ebook img

Aort Kapak Sklerozu ile Sistemik Endotel Disfonksiyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması PDF

60 Pages·2006·1.65 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Aort Kapak Sklerozu ile Sistemik Endotel Disfonksiyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması

T.C. Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi İstanbul Aort Kapak Sklerozu ile Sistemik Endotel Disfonksiyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması Kardiyoloji Uzmanlık Tezi Tez Yöneticisi Dr. Tuna Tezel Dr. Hüseyin KILIÇ İSTANBUL 2006 T.C. Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi İstanbul Aort Kapak Sklerozu ile Sistemik Endotel Disfonksiyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması Dr. Hüseyin KILIÇ Kardiyoloji Uzmanlık Tezi Tez Yöneticisi Dr. Tuna Tezel İSTANBUL 2006 2 TEŞEKKÜR Türkiye’de Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisinin kurulması ve gelişmesinde büyük emeği olan, hastanemizin kurucusu, merhum Prof. Dr. Siyami Ersek hocamızı saygıyla anıyorum. Sayın Başhekim Prof. Dr. İbrahim Yekeler’e Başta tez çalışmamda yönlendirme ve desteklerini benden esirgemeyen Kardiyoloji Klinik Şefi Dr. Tuna Tezel başta olmak üzere; klinik şefim Dr. Birsen Ersek’e ve ihtisas sürem boyunca birlikte çalıştığım Kardiyoloji Klinik Şefleri Dr. Aydın Çağıl, Dr. Tanju Ulufer, Doç. Dr. Neşe Çam, Doç. Dr. Ahmet Narin, Doç. Dr. Kadir Gürkan, Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen’e, Doç. Dr. Mehmet Eren’e, Doç. Dr. Osman Bolca‘ya, Doç. Dr. Gülşah Tayyareci’ye Kardiyoloji Şef Muavinlerimiz Dr. Hasan Sunay, Dr. Öner Engin, Dr. Recep Öztürk, Doç. Dr. İzzet Erdinler, Doç. Dr. Şevket Görgülü’ye ve Doç. Dr. Seden Çelik‘e Kalp Damar Cerrahisi, Göğüs Cerrahisi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Şef ve Şef Muavinlerine, başasistan, uzman ve asistanlarına, Tez çalışmamda büyük destek ve yardımlarını gördüğüm başta Dr. Özer Soylu ve Dr. Aydın Yıldırım olmak üzere diğer başasistan ve uzmanlarımıza ve asistan arkadaşlarıma, hastane hemşireleri, personeli ve tüm çalışanlarına, bugünlere gelmemde katkısı olan aileme ve dostlarıma, Teşekkürlerimi sunarım. 3 İÇİNDEKİLER Sayfa GİRİŞ .........................................................................................................5 GENEL BİLGİLER..................................................................................6 MATERYAL ve METOD.......................................................................35 BULGULAR............................................................................................38 TARTIŞMA VE SONUÇ........................................................................41 KAYNAKLAR.........................................................................................43 4 GİRİŞ Aort kapak sklerozu/AKs aort kapak hareketlerinde belirgin kısıtlılığın eşlik etmediği kalınlaşma, ekojenite artışı ve kalsifikasyonla karakterizedir.1,2 Oldukça sık rastlanan bir durum olup 65 yaş üstü popülasyonda %21-26, 85 yaş üstü popülasyonda ise %48 sıklıkta görülmektedir.3,4 AKs’nin klinik önemini oluşturan birinci nokta, cerrahi olarak tedavi edilmediği taktirde prognozu kötü olan semptomatik aort darlığının öncü lezyonu olmasıdır. Dejeneratif aort kapak hastalığı bir ucunda hafif AKs diğer ucunda semptomatik aort darlığı bulunan bir klinik spektrumu içermektedir. AKs aort darlığına neden olmadığı, dolayısıyla hemodinamik olarak anlam taşımadığı koşullarda bile artmış kardiyovasküler olay; miyokard infarktüsü, anjina pektoris, konjestif kalp yetersizliği, inme, kardiyovasküler nedenli ölüm sıklığı ile ilişkili bulunmuştur.3 Total kolesterol, düşük yoğunluklu lipoprotein/LDL, lipoprotein a, trigliserid düzeylerindeki yükseklik; azalmış yüksek yoğunluklu lipoprotein/HDL düzeyi; erkek cinsiyet; sigara kullanımı; hipertansiyon; diyabet gibi geleneksel ateroskleroz risk faktörlerinin AKs görülme sıklığını artırdığı gösterilmiştir, bu risk faktörlerinin endotel disfonksiyonu ve kapak hasarının muhtemel nedenleri olduğu düşünülmektedir.5-10 Endotel disfonksiyonunun göstergelerinden biri azalmış nitrik oksit/NO ve prostosiklin aktivitesidir. Bu iki molekül endotel düzeyindeki inflamatuar aktivitenin önemli düzenleyicileridir.11 İnflamasyon, ateroskleroz risk faktörlerinin hazırladığı zeminde endotel disfonksiyonunun ve AKs’nin önemli nedenlerindendir.12 NO sistemik vasküler endotelyal sistemin fonksiyonlarının sürdürülmesinde önemli bir role sahiptir.13 AKs ve endotel disfonksiyonu benzer risk faktörlerini ve benzer aterosklerotik patogenez sürecini paylaşmaktadır.14 Bu çalışmanın ışığında ‘bilinen koroner hastalığı bulunmayan bir populasyon incelenerek’ Aks’nin altında yatan patogenetik mekanizmanın endotel disfonksiyonu olup olmadığı sorusunu cevaplamayı amaçladık. Bu noktadan yola çıkarak AKs bulunan ve bulunmayan kişilerde ekokardiyografik parametreleri kullanılarak brakiyal arter fonksiyonlarının yanı sıra aortun elastik fonksiyonlarını da değerlendirerek Aks’nin altında yatan nedenin hem musküler hem de elastik arterleri etkileyen jeneralize bir endotel disfonksiyonu olabileceğinin kanıtına çalışılmıştır. 5 GENEL BİLGİLER Aort Kapak Sklerozu Aort kapak sklerozu/AKs transtorasik ekokardiyografik inceleme sırasında aort kapakçıklarında ekojenite artışı ve kalınlaşmanın izlendiği fakat kapak hareketinde kısıtlanmanın eşlik etmediği ve Doppler ekokardiyografi ile ölçülen aort ileri akım hızının 2.0 m/sn‘yi geçmediği bir durumla karakterizedir.3 (Şekil 1) Kalsifik aort kapak hastalığı ise bir ucunda hafif derecede AKs’nin diğer ucunda ise ileri derecede aort stenozunun bulunduğu bir hastalık spektrumunu ifade etmektedir. AKs klinikte sıkça rastlanan ve 65 yaş üstü populasyonun %21-26’sını etkileyen bir durumdur. Bu sıklık 75 yaş üstünde %37 ye kadar çıkmaktadır. Aort stenozu ise 65 yaş üstünde %2.6, 85 yaş üstünde %4 sıklıkta görülür.3 Faggiano ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 15 AKs bulunan ortalama yaşı 68 ve aort ileri akım hızı ortalaması 1.79 m/sn olan 400 hasta 4 yıl boyunca izlenmiştir. Takip sonucunda aort ileri akımında ortalama 0.073 m/sn/yıl artış gözlenmiş bunların %6 ’sında aort velositesinde hızlı artış (>0.3 m/sn/yıl) gözlenmiştir. %2,5 vakada ileri aort stenozu (aort ileri akımı >4 m/sn), %5.2’sinde orta derece aort stenozu (aort ileri akımı >3m/s), %25 vakada ise hafif aort stenozu (aort ileri akımı >2m/sn) toplamda 1/3 hastada değişik derecede aort stenozu gözlenmiştir ve AKs’nin ilerleyici bir hastalık olduğu sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada yaş (>70), erkek cinsiyet ve artmış vücut kitle endeksi (>30 kg/m2) aort ileri akım hızındakidaki artış hızıyla ilişkili bulunmamıştır. Aort kapağın ventrikül ve aort yüzeyini endotel kaplar. Endotel tabakalarının arasında 3 tabaka daha mevcuttur. Kapağın sertliğini fibroz tabaka sağlar. Serttir ve kapak kenarına paralel kollajen liflerinden oluşur. Ventriküler tabaka kapağın elastikiyetini sağlar, kapağın kenarına dik uzanan elastik liflerden oluşur. Spongiyoza tabakası kapağın 1/3 proksimal tabanını yapar ve gevşek bağ dokudan oluşur.16 (Şekil 2) Makroskopik olarak yaşlanmayla birlikte aort kapak diffüz olarak kalınlaşır. Arantiüs nodülü belirginleşir. Doku düzeyinde ise aort sklerozunun erken döneminde endotelde bozulma endotel altı bölgede hücre içi ve hücreler arası lipid birikimi ve makrofaj infiltrasyonu gözlenir. Endotele komşu fibroza tabakasında kalınlaşma protein, lipid ve kalsiyum 6 birikimi vardır. Bu değişiklikler özellikle kapağın menteşe gibi çalışan bazal kısmında oluşur. Aort sklerozunun ciddiyeti arttıkça değişim belirgin hale geçer. Kalsifik nodüller kapak hareketinin en fazla olduğu kapağın aort köküyle birleştiği bölgenin aortik yüzeyinde oluşur.17 Belirtildiği gibi başlangıçtaki olay özellikle mekanik stres bölgelerinde oluşan endotel hasarıdır. (Şekil 3) Hasarlı bölgeden plazma lipoproteinleri endotel altı bölgeye infiltre olur. Okside LDL gelişmesiyle bölgeye makrofaj göçü başlar ve bunlar köpük hücrelerine dönüşürler. Okside LDL ayrıca fibroblaslardan kalsifikasyonun başlaması için çekirdek oluşturacak maddelerin de salgılanmasını uyarır. Makrofajlar ile birlikte infiltrasyon bölgesine gelen T lenfositlerinin salgıladığı beta transforming growth faktör, ekstraselüler matriks sentezini tetikler. Bu maddenin uyarısı ile osteoblast benzeri hücreler oluşur ve osteopontin, osteonektin sentezi başlar. Osteopontin kemikleşmede rol oynayan bir proteindir. Kalsifiye aort kapaklarında lameller kemik oluşumu ve fibroblastları osteoblastlara çevirme gücü olan gen ekspresyonları gösterilmiştir.(Şekil 3.4.5) Aort yapraklarındaki düzensiz kalınlaşmanın dejeneratif aort darlığının öncüsü olduğuna inanılmaktadır. Kapak kalınlaşması öncül lezyon olup lipid birikimi, hücre infiltrasyonu ve ekstraselüler maddelerin toplanmasıyla açıklanmaktadır. İleri dönemde kalsiyum birikimi ön plana geçmektedir. Lezyonun çapı arttıkça lipit çekirdek belirgin hale gelir. İnflamatuar hücreler azalır kalsifikasyon başlar. Yaprakların annulusa bağlandıkları yerde biriken kalsiyumun yaprak hareketlerini kısıtlanması ile aort darlığı ortaya çıkar. Dejeneratif aort darlığında tabandan uca doğru ilerleyen ve gerçek bir komissüral füzyon olmadan yaprakların hareketini kısıtlayan bir kalsifikasyon mevcuttur.17 (Şekil 6) Artmış toplam kolesterol, LDL, lipoprotein a, trigliserit, düşük HDL kolesterol düzeyi, erkek cinsiyet, sigara kullanımı, hipertansiyon, diyabetes mellitus gibi geleneksel ateroskleroz risk faktörleri yapılan araştırmalarda artmış AKs sıklığı ile ilişkili bulunmuştur.5-10 Ayrıca hiperparatroidi, son dönem böbrek yetersizliği, Paget hastalığı ve biküspit aort kapak gibi konjenital aort kapak anomalilerinin de artmış AKs sıklığı ile ilişkili olduğu gösterilmiştir 18-20 Endotel disfonksiyonunda NO ve prostasiklinin endotel üzerindeki etki ve kontrolünün kaybolması önemli rol oynamaktadır. Bu iki molekül aynı zamanda damardaki inflamatuar aktivitenin çok önemli iki düzenleyicisidir.11 Buna paralel vücuttaki artmış inflamatuar aktivite AKs gelişmesinde son derece önemli rol oynamaktadır.21 Sklerotik aort kapaklarda T lenfositler belirlenmiştir 22-24 ve inflamatuar sitokin düzeyleri de yüksek bulunmuştur. Bu durum kapakta bir hasar-onarım döngüsünün sürmekte 7 olduğunu göstermektedir. Vasküler hücre adezyon molekülü 1 gibi normal kapakta bulunmayan adezyon molekülleri de hasta kapakta eksprese edilmeye başlanmıştır. Monositler bu adezyon moleküllerine yapışarak subendotelyal bölgeye kemotaksik moleküllerin yardımıyla geçmekte ve makrofajlara farklılaşmaktadırlar.25,26,27 Transforming growth faktör beta 1/TGF-β1’in kapaktaki kalsifikasyon oluşumunda önemli bir role sahip sitokin olduğu düşünülmektedir. Yapılan immünhistokimyasal çalışmalarda kalsifik aort kapakta normal kapağa göre artmış düzeyde TGF-β1 miktarı belirlenmiştir.28 TGF-β1 kemik yapımı uyarıcı etkiye sahip bir sitokindir.29,30 Sklerotik kapakta TGF-β1 ekstraselüler matrikste TGF-β1 bağlayıcı proteine bağlı olarak bulunmaktadır ve matriks metalloproteinazların/MMPs proteaz aktivitesi sonucunda serbest hale geçmektedir.31,32 Yapılan deneysel çalışmalar artmış TGF-β1’in hücresel migrasyonu, agregasyonu, alkalen fosfataz aktivitesi içeren apopitotik kalsifikasyon oluşumunu uyardığı belirlenmiştir.28,33 Sklerotik aort kapakta lipidlerin varlığı yıllar önce belirlenmişti. Fakat sklerozla arasındaki ilişkinin mekanizması bilinmemekteydi. Bugün eldeki kanıtlar dokudaki lipidlerin kalsifikasyonu uyardığını göstermektedir.34,35 Aort kapağın mineral bileşimi dokudaki kolesterol düzeyiyle ilişkilidir ve kolesterol kapakta kalsiyum kristallerinin kümelenmesine neden olmaktadır.36 25 hidroksi kolesterol gibi okside kolesterol ürünleri koroner aterosklerozda da bulunmaktadır ve kapak kalsifikasyonunu da in vitro çalışmalarda hızlandırdığı belirlenmiştir.33 Okside lipidler sklerotik kapağın erken lezyonlarında bulunur ve kapaktaki ateroskleroz sürecini inflamasyon, apopitozis ve MMPs ekpresyonunu attırmak gibi pek çok mekanizma üzerinden uyarmaktadır.24,40,41 Yüksek kolesterollü diyetle beslenen tavşanların aort kapağında makrofaj seviyesinin arttığı ve kemik matriks proteinlerinin oluştuğu görülmüş ve atorvastatin kullanımı ile bu etki önlenebilmiştir.42 Arterdeki aterosklerotik plaklarda fibroz doku gelişiminde ve plağın kalsifikasyonunda vasküler düz kas hücrelerinin önemli rolü olduğu bilinmektedir. Aort kapağın intersisyel alanında vasküler düz kas hücrelerine benzer miyofibroblast denen hücreler bulunmaktadır. Esas olarak sekretuar hücreler olduğu düşünülmektedir. Kollajen ve diğer ekstraselüler matriks proteinlerini salgılarlar. Aort kapağın yapısal bütünlüğüne destek olmaktadırlar. İn vitro ortamda miyofibroblast hücre kültüründe yapılan incelemede bir kısım hücrede spontan fenotipik farklılaşma olduğu ve osteoblastlara benzer hücrelere dönüşüp kalsifik nodüller oluşturduğu görülmüştür.33 Benzer etki vasküler düz kas hücrelerinde de görülebilir.43,44 Kalsifik nodüller viabl olmayan miyofibroblastlardan ve 8 kalsiyum kristallerinden oluşmaktadırlar. Osteoblast benzeri aktivite gösteren viabl hücreler nodülleri çevrelemektedirler. Osteoblastik özellikler ifadesiyle alkalen fosfataz varlığı ve ekstraselüler kemik matriks proteini salgılayabilmesi kastedilmektedir.TGF-B1 ‘in miyofibroblast hücre kültürüne eklenmesi halinde de benzer dönüşüm izlenmiştir.16 Aort kapak, bütünlüğünü ve pliabilitesini korumak için intersisyel alanda fizyolojik bir yıkım ve yeniden şekillenme sürecini devam ettirmek zorundadır. Bu remodeling sürecinin ana düzenleyicileri MMPs ve MMPs doku inhibitörleridir. MMPs ekstraselüler matriks bileşenlerini yıkıma uğratan endopeplidazlardır.45,46 MMPs’ler kan damarı yapısını etkileyen pek çok süreçte etkileri izlenmiş moleküllerdir.45,47-53 Kardiyovasküler sistemde MMPs salgılayan pek çok hücre bulunmuştur. Bunların başlıcaları endotelyal hücreler ve vasküler düz kas hücreleridir. MMPs-1, MMPs-2, MMPs-3, MMPs-9 sklerotik aort kapakta bulunan MMPs’lerdir.58,59 Patolojik süreçte inflamatuar hücreler MMPs’lerin kaynağıdır ve MMPs’lerin yanı sıra katepsin gibi başka proteazlar da salgılarlar. Aktive makrofajların MMPs gen ekspresyonunu arttırıcı sitokinler salgıladığı çalışmalarda gösterilmiştir. Bu süreç de öncelikle okside lipoprotein varlığında harekete geçmektedir.47 Reaktif oksijen radikalleri interstisyel alanda ekstraselüler matriksi yıkmak için bir silah deposu gibi bekleyen MMPs zimojenlerini harekete geçirmektedir.54 T lenfositlerin de MMPs sentezini indüklediği belirlenmiştir.55 MMPs-2 salınımı endotel hücrelerinde VSAM-1 varlığına bağlıdır ve daha önce denildiği gibi VSAM-1 sklerotik aort kapakta bulunan bir moleküldür.27 Bir ekstraselüler matriks glikoproteini olan Tenascin-c değişik dokularda genellikler MMPs ile birlikte sentezlenmektedir. Yapılan bir çalışmada Tenascin-c’nin de alkalen fosfataz aktivitesinin ve kalsiyum bağlayıcı ekisinin bulunduğu ifade edilmiştir.56 Ayrıca Tenascin-c’nin MMPs sentezini arttırdığı, tip 1 kollagenin MMPs tarafından yıkımının da transkripsiyon seviyesinde Tenascin-c sentezini uyardığı gösterilmiştir.57 Jian ve arkadaşlarının 59 yaptığı çalışmada kalsifiye insan aort kapağında Tenascin-c, MMPs-2, alkalen fosfataz aktivitesini artmış olduğu görülmüştür. Kalsifikasyon gözlenmeyen kapakta ise Tenascin-c, aktivitesinin önemli derece düşük bulunduğu alkalen fosfataz ve MMPs-2 aktivitesine rastlanmadığı belirtilmiştir. Kalsifik aort kapakta ektopik kalsifikasyonun öncülük yapmış olduğu lameller kemik dokusuna rastlanmaktadır.60 Kemik dokusuna rastlanan bölgede ayrıca kemik iliğine benzer hemopoetik hücrelere rastlanmıştır. Kemik büyümesi ve kırık iyileşmesi pasif bir süreç değildir. Öncelikli olarak kemiğe ait ekstraselüler matriksin sentezi gerçekleşmekte 9 ve bu matriks kalsifikasyon için bir çatı oluşturmaktadır.61 Benzer şekilde kalsifiye olmaya başlayan aort kapak da ekstraselüler kemik protein matriksini içermektedir. Bunlar başlıca osteopontin, osteonektin, gama karboksi glutamat, bone morfojenik protein/BMP’dir. Kalsifikasyon sürecinde önemli rol oynamaktadırlar.60,62,63,64 Mevcut güncel kanıtlar göstermektedir ki; Vaskuler Endotelyal Growth Factor/VEGF, Fibroblast Growth Factor /FGF, insulin growth factor, platelet derived growth factor A, aort kapaktaki kalsifikasyon sürecinde önemli rol üstlenmektedir.65,66 Renin anjiotensin aldesteron sisteminin ürünlerinin de proinflamatuar etkilerinin bulunduğu ve aterosklerotik süreçte rol aldığı bilinmektedir. O’Brien ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 67 sklerotik aort kapakta anjiotensin konverting enzim/ACE aktivitesinde artış görülmüştür. Anjiotensin–1 reseptörü Anjiotensin II için ana reseptördür ve bu reseptöre aort kapak lezyonlarında rastlanmıştır.67 Kapaktaki Anjiotensin II düzeyiyle apoprotein B düzeyi arasında ilişki belirlenmiştir.67 Bu bulgulardan aort kapak lezyonlarında ACE düzeylerinin artmış olduğu bunun AKs’de gözlenen inflamasyona katkıda bulunduğu ve kapak intersisyumunda gözlenen lipid yüklü makrofajların gelişiminde role sahip olduğu sonucuna varılmıştır.67 Genetik D vitamini reseptör polimorfizmi kapak dokusunda kalsifikasyona yol açarak; apolipoprotein A1, B, E polimorfizmi de lipid birikimine yol açarak AKs patogenezinde yol oynayan genetik faktörlerdir.68 AKs’nin medikal tedavisi için FDA’dan onay almış herhangi bir ilaç bulunmamasına rağmen yapılan randomize olmayan bazı çalışmalarda medikal tedavinin AKs’nin ilerlemesini yavaşlattığı savunulmuştur. 2 retrospektif 69,70 ve 1 prospektif 71 çalışmada statin tedavisinin aort sklerozunun progresyonunu yavaşlattığı fakat bu etkinin tam olarak plazma lipidlerindeki düşüşle açıklanamadığı belirtilmiştir. Aort sklerozunun derecesinin elektron beam bilgisayarlı tomografi/EBBT ile kantite edildiği iki çalışmada statin kullananlarda kapak kalsiyum içeriğinin kullanmayanlara göre daha yavaş arttığı belirtilmiştir.72,73 Statinlerin MMPs-1, MMPs-2, MMPs-3, MMPs-9 düzeylerini düşürdüğü ve bu pleotrofik etkisinin statinlerin kapağı koruyucu etkisine katkı yaptığı savunulmuştur. 74,75,76 Statinler aterosklerotik kapak lezyonunu stabilize edip kalsifikasyon ve kemikleşmeyi geciktiriyor olabilirler bunun yanında in vitro ortamda statinlerin kemik oluşumunu uyardığı 77 ve kemiği kırık riskinden koruyucu etkisinin bulunduğu bazı çalışmalarda öne sürülmüştür.78,79,80 Bu nedenle statinlerin AKs’nin erken aşamasında faydalı olabileceği düşünülmekle birlikte kalsifiye kapak üzerine etkisi tartışmalıdır. 10

Description:
Aort kapak sklerozu/AKs aort kapak hareketlerinde belirgin kısıtlılığın eşlik etmediği kalınlaşma, ekojenite artışı ve kalsifikasyonla karakterizedir.1,2
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.