Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2017 December 2017 Yıl 10, Sayı XXXII, ss. 815-846. Year 10, Issue XXXII, pp. 815-846. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh1168 Geliş Tarihi: 01.12.2017 Kabul Tarihi: 06.12.2017 ANTİK DÖNEMDE KEMER VE TONOZ Nil DİRLİK Öz Mimaride herhangi bir açıklığı geçmenin iki yolu vardır: birincisi lento denilen düz yatay atkı ya da kiriş yapmak, ikincisi ise eğrisel bir yapı elemanı yani “kemer” inşa etmektir. Kemer formundan dolayı, üzerindeki yükleri aşağıya aktarmada daha emniyetli ve uzun vadede yapı için daha olumludur. Kendi içinde yapının şekline ve döneme göre farklı formları da bulunan bu yapı elemanları yapı da sadece tek bir amaç doğrultusunda hizmet etmemiştir. Bu yapının ötelenmesiyle meydana getirilen kargir örtü sistemine de “tonoz” denir ve tonozlarında farklı formları bulunmaktadır. Çok erken dönemlerden bu yana inşacıların yapılar üzerindeki yükü dağıtma ve yapıların üst örtülerini oluşturma konusunda yaptığı çalışmalar dönem dönem bölgesel farklılıklar göstermektedir. Bu yapı elemanlarının yapılar üzerinde ne şekilde kullanıldığı ve dönemlere göre gelişimini anlamak için çeşitli bölgelerdeki örnekler değerlendirilecektir. Aynı zamanda bu yapı elemanlarının dönemsel gelişimleri ve değişimleri de yapılan bu çalışmada ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar kelimeler: Tonoz, Kemer, Antik Çağ, Mimari. Arch and Vault in Ancient Time Abstract In architecture, there are two ways of linking any opening: the first one is to build a plain horizontal weft or beam that is called lintel and the second one is to build a curvilinear structure that is called "arch ". Arch transfers loads to the base in a safer way and it is a better option for the building in the long term. These structural elements, that come in different forms according to the period and the shape of the building, do not serve only one purpose in a building. The masonry revetment system Arş. Gör., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü. Nil Dirlik that is generated with this structure is called "cross vault" and has different forms. The works of the constructors to spread the load throughout the building and to create their cover coats have differed according to regions from period to period, ever since very early periods. To understand how these construction elements were used in the buildings and how they improved from period to period several examples from various regions will be evaluated. At the same time, a presentation of the periodical improvements and changes these structural elements went through in time will be attempted in this study. Keywords: Vault, Arch, Ancient Age, Architecture. Kemer ve Tonoz İlk inşai faaliyetler doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan insanoğlunun doğanın olumsuz etkilerinden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunabilmek için kendisine yaptığı barınaklarla ortaya çıkmıştır. İnsanlar temel gereksinimlerinden biri olan barınma ihtiyaçlarını başlangıçta doğal oluşumlar olan kaya altı sığınakları ve mağaralarla gidermiş ancak bu tip yerlerin yeterli gelmemesi ile beraber doğada buldukları taş ve ağaç gibi malzemelerle ilk barınaklarını inşa etmişlerdir. Sonraları yine deneyimleri sonucu doğadan elde ettikleriyle ürettikleri kerpiç ve tuğla malzemeleri kullanarak daha rahat ve sağlam barınaklar oluşturmaya başlamalarıyla mimarlık doğmuştur. Hiç şüphe yoktur ki insan yapı inşasında çevresinde ulaşılabilir ve bol bulunan hangi malzeme var ise o malzemeye bağlı olarak inşa teknikleri geliştirmiştir. İnsanoğlu zaman içerisinde becerisini strüktürel formlar üzerinde geliştirip taş, tuğla, ahşap ya da benzer malzemeleri üst üste yığarak mekânlar biçimlendirmiş ve zaman içerisinde daha geniş mekânlar oluşturma isteğine sahip olmuştur. Bu istek ise geniş açıklıkları geçme sorunu ve yeni örtü sistemleri arayışını da beraberinde getirmiştir. Doğal malzemenin olanaklarıyla iki taşıyıcının arasındaki açıklık ilk olarak tek bir taş ya da ahşap malzeme ile geçilmiştir. En erken tarihlerden bu yana yığma yapıların döşemelerinde küçük ve orta ölçekli açıklık söz konusu olduğu zaman ahşap kirişler, ahşap kirişlerin yetmediği açıklıklarda ise kemer ve tonozların kullanıldığı görülmektedir. Yapıların üst örtülerinde ve yapıların girişlerinde (dekoratif amaçlı olarak) kullanılan kemer ve tonozlar, mimari yapıların vazgeçilmez bir unsuru olarak antik çağlar boyunca kullanılagelmiştir. Bu mimari unsurların dönemler içerisinde gelişimi kullanımı ve farklılıkları kendi içerisinde teknik gereksinimler ve gelişen teknoloji eşliğinde değişim göstermiştir. Bu bağlamda bu mimari unsurların [816] Antik Dönemde Kemer ve Tonoz yapılarda kullanımları ve dönemsel olarak değişimleri yapılarda rahatça gözlemlenebilmektedir. Kemer, yapısal olarak taş, kerpiç veya ahşap parçalardan kavisli olarak örülen ve iki duvar veya ayağı birbirine bağlayarak kapı, pencere ve çatı gibi açıklıkların üstündeki ağırlığı yanlardaki ayaklara vererek yapıların üst örtülerini hafifleten mimari unsurdur1. Kemerler ile yarım daire veya yay şekilli ve merkezi bir kilit taşı ile bağlanmış, iki ayak üzerinde yükselen ve duvarın üst ağırlığını bu ayaklara yükleyerek istenilen mesafede açıklıklar oluşturulması sağlanmıştır. Kemeri oluşturan taşların birbiri üzerine uyguladığı yükü taşıyarak zemine aktarma prensibi ile oluşturulmuş olan bu mimari yapının ortasında kemer taşlarının en büyüğü ve en önemlisi olan kilit taşı yer almaktadır. Kilit taşı yapının dengede kalmasını sağlayarak bir nevi yapıyı kilitleme görevi görmektedir. Bunun yanı sıra kemer uygulaması, daha geniş mekânların düzenli bir şekilde örtülmesine de olanak vermektedir. Bu, biçimsel özelliklerinin düşey yükleri, önce kemerin çevresine ve daha sonra da dikey desteklere yönlendirmesinden kaynaklanmaktadır. Yığma bir kemer inşa edebilmek için iskele üzerine kama biçimine getirilmiş kemer taşları her iki taraftaki ayaklardan başlanarak yukarıya doğru yerleştirilir ki, kilit taşı yerine yerleştirilinceye kadar bu yapı ayakta duramadığı için iskele bir destek görevi üstlenmektedir. Destek kaldırıldığında ise taşlar mesnetleri itmeye başlar ve böylece kemer hafifçe yayılır böylece kilit taşının yerleştirilmesiyle kemer inşası gerçekleşmiş olur. Kemerlerde mesnetlerin açılmasını önlemek amacıyla ahşap ya da demir gergiler kullanılmaktadır. Gergilerde oluşan çekme kuvveti kemerin açılmasına engel olur böylece yapı sağlamlığı sağlanır. Kemerlerin stabilitesinin bozulmasının en büyük nedeni ise mesnetlerin açıklık yönüne doğru açılmasıdır (Res. 1). Tonoz, bir mekânın üstünün kavisli biçimlerle kapatılmasını sağlayan bir dizi kemerin aynı sırada arda arda dizilmesi ve birbirine bağlanması ile elde edilen kapalı koridor şekilli mimari elemanlardır. Tonoz yapımı için öncelikle yapının kenar duvarlarının tüm yükseklikleriyle inşa edilmesi gerekmektedir. Bu sayede üst yapıyı taşımak için sağlam fakat hafif alt yapıların sağlanması mümkündür (Res. 2)2. Ardından tonoz kavisinin dış hattı oluşturulur. Tonozun kavisini yaratabilmek için ihtiyaç duyulan en temel husus iç kısımda sağlam bir destek yaratılmasıdır. Bu destek aynı kemer 1 Hasol 1998, 247. 2 Roth 2006, 54. [817] Nil Dirlik inşasında olduğu gibi ahşap bir iskele ya da gergi ile sağlanmaktadır. Ahşap gergi ya da iskele kurulduktan sonra, tonozun kalıbı üstüne malzemeler yerleştirilir. Tonozu örerken tüm alan ya doğrudan zeminden yapılan ahşap kazıklarla ya da kavisin altına yerleştirilen ahşap kazıklarla desteklenmektedir3. Örttüğü mekânın geometrik biçimine, işlevine ve kesitini oluşturan eğrinin formuna göre çok çeşitli tonoz örnekleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Kemer ve tonozun yapımı, genel anlamda birbirine dayanarak taşıyıcılık kazanan iki öğenin üst kısmına doğru kavis verilerek küçük parçalı tuğla veya taş gibi malzemelerin örülmesiyle oluşturulur. Kemer ile tonoz, mimari yapılarda ayrı unsurlar olarak ele alınsa da aslında birbirlerine bağlı unsurlardır. Tonozu, kemerin bir yapıda süreklilik kazanmasını sağlayan yapı örtüsü, kemeri ise mekânın uzunlamasına, üst örtüsünü kapatmaya yarayan unsur olarak da değerlendirebiliriz. Hatta gelişim anlamında değerlendirildiğinde ilk karşımıza çıkan üst örtü sistemi içerisinde kemerden tonozun gelişmiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Tonozlu yapıların başlangıcında kemer yer alır; ancak her kemerli yapı da tonoz, her tonozlu yapıda da kemer olacak diye bir özellikte yoktur4. Kemer ve tonozların birçok çeşidi vardır. Bunlar dönemine göre çeşitlilik kazanırken, antik çağlar boyunca yoğun olarak yuvarlak kemer, sivri kemer, tahfif kemerleri ve abanık kemerler kullanılmıştır (Res. 3-4). Bu kemerlerin neyi ifade ettiğine bakarsak; Yuvarlak kemerler yüksekliği, açıklığının tam yarısı olan yarım daire şeklindeki kemerdir (Res. 3n: 6). Sivri kemerler, yarıçapı kemer açıklığının yarısından büyük olan ve tepe noktasında birleşen iki daire yayının meydana getirdiği kemerdir. “Çift merkezli kemer” de denir (Res. 3n: 11). Tahfif kemer, yapılarda kapı, pencere gibi açıklıkların üzerine gelen yükü azaltmak için yapının üst kesimlerine yapılan kemerdir. Hafifletme kemeri de denen bu kemer sayesinde örtü ögelerinden gelen yükün yönü değiştirilerek, kapı ve pencerelerin üstünü geçen lento ya da kemerler yalnızca hafifletme kemerinin altında kalan duvar parçasının yükünü taşır (Res. 3n: 2) 5. Abanık kemer ise iki ayağından biri kısa olarak inşa edilen dolayısıyla üzengi taşları aynı düzeyde olmayan kemerdir (Res. 3n: 18). Tonozlar ise genel anlamda bindirme (sahte) tonoz, beşik tonoz ve antik çağın sonlarına doğru çapraz tonozlar halinde karşımıza çıkmaktadır. 3 Adam1994,174. 4 Ersoy 1997a, 983; Ersoy 1997b, 1801. 5 Ersoy 1997a, 982. [818] Antik Dönemde Kemer ve Tonoz Bindirme (sahte) tonoz bir açıklığın iki yanındaki taşların birbirinin üzerindeki her sırada biraz daha ileriye kaydırarak sonunda birbirlerine dokunacak şekilde yaklaştırılması sonucu oluşturulmuş tonoza verilen addır (Res. 4). Beşik tonoz ise tonozun en basit biçimidir. Tonozun kesit eğrisini oluşturan kemer yarım daire biçiminde bir görüntüye sahiptir. En yaygın görülen tonoz tipleri arasında yer alan bu tonoz özellikle anıtsal yapıların revak, avlu, koridor, galeri gibi bölümleri ile çarşı, han gibi uzun dikdörtgen planlı yapıların üst örtülerinde sıkça kullanılmıştır (Res. 4). Beşik tonozların yük taşımasını arttırmak için tonoz bitiminin birbiri üzerine kaydırılarak birleştirilmesi ile oluşturulmuş olan destek kaburga sisteminin görülebildiği tonoz biçimine ise kaburgalı tonoz denmektedir. Daha karmaşık gibi gözüken tonoz yüzeyi taş ya da tuğladan örülen kaburgalarla sağlamlaştırılır (Res.4). Kuramsal olarak, iki beşik tonozun dik açı yaparak kesişmeleri durumunda oluşan tonoz biçimine ise çapraz tonoz adı verilmektedir (Res. 4). Kemer ve Tonoz’un Ortaya Çıkışı, Kullanıldığı Yerler Yalancı Kemer ve Tonozlar Tonoz ve kemerin kullanımını işaret eden ilk örnekler Mısır’da ve Mezopotamya’da MÖ 3. binlerde ortaya çıkmaktadır6. Mısır’da Saqqara’da 1. Hanedan nekropolünde Qa’a mezarının ikincil mezarında kerpiç tonoz kullanıldığı bilinmektedir7. Mezopotamya’daki Ur Kraliyet mezarlarında görülen kemer ve tonoz örnekleri ile birlikte Mısırdaki bu örnek şu an için malum en erken örnekler olarak bilinmektedir (Res. 5-6)8. Mezopotamya’da taşın kolay bulunabilir bir malzeme olmamasından dolayı kemer ve tonozlar kerpiç ya da tuğlalar ile yapılmıştır9. Bu kerpiç ve tuğla yardımıyla Mezopotamya’da birçok yapının girişinde kemer ve tonoz örneklerine rastlamak mümkündür10. Ayrıca aynı dönemlerde Güney Asya Bölgesi’nde MÖ 3. binde İndus Vadisi’nde (Res. 7) Mohejan-daro kentinde de yalancı kemer ve tonoz örnekleriyle karşılaşılmıştır11. Batı Anadolu’da ve Yunan 6 Gates 2003, 49-50; El-Derby & Elyamani 2016, 296. 7 El-Derby & Elyamani 2016, 296. 8 Leick 1988, 17. 9 Robertson 1929, 232. 10 Sevin 1999, 156. 11 Jansen 2015, 54. [819] Nil Dirlik Anakarasında ise MÖ 3. bine ait şimdiye kadar ne kerpiç ne de taştan hiçbir kemer ve tonoz yapısı bilinmemektedir12. MÖ 2. binde Çin, Mısır, Anadolu ve Girit’te yalancı kemer ve tonoz örneklerine rastlanmaktadır. Anadolu’da, MÖ 2. bin yılından günümüze kadar koruna gelmiş tonoz ve kemer örneklerinin hepsi bindirme tekniği ile yapılmıştır13. Yani gerçek anlamda kemer ve tonoz diyebileceğimiz örnekler bu dönemde de henüz yoktur. Hattuşa ve Alacahöyük’te yer alan gizli geçitler (Res. 8-9) Anadolu’da yalancı tonoz ve kemerin ilk örnekleridir (Res. 8-9)14. Aynı dönemlerde Kıta Yunanistan’da Mykenai, kentinde yer alan Aslanlı giriş kapısı (Res. 10) ve Kral Atreus’un tholos mezarında da benzer örneklere rastlamaktadır (Res. 11)15. Daha sonraki dönemlerde yalancı kemer ve tonoz uygulaması Etruria Bölgesinde görülmektedir. . Bu bölgede MÖ 10. yüzyılda bindirme tekniği kullanılarak oluşturulmuş çatı örtüsünü Etruria’da Velletri Vigna d’Andrea da kremasyon mezarı içinde görmek mümkündür (Res. 12)16.Ancak Yunan dünyasına bakıldığında bu tarihlere ait yalancı kemer ve tonoz örneklerine rastlanmamaktadır. Bu bağlamda kemer ve tonoz üzerine çeşitli çalışmaları olan T. Boyd, Yunan dünyasında kemer kullanımının MÖ 4. yüzyılın sonlarından önceye gitmediğini ifade etmektedir.17 Bu durumun nedeni, MÖ 13. yüzyıl sonlarında Anadolu, Yunanistan ve Girit’e yapılan saldırılar olabileceği düşüncesi doğmaktadır. Diğer taraftan Yunan toplumu mimari yapılarda yer alan kemer ve tonozu, kendi yapılarında kullanmayı benimsememiş olmaları da akla gelmektedir. Diğer bilim adamı D.S. Robertson, ise MÖ 300 yılına kadar Yunanlıların Mezopotamya’daki yapılarda kullanılan kemer ve tonoz örneklerini kendi yapılarında kullanmadıklarını ki büyük ihtimalle kemer ve tonozun yapılarda sağladığı kolaylıklardan bu dönemde habersiz olduklarını ya da yapılarda kullanımının kendi geleneksel mimarileri ile örtüşmemesi olabileceğini ifade etmektedir18. Çünkü tanınmış birçok Yunanlı mimar, kemer ve tonozla ilgili herhangi bir bilgiyi bize aktarmamıştır. Öyle ki MÖ 1. yüzyıl ile MS 1. yüzyıl arasında 12 Naumann 1998, 126; Boyd 1978, 83. 13 Leick 1988, 18; Naumann 1998, 128. 14 Naumann 1998, 128. 15 Fletcher 1996, 109-111. 16 Bartoloni&Cerasuolo 2012 17 Boyd 1978, 82. 18 Robertson 1929, 231. [820] Antik Dönemde Kemer ve Tonoz yaşamış Roma İmparatorluğu’nun baş mimarlığına kadar yükselen Vitruvius’da kemer ile ilgili bir bilgi vermemektedir. Gerçek19 Kemer ve Tonozlar R. Naumann, V. Sevin ve G. Leick, gibi bilim adamları yalancı kemer ve tonozların MÖ 3. binden MÖ 9. yüzyıla kadar kullanıldığından bahsetmektedir20. Gerçek kemer ve tonoz örneklerinin en erkeni Tell Halaf kazılarında ortaya çıkarılmıştır ve bu ilk gerçek kemer ve tonoz örnekleri yine tuğladan yapılmış MÖ 9. yüzyıla ait yapılarda görülmektedir (Res. 13)21. Etruria Bölgesi’nde ise görülen ilk gerçek kemer Civita of Tarquinii’da MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen yapı üzerinde tespit edilmiştir taştan örnektir ( Res. 14)22. Yunan mimarisinde ilk olarak kemer, Makedon mezarında görülmüştür ( Res. 15)23. Bu kemer iki büyük taşın yukarıya doğru eğik koyularak üstüne de büyükçe bir taşın konulmasıyla oluşturulmuştur. Gerçek anlamda kemeri her ne kadar burada göremesek de şu ana kadar Yunan mimarlığında ilk olması açısından oldukça önemlidir24. Hellenistik Dönem ile birlikte kemer ve tonozun Yunan mimarisinde kullanılmaya başlaması, yapı girişlerinin üst kısmında yer alan lentoların yerini yavaş yavaş kemerlerin almaya başladığı söylenebilir. 19. yüzyılda Samothrake ve Delos gibi kentlerde yapılan kazılar sonucunda kemerin Yunan mimarisinde kullanıldığı belirgin hale gelmiştir. Yunan mimarisi içerisinde tonozun ilk kullanımı ve ortaya çıkışı, kökeni ve kronolojisi hala bir tartışma konusudur. Bazı bilim adamları en erken gerçek tonozu (Oiniadai kapısı ve sur duvarı, Lefkandi mezarı ya da Kassope heroonu) kesin bir kanıt olmamakla birlikte MÖ 5. yüzyıl ve 4. yüzyılın ilk yarısına tarihlemektedir25. Bunun için en erkene tarihlenen tonoz örnekleri varsayımsal olarak MÖ 4. yüzyıl sonlarında, Vergina, Dion ve Lefkandi; Lakonia’daki Vatheia, Girit’teki Lagandha, Chersonese’deki Vasiorinska ve Pontus’daki Gorgipia’daki Makedon mezarlarında 19 Yarım daire yapıda radyal taş dilimler ile kendini destekleyen beşik tonozdur. Blokların şekli ve düzenlemesi tonozun istikrarı ile yakından alakalıdır. İnşa için ahşap merkezli bir çerçeve gerekmektedir. Konu ile ilgi olarak bkz. Bartoloni&Cerasuolo 2012 20 Naumann 1998, 126; Sevin 1999, 154 vd.; Leick 1988, 17. 21 Naumann 1998, 126-127. 22 Bartolini&Cerasuolo 2012. 23 Boyd 1978, 83. 24 Boyd 1978, 83. 25 Bartolini&Cerasuolo 2012. [821] Nil Dirlik kullanılmıştır26. Ancak bu en erken gerçek tonozlarla ilgili varsayımları destekleyecek veriler şimdilik yeterli değildir. Kemer ve tonozun Yunan mimarisinde sağladığı kolaylık çabuk kavranmış ve MÖ 3. yüzyılda Yunanistan, Batı Anadolu ve Ege adalarında birçok yapıda kullanılmıştır. Bunlar başlıca Sikyon’da gymnasium ve tiyatrolarda (Res. 16), Eretria tiyatrosunda (Res. 17), Samothrake’de tünel yapımında (Res. 18), Herakleia’da kapı girişlerinde ve sur duvarında (Res. 19), Rhodos’ta atık suları boşaltmada (Res. 20), Alinda’da yine tiyatroda27 (Res. 21) kullanımı görülmektedir28. Kemer ve tonoz MÖ 3. yüzyılda Yunan mimarisinde o kadar yaygınlaşmıştır ki ilk defa bir Yunan tapınağında, geleneksel Yunan tapınak mimarisine aykırı olarak Didyma Apollon tapınağının pronaosunda da kullanılmıştır (Res. 22)29. Etruria Bölgesi’nde ise bu süreç çok daha rahat takip edilebilmektedir. MÖ 7. yüzyıldan sonra Laviniun da MÖ 575-550 tarihlenen oldukça tahrip olmuş bir oda mezarın çatısı gerçek tonoz ile örtülmüştür. Roma da ki Palatine Tepesi’nin kuzey yamacında tonozlu sarnıç MÖ 6. yüzyıl sonuna tarihlenmiştir (Res. 23 (e2) ). Roma da ‘S’ nin iki tapınağı arasında yer alan uzun tonozlu sarnıç, Omobono kutsal alanı MÖ 400-375 tarihlenir (Res. 23 (e4)). Cerveteri’deki iki kamalı Charun mezarı MÖ 4. yüzyıl sonuna tarihlenir (Res. 23 (e5) )30. Etruria’daki diğer tüm tonozlar MÖ 3. yüzyıl ya da Roma fethi sonrasına tarihlendirilir. Tonozun Roma mimarisine girişinin Etrüsk kökenli olduğu ve Romalılar tarafından geliştirilerek kullanımının yaygınlaştığı düşünülmektedir31. Bununla birlikte Seneca gibi bazı Romalı yazarlar gerçek bir kemer yapımının yaratıcılarının Yunanlılar olduğunu ve tonoz yapımında Romalılar’dan önde olduklarını belirtmiştir32. Geç Roma Cumhuriyet Dönemi’nde Güney Etruria’da, Etrüskler’den bilinen loculuslar (niş mezarlar) yerine Romalılar, Arcosoliumlar (kemerli niş) yapmaya başlamışlardır33. Romalılar, kemer ve tonozu diğer medeniyetlerden daha bilinçli olarak kullanmışlardır. Kemer ve tonozun yapıların sağlamlığını 26 Bartoloni&Cerasuolo 2012. 27 Burada istisna olarak abanık kemer kullanılmıştır. 28 Boyd 1978, 86 vd. 29 Boyd 1978, 86-87. 30 Bartoloni&Cerasuolo 2012. 31 Adam 1994, 159. 32 Seneca, Epustula Morales, 90, 32. 33 Tulunay 1997, 563. [822] Antik Dönemde Kemer ve Tonoz arttırdığını gören Romalı mimar ve mühendisler hemen hemen bütün yapılarında bu mimari öğelere yer vermişlerdir. Ancak Vitruvius gibi diğer Romalı mimar ve mühendislerde kemer ve tonoz ile ilgili pek fazla bilgi vermemektedirler. MÖ 1. yüzyıl sonlarında İmparator Nerva tarafından Roma şehrinin su kaynakları (Cura Aquarum) yöneticiliğine Frontinus getirilmiştir. Vitruvius gibi Frontinus’da eseri olan “De Aquis”te kemer ve tonozların kullanımı ile ilgili bir bilgi vermemektedir. Plinius’ta “Naturalis Historia”da (Doğa Tarihi)bu konu ile ilgili bilgi aktarmamaktadır34. Roma’da kemer kullanımı, büyük açıklıkların sütunlarla geçilmesindeki riskleri ortadan kaldırmaktadır. Çünkü pratikte düşey yük, sadece yere doğru dik bir basınç uygulamakla kalmayıp, yanlara doğru da belirli bir basınç uygulamaktadır. Bunun yanı sıra kemer uygulaması, daha geniş mekânların düzenli bir şekilde örtülmesine de olanak verir. Bu, biçimsel özelliklerinin düşey yükleri, önce kemerin çevresine ve daha sonra da dikey desteklere yönlendirmesinden kaynaklanır. Kemerler ve köşe taşları bazen taştan olsa da, daha çok tuğladan yapılmaktadır. Yaklaşık 60,96 cm. boyutlu kare ince tuğlalar yaklaşık 91,44 cm~152,4 cm düzenli aralıklarla dizilir. Tuğla kemerler, duvarlarınkiyle aynı yapım tarzına sahiptir. Çoğu tuğlanın yaklaşık sadece 12,7 veya 15,24 cm’lik uç kısmı betonun içine girer. Fakat her altıncı veya yedinci tuğlada bir diğer yüze kadar uzatılır. Kaplamanın gerisindeki kemer yapısı böylece, doldurulmuş kutulara bölünmüş bir görünüm alır (Res. 24)35. Romalılarda iki tonoz çeşidi yaygındır: Beşik ve Kaburgalı tonoz (Res. 25)36. Beşik Tonoz bir kemerin derinliğinin arttırılması yoluyla elde edilmiştir37. Kaburgalı tonoz ise genellikle hamam ve diğer geniş mekânlarda kullanılmış olup, iki eşit beşik tonozun kesişmesiyle oluşturulmuştur. Bu tonozun beşik tonoza göre 2 önemli avantajı vardır. Ağırlığı belirli noktalarda toplanır ve iç alanların aydınlatılmasını kolaylaştırır. Beşik tonozların iki tür yapım tekniği vardır: Tuğla halkaları genellikle yaklaşık 60, 96 cm aralıklarla yerleştirilir ve düzenli aralıklarla oluşturulan tuğla dizileri ile birbirine bağlanmaktadır38. Bunlar tonozu dikdörtgen şeklinde bölmelere ayırır ve bu 34 Landels 2000, 246 vd. 35 Plommer 1956, 294. 36 Çapraz veya haç tonoz diye de adlandırılabilir. 37 Pompei’deki Stabius Hamamları’nın apodyterium, tepidorium ve caldorium’u beşik tonozlara örnek gösterilebilir. 38 Plommer 1956, 298. [823] Nil Dirlik bölmeler çok büyük olmayan kalınlıklarda betonla doldurulmaktadır. Beton dökmeden önce Tuğlalar ahşap kemer kalıbı üzerine oturtularak sabitlenmektedir39. Betonun ilk tabakasını destekleyen uzun kalaslar yerleştirildiğinde, ikinci kat betonu taşımak için yeterince güçlü olmaktadır40. Beşik tonozun diğer bir yapım şekli ise; ahşap kalıbın üstüne geniş kare kiremitler yayvan bir şekilde serilerek, çimentoyla bağlanmasıyla oluşturulmasıdır41. Daha sonra ise biraz daha küçük kiremitlerden oluşan diğer bir katman üzerine serilmektedir. Bu küçük kiremitlerden bazıları ise betona daha iyi bir tutuş kabiliyeti vermesi için dikey olarak yerleştirilmektedir. Bu şekildeki bir uygulamada altta bulunan ahşap kalıba da yardımcı olmakta ve betonun taşınmasında yeterince mukavemet kazandırmaktadır. Kaburgalı tonozda yapımında da hemen hemen aynı metotlar uygulanır. İlk önce çapraz kaburgaların hatları oluşturulur. Kiremitlerden oluşturulan hatlar, özellikle istenilen formlarda yapılır. Hatlar, her iki tarafta az bir mesafe olmak üzere istenilen formu alacak biçimde kiremit dizilerinden oluşturulur. Üç kiremit dizisi birlikte diğer bir dizi ile bağlanır ve sürekli çapraz kaburga biçimi verilir. Bu kaburgalar yerleştirildikten sonra daha fazla kalıba gerek olmadan içlerine doldurulan ıslak betonu yeterince sağlam bir şekilde taşır42.Daha önceki medeniyetlerde görülen sistemlerin aksine Roma mimarlık konusunda gelişime ve geliştirmeye daha çok yönelmiş, olasılıkla bu duruma MS 1. yüzyılda Roma şehrinde çıkan yangınlar etkili olmuştur. İmparator Nero ve İmparator Titus Flavius Dönemi’nde olan yangınlar Roma’da daha dayanıklı yapıların yapılmasını şart koşmuştur. Şüphesiz ki Romalı mimar ve mühendislerin kemerler ile yaptığı en büyük buluş, su kemerleri ve köprülerdir. Yüksekliğin 2 metreden fazla olduğu yerlerde arazi eğimini korumak için kemer kullanmak daha ekonomik olmaktadır ve ortaya çıkan yapıya su kemeri (arcuatio) adı verilir (Res. 26)43. Bu sayede kilometrelerce ötedeki su kaynaklarını şehirlerine kadar getirebilmişler ve su kaynaklarının üzerinden geçebilmişlerdir. Su kemerleri, ayaklar arasına kemerler yapılarak oluşturulur. Bu sayede sınırsız şekilde yapı kendini yinelemektedir. Aynı sistemin daha basit bir uygulaması köprülerde uygulanmıştır. Böylece 39 Fletcher 1961, 176. 40 Plommer 1956, 298. 41 Plommer 1956, 298. 42 Fletcher 1961,177; Plommer 1956, 297. 43 Crouch 1985, 111. [824]
Description: