ebook img

‎Tutkular ve Çıkarlar - Albert O. Hirschman PDF

168 Pages·2007·1.19 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview ‎Tutkular ve Çıkarlar - Albert O. Hirschman

Metis Yayınları İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519 e-posta: [email protected] www.metiskitap.com Tutkular ve Çıkarlar Albert O. Hirschman Özgün Adı: The Passions and the Interests Princeton University Press, 1997 © Princeton University Press, 1977 © Metis Yayınları, 2006 © Türkçe Çeviri: Barış Cezar, 2007 Birinci Basım: Ocak 2008 Yayıma Hazırlayan: Bülent Doğan Kapak Tasarımı: Emine Bora Dizgi ve Baskı Öncesi Hazırlık: Metis Yayıncılık Ltd. Baskı ve Cilt: Yaylacık Matbaacılık Ltd. Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203 Topkapı, İstanbul Tel: 212 5678003 ISBN-13: 978-975-342-648-0 Talihimiz varmış ki tutkular insanları kötü olmaya itebilecekken, kötü olmamak onların çıkarınadır. Montesquieu, Kanunların Ruhu Amblem No. 27 “Tutkularını Bastır!” Peter Iselburg, Emblemata Politica, Nuremberg, 1617. ÖNSÖZ Albert Hirschman çağımızın büyük entelektüellerinden biridir. Yazıları iktisadi gelişme, toplumsal kurumlar ve insan davranışları hakkındaki fikirlerimizi etkilemiş; kimlik, sadakat ve bağlılıklarımızın doğası ve kapsamı konusundaki anlayışımızı değiştirmiştir. O yüzden, bu kitabı Hirschman’ın en iyi katkılarından biri olarak nitelemek fazlasıyla iddialı olacaktır. Bugünlerde pek ilgi çekmeyen, saygı görmeyen ve dünyanın önde gelen üniversitelerinin ders programlarından da silinmeye yüz tutmuş bir konu olan iktisadi düşünce tarihi üzerine bir kitap -hatta incecik bir monografi- olduğunu düşünürsek bu niteleme daha da iddialı görünecektir. Tutkular ve Çıkarlar kamu kararlarına katkı niteliğindeki bir eserin (Hirschman’ın The Strategy of Economic Development’ında -İktisadi Kalkınma Stratejisi- bulunan) siyasi önemine ya da pratik aklın gereği olan bir aciliyete (Exit, Voice, and Loyalty’nin -Terk Etme, Sesini Yükseltme ve Sadakat- mükemmel biçimde ortaya koyduğu gibi) sahip değil. O zaman bu kitabı böylesine özel kılan nedir? ZARARSIZ ÇIKARLAR VE ZARARLI TUTKULAR Bu sorunun cevabı yalnızca Hirschman’ın kapitalizmin ideolojik temellerine yeni bir gözle bakmamızı sağladığını kabulde değil, aynı zamanda bu yeniliğin iki yüz yıldan daha eski olan düşüncelerden kaynaklandığı gibi şaşırtıcı bir gerçekte gizlidir. Dile getirilme tarzlarını ve gelişimini araştırdığı temel varsayım, kapitalizm savunusunu “bazı zararlı insan uğraşları yerine yararlı uğraşları harekete geçireceği” inancına dayandırıyor. Konuya böyle bakmanın bugün bize çok uzak görünmesi kaçınılmazdır, ki zaten uzaktır; dolayısıyla bu tezin harekete geçirici kapitalizmin erken dönem fedaileri tarafından son derece güçlü (ve kendi mantığı içinde gayet ikna edici) bir biçimde geliştirilmesi ve savunulması özellikle dikkat çekicidir. Kapitalizmin günümüz dünyasındaki başarısı o kadar mutlak ve o kadar kabul edilmiş, artıları ve eksilerinin tesbiti artık öyle bir standarda oturmuştur ki, ilk zamanlarda düzenin düşünsel savunusunun, bugünkü bakış açısından ne kadar uzak fikirlere dayandığını kavrayabilmek pek de kolay değildir. Temel düşünce ikna edici basitlikte. Klasik Hollywood tarzında bir benzetme yaparsak, bir özelliğinizden -teninizin rengi, burnunuzun biçimi, inancınız, vb - büyük bir tutkuyla nefret eden gözü dönmüş fanatikler tarafından kovalanmakta olduğunuzu düşünün. Tam yakalanmak üzereyken etrafa bir miktar para saçıyorsunuz ve hepsi de banknotları toplamak gibi ciddi bir işe girişiyor. Kaçarken, serserilerin böyle faydalı bir şahsi çıkar anlayışına sahip oldukları için şanslı olduğunuzu düşünerek sevinebilirsiniz, ama meslek icabı evrenselleştirmeye alışkın bir teorisyen bunun yalnızca servet edinme yönündeki zararsız çıkarın vahşi tutkuyu bastırmasının bir örneği -biraz da ilkel bir örnek- olduğuna dikkat çekecektir. Baş savunucularının gözünde buradaki olayda alkışı hak eden kapitalizmdir ve Hirschman’ın bu etkili eserinde de söz konusu savunucular ele alınmıştır. ENFORMASYON EKONOMİSİ VE TEŞVİKLERLE KIYASLAMA Kapitalizmin davranışsal temelleri tabii ki ilgi çekmeye devam ediyor, şahsi çıkar peşinde koşma kapitalizmin işleyişi ve başarılarıyla ilgili teorilerde hâlâ merkezi bir konuma sahip. Ama son döneme ait bu teorilerde, çıkarlara daha farklı ve çok daha “pozitif” bir rol yüklenmiş; zararlı tutkulara engel oluşturmak gibi negatif bir rolün yerine enformasyon ekonomisi ve teşviklerin düzgün işlemesiyle kaynakların verimli dağılımını sağlama rolü geçmiştir. Hirschman’ı bu tarihsel incelemeyi yapmaya iten bir pasajdaki Montesquieu’nün savı, tutkular insanları “kötü” olmaya itebilecekken “kötü olmamak onların çıkarınadır” şeklindeki inancıyla ilişkiliydi. James Steuart “çıkarları” överek “despotluğun akılsızlığına” karşı “en etkili dizgin” diye niteliyordu. Bu tür bir anlayış, piyasa ekonomisi ve kısıtlanmamış kapitalizme dair güncel teorilerde yer alan güdüsel (motivasyonel) analizden çok daha farklı bir yönü işaret ediyor. GÜNCEL BAĞLANTILAR Gelgelelim, bu yapıta duyulan ilgi yalnızca sağladığı tarihsel aydınlanmadan kaynaklanmamaktadır. Bugünün kaygılarıyla burada ele alınanlar arasında birçok bağlantı var. Kötü tutkuların günümüz dünyasındaki korkunç etkilerini düşündüğümüzde, kapitalizm ve sahip olma içgüdüsünün insanları yıkıcı davranışlarından uzaklaştıracak biçimde kullanılıp kullanılamayacağı sorusunu sormak gerçekten de önemlidir. Şahsi çıkarı büyük bir kurtarıcı olarak görenler yalnızca Montesquieu, Steuart ve bir kısım çağdaşları değildi; daha sonraki dönemde birtakım yazarlar da (genellikle daha önceki külliyatın farkında olmadan) şahsi çıkarı kötü tutkuların etkisinden kaçmanın çok iyi bir yolu olarak gördüler. Hirschman’ın da işaret ettiği gibi, Keynes bile “insanın kendisiyle aynı durumdaki yurttaşlarına zorbalık etmesindense kendi banka hesabına zorbalık etmesi yeğdir,” diyor ve ikincinin ilkine “bir alternatif oluşturması umudunu dile getiriyordu. “Burada anlatılan öyküden sonra Keynes’in, kendisine özgü biçimde alttan alarak yaptığı kapitalizm savunmasında, Dr. Johnson ve diğer on sekizinci yüzyıl isimlerince kullanılan sava başvurması pek iç sıkıcıdır,” diyen Hirschman birazcık haksızlık ediyor olabilir. Nitekim bu sav orijinal olmasa da ilginçliğini korumaktadır ve Keynes’in bu konuda daha önce yazılanları bilmiyor olması sorusunun geçerliliğini azaltmaz. Eğer ileri sürülen bağlantı işe yarasaydı, kapitalizm için elle tutulur bir gerekçe sağlardı; üstelik bu gerekçe “verili” tercihler ve iktisadi kaygıların diğer güdülenimlerden yalıtılmış olarak ele alınmasına ağırlık veren Genel Denge Teorisi ve ona bağlı yapılardan tümüyle farklıdır. Aslında Hirschman da bu akıl yürütme tarzını Rival Views of Market Society (Piyasa Toplumuna Dair Karşıt Görüşler) adlı eserinde çok güzel bir biçimde devam ettiriyor. Tabii ki kâr sağlama ve piyasalaşmayı desteklemeyi köktenci saldırganlık ve zararlı tutkuları bastırmak için genel bir yöntem olarak görmek zordur (örneğin, iktisadi şahsi çıkarları destekleyerek Bosna, Ruanda ya da Burundi’deki sorunlara acil bir çözüm bulunması pek muhtemel değildir), ama burada bilhassa uzun vadede tamamen göz ardı edemeyeceğimiz bir bağlantı ihtimali var. Ampirik bağlantılar pek basit değildir ve tamamen koşullara bağlıdır. Çıkar peşinde -satış belgeleriyle kuşanarak- alışveriş ve ticaretle uğraşmanın, düşman görülenleri -palalar ve başka saldırı silahları kuşanarak- tutkulu biçimde kovalamayla pek uyuşmadığı düşüncesi akla yakındır. Yine de, uygun koşullar oluştuğunda, bir Mafya etkili bir biçimde para kazanma ile şiddet ve acımasızlığı bir araya getirebilmektedir. Ampirik bağlantılar çok karmaşıktır ve koşullara bağlı özelliklerin daha yakından incelenmesi gerekmektedir. BİRİCİK GÜDÜ OLARAK ŞAHSİ ÇIKAR Diğer bir güncel bağlantı ise iktisat teorisindeki genel davranışsal varsayımların gelip geçici doğasıyla ilgili. Kapitalizmi ilk başlarda savunanlara son derece ikna edici ve tabii gelen bir teorinin bugün bir o kadar uzak -hatta tuhaf- gelmesi, bugünkü teorisyenlere ikna edici ve tabii gelen davranışsal varsayımlara şöyle bir durup bakmamızı gerektiriyor. İktisat teorisinin ana akımı şahsi çıkarın peşinden tam bir adanmışlıkla gidileceği önkabulünü etkili biçimde kullanmaktadır. Verimlilik üzerine temel Arrow-Debreu teoremleri ve rekabet dengesiyle ilgili Pareto çözümü dahil olmak üzere bazı sonuçlar, “dış etkenlerin” (özgecilik dahil) çok kısıtlı kimi istisnalarla tamamen denklem dışı bırakılmasına dayanır. Özgeciliğe izin verildiği zaman bile (Gary Beeker’ın akılcı dağılım modelinde olduğu gibi), özgeci davranışların her bireyin kendi şahsi çıkarına olduğu için ortaya konduğu varsayılır; başkalarının sempatisini kazanan özgeci kendi hesabına fayda görmektedir. İyi biri olmak için iyi davranmaya çabalama güdüsüne ya da bireyin kendi yararına olmayan amaçlar peşinde koşmasına hiçbir rol biçilmemiştir. Bütün bunlar, bir yanda ilk dönem kapitalizm teorisyenlerinin şahsi çıkarla karşılaştırdığı şeytani tutkuları,

Description:
Siyasal iktisadın tanınmış isimlerinden Albert O. Hirschman kapitalizmin şekillenmekte olduğu on yedinci ve on sekizinci yüzyıllardaki düşünsel havayı inceleyerek, çok uzun süre günah sayılan maddi çıkar peşinde koşmanın nasıl olup da hayatın merkezine oturduğu sorusuna cevap
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.