ebook img

amerikalı henry james PDF

16 Pages·2016·0.16 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview amerikalı henry james

amerikalı henry james ingilizce aslından çeviren: mustafa irfan seyrek sunuş: aslı güneş ayrıntı: 1009 / klasik dizisi: 16 amerikalı / henry james orjinal adı / the american ingilizce aslından çeviren / mustafa irfan seyrek sunuş / aslı güneş yayıma hazırlayan / aslı güneş son okuma / barış özdemir bu kitabın türkçe yayım hakları ayrıntı yayınları’na aittir. kapak illüstrasyonu / berat pekmezci kapak ve görsel tasarım / gökçe alper dizgi / kâni kumanovalı baskı: yazın basın yayın mat. tur. tic. ltd. şti. çevre sanayi sitesi 8. blok no: 38-40-42-44 başakşehir / istanbul / sertifika no: 12028 birinci basım: istanbul, temmuz 2016 / baskı adedi 2000 isbn 978-605-314-116-7 / sertifika no: 10704 ayrıntı yayınları basım dağıtım san. ve tic. a.ş. hobyar mah. cemal nadir sok. no: 3 cağaloğlu – istanbul tel.: (0212) 512 15 00 faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr [email protected] twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari henry james 1843’te ABD’de doğdu. Varlıklı bir ailede doğan Henry James, özel öğretmenlerden eğitim aldı, birkaç okula gitti. Ailesiyle Fransa’ya gidin- ce akıcı bir biçimde Fransızca öğrendi. 1860’da Newport’a dönünce, kendisine Fransız edebiyatını ve Balzac’ı tanıtan ressam John La Farge ile dost oldu. Balzac’ı “en büyük usta” olarak tanımlamıştır. İlk öykü kitabı Bir Yanlışlık Trajedisi 1864’te yayımlandı. Avrupa’ya olan on dört aylık gezisinde, Ruskin, Dickens, Matthew Arnold, William Morris ve George Eliot ile tanıştı. Roma ve Paris’teki muhabirlik işlerin- den sonra New York’a döndü. 1874 ve 1875 arası Transatlantic Sketches, A Passionate Pilgrim ve Roderick Hudson’u yazdı. Henry James, 1869’da Londra’ya yerleşti. Orada Macmillan gibi yayınev- leriyle ilişkilerini geliştirdi ve seri romanlar yazdı. 1875 sonbaharında Paris Latin Quarter’a taşındı. Yaşamının son otuz yılını Avrupa’da geçirdi. Paris’te Zola, Alphonse Daudet, Maupaussant, Turgenyev gibi isimlerle tanıştı. Sonra İngiltere’ye gitti ve Amerikalı (1877), Avrupalılar (1878), Fransız Ozan ve Romancıları (1878), Hawthorne’u (1879) yazdı. 1878’de yazdığı Daisy Miller ününü Atlantik’in iki yakasında da pekiş- tirdi. İlk başyapıtı olan Bir Kadının Portresi de 1881’de yayımlanmıştı. James yazınsal eleştiriye, özellikle yazarların kendi dünya görüşlerini olası en büyük özgürlükle sunmaları konusundaki ısrarıyla, önemli bir katkıda bulunmuştur. James romanlarının yanı sıra denemeler, seyahat, biyografi, otobiyografi ve eleştiri kitapları da yazmıştır. Yaşamının ilk yirmi yıllında Amerika ile Avrupa arasında gidip gelmiş, sonunda İngiltere’ye yerleşmiş ve 1915’te İngiliz vatandaşı olmuştur. 1911, 1912 ve 1916’da Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen James 1916’da hayatını kaybetmiştir. mustafa irfan seyrek 1947’de İzmit’te doğdu. 1973’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Berlin ve Londra’da eğitim gördü. 4 yıl Suudi Arabistan olmak üzere 1975 yılından sonra değişik üniversitelerde İngilizce Öğretim Görevlisi ve çevirmen olarak çalıştı. YTÜ’den emekli oldu. İrfan Seyrek amatör olarak, fotoğrafla- rıyla da ödüller almış ve birçok sergiye katılmıştır. Türkçeye çevirdiği kitaplar: Bret Easton Ellis, Sıfırdan Az (1991); Marianne Wiggins, Renk, (1992); Toni Morrison, En Mavi Göz, (1993); Rose Tremain, Renk (2008); Robert Thurman, Tibet’in Mücevher Ağacı, (2006); Burton G. Malkiel, Borsada Rasgele Bir Seyir, (2007); Herbert F. Baldwin, Trakya’da Bir Savaş Fotoğrafçısı, (2012). içindekiler sunuş burjuvazi aristokrasiye karşı / aslı güneş ....9 amerikalı bölüm bir - bölüm yirmi altı ............23-445 9 henry james amerikalı sunuş aslı güneş burjuvazi aristokrasiye karşı O n dokuzuncu yüzyıl yazarları, kahramanlarını “hayat”la tanıştırmak için türlü yollara başvu- rurlar. Kadın ya da erkek kahramanlar, evlilik kurumuna adım atmadan önce olgunluk sınavından ge- çirilir. Kişiliğin inşası için gereklidir bu sınav. Henry James, Amerikalı kahramanlarını Avrupa’nın içine salarak bu yeni dünyanın saf gençlerine güngörmüş eski kıtanın sokaklarında hayatın kaç bucak olduğunu öğretir. Daisy Miller, Bir Kadının Portresi ve elinizde tut- tuğunuz Amerikalı’da saf, dürüst ve özgür Amerikalıların Avrupa’da yaşadıkları hayal kırıklığını, horlanmayı anlatır James. Daisy Miller adlı novellasında Miss Miller, İsviçre’de Amerikalı Lord Winterbourne ile tanışır. Daisy’nin erkek- lerle teklifsizce buluşup konuşması, etiket kurallarına ve geleneklerine aykırı “serbest” davranışları tutucu Avrupa kentlerinde küçük çaplı skandallar yaratmış, Lord Win- terbourne kendi dengi görmediği bu kadına bir türlü açı- lamamıştır. Daisy bütün masumiyetiyle Avrupa’nın acımasız katılığına kurban edilmiştir. Bir Kadının Portresi’nde ise Isabel Archer, okuduğu romanların ne kadar gerçek olup olmadığını anlamak için düşmüştür yollara. Hayatı, gerçeği öğrenmeden, kişiliğini tam anlamıyla inşa etmeden evlenmeye niyeti yoktur. Ro- 10 henry james manlar kadar, bir müzeyi andıran Avrupa kentleri, Avru- pa soylularının ritüelleri de baştan çıkartır Isabel’i. Onun Avrupa macerası da başından sonuna kadar yanılsama ile doludur. Avrupa’yı öğrenmesi belki de ulusal benliği ara- cılığıyla kendini öğrenmesidir. Avrupa dış dünyadır Henry James için, kahramanlarına öteki aracılığıyla bir benlik kazandıracağı dış dünya. Ayrıca açıktır ki, Amerika Avru- pa’ya göre taşradır. Amerikalıların romanlardan, resimler- den, seyahat kitaplarından öğrendikleri büyülü coğrafya. Avrupa Amerika’da olmayan her şeydir: tarihtir, kültürdür, estetiktir, aristokrasidir. Parası olan her turistin görmek isteyeceği bir coğrafyadır. Bir Kadının Portresi’nde Ame- rikalı kadın gazeteci Henrietta Stackpole’un sözünü ettiği “Yabancılaşmış Amerikalı” sorunu, on dokuzuncu yüzyıl Amerikası’nda bizimkine benzer bir “yanlış ya da aşırı Batılılaşma” sorunsalının olduğunu gösteriyor. Daisy Miller ve Bir Kadının Portresi’nin kahramanları kadındır; Amerikalı’da ise genç bir erkeği gönderir Avru- pa’ya James. Genç Amerikalı Christopher Newman kazan- dığı paraları tüketmeye, eğlenmeye, değişik şeyler görmeye gelmiştir Paris’e. Newman’ın, yerli imgelemimiz- deki saf gözlerle büyük şehrin hengâmesini temaşa eden saf Anadoluludan farkı, her şeyi satın almaya yeteceğini düşündüğü parasıdır. Kültürsüz, etrafında gördüğü her- hangi bir şeyin değerini takdir etmekten uzak bu yontul- mamış genç, Paris sokaklarında gözünün gördüğü her şeye fiyat biçerek dolaşır. Öyleyse, James’in okuruyla kahramanını Louvre Mü- zesi’nde tanıştırması pek de iyi niyetli bir tavır olmasa gerek. Newman, müzede kültürsüz bir turistin laubali rahatlığıy- la gezerken, ilgisini genç, güzel bir kopya ressamı çeker. Amerikalı girişimcinin kızın yanına gidip kopya resimle- rinin kaç para olduğunu sorması uzun sürmez. Avrupa resmi vs ilgilendirmez Newman’ı. Kopyaya razıdır. Resim 1 1 amerikalı hakkındaki bilgisi o denli kıt, yorumları o denli bilgisizce- dir ki, ressam kız onu resimlerin gerçek değeri konusunda uyarmak zorunda kalır. Önemli değildir Newman için. Parasıyla yapılacak bir şey bulmuştur, oracıkta koleksiyoner olmaya karar vermiştir. Sureti asla tercih etmekte, dahası ikisi arasında pek de fark görememektedir. Acaba sureti aslından ayırt edemeyen bu bönlük, bu cahillik, hikâyenin geri kalanı için de bir ipucu mudur? James hemşerisi hakkında bize ne demeye çalışmaktadır? Newman Avrupa’nın soylu ihtişamında başka hangi nes- neyi yanılsamanın büyülü aynasında görecektir? Daha romanın ilk sayfalarında okurun, Newman’a olan güveni sarsılmıştır. James’in istediği de budur zaten. Öykü son- landığında bu safça kibrin yerini bir başka şeyin almasını istemektedir çünkü. Genç hemşerisi için dileği budur. Christopher Newman adı, Avrupa’yı keşfe çıkan Ame- rikalının adıdır. Newman yeni dünya olarak adlandırılan Amerika’nın yeni insanıdır. Aynı zamanda Amerika’dan tüm dünyaya yayılan bir geleceğin de... Bu anlamda ale- goriktir. Yeni insan nasıl olmalı sorusuna James’in verdiği cevaptır. Tarihsiz, köksüz Amerika’dan zuhur etmiş bu homoeconomicus mudur James’in ideal yeni insanı? Avru- palıların karşısına çıkarırken olduğu gibi sahiplenir mi Amerikalıyı James? Yoksa yaşanılan dönüşümün sonunda ortaya çıkan yeni insan mıdır geleceği inşa etmesi gereken? Louvre’daki açılış sahnesindeki ironinin dozuna bakıp James’in, Amerikalının bütün günahlarını üstlenmeye niyeti olmadığını söyleyebiliriz. Tarihsizliğin ve gelenek- sizliğin önyargıları ortadan kaldırmış olması her zaman için kişinin lehine bir durum yaratmamaktadır. Newman’ın önyargılardan azade bakışı, aslında bilgisizliğinin dışavu- rumudur. Nitekim kopya ressamı Matmazel Noémie New- man alana kadar tek bir tablo bile satamadığını söylerken, aslında bu yağlı müşterinin saflığını da açığa vurmuş olur.

Description:
Daisy bütün masumiyetiyle Avrupa'nın acımasız katılığına kurban edilmiştir. Bir Kadının Portresi'nde ise Isabel Archer, okuduğu romanların ne kadar gerçek olup olmadığını anlamak için düşmüştür yollara. Hayatı, gerçeği öğrenmeden, kişiliğini tam anlamıyla inşa etme
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.