ebook img

Ana - Maksim Gorki PDF

578 Pages·2011·1.74 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Ana - Maksim Gorki

ANA GORKİ ÇEVİREN: OSMAN ÇAKMAKÇI BordoSiyah DÜNYA KLASİKLERİ ANA MAKSİM GORKİ (1868-1936): RUS ÖYKÜ, OYUN VE ROMAN YAZARI. SERSERİLERİ VE TOPLUMDIŞI İNSANLARI ANLATTIĞI ÖYKÜLERİYLE TANINDI; ARDINDAN RUS TOPLUMUNUN SOSYALİST DÜZENE GEÇİŞ SÜRECİNİ YANSITAN ESERLER VERDİ. 1905 DEVRİMİ'NE BÜYÜK ETKİLERİ OLDU. 1906-1913 ARASINDA SÜRGÜNE GÖNDERİLDİ. LENİN VE STALİN DÖNEMLERİNE TANIKLIK ETTİ. ÖNEMLİ ESERLERİNDEN BAZILARI, İLK ROMANI FOMA GORDEYEV, OTOBİYOGRAFİK ÜÇLEMESİNİ OLUŞTURAN ÇOCUKLUĞUM, EKMEĞİMİ KAZANIRKEN VE BENİM ÜNİVERSİTELERİM İLE ARTAMONOVLAR, "TAŞRALI OBLOMOV" MATVEY KOJEMYAKİN, FIRTINANIN HABERCİSİ VE KLIM SANGIN'İN YAŞAMI'DIR. EDİTÖR VEYSEL ATAYMAN: 1941'DE İSTANBUL'DA DOĞDU. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NDE ALMAN DİLİ VE EDEBİYATI VE FELSEFE ÖĞRENİMİ GÖRDÜ. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MÜTERCİM TERCÜMANLIK BÖLÜMÜNDE UZUN YILLAR DERS VERDİ. HALEN AYNI BÖLÜMDE YÜKSEK LİSANS DERSLERİNE GİRMEYE DEVAM ETMEKTEDİR. FELSEFE, SİNEMA VE EDEBİYAT ALANINDA ÇOK SAYIDA MAKALE, DERLEME VE TELİF KİTABI YAYINLANDI. ÖZELLİKLE SİNEMA HAKKINDAKİ ÖNCÜ DEĞERLENDİRMELERİ NEDENİYLE HATIRI SAYILIR BİR HAYRAN KİTLESİNE SAHİP OLAN ATAYMAN, ÇEŞİTLİ YERLERDE VERDİĞİ SEMİNERLERLE OKURLARIYLA TEMASINI HEP SICAK TUTTU. BORDO SİYAH YAYINLARI'NIN DÜNYA KLASİKLERİ EDİTÖRLÜĞÜ GÖREVİNİ YÜRÜTTÜĞÜ SIRADA ÇOK SAYIDA DÜNYA KLASİĞİNE EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ ÇERÇEVESİNDE ÖNSÖZLER VE NOTLAR YAZDI. YÜZE YAKIN ÇEVİRİSİ YAYINLANDI. 2009 YILINDA DİL DERNEĞİ TARAFINDAN TÜRKİYE'NİN EN PRESTİJLİ ÇEVİRİ ÖDÜLLERİNDEN BİRİ OLAN ÖMER ASIM AKSOY ÖDÜLÜ'NE LAYIK GÖRÜLDÜ. ÇEVİREN OSMAN ÇAKMAKÇI: 1965'TE İSTANBUL'DA DOĞDU. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDE PSİKOLOJİ, İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NDE FELSEFE OKUDU. JAMES JOYCE, KAFKA, JACK LONDON, OSCAR WILDE VE LEWIS CARROLL GİBİ YAZARLARIN ÇOK SAYIDA ESERİNİ TÜRKÇEYE KAZANDIRDI. RADİKAL GAZETESİ'NDE ÇALIŞTI. SON DÖNEM TÜRK EDEBİYATININ İLGİYLE TAKİP EDİLEN ŞAİRLERİNDEN BİRİ OLAN OSMAN ÇAKMAKÇI, AYNI ZAMANDA ÇEŞİTLİ YAYINEVLERİNDE EDEBİYAT EDİTÖRÜ OLARAK YER ALTI EDEBİYATI BAŞTA OLMAK ÜZERE FARKLI ALANLARDA ÖZGÜN PROJELER YARATTI. REDAKSİYON FİLİZ GÖVER: 1947'DE İSTANBUL'DA DOĞDU. REMZİ VE YENİ ALAN YAYINEVLERİ İÇİN UZUN YILLAR REDAKSİYON VE DÜZELTİ YAPTI. TASHİH ESEN GÜRAY: 1961'DE İSTANBUL'DA DOĞDU. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ESKİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDEN MEZUN OLDU. 1978 YILINDAN BERİ YAYINCILIK SEKTÖRÜNDE DÜZELTMEN OLARAK ÇALIŞMAKTADIR. GELİŞİM YAYINLARI, SABAH KİTAPLARI VE TURGUT YAYINCILIK'TA UZUN YILLAR ÇALIŞTI. BORDO SİYAH DIŞINDA İŞ-KÜLTÜR YAYINLARI VE CUMHURİYET KİTAPLARINA DA DIŞARIDAN DÜZELTMENLİK YAPMAKTADIR. BS YAYIN BASIM DAĞITIM REK. ORG. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. FATİH CADDESİ ALAYBEY SOKAK NO: 28/B ZEMİN KAT MERTER – GÜNGÖREN – İSTANBUL / TÜRKİYE TEL: (0212) 505 99 70 (pbx) FAKS: (0212) 505 99 75 MERTER V. D. 187 061 1123 e-mail: [email protected] TÜM HAKLARI BS YAYIN BASIM DAĞITIM REKLAM ORGANİZASYON SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ'NE AİTTİR. İZİNSİZ KOPYALANAMAZ, ÇOĞALTILAMAZ, KULLANILAMAZ. MAKSİM GORKİ (Aleksey Maksimoviç Peşkov) (D. 28 Mart 1868, Nijri Novgorod, Rus Çarlığı - Ö. 14 Haziran 1936, Moskova, SSCB) Rus öykü, oyun ve roman yazarı. Serserileri ve toplumdışı insanları anlattığı öyküleriyle tanınmış, daha sonra Rus toplumunun sosyalist düzene geçiş sürecini yansıtan yapıtlar vermiştir. Küçüklüğü Astrahan'da geçen Gorki, beş yaşındayken babasını kaybetti. Annesi yeniden evlenince, doğum yeri Nijri Novgorod'a döndü. Orada anneannesi ve büyükbabası tarafından büyütüldü. Büyükbabasının zoruyla sekiz yaşındayken çalışmaya başladığı için, ancak birkaç ay okula gidebildi. Çeşitli işlere girip çıktı. Bu sayede Rus insanının, alt sınıfların, işçi, esnaf, küçük burjuva katmanlarının hayatını yakından tanıma olanağı buldu. Bir ayakkabı tamircisine ve bir ikon ressamına çıraklık etti. Volga üzerinde çalışan bir buharlı gemide bulaşıkçılık yaparken aşçının özendirmesiyle okumaya başladı, okumak çok geçmeden en büyük tutkusu haline geldi. Ustalarından ve patronlarından sürekli dayak yiyen yazarın küçük yaşta edindiği bu deneyimler, sonradan yazarın Rusçada acı anlamına gelen "Gorki" takma adını seçmesine neden oldu. Kazan'da geçen ilk gençlik yıllarında fırıncılık, tersane işçiliği ve gece bekçiliği yapan Gorki, içinde yaşadığı sefaletin baskısıyla 1887'de intihar girişiminde bulundu. Akciğeri delinen Gorki, ömür boyu rahatsızlık çekecek, tüberkülozdan kurtulamayacaktı. Yirmi bir yaşında Kazan'dan ayrıldı. Gorki, ilk öyküsü Makar Çudra'yı (1892) Tiflis'te yerel bir gazetede yayımladı. Onu asıl üne kavuşturan öyküsü ise 1895'te Russkoye Bogatstvo adlı aylık dergide yayımlanan Çelkaş oldu. En başarılı yapıtlarından biri olan Çelkaş'la, Gorki'nin Rusya'da ayaktakımını konu aldığı ünlü "serseri dönemi" başladı. 1899'da, en iyi öyküsü sayılan Dvadtsat şest i odna'yı (Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız) yazdı. Yine 1899'da yazdığı ilk romanı Foma Gordeyev'i, 1902'de yazdığı en ünlü oyunu sayılan Na dne (Ayaktakımı Arasında; 1902) izledi. 1906'da yazdığı Mat'ı (Ana) Rus devrimci hareketine ithaf etti. Roman, Pudovki'nin sessiz filmiyle beyazperdeye (1926), Brecht'in Die Mutter (Ana) adlı oyunuyla da sahneye aktarıldı. Gorki 1899-1906 yılları arasında Petersburg'da yaşadı. Marksizm'i benimseyerek Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ni destekledi. Bolşeviklerin safına geçti. Ancak Lenin'le sık sık görüş ayrılığına düştü. 1901'de Jinz adlı dergide yayımlanan "Pesnya o burevestnike" (Fırtına Kuşunun Türküsü) adlı şiiri yüzünden dergi kapatıldı. Tutuklanan Gorki, çok geçmeden serbest bırakıldı. 1902'de Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi'ne üye seçildiyse de daha sonra siyasal nedenlerle üyeliği geri alındı. Bu dönemde, devrimci genç yazarlara sansürün elverdiği ölçüde destek vermeyi amaçlayan Znaniye (Bilgi) adındaki yayınevini kurdu. Bu yayınevi aynı zamanda, edebiyatta Znaniye okulunun da temeli oldu. 1905 Devrimi'nde önemli rol oynayan yazar, ertesi yıl tutuklandı; ancak dış ülkelerden gelen protestoların da etkisiyle serbest bırakıldı. 1906'da çıktığı ABD gezisinden edindiği izlenimleri, New York kenti öykülerini topladığı Gorod Joltovo dyavola'da (Sarı Şeytanın Kenti; 1906) dile getirdi. Aynı yıl, Rusya'dan ayrıldı ve sürgün hayatı başladı. Bu dönemi çoğunlukla Capri'deki (İtalya) evinde geçiriyordu. Lenin'in önderliğindeki devrimci hareketle bağını kopartmamıştı, ancak İspoved (Bir İtiraf;1908) adlı romanında değindiği bogostroitelstvo (Tanrı yaratma) denen dinsel-felsefi eğilim yüzünden Lenin dahil olmak üzere pek çok Marksist'ten eleştiri aldı. Görüşleri "Marksizm'den sapma" olarak tanımlandı. 1913'te Rusya'ya dönen Gorki, Rusya'nın I. Dünya Savaşı'na girmesine karşı çıktı. Kasım 1917'de ise, Bolşeviklerin iktidara el koymalarını eleştirdi. Yaklaşımı, Lenin'le aralarının açılmasına yol açtı. 1919'dan itibaren hükümetle işbirliğine girişip, bilim ve kültürün çöküşünü önlemek amacıyla çeşitli kurumlaşmaların temelini attı. Bu kurumlardan biri de, yazarların sıkıntılarını hafifletmek, en azından çeviri yaparak gelir edinmelerini sağlamak amacıyla oluşturduğu Mirovaya Literatura (Dünya Edebiyatı) adlı kurumdur. 1913-1923 arasında, Detstvo (Çocukluğum; 1913-14), V lyudyah (Ekmeğimi Kazanırken; 1915-16) ve Moi universitet'ten (Benim Üniversitelerim; 1923) oluşan otobiyografik üçlemesini yayımladı. Bu üçlemesini, 1921- 1928 arasında yeniden dönmek zorunda kaldığı İtalya'da bitirdi. Bu dönemde, pek çok ülkeye yolculuklar yapmasına rağmen, ülkesine dönmemesinde sağlığının bozulması kadar, devrim sonrası yaşamdan dolayı uğradığı düş kırıklığının da etkisi oldu. 1929'da ülkesine döndüğünde Stalin dönemi başlamıştı ve Gorki artık Sovyet yazarlarının tartışmasız önderi sayılıyordu. Son dönem yapıtlarının hemen hepsinde devrim öncesi dönemi ele aldı. Delo Artamonovih'de (Artamonovlar; 1925) devrim öncesi Rus kapitalizminin yükselişini ve çöküşünü anlattı. Yegor buliçov i drugiye (Yegor Buliçov ve Ötekiler; 1932) ve Dostigayev i drugiye (Dostigayev ve Ötekiler; 1933) adlı iki yeni oyun daha yazdı. Rus yazarlarla ilgili anılarını anlattığı yapıtları da çok beğenildi: Vospominaniya o Tolstoy (Tolstoy'dan Anılar; 1915), O pisatelyah (Yazarlar Üzerine; 1928) ve Çehov, otriuki iz vospominaii (Çehov, Anılardan Yapraklar; 1905). Gorki, 1936'da öldü. Türkçeye çevrilen eserlerinden bazıları şunlardır: Meşçane (1901; Küçük Burjuvalar, 1967), Jizn nenujnovo çeloveka (1907; Halk Düşmanı, 1979), Skazki ob İtalii (1911; İtalya Hikâyeleri, 1970), Zametki iz dnevnika (1924; Güncemden Yapraklar, 1984), Vladimir İliç Lenin (1924; Gorki Lenin'i Anlatıyor, 1980) ve Jizn Klima Samgim (1927-1936; Klim Samgin'in Hayatı, 1975, 1. cilt). ÖNSÖZ Lukacs[1] Çağdaş Gerçekliğin Anlamı'nda, bütün sanatların özünün, (hedef ve amacının) insan olduğunu söyler. İnsanı kavramak nasıl mümkündür peki? Onun köküne inerek mi? İnsanın kökü gene insanın kendisi olduğuna göre, insanın etrafında dolaşıp duran bir sanattan (edebiyattan) mı söz ediyoruz hep? Kant,[2] Salt Aklın Eleştirisi'nde, akıl ile aklı kavramak, eleştirmek gibi bir tür tuhaflık çıkartır karşımıza. Bir şey, kendisinden fazla değil de kendisiyle aynı olan aracılığıyla kavranır mı? Sanat (edebiyat) insanın insanı (hayatını) kavrama aracıysa, yetkinliğinin sınırlarını nerede bulur; engellerinin duvarlarına nerede çarpar? Zola'nın[3] Thérèse Raquin romanına yazdığımız önsözde, gerçekliğe (insana ve onun hayatına) eksiksiz el koyma iddiasında olan bir edebiyat akımını, "natüralizm"i tanıtmıştık. Natüralizm 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa, Almanya ve Kuzey ülkelerinde etkili olmuş bir sanat-edebiyat akımıydı. Dönem, bilimlerin tek hâkim güç olarak kutsallaştırıldığı, bilimsel yasaların onayını almayan ya da olgular alanına girmediği için zaten alamayan (metafizik gibi) alanların "dışta bırakıldığı" dönemdi. Her şeyin bilimsel bir açıklaması olmalıydı. Pozitivist felsefeye eklemlenen bir tür antropoloji, yani insanbilim de, insanı eni konu tanımlanabilen, boşluksuz açıklanabilen bir olgu olarak görmek istiyordu. Hyppolyte Taine,[4] insan eşittir biyolojik miras, yani kalıtım + sosyal çevre + çağın şartları formülünü ortaya atmıştı. Pozitivizmin bu kaba antropolojisinin geri düzleminde insanın hiçbir şekilde anlaşılamayacağına ilişkin anlayışlara tepkinin de payı vardı kuşkusuz. Modernitenin tarihinde ilk kez yaklaşık bir yüzyıldır proletarya bir sınıf olarak şartların kaçınılmaz sonucu olarak, "gözlemlenebilir" bir süreçte ortaya çıkmıştı. Sanayileşme, topraktan kopan emek gücünü kentte proletaryaya çevirmişti. Bu açıklanabilir sürece, bu sınıfın içinde bulunduğu akıl almaz kötü sosyal şartlar eşlik etmekteydi. Tarihsel materyalizm, bu süreçlerin bilimsel açıklamasını yapmaya çalışmaktaydı. Dolayısıyla zaten bu alt sınıfların edebiyatı olma iddiasındaki natüralizmin, insanı kavrama konusunda sağlam yasalar aramaya koyulması anlaşılır bir çabaydı. Natüralizmin zaafı, henüz fotoğrafın ilk adımlarının atıldığı o yıllarda gerçekliğin bir tür tahrif edilmemiş fotoğrafını, hatta tiyatroda ve romanda olduğu gibi, "sesini" aynen vermek istemesiydi. Ama biliriz, fotoğrafta, plakta (CD'de) ölü bir yan vardır. Orada dondurulan şey, ancak tahayyüllerimizde kurtulup hayata dönebilir yeniden. Natüralizmin insanı edilgendi, eli kolu bağlıydı, sosyal çevre + dönem + (bugünün diliyle) genetik miras üçlü belirleyicisinin koordinatlarında hayatı değiştirmeye aday olamıyordu. Metnin içinde dondurulmuştu. Kaderciliğin bilimsellikle altı çizili bir türüydü natüralizm. Avrupa'da natüralist edebiyat kısa erimli bir etki yaratırken, Rusya'da Dostoyevski[5] ve Tolstoy[6] natüralizmin yüzeye takılıp kalmış gerçekçiliğinin çok ötesine geçen bir edebiyatın örneklerini sunuyorlardı. Rus edebiyatı sıradan, küçük insandan başlayıp sosyal sınıfların birbirleri ile ilişkilerini,

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.