Kýzlar ekmek ve gül 7 Temmuz 2018 Cumartesi Sayý: 99 (cid:88) devamýdýr annelerinin Ayrýþmadan konuþmaya birlikte tamamlamaya VAR MISIN? Ayten KAYA GÖRGÜN Doðum yapmadan bir hafta önce yeni bir eve taþýnmýþtýk. Çalýþan kadýnýn evi iþe yakýn ol- malýydý… Normal doðum olunca ayný gün hastaneden çýktým. Annem yanýma geldi. Ben otuzlar duraðýnda, annem altmýþýncý duraðý geçmiþ iki yolcu yan yanaydýk. Annem bu eve ilk kez gelmiþti. Kapý çalýnýnca haliyle o kalktý. Koridorda ilkin bir kapýyý açtý, küfrederek kapattý. Arkasýndan bir kapý daha açýldý ve arkasýndan bir küfür daha yükseldi. Ýlkin annemin ne yaptýðýný anlayamadým, sonra anladým ki annem dýþ kapýyý bulamýyor. Annem üçüncü kapýya da küfrü sayýnca artýk dikiþle- rimi tutarak güldüm. Ya bir insan evin dýþ kapýsýný nasýl bulamaz? Annem en son evin tamamýna okkalý küfürler savurdu. Aklý gecekonduya, tren gibi odadan odaya açý- lan evlere alýþtýðýndan ilk kez gördüðü L þeklindeki kori- dor annemin kafasýný karýþtýrmýþ olmalýydý. Bütün kapý- lar annemin küfürlerinden nasibini aldý. Gelen kocam- ‘Biz’ ve ‘Onlar’ 3 mýþ kapý açýldýðýnda telaþla, ayrýþsýn elbet... “Anne kapýyý niye geç açtýn çocuða bir þey mi halýlarý topladýk, malzemeleri getirdik, çocu- geçirdim. Olur da görürse onun dilinden kurtulamam. oldu?” ðu soyduk, çok küçük kýrmýzý tatlý bir Tabii ben ucundan kýyýsýndan yakalamaya çalýþtýðým “Yok oðlum kapýyý bulamadým.” þey ben ellemeye korkuyorum. An- gündelik iþlerin koþuþturmasýndan fotoðraflarýn tap Kocam þaþýrmýþtý “Kapýyý mý bulamadýn!” nemin eli o yaþta bile çok yatkýn ve edilme iþini unuttum gitti. Bir akþam kocam elinde fo- “Aldýðýnýz evin…” diye baþladý korkusuz. Özlem annemin ta- toðraflarla çýkýp gelmez mi? Adam bir kadehte içmiþ, annem. “Her yer demir, üst üste limatlarýyla su döküyor. Ben beni yanýna çaðýrdý, ev mi olur…” fotoðrafçýyým, ilk banyoyu “Aþkým, þu fotoðrafa böyle bakýyorum olmuyor. Çevirip O gün o kadar çok güldüm adým adým fotoðraf karesi- þöyle bakýyorum yine olmuyor. Caným, ben bu fotoðrafý ki... Üstelik erinmeyip saða so- ne sýðdýrmaya çalýþýyorum. elimde nasýl tutayým hý?” la telefon açarak annemi, ka- Annem birden benim do- Bir yandan kendinden þüphe eden kocamýn haline acýr- pýlarý ve küfürlerini anlattým. kunmaya kýyamadýðým ku- ken öte yandan ‘Fotoðrafý doðru tutuyorsun, çocuk tepe- Sonra az biraz psikoloji yala- zumu iki ayaðýndan tutup taklak’ deme cesaretini bulamýyordum. Daha ne kadar su- mýþ biri dedi ki, tek eliyle tepetaklak etmez sacaktým ki, “Annenin durumu sýradan mi? Çocuðun kafa aþaðýda “Fotoðrafý þöyle tuttuðunda doðru.” Çocuk istismarý bir kapý bulamama olayý deðil. ayaklarý annemin elinde. “Nasýl olur böyle bakýnca çocuðun kafasý aþaðýda, ayak- Kapý çözüm, kapý umut. Kapý dýþarýsý..[RTF book- “Anne ne yapýyorsun, çocuðun larý yukarýda oluyor!” Cümleyi bitirdiðinde yüzüme baktý, içimizi yakarken... 5 mark start: _GoBack][RTF bookmark end: _Go- bir yerini çýkaracaksýn!” desem iþte o an her þeyi çözmüþtü. Back] Gayrý sen anla…”Bebeðime o kadar çok de annem zaten yýkamak için bir “Sen ne yaptýn Aysel, siz benim oðluma ne yaptýnýz?” odaklanmýþtým ki annemi anlamayý geçtim. hafta beklettim diye bana kýzgýn “Ben yapmadým, valla anneme kaç kez dedim, öyle yap- Annem çocuðun göbeðinin düþmesini “Sen sus, kitaba baka baka ma bir yerini incitirsin. Ama dinlemedi. Onlar köyde beklerken söylendi de söylendi, çocuk mu büyütülür? Biz bü- çocuklarý böyle yýkýyorlarmýþ…” “Doktoru ne dinliyorsun, bunun ceva- tün köy çocuklarý kitapsýz bü- “Sus Aysel, hadi annen cahil sen buna nasýl izin ve- býný da mý kitapta arýyorsun, çocuðu yüttük, hani ne eksikleri var!” rirsin? Ýtiraz etmediðin o kadar ortada ki sen fotoðrafý kokutacak mýsýn?” Anneme kalsa gö- Baktým anneme laf dinlete- çeken kiþisin!” beðinin düþmesini beklemeden yýka- meyeceðim bari bu kareyi don- “Yaa sen annemi tanýmýyor musun, annem laf mý din- yacak, beni dinlemeyecek ama durayým. Deklanþöre ba- liyor?” kocamdan korkuyor. Neyse sýnca aklýmdan da bu Kocam yanýmdan kalkarken “Sanki sen çok laf dinliyor- bir hafta sonra göbeði fotoðraflarý tap etti- sun.” dedi. Fotoðraflarý toplarken arkasýndan seslendim, düþtü çocuðun. Kuze- rirken fotoðrafçýya “Kýzlar devamýdýr annelerinin.” nim Özlem geldi o kendim gide- Döndü, salonun kapýsýndan kafasýný uzatarak “Sen Tatil nelere kadir? 18 gün törenle ilk yýka- yim, kocam dahil, tüm kardeþlerinin tepetaklak yýkandýðý o kadar masýný yapacaðýz. bu kareleri belli ki!” dedi. Salonun ortasýnda görmesin diye Kötü bir þey söyledi ama üstünde durmayacaðým. 2 23 Çocuklar kelebek ömrüne Ebru artýk yepyeni bir yaþam kuruyor mahkum olmasýnlar diye... Yasemin AKPINAR doyurmak için çalýþýyorum” olmuþ. Ondan sonra da hep rim çalýþmayý ama bebek daha 5 aylýk bakacak kimse de Tuzla/Ýstanbul dayak hep dayak... yok. Anlattým durumu ama beni dövmeye baþladý ve çocu- Ebru, “Artýk balkona bile çýkmaya utanýr hale geldim. ðu kaptýðý gibi kapýya fýrladý, ‘Sosyal hizmetlere vereceðim’ Her gün bir taraflarým morarýyordu” diyor ve yaþadýklarýný diye tutturdu.” Ne yapacaðýný bilememiþ Ebru, baðrýþma- anlatmaya devam ediyor: “Bir gece geç saatte eve gelip ‘ba- lara komþular yetiþmiþ. Polis gelmiþ “Aile kavgasýdýr kimse Çocuk dediðin ölmez. Oynar, Leyla gibi yaþamýný kaybeden çocuklardan mesini istemiyorsak, öfkemizi bir ‘se- Ebru ile yemek molalarýmýzýn bile belli olmadý- na çalýþman lazým’ dedi. Ben de iste- karýþamaz” demiþ ve gitmiþ. atlar, zýplar, koþar, coþar... yine sadece birkaçý.Ve biliyoruz ki bugün çim’e çevirmemiz þart! O seçim, hepimi- ðý bir markette çalýþýyoruz. O, herkese hemen Ebru, o günden sonra diken üstünde yaþamýþ. Ama ölmez... En fazla salýn- bakkala giderken gördüðümüz, parkta þen zin; kadýnlarýn, gençlerin, çocuklarýn, ezi- güvenmiyor biraz mesafeli duruyordu, Çünkü kocasý tehdit ediyor ve çocuðu götüreceðini caktan düþtüðü için yaralanýr gülüþünü duyduðumuz, dolmuþta anneci- lenlerin, emeðiyle geçinip emeðinin karþý- bir gün onu çalýþtýðýmýz iþyerinde bir söylüyormuþ. Ebru, çocuðunu almasýn diye gecele- sýrtý, sokakta oynarken su bi- ðinin kucaðýnda uyurken baktýðýmýz baþ- lýðýný alamayanlarýn nasýl bir hayat yaþa- köþede aðlarken buluncaya kadar... re nöbet tutmuþ. rikintisine hopladýðý için ýsla- ka baþka çocuklar da tehlikede... mak istediðinin seçimi... Sonradan öðrendim; yýllardýr gördüðü þiddet Bir bahaneyle yine dövdüðü bir gün Ebru da nýr üstü... Ama kaybolduktan günler son- Çünkü bu devlet, bu toplum onlardan Önümüze ha bire sandýklar koyarak onu ürkek biri yapmýþ. Öðlen arasýný epey geç- susmamýþ bu defa. Önce karakola, sonra hastane- ra, bir akarsuyun kör noktasýnda üstü baþý ‘çocuk’ olmayý esirgiyor. Taammüden ci- yapmamýzý istedikleri seçimden farklý bir miþti, yemek yemek için aþaðý indiðimde bir að- ye, oradan da sýðýnmaevine gitmiþ. 9 ay sýðýnmae- olmadan, sýrtý yara içinde bulunmaz can- nayet iþliyor... Çünkü devlet esirgiyor ana seçim bu... Ama onunla da bir o kadar lama sesi duydum. Aðlayan Ebru’ydu. Yanýna vinde kalmýþ, ordayken boþanma davasý açmýþ. Bo- sýz bedeni. karnýna düþtüðü andan itibaren korunma, baðlantýlý, onunla bir o kadar da iç içe bir oturdum, derdini sordum. Çocuðunu çok özledi- þandýktan sonra da kendine bir hayat kurmak için Çocuk dediðin ölmez. Güler, aðlar, öf- kollanma hakkýný. Esirgiyor güvenle yaþa- seçim... ðini söyledi. Benimle konuþmasýna çocuðuna du- sýðýnmaevinden çýkmýþ. i Ç i N D E K i L E R kelenir, nazlanýr... Ama ölmez... Yer, içer, yabilecekleri evleri, dolaþabilecekleri so- Soruyoruz size; bugün “bekasýný koru- yduðu özlem neden oldu. O anlattý, ben soluðu- büyür, yetiþkin olur, yaþar, yaþlanýr ve son- kaklarý, iyi bir eðitim alabilecekleri okulla- yoruz” dedikleri devlet, bizim çocuklarý- mu tutarak dinledim, dinlerken yumruklarýmý Bir süre köyde yaþayan annesinin yanýna gitmiþ ra sýralý gelir hayatýn sonu; anasýndan ba- rý, onlarý iyileþtirecek saðlýk ocaklarýný, iyi- mýzýn canýný hiçe sayýyorsa, korunan ki- sýktým... ama hem yoksulluk hem de “dul kadýn” baskýsý basýndan sonra... lik halleri zarar görüyor mu görmüyor mu min bekasýdýr? Ýhya edilen kimin çýkarý- Kocasýyla önceleri arasý çok iyiymiþ. Kendi yaðla- yüzünden yeniden Ýstanbul’a dönmek zorunda Biz ve onlar ayrýþsýn elbet.............................................3 Çocuk dediðin ölmez. diye denetleyecek sosyal hizmetleri, eðer dýr? rýnda kavrulan bir iþçi ailesi. Ýkisi de tekstil iþçisi, ay- kalmýþ. Bir süre de ablasýnýn yanýnda kalýp, çalýþ- Sevda Karaca Eðer ölüyorsa orada muhakkak devle- tehdit oluþturacak bir durum varsa gü- Cevaplarýmýz dergimizde... ný fabrikada çalýþýyorlarmýþ. Daralma gerekçesiyle 32 mýþ. Sonra ev tutup yerleþmiþ. Çocuk istismarý hepimizin içini yakarken........................5 tin, toplumun, insanlýðýn ondan esirgediði venle, baþka zararlar görmeden gidebile- 24 Haziran’da gerçekleþen seçim, her- isçi iþten çýkarýlmýþ. Ebru ve eþi iþsiz kalmýþlar. 3 ay “Hiçbir þeyim yok ama birazcýk huzurum var” Heval Yýldýz Karasu bir þey vardýr. Onu büyümekten, yetiþkin cekleri bakým merkezlerini, tehlikeleri hangi bir seçim deðildi. Ne oldu, neden iþsiz kaldýktan sonra eþi yeni bir fabrikada iþ bulmuþ. derken eski eþi yine baþýna bela olmuþ, sürekli Eðilip yýkýlmayan Mahmure...........................................6 olmaktan, yaþamaktan ve yaþlanmaktan oluþmadan engelleyecek uyarý ve denetim oldu, þimdi “biz”e ne düþüyor sorularýna Ebru da o ara hamile kalmýþ. Hamileliðinden ötürü telefonla arayýp tehdit ediyor hatta sokak ortasýn- Meltem Teker alýkoyan bir þey... mekanizmalarýný, tehlike oluþturacak in- yanýt aradýk dergimizde. Seçim sonrasý çalýþamamýþ. Eþi de 3 aylýk açýðý kapatmak için gece da görünce vurmaya kalkýþýyor. Bir gün bir adamý Hele bir sor; niye oy verdim..........................................7 Ölüyor çocuklar. Bedenleri lime lime sanlarý çocuklara yaklaþtýrmayacak önlem- tartýþmalardan çýkan sonuçlarý rakamlar- gündüz demeden sürekli fazla mesai yapmýþ. Ama ne yaralayýp hapse girinceye kadar Ebru’ya rahat Adile Doðan edilerek, canlarý acýtýlarak, yaralanarak, leri... da, istatistiklerde deðil, emekçi mahallele- yaptýysa borçlar giderek birikmiþ. Ekonomik sýkýntýlar vermemiþ. örselenerek, kuþatýlarak, çocuk olmaktan Çünkü toplumun bir kesimi esirgiyor rinin, fabrikalarýn içlerinde aradýk. Çýkar- yüzünden mutsuz, kavgacý bir adam olmuþ. Sonra da Bütün yaþadýklarýna raðmen Ebru dimdik Ayrýþtýrmaya, sömürülmeye ‘dur’ demek için..................8 çýkarýlarak öldürülüyorlar... Leyla, Eylül... ondan çocukluðunu; hesabý yanlýþ sora- dýðýmýz sonuçlarý paylaþtýk sizlerle. þiddet baþlamýþ. Ebru ilk kez hamileyken þiddet gör- ayakta durabilme cesaretini bulmuþ. “Hep çocu- Nursel Ýnalcuk Bolu’da 15 yaþýndaki Mehmet, Isparta’da rak, öfkesini sadece vicdanýný rahatlatacak Çýkardýðýmýz sonuçlardan biri de ara- müþ eþinden. Bu da erken doðuma neden olmuþ. ðumu düþünerek hareket ettim” diyor. Çocuðu- Bir siyasetçi bile ‘Gece vardiyasý kalksýn’ demedi............8 14 yaþýndaki Nafiz, Adana’da 17 yaþýndaki önlemlere yönlendirerek, þiddetin bir ikti- mýzda yaratýlan suni ayrýmlarda deðil, Hastaneydi, doðumdu derken yaþananlar biraz unu- na yaz döneminde bakacak kimse olmadýðý için Ayþe Öz Deniz ve 1,5 yaþýndaki Ela, Van’da 8 yaþýn- dar iliþkisi olduðunu görmeyip, þiddeti gerçek hayatta ortaklaþtýðýmýz dertlerde tulmuþ. Ebru bebeðiyle 20 gün hastanede kalmýþ. Ya- köye annesinin yanýna göndermiþ. Þimdi özle- Seçim sonuçlarý hayal kýrýklýðý mý!.................................8 daki Berhan sadece 2018 yýlýnýn ilk ayla- þiddetle çözmeye çalýþan bir tutulmaya çareyi aramaktý. Tam da bu nedenle onla- þadýklarýndan kimseye bahsetmemiþ, “Temizlik yap- mini çekiyor. Ebru “Yavrumun hiç sýcak bir yu- Serap Demirel rýnda Leyla ve Eylül gibi yaþamýný kaybe- kapýlarak... ra odaklandýk bu sayýmýzda da... Bizi tým erken doðum oldu” demiþ. Eve gelmiþ, erken do- vasý olmadý. Kendime de ona da sýcacýk bir yuva Göçmen kadýnlarýn ortak mücadelesi.............................9 den çocuklardan birkaçý. Maraþ’ta 14 ya- Asýl soru þu: Peki bir devlet çocuklar- “biz” yapan ortaklýklarýmýzý ele alan yazý- ðumdan dolayý hiçbir hazýrlýðý yok tabii. Yine de umut kuracaðým. Neler gördüm hepsinin üstesinden Sarya Tunç þýndaki Ruhat, Antalya’da 7 yaþýndaki dan çocukluðu esirgiyorsa, o devlet ne iþe larýmýzý kimi zaman gülümseyerek, kimi iþte “Eþim belki gönlümü almak için bebek için bir geldim bunu da yapacaðým” diyerek kendini Cinsel tahakküm ile sýnýfsal sömürünün ortak kökeni.....10 Sevgi, Yalova’da 6 yaþýndaki Eylül, yarýyordur? zaman hüzünlenerek ama illa ki cesaret- þeyler yapmýþtýr” diye düþünmüþ. Ama eþi evin kapýsýný motive ediyor. Mardin’de 11 yaþýndaki Bilal, Ada- Söyleyelim; çocuklarý taammüden ölü- lenerek, umutlanarak okuyacaksýnýz... Ta- bile açmamýþ. Eþini arayýp geldiðini söyleyince aldýðý Ebru güçlü bir kadýn ve artýk benim de en Sibel Özbudun na’da 12 yaþýndaki Rýdvan, Ýzmir’de 15 me sürüklüyor, istismarýn, þiddetin, mað- til derdinden, ihraç derdine, çocuðu han- cevap “Ne yapayým geldiysen, geldin. Senin boðazýný samimi arkadaþým. Geldi yaz aylarý, baþladý yýllýk izin sorunlarý...................12 yaþýndaki Ahmet ve 10 yaþýndaki Cey- duriyetin kapýlarýný sonuna kadar açýyor- gi okula yazdýrsak derdinden, iþinden ek- Flormar iþçilerine ve tüm direnen kadýnlara selam.........14 lin, Ýstanbul’da 8 yaþýn- dur. meðinden olan iþçi kadýnýn direniþine, sý- Fabrikada su içebilme mücadelesi................................14 daki Suriyeli Read, Öfkemiz bundan! nýrlarýn ötesinden feyz veren hikayeler- Korku tüneli gibi sýnav sistemi Muþ’ta 16 ya- Ama öfkemizin hedefini saptýrmak, den, yanýbaþýmýzda yaþanan direniþ öykü- Direniþte gül sesleri....................................................15 þýndaki Ta- “bir devlet bunlarý yapmýyorsa ne yapýyor- lerine birbirinden çok farklý konularda Kübra Yeter mer ise dur” sorusunu sordurmamak için bize farklý yazarlardan yazýlarýmýz, röportajlarý- Bir deðiþimin hikayesi: Kibritçi Kýz................................16 2017 yýlýn- hep nedenlerle deðil, sonuçlarla uðraþtýrý- mýz, izlenimlerimiz sizi bekliyor bu sayý- Hilal Tok da Eylül ve yorlar. Ve biz bu uðraþý içinde debelenir da... TARÝH: Ýsviçreli kadýnlardan ücret eþitliði grevi..............17 haldeyken baþka çocuklar ölüyor, ör- Seçimdi, geçimdi, rejim deðiþikliðiydi Zahide ÇERÝKÇÝ KÝPER var, kendini yetiþtirme ve gerektiðinde kendini yontma ko- Gelelim o korku tüneli gibi sýnav sistemimize... Ýlkokul- Müslime Karabatak seleniyor, yaralanýyorlar. derken henüz geldiðini bile anlamadýðý- Tuzla/Ýstanbul nusunda oldukça baþarýlý. Fakat akýl ve emeðin bir arada dan baþlayarak bütün emeðimizin bir güne sýðdýrýldýðý Tatil nelere kadir........................................................18 Açýk ve net: Çocuk istisma- mýz bu yazýn, sadece güneþiyle deðil, olmasý bile bazen yetmiyor. Çünkü bilimsel bir eðitim an- akýllara zarar sýnav stresine ve bu yýl seçimler yüzünden bir Zahide Çerikçi Kiper rýnda idamý ve hadýmý tartýþ- umudu büyüten birlikteliklere vesile olan Doðduk, büyüdük ve fiziksel olarak da, ruhsal layýþýndan gittikçe uzaklaþýyoruz. Devletin eðitim kurumla- hafta daha uzatýlmasýna katlanma durumuna. mak, bataklýkla deðil, sinek- buluþmalarla, birbirinden haberdar olma- olarak da yaþlandýk demek istemiyorum, bu- rý, özel eðitim kurumlarýnýn kurbaný olmakla karþý karþýya. Bir de üniversiteyi bitirdiði halde iþ bulamadýðý için li- Biri çocuklarla yaz tatili mi dedi!..................................18 lerle uðraþmaktýr. Çocuklarý- nýn güvenciyle de içinizi ýsýtmasýný umu- naldýk. Her birimizin hayali ve kendince kur- Paran varsa eðitiminkonusunda endiþeye gerek yok, sýnavý mon satmak zorunda kalan gençleri hatýrlayalým, atanama- Gözde Tüzer mýzýn kelebek ömrüne mah- yoruz... duðu bir dünyasý var. Belki de; bunlarýn en za- burada kazanamazsanzaten yurtdýþý imkanlarýn var. Fakat dýðý için intihar eden öðretmenleri, devlet kurumlarýnda Zoraki tatil.................................................................18 kum edilmesidir. Gelecek sayý- rurî olaný meslek seçimi gibi bütün hayatýmýzý sýradan bir emekçi çocuðu isen yarýþ atý gibi koþmak zo- kimliðinden dolayý iþe alýnmayan mezunu gençleri, adliye- Mesrure Kulya Eðer çocuklarýmýzýn kele- da buluþmak ekmek ve gül etkileyen bir konu. Hadi ebeveyn olarak bizden geçti artýk, rundasýn. Ayrýca eðitim sürecinin sonunda hayatýný kazan- lerde oradan oraya koþturan ve can güvenliði sorunu yaþa- SAÐLIK: Yaz sýcaklarýnýn saðlýðýmýza etkileri..................19 bek ömrüne mahkum edil- üzere... ama kendi yapamadýðýmýz, gerçekleþtiremediðimiz þeyleri mak ve ayaklarýn üzerinde duracak kadar gelirin olacak mý, yan avukatlarý, özgür gazetecilik anlayýþý olmayan ilkesiz, Uzm. Dr. Senem Aslan [email protected] çocuklarýmýzýn yaþamasý, yapmasý konusunda epey hassas o da muamma. omurgasýz medya patronlarýnýn sömürdüðü gazetecileri... Ýhraçlarla deðiþen yaþamlar........................................20 davranýyoruz. Bu yüzden zaman zaman kendimizden bile Doktor olmak isteyen genç, ülkemizde saðlýk sisteminin Yarýn bu sorunlarý yaþayanlar bizim çocuklarýmýz olacak Dilek Mercan Günlük EVRENSEL gazetesinin ücretsiz özel ekidir. Yönetim Yeri: Adres: Mehmet Akif DaðBýtaýmsk:ýD: SemMir Möreantb Daaaðcýýtlýýmk AÞ çeakloýynoormuzik. Bkouþnuulnla redna taesmlýneld sae zboerb oi;l aynaþ þaedyýlðeýrmi býza þsaorsmyaal yvae ça- çnöektiekc eoðkiunyia dnü lþaübnordaütðuüva irç iinm vkaazngýe gçiibyio rk otýnpu olakru ymüazkütnadne. nGe- vleer dbeiz k beunndlia ardý ýdmeðai þetnir çmoekk b audnýun as onregleurlu yyaoprýuyomru, bz?ir B dueg “üHne-r Korku tüneli gibi sýnav sistemi.....................................23 Türü: Yaygýn süreli Ersoy Cad. Mehmet Çýbýkçý Ýþ Çobançeþme Mah. Sanayi Cad. lýþmak. Açýklanan verilere göre, tarým dýþý iþsizlik oraný koyduðu çýtayý düþürmek zorunda kalýyor ve daha benzer üniversiteyi bitiren iþ sahibi olacak diye bir kural yok” di- Zahide Çerikçi Kiper Bülten Basýn Yayýn Reklamcýlýk Tic. Ltd. Þti. Merkezi No: 2 K: 2 Ýþyeri No: 21 Altay Sokak. No:10 (A Blok) yüzde 12.7, iþsizlik genç nüfusta yüzde 19.9, yani her beþ bir çok örnek... Hangi mesleðin daha çok para kazandýrdý- yen politikacýlarý... Hayatýn her alanýnda olduðu gibi bura- Ebru artýk yepyeni bir yaþam kuruyor...........................23 Adýna Sahibi: Cemal Dursun Þirinevler/B.Evler-ÝSTANBUL Yenibosna-Bahçelievler / gençten biri iþsiz. Eh bize de umudumuzu taze tutup mü- ðýný düþünmek zorunda kalýnca hem yapmak zorunda kal- da da adaletsizliði karþýmýzda görmek ve tükenen, týkanan Yasemin Akpýnar Genel Yayýn Yönetmeni: Fatih Polat Tel: 0850 302 20 67 ÝSTANBUL cadeleye devam etmek düþüyor. dýðýnýz iþin niteliði düþecek hem de sizin psikolojinizin ni- sistemin kurbanlarý olmadýðýmýzý bilmekte bir ayrýcalýk ya- Kýzlar devamýdýr annelerinin........................................24 Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Ýsmail Cem Þimþek Fax: 0212 654 15 04 Tel: 0 212 654 94 18 Neyse ki genç yaþýna raðmen hayatý önemli bir oranda teliði. Sýrf para kazanmaya odaklanmýþ, insan hayatýný hiçe ratabilir diye düþünüyorum. En azýndanönümüzü görmek Ayten Kaya Görgün tahlil edebilmiþ, bilime inanan ve kitap sever bir gencimiz sayan bir doktor elinde olmayý kimse istemez. ve alternatifsiz olmadýðýmýzý bilmek açýsýndan. 22 3 Biz ve onlar ayrýþsýn elbet... ÝHRAÇLARLA DEÐÝÞEN YAÞAMLAR-3 Geleceði kurma hayalimizden vazgeçmiyoruz Ama bilelim, ‘biz’ kimiz, ‘onlar’ kim! Arin Emine KUM þu açýk bir þekilde fark ediliyor. Kadýn olarak sizden kor- Ýzmir kuluyor. Ýhraç edildikten sonra sendikal faaliyetlerimi Eðitim Sen’de sürdürdüm, halen de sürdürüyorum. Bir Sevda KARACA çocuðumu, benim adýma meclise giren vekil 1 rýmýzýn hayatýný karartan yasalara nasýl el aldýra- Y aklaþýk 1,5 yýl önce MEB’de Biliþim Eðitmeni kadýn olarak hayatým tümden deðiþti. Gerek ailevi, ge- milyon 150 bin avroluk Lamborghini arabasýyla biliyorlar piþkince? olarak çalýþýrken, ihraç edildim. 29 Aralýk rekse sosyal anlamda birçok sýkýntý beni bekler olmuþtu. Hiç düþündünüz mü neden sadece meclise gidip benim adýma yasa yapýyor? Nasýl DEMOKRASÝ MÝ ÞÝMDÝ BU? MÝLLET 2015 tarihinde KESK, DÝSK, TTB VE Ýhracýmdan bu yana iþ aradým, hala arýyorum. Baþvuru seçimden seçime ‘karar verebiliyo- oluyor da biz ha bire vergi üstüne binen vergiden ÝRADESÝ BÖYLE BÝR ÞEY MÝ? TMMOB’un kararýyla “savaþa karþý barýþý sa- yaptýðým her yerden terörist ilan edilip, geri çevrildim. ruz’ yaþadýðýmýz ülkenin nasýl yöne- bunalmýþken, ‘atanan’ vekilimiz, arabasýný yaban- Evet. Burjuva sistemlerde demokrasi de bu, vunacaðýz” çaðrýsýyla yapýlan 1 günlük iþ bý- Ýþini iyi yapan bir yazýlýmcý iken, garsonluk yapmanýz bi- tileceðine? Neden bizzat kendimiz cý uyruklu eþinin üzerine gösterip 3 milyon 250 halk iradesi de bu, devlet yönetimi de bu, bize la- rakma eylemine dönemin Eðitim Sen Ýzmir 4 No’lu Þu- le engelleniyor. Yer yer taký yapýp satarak, yer yer web si- deðil de, yukarýlarda bir yerlerde bi- bin liralýk vergiden kaçýyor, bir de ‘Kimsenin ya- yýk görülen de bu! benin Kadýn Sekreteri olmam hasebiyle örgütlemesini teleri yaparak geçimimi saðladým. Bu bir mücadele... rilerinin karar verdiði, bizim adýmýza belirlediði þam tarzýna karýþýlmasýn’ diye nutuk atabiliyor? Çoðunluk olan halk 5 yýlda bir gidip sandýða oy de yapýp katýldým. Ancak bu, karþýmýza terör örgütü pro- Faþizme karþý, emek sömürüsüne karþý, kadýna þiddete “vekiller” aracýlýðýyla temsil ediliyoruz (hatta edi- Biz, býrakalým çocuklarýmýzýn geleceðini hayal et- atacak, kendisine hiç benzemez, yaþamý çoðunlu- pagandasý yapma olarak çýktý. Savcýlýk hakkýmýzda iddia- karþý, çocuk istismarýna... birçok antidemokratik uygula- lemiyoruz)? Niye ben çocuða servis parasý, okul meyi, çocuklar eve sað salim gelecebilecek mi di- ðun zor yaþamýnýn kýyýsýna uzanmaz ‘vekilleri’ name hazýrladý. Kemalpaþa temsilciðimizdeki 36 öðret- cezaevinde bir de tutukluluðumu gerekçe gösterip ihraç malara karþý haklý ve onurlu bir mücadele... Yürüttüðü- ücreti ayýramadýðým için hiç istemediðim halde ye kaygýdan kaygýya sürüklenirken, çocuklarý seçecek, bunun da adý ‘seçme ve seçilme özgür- men arkadaþým Terörle Mücadele’nin polisleri tarafýn- edildiðimi öðrendim. Yaklaþýk 2 aylýk tutukluðun ardýn- müz mücadeleye böyle yaklaþýp geleceðimizi kurma ha- Ýmam Hatip Okuluna yazdýrmak zorundayým da yurtdýþýnda rahat rahat okuyan o vekiller çocukla- lüðü’ olacak. Öyle mi? dan evleri basýlarak, ben de sömestr tatili için gittiðim dan kimbilir kaçýncý itiraz dilekçesinden sonra tutuksuz yalimizden vazgeçmememiz gerekiyor. Bize düþen top- Derdi yaþayanýn yönettiði, ta sokaklardan, ma- Iðdýr’dan dönerken Kars havaalanýnda gözaltýna alýndýk. yargýlanmak üzere tahliye oldum. Oldum da hayatýn acý lumda oluþan refleksi olumlu yönde yönlendirerek bir hallelerden, iþyerlerinden, okullardan baþlayarak 8 günlük gözaltýdan sonra Ýzmir 2. Aðýr Ceza Mahkeme- çehresi ile karþýlaþtým. Bir anda iþsiz ve toplumda teþhir toplumsal muhalefet oluþturup, barýþ, huzur ve demo- halkýn iradesini temsil edecek ve gerekirse he- si hakkýmýzda dava açtý. Çýkarýldýðýmýz mahkemede 2 ki- edilmiþ bir þekilde ulu- orta yerde buldum kendimi. krasi ortamýnýn inþasý için mücadele etmektir. Tüm ka- men hýzla görevden alýnacak temsilcilerin seçildi- þi tutuklandýk. Tabii burada haksýz muameleler, fiziki ve Üzerine bir de mevcut iktidarýn hukuksuz uygulamalarý- dýn arkadaþlarým baþta olmak üzere toplumun emek ve ði, aþaðýdan yukarýya tam bir açýklýk ve ortak ka- psikolojik þiddet dahil her türlü maðduriyet ve insanlýk ný görüp etkilenen ev sahibim tarafýndan da evimden demokrasi güçlerine baþarýlar diliyorum. rarla yürütülecek bir halk demokrasisi “uçuk” bir dýþý muameleye tabi tutuldum. 10 günlük tutuklu iken edildim. Tabii bunlarýn hepsini göz önüne aldýðýmýzda Serkeftýn... fikir... Ama hiç bize benzemezlerin hep karar ve- rici olmasý, koskoca yýðýnlarýn küçücük bir azýnlý- ÝHRAÇLARLA DEÐÝÞEN YAÞAMLAR-4 ða tabii olmasý, biz ne istersek isteyelim, çoðun- luðun çýkarý ne olursa olsun hep o azýnlýðýn çý- karlarýnýn korunmasý “gerçekçi” öyle mi? Sebep? Ýþimden oldum, mücadeleye sarýldým Bizi yöneten azýnlýk “güçlü”, biz “güçsüzüz”; o yüzden mi? Onlar devlet nasýl yönetilir iyi bilir- ler, biz bilmeyiz, öyle mi? Onlar güçlüler; çünkü paralarý var, fabrikalarý, þirketleri, gazete televizyonlarý var. Hep onlara Özgül Erdem COÞAR nuþtu ve benim bulunduðum odaya geldi, kapýyý örttü zorlanmadým. Fakat okulda öðretmenleri kýzýmýn davra- hizmet etsin istedikleri, raydan çýkarsa hizaya ge- Edremit/Balýkesir “Bir þey söyleyeceðim ama korkma, dün geceki kararna- nýþlarýnda farklýlýk gözlemlemiþler ve rehber öðretmeni tirecekleri partileri var. Biz güçsüzüz; çünkü mede senin de ismin varmýþ” dedi. Önce ina- kýzýmý çaðýrarak çeþitli sorularla durumu an- bunlar bizde yok. Öyle mi? 29 Ekim 2016 günü 675 sayýlý KHK ile Edremit namadým... Hiç beklemediðim bir haksýzlýkla lamaya çalýþmýþ. Kýzým önce anlatmak isteme- Adliyesi Adli Sicil Bürosundaki görevimden ihraç karþý karþýyaydým. Duyan arkadaþlar, KESK’li miþ, öðretmeni ‘Üzgün müsün?’ diye sorunca Peki kimiz “biz”? Onlarýn fabrikalarýnda çalý- edildim. 24 yýl boyunca hizmet üretirken gelen va- arkadaþlarýmýz eve gelerek dayanýþma göster- ‘Hayýr, üzgün deðil ama kýzgýným öðretme- þanlar, onlarýn paralarýný çoðaltanlar, onlarýn tele- tandaþlara her konuda yardýmcý olan, iþlemlerini diler. Beklemiyordum ama dik durarak müca- nim’ cevabý vermiþ. vizyonlarýný izleyip, onlarýn gazetelerini okuyan- süresi içinde yapan, sorumluluklarýný bilen, dil, dele etmeye devam edeceðim diye kendime Öðretmen: Kime kýzgýnsýn? lar, onlarýn çýkarlarýnýn hepimizin çýkarlarý oldu- din, ýrk, ayrýmý yapmadan tarafsýz, eþit davranýþlarla görev söz verdim. Kýzým: Devlete kýzgýným, devlete. ðunu düþünmesi istenenler, onlarýn çýkarlarý için yaptým. Ýþini seven, layýký ile yapan bir yargý emekçisiydim. Evli ve bir çocuk annesiyim en çok da kýzý- Ýhraç edildiðim günden bugüne kendi ku- savaþa girip, onlarýn çýkarlarý için evlat yitirenler... Adalet Bakanlýðýndan, iyi çalýþmalarýmdan dolayý her 6 yýl- mýn bu durumdan olumsuz etkilenmesini is- rumum olan Adalet Bakanlýðýnda yetkililerle Baksan; “biz ve onlar”, “þu partiye oy verenler- da bir devlet memurlarýna verilen derece ilerlemesini 4 temiyordum. 15 yaþýndaki kýzýmý karþýma ala- görüþtüm ve söylenen ‘Evet maðdur edilmiþ- le, bu partiye oy verenler”, “þu inanca sahip olan- kez aldým. Görev yaptýðým yerlerde ayrýca plaketler aldým. rak ‘Kýzým biz bu ülkede herkesin eþit, özgür siniz en kýsa zaman da maðduriyetiniz gideri- larla, bu inanca sahip olanlar”, “þunu giyenlerle 29 Ekim 2016 gece yarýsý yeni bir KHK yayýnlandý, adli- olduðu, barýþ ve demokrasi içinde yaþadýðý bir lecek’ oldu. Hala bekliyorum! Adalet arayýþým bunu giyenler” diye ayrýlanlarýz... Birimiz için yede zabýt katibinin ve eþimin iþ yerinde tanýdýk arkadaþ- ülke istiyoruz. Biz yanlýþ bir þey yapmadýk o nedenle biz- halen devam ediyor... “çapulcular”, öbürümüz için “makarnacýlar”ýz... larýn isimlerini görünce çok üzüldük ve bilgisayarý kapatýp ler iþlerimize geri döneceðiz ve biz kazanacaðýz’ dedim. KÝM BENÝ VAZGEÇÝREBÝLÝR KÝ? Öyle mi gerçekten? yattýk. 30 Ekim sabahý eþimin telefonu çaldý, salonda ko- Sendikacý anne ve babanýn kýzý olduðu için açýkçasý çok da Bizim ülkemizde kadýn olmak zor, ihraç olduðunda Gerçekten araya koyduðumuz “onlar ve biz” ayrýmý þu parti ya da bu partiyle, þu inanç ya da iki katý zorluk yaþýyorsun. Çevre ve toplum baskýsý daha bu inançla, þu kýyafet ya da bu kýyafetle mi belir- da artýyor. Ýþ hayatýndan ve mücadelenin içinden uzakla- DERTLERÝ BÝZÝM ÖRGÜTLENME ÇABAMIZ leniyor? Yoksa yöneten azýnlýk ve yönetilen ço- þarak eve hapsolmak bana göre deðildi. Ekonomik ba- ðunluk mu “onlar ve biz”? Yoksa sömürenlerle ðýmsýzlýðýmý kaybetmek çok aðýr geldi. Ýhraçtan birkaç 22000055 yýlýnda Edremit Adliyesine tayinle geldim. Adliyede 65 çalýþan vardý, sendika üyesi bir kiþi bile yoktu. Yargý emekçisi çok çalýþýr, çok sömürülenler mi “onlar ve biz”? ay sonra BES Balýkesir Þubesinin Genel Kurulu vardý. fedakardýr ama en çok adaletsizliðe onlar uðrar, en ufacýk bir ihmallerinde hemen haklarýnda soruþturma açýlýr, ama emeðinin karþýlýðý olan Hangimiz memnunuz artan kiralardan, sebze Arkadaþlarým ‘Sendika yönetimine girmelisin’ dediler, ücreti hiçbir zaman alamaz. Mobbing uygulamalarýna, angaryaya çok uðrarlar. Ben bunlarý dile getirip örgütlü mücadelenin gereklerini meyve fiyatlarýndan, cehennemin dibine taþýna ‘Evet’ dedim, böylelikle mücadelenin içinde olurum di- anlatýnca 45 kiþi BES’e üye oldu, sonrasýnda adliye yeni binaya taþýnýnca sendika odasý talep ettim ve oda ile birlikte sendikaya ait bir pano hastanelerden, gittikçe kötüleþen okullardan, gi- yerek yönetime aday oldum. Fakat yönetimdeki erkek yeri aldýk. Panoda sendika genel merkezinden gelen bildiri afiþlerini, eylem ve etkinliklerin resimlerini de asýyorduk. Bir gün gördük ki, pan- derek güvensiz hale gelen sokaklardan, bizi yar- arkadaþlar, ihraç olduðum için yönetime aday olmamý odaki eylem resimlerinde benim suratým kesici ve delici aletlerle delinmiþti. Hemen suç duyurusunda bulundum. Savcý, ‘Burada bir tehdit var’ dýma muhtaç hale getiren yardým mantýðýndan, istemiyorlardý. Beni vazgeçirmeye çalýþtýlar ama ben dedi. Örgütlenme mücadelemiz birilerinin hoþuna gitmiyordu. Sonra bir gün çalýþtýðým odadaki þef sendikamýza ait duvar takvimini yere mesaisi uzayan ömrü kýsaltan iþlerden, düþen üc- vazgeçmedim. Onlara raðmen aday oldum ve BES Balý- atarak ‘Bunu odaya asmayacaksýn çünkü ben istemiyorum’ dedi. Ben de ‘Asýyorum, bu benim yasal hakkým, eðer tekrar çýkarýrsan senin retlerden? kesir Þube Baþkaný oldum. OHAL koþullarýnda yýlma- hakkýnda suç duyurusunda bulunurum’ dedim. Ve çýkarmaya cesaret edemedi. 10 Ekim Katliamý sonrasý KESK tarafýndan yapýlan iki gün iþ Ona oy verenler mi? Buna oy verenler mi? dan sendikal faaliyetlerime devam ediyorum. Umudu- býrakma eylemi sonrasý hakkýmda disiplin soruþturmasý açýldý ve ceza verildi. Sonrasýnda 15 Temmuz Darbe giriþimi ve 20 Temmuz OHAL süre- Þu partiyi seçenler mi? Bu partiyi seçenler mi? mu hiçbir zaman kaybetmedim. ciyle birlikte KHK’larla yüz binin üzerinde kamu emekçisi gibi hiçbir soruþturma, yargýlama yapýlmadan iþimden edildim. Kimin derdi ki bunlar? “Onlarýn” mý, “bizle- rin” mi? (cid:202) (cid:202) 4 21 (cid:202) (cid:202)PEKÝ YA BÝZ? BÝZ NEREDEYÝZ? ÝHRAÇLARLA DEÐÝÞEN YAÞAMLAR-2 Siz, oy verdiðiniz partiye oy vermeyenleri yaþadý- ðýmýz her þeyin suçlusu, sorumlusu görmeye, “size müstehak” naralarýyla ne olacaksa aslýnda size de olacaðýný görmezden gelmeye, suçluyu esasýnda sizden olan ama “siz”leþtiremediklerinizde bulma- ya çalýþanlardan mýsýnýz? Yoksa siz, siyasal ve ekonomik dertlerin 16 yýldýr iktidar olanlar yeniden iktidar olmazsa aþýlamayaca- ðýný düþünen, belki de alternatifin ne olduðuna dair ikna edici bir argümanla hiç karþýlaþmamýþ, yavaþ yavaþ sofralara, ücretlere sirayet eden krize karþý ‘macera aramayýn’ diyerek ürkütülmüþ, mutsuz, en- diþeli ama eli varolandan baþkasýna gitmeyenlerden misiniz? O yüzde 50’den mi, bu yüzde 50’den misiniz? Yoksa hangi yüzde 50’den olduðunuzun önemi ol- madan; ortaya çýkan tablodan hiçbir faydasý, hiç bir çýkarý olmayan o çoðunluktan mýsýnýz? Uzun yýllardýr “kimlik” sorununa indirgenen, “biz ve onlar” ayrýmýnda silikleþen sorunlarýmýz, iki ayrý yüzde elli olarak ayrýþmamýza neden olurken, sýnýfsal olarak paylaþtýðýmýz büyük dertlerimiz kat- man katman büyümeye devam etti. Ve görünen o ki, zaten ne ekonomik olarak ne de Eskiden öðretmendim, þimdi köfteciyim siyaseten sürdürülemez bir iktidarýn ömrünü uzat- mak için yapýlan bu seçimde ortaya çýkan tablo, ra- kamlarý ve analizleriyle, gösterdikleri ve imledikleriy- le o katmanlaþan dertleri esas alarak, gerçek “biz ve onlar” ayrýmýna odaklanmak zorunda olduðumuzu gösterdi. Asýl “biz ve onlar”, kimliklerden, inançlar- Müslüme YILDIRIM ÇINAR aktardýk. Tiyatro oyunlarý, sinema gösterimleri dü- niden eðitim iþinde çalýþmamýz mümkün deðil. Yani dan, kýyafetlerden, partilerden deðil, sömüren mi sö- Ankara zenlendi yine fona katký saðlamak adýna. Her ay bi- sistem sana diyor ki eðitimini aldýðýn, yýllardýr seve- mürülen mi olduðumuzdan çatlayacak. Asýl “biz ve zim için yine dayanýþma ile maddi destekte bulun- rek yaptýðýn, uzman oluðun iþini yapamazsýn. Ne ya- onlar”, ha bire önümüze atýp durduklarý seçim san- Eþimle beraber ihraç ediliþimizin üzerin- dular. Üniversiteye hazýrlanan oðluma destek için, pacaðým? Geçimimi nasýl saðlayacaðým? Aklýmýza dýklarýna sýkýþtýrdýklarý suni ayrýmlardan deðil, hangi den neredeyse iki yýl geçti. KHK ile ihraç belki de kendi ailelerine ayýracaklarý zamandan ke- gelen pek çok fikirden sonra eþimin öðretmen ol- sýnýftan olduðumuzla kristalleþecek. edildiðimizi öðrendiðim ilk akþam yaný- sip gönüllü olarak ders çalýþtýrdýlar. madan önce yaptýðý köfteciliði denemeye karar ver- Kendi kendine olmayacak ama bu... “Biz ve on- mýza gelip destek olmaya çalýþan, moral Böylesine bir þokun ve ümitsizliðin içinde bir dik. En iyi iþ, bildiðin iþ diyerek. Küçük bir dükkan lar” ayrýmýnýn gerçek bir ayrýþmaya dönüþmesi için vermeye çalýþan arkadaþlarým “Bir yýla vaha gibiydi bu insanlar. Ýhraç olmanýn belki de tek bulup benim için yepyeni bir iþ deneyimi ve belki de sabra, imkanlara, araçlara, çalýþkanlýða, azme ihtiya- mek... Mesele, o suni “biz ve onlar” ayrýmýný yerle- süslü dosyalarla patron örgütlerine götürmüþlerdi. kalmaz dönersiniz” dediklerinde, “Bu iþ üç yýl sü- iyi tarafý böylesine bir örgütlülüðü, birlikteliði ve hayatýmýn en ilginç süreci olan köfteciliðe, yine yüz- cýmýz var... yeksan edecek geniþlikte bir birliktelik için esas “Sizin çýkarlarýnýza dokunmayacaðýz” demiþlerdi. recek” demiþtim. Daha az bir süreyi öngörseymi- desteði görebilmek. lerce güzel yürekli insanýn ve ailemizin katýlýmý ile Sabrýmýz kalmadý evet... Daha geçen hafta iki dertleri yerli yerine koymak... Kendi örgütlerimizi Ne var peki bu programda? þim keþke :) Görünen o ki gerçekten de net bir so- EÐÝTÝMÝNÝ ALDIÐIM ÝÞÝ açýlýþ yaparak baþladýk. Artýk bir iþim var. Köfteciyim küçük anakuzusunun istismarýna karþý sokaða kurmak... Özelleþtirme, kayýt dýþý istihdam, esnek çalýþma, nuca ulaþmamýz üç yýlý bulacak. Çünkü hala komis- YAPAMIYORUM :) Ýþini düzgün yapmanýn verdiði disiplinden olsa dökülen kalabalýklarda, topladýðý çayý kredi çekti- Çalýþkanlýðýmýzý ve azmimizi bilemeye ihtiyacý- sendikasýzlaþtýrma, iþ güvencesinden yoksunluk, iþ yondaki dosyamýz görüþülmedi, hiçbir geliþme ya- Ancak herkes canla baþla çalýþýp destek olsa da gerek, dükkanda da sýnýfýmda gösterdiðim titizliði ði ve geri ödeyemediði bankanýn önüne döken mýz var... Çünkü iþimiz zor. Ýmkaný geniþletecek, cinayetleri, milyonlarca taþeron iþçi, tarýmýn çöker- þanmadý. bir noktada þunu düþünüyorsunuz artýk. Bundan göstermeye baþladým. Yeþillikler mutlaka sirkeli su çiftçinin isyanýnda, ödeyemediði borçlar yüzün- araçlarý doðru kullanacak, sabrý sýnayacak bir çalýþ- tilmesi, saðlýðýn ve eðitimin piyasaya açýlmasý, has- Komisyondan bir görevliye ulaþýp dosyama bak- sonra ne yapacaðým? Geçimimi nasýl saðlayacaðým? ile yýkanacak. Kýyma hep ayný yerden ve ayný kalite- den bunalýma girip kendisini meclis kapýsýnda kanlýk, bugün hayat memat meselesi... tanýn ve eðitim alanýnýn müþteri olarak görülmesi, týrdým, ne ile suçlandýðýmý ve neden atýldýðýmý öð- 15 yýldýr öðretmen olan birinin de düþündüðü, gö- de alýnacak. Bozulan her ürün atýlacak. Dükkan her yakan iþsizin “bittim ben” çýðlýðýnda, lösemi has- Var mýsýnýz, gerçek “biz ve onlar” ayrýmýný de- kamu kaynaklarýnýn yaðmalanmasý, sermayeye akta- renebilmek için. Ýletilen mesaj aynen þu: “Dosyanýz züne kestirdiði iþler, yine hep eðitimle ve çocuklarla zaman temiz olacak ve daha neler neler… Bu yüz- tasý kýzýnýn ilaçlarýný alamadýðý için intihar etme- rinleþtirmek için bizi bölmek için kullandýklarý o rýlmasý... boþ, hakkýnýzda herhangi bir soruþturma ya da suç- ilgili oluyor. Kafamda eðitimle ilgili nasýl bir iþ ya- den fiziksel anlamda çok yoruluyorum. Ancak yine ye kalkan annenin gözyaþlarýnda, mutsuzluk çiz- suni “biz ve onlar”ý aþmaya; “onlar”dan gördükleri- Kadýnlarýn emeðinin ucuz iþgücü olarak sýnýrsýz- lama yok, geri döneceksiniz ama biraz sabretmeniz pacaðým þekillenmiþken hatta buna uygun bir yer de dükkanýmý ve iþimi seviyorum. Kaliteden ödün gileri her geçen gün derinleþen yoksul kalabalýk- mizin kapýsýný sebatla çalmaya? ca sömürülmesi, devletin üstlenmesi gereken ba- gerekecek. Çünkü öncelikli olarak dosyasý kabarýk bile bulmuþken resmi giriþimler sýrasýnda þunu fark vermediðimiz için çok kazandýrmasa da, iþimi düz- larýn yüzünde, patlamaya hazýr bir bomba gibi BÝR AVUÇ ÝNSANIN ÇIKARI NEDEN kým yüklerinin kadýnlarýn omzuna pervasýzca bindi- olanlara bakýyor ve onlarla ilgili kararlar veriyoruz.” ettim; KHK ile iþten atýlan bir öðretmen olarak ye- gün yapmanýn ve ufak tefek de olsa kendimizi dön- dolaþan ve en küçük kývýlcýmda ateþlenen günde- HEPÝMÝZÝN DERDÝ OLSUN KÝ? rilmesi, kadýnlara hane içinde sermayenin arka top- SÖYLEMESÝ NE KOLAY: dürebilmenin mutluluðunu yaþýyorum her gün. lik kavgalarda, tartýþmalarda gördüðümüz bu... Ve Her seçimden sonra yapýlan analizler, kim ka- layýcýsý, devletin gardiyaný, patrona ve devlete uþak SABRETMENÝZ GEREKÝYOR! Esnaflýk gerçekten farklý imiþ. Onu anladým :) evet; çatlayan sabýr taþý, henüz doðru bir zemine zandý, kim kaybetti sözleri, il il oranlar, renklere bo- olarak yetiþtirilmesi istenen nesile sopa olma görevi Ýlk zamanlar olayýn þokunu atlatmakla, neden BU GÜLÜÞLERÝ SOLDURMAK ÖÐRETMENLER ODASINA oturmuyor, çünkü hala yöneten sýnýfýn ekonomik, yanan haritalar... Önemsiz mi? Hayýr, deðil! Hatta biçilmesi... Yetmeyen ücretlerin, bitmeyen çalýþma atýldýðýmýzý öðrenip hakkýmýzý aramak için pek çok GÝREMÝYORUM kültürel, siyasal, düþünsel çýkarlarý ‘ortak çýkar’ belki de hiç 24 Haziran’daki kadar önemli olmamýþ- dertlerinin, patrondan, ustabaþýndan çýkarýlamayan kuruma dilekçe verip, mahkemelere baþvurmakla, ÖYLE KOLAY DEÐÝL Desteklerini bizden hiç esirgemeyen dostlar, köf- olarak hegemonyasýný sürdürüyor. tý. Çünkü bu seçimlerle birlikte Türkiye yeni bir hiddetin acýsýnýn çýkarýlacaðý kum torbasý haline hatta AÝHM’e kadar gitmekle geçti. Her gittiðimiz Bu iki yýllýk KHK sonrasý dönemden aile yaþantým da et- tecilik maceramýzda da bizi yalnýz býrakmayarak Ýmkanlarýmýz giderek kýsýtlanýyor, evet; tek adam sürece girdi. Burjuva parlamenter sistem yerine getirilmesi var... kurum bize OHAL Komisyonunu iþaret etti. Ancak kilendi. Eþimle bir süre evlerimizi ayýrmak zorunda kaldýk. okullarýnda organize oldular. Haftanýn günlerini ara- yönetimi dediðimiz yalnýzca “yukarýda” bir yerlerde cumhurbaþkanlýðý hükümeti (özünde baþkanlýk, tek Bütün bu saldýrýlarýn yaný sýra, KHK’ler, o zamanlar komisyon kurulmamýþtý bile. Böylece Gönüllü bir Türkiye Psikologlar Derneði üyesi psikolog larýnda paylaþarak düzenli bir þekilde toplu sipariþ hangi kurumun kime baðlandýðýyla deðil, sokakta adam yönetimi) sistemine geçildi. Daha atýlacak OHAL’ler, grev yasaklarý, on binlerce tutuklama, ka- “sabýr ve bekleme” süreci gerçekten de tüm kasve- “can” dan uzun bir süre destek aldýk. Sadece terapi yeterli vermeye baþladýlar. Onlar sayesinde ayakta kaldýk, söz söyleyenin tepesine binen þiddetin artmasýyla, adýmlar olmakla beraber, önemli bir mesafe katedil- mudan yüz binin üzerinde ihraç, Kürt sorununda tiyle baþlamýþ oldu. gelmeyince ilaç da kullanmaya baþladýk ve sanýrým uzun bir kalabildik. Bu da direniþin en güzel örneðiydi bence. yan yana geliþlerin ‘terör’ bahanesiyle daðýtýlmasýy- di. AKP ve onun lideri Erdoðan, önümüzdeki beþ savaþçý politikalara dönüþ, bütün hak arayan muha- Þunu da atlamamam gerek. Bütün bunlarý yaþar- süre daha kullanacaðýz bu ilaçlarý. Sizi yok etmeye çalýþan sistemde inatla var olabil- la, kimsenin kimseye güvenmediði karanlýk bir or- yýl ülkeyi yönetmek üzere program oluþturacak. Bu lif kesimlerin terörize edilmesi ve terörle suçlanma ken (üzüntü, þok, isyan, öfke, hayal kýrýklýðý…) bir Pek çok þey deðiþti hayatýmýzda. Ancak beni en çok mek. Ancak yine de þöyle bir duyguyu da yaþamýyor tamda artan korku ve kaygýlarla ölçülür çünkü ayný program kimin? Onu iktidara taþýyan milyonlarýn var... an bile yalnýz kalmadýk, daha doðrusu yalnýz hisset- üzen þeylerden biri ise bu yaþýmda hala çocuklarýmýzýn ihti- deðilim. Okullara sipariþ götürmek için gittiðimde, zamanda. Bunlar var, ve þimdiden sonra daha da programý mý? Hayýr! Bunlarýn hepsi halkýn deðil sermayenin lehiney- medik. Ailemiz, arkadaþlarýmýz, sendikamýz, hatta o yaçlarýný karþýlamak ve geçimimizi saðlamak için sendikam- öðretmenler odasýna giremiyorum. Kapýnýn önünde derinleþecek belli ki. Daha seçim tartýþmalarý devam ederken patron- ken, yapýlan her þeyin “devletin ve milletin bekasý” güne kadar bizi hiç tanýmayan pek çok güzel yü- dan ve ailemden maddi destek almak zorunda kalmak. Ger- bekliyorum. Ya da kermeste köfte satýþý yapmamýz Araçlarýmýz var, evet; fabrikalarda çay molalarý- lar sonuca “eyvallah” deyip, bugüne kadar uygula- olarak gösterilmesi için yalaný var, dolaný var... rek... Hep yanýmýzda, hep destek, hep dayanak idi. çekten de iþin en aðýr kýsýmlarýndan biri de bu bence. Zaman istendiðinde okul bahçesinde çocuklara satýþ yapa- mýz, okul önlerinde sohbetlerimiz, saðlýk ocaðýnda nan sermaye programýnýn tavizsizce ve daha da iler- Bu programda “onlarýn” yararýna her þey var; Örgütlü olmanýn en güzel taraflarýndan biri de bu ne getirir bilinmez. Bildiðim tek þey; bizlerde bu direnme mayacaðýmý hissediyorum ve reddediyorum. Bu du- bantlarýmýz, mahallelerde derneklerimiz, birinin letilerek uygulanmasýný istediklerini açýkladýlar. “bizim” yararýmýza hiç bir þey yok! sanýrým. Hemen bir dayanýþma fonu oluþturup bu gücü ve dayanýþma varken yok olup erimemizi hatta silin- rumun sebebi asla ve asla iþimi küçümsemek yada derdi olduðunda koþmaya dayanýþmamýz, bunalýnca AKP de “hay hay” dedi. Diðer partiler gelseydi baþ- Çünkü “bu demokrasi” onlarýn, çünkü iktidar fon için gece gündüz çalýþarak büyük bir kermes memizi bekleyenler þunu da bilsinler. Bu gülüþleri soldur- iþimden utanmak deðil. Ýþin içinde okul ve öðrenci koþtuðumuz komþularýmýz, dara düþsek yetiþecek ka bir þey mi diyecekti? Yoo. Nereden mi biliyoruz? partisi onlarýn, çünkü bu devlet onlarýn, devletin as- düzenlendi. Takýlar yapýp sattýk ve gelirini bu fona mak öyle kolay deðil… olunca böyle hissediyorum… Bu da aþýlýr elbet. arkadaþlarýmýz var... Mesele, çeperleri geniþlet- Çünkü hepsi, seçim öncesi ekonomi programlarýný keri, polisi, yargýcý, savcýsý, medyasý, okulu onlarýn! 20 5 ÇOCUK ÝSTÝSMARI HEPÝMÝZÝN ÝÇÝNÝ YAKARKEN ÝHRAÇLARLA DEÐÝÞEN YAÞAMLAR-1 Sana, bana, ona, bize soruyorum... Hepimize! Dayanýþma bizi ayakta tuttu Av. Heval YILDIZ KARASU Kaybolan çocuklarýn fotoðraflarýný paylaþýp özür dilemek, Eskiþehir Öðrenci Velileri sadece sosyal medyadan üzüntü bildirmek, kötülük kendine Derneði Baþkaný Dilek MERCAN bulaþmadýkça ses çýkarmamak... Bunlar korur mu çocuklarý? Eðitim Sen Ýzmir 2 No’lu SADECE BEN DEÐÝL, Çocuk gülüþleri mutluluðun simgesidir Þube Üyesi çoðumuz için… BANA BUNCA EMEK VEREN Çocuk gözlerindeki ýþýltý ise umut verir yetkililer devlet görevlileri ve bu anlayýþý besleyen ve Okullarda cinsel eðitim vermeden mümkün mü... Bundan 3 yýl önce 15 Tem- ANNEM, BABAM DA insana... Bu yüzden çocuklarýn yüzleri- büyüten bir anlayýþ hakim olduðu ve bu anlayýþa kar- Her mahalleye çocuklarýn geliþimi ve saðlýðý için muz’u yaþamýþtýk. Birkaç ne, gözlerinin içine bakarak konuþmaya þý mücadele etmediðimiz sürece çocuklarýmýzýn ar- kültür ve spor merkezleri kurmadan mümkün mü... gün sonrasýnda ise FETÖ ÝHRAÇ EDÝLMÝÞ OLDU çalýþýrým onlarla… Nerede olursak ola- dýndan aðlamak ne kadar affettirir ki bizi! Çocuklarýn ve diðer aile fertlerinin yaþadýðý psi- ile mücadele bahanesiyle lým onlarla hayatý oyuna çevirmek, he- Hele de bu insanlýk dýþý istismar ve ölümler karþý- kolojik – sosyal - iletiþim sorunlarýný çözmek için OHAL ilan edilmiþ, gece DDÝÝLLEEKK, Kürt ve Alevi bir ailenin 3 çocuðundan biri olarak men bir oyunun içine dalmak ise en büyük keyiftir sýnda yine insanlýk dýþý bir cezayý savunmak! “...Bun- her semte bir psiko – rehberlik merkezi kurmadan yarýlarý peþ peþe çýkarýlan KHK’ler ile Ýzmir’in varoþu Yamanlar’da büyür. Demirci ustasý babasýnýn benim için. En olmadý beraber bir þarký mýrýldan- larý hadým edeceksin... Asacaksýn böylesini” de- mümkün mü... kamu emekçileri iþinden edilmeye üzerine titrediði, anneciðinin umudu ve geleceði olan çocu- mak ya da mimik taklidi yapmak ise en azýndan mek… Hafifletir mi sorumluluðumuzu? Erkekliðin bu kadar övüldüðü kadýnlýðýn bu kadar baþlamýþtý. Her birimizin, sýranýn bize ðudur. Ayaklarý üzerinde durabilmek için o yoksulluk içinde avuntum olur… Hadým ve idam… Çözüm müdür gerçekten? aþaðýlandýðý bir toplumda mümkün mü… ne zaman geleceði ile ilgili kaygýlarý da okur ve öðretmen olur. 2001 yýlýnda göreve baþlar, evlenir ve Ama artýk bakamýyorum çocuklarýn yüzlerine, Devlet erkaný ve medya çocuklarýn erken yaþta Her tecavüz davasýnda kadýnýn ya da çocuðun artmaya baþlamýþtý. KHK ihraç listele- bir çocuðu olur. Dilek, bir yandan iþini her geçen gün daha gözlerinin içine… O tertemiz yüzler, o ýþýltýlý gözler, evlenebileceðini bu kadar meþrulaþtýrýrken müm- maðduriyetini gidermek için deðil de erkeðin ceza- rinde hem kendimizin hem de KESK büyük bir heyecanla sürdürürken, bir yandan da emek ve de- bir gazetede, televizyonda ya da bir sosyal paylaþým- kün mü… sýný indirmek için uðraþan hakim ve savcýlarla ve Eðitim Sen’de örgütlü arkadaþlarý- mokrasi mücadelesi veren Eðitim Sen’de mücadele eder. Tek da “KAYIP” puntolarýnýn altýnda beliriverecek, ar- Tecavüzde çocuðun rýzasýnýn olabileceðini söy- mümkün mü… mýzýn da isimlerini tarar olmuþtuk. amacý hiç kimsenin ötekileþtirilmediði, barýþ içinde, eþit ve dýndan istismar, tecavüz ve ölüm haberleriyle tekrar leyen adalet bakanýnýn çýkaracaðý yasalarla müm- Ýstimara uðramýþ maðdur çocuk ve kadýnlara suç- Her liste açýklandýðýnda bir arkadaþý- mutlu bir þekilde, laik, bilimsel eðitimin olduðu demokratik karþýma çýkacakmýþ gibi geliyor… kün mü… luymuþ gibi davranan kolluk güçleriyle, ‘Niye baðýr- mýz yine o listeler- bir ülkede yaþamaktýr. Artýk çocuklarýn yüzlerinde mutluluðu deðil is- Tecavüzcüleri korurken ve hatta milletvekilliði ile madýn?’ sorusunun hiç atlanmadýðý bir yargý sis- de oluyor ve iþin- 15 Temmuz onun iki grubun iktidar çekiþmesi olarak gör- tismar izlerini arýyorum… ödüllendirirken mümkün mü… temiyle mümkün mü... den ediliyordu. düðü bir süreçti. Birkaç gün sonra daha önce 12 Eylül benze- Hadým yasasý diye bilinen sözde çocuk istisma- Eðitimi parasýz hale getirmeden, yoksul aileleri Kýz çocuklarýnýn açýk saçýndan, giysisinden tahrik Bu arkadaþlarý- ri bir þeyler yaþanabileceðini, muhalifler olarak nasibimizi rýný engellemek için çýkan yasa tasarýsýný anlattýðý- yurtlara- vakýflara mahkum etmeden mümkün mü... olunabileceðini savunan anlayýþla mümkün mü... mýzdan birinin öy- alabileceðimizi düþünmektedir. Tam da onun hissettiði gibi mýz bir seminerde psikolog arkadaþým, istismara Ve… Gözümüzün önünde bu kadar kötülük yaþa- küsüdür bu yazý. olur, peþpeþe açýklanan KHK’lerde ismini aramaya baþlar. uðrayan çocuklardaki maðdur hareketleri- nýrken... Kötülük bize bulaþmadýðý sürece ses çýkar- Dilek Kanlýbaþ De- Onun deyimiyle “Beni niye atsýnlar, ben bir þey yapmadým ni, ifadelerini, vücudundaki izleri ve mayanlar… Ses çýkarmayý sosyal medya paylaþý- mir, benim Ýzmir’e ki? Barýþý, eþitliði savundum. Kimseyi öldürmedim, hatta in- yaptýklarý resimleri anlatmýþtý. Ýstis- mýndan öteye geçiremeyenler… geliþimden çok kýsa sanlar yaþasýn diye mücadele ettim!” Ama öyle deðildi ne ya- mara uðrayan çocuklarýn verdikleri Biz de suçlu deðil miyiz… Sokaklara çý- tepkileri öðrenince artýk çocuklarla kýp haykýrmadýkça... Çocuklarýmýzýn bir süre sonra taný- zýk ki. KESK’te örgütlü pek çok kiþi de hiçbir gerekçe göste- geçirdiðim zamanlarda beni mut- üzerindeki bu kirli elleri dýðým, Ýzmir 2 rilmeden, haksýz ve hukuksuz yere iþinden edilir. luluk deðil kaygý sarýyor. Bu kaldýrabilir miyiz... No’lu Þube Kadýn Sekreteri, çok sý- 7 Þubat 2016’da, okullarýn ikinci dönemi daha 1 gün önce çocuk da istismara uðruyor Kaldýrtabilir miyiz… cak, baþarýlý, mücadeleci ve bir o ka- baþlamýþken, Dilek erkenden okula gider, sýnýfýný temizler ve mudur, bu çocuðun da anla- Sorunu besleyen dar mütevazý bir kadýn… Dilek þu an- bir dönemin hazýrlýðýný yaparak evine döner. Bir arkadaþý tamadýklarý var mýdýr diye… kaynaklarý tüketme- da da ayný þubede kadýn sekreterliði görevini yürütü- 15 Temmuz sonrasýnda OHAL’in emekçilere arar ve ihraç olduðu haberini verir. 1. sýnýflarý okutuyordur. Ýstismara uðrayan hele diðimiz sürece, yor. Þimdiye kadar pek çok kadýn yoldaþýmýn öyküsü- ödettiði bedelin öyküsüdür bu, ama öykülerin sonu- ‘Þimdi çocuklar ne yapar’ telaþýyla velilerine haber verir. de yitirdiðimiz çocuk ha- sorunu bütüncül bir nü dinlemiþ ya da okumuþtum ancak Dilek’in öykü- nu mücadele edenler yazacaktýr. Umutla, sevgiyle ve Kendisi þok durumundayken bir yandan ailesini bir yandan berlerinden sonra herkes önleme yaklaþýmý ile sü de tarihe not olarak düþülmeliydi. 686 Nolu KHK dirençle. Biz emekçi kadýnlar birleþe birleþe o güzel da çocuklarý rahatlatmaya çalýþýr. Bu süreçte pek çok arka- çocuklardan özür diliyor. ele almadýkça, önlem- ile 7 Þubat 2017’de iþinden edilen ve sadece rakam- günleri getireceðiz; býkmadan usanmadan; barýþ daþýmýz ihraç edildikleri iþ yerlerine sokulmazken Dilek oku- Seni koruyamadýk, affet leri almadýkça devlet üç- larla ifade ettiðimiz, bizi insanlýðýmýzdan utandýran, içinde, sýnýfsýz, sömürüsüz eþit bir yaþam talebimizi la davet edilir ve çalýþkanlýðý, insancýllýðý pek çok ortamda diyorlar. Peki bu özür ne- beþ kiþiyi hadým ve idam içimizi yakan bir ihraç öyküsüdür onunki de. daha çok haykýracaðýz! dillendirilir. Kimse bu duruma anlam verememektedir. Öð- ye yarýyor? Çocuklarýmýz etse ne olur ki? Ne deði- rencileri, mesai arkadaþlarý ve velileri de Dilek Öðretmeni hiç öldürülmese bile yýlda or- þir? Ýdam ve hadým cezasý- yalnýz býrakmazlar, imza kampanyalarý düzenlerler, hatta talama 8000 çocuðun is- nýn olduðu ülkelerde tecavüz dýðDý ÝvLeE oKniuh rçaoçk o üldzeunk tbainr soolanyrýa þ yua þþea-- ÝLLA KÝ, ÝLLA KÝ! hlaarzdýral asdaýtkmlaaryýnaý bkairþalalarldaýrk.l aErlýd set eatn-d- Klýkolnaa kka’ttaýl ýyrleanr.i baþlayan oturma eylemine büyük bir kalaba- tyiýsnmýna rsaa dueðcrea dbýiðliýn veen b yuü zsda-e yeva skoarlmaraý dnýiðyýem sýzo nsülarnemcea mçöýzþü d-i- kilde anlatýyor; “Ýhracýmýn ertesi gü- tikleri kazancý da hiçbir hesap Dilek’in bir kardeþi daha ihraç edilince annesi daha da 10’luk rakam olduðu düþü- me katký sunabilir miyiz? nü Konak’a gitmem gerekiyordu. Ýh- yapmadan eþitçe paylaþýrlar. Sen- sarsýlýr. Yoksulluk içinde bunca emekle büyüttüðü çocuklarý nüldüðünde... Yaþatamadýðý- Sokaklarda rahatça oynayan raç edilen kadýnlar ile Ýzmir’deki ka- dikal eylemlere katýlmayan kadýn bir anda iþinden edilmiþtir. Sebep? Koca bir hiç! Hakkýnda mýz çocuklardan ya da engel çocuklarýn þen kahkahalarýný… dýn örgütlerinin katýldýðý bir kadýn toplantýsýna katý- üyeler bu süreçte sendikaya gelmekte, emeklerini hiçbir soruþturma olmayan, adli bir davasý bulunmayan ve olamadýðýmýz bu travmalardan “Oðlum, goldü o gol” diyen kapýþ- lacaktým. Otobüse binmek için biniþ kartýmý okut- paylaþmaktadýrlar. Dilek için en büyük kazaným da hatta çalýþkanlýðýyla ödüller almýþ bir eðitim emekçisi kadýn sonra özür yeterli mi? Küçücük malarýný, “portakalý soydum” tekerle- mak istediðimde ekranda kartýmýn iptal edildiðini bu olur. artýk iþsizdir. Dilek þöyle ifade ediyor “Sadece ben ihraç edil- bedenlere yönelen eller, gözler ve melerini, “Jaleli Belkýs içeriye gel kýz” gördüm. Bunu yapan iktidar belediyesi deðildi, bunu Gelecekten umutlu olduðunu üzerine basa basa medim ki, bana bunca emek veren annem, babam da ihraç sözler karþýsýnda bizim ne zaman ve diye ipin içine arkadaþýný çaðýran kýzlarý- yapan bir de iktidara muhalif olduðunu iddia eden tekrarlar, “Ýyi ki Eðitim Sen’deyiz, baþýndan beri edilmiþ oldu, oðlum da ayný þekilde…” nasýl ses çýkardýðýmýz önemli deðil mýzýn seslerini duymak istiyor, çocuklarý- bir belediye idi. Bu beni ihraç edildiðimi öðrendiðim dayanýþma bizi ayakta tuttu, güçlendirdi, pek çok Kendi þubesinde toplam 18 eðitim emekçisi ihraç edilmiþ- midir? Çocuklarý koruma yükümlülüðü mýzý rahatça sokaklarda oynamasýnýn ha- andan daha fazla üzmüþtü. Daha sonra toplantýya yeni tecrübeler kazandýrdý. Kadýnlarýn ne kadar tir. Oðlunun sýnava girecek olmasýndan dolayý tekrar sendi- bizden çok olan devlet erkinin bu ölümler- yalini kuruyor ve Leylalarýn gözlerinin gittim ve öfkemi, maruz kaldýðým durumu paylaþ- güçlü ve inatçý olduðunu gördüm, iþte bu umudumu ka yöneticiliðini düþünmese de ihraç sürecinden sonra tek- de ve olaylarda sorumluðu hassasiyet düze- içinde ölümü deðil gökyüzünü görmek is- mak istediðimde bir kadýn arkadaþ (iyi niyetle belki) daha da artýrýyor. En son arkadaþýmýz da iade edi- rar kadýn sekreterliði görevine gelir. Þimdi daha fazla müca- yinde mi kalmalýdýr? tiyorsak... cebinden 50 lira uzattý, ne diyeceðimi bilemedim. linceye kadar mücadeleden vazgeçmeyeceðim. Tek- dele etmelidir. Kadýn dayanýþmasý giderek artmýþ, kendi ifa- Televizyonlarda çocuklarýn erken yaþta evle- Eylül’ün bükülen dudaðýndan tahrik ol- Çok ama çok kötü oldum.” rar sýnýfýma gireceðim, öðretmenliðime döneceðim. desiyle daha da güçlenmiþtir. Ancak OHAL gerekçe gösteri- nebileceðini söyleyen fetvalara engel olmayanlar, mayan bir toplum ve sistem yaratmak zo- Dilek önceleri psikolojik destek gruplarýna katýlýr Biz suç iþlemedik, iþimize geri dönünceye kadar lerek açtýðý davalar görülmemiþ, Avrupa Ýnsan Haklarý Mah- evlenme yaþýný indirmek için her türlü hukuki tak- rundayýz… Bu hususta karþýmýzda direnen ancak ona iyi gelen mücadeledir. Ýhraç edilen kadýn- haklýlýðýmýzý haykýracaðýz, illa ki duyuracaðýz, illa ki kemesi baþvurusu da “iç hukuk yollarý tüketilmediði” gerek- layý atanlar, tecavüzde çocuðun rýzasýný arayanlar, bir devlet de olsa … Unutmayalým ki çocuklara lar ile küçük bütçeler koyarak kendi emekleri ile duyacaklar!” çesiyle reddedilmiþtir. OHAL, adaleti de rafa kaldýrmýþtýr. kereden bir þey olmaz diyenler; özetle kadýný ve ço- güzel günler ve gökyüzü sözümüz var… cuðu cinsel obje görmeyi haklý bulan ve meþru kýlan içimizden biri 6 saðlýk 19 YAZ SICAÐININ SAÐLIÐIMIZA ETKÝLERÝ Eðilip yýkýlmayan Mahmure Yaz güzel de Meltem TEKER baþka hakkýnda tek kelime bilen de yoktu. En azýndan onu yanýna getirtip, liseye kaydettir- Mümkün olduðunca yerinden kalkmaz, baþýný meyi baþarmýþ. Mahmure okumayý çok istiyor- MeHrehpaibma ikzaind ýbnilladri!ði, yaþadýðý ya da kbiut ahpatlainyl ek akladbýruml eaztmdýe Myea çhamlýþuýryeo.r ,B birir y yaannddaann o bniu- motuurþa çnü andkaüm. T daah mbaibna esýtytimðiýmþ. Ögizb ik týzreýnnýd oek yualn sýýnrda-a sýcak kötü! tanýk olduðu ‘hikayelerimizin’ zimle konuþacaðý zamaný kolluyordum. Nihayet larýndan alýp, kumar borcuna karþýlýk satan, içinden çýkýp gelen, umudumu- bir matematik dersinde, kendisine sorulan so- yaptýðý iðrenç iþin adýna da “evlilik” diyen in- zu, direncimizi ilmek ilmek ören, ruyu çözmüþ, yüzünde beliren gülümsemeye ilk sanlýk dýþý yaratýk. gülüþümüze bin anlam veren yürekten bir mer- kez þahit olmuþtuk. Sonraki günlerde, birkaç Saçlarý yine örgülü, uzun fakat seyrelmiþ. haba! kez kýsa sohbetimiz oldu. Burcunu bilmiyordu. Gözleri hiç deðiþmemiþ. Bir lise talebesinin Gündelik telaþýmýz bizi ne denli yorgun kýlsa En sevdiði ses sanatçýsý da yoktu. Televizyon, kaçamak utangaç bakýþlarýný hâlâ barýndýrýyor da temmuz ayýnýn sarý sýcak günlerinin aydýnlý- dizi film bilmezdi. Tüm bunlara raðmen, Mah- içinde. Yüzü incelmiþ, cildi matlaþmýþ. Çocuk ðýný süzelim kavgamýzýn içine… Zulmün ve mure’de kendini bana kabul ettiren bir yaný, o yaþta, avuçlarýndan çekilip alýnan, yerden yere baskýnýn nereden, kimden geldiðine bakmaksý- yaþta tarif edemediðim bir aðýrlýðý vardý. çalýnan hayatýný, þimdi derleyip toplama telaþýn- zýn çevirelim bakýþlarýmýzý önce birbirimize, Mahmure bir gün okula gelmedi. Sonraki da Mahmure. Anlattýkça paylaþarak azaltacak sý- sonra geleceðimize… Bizim geleceðimizin adý birkaç gün de yoktu. Öðretmenler kendisini so- kýntýsýný. Anlattýkça vefa borcunu ödeyecek. An- Uzm. Dr. Senem ASLAN týrken, sýcakta damarlar geniþleyerek cildi soðut- belli elbette. Tarlada dirilen tohum, dalda kýza- ruyor, fakat o günün haberleþme þartlarý, herke- lattýkça insan olduðunu haykýracak; “Ben de va- maya çalýþýr, bu sýrada da iç organlara daha az kan AÞIRI SICAKLARDA ran kiraz, ocakta piþen ekmek, her battýðýnda se beklemekten baþka çýkar yol býrakmýyordu. rým, buradayým” diyecek. Havalar ýsýndý. Bunalýyor, bunalýyor, bu- gitmesine neden olurlar. Bu durum kalbin daha bir daha doðan güneþ, emeðimiz yüreðimiz Yaklaþýk bir hafta sonra, okul yolunda karþýlaþ- Üç kýz çocuðu olmuþ Mahmure’nin. Her iki nalýyoruz deðil mi... Görünen o ki fazla çalýþmasýný gerektirir. Damarlarda dolaþan sý- SAÐLIÐIMIZI KORUMAK çocuklarýmýz… tým Mahmure’yle. Merak içinde yanýna gittim cümlesinden biri onlarý okutmakla ilgili. Zengin daha da ýsýnacak. “Aman dikkat” de- vý hacminin azalmasý, kanýn akýþkanlýðýnýn ve böb- ÝÇÝN ÖNERÝLER Her yerde olduðu gibi, bizim topraklarýmýz- elbette. Koltukta put gibi oturmakta, bana se- bir semtte ev iþçisi olarak çalýþmakta. Konuþ- mek için yazdým bu ayki yazýmýzý. reklerden geçen kan miktarýnýn azalmasýna neden da da maalesef yaþanan, o adýný dilimize almak lam vermemek için yüzünü cama çevirmiþ öyle- masý, vücut dili ayný vakurluðunu korumakta. Çünkü bu sýcaklarýn yarattýðý günde- olur. Bu durum, yeterli sývý alýnmadýðý takdirde istemediðimiz ‘istismar’ gerçeði ile burun bu- ce dýþarý bakmaktaydý. Yanýnda ise kocaman bý- Ýçim rahatlýyor birden. Karþýmda eðilip yýkýlma- lik sorunlar var elbette ama bir yandan da kronik böbrek fonksiyonlarýnda bozulmaya yol açabilir. (cid:81)Yaz aylarýnda açýk renkli, rahat ve bol, terlemeyi ar- runa býrakýlan çocuklarýmýz… yýðý, kýrlaþmýþ saçý, üstündeki ütüsüz gri taký- mýþ, çalýþýp üreten, konuþan bir kadýn var. Mah- hastalýklarý da ciddileþtiriyor sýcak hava. Bunu dengelemek üzere böbrek ve böbreküstü týrmayan kumaþtan yapýlmýþ giysileri tercih edin. Küçücük elleri, pýrýl pýrýl yürekleriyle, elbette mýyla adeta duman yýðýnýný andýran bir adam mure var. Küresel ýsýnma, su kaynaklarýnýn giderek azal- bezlerinden salgýlanan maddeler damarlarýn bü- (cid:81)Aðýr, yaðlý yemeklerden kaçýnýn, az ve sýk aralýklar- en güzelinden yaþamayý umut ederek kurdukla- oturmaktaydý. Adamýn gür kaþýnýn altýndaki bir Derken metro yanaþýyor istasyona. Çekimser masý aþýrý sýcaklarla baþa çýkmayý zorlaþtýrýyor. Aþý- züþmesine ve ani tansiyon yükselmeleri ile kalp la, sebze ve meyveden zengin bir tarzda beslenmeye çalý- rý hayalleri ile kimi okul sýrasýnda, kimi tarlada çift çakýr gözün anlattýklarý ise hemen susup bir tavýrla sarýlýyor bana. Tekrar buluþmak için rý sýcak çarpmasý acil müdahale edilmesi gereken yetersizliði bulgularýnýn artmasýna neden þýn. baðda, kimi bir köprü altýnda ya da bir saya tez- oradan uzaklaþmam için yetmiþti de artmýþtý bi- söz veriyoruz birbirimize. Daha aydýnlýk gün- bir sorunken kronik hastalýklarýn kontrolünü de olabilir. (cid:81)Alkol almayýn. Alkol alýyorsanýz dikkatli olun. Özellik- gahýnda, atölyede, fabrikada büyüyen çocuklarý- le… lerde, EKMEK ve GÜL’ de…. zorlaþtýrýyor. le güneþ ýþýnlarýnýn dik geldiði saatlerde açýk havada güneþ altýnda kesinlikle alkol almayýn. mýz… BÝR METRO BEKLEYÝÞÝNE ANÝ TANSÝYON (cid:81)Yaz aylarýnda günlük sývý ihtiyacý 2-3 litreye çýk- Þimdi her birimizin gözleri önünden ne SIÐDIRILAN YAÞAM YÜKSELMELERÝNE maktadýr. Yazýn günde 2-2.5 litre su tüketmeye özen ‘lhayaatlaþlnea n,b dmaislýikþmlýýskiýzylailnar,’ ukgcaeuççn tyia ak vgiamenli pgb eiklriiirmc?i Ydbüeilrðiree ðrkilameç ö imzrit a sb-ýazs- AbanhAkýarnradada’anynýýzn t. a sOmoðð oluunkm bvuee þko akyýrull lýg sbeeiçrrm -siaþ-. VDEÝVK üKcKuAAdLuTBn! Eýsýsýný ‘ T A H A M MKÜALLÜMMA D I ’ gösterin. k(cid:81)atliS ooldmaa vlýed ýmr. aKdoennt rsoulsyüuz t ümkaedtiemni nsdueyu d ivke- esid..iÝ.l þetne, bsuunstluarrdualann b, iyrui tdtue rMulaahnm huikraey’enlienr …hik aye- vhyiuaslsimntaeun þbeuyinmed d.i roMiðper,u tçr aoylo ýdlþaut ýrkðaoý-m- dztüeemnn,g yveüüdzceue tyduiuntanin dü- D Ý Y O R S A N I Z . . . sobdi, ak atülpk eyteimtmi etaznliðsiiy bounlug uylüakrýsneýnlt edcae ðoir tgai-- ya çýkmasýna ya da daha aðýrlaþmasý- BBbrhtmueiaÝIrnatyM aZR akhrdtý.ÝaAeao zh Dy s KKbçemtoaolcAEukukacsðNnýurNþaueýðýnn, mmDu Olýhý.,uý eÝny OsznANýa l,kþüb lÐöaeuEzarknl hIý doicnH lRane6l e b . tAl4nbKaai5seYmnþe þIlýtRae iþZrynrsmeýAýdilndnlaeNa ýdmb,rr .eýig ýmlO üzea,tpzýk inseuan,olyl d unsrveýoenr ,nab akasrikarçýa ý-ý sylldlü-eýar- ðtonokbdetmiýaaý.nyunk itDdzr mmeeauaröln amienob, md ytüubaudaa p ebdrkükl maeolbt iatnzk aeurb.cuk -aþeýYmns labbýuinanrieysrk-ýko imlkzlrae adsmdaaýne-k-- kdsdrdsziioüaouanrðpmþlkrdau.ülü aþeaCkplaykrat aniliaksla n t yarkb on ücaüniznl-uetýtn--e nçeSSaicrtIIrdCClkapeaAAikýln neKK omhrtlhaýdsesvaaeý, ,av dibalayiautklirae lkhdurþai an svtbnu seae re osk.yt lmsTtüdeiiakrkuathislsðrriaea.ðýu ,mkf Ainy ý ngmunmüýi ekzbabümsý iil selsçbm iükpoze z eskltyili karükik ntnokýbiresl,lee ýoi phyldrjk aiioed nil ün sö kszb,ike ýzeçcimnrlraaiadkiebðnz,is uan dkde kieakzna o lias dip lzsipaue-ý zý-grlý üp:)z, el dork(cid:81)otolitrD,u öenG(cid:81)nzsnuüeaaiznzla ulneeTi(cid:81)tknelþ,e el idersfnrliea dek dÖdnbre ezi iba k oetdhi raullýoa llþçziivbðýkký nekkirltlel eau iara ylrh.tkvgbýuanþüüýsva acfnuama uemndzdþ dlaausaian arm o uadtluuzdtoal zzicelkkad arak þaiðulnomm ýledlnldaaaledeunyy akðýýýannnntuç-.,.. ranlýk ve kalabalýk iþçi duraklarýnda, telaþla içi- yim. Tüy kon- akýmýný azal- karnýna girin, kumda güneþ banyosu yap- ne daldýðýmýz kýrtasiyenin geniz yakan koku- muþcasýna mayýn, denizde kýyýya paralel olarak yü- sleurn…da B, kizairma toakhutlad vae s týenbýfeýnþiýr glee çymaþeakd ýdðeýmmýezk g, ün- okumnzaunm, iar id koe-- GÜNEÞ VEYA SICAK ÇARPMALARI zün. Aç(cid:81)ýklaDrodkat oyüruznmuezyai nd.anýþarak hi- bmrnrkamegamdkouzðleüöiialnneuolýyzlz elOünidktdlairýlrmaü nyedeitnie t lli,yrrd’aasellaý yýil enkannýe, le,edr en, yö ýn pr dhaibtnteydmi. molmain iðegýaiç rsr rüniZ rez aetýtviaüýyrçirail maem çmmse lsimay karýýstoirýýrl iai þfizmakollaöþkn rmatanvtas ðaaiinvau e.ýdd tsryi e yçaý rþÝeýgaaeçna ik ul,tþb.erzuk ec dliyulllEieam alpaeeoarbiyrckrmluþ knruýidbyeýmtdnrzimealikees kuaur sþýi tçkaiýcþýraz n tlzonçdeaea emy gdcb dnýksan shfkiuasieaha ýabþakaýn açkdra l‘itfru,mtýl sl ei tkkaabadakkrýanrþna r liau i,kbmýriýbý m lý,,nr isiýlfe ios yaaýptialmsdkmrlraaernnaesalei f’. ae raaýy eid kkniFlknyMklrtdaaüeeed a d k.gdik mdçnr aýkte Kou eküaehs .aninb- r,lkcike-r ýyuiteüdnlra-i-nký-h- mMebnmþyaKnilçalainolieuemsüiriaracl… snký ýaçsdhYu,itþdl dta ürýimgýkýöýiðh earlky üblllcýzn ioaum a aicpayadr rrrrnüavssma ü eeMaöeþýli ’þranzykgtlannd.t,ae aoao ncakiiKyt,hln-nl-e atk ahmkialieðm,ýarnziudnnlý,re aaþcaeþ.te n. lHge-erair-miþ. kçbdtZddevkbeýuüaeauüatukrkshmlrþpclmiPAAlaumiüiruaela neÞÞgmaresdmlanýkýüIIisenu kRRun,ýeiliý bnene l,snlIIb ý neednmmuedðdasþeba aeþýýekemsa c i rymydkziýaicaieþvseaau nððiüviseýltpnriyra edein guiým viþ nazs v mýmgukesmhý dea,süuureaa ua laeobngrrýrrl n?seu baðueövibdn ý ,iþzþuer Ge lua,b mi k/tr ddrlük oshýuiah.eiöraln ýzalncmmcýA lmneuzvdnýuakmteþýllaýeelkzuealð/amýdzteý rþ ðýsr çlsbsma.iveilýý aneði iacrBes,ývrr i az i3unk pbgess dsknaig9möyioýnaa rclaea,zçðý ,ða4a cb ryaubsçlbkk ýeoeýrd týauae kh kzproueðokyd auiemlnkrlurrbemsýl eu.t. mrýanaa o acalrABgl sraaleyuýýsaaöýinsnrsnaýnllr ýý,rciu,ý vins dnaünçbaþeýýkaçlýn nukue kü,nýhl nba zavbaaarienüilty.lirtctiraiýnau.n,r c tleöa iýlysüaýmsnýe pergtöanrlaesy iyýdnoü.çnz(cid:81)ý keikmlnaalUçaeklbldznoaiyuamnnrannýitnzepr ýssotzmýeiilrýnllnyeýeuina rt.yhsilinalaaagkiztðizeaal-ii ulaþtýrýn. 18 7 Mesrure KULYA Zoraki tatil aþçýsý, bulaþýkçý, hizmetçi, eþimse müþteri. Hele bir sor; niye oy verdim... Bornova/Ýzmir O yüzden hiç sevmem denize gitmeyi. Sabah Biri çocuklarla yaz tatili mi dedi! kahvaltýyý hazýrla, ama sessiz ol; o tabaklar ça- Ben memurum, 20 gün iznim var. Ne zaman naklar birbirine vurmayacak: “Biz tatile geldik, Gözde TÜZER kullanacaðýmý da eþim belirler. 10 gününü burada da mý gürültü haným!” Kahvaltý yapýlýr, Ýstanbul hummalý bir þekilde komþularýmla bir ara- için önemli olan sadece kendi kullandýklarýdýr. çocuklar hazýrlanýr deniz için. Öðlen sahilde bir da hoþ muhabbetle durmaksýzýn kýþlýk hazýrla- Þunu koydun mu? Bunu koydun mu? Ha bir de þeyler alýnýp para mý harcanacak? Hayýr, sen ha- RRAAMMAAZZAANN dedik, bayram dedik, seçim dedik, tatili erteledik. Adile DOÐAN ruz. Bu defa konuyu seçime getirmemek için mak için kullanýrým (iyi ki varlar). Hep birlikte sinek kovucuyu koydun mu? Koskoca Dat- zýrlayacaksýn; ekmek arasý, yanýna içeceði, suyu. Ama iþte yaz geldi çattý. Bu yaz çok sýcak geçecek gibi görünü- Esenyalý Kadýn Dayanýþma Derneði ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Nedeni BEN YEMÝN ETTÝM eriþte, kýþlýk domates, biber, patlýcan hazýrlarýz. ça’da hiç sinek kovucu yok ya! Sonra bizim kü- Dönüþte denizde o kadar çok yorulmuþtur ki yor, zira þimdiden 30 dereceleri gördük. Ee deniz, güneþ, kum ya ise komþu olmalarý ve kavga etmek istememe- Çok yoruluruz ama inan benim için iznin en gü- lüstüre doldururuz her þeyi. Vururuz kendimi- aparta gelir gelmez çok hýzlý bir þekilde yemeði da toprak, çiçek, böcek zamaný geldi. Geldi gelmesine de kadýn- Bir baskýn seçimin ardýndan, Esenyalý leri. “Hayýrlýsý buymuþ” deyip, tartýþmayý baþla- OY VERMEYE, SEN YEMÝN ET zel günleridir. zi Datça yollarýna. Aparta vardýðýmýzda araba hazýrlaman gerekir; tatildeyiz ya insanýn iþtahý larýn derdi yazýn da devam etti. Kimi yazýn sýcaklarýndan çocuðu mahallesinden izlenimler aktaraca- madan bitirme niyetindeler. Görüyoruz ki sa- KÝMSEYE SÖYLEME! Kalan 10 günde zulüm baþlar. Hiç sevmem sürerken çok yorulduðu için, ki araba sürmek açýlýr yedikçe yiyesi gelir. Bu 10 gün yorulduðum nasýl koruyacaðýz diye, kimi okullar kapandýðý için çocuðu nere- ðým size. Kadýnlarýn neler tartýþtýðý- dece muhalif olanlar deðil, iktidara oy verenler denize gitmeyi. Deniz sevdasý biz kadýnlar için dünyanýn en yorucu iþidir sen bilmezsin, atar kadar yýlýn geri kalanýnda yorulmam. ye býrakacaðýný düþündüðü için, kimi de çocuðu aile büyükleri- ný, yaptýðýmýz sohbetlerden çýkanlarý, de korkuyor artýk. Çünkü kutuplaþmanýn izleri deðil, erkekler için. Eþim bir apart ayarlar Dat- kendini yataða, uyur. Ben yerleþtiririm her þe- Pikniðe gitmeyi de sevmem. Deli misin sen! nin yanýna gönderip aklý orada kaldýðýndan dertli. Ben mi? Ruhu mecburiyetleri ve istekleri anlataca- çok daha derin. En önemlisi þu; oy kullanýrken MALUMokul kayýtlarý baþladý, herkes “Çocuðumu daha iyi bir okula ça’da, oraya gideriz. Gitmeden iki gün önce yi, çocuklar da durmaz durduðu yerde “Ne za- O da ayrý zulüm. Her þeyi sen hazýrlarsýn, adam emekli, kendisi bir yaz kadýný olan ben tabii ki denizdeyim. ðým. Seçimin son haftasýnda herkes heyecanlýy- de hep korkuyla kullanýlmýþ ve bir þeyin deðiþ- nasýl veririm?” diye uðraþýyor. Kadýnlar ellerinde geçici ikametgah belge- baþlarým hazýrlýk yapmaya. Böreði, kurabiyesi, man denize gideceðiz?” Uyandýracaklar baba- mangalý yakar, eti piþirir, tüm iþi kendi yapmýþ KAVÝMLER GÖÇÜ BAÞLIYOR dý; sokakta oynayan çocuklarýn bile gündemi meyeceðini düþünüyor kadýnlar. Ama iþte, tar- leriyle farklý semtlerdeki okullara çocuklarýný yazdýrma derdinde. Eðitim kalacaðýmýz yer için gerekli malzemeler, larýný diye ödüm kopar. Sonrasýnda huysuz ha- edasýyla kurulur. Toplamak da kadýnýn iþi tabi. Çalýþmayan (her mahallede kreþ olmadýðý için ya da varolan seçimdi neredeyse. Seçim günü yaklaþtýkça ta- týþmadan da olmuyor. “Çocuklarýmýz yan yana sistemine veryansýn ediyor. Konu, “Herkes eðitimden bu kadar þikayetçi, çocuklarýn, bizim çamaþýrlarýmýz... Sýk sýk lini hiç çekemem çünkü. Bana tatil deme de ne dersen de kýzým. Ne kreþler korkunç fiyatlar çýkardýðý için çalýþamayan) anneler için lepler-vaatler pek konuþulmaz, onun yerine es- oynuyor, ayný kapýdan eve girip çýkýyoruz, biraz peki eðitimin bu hale gelmesinden sorumlu olan AKP yine nasýl iktidar ol- kontrol ederim eksik bir þey var mý diye. Eþim Zulüm ilk günkü gibi devam eder. Ben otel dersen de... yaz demek, tatil demek. Bavullar hazýrlanýyor, önce çocuðun prili atýþmalar ve liderlerin birbirlerine attýklarý da olsa birbirimize güven duyabilmek için kime du?”ya geliyor. Kendi mahallesindeki okuldan memnun olmayan, baþka ilaçlarý, kýyafetleri, kitaplarý, oyuncaklarý konuyor. Bavulun 3’te laflar konuþulur haldeydi. AKP’ye oy verenlerde oy verdin diye sormak istemiyoruz” diyor bir bir semtteki okula çocuðu yazdýrmak için uðraþan bir komþumla sohbet 2’si bunlarla kaplandýktan sonra geri kalanýna annenin eþyalarý ciddi bir sessizlik, en iyisinden kýsýk sesle ko- kadýn. “Eþimin ýsrarýyla AKP’ye oy verdim yi- ediyoruz. Þöyle tarif ediyor: “Ben oyumu AK Parti’ye verdim; çünkü onla- sýðýþýyor. Hele ki evde evcil bir hayvan varsa, babaya emanet et- nuþma vardý. Muhaliflerde “AKP kaybediyor ga- ne” diyen kadýn, eþinin o akþam kutlamalara rýn dýþýnda hem kimse yok hem de düzeltirse o düzeltir. Bize geldiler, kar- menin çok da güvenli olmadýðýný bilen anne, onu da kafesine ko- liba, patatesin kilosu da olmuþ 6 lira, kimseden katýlmadýðýný söylüyor. Bundan önceki seçim- þýlýklý kavilleþtik, Kur’ana el bastýk size oyumuzu vereceðiz diye, onlar da yuyor ve kavimler göçünü baþlatýyor. Bir elde valiz, valizin üs- de çýkmýyor ses seda” diyerek acayip bir umut lerde en önde kutlamaya gidenlerden olduðunu bizim yanýmýzda Kur’ana el bastýlar. Özellikle AK Parti’ye oy verenlere ön- tünde evcil hayvan, sýrtta çanta, yan çantanýn içinde oyuncaklar vardý. biliyoruz kocasýnýn. “Niye gitmedi?” diyorum; celik tanýyacaklarýný söylediler her konuda. Mesela eðitimde öncelik bi- ve diðer elden tutulan küçük çocuk... Göç, yolculuktaki vesaite Ýnsanlarýn böyle düþünmesine neden olan “Eski tadý kalmadý” diyor... “Peki neden oy ver- zim çocuklarýn olacak” diyor. Peþinden de bana “yemin et” diyor, “kimse- göre þekilleniyor. Yani otobüs kullanýyorsanýz baþka, vapur kul- somut pek çok durum da vardý aslýnda; örneðin di?” diye soruyorum, bana tepki gösteriyor; ye söyleme” diye. lanýyorsanýz baþka oluyor. Ve göç yolculuðunun sonunda kimi AKP’ye oy veren ve vermeyenler arasýnda çok “Bize her fýrsatta ‘koyun bunlar’ diyen CHP’ye Ýki yýl önce eþinden boþanmýþ, iki çocuk annesi, hiçbir ekonomik geli- anne/babanýn yanýna köye, kimi yazlýða, kimi de arkadaþlarla ta- ciddi bir tartýþma neredeyse hiç yaþamadýk. 50 mi verseydim!” diyor. Bir diðeri “Valla son bir ri olmayan, oturduðu binanýn merdivenlerini silerek, boncuk iþi yaparak tile gidiyor. Erkekler mi? Onlar yaz bekarý (Kiminin isteyip de bu- gün boyunca, birbiriyle rahat rahat konuþan, þans verdim. Ýþsizliðe çare bulsun diye oyumu ayakta durmaya çalýþan bir baþka kadýnla sohbet ediyoruz. Kocasý 400 li- lamadýðý...) ayrýlýklardan çok ortaklýklarý öne çýkaran, tartýþ- verdim” diyen kadýnýn, uzunca bir süredir iþsiz ra nafaka ödüyormuþ. “AK Partiye oy verdim, çünkü dediler ki o giderse SUYLA ÞAKA OLMAZ manýn sonunda “hayýrlýsý olsun”a baðlayan, olduðunu biliyorum. “Söz verdiler, 2023’te her nafaka hakký ortadan kalkar. Bu hakký onlar verdi kadýnlara, geri almasý- Ben, 21 aylýk oðlan, 8 yaþýndaki kedi ve oyuncaklar; anne-ba- öpüþüp ayrýlan kadýnlar çoktu. Parti kuruldu- þey yerine oturacak. Çünkü bir hedefleri var. ný da bilirmiþ.” O da tembihliyor beni “N’olur bana böyle dediklerini kim- banýn deniz kenarýndaki evlerine gitmeyi tercih edenlerdeniz. ðundan beri AKP’ye oy verdiðini bildiðimiz, Ben de bu hedefe inanýyorum ve bu yüzden seye söyleme” diye... 30 yýldýr deðiþmeyen anne sözü olan “Suyla þaka olmaz”ýn da ne hatta daha önceki seçimlerde parti adýna çalýþ- oyumu verdim. Her þeyin bu kadar çabuk de- Baþka bir kadýn “Belediyeden gýda, yakacak, kira yardýmý alarak ayak- kadar önemli olduðunu anlayan kýsýmdayýz yani. Söz konusu de- malar da sürdüren ama bu seçimde fikrini de- ðiþmesini elbette beklemiyorum, zaten ülke zor ta duruyorum” diyor. Gördüðü muameleden çok þikayetçi; nizse dikkat edilmesi gereken onca nokta var. Sýralayalým: ðiþtirdiðini söyleyen çokça kadýn vardý; “biz ar- durumda. Biz de sa- her seferinde gururunun nasýl kýrýldýðýný gözleri dolarak 1- Uzmanlar saatler konusunda kesinlikle haklý. 11-15 arasý ke- týk oy vermeyeceðiz” diyenlere çok tanýklýk et- býrlý olacaðýz. Ama anlatýyor. “Yine de oy verdim çünkü hem içerde hem sinlikle dýþarý çýkmamak gerekiyor. “Baþýna güneþ geçmek” de- tik... Sebepler çok çeþitliydi; kimisi “O bende bizleri düþünüp, dýþarýda düþmanlara karþý mücadele eden tek parti nilen þey tam bir gerçek. Dikkat edilmeli. kalsýn” diyerek anlatmýyor, kimisi ise özellikle ellerini çabuk olarak görüyorum” di- 2- Saat 11’e kadar park ya da bahçede takýlabilirsiniz. Ama o bizim bölgemizde parti yöneticilerinin tutu- tutsalar iyi olur” yor. Ekliyor “Er- zaman bile güneþ koruyucu sürmek ve þapka þart. mundan, belediyeden duyduðu rahatsýzlýktan, diyor gülerek. doðan olmasa 3- 15-19 arasý denize gitmek akýllýca. Ama yüzme bilmeyen bir ama en çok da eðitim sorunundan dem vuru- Öyle bir se- bu ülke iki sa- çocuðunuz varsa, mutlaka deniz oyuncaklarýný yanýnýza alýn. yor, ve artýk partiyi baþkasýna savunacak derma- çim ki bu, bi- at içinde Ya- Gerçekten çok eðleniyorlar. Ancak gözünüzü bir an olsun ayýr- ný kalmadýðýndan söz ediyordu. zim mahal- hudilerin mamak gerekiyor. Bu bebeler her an her þeyi yapabiliyorlar. Seçimler oldu bitti, üzerinden 3 hafta geçti. lede herkes eline ge- 4- Denizden kumla geliyorsanýz evi yeniden temizlememek Yeni sistemin yansýmalarý henüz bir tarafýn za- mutsuz, çer, din de için gelir gelmez çantanýzla beraber banyoya girin ve çocuðu fer duygusuyla bir tarafýn da yenilmiþlik duygu- herkes kay- iman da elden banyoya sokun. Çantanýzdaki kýyafetleri burada çýkarýn. Böylece suyla hareket ettiði bir “ne oldu þimdi?” tartýþ- gýlý... Peki gider.” Tatil nelere kadir Taksitli tatil evdSeo onl uoþlaabrailke cdeekn ikzu nme tkeapdealre reiðnldeennc eklui rotlusala dbail,i rçsoinciuzk.lar için bir myeardsýe onl aaryanke nsü dreüvyaomr. Bediziyimor .y Paaþatamteýsminýz s koaðladnýðýný þkiamzadni dkýi?m o kadar da tehlikeli. En kýsa zamanda çocuklara yüzmeyi öðret- fiyatý 3 haftadýr ayný mesela... mek ve elbette “suyla þaka olmaz” sözünü kulaðýna küpe yap- Seçim öncesi yan yana geldiðimiz, “Bu sefer Yüksel YILDIZ mak gerekiyor. AKP’ye oy vermeyeceðim” diyen Zahide ÇERÝKÇÝ KÝPER Ýki kiþi çalýþýyor olsanýz bile tatilin ortalama Pendik/Ýstanbul kadýnlarla seçim sonrasý Tuzla/Ýstanbul ekonomik bilançosu dört kiþilik bir ailede hafta- yine buluþuyo- Koca yýlýn yükünü, kirini, pasýný alýyormuþ gi- lnýkü þiküi ybeind ilðirian iczi viçatriðýnindiaz. fBitui ld fait iþl ub udrenmuenku;z tdaatnil dgöe-- çalýþÖmzeal hbairy aþtirýmkedtat eb içra dlýeþfýyao trautmile 2 g0id yeýbllýikl- YAZ=SORUN PATATES SOÐAN rökvðntmbfaaüaeýiudmraz,bd e çblsçdBeaad oýgioa m urlikbrdeüðkkh.a . i a. ö niba ç himdg nOy eaoiaooieþsüi nldltzllýgimal duþ nisd bomünýu e iyuyiblena r, a üo þinb dl stnarýtkrçe u oe ul dsabzoca kn.erlieirn lköýhrramküþnao yTimym bnm kaþüaaçreluiamaneabeor m1ltyak esi2klýitiaantkal, ae ýyrden mrotskkaký la illetbýa l blms abasneblzyimtaeorraetiiai hlcçtlyddýekp.eb.ia mu ýÖe nam, eð ns yd yesayýaaacaýl manmneçmahkkdiý iýaýmbacdopezanrý ia lc ýriatasn kd e ayrhtredýý eýannesabanbüðtaýk rifeýdirry i t llpt aaýaya,htðei lmseeçzaodýenomilncfýlýnnea------i lllztlçmçtþeaeýaaeaýmamrcrattylbýliýei, emlþiHK lýal ok n aeveddyal.alar aranaoaÞ dkadrrnbhdilp ek eýmu inaeiag dr t. kg a udl ünüHidiöidð irmcy le erikkekidüis mr eae ügtmzkodyisrmeþeeikleaþübiaünks miýðbzibnn egzn;blia i lei ei lrsaiyonn.nlle oerein ücmçEnoay ðrlzlaýs, la ka a, voml nitergýübnayrþu.a,uel a r iý dkrpf ohþ rniaýeaoç sanlckmm mizttnr iýeeli!sçbeaiekuznlýoy ülaryþ ögeðm s t ýnvirozeaüunduca, tlnn k teeherbuo ýýl lts kili lkelkeekraigaiþ rarln gizaýea,tknm eýrtm mýkmuihlks ðilc raokaAaaki umadtdnmmyýeyznüaagilýaaaz------i lDbyebyðYnuaBem.udaü ooh ruB ifinemþllmaþe i e ymezpt tt,rikýeke akaldlvoa ie kryleçye lodakýadeanaslleebaalað zýkýt e ar r þegbuttdaklýaniaeoaý kesrkenik rfii ðma þöy,lçbsa tiiior tiliilmi vt rneelevrhelae m.ukieeedl nz e zB .briü ç t.nrdkGi aa oðzdi Saan ekyücadorhyansuanitünaami eknüýtkþ rznllý sa üdaun öodkýtlnse kddlaaýabd þe ýaennçtyniu m ri. aa ýtgl ðtp li slýailaenYuýlayýlþýikkçýe r loan ioe sia ççþirrdg liz auiaiatidaeniyçllmmncýa.in ioþ,.eanl .e aer,kdkkb. ulkrbýüd.oi-im-im-e-r.i zdgpc“llgaçsezeeüaBeoöimornrkykzüictdrie n eyaüzluçmeYYaltiündro nk AAþseýk re k ,zyteZZo bnl, ýeagy ak.IIalu k NNlçramüzO,ei i ol.nmdvbhe rkagOkýeiea aun)nie brn nk dnlal bEa udamiutg zeasngareyi gýehek tue i dpskiös meçç lnutle tienniaoyeeieðysdd, jllm zr iu oedesenycgom ruoe,ria.bü r.hm,z rkpl iza ucç riKaeeemmlnüonictlikkamc,m miia v tuchhbðelaibeakea ia ýrükçkzlçlvl ade ??y kamumzrer üolz o.“Yýdýe knýþlB?Hr,aaev a du”ubazrdyn kan a f Tlne udot.dek.aüa.o.ark a/ anm(stÇkau Kbanohktonl iaralenialbcanjýehdlyclluureeaýcraýeyý k rorae snoe lýçoklna oisirloçç klbnr.rumui oc ýuneeAnndyucint /m, oeuðh btelçkrðaoðuaaano.urip uy bl aclrç”lsaa Eatuui doelt lasaemkbbe cvrodn eunedýbisncyantkriiüaýz kihae glyeçoalza byecüü ooml elmrainkdeknrir-a--.ai- ced ebPdþüAýitykZüoleAnfrirR lyiap AaPrat.er uýBt?krði”þialrre eluidkr mysiminyoob eýrresþyu ut kefPazyiý .nayozk Eazdgrov at ýnpna eriualýçn ýnsþzakdoduyalriaað yoarm.c oakr Spý,Dn ri ya “b idýöaSðt Aasia;fiey þzakt“releeeyýH Çy sýyksaþyo-loaull er aasdrn .bkou TýSÝauinaalyðnkl þ,vaoav m EaAkg“nrne Geasa brituddieZ.ki.eÇtr.niýcit nz Öi,ekmkn gG yoð“Aaa aiHlyivdo ehzb geAýy ,výn s unraubeö Ký.dnbru.npzH.ia aun lanKüöhþ utAca vnöaabI edevür ti 3NýetrrefnVnü i dsrtyhdll eaiaüaaensDrcGrtyf o týetýt AüýnðaaaþðA K arA myAiiötzPnnýKýrn”a’-eýyý n- yPcdeoeaa rðrþ dutiinimezlii,ð dmmaiilm iih szaaaa ; anbnyýinylrdeoýmidrðsiliyaunornizr ”hd s eduaninçyü? esz” a kydçýezai-ýr,- ibnadþe duruyor... ðýna gidiyor ya da bütün yazý evde geçiriyor. tatil bu... 8 tarih 17 METAL ÝÞÇÝSÝ KADINLAR 24 HAZÝRAN SEÇÝMLERÝNÝ DEÐERLENDÝRÝYOR Ayrýþtýrýlmaya, ÝSVÝÇRELÝ KADINLARDAN ÜCRET EÞÝTLÝÐÝ GREVÝ Bir siyasetçi bile ‘Gece Elbette sorulacak sömürülmeye vardiyasý kalksýn’ demedi ‘dur’ demek için... ‘boþa geçen’ Nursel ÝNALCUK Ayþe ÖZ Batýkent/Ankara Sincan/Ankara Batýkent Pir Sultan Abdal Kültür Der- zamanýn hesabý! Seçimler geride birçok tartýþma býrakarak neðinin 2 Temmuz etkinliði yaptýðý bitti. Sincan Organize Sanayi Bölgesinde cemevine gidiyoruz arkadaþlarla. Et- çalýþan metal iþçisi kadýnlar arasýnda da se- kinliðe katýlanlardan pek çoðu da ka- çimle ilgili tartýþmalar yürüdü. Ýþçi kadýn- dýn olunca bir seçim sohbeti yapma- lar seçim sonuçlarýný nasýl deðerlendiriyor, dan gitmeyelim diyoruz ve sohbete baþlýyoruz... nasýl oy kullandýlar, gelecek hakkýnda öngörüleri Konuþtuðum kadýnlardan biri sonucun bekle- neler; iþçi kadýnlarla sohbet ettik. nen bir sonuç olduðunu söylüyor. “Beklentilerim Daha önce AKP’ye oy veren birçok metal iþçisi çok ama karþýlanacaðýný düþünmüyorum” diyerek Müslime KARABATAK Her koordinasyon kendi grev örgütleme biçimini Alanlarý dolduran kadýnlarýn yanýnda onlar da yemek kullanmýþtý. Kimi fabrika ve iþyerleri önünde bildiri yapýp daðýtýyordu. kadýn sandýða gitmeme konusunda fikir birliði yap- devam ediyor: “Demokrasi olmalý ülkede. Demo- mýþ gibiydi. Örneðin grevi engellenmiþ 27 yaþýndaki krasi koþullarýnda bir seçim yapýlmalý ki önceden Ýsviçreli kadýnlarýn eþitlik mücadelesinin daðýtýyor, kimi mahallelerdeki kadýnlarýn evlerine gi- Greve çýkamayan iþçi kadýnlar da vardý; onlar da bir kadýn iþçi “Bu zamana kadar hep Reis’e oy ver- tahmin edilmiþ sonuçlarla karþýlaþmayalým.” Ýki geçmiþine, bugününe ve geleceðine baka- diyordu. Yazdýklarý manifestolarý yerel basýna gönde- fabrikalarda, hastanelerde, devlet dairelerinde, okul dik, fakat seçim sandýðýna bile gitmedim. Çünkü öðrenci çocuðu olduðundan, emekli olduðundan lým bu yazýda. riyorlardý. O yýlýn 8 Mart’ý grev heyecanýyla geçmiþti, ve kreþlerde ayný renkleri giymiþlerdi. Hastanelerde hayatýmda bir þey deðiþeceðine inanmýyorum. Kim- bahsediyor ve 800 lira maaþ aldýðýný söylüyor. “Se- Önce 1990 Martýnda Ýsviçre’nin Jura daðlarýn- mayýs ayý yine grev için etkinliklerle geçiyordu. eþitlik taleplerinin yazýlý olduðu broþürleri hastalarla se bizi düþünmüyor, bir siyasetçi bile gece vardiyasý çimlerin bitmesiyle zamlar geldi. Vadettiklerine daki Valée de Joux bölgesindeki bir toplantýya Bazý gazetelerde çýkan ‘herhangi bir iþ durdurma- paylaþmýþ, okullarda öðrencilere görev paylaþýmý üze- kalksýn demedi; taleplerimize kulak týkadý. Seçim gelince zaten kimse inandýrýcý bulmamýþtý. Sadece uðrayalým. Burasý dünyaca ünlü Ýsviçre saatlerinin nýn iþyeri barýþýný bozacaðý’na ve ‘kaybedilen zama- rine dersler iþlemiþ, devlet dairelerinde eþit ücret “Geçen yýl aldýðým bir tiþört ile bu yýl aldýðým arasýnda birbirlerine laf soktuklarý bir zaman sanki. Oysaki her þey kendi kesimine hitaben söylediði þeylerdi” diyor. beþiði sayýlýyor. O güzelim saatleri üreten iþçiler, iþ nýn ücretlerden düþürüleceði’ne dair tehdit yazýlarý- üzerine konuþmalar yapýlmýþ, fabrikalarda iþ yavaþ- yüzde 40 zam olmuþ” diyen 28 yaþýndaki bir metal iþçisi ise ateþ pahasý olmuþ. Aldýðýmýz zamlar vergilere gidiyor. Biz Baþka bir kadýn “Çok umutluyduk, bu sefer çýkýþý yaptýklarý bir sendika toplantýsýndalar. “Eþitlik na raðmen saðlanan katýlým grev komitesini bile þa- latma ve uzun molalarla greve bir þekilde dahil ol- her þeyin ateþ pahasý olduðundan yakýnýyor. “Ýþçinin maaþý- bu hayatýn en zorunu yaþýyoruz. Ayýn sonunu zor getirirken gerçekten bir þeylerin deðiþeceðinin ýþýðýný her- için verdiðimiz oylarýn üzerinden neredeyse 10 yýl þýrttý. Ýþçi kadýnlar dýþýnda ev kadýný, anne, tüketici muþlardý. na zam vermiyorlar ama patronlar için OHAL’i kullanýyorlar. son model spor arabasýyla Meclise giren milletvekili var. keste hissettik. Sonuçlardan anlaþýldý ki yeterince geçecek!” diye açýyor bir iþçi kadýn konuþmasýný. bütün kadýnlar sahiplendi bu grevi. Alman bölgele- KADINLARDAN ÇALINAN Her þeye zam zam... Yakýnda Kemal Sunal filmi gibi zam da Bunlar bizi düþünmez. Çok güvenim kalmadý artýk” diyor. hissedememiþiz. Alan çalýþmalarýmýzda bizlere oy 14 Haziran 1981’de halk oylamasýyla “Kadýn ve rindeki kadýnlar, 19. yüzyýldaki iþçi hareketinin sloga- SADECE PARA DEÐÝL zam derken bayýlýp fenalýk geçirmezsek iyi” diye konuþuyor. ‘TOPLUM OLARAK KARAKTERÝMÝZÝ Geçmiþte AKP’ye oy veren, AKP için seçim çalýþmasý ya- vereceðini düþünmediðimiz insanlarda bile bir erkek yasalar önünde eþittir. Yasaya göre, özellikle, nýný deðiþtirip “Wenn Frau will, steht alles still / Ka- Kadýnlarýn bu beklenmedik çýkýþý politikacýlarý BOZDU BU ADAM’ pan kadýn iþçiler bugün bu durumdan utanýr halde. Genel enerji yakalamýþtýk, çok güzeldi” diyor. Malimüþa- aile, eðitim ve iþ alanlarýnda eþitlik olmalýdýr. Kadýn- dýnlar isterse, her þey durur” diyordu. Fransýz bölge- adým atmak zorunda býraktý. Ve beþ yýl sonra 1 Tem- vir olduðunu, OSTÝM’de çalýþtýðýný belirten kadýn, lar ve erkekler yaptýklarý eþit deðerdeki iþler için eþit lerinde pankartlarý “Les femmes bras croisés, le muz 1996’da anayasal ücret eþitliði hakký uygulamaya Genel olarak Mecliste MHP’ye, cumhurbaþkanlýðý seçi- olarak iktidarýn dilinin kadýn konusunda sert olmasý, kadýn- “OSTÝM esnafý çok zor durumda. En az 30-35 se- ücret almalýlar” kabul edilmesine raðmen, kadýnlar pays perd pied / Kadýnlar kollarýný baðlarsa, ülkenin konuldu. minde Muharrem Ýnce’ye oy veren iþçi kadýnlarýn sayýsý hiç larý ve çocuklarý gözeten yasalar çýkarmamasý, hayat pahalýlý- dengesi bozulur” sloganý süslüyordu. nelik aile þirketleri þu an iflas noktasýna gelmiþ hala ücret eþitliði hakkýný alamamýþtý. Fakat... Çýkarýlan eþitlik yasasýnýn üzerinden 37 az deðil. Bunlardan biri de 36 yaþýndaki metal iþçisi bir ka- ðý, grev kýrýcýlýðý, vergi dilimi, FETÖ maðduriyetleri iktidarý Güvencesiz koþullarda çalýþan, çocuk, yaþlý bakýmý dýn. Erdoðan için “Bu adam kadýnlarý sevmiyor, iþçileri sev- en çok eleþtirdikleri konular. Ýþçi kadýnlar ayrýca AKP’nin durumda. Her gün yeni teþvikler geldiði söyleniyor Ama eþitsizlik sadece ücretlerde deðildi. Evde yýl, yasanýn uygulanmaya baþlanmasýnýn ardýndan 22 ve ev içi emeðinin deðeri verilmeyen, televizyonda, miyor, çocuklarý sevmiyor, kendinden baþka kimseyi sevmi- özgürlük ve eþitlik isteðinin önünde bir set oluþturduðunun ama teþvikler tamamen geçici. Sigortayý bir ay, üç çocuk bakýmý, temizlik gibi monoton iþler hep onlar- yýl geçtiði halde kadýnlar erkeklerden hala yüzde 20 okul kitaplarýnda sistemik bir cinsiyetçiliðe maruz yor” diye söze girerek devam ediyor: “Gözümüzün içine ba- da farkýnda. Ortaya çýkan tablo þu ki, Sincan Organize Sana- ay erteliyorlar. Sadece geçici çözümlerle þu an dayken, sosyal güvenlik planlarýnda anneler tanýnmý- daha az kazanýyor. Bu oran 1996’daki orandan sadece kalan kadýnlar fuþya renkli þallar, tiþörtler, hýrkalar ka baka yalanlar dolanlar... Toplumun genetiðini de bozdu. yideki metal iþçisi kadýnlar içinde oy kullanmak için sandýða ekonomi sürdürülmeye çalýþýlýyor.” deðerlendir- yordu. Emeklilik güvencesi verilmiyordu kadýnlara... birkaç puan az. Ücret eþitliði þirketlerin keyfiyetine giyerek greve katýldýklarýný gösteriyorlardý. Mahalle- Nasýlsa ispatlayamazlar diye herkes yalancý oldu. Millet ön- gitmeyen, gitse de Erdoðan’a ve AKP’ye oy vermeyen, daha mesi yapýyor. Saat sektörünün kalbi Valée de Joux bölgesindeki býrakýlmýþ. Ýþçilerine verdikleri ücretleri açýklamayan, lerde, endüstriyel bölgelerde, komünlerde, büyük ceden halkýnýn, ezilenin yanýnda olurdu; þimdi güçlünün önce AKP’ye çalýþmýþ, ama bugün politikalarý nedeniyle “HDP barajý geçmeseydi eðer, Meclis aritmeti- yüzde 46’sý kadýn olan binlerce saat iþçisinden 3500 yasak olduðu halde ücret eþitsizliði yapan þirketler piknikler düzenlendi; konuþmalar yapýldý. Sokaklarýn yanýnda oluyor. Toplum olarak karakterimizu bozdu” diyor. AKP’den vazgeçen kadýn iþçiler çok fazla. ði çok daha farklý olacaktý” diyen bir kadýn ise ada- franktan az alanlarýn yüzde 93,2’si kadýndý. Erkekle- hala cezalandýrýlmýyor. adlarý deðiþtirildi, sokak tiyatrolarý, konserler ve yü- letsiz seçim sisteminden çok rahatsýz olduðunu rin ise yüzde 68,6’sýnýn aldýðý ücret 5000 franka ka- UNIA sendikasýnýn verilerine göre, kadýnlar yap- rüyüþler yapýldý. Erkeklerden de destek geliyordu. vurguluyor. “Aptal yerine konulduðumuzu düþü- dar çýkýyordu. Eh tabii, zamanýn týkýr týkýr iþlemesi týklarý ayný iþ için erkeklere oranla her ay 600 Frank nüyorum ve artýk tahammül edecek halimiz kal- bu kadýnlarýn mesleði ve elbette onlar sorgulayacaktý daha az kazanýyor. Kadýnlardan her yýl ortalama 10 Seçim sonuçlarý hayal kýrýklýðý mý! madý. Buna bir dur demek zorundayýz. Bunun için geçen bunca zamanýn hesabýný. milyar frank çalýnýyor! de örgütlü olarak birleþmemiz lazým. Aksi taktirde 28 yýldýr meslekte olan ve yeni gelen, iþi öðrettiði Bu eþitsizlik sadece her ay alýnan ücretle sýnýrlý bizi daha çok ayrýþtýracaklar. Seçimin ülke için çok erkek iþçilerle ayný ücreti almak zorunda býrakýlan kalmýyor; vergi ödemeleri ile emeklilik sigortalarýný önemli olduðunu düþünmüyorum. Çünkü bu sis- saat iþçisi ve sendikacý Liliane Valceschini, “On yýldýr da etkiliyor ve kadýnlarý çalýþýrken ve yaþlýkta yoksul- Tüm dostlara merhaba. Evet bir seçim tiyatro- nin, doðu ve güneydoðuda belediyelere atanan kayyumlar tem iþ birlikçi bir sistem ve asla halka yönelik bir yerimizde sayýyoruz. Artýk dikkatleri çekmeliyiz. Ne- luða itiyor. Özellikle çocuklu bekar anneler bu eþit- su sona erdi, ama yaþam ve mücadelemiz bit- ve bölge halkýna yapýlan zulümlerle göçe zorlamalar oldu- sistem deðil. Ayýþtýrýlmaya, sömürülmeye dur de- den greve çýkmýyoruz?” diye önerdi. sizliðin en büyük maðdurlarý. medi. Bitmeyecek. ðunu düþünüyorum. mek için birlik olmak zorundayýz.” Liliane ve arkadaþlarýnýn o günkü toplantýda ko- YENÝ / YÝNE BÝR GREV Türkiye’nin bir deðiþime ihtiyacý olduðunu Bu seçimlere iliþkin güzel þey ise, 24 Haziran se- nuþtuklarý öylece silinip gitmedi tarihte. Kadýnlarýn 14 Haziran 1991’de “Rüyadan daha iyi, kadýnlarýn düþünenlerden biriydim. Mevcut iktidarýn çimlerinde büyük bir fedakârlýk ve kararlýkla sandýk- genel grev fikrini Sosyalist Partili sendikacý Christia- grevi!” diye çýkýlan grev, eþitsizliðin katlanarak sür- deðiþmesini bekliyorken, 24 Haziran seçim sonuçlarý, son lara sahip çýkarak Türkiye demokrasi güçlerinin ne Brunner, Ýsviçre Sendikalar Birliði’ne (USS) taþý- mesiyle bu yýl tekrar tartýþýlmaya baþlandý. Sendika- dönemde umudu yeþermiþ kesimde hayal kýrýklýðý yaþattý. umudu olduk. “Senle Deðiþir” þiarýyla barajý güç bir- dý ve 1990 Ekiminde birliðin ulusal kongresinde lar ve kadýn örgütlerinin aldýðý kararla yeni/yine bir Ben de dahil. liði ile aþarak, baþardýk. Bu durumda ortaya çýkan tek 1991’de bir grev yapýlmasý kabul edildi. ‘kadýn grevi’ gündeme geldi. Bu sefer “Daha fazla Seçim sonuçlarýna göre kendisine sol, muhalefet gerçek ise örgütlenmeli, umudu ve mücadelemizi YARIM MÝLYON KADIN ALANLARDA hayal etmiyoruz, greve çýkýyoruz” diyor kadýnlar. 14 diyen kesimin oy oraný azýmsanmayacak kadar. Ama sürdürmeliyiz.Yeter ki bizler 24 Haziran seçimi ön- 10 yýl önceki oylamanýn yapýldýðý 14 Haziran, bu Haziran 2019’da çýkýlacak grev için hazýrlýklar baþla- ülkemiz milliyetçi ve Ýslamcý bir koalisyonu seçti. cesinde yakaladýðýmýz heyecaný, dayanýþmayý ve inan- sefer grev günü olarak seçilmiþti. Grev kararý, iþçi dý. 22 Eylül’de Bern’de “eþit ücret için ve cinsiyet ay- Göründüðü kadar kötü olmayan, umut verici sonuç- cý yitirmeyelim. “Asla gitmeyecekler” yanýlgýsýný dü- kadýnlarýn talepleri ve öncülüðüyle alýnmýþtý. Sen- rýmcýlýðýna karþý” büyük bir eylem yapýlmasý planla- lar da mevcut. AKP tek baþýna iktidar olamadý. Þimdi þünmeyelim. dikalarca ama merkezi bir örgütlenme yapýlmadý, nýyor. Erdoðan 8 partili bir Meclisle karþý karþýya ve her ka- Sen baþlat, gerisi gelir. sadece bölge koordinasyonlarý kuruldu. Buna rað- rarda ortaðý MHP’nin onayýný istemek zorunda. GÜÇLÜYÜZ, KAZANACAÐIZ... men greve yarým milyon kadýnýn katýlmasý, soru- * Ursula Gaillard’ýn ‘Mieux qu’un rêve, une grè- 24 Haziran seçimlerinin en kötü süprizi MHP’nin do- nun kadýnlar açýsýndan ne kadar yakýcý olduðunu ve! La grève des femmes du 14 juin 1991 en Suisse’ ðu ve güneydoðuda oylarýnýn yükselmesi. Bunun sebebi- Serap DDEMÝREL/Yenimahalle/ANKARA gösteriyor. kitabýndan faydalanýlmýþtýr. sinema 16 sýnýrlarýn ötesinde 9 BÝR DEÐÝÞÝMÝN HÝKAYESÝ: Göçmen kadýnlarýn ortak mücadelesi KKKKKiiiiiBBBBBRRRRRiiiiiTTTTTÇÇÇÇÇiiiii KKKKKIIIIIZZZZZ Çýnar ALTIN / Sarya TUNÇ Londra Ýngiltere’de yaþayan Türkiyeli göçmen kadýnlar olarak sorunlarý- mýzýn özel ve farklý olduðunu düþünüyor olabiliriz. Aslýnda Tür- kiye’deki Suriyeli, Fransa’daki Faslý, Ýngiltere’deki Türkiyeli ya da Hintli kadýnlarýn sorunlarý ayný, anlatýlanlar çok tanýdýk. Dünyada pozitif ayrýmcýlýk, cinsiyet eþitliði gibi kampanya ‘fýrtý- nalarý’ kopartýlýyorken, ne yazýk ki bunlar gerçek yaþamda alýnan fonlar sayesinde yapýlan vergi indirimleri ve ‘pozitif’ þirket reklamlarý düze- yinden öteye pek gidemiyor. Kadýnlarýn kendi sorunlarý temelinde ör- gütlenme bilincine ulaþmasý deðil, sýnýrlarýný devletin ve patronlarýn belirlediði ‘haklar’ çerçevesinde kalmasý isteniyor. Dünyanýn her yerinde her etnik kökenden göçmen kadýnlara ise bunun bir kat daha fazlasý yaþatýlýyor. Burada da birçok farkýndalýk kampanyalarý/reklamlarý yapýlýrken, kaçak durumundaki, oturumu ol- mayan göçmen kadýnlar dýþarýda tutulup, hatta bazý ‘kadýn’ kurumla- rýnca devlete ihbar edilebiliyorlar. Azýnlýk kadýnlar, bir yandan içinde bulunduklarý ‘yabancý’ toplumda ýrkçýlýða karþý mücadele ederken, diðer yandan bu kadýnlar, daha fazla ýrkçýlýða maruz kalmamak adýna yaþadýklarý sorunlarý dýþarýya anlata- mama sorunu yaþýyor. Kendi topluluklarý içinde sorunlarýn üstünün örtülmesiyle karþý karþýya kalýyorlar. Dünyanýn en çokkültürlü þehirlerinden olan Londra’da, göç- men/siyahi kadýnlar arasýnda yürüttüðü kadýn mücadelesiyle ön plan- da olan Southall Black Sisters’tan Meena Patel iþte tam da azýnlýk ka- Hilal TOK bancýlaþmasý ve gündelik yaþantýsýnýn sýra- tarya üçlemesinin son filmi olan Kibritçi dýnlarýn yaþadýðý bu sorunlarý anlatýyor... danlaþmasý deðil, ayný zamanda aile iliþkile- Kýz, her ne kadar 90’lý yýllarýn Finlandi- FÝNLANDÝYA’NIN Daha ilk sahnesinde kendini bir ri içindeki yabancýlýk, ait olamama ve o ‘aile yasý’ndan bir iþçi kadýnýn yaþamýndan ke- 90’LARINDA NE GÖRDÜK? Southall BBlack SSisters nne zzaman kkuruldu? AAzýnlýklarýn kkadýn mmü- kibrit fabrikasýnýn içinde, ban- baðlarýnýn’ ahlak ve maddiyatla iliþkisini de sit sunsa da yabancýlaþmanýn kabul ediliþi cadelesi aaçýsýndan nneler yyapýyorsunuz? týn baþýnda buluyor izleyici. görüyoruz. ve hatta fark edilmeyiþi gibi birçok duru- ÖÖTTEEyandan filmde televizyon izleme sah- Southall Black Sisters, 1979’da Southall’da iki kadýnýn öldürülme- Koca bir aðaç kütüðünün doð- Annesi ve üvey babasýna kira ödeyen mun hâlâ varlýðýný ve gerçekliðini koru- nelerinde ülkedeki ve dünyadaki politik atmos- sinden sonra kurulan ilk siyahi kadýn merkezi oldu. Biri yýllarca gör- rama makinesinden, incecik Ýris’in fabrikadaki yoðun günün ardýndan masýyla önemli bir yer tutuyor emek sine- fere de yer veriliyor. Ülke sokaklarýnda ve dün- düðü þiddet yüzünden intihar eden, diðeri erkek çocuk doðurmadý di- bir zemin biçimi almasýný ve sonra bir kib- bir görevi de ev temizliði ve yemek yap- masý listesinde. Saatlerini fabrikalarda ge- yanýn birçok yerinde sokaða taþan protestola- rite evrilmesini gösteriyor kameralar, maki- mak. Elbette burada iþçi kadýnlarýn iþleri- çiren, her gün ayný biçimde çalýþan bir rý sýrasýyla aktaran haberler 90’larýn politik ha- ye kýzýyla beraber kocasý tarafýndan evinde yakýlan iki kadýn. Irkçýlýða nelerin karþýlýklý sesleri ilk diyaloglar olarak nin sadece fabrikadan ibaret olmadýðýný kadýnýn yaþamýnýn ailesine baðlý oluþu ve vasýný sunarken o zamandan bu zamana deðiþ- karþý omuz omuza mücadele ederken, siyahi kadýnlarýn yaþanan bu sunuluyor. da gösteriyor Kibritçi Kýz. Bu da hâlâ ta- tüm bu çýkmazýn içinde bir ‘koca bularak’ meyen militarist baský da yansýtýlýyor. Filmde duruma sessiz kaldýðýný hissediyorduk. Bunun daha fazla ýrkçýlýða ma- Belki de filmin sonunda anlayacaðýmýz nýdýk olduðumuz, en içeriden bildiðimiz kurtulma umudunun gerçekliði var. yer yer çalan müzikler, gösterilen Finlandiya ruz kalmamak adýna uygulandýðýný gördük. Biz buna karþý çýktýk. ‘Bu- bir mesajý daha en baþýnda veriyor bu sah- bir gerçeklik... Kendisine kalan kýsacýk vakitleri sýca- sokaklarýyla az çok Fin kültürü ile tanýþýyoruz nu açýkça tartýþmalýyýz; þiddete ve tacize uðrayan kadýnlarýn bir alter- nede Finlandiyalý yönetmen Aki Kaurismä- Oldukça az diyalogla oldukça çok þey an- cýk geçirmek için hayatýnýn aþkýný arýyor. ama bu yerel kültür, küreselin esintisine o ka- natifi olmalý’ diye yola çýktýk. Zamanla, kadýnlara yalnýzca psikolojik, ki: Deðiþim. latan sözcükler sýðýyor filme. Belki bazý iz- Ancak bunda da hayat güzel olanaklar dar karýþmýþ ki ayýrt etmek çok zor. hukuki danýþma desteði vermekten ziyade, karþý politika yürütüp kam- leyicilere bu sebeple soðuk bir film olarak panya yapan bir örgüt olmamýz gerekir diye düþündük. Kibrit fabrikasýnda çalýþan Ýris’in deðiþi- sunmuyor Ýris’e… Aþýk olduðu adamla Ancak þunu belirtmek lazým; iþçi kadýnlarýn da görülebilir ama bu soðukluk salt, basit mini, hayal kýrýklýklarýný, ailesine ve haya- bir gerçeðin soðukluðu... geçirdiði güzel günlerin ardýndan hamile yaþamýndan birçok Devlet aaygýtlarýnýn ttutumu nnasýldý bbu kkonuda? DANIÞMANLIK SERVÝSLERÝ, ÝHBAR KURUMLARI HALÝNE GETÝRÝLÝYOR týnda var olan her þeye, her alana yabancý- kalan Ýris’e sevgilisi çocu- parçayý göz ardý edi- lfrnbçaiüieilþ çmnkkmFiaüln eidKal ymfüsýaeinýrbbnnee ror ý,tia ilttegkadiçtðöraýiiani r knKbdkeý ia ütýv gzþ beðkeý.irnüoçlemdmninratie üry Kyüoozelirr,übr e.g e rtHyöktiatir,aðç peüyiiac acKünetrarð ýegü zitdme niÝannüriiiçizr ,s a nt,bbl emöiiikyrrme ai,yþ-ý- bmgyTGaeirneErÝB yçdZzKeeiaarLnkm Dh y iÝhaaaþÜ anynçPpadidZltEiaeaýsn Er hNkeiýanenð CYnn l ketedAüEansiçmÞilmRe agAr meEköiMynosaSeetnd eÝI çtýkrNrðýiakoýll,ial arünçknný ek aüknamü m edçaliiüa ðnedceðdýürðleeký ntue-- ðbtmdkaucauueapýr nmbsaþluaýýlu asd y yýsaýgonarýþakzmzday .aða drarS ýiasaklmeavýyevnyrnnegaýýýcþ in islrýbsiý öusybeiyçi o iç lhirrgümo .ii mycçbÝodur iearei ð,skacu iý-al-nei- yiztlþbyoeeoçuir yrcii llleziauef lnimekorl,mily laanabe.yr r unýaaF gkniabnö meyslrbakaömainlþry ede balneikiduzyty nlýiiaeeyðsul----ýý ettkrdoeüdoannllvedDd’ rrdaüaaeelan .dkkv ýF,gýloþ ðeaöacltýazkr a,br dýasbnýatüýnu lrðaiýýý lknyþtüe ün m k bbþrýa öi auþddmysilýdlukýnee eagþ sltyotaeetuerlrelmýtreen luelkeae lvtröddrilitðie ýuü bðirt roeiývynnüypeöeý a ln pau zfgüoya lbönurlnikniýksdr edlk eeak eaktbratrriýiada iktiyþkýçe.ovnoilurnk l.ydr idaÖnaaepn r skmç noBoöenýcazþðaunm ioscndýleu ,sit nl aSaepa,rrt o akoiPnlfukiaýsienrt ltu eedNalmrav,c ensplewia oy örkiellnýiadnsgrü-a--- yklicýsaþuottmrirýyu.ÝYYð çoiDmlAAýie rþekSS.lr lvauAAeDelrrr eLLiýÝunin çt kmiB,iý þ agbasllðariekeruýrarçltidpilnik ayaBlltaroýneaðýrr ,klýo .ça oadal atnçaluýnlahþýr-ðlmauoýýþ m labýtmyaküuoar y üraoyü.zf alkýKmenn irkdl aeigusay,ö renaiuçhl nesmmb reiaenlerar,vns riyai lbskaanala eplçdadraaer ýbynlýtý iheþ blaeýraiyyllcndeoreeiþýrrmklt mev irkýre eiaeyl ilçd ayevaýporne-iýrnl.ýi- kvsMOOaaeRRa drTTykiDýyAAa’neiodKKðl arbý enurBBaralzÝÝ kaRR,y. are aBýMMlntýnumnÜÜ d dibCC,kau io AAnzrk i,DDuöd mbmEEkai LLe rpubEElnri i kdeirGG t nüvEEkeeszaRR ime dbEEdlýKKiiüinrmnÝÝc”,YYi ia azdOOtdem.eRR erBmacliez iehk eklaia t dngimkýeinb e bloika ilbr rum ikrriçsuü þiarmneu oyknm lüesbunu uyz.n. a, B Tpadihzmteeý,s? arttüe ebsmkia- umudu bir gün bulacaðýna inandýðý gerçek tan ailesine karþý hakarete ve þiddete uza- lesinin evinden kovuluyor ve bilirim ki, “Finlandi- FONLARA BAÐLI KADIN MÜCADELESÝ Ýçiþleri Bakanlýðý, bu dini kurumlarý muhbirlik amacýyla kulla- ze birçok farklý dini kökenden kadýnlar geliyor. Ortak sorun- aþk. Ama çok geçmeden görüyoruz ki nan bir iliþki karþýsýnda yine umutlarý doð- yokluða itiliyor. Yaþadýðý ha- yalý kadýnlarýn çalýþma koþullarý na- Bu ssorunlarý ççözmek iiçin nneler yyapýyorsunuz? nýyor. Danýþmanlýk servisi adý altýnda, oturumu olmayan in- lar üzerinden bir araya geliyoruz. Ve gelen kadýnlar önyargý Ýris’in yolu hayal kýrýklýklarýyla dolu. rultusunda hareket eden “artýk ne olacak- yal kýrýklýklarýna bugüne kadar hep so- sýlmýþ acep 90’larda” sorusuna cevap yok bu Az önceki örnek, azýnlýk kadýnlarýn ayaða kalkmalarýnýn baþlangýcý sanlarýn, kadýnlarýn evlerini basýyor ve onlarý tutukluyor. Do- ya da ýrkçý tutumlar sergiliyorsa, onlarla muhabbet ederek AÝLENÝN KOPUK sa olsun” tahammülsüzlüðüne gelen bir ðukkanlý yaklaþan Ýris artýk hayal kýrýklýk- filmde. oldu.Bu, sadece cinsiyetçilikle ilgili deðil; cinsiyetçilik ve ýrkçýlýk iç içe kümaný olmayan göçmen kadýn sorunu yaratýlýyor. durumu sorgulamaya ve sorunu aþmaya çalýþýyoruz. Kadýna VE ÇIKARCI BAÐLARI! kadýnýn hikayesi Kibritçi Kýz. larýndan intikam almaya baþlýyor ve bunu Ayrýca ‘Kibritçi Kýz’ deyince aklýnýza bizim için. Birinin diðerine üstün olduðu söylenemez. Her ikisiyle de yönelik þiddet dine ya da ýrka göre farklý deðil; bu, tüm ka- Tüm varlýðýný kendisinden baþka her þe- Ýris’in sýradan geçen her gününün so- öldürerek yapýyor. Sonra yine her þeyin Andersen’in masalýndaki üþüyen, kibriti çakýn- eþit bir þekilde savaþýyoruz. ÝÝnnggiilltteerree’’ddeekkii ddiiððeerr kkaaddýýnn kkuurruummllaarrýýnnýýnn ggööççmmeenn kkaaddýýnn kkuu- dýnlarýn ortak bir sorunu. ye adamýþ bir kadýnýn, yakýnlarý ve sevdikle- nunda yönetmen Aki Kaurismäki iþçi sýnýfý baþladýðý yere; fabrikaya bandýn baþýna ca hayaller gören Kibritçi Kýz’ý gelmesin. Belki Ne bizim iþimiz ne de devletin iþi eþleri barýþtýrmak olmalý. Hiçbir rruummllaarrýýnnaa nnee ddüüzzeeyyddee ddeesstteeððii vvaarr?? ri tarafýndan sürekli hayal kýrýklýðýna uðra- yaþamýnýn tekdüzeliðini gösteriyor kendi gidiyor. Son sahnede yer alan þarkýnýn hayaller ve yoksulluk onlarý ortaklaþtýran ko- kadýn, evliliðini bitirmek için yalanlara baþvurmaz. Yasal servisler ve Ortak alanda birbirimize destek oluyoruz. Fakat siyahi ka- týlmasý sonucu bir katile dönüþümü var bu penceresinden. Kendine yabancýlaþmýþ sözleri Ýris ile bütünleþerek izleyiciyle nular olarak görülebilir ama bu hikaye baþka devlet, sanki siyahi kadýnlar sadece ev yardýmý, sosyal yardým ya da dýnlar artýk kendileri örgütleniyor, kendi hareketleri var. Biz, proletarya portrelerini sinemaya aktarýmýyla vedalaþýyor: filmde. Týpký insanlarýn yaþamasý için oksi- bir Kibritçi Kýz’ýn hayallerini sunuyor. Haa bir baþka servislerden faydalanmak için yalan söylüyorlarmýþ gibi davraný- siyahi kadýnlar olarak, siyahi kadýnlar için mücadele ediyo- ünlü Aki Kaurismäki’nin Kibritçi Kýz’ýnda “Oh nasýl da bütün o tatlý hayallerimi jen üreten bir aðacýn sonunda ortalýðý yakýp de ‘deðiþim’ dedik diye de büyük beklentilere yor, yargýlayýcý tutumlarý var. Biz de hâlâ bunlara karþý savaþ veriyo- ruz. Siyahi kadýnlar olarak, beyaz kadýnlarýn bizim adýmýza her ne kadar melankolik bir hava sezilse de Asýlsýz hayallere çevirdin. yýkan bir ateþi harlayan kibrite dönüþmesi girmeyin elbette; biz de isterdik bir iþçi kadýnýn ruz.Diðer yandan topluluk içinden de, sürekli olarak, sanki insanlarýn mücadele etmesini kabul etmiyoruz. Destek olabilirler, ama o ‘tekdüze yaþam’ýn eleþtirisi gizlice sunu- Her þeyimi verdiðimde gibi. Ama elbette dönüþüm aþamalarý ve mücadeleye evriliþini görelim, ama olmadý. Öf- yuvalarýný daðýtýyormuþuz gibi tepkiler alýyoruz. Bu yüzden farklý alan- biz kendi iþimizin baþýný kendimiz çekeriz. Bir de þunu söyle- amaçlarý birbirinden oldukça farklý. Tek or- luyor. Elime geçense hayal kýrýklýðý kesini ve sessiz cinnetini gördük Ýris’in. Eee bu larda mücadele vermemiz de gerekiyor. mekte fayda var: Diðer büyük kadýn örgütlerinin baþýnda tak yanlarý hayal kýrýklýðý ve deðiþmeleri... UMUDU ‘AÞK’TA ARAYAN ÝRÝS Anýlarýn yükü taþýnmayacak da çok uzak bir hal deðil kadýnlarda... Röportajýn tamamýný ekmekvegul.net’ten okuyabilirsiniz. siyahi bir kadýn olsa çok fark eder mi? “Baþbakan kadýn olur- Filmde bir iþçi kadýnýn sadece iþine ya- Yönetmen Aki Kaurismäki’nin Prole- Aþkýn çizgisi artýk parlamayacak” 10 kitap 15 ‘ATAERKÝ’ ÜZERÝNE Direniþte Cinsel tahakküm ile sýnýfsal sömürünün ortak kökeni gül sesleri... Sibel ÖZBUDUN “Aile iiçinde, eerkek bburjuvadýr; kkadýn pproletarya rolünü ooynar.” Kübra YETER kadaþlarýydý. Durmadan sorguladý Popp, patronlarý Kadýköy’den. Umudumuza umut katan bu güzel ka- özel hazýrlanmýþ yemeklerin tadýna bakýp iþçiler kara- dýnlarla buluþacak olmak, neler gözleyeceðimizi tam ‘A taerki’ günümüzde daha çok kadýn A delheid Popp’un kendi kaleminden müca- vanadan çýkan özensiz o yemekleri yerken sorguladý. olarak kestirememek heyecanladýrmýþtý bizleri. Gebze hareketi, özellikle de onun içinde yer delesini, yaþam kavgasýný öðrendiðimiz Bir Yaratan onlardý, üreten onlar, peki bu sömürü de ne! Organize Sanayi Bölgesi’ne giriþ yaptýðýmýzda Hazi- alan farklý feminist akýmlarca baþvu- Kadýn Ýþçinin Gençliði kitabý geçtiðimiz Grevler örgütledi, arkadaþlarýna 1 Mayýs çaðrýlarý yap- ran sýcaðý karþýladý bizi. Ýþçiler gölgede oturuyor ve rulan, anahtar bir kavram. Kadýnlarýn aylarda Kor Kitap tarafýndan Olcay Geri- tý. Okudu, yazdý, çalýþtý! Bu alýþýlmýþ sistem deðiþsin kendi aralarýnda sohbet ediyorlardý. Alkýþlarla karþý- hemen bütün toplumlarda þu ya da dönmez çevirisiyle yayýmlandý. Kitapta ge- diye canýný diþine taktý. Mücadele etmekten bir an bi- landýk, sesimiz seslerine karýþtý. Adnan (Özyalçýner) bu biçimde ezilmekte oluþuna, erkeklere göre çen her bir satýrýn, her bir anýnýn ayrý bir önemi var ve le geri durmadý Popp. Abi, Sennur (Sezer) Ablamýzýn selamýný iletti Sabah ikincil konumda oluþuna gönderme yapmak üze- günümüzde hâlâ geçerli. Ýþçi sýnýfýnýn, özellikle kadýn VE KENDÝLERÝNE BÝR YOL ARAYAN Türküsü’yle... Emek senin, umut senin, korku ne? Ye- re baþvuruluyor. Farklý feminist yaklaþýmlar onu iþçilerin maruz kaldýðý, yüzyýllardýr deðiþmeyen FLORMAR ÝÞÇÝSÝ KADINLAR ter ki eller ellere kavuþsun... farklý tarzlarda açýklamaya çalýþsalar da, ataerki -deðiþtirilmek istenmeyen- koþullarýn aynýlýðýndan Yýl 2018... Yer Türkiye... Ýþçi sýnýfý aðýr çalýþma ko- Derken bir hareketlilik oldu. Herkes sandalyesini kavramýnýn kadýnlar üzerindeki eril tahakkümü dolayý da evrenselliðini koruyor. Peki, nedir Popp’ta þullarýyla yüz yüze. Çalýþma saatleri alýnan ücretin kat kaptýðý gibi Flormar fabrikasýnýn brandalarla ve di- tanýmlamadýðý, günümüzde genel kabul gören bir bizi etkileyen þey? kat üstünde. Ýþçi kadýnlar ülkenin karanlýðýný, çýk- kenli tellerle örülü duvarlarýna koþtu. Ýçeride çalýþan olgudur. Bu hâliyle diðer tahakküm ve sömürü KENDÝNE YOL ARAYAN mazlarýný omuzlarýnda taþýmakta. OHAL bahanesiyle iþçiler molaya çýkacaklardý. Hep bir aðýzdan haykýr- biçimleriyle, örneðin sýnýfsal sömürü ya da ýrk- KÜÇÜK BÝR ÝÞÇÝ KIZ grevlere yasak getiren bir iktidar, iþçisinin cebindeki maya baþladýlar: “Ne istiyoruz? Ýþ! Ne istiyoruz? Ek- çý/etnik tahakküm biçimleriyle zaman zaman, mek! Vermeyecekler! ALACAÐIZ!” 1800’lü yýllar... Yer; Avusturya. Ýþçi sýnýfý aðýr ça- üç kuruþa göz koymuþ patronlar... Ve bu sýkýþmýþlýðýn hatta çoðu zaman kesiþse de, onlardan baðýmsýz Evet, kararlýydýlar. Sýktýklarý yumruklardan, inana- lýþma koþullarýyla yüz yüze. Çalýþma saatleri alýnan içinde kendine yol arayan, sendikaya üye olduklarý olduðu ve farklý, baðýmsýz bir mücadeleyi gerek- ücretin kat kat üstünde. Popp’un ailesi ise ülkesinin için iþten atýlan Flormar Ýþçisi direniþçi kadýnlar. rak attýklarý sloganlardan belliydi; haklarýný alacaklar. sindiði düþünülür. karanlýðýný, çýkmazlarýný içinde barýndýrmakta. Alko- Sendikal haklarýný kazanmak için günlerce nöbette- Fabrikanýn kapýsý araç çýkýþý için açýldýðý anda sessiz- Bunu kabul ettiðimizde, feminizmin daha orta- lik bir baba, kiliseye, yoz geleneklere sýký sýkýya baðlý ler. Kimisi çocuðuyla orada, kimisi eþiyle, dostuyla lik oldu. Direniþçi bir kadýn iþçi baðýrdý içerideki ar- larda olmadýðý bir tarihte (politik bir eylem biçimi bir anne... Bu sýkýþmýþlýðýn içinde kendine yol arayan veya tek baþýna. kadaþlarýna: “Korkmayýn! Gelin bize katýlýn. Bu böyle olarak feminizmin tarihi 19. yüzyýla dek uzanýr) küçük bir kýz. Yaþýtlarý gibi okula gitmek, oyun oyna- Yayýnevimiz Kor Kitap olarak Adelheid Popp’u di- gitmez!” ezilenlerin, sömürülenlerin sömürücülerine karþý mak, güzel giysilere sahip olmak tabii ki onun da ha- reniþteki iþçilerle buluþturmak adýna yola koyulduk Flormar yönetiminin fabrikanýn önüne park ettir- dikleri o koca otobüsler engel olamýyordu seslerini baþkaldýrýlarýnda neden kadýn-erkek eþitliðini de yali. Fakat içine doðduðu koþullar buna duyurmalarýna. Müzik çalmasýyla birlikte gündeme aldýðýný açýklamak, zorlaþýr. izin vermiyor. Yaþlý erkekler, ya da tohum hâlindeki patriyarklar, üretim, depolama, coþku daha da artýyordu. Ýçerideki iþçiler Öyle ya, kadýnlarýn erkekler tarafýndan baský al- Henüz 13 yaþýndayken hayallerini bir ke- de sessizce izliyorlardý olan biteni. El sal- týnda tutulmalarý, sýnýfsal sömürüden baðýmsýz bir bölüþüm ve kadýnlarýn mübadelesini de içeren yeniden üretim süreç- nara býrakýyor ve fabrikalarýn o hiç de þef- lasalar suç, alkýþ tutsalar suç, arkadaþlarý- durumsa, tarih boyunca neden efendilerine karþý katli olmayan kollarýna doðru bir yolculuða ayaklanan köleler; serfler, aðalara ve krallara, sul- lerini denetler. Bir baþka deyiþle, grubun iktisadî ve siyasal süreçle- çýkýyor: Bakýr fabrikasýna merhaba! Burada nýn yanýnda olamamak ayrý bir acý. Ýçeride olmak mý daha iyi, dýþarýda olmak mý, di- tanlara baþkaldýran yoksul köylüler; patronlarýna çalýþýrken onu sarsan birkaç olay yaþýyor rinde otorite sahibidirler. ‘Ataerki’nin çekirdeði budur. ye sorsanýz mücadele etmek derim ben. karþý direniþe geçen iþçiler, kendilerini politik bir Popp. Aile ortamýnýn neden olduðu, stres- Ayný tezgâh baþýnda olduðumuz arkadaþý- harekete dönüþtürdüklerinde gündemlerine kadýn- ten ortaya çýkan hastalýðýnýn teþhisini koyu- mýzla veya sadece bir “günaydýn”dan ta- larýn eþitliðini de eklesinler? Ezilenlerin, sömürü- larýn sömürenler ve sömürülenler olarak bölünme- ATAERKÝNÝN ÇEKÝRDEÐÝ yor doktorlar. Ýþe ara vermek zorunda ama nýdýðýmýz o insanla birlikte olup hakkýmýz lenlerin egemenlere karþý hareketlerinin hemen tü- siyle erkeklerin kadýnlar üzerindeki sistemli ve ya- Engels, Ailenin, Devletin Özel Mülkiyetin Köke- ayný zamanda da çalýþmak... için direnmek ve o güzel günü beklemek mü, ayný zamanda (kendi dönemlerinde ufuklarý- pýsal tahakkümünün ortak bir kökene dayandýðýna ni’ni 19. yüzyýlda kaleme almýþtý. Bu yapýt büyük Adelheid bu arafta kalýþýný þu sözlerle belki de... nýn elverdiði ölçüde) kadýnlarýn eþitliðini de savu- iþaret eder. Engels’e göre büyükbaþ hayvanlarýn ev- ölçüde antropolojinin kurucularýndan ABD’li ant- anlatýyor kitabýnda: “Yokluk, çalýþma ve Arada fýrsat bulup sohbet ediyoruz bir nagelmiþlerdir: Ýsyanlarýyla Ortaçað Batý Avrupa- cilleþtirilmesi ve tarýmsal üretimde koþum hayvaný ropolog Lewis Henry Morgan’ýn Eski Toplum baþ- aþaðýlanmalar adýna bugüne kadar ne gö- iþçi kadýnla. Sevkiyat bölümünde çalýþý- sý’ný sarsan Katharlar... Ortadoðu’nun “çapulcu olarak kullanýlmasý, yani sabanýn icadý tarýmsal üre- lýklý kitabýndaki tezlerine dayanmaktaydý. rüp geçirmiþsem, izleyen günler bunlarý yormuþ 4 yýldýr. “Sendikalýyým”, diyor gu- ayaklanmalarý”: Karmatîler, Mazdek, Anadolu’nun timi büyük ölçüde arttýrmýþ; bu da tarýmcý toplum- Bir bilim olarak antropoloji 20. yüzyýl boyunca kat kat aþtý. Bakýr fabrikasýna artýk döne- rurla. “Bunu biz örgütledik ve kapý dýþarý Þeyh Bedreddin’i... Almanya’da köylü ayaklanmala- larýn hemen tüketemediði bir ürün fazlasýna (artý- Batý-dýþý toplumlar üzerinde çok fazla gözlem bi- meyecektim. Bu iþin benim için zehir an- edildik. Ama kararlýyýz. Dönmek yok!” rýnýn önderi Thomas Müntzer... 19. yüzyýl ütopik ürün) yol açmýþtý. Toplumlarý sýnýflara bölen, top- riktirme olanaðý buldu. Bugün, kadýnlar üzerindeki lamýna geldiðini söylemiþti doktorlar. Sað- Türküler, marþlar, sloganlar derken mo- sosyalistleri: Owen, Fourrier... Karl Marx ile Fried- lumun küçük bir kesitinin bu artý-ürünü temellük tahakkümün kökenleri ve siyasal iktidar ile cinsel lýðým biraz toparlanmýþ göründüðü için lanýn sonuna geliyoruz. Flormar deðil di- rich Engels’in önderlik ettiði I. Enternasyonal... etmesiydi. Böylelikle, toplum üretici sýnýfla üretim (eril) iktidar arasýndaki karmaþýk iliþkiler konusun- yeniden iþ aramam gerekti. Bense sürekli reniþ güzelleþtiriyor hepimizi. Adelheid araçlarýný ve dolayýsýyla da üretimi denetleyen ege- da fikir yürütebilecek zengin bir antropolojik litera- bir korku içinde yaþýyordum... Ölebilmek, SÝYASAL VE CÝNSEL ÝKTÝDAR men sýnýf(lar) olarak bölünmüþtü. tür var elimizde. Bu literatür, sýnýflara ayrýþmamýþ, en büyük arzumdu. Fakat iþ aramak zo- Popp’un mücadele bayraðý þimdi Flor- mar’ýn direniþçi kadýnlarýnda. Ve Flormar Gerçek þu ki, kadýnlar üzerindeki eril tahakkü- Toplumun sýnýflara bölünmesi, hem egemen sý- devleti olmayan, eþitlikçi avcý-toplayýcý topluluklar- rundaydým...” Ýþçileri sesleniyor içeri, sýkýlý yumruklarý- mü sýnýfsal baský ve sömürüden ayrý düþünmek, nýf(lar)ýn çýkarlarýnýn koruyucusu olarak devletin, da kadýnlarla erkeklerin (aralarýnda bir iþbölümü Derken çalýþmaya devam etti. Fabrikada, ný göstere göstere haykýrýyorlar patrona: yanýltýcýdýr. Nitekim, ‘ataerki’ kavramýný 19. yüzyýl- hem de sýnýflý toplumun dayanaðý olarak özel mül- olsa da) toplumsal konumlarýnýn farklýlaþmamýþ ol- çalýþtýðý tezgâh baþlarýnda birçok adaletsiz- BIÇAK KEMÝKTE! da ifade eden Marksist yazarlar, bu kavramý emek- kiyetin aktarým aracý olan ailenin ortaya çýkmasýna duðunu gözler önüne sermekte. Bu tip toplumlar- liðe þahit oldu. Hemcinslerinin o aðýr ko- çiler üzerindeki sýnýfsal sömürü ve baskýyla kadýn- yol açacaktý. Aile kurumu, kadýnlarýn hem emek da kadýnlar özerk davranabilmekte, kamusal iþlerde þullarýn altýnda nasýl da ezildiðini gördü. Hamiþ: Direniþ alanýndan yemek ye- lar üzerindeki tahakkümün ortak kökenine dikkat gücü (üreticiler) hem de cinsellik (gelecek kuþak- karar alma süreçlerine katýlmakta, kendi faaliyet Toplumda insan yerine konmamanýn öfke- meden ayrýlmamýza izin vermiyor iþçiler. çekiyorlardý. larýn üretimi: yeniden üretim) açýsýndan baský ve alanlarýný denetleyebilmekte ve cinsel kýsýtlamalara siyle günden güne bilendi. En büyük þansý Hep birlikte sýraya girip tabldotlarýmýzý Friedrich Engels, klasik Marksist yazýnýn bu kontrol altýnda tutulmasýnýn aracýdýr. Sýnýflý top- tabi tutulmamaktadýr. kitap okumayý çok sevmesiydi; ailesinde alýyoruz. Bir köþe bulup yumuluyoruz ye- alandaki en önemli yapýtý sayýlan Ailenin, Devletin lum(lar) böylelikle hem siyasal hem de cinsel “ikti- Fransýz Marksist antropolog Claude Meillassoux belki de en güzel þey abisi ve abisinin ken- meðe. Ve anne, özür dilerim senden. Yedi- Özel Mülkiyetin Kökeni baþlýklý kitabýnda, toplum- dar”ýn kaynaðýný oluþturmuþtur. kadýnlarýn bu özerkliklerini küçük ölçekli (cid:202) (cid:202) dilerini iþçi sýnýfý mücadelesine adamýþ ar- ðim en güzel yemek bu olsa gerek.
Description: