ebook img

Adalet ve Şikayet Hakkı Arz-ı Hal ve Arz-ı Mahzarlar PDF

10 Pages·00.759 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Adalet ve Şikayet Hakkı Arz-ı Hal ve Arz-ı Mahzarlar

168 Deıiet Teşkilatında Kıd Şulemi Koçi Beğ, Risale, yay. A.K. Aksül, İstanbul. 1939. Köprülü, F. ‘Bizans Müessesckrrinin Osmanlı Müesseselcrinc Tesiri', Adalet ve Şikâyet Hakki : THIM, I. 208-221 •Arz-İ Hâl ve ‘Arz-İ Maiizar'Ij\r Lybycr. A.H. The Goıvrnmettı of the Otoman Empire, in the Time of Suleiman the Magnificent, Cambridge, 1919 Mcnavino, G A Trattato de Costum. e Vita de Turchi. Floransa, 1548 Miller, B. The Palace School of Muhammed ihe Conqueror, Cambridge. MAb. 194] Miller. B. Beyond the Sublime Porte, The Grand Seraglio of İstanbul, New Haven. 1931 Rycaui, P. The History of the Presem State of the Ottoman Empire, Londra. 1686 Spandugino, T.C. Petit traiet# de I’origine des Turcsz, yay. Ch. Schefer, Paris, 1896 Uzun çarşılı, İ.H. Osmanlı Devletinin Teşkilâtına Medhal, İstanbul, 1941 Yazıcızâde Ali, Tarih-i Âl-i Selçuk, TKSK (Revan, 1390) Orta Doğu devlet ve hükümet sisteminin temci prensibi, özel bir yo­ rumu olan adâlet kavramına dayanır. Bu adalet kavramı, halkın şikâ­ yetlerini doğrudan doğruya hükümdara sunabilmesi ve onun emriyle haksızlıkların giderilmesi, demektir1. Divân-ı hümâyûn’un temel gö­ revi budur. Oraya yapılan başvurular, sultanın daima orada hazır bulunduğu inancıyla, doğrudan doğruya Su!tana yapılmış başvurular sayılır. Pâdişâhın doğrudan doğruya halktan şikâyet topladığı da dur. Hükümdar, cuma namazında, ava çıkarken veya sefere gider­ ken veya gelirken, halkın dilekçelerini kabul eder (bu dilekçeye İdare terminolojisinde rik'a denir). Halkın şikâyetlerini almak için bu gibi fırsatları hükümdar ne kadar çok tekrarlarsa, o dcrece âdil sayılır. Hükümdarın dikkatini çekmek ve şikâyet sunmak için saraya yakın yerde ateş yakmak âdetini, 17. yüzyılda İngiliz tüccarları da kullan­ mışlardır. Hükümdara doğrudan doğruya erişebilme, şu sebepten önemli sayılırdı: Hükümdar, Tanrı’dan başka kimseye karşı sorumlu olmayan tek otorite olarak, haksızlığı giderebilecek en yüksek otori- 1 Bkz. H. İnalcık. "AdfildnAmclcr", Belgeler, U (İTK, 1967), 49-52; vc The Ottoman Empire The Classical Age. ISOO-lbOO, lxindon: Wcidenfcld and Nicolson 1975.89-01. Halil İnalcık 171 170 Adalet. Şikâyet Hakkı: 'Arz-i Hal ne ‘A-z-i Mahzarlar İçirmesine karşılık şikâyât defterleri özel bir bolüm buyrukları içine ledir. O. kendisinin otoritesini temsil edenlerin hepsinin üstündedir «lir. “Ahkâm-i Şikâyât” kayıtlarından meydana gelen bu defterlerde ve onlann yaptıkları kötüye kullanmaları ancak o bertaraf edebilir. Şikâyet yapanlar şöyle sınıflandırılabilir4: Bir kelimeyle, hükümdar udâlctin son başvuru yeridir, bu nedenle de adaletin yerini bulması için toplumda herkes, birey olarak yahut top­ 1. “Kazâ-i mczbûr ahâlisi 'arz-i hâl gönderüp”, lu halde, ona şikâyetini götürebilmelidir. 2. "Balya-Badra kazasında sakin olan tüccar taifesi 'arz-t hâl Bu temel anlayış, Osmanlı idaresinde bir takım kurumlar ve on­ edüp”, lara bağlı arşivler biçiminde kendini gösterir. Arşivlerimizde şikâyât >. “Ayntab sancağının erbâb-i tîmâr fukaraları ‘arz-i hâl edüp". defterleri, “arz-i mahzar 1ar, müftülük arşivlerinde ma'ruz adı altında 4. ‘'İstanbul’da vâki’ mumcu tâ’ifesi dergâh-i mu'allâma 'arz-İ hâl gösterilen vesika koleksiyonundaki malzemenin büyük bir kışını, hep cdüp”. bu temel kurumun İşleyişi ile İlgilidir. Bu yazımızda birbirini ta­ 5. “Kazâ-i mezbûre ahâlisi gelüp". mamlayan iki koleksiyondan, ’arz-i mahzarlardan ve şikâyât defter- 6. “Dergâh-i mu'allama mektûb gönderüp kazâ-i mczbûra tâbi' /«■inden söz edcccğiz. Kırın-tepe imamı ve hatibi vesair ahâlisi meclis-i şer’a varup”. Veziriazamı (veya onun hiirn şefi «yılan reîsiilkiiflâhı)2 ilgilendi­ 7. “Mustafa nâm kimesm» 'arz-i hâl edüp“. ren bütün beyiik-siyasî işlere ait emirleri, bu arada hükümdar adale­ 8. “Sen ki kadısın, dergâh-i mu allama 'arz gönderüp”, tinin yerine getirilmesi işlemi bir Pâdişâh hükmüne konu olmuşsa, 9. “Zu’amâdan Ahmed 'arz-i hâl edüp”. bu hükümlerin kopyaları veya tutanaktan başlangıçta hep Miihimme 10. “Hadîce nâm hatun gelüp”. defteri ne kaydolunurdu. 17. yüzyılda. Mühimmclerc giren hüküm­ 11. "Benaki zimmî 'arz-İ hâl edüp". ler, konularına göre ayrı defterlere geçirilmeye başlandı; böylccc Rcâyâ/askcrî. zimmî/Müslüman, herkesin şikâyet için 'arz sunma Mühimmeler yanında Ecnebi defterleri diye bilinen seri ile Şikâyât hakkı vardır. Bütün bir kaza halkını temsil edenler doğrudan doğ­ Defterleri, Nâme Defterleri. Ahkâm Defterleri, ve sonraları. Nişân ruya (no. i) kadıya gidip onun vasıtasıyla (no. 6) 'arz-i hâl’dc bulu- Defterleri ayrı seriler olarak ortaya çıktı. Bu defterler, şüphesiz bu nablirlcr. Buna ‘arz-i mahzar da denir. Yahut, bir kazada halkın belli konularda ayn kâtiplerin uzmanlaşması ile ilgili olarak vücuda gelmiş bir kesiti, tüccar veya esnaftan bir grup (no. 2 ve 4), baş vurabilirler. olmalıdır. Bu uzmanlaşma. Osmanlı bürokrasisinde ileri bir gelişme Yahut halktan bir şahıs kendi başına doğrudan doğruya ‘arz-i hâl’dc. ve rasyonelleşme biçiminde yorumlanabilir. bulunabilir (no. 7, 10, 11). Bunun gibi “askerî" sınıftan bir grup (no. Şikâyât defterleri, bu defterlerin babındaki cümleden de anlaşıla­ \) toptan, veya bir kişi (no. 9), şikâyette bulunabilir ve ‘arz sunar. cağı üzere, şikâyetler üzerine yaztian Padişah hükümlerini içerir. Genellikle askeri-resmî kişilerin dilekçesi için yalnızca ’arz kelimesi İ 1.0. Majcr'in belirttiği gibi', Mühimmelerin çok çeşitli hükümleri kullanılır. Reayanın sundukları 'arz-i hâl'dir. Yahut kadı doğrudan doğıuya bir şikâyet konusu için mektûb veya 'arz gönderebilir (no. 1 "Reîsülküttâb". (H.I.), İslâm Ansiklopedik, c. IX. 671-683; Beylikd onun #). yar dımcısıdır: ayn. yer., 674. 5 Das Osntanische 'Registerbuch der Bescltwerden'‘ (Şikâyât Defteri) vom fahre 1675, c. I. Viyana : Österreichisch: Akademie der Wissenschaften. ian-namalıdır (maalesef aışivdc yapılını) Lâıiıı harfli Otellere göre llmf(!) 1984, 20; bu defterin yayın biçimi, bizim arşivden yapacağımız bu gibi ya yayınlar vardır). Majer ve arkadaşlarının önemli bir noksanı, terim ve yınlara örnek olacak niteliktedir. Orijinal metinleri tıpkıbasım yapıp için maJdc (\Ktyvoda. pamuk gibi) indeksiyle kişi adları indeksi koymamış ol­ deki yer ve kişi adlarını doğru bir şekilde belirleyen indeksler eklenmem malarıdır. nin. ilmi ihtiyaçlara en uygun yol oiduğınu daima söylemekleyiz., özetle 4 Mijiillcr, Majer ve arkadaştan tarafından yayımlanan Ş-kâyâı Defteri'nden ınc. ¿amnn kaybından başkıt bir şey degİkJir. Hiçbir am^tıncı, başkasının (bkr not 3) alınmaktadır. yaptığı bir özetlemeyi veya 'sııdeleşlirme'yi vesika olntnk kullnmmız ve kul 172 Adalet. Şikâyet Hakkı: 'Arz-i Ihl 'Arz-i Mahzarlar Halil İnalcık 173 Şikâyet konusuna gelince, şikâyet için "arz veya 'arz-i hâl gönde­ ğinden ve intikal eden emlâki dörtte bir fiyata saltıklarından şikâ­ rilmesi. ilgilinin mutlaka bir /ararını veya uğradığı bir haksızlığı gi­ yetçi. “Mahallinde şer'le görülmek için hükn" yazılmıştır (185b, 2). dermek. için olmalıdır. Zarar gören taraf, bir şahıs, bir grup veya bir 3. Askeri sınıftan olanların, kanun dışı reayadan eşya ve para al­ kurum (vakıf gibi) olabilir. I laksız ve zararlı durum, cşkiyânın veya malarının önlenmesi, hükümetin en ziyade dikkat ettiği durumlardan memurların soygunculuğu, bir mahkeme kararını tanımama, bor­ olup, genel adâletnâmelerin konusudur. Bununla beraber, bu gibi cunu ödememe, genellikle kanuna aykırı hareketlerden doğma ola­ durumlar, özel şikâyet konusu da olabilir. Misâl: Cisrimustafa kaza­ bilir. Bir yöre halkının yıkık bir köprünün Uımiri için başvurmaları da sındaki köyler ‘ar7 gönderip, “hukuk ve rüsumların kânun ve defter aynı kategoride sayılır. Köylünün toprak anlaşmazlıkları veya bir tı- mucibince kendü zabitlerine edâ” ettikleri hâlde, Çirmen Sancak­ mar-crinin köylüden alamadığı vergiler de bir şikâyet konusudur. beyi ve Subaşılan veya adamları, kasabaya vc köylere gelip reayanın Esnaf, nizamlara aykırı hareket edenleri şikâyetle ‘arzda bulunabilir. evlerine konup bedava “yem ve yemek ve arpa ve saman ve koyun ve Kütün bu hallerde, söz konusu dan şey, özel zararlardır; kamu za­ kuzu ve yağ ve bal ve kaz ve tavuk ve odun ve otluk vesair zahirele­ rarları değildir. Kamuya ait işler Miihimme defterinde kayıtlı hü­ rin... vc külli akçalann” alıp zulmetmektedirler. Yasaklanması için kümlerle karşılanır. hüküm isterler (85a, 4). Hukukî şikâyetlerde, çok defa, ‘arz yapan daha önce müftüden 4. Halkın, kanuna aykırı alınan vergilerden şikâyetleri. Meselâ. bir fetva alarak, haklılığını iliraz götürmez bir biçimde desteklemeye Macaristan’da Yanova eyaletinde köylüler, tale ve palanka dizdarla­ çalışır. Kadı mektubu veya ‘arzİe bildirilen şikâyetler de. kadının rının. sözde tamirât gideri karşılığı kendilerinden “hilâf-i şer' ve ka­ desteğini taşımaktadır. Böylece, taşlıca şikâyet konulan şu katego­ nun” para toplamalarından şikâyet ederler (162a, 1). Bunun gibi. rilerde toplanabilir. Vulçıtrin kadısının gönderdiği bir ‘arza göre, Arnavutların saldırıları 1. Kadının verdiği hükmü veya hücceti tanımayan ve gereğini ye­ dolayısıyla halkı kaçınış olan toprakları, başka diyardan gelip işleyen rine getirmeyenlere karşı şikâyet. Meselâ5, Mısır'da “evlâd-ı meş­ köylüler, sipahinin izniyle ekiyorlar: kanuna göre öşr karşılığı sipa­ ruta“ olan Ahmed Bagdâdî'nin vakıflarına başkaları karışıyormuş. hilerine belli bir para ödüyorlar. Ayrıca yeni tahrîrde üzerlerine cizye cvvcicc Padişah emriyle mahkeme evlâdın hakkını tanımış, yine ka­ olarak toptan yirmi bin akça yazılmıştır. Bunu da ödüyorlar. Kanuna rışmışlar. Yeni hükümde deniyor ki: "Dâvasına muvâfik fetvâ-yı göre onların başka rüsum ödememeleri gerekir. Fakat sipahiler faz­ şerîfesi olduğun bildirtip yedinde olan hüccet-ı şer’iyye ve emr-i ladan bunlardan “defterlü reâyâ”nın ödemesi gereken resimleri, yani 'aliyyc mucibince 'amel olunmak İçin'’ Mısır paşasına vc Mısır kadı­ iki veya üç guruş ispence istiyorlar, bir takım angarya hizmetler - sına hükın yazılmıştır (23a, 3). otluk biçtirmek gibi- yüklüyorlar. Sefer hara veya İmdâdiye adıyla 2. Hükümlerin çoğunluğu, kijiler arasında hak davalarıdır. Hü­ para istiyorlar; “kadı arz etmeğin hilâf-i jer* ve kânun ve defter küm. genellikle, hakkın ortaya çıkması için, Şerî’at vc kanuna göre ta’addî olunmamak için” hüküm yazılmıştır ()49a, 3). Bu 'arz, kadı iddianın mahkcmcce görülmesin; dair Pâdişâh emrinden ibarettir. tarafından mektup şeklinde yazılmış olup reayayı haklı göstermekte­ Meselâ, Ali adındaki yeniçeri, Bagdad civarında Şchriyân nahiye­ dir; bu belge, kadıların mahalli halkın mümessili gibi hareket ettik­ sinde tasarrufundaki “bağ ve bağçc ve dükkânlar ve menzil ve çift­ lerine ve halkın haklı isteklerini desteklediklerine dair pek çok mi­ liği”. kendisi başka yere gittiğinde kiraya veriyormuş. Kiracısı ölmüş, sâlden biridir. Öbür taraftan, reayanın “perakende” olmak, yani da­ dışardan bazı kimseler “fuzulî işgal” ettiklerinden şikâyet eder. Hü­ ğılıp izini kaybetmek, sonra gelip yeni bir uatü altında vergilerden küm “şer’le görülmesi” için yazılmıştır (I3!b. 5). Kocası ölen Nesli­ kaçmak taktiğini de unutmamak gerekir. han hâtûn, mirastan kendi hissesine düşeni öbür vârislerin vermedi­ Her zaman reayanın haklı olmadığını, bir tımar-erinİn şu ’arz-i hâli de göstermektedir. Keşan köylerindeki tımarından raiyyetin ve 1 Şikâyât Defteri, ilk üiknın sahifeyi. ikinci, rakam o suhifedeki vesika sırası raiyyet oğullarının çoğu kalkıp köyleri civarında bir mezra'ada yer­ nı göstermektedir. leşiyor ve beş senedir ispcncelerini vermiyorlar (ispence. şahsi raiyyet 174 Adalet. Şikâyet Hakkı: 'Ar:-1 Hal ır "Arz-i Mahzarlar Hahl İnalcık 175 resmi olup reâyâ nereye giderse glsin ödemek zorundadır). Tımar- erine "bizim ispencemiz sana hasıl kaydolmamıştır. Biz ispençemizi Vakıflar dolayısıyla Dârussaâdc ağası sık sık 'arzlar göndermekte­ ahar kimesneye verdik” diyorlar. Defterci mu/assa/'dan incelendikte, dir. Meselâ, 1086 Muharrem/1675 Mart tarihli bir "arz. on beş yıl­ onlar bu tımar-eri üzerine raiyyet yazılmış bulunuyor; böylcce tımar- dan beri vakıf toprağını elinde tutan, işleyen ve vakfa öşr ve resmim eri Padişahtan hüküm isliyor. Geçmiş yıllara ait ispencelerin alınma­ Ödeyen bir köylüyü korumak istiyor. Vakfa ait bu toprağın sınırları sı. “kânun vc defter mucibince 'amel olunmak” üzere hüküm yazılı­ belli iken, başka biri bu toprağa karışıyor. Evvelcc. emr-i şerîf üzeri­ yor (85a. I). Kaydetmek gerekir ki. burada tımar geliri sipahinin ne yerine gidilip toprak belirlendiği halde yabancı kişi karışmakta özel bir malı olarak işlem görmektedir. Sultanın hükmü bir haksızlığı •levanı ediyormuş. Bu defa, Dârussaâde ağası davanın evkaf müfetti­ düzeltmek için verilmiştir. Başka bir deyimle, burada tımarın, bir şince görülmesi için hüküm istiyor (82b, 3). Vakfların, Sultan vakfı iltizam malı gibi, kişiye ait bir hak haline geldiği düşünülmektedir. olup Dârussaâde ağası idaresinde dahi olsa kamu işleri arasına alın­ Dobruca’da Sarıgöl'de haseki sultanın hâssında oturan reayadan, maması ve özel şikâyet konusu olması, vakfın hukukî niteliğinden hasekiyi temsil eden voyvodanın geliri arttırmak için yaptığı bir hile ileri gelmektedir. Vakıf üzerinde devletin, teorik olarak bir tasarruf üzerine, pâdişâha şikâyet (137b, 3). Genel şikâyet konusu olan bu hakkı yoktur. Keza, tımar sahipleri de gelirleri için ‘arz gönderirler, oyun şudur: Voyvoda, haseki sulıana ait öşür mahsûlünü alınıyor, /ira tımar geliri onların özel mallandır. Fakat tımarın toprağı veya reaya üzerine bırakıyor ve yerine jüksek fiyattan para istiyor (tereke ıcâyâ üzerinde bir haksız işleme karşı devlet doğrudan doğruya ha­ rayici pazarda kile başına 20 akça iken 30 akça İstiyor). Pâdişâh, rekele geçer. Şikâyât vesikalarıyla Miihimme vesikalarını ayırt eden durumun soruşturulması ve kanana aykırı İşlemlerin önlenmesini Ölçü budur. emrediyor (137b, 3). Vakfa ait birçok şikâyetler de. vakıfların -serbestiydi” prensibine Burada reayanın. Pâdişâh'ın bir yakınına ait, sorunda haksızlığa saygı gösterilmemesinden doğmaktadır. Mahalli otoritelerin, vergi ve karşı şikâyete cesaret etmesi ve idarenin reaksiyonu dikkate değer. cnıııiyel sorunları dolayısıyla “serbestiyef'e aykın. vakfa girmeleri, Bu nokta, Osmanlı devlet idaresir.iıı, “keylî bir patrimonyal sistem" vakıf reayasından isteklerde bulunmaları Ü2erİnc Dârussaâde ağası (bu Max Weber’in6, Osmanlı rejimini karakterlendirmesidir; o, keyfi onlara karşı şikâyet etmekte, padişahtan hüküm İstemektedir (meselâ patriınonyalizme “Sultanizın" adını takar) olarak yorumlanamaya­ Kla, 6). İltizam konusu olan haklar da özel mülkiyet konusu sayılır. cağını göstermektedir. Osmanlılarda, adalet ve şikâyet sisteminin Bir mültezimin şikâyeti: Kangn (Çankın)’da koyun sahipleri, kendi bürokrasi tarafından yürütüldüğü, Osmanlı bürokrasisinin yerleşmiş koyunlarını agtıâm resmi ödemekten mu'âf dan askerlerin sürülerine kurallar ve göreneklere tâbi olduğu, böylcce Pâdişâhın veya yakınla­ katarak, agtıâm resmi ödemekten kaçtıklarından, tahsilat yapamıyor. rının keyfî tasarruflarım önlemeje çalıştığı unutulmamalıdır. Aynı “Tahsil ettirmek babında mâliye tarafından emr-i şerifim verilmekle bürokratların, devletin çöküşünü, bu bürokratik düzenin ve kontro­ mucibince ‘amel olunmak için' hükm yazılmıştır (149a. I). lün çiğnenmesine atfettikleri bilinmekledir (Selânikî, Âlî, Koçi Beğ ve Reayadan kişilerle resmî kişiler arasında sorunlara misâl: Bitlis Beyi, Arslan adındaki zımmîden altı bin esedî gruş almış, dört yıldır Hacı Halîfe hepsi bu bürokratlardandır)7. geri vermiyor. Arslan, Pâdişâha ‘arz-i hâl göndererek hüküm istiyor, hakkının alınması için yazılan hüküm, yalnız Van beylerbeyine ya­ 6 Economy ami Society. I, yay. G. Roth and C. Wittich, Berkeley: Universily zılmıştır. Çünkü Bitlis sancak beyi onun hükmü altındadır, davayı o, of California Press, 1978. 226-241. kadıya havale edebilir (83b, 5). 7 K. Röhrborn. Untersuchungen zur osmanischen Vcrwaltungsgeschichie. Başka bir misâl: Tırhala kazasına tâbi Rarak köyü halkı, hükü­ Berlin 1973, adlı denemesinden sonra, son zamanlarda önemli bir ¡nedi­ metle işlerini görmek için Mustafa Çavuş’u vekil tutmuş. O. "avâriz. me C.H. Fleischer. Bureaucrat and Intellectual in the Ottoman Empire. The Historian Mustafâ 'Ali (1541-1600), Princeton : Prmccton Universily Press 1986; Osmanlı. bürokratlarının belli bir devlet-ccmiyet görüşüııtı yansılan risalelerinin henüz gerçek sistematik bir analizi yapılmadığı inan­ cındayız. 176 Adalet. Şikâyet Hakkı:'An-ı Hal w* 'Arz-i Mahzarlar Halil İnalcık 177 bedel-i nüzul vergilerini veririm diye onlardan 720 bin akça toplamış. Hüküm, şikâyât defteri’nc kaydedilirken genellikle, “hüküm veril* Halk, bunun kadı mahkemesinde şer’le görülmesi için Pâdişâh’tan iniştir” veya Mhüküm yazılmıştır” deyimi kullanılır. Birçok hallerde hüküm ister (83b, 5). (Evliya Çelebi, vilâyetlerde yerleşmiş çavuş, de, “emrim olmuştur" yahut “emr-i şerif yazılmıştır” deyimi vardır. müteferrika vb. saray kullarının valilerden daha zengin olduğunu Yahut, sadece ''yazılmıştır” denir. Bu çeşitli deyimlerin, hükmün vurgular. Bunların, hükümetle yerli halk arasında aracılık yaparak özelliği ile bir ilişiği olduğunu sanmıyoruz. servet yaptıklarını gösteren bu vesika İlginçtir. A ’yân. bu gibiler ara­ Bazı hallerde, "zuhur eden mevâdd sıhhat üzerine dîvân-ı hümâ­ sından çıkmıştır). yûnuma "usi uluııtı diye ytuılmışlu” deyimiyle uluyuı souu^laıı im­ Hüküm lenmek istenir (misâl 54b, 5). Pâdişâh, şahıslar arasındaki haksızlıkları ve kendi otoritesini tem­ Bu, kayıt şekli bakımından Mühimine defteri'nâen esaslı bir fark sil edenlerin bu otoriteyi kötüye kullanarak yaptıkları haksızlıkları meydana getirmektedir. Mühimmelerdc hüküm, aslında nasılsa öyle önlemek, veya düzeltmek için şikâyet mekanizmasından yarar­ biter, “yapasın” "edesin” deyimiyle doğru hitâb şekli ile nihayetlenir. lanmaktadır. Başka deyimle, şikâyet ve Padişahın emrini isteme, yük­ "... için yazılmıştır” anlatım şekli kullanılmaz. Mühimme kayıtların­ sek idare otoritesiyle idare edilenler arasında doğrudan doğruya ilişki daki bu özellik, belki de oradaki metnin, hüküm yazılmadan önce bir kuran, komünikasyonu sağlayan bir mekanizma oluşturmaktadır. ilk müsvedde olmasından ileri gelmektedir. Şikâyât defterinde ise. Pâdişâh haksızlıkları gidermek için nasıl bir yöntem kullanır, aşa­ yazılmış olan hükümlerin kopyası yapılmaktadır. Nâme defterlerinde ğıda bunu inceleyeceğiz. de öyledir. Pâdişâh buyrukları, hükümler veya emr-i şerifler, genellikle kadı­ Şikâyât defterleri'ndeki, hükümlerin yazılmasına temel olan ve­ lara gönderilir, zira tarafsız bir hükme varmak, mahallindeki koşul­ sika, 'arz veya 'arz-i /ıd/'dır. Aşağıda bu çeşit vesikaları inceleyeceğiz. ları hesaba katarak ve soruşturma yaparak kanun ve Şeri atın yerine ARZ-İ MAHZARLAR getirilmesi fonksiyonu kadılara verilmiştir. Merkezden bürokratların Burada, mahzar kelimesi, bir grup tarafından topluca imzalanan ve­ Pâdişâh adına verecekleri hükümler yanlış ve keyfî olabilir; böylece sika. dilekçe anlamında kullanılmaktadır. Bu gibi vesikaların altında, adalet ve hukuk ilkesine aykırı düşer. Esas amaç, kanun ve nizamla­ ‘arzda bulunanlar, adlarını ve mühürlerin korlar. Böylece şikâyet, rın yerine getirilmesidir. Böylece bir defa daha Osmanlı idaresinin topluca yapılmış ve her üye tarafından tasdik edilmiş bir ’arz-İ hâl uzmanlaşmış bürokratik niteliği ortaya çıkmaktadır. Bazı hükümler, niteliğini kazanır. Bireylerin yaptıkları başvurulara sadece ’arz-t hâl hem kadıya heın de bir “urfî” idare adamına hitâb eder. Sebebi, ilgili denir. kişinin veya konunun, idari otorite zincirine tâbi olmasıdır. Konu, 17-18. yüzyıl dönemine ait bu gibi bir çok 'an-i mahzar Başve­ meselâ eşkıyalık ise, hem kadıyı hem idare âmirini ilgilendirir, bu kâlet Osmanlı Arşivi Cevdet Dahiliye tasnifinde mevcut olup bazıları sebeple hüküm her ikisine hitap eder. Profesör Yücel Özkaya tarafından yayımlanmıştır. Boris Nedkof. bu Bazı hükümler ise, yalnız idare adamlarına hitap eder (buna ait gibi vesikalar arasında Bulgarca yazılmış ve Bulgar ileri gelenlerince misâl azdır, bkz. 71a, 4; 84b, 1). Bu halde konu, Şeriat dışında, ta­ imzalanmış 'arz-i mahzarları yayınlamıştır. Topluca şikâyette bulun­ mamıyla askcri-İdari otoritenin yetkisi içindedir ve kadıya havale, makta gayr-i Müslim reâyâ İle Müslümanlar arasında hiçbir fark gö­ idari-askerî otorite zincirini kırar. Osmanlı sisteminde, otorite zinciri zetilmez. Aşağıda üç 'arz-İ mahzar inceleyeceğiz. temel prensiplerdendir. Meselâ terfi için "arzlar ilgilinin doğrudan doğruya emri altında bulunduğu âmir tarafından yapıldığı gibi, ceza­ landırmalar da ilk önce ona bildiriliştir; ancak konu kadının hük­ münü gerektiren bir kanun konusu ise, aynı zamanda kadıya gider. Askeri düzende patrimoıtiai intisabcı-koruınacı bağımlılık daluı açıktır ve Tiirk-Mogol devlet gelenisinden getir. Halil İnalcık 179 I M AtUıleı. Ştkfa'rt Hıikkı Arz’ ı Hal ve 'Arz-i Mahzarlar I. VI* S İKA (bkz. Ekler no. I) luyla geri almak için Pâdişâha gönderilmiş bir ’arz-i mahzar dır (Y. „¿kaya tarafından fotokopisi yayımlanan bu vesikada mühürlerin Sofya ahalisinin, şclıri hııkürr ve tagallübü altına sokan bir müte- hepsi çıkmamıştır). Burada da toplu halde 'arz-i mahzar verenler, gallibc’ye karşı* şikâyetini dik getiren bir arz-i mahzar B. Nedkof ulemâ ve sulehâ, a’yân ve eşraf, meşâyih vc köy halkı vc fukarâ-i reâ- tarafından yayımlanmıştır. Başlarında şehrin ileri gelenleri olduğu yâ olarak gruplandırılmışlardır. İstedikleri, “maktullerin dem (kan) halde, üç binden fazla Sofyalı yeni Rumeli paşası Osman Paşa'yı. diyetleri, gasp ettirdiği devâbb ve mevâşî ve hayvanâtımızın kıymeti KöstendiPe gidip karşılıyorlar ve şikâyetlerini dile getiriyorlar. Paşa­ vc bahaları tahsil vc icrâ-yi hakk olunmak babında” valiye emir ve­ nın tnütegallibe Haseki Mehmed’i cezalandırmaya karar vermesi so­ rilmesidir. A'yûn ın yerinde kalmast. büyük ölçüde, kendi lehlerine nucu şehri bırakıp gitmekten vazgeçtiklerini, Pâdişâha bağlılıklarını Pâdişâha gönderilen 'arz-i mahzar'lara bağ ıdır (bkz. Vesika 1). Yerli bildiren “mahzar birle 'arz-i hâl" de bulunuyorlar. Haseki Mehmed. halkm şikâyet ettikleri a'yân. mütegallibe durumuna düşer. Bunu, üç yıldan beri tagallüp etmekte olup şehir ve kaza halkından her yıl halkın idareye katılması olarak da yorumlayabiliriz. altı-yedi yüz kise para (300-350 bin gruş) topladığı ileri sürülüyor. III. VESİKA (Ekler: no. MI). Sözde gelip-giden devlet büyükleri için yaptığı masraflar karşılığı olarak da “memleket (l«flíri’,ne, kendisi için bir hayli para eklemek­ Nitelik itibarıyla farklı olmakla beraber 'arz-i.mahzar kategorisin- ledir. ‘Arz-i maz-hartar gençlikle’ tarihsizdir. El-Hâc Osman Paşa dedir. Osmanlı idaresinin decentralization çağında halkın, daha doğ­ 1799 da Rumeli valisi olduğuna göre, vesikamız bu yıla ait olmalıdır. rusu taşradaki nüfuzlu kişilerin idarede artan söz hakkı vc nüfusunu İmzalar, şehri temsil eden ileri gelenleri tanıma bakımından belirten bir vesikadır. İlk defa burada yayımlanan bu ’arz-i mahzar önemlidir. 'Arz-i hâl'e mühür basanlar, “ulemâ ve sulehâ. ashâb-i şikâyet değil, bir voyvodayı halkın desteklemesi konusundadır. alâka ve fukarâ-i a’yân ve eşraf 53 kişidir. Kadı başta olarak müfti, Livadye’de mahzar’ı sunanlar, ulemâ, askerî ve şehrin ileri ge­ nakîb. hatîb ve imamlar ulemayı temsil etmekte, ondan sonra "ihti­ lenleri olarak üç kategoriye ayrılmıştır. Ulemâ sırasıyla kadılar, mü­ yar" sıfatıyla anılan kimseler şehrin ileri gelenlerini oluşturmaktadır. derrisler, kadılık bekleyen mülâzimler, imâm ve hatîblerden ibarettir. Bunlar arasında sarrâclar esnafı kethüdası hâriç başkasının İçtimaî Askeri grubuna, sırasıyla za’îmler ve tımar sahipleri, kapıkullanndan durumu belirtilmemiştir. Bu gruptan sonra önemli resmî kişiler, Sof­ sipahiler ve yeniçeriler girer. Sivil kişiler, “fukara kullan" deyimi al­ ya serdarı. Kıptiyân cizyedârı, vilâyet kâtibi, kethudâ yi şehr, bir tında toptan gösterilmiştir. ‘Arz altındaki mühürleri incelediğimizde, mültezim, voynugân vekili, kir zalm. Dergâh-i Âlî gedüklüsü en başta müteferrika Beşaret anılmış, ondan sonra müderris Ahmcd, başka bir zalm, İzinbol çeribaşısı. eski miralay, başka bir Mahmûd. kadı Ali, cizyedâr Mustafa. İnebahtı sancağı mırlivâsı gedüklü. Sofya a’yânı Seyyid Sa’dullâh, Rumeli eyâleti defterdarı ve Behrâm, Kadiri şeyhlerinden Mahmûd. medrese talebesi olduğu an­ Sofya mütcsclliminin silâhşor-i hassası 'dır. laşılan Mehmed, yeniçeri serdârı Ahmed, müderris Mahmûd, cündî (sipahi) Haşan vc Ali. râcil (yeniçeri) Mustafa. Pâdişâh kulu Davud. eski serdâr Ahmed, Yeniçeri Şeyhî, eski seıdârlardan Mustafa. Pâdi­ II. VESİKA (Ekler no. II). şâh kulu Süleyman, yeniçeri Mehmed, imâm Mehmed, Gazi Ömer Adana’da eşkıya ile işbirliği yapıp köyler basan, valilere karşı çıkan Bey camii hatibi Hurrem. Bali Bey camii hatibi Şeyh Haşan, başka başka bir nıütcgaüibenin yağmaladığı eşya ve hayvanatı mahkeme bir talebe Mehmed. yeniçeri Receb, Pâdişâh kulu İbrahim, sipahi Ahmcd. yeniçeri Hamza, hatıb Mehmed, müderris Süleyman, yeni­ * Y. Özkaya, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Anadolu’da Ayanlık İddiala­ çeri Hüseyin, yeniçeri Ahmed. müderris Hızır, zalm (?) Haşan, ve rı". DTCF Dergisi, c. 24 (Ankara. 1969). yeniçeri Osman. * Memleket Defteri veya Tevzi' Defteri İçin bkz. II. I.. “Miliuıry and l-iscal Tran&formation İn ihe Oltoman Empirc. 1600-1700.", Atehinim Otiomanicum. VI (1980), 335-337. 180 Adalet. Şikâyet Hakki. 'Arz-i Hal ir Ars-i Mahzarlar Halil İnalcık 181 1078/1667 yılında IJvadyc'yi iiyarct elmiş olan Evliya Çelebiye yük dalgalanmaların. İstikrarsızlığın Osmanlı mâliyesinde karga­ göre10, burası Medine evkafından olduğu için Dârussâdc ağasının şalıkların ana sebebi olduğu bu misâlden de anlaşılır. idaresi altındadır ve onun tarafından tayin edilen bir voyvoda tara­ Söz konusu vergiler arasında, bağ-resnti’nin ve ispence’nin özel­ fından yönetilir. Onun emri allında ikiyüz kişi vardır. Evliya, kasa­ likle zikri dikkate değer. Evliya ya göre şehir civarında 2000 (bir banın ileri gelenlerini şöyle sıralar Sipâh kethüda-yeri, yeniçeri ser­ nüshada 12.000) bağ vardır ve dönüm-rcsmi öder. Yalnız Hıristi­ darı, kale dizdan (ve elli hisar-eri), şehir kethüdası, şehir subaşısı. yanların ödediği ispence-resmi'ne gelince, köylerin nüftisu çoğun­ harac-emini, muluesib ağası, bacdâr, ondan wıııa ulemâ şeyhülis­ lukla Rum'lardan oluştuğuna göre, nakden ödenen bu resim de lâm, nakîbüleşrâf, ondan sonra şehrin a’yânı. büyükleri vc eşrafı ge­ önemli bir toplam tutmaktadır. Voyvoda Mehmed Ağa. kadı önünde lir. Bir de gümrük enıini olup Evliya onun sarayında kalmıştır. Evli­ vergileri hangi râyic üzerinden topladığının tespitini istemiş, mah­ ya. kasaba ahalisini 7 (başka bir nüshada 8) Müslüman mahalle ve 6 kemede hazır olan “eşraf ve a’yân". gruşu 220 ve Osmanî’yi on akça kefere (çoğu Rum, tatin ve Ermeni) mahalle ve hepsi iki bin hane üzerinden verdiklerini ifade etmişler ve bu İcadı tarafından bir hüc­ olarak gösterir. İki “sûhte medresesi” olduğunu ekler. cette tespit edilerek Voyvodaya verilmiştir IEkler: Vesika no. IV). Sarp bir yerdeki kalesiyle askerî önemi olan bu kasabada, askeri Burada bizi ilgilendiren esas nokta, taya halkının hayatî sorun­ grubun ve ulemânın sivil a’yân ve eşrâf yanında hâkim bir durumda larda sözünü duyurmak için belli bir mekanizmayı kullanma hakkına sahip olduğunu göstermektir. Mahallî memur voyvodanın idaresi olduğu anlaşılmaktadır. Vesikamızın ait olduğu tarihte, voyvoda Mehmed Ağa’dır. "Arz-i hakkında kasaba “a’yân ve eşrafı" düşüncelerini belirtmişlerdir. mahzar’m yazılması sebebi, geçen yıllarda vergi tahsilatının eksik IV. VESİKA (Ekler: no. IV). olması sebeplerini açıklamak ve kasaba ileri-gelenlerinin duruma ta­ Halep kadı sicillerinde, bir mahzar karşılığı Pâdişâh tarafından gön­ nıklık etmeleridir. Noksanın sebebi, vilâyete taun salgını gelmesi ve derilmiş bir hükmün kopyasıdır. Burada. “Mahrûsa-i Halebin ulemâ, reayanın "on ekseri” (onda birincen fazlası?) Ölmüş olmasındandır. sulehâ ve sâdât vesâir fukarası dergâh-i mu’allâma mahzar İkincisi, voyvodanın vergi toplarken hükümetin resmî rayicine göre gönderüp". ölen kadının kıtlık çeken şehıe etraftan hububat topla­ değil, mahallî râyic üzerinden tahsilat yapmış olmasıdır. 1623-1626 makla uğraşırken mahkemede hazır olup resim toplayamadığından yılları arasında altının resmî rayici 120 ile 400 akça arasında büyük bahsolunuyor. borç içinde öldüğü, ailesinin yol paralarım sağlamak dalgalanmalar yapmıştır“. Nihâyet 1625 de bir altın 120. gruş 80 üzere, ölümünden yeni kadı gelinceye kadar vaki gelirin ailesine ve­ akça olarak belirlenmiştir. Osmani akça ise, bu tarihe doğru 12 akça rilmesinin düşünüldüğü bildiriliyor, bunun için Pâdişâh'ın emri iste­ olarak tespit olunmuştur. Anlaşıldbğma göre, altını 300 ve Osmanî yi niyor. Şeyhülislâm da bunu uygun bulduğundan, emir veriliyor. Hü­ 10 akçadan (gruşu 220 den) almış, hükümete resmî râyic üzerinden küm 1102 Muharrem evâili/1690 Ekim tarihlidir, deftere 12 Safer teslimat yapmış, büyük zarara uğramıştır. Buna göre, meselâ. 1500 1102/15 Kasım 1690 da kaydolunmuştur. akça tutan bir vergi matrahı için beş altın alınış, fakat altınla hesap Sonuç olarak, bu yazımızda, şikâyet. şi<âyete cevap olarak Pâdi­ olduğu takdirde hâzineye 12.5 al:m teslim etmesi gerekmiştir. Voy­ şâh'ın gönderdiği hüküm ve hükmün kopya edilmiş olduğu Şikâyât vodaya “ziyâde hayf gadr” olduğu söylendiğine göre, halk ödeme­ Defteri kayıtlarını bir arada görmüş bulunuyoruz. Bu işlem vc vesika­ lerde kendilerine en kârlı yolu seçmiş olmalıdır. Para râyicindeki bü­ lar. Osmanlı bürokrasisinin, şahısların veya bir yerdeki toplumun ihtiyaç vc sorunlarını nasıl öğrenip karşıladığını, buna ait muameleyi açıklamaktadır. 10 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c. VIII, yay. Kilisli Rıfat. İstanbul: Türk Tarih Encümcni 1928. 2ÎO-23Î. " H. Sahillioğlu. “XVII. Asrın İlk Yarısında İstanbul'da Tedavüldeki Sikke Icrin RAiei, Hı‘IReler. I (TTK, 1964), 233. 0 V*1' *< 's/?»*>.K<<J-*»/'• ' 4 **—* 4. 3 "* “ • «6*v htAtfr¿ifHi?***' opi k o ot F 77. 9 1 •ffij*.W:^0‘\ ^y«y¿ fr'P«a*tó' *#» ^-& # <£• CF. •VY:1* v^/ji¿>» a vi T D m 9 € : 7'/> jfrt á«5í&5" kara n A Q> k. s¿ nlx %?■ İ a* Ayi © <f • a ■i) fi d £ & £ C.V£ ■e uğun •*•-■, Æ? © 8* '•• orl at ar O mp ¿i- 4 «•? # ÿS n® ’ İ ,<* »* dt« $ nii X /«i?yl '.■0 •& sma O 3& .$ a. y 33v -.y a k Î $ öî t ^ v Y. rthw® 4 II : Kaynak : 11. Nfdkov, OIIoihoh • Tıırkfıh £Mp/om<if<oi and /’iiftwviiAt/. £>«•. i¿ ’ *Li^U jliJa» j ^iT VKJİKA III ‘ ^aVO¿U<* i^il^ ut!^ jíUií J «àl Jt ti/L«UI t^l j* Jy ¿).ülC> *;•** £11306 Üu> iji j j ¿U¿? OVy »j^lw Jp ¿kjjßji [,** j>L* j «V- } *-*b_>t 3 Ic^j j ¿jb} ^ jt^ isj^ j fclpAM ¿tj* 4*«j »xíj* <*>U¿ Ifl ju£ 0^)1 y **j> s 4L* OUI» ¿ ù^* f <>^tó is~J^ ifiiÿ 0^~ V>*î* 3 ^jr*- \¿Ay~J $ ôj**~ sJ~*J W*> jx>S*> y *i*>- \-SfŞj\ *x^> j *jÿ>o) ^ 0-cJUii j Jljîl <J^* OJ^j ¿ *py.y ¿-ft* ^¡y. <Jj¿ jS"ih &*\> tlbbUj t-J*j)jl Jll ^*b 4>»L-*1 ^S”t Ô^i^- OUJ^t y £«J- 0ç~" jJUlÿl jlxAAj (j^)«x¡ L&*t¿ 3 csy^ û'U’ U ^1 j J jji tj*) j* !***• U ¡jáá «jjj\ (iib j)\ (*■>) *¿y.y * • - ü^í-1* > jjAJ^ >j1 <>•* t&)«X{ 4*N cjC^» V>/* o^-» J/* jií J Ú«>- »¿lj *-UJ 4JI xjy* ^UjLl Kaynak : Topkipi *r»lv|. "«• D. iso«. jfoU_-<> _)jjl»- £¿1 y ■ 4^Jjl (jsjJÿl J/U >Jißj A^Jol *Lí ^U- *UoL £$yt> J jhJâP j CJ«U* £)U¿ tjb (í-üjl } V1 CjjU-» . t».i^ Uj Vt jjO t< OSMANLI SULTANLARININ VJUtKA, XV UNVANLARI (TITÜLATÜR) VE D. 1300 Egemenlik Kavrami <Jt''oyesuU :Z. ^ <&& >,A?’ 7~r- GU*»**-itf.<«VC0,w ¿9jAiJ Osmanlı sultanlannm çeşitli dönemlerde kullandıklan unvanlar aynı * £ r zamanda devlet ve hükümdarlık kavramlarını ve devletin gelişme dö­ nemlerini açıklar, önem verilen unvanlar //en (hakan, kağan), Su/* ran. Pâdişâh unvanlarıdır. Bu unsurlar sırasıyla Ona Asya Türk dev­ “S aS E » « -« leti. İslâm devleti ve İranı devlet geleneğini yansıtmaktadır. Tabii, hükümdarın ülkesi ve gücü geliştikçe bu unvanlara yenileri eklenmiş, yahut onların daha şatafatlı öz-deyimleri kullanılmaya başlanmıştır. İstanbul fethinden sonra Mekke ve Medine ile Arap memleketlerinin ilhakı özerine 1. Selim Hldimu Haremcyniş-şcrîfcyn. Kanunî Sü­ leyman HaKfc-i Müslimîn vc Halîfc-i Rûy-i Zemin unvanlarını yeğle­ ^ 2 , tJfjp di. ~ & r**£r^ -b*- İlk Osmanlı beyliğini kurmuş olan Osmar., Gâzî ve Bey (beg) ve­ c,, ■ /*•' -^ŞT ^g*ss ya cmîr, emîru’l mu’azzam unvanlarıyla yetinmiş görünmektedir. Sonraki rivayetlerde Osman İçin Han unvanı da yakıştınlmıştır. Gâzî unvanı, Türkçe asil savaşçı anlamında Avrasya'da kullanılan alp un­ vanının karşılığı olarak kullanılmıştır. Osman'ın kardeşi Gündüz ve silâh arkadaşları hep alp unvanı taşımışlardır. Aynı zamanda Mo­ ğolca aynı anlamda bagaiur unvanını bahadır şekliyle alp karşılığı

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.