğimiz uyku pozitif bilimlerin henüz gelişmediği dönemler dahil insanoğlunun dikkatini çekmiş ve pekçok araştırma konusu olmuştur. 1834 yılında Robert McNish tarafından uyku; zihinsel ve entelektüel fonksiyonların aktif durumu olan uyanıklık ile bu fonksiyonların tümden pasif hali olan ölüm arasındaki ara durum olarak tanımlanmıştır5. Uykunun insan hayatındaki önemine dair kesin bir teori bulunmamakla birlikte birçok farklı modeller geliştirilmiştir. Enerji tüketimi gece özellikle de yavaş dalga uykusu sırasında yaklaşık %2.5 ila %5 oranında azalmaktadır6. Aynı zamanda oksijen tüketimi azalmakta ve anabolizma artmaktadır. Böylece gece boyunca protein düzeyi onarılmaktadır. İkinci olarak, büyüme hormonu (GH) temel olarak gece anabolik dönem boyunca salgılanmaktadır. Sonuç olarak enerjinin korunması ve onarım teorisi olarak bilinen bu kuramlarda; uykuda restorasyon işleminin aktif bir şekilde yapıldığı ve vücudun yeni güne hazırlandığı düşünülmektedir7. Uyku tıbbı, uyuyan beyni ve onun organizmadaki tüm etkilerini ve bozukluklarını inceleyen tıp dalı iken uyku bozuklukları tıbbı gece uykusunda bozulma veya aşırı gündüz uykululuğu veya diğer uyku ile ilişkili sorunları olan hastaların tanı ve tedavisi ile ilgilenen klinik tıp dalı olarak ilk kez 1970 yılında ABD’de Stanford Üniversitesinde tanımlanmıştır. 2.1.Uyku Tıbbında Çalışmalar 2.2.1. Tarihçe Kimilerine göre sadece dinlenme olarak görülen ancak hayatımızın çok büyük bölümünü geçirdiğimiz uyku Aristo, Hipokrat, Freud gibi pek çok düşünür ve bilim adamı için gizemli bir süreç olarak yorumlanmış ve pek çok çalışmalara yol açmıştır. Uyku fizyolojisi konusunda ilk yayın 1834 yılında “The Philosophy of Sleep” başlığı altında İskoç bilim adamı Robert MacNish tarafından yayınlanmıştır5. Bunu izleyen süreçte uykunun bazı uyaranlar ile geri döndürülebilen bir bilinçsizlik hali olduğu anlaşılmış ve bu konudaki ilk gelişme Luigi Galvini’nin yaptığı hayvan deneylerinde, beyin hücrelerinde elektriksel aktiviteyi göstermesi, takiben Richard Caton tarafından EEG yi oluşturan potansiyellerin keşfi ile hız kazanmıştır8. 9 Teknolojinin de gelişimi ile bu alanda bilgi birikimleri sonucu 1972 yılında ilk Uluslararası Uyku Apne Sendromu Sempozyumu, Bologna üniversitesinden Elio Lugaresi tarafından İtalya'da Rimini’de düzenlenmiştir. Uyku kayıtlarında solunumsal parametreler ilk kez Christian Guilleminault tarafından 1972'de Stanford Üniversitesi'nde uyku çalışmaları sırasında kullanılmıştır. Bu kayıtların eklenmesiyle Uyku Apne Sendromunun günümüzdeki tanımlanması 1973 yılında Christian Guilleminault tarafından yapılmıştır9. Uyku tıbbındaki hızlı gelişim sonucu 1991 yılında ASDA (American Sleep Diorders Association – Yeni ismi ile American Academy of Sleep Medicine ) Uluslararası Uyku bozuklukları sınıflaması-ICSD ) oluşturulmuş10 ancak klinik uygulamada birtakım karışıklıklar meydana gelmesi üzerine 2005 yılında yeni sınıflama hazırlanarak Uyku Bozuklukları Sınıflaması-2 (ICSD-2) adı ile yayınlamıştır1. 2.1.2. Sağlıklı Kişide Uykuda Solunum Fizyolojisi Uyku ile uyanıklık döngüsü korteks, hipotalamus, beyin sapı, retiküler aktivite edici sistem arasındaki etkileşimle düzenlenmektedir. Solunum medullada yer alan solunum merkezi, beyin korteksi ve çevre dokulardan gelen mekanik ve kimyasal uyarılar ile şekillenmektedir. Uykuda solunum kontrolü de aynı mekanizmayla olmakla birlikte otonom sistem üzerinden kontrol edilir11,12. Beyin sapındaki solunum merkezi, pH ve pCO duyarlı merkezi reseptörler, 2 kandaki oksijen konsantrasyonuna duyarlı periferik kemoreseptörler, irritasyon, inflasyon, volum kaybı, kan damarlarındaki konjesyon gibi durumlarda akciğer ve göğüs duvarındaki reseptörler aracılığı ile değişik fizyolojik durumlarda ihtiyaç duyulan solunum ve ventilasyonu düzenler13. Ventilasyon ve akciğer volümleri uyku ve uyanıklık arasında birtakım farklılıklar içerir. Bilindiği üzere akciğerlerin içerdiği en büyük hava hacmini total akciğer kapasitesi (TLC) oluşturur. Total akciğer kapasitesi; inspiratuar kapasite (IC) ve fonksiyonel rezidüel kapasite (FRC) den oluşur14 Ventilasyondaki değişikliklerin en belirgini inspirasyon dürtüsü ve tidal volümdeki azalmadır. Uykuda genel olarak hipoventilasyon mevcuttur ve en belirgin REM döneminde olmaktadır. Ancak uyku evrelerine göre değişiklik gösterir ve yaklaşık 10 %5-16 oranında azalır15. Akciğer volümleri NREM döneminde FRC’deki düşmeye bağlı yaklaşık %7 oranında azalır16,17. Akciğer kompliansındaki ve solunum kas tonusundaki azalma gibi birçok neden FRC deki azalmanın nedenleri arasındadır18. Yavaş dalga uykusunun 1 ve 2. evrelerinde Cheyne-Stokes solunumunu andıran periyodik soluma ortaya çıkabilirken derin uyku evrelerinde düzenli patern görülür. REM uykusundaki solunum paterni periyodikten çok irregüler olarak tanımlanabilir. Hipoksi ve hiperkapniye solunumsal kemosensitivite uykunun tüm evrelerinde azalır19. REM döneminde azalma NREM’e göre daha belirgindir. Uykunun solunuma etkileri tablo1 de özetlenmiştir20. Ayrıca uykuda dıştan basınç yükselmelerine normaldeki hızlı uyum azalır ve mukosilier klirens hızı azalır, öksürük eşiği düşer12. Tablo1: Uykunun Solunuma Etkileri Solunum Aktivitesi Yavaş Dalga Uykusu REM Uykusu Solunum Aktivitesi VT nin ↓ ve F ↓ nedeni ile Değişkendir azalmıştır Alveoler ventilasyon 4-6 mmHg ↑ Değişkendir Arteriyel pCO2 4-8 mmHg ↓ Değişkendir Arteriyel pO2 1 ve 2. evrelerde periyodik İrregüler Solunum Paterni 3 ve 4. evrelerde düzenli F↑ beraberinde VT ↓ Diafragmatik kontraksiyon Değişmez Değişmez İnterkostal Kontraksiyon ↓ ↓↓ Üst hava yolu kas kontraksiyonu ↓ ↓↓ CO2 e ventilatuar yanıt ↓ ↓↓ Hipoksemiye ventilatuar yanıt ↓ ↓↓ Akciğer afferentlerine yanıt ↓ ↓↓ Solunum kas afferentlerine yanıt ↓ ↓↓
Description: