Türkçesi N. Uğur Özüaydın M itos-Boyut Yayınları • TİYATRO / KÜLTÜR DİZİSİ 76 STELLA ADLER / AKTÖRLÜK SANATI STELLA ADLER-AKTÖRLÜK SANATI ( The Art of Acting ] Derleyen ve Düzenleyen Hovvard Kissel Tilrkçesi: Nazım Uğur ÖZÜ AYDIN TİYATRO/KÜLTÜR DİZİSİ 76 Baskı, cilt: Ulus Matbaası, Topkapı-İstanbul. Tel. 212. 544 65 81 Copyright © Applause Books, 2000 Türkiye Yayın Hakları: Copyright © Tem Yapım Ltd., 2006 1. Baskı: 2007 Mitos-Boyut Tiyatro Yayınları TEM Yapım Yayıncılık Ltd. Şti. Ağa Çırağı Sok. 7/2; Gümüşsüyü/ 34437 İstanbul Tel. 212. 249 87 37-38; Faks. 212. 249 02 18 E.posta: [email protected]; web: www.mitosboyut.net MİTOS-BOYUT Yayınları • TİYATRO/KÜLTÜR DİZİSİ 76 STELLA ADLER AKTÖ RLÜ K SANATI [ The Art oi Acting 1 Düzenleyen HOVVARD KISSEL T ürkçesi Nazım Uğur Özüaydm Mitos Boyut İÇİNDEKİLER: MARLON BRANDO'nun Önsözü 5 ÇEVİRMEN'in Önsözü 6 DERSİ Sahnede İlk Adımlar 7 DERS 2 Sahnenin Dünyası Sizin Dünyanız Değildir 25 DERS 3 Oynamak Yapmaktır 39 DERS 4 Oyuncu Güçlü Olmalıdır 47 DERS 5 Hayal Gücünü Geliştirmek 56 DERS 6 Oyunun Dünyasını Kendi Dünyanız Haline Getirmek 67 DERS 7 Oyunculuğun Kontrolünü Ele Geçirmek 78 DERS 8 Eylemleri Öğrenmek 86 DERS 9 Eylemleri Yapılabilir Hale Getirmek 95 DERS 10 Eylem Dağarcığı Oluşturmak 106 DERS 11 Anlık ve İçsel Gerekçelendirmeler 117 DERS 12 Eylemleri Karmaşıklaştırmak 130 DERS 13 Eylemlere Büyüklük Katmak 140 DERS 14 Metni Anlamak. 152, DERS 15 Karakter Unsurları 170 DERS 16 Rolü Giydirmek 181 DERS 17 Bir Karakterin Ritmini Öğrenmek 191 DERS 18 Oyuncular Aristokrattır 200 DERS 19 Kostümü Gerçek Hale Getirmek 209 DERS 20 Oyuncu Savaşçıdır.. 220 DERS 21 Stanislavski ve Yeni Realist Tiyatro 229 DERS 22 Sahnede Bir Smıfı Resmetmek 243 SONSÖZ /Howard Kissel 256 s ÖNSÖZ Marlon BRANDO Bana göre Stella Adler bir oyunculuk öğretmeninden çok daha fazlasıdır. O yaptığı işle bilgilerin en değerlisini sunuyor, kendi kendimizin ve dolayısıyla başkalarının duygusal mekaniğinin do ğasını nasıl keşfedeceğimizi bize gösteriyor. O asla, iyi bilinen di ğer sözde oyunculuk "metotlarının" yapbğı gibi bayağı sömürüle re boyun eğmedi. Sonuç olarak da tiyatro kültürüne yaptığı katkı lar büyük ölçüde arka planda kaldı, tanınmadı ve değeri bilineme di. Bildiğim kadarıyla o, insan davranışlarının usta bir gözlemcisi ve Rus tiyatrosunun en seçkin şahsiyeti olan Konstantin Stanis- lavski ile çalışmak için Paris'e gitmiş tek Amerikan sanatçısıydı. Ülkeye Stanislavski'nin tekniğinin bilgisini getirmesinin yanı sıra, bu tekniği kendi verdiği eğitime de dahil etti. Bunu yaparken, öğretisinin dünya çapmda tiyatro kültürüne yapacağı etkilerin pek farkında değildi. Dünya'nm neredeyse tüm film yapımcılığı Amerikan filmlerinden, Amerikan filmleri de Stella Adler'in öğre tisinden etkilenmiştir. Çok sayıda seveni olan Stella Adler'e bu anlamda çok şey borçluyuz. Stella Adler'e, yaşamıma yaptığı paha biçilmez katkılardan dolayı minnettarım; adımın onunla ve ailesiyle gerek profesyonel, gerekse kişisel bağlamda birlikte anılmasından da kıvanç duyuyo rum. 6 Stella A eller ÇEVİRMENİN ÖNSÖZÜ Nazım Uğur ÖZÜ AYDIN Amerikan tiyatro tarihinin en önemli oyunculuk eğitmenlerin den biri ve Konstantin Stanislavski ile çalışma imkânı yakalamış tek Amerikalı oyuncu olan Stella Adler, oyunculuk anlayışında Stanislavski'nin takipçisi olarak yola çıkmış, fakat hem Nevv York ve Hollywood'daki uzun oyunculuk kariyeri, hem de daha sonra tiyatronun ve sinemanın en önemli oyuncuları haline gelen öğren cilerini yetiştirdiği eğitmenlik kariyeri boyunca, kendi üslubunu geliştirmiş ve kendi efsanesini yaratmıştır. Stella Adler, sadece Marlon Brando'nun değil, aynı zamanda Robert de Niro, VVarren Beaty, Harvey Keitel, Henry VVinkler, Matthew Modine, Martin Sheen, Roy Scheider, Vincent D'Onofrio, Mark Ruffalo ve Benicio Del Toro, Elaine Stritch, Mario Van Peebles, Candice Bergen, Mervl Streep, Melânie Griffith gibi oyuncuların ve onların kuşaklarının en büyük oyunculuk eğitmeniydi. Stella Adler, bu kitapta, hayata, sanata ve tiyatroya dair kültü rel bir bakış açısıyla, sadece oyunculuğu değil, aynı zamanda bir oyuncunun işine yaklaşımının nasıl olması gerektiğini, insan ol manın anlamını ve "büyüme"nin önemini öğretiyor. Bu değerli eseri Türkçe'ye kazandırarak Türk oyuncularına, oyunculuk öğrencilerine ve oyunculukla ilgilenen herkese faydalı olmayı umuyor, çeviri sürecinde bana yardımcı olan sevgili dos tum Saygun Mehmet Cebeci ve Sayın Uğur Akpur'a teşekkür ediyorum. Aktörlük Sanatı 7 Ders Bir SAHNEDE İLK ADIMLAR Önümüzdeki birkaç ay boyunca tekrar tekrar oyunculuğun kendiniz hakkında olmadığını söylediğimi duyacaksınız. Ama en başta kendinizin de önemli olduğunu bilmenizi isterim. Çok meşgul bir dünyada yaşıyorsunuz. Kahvenizi içmediniz, ya da kafeteryadan aldınız. Bebeğiniz evde ağlıyor, eşiniz sizi sev miyor, ya da sevgiliniz sizi aramadı. Herkesin sorunları var. Nerede olduğunu bilmeyen, dağınık biri çıkageliyor. Nedensiz yere geç kalmış, geç kalmış işte. Bu onun yaşam biçimi... Şunu anlamalısınız ki, bu odadayken dış dünyayı dışarıda bı rakırsınız. Burada kendinizin tamamına ihtiyacınız var. Babanıza, annenize, eşinize, çocuğunuza ihtiyacınız yok. Neıv York Times'da neler olduğu sizi ilgilendirmez. İhtiyacımz olan şey, kendinize dair %100 saygın bir bencilliktir. ▼ Yaklaşık 2000 yıllık bir mesleği kucaklamak üzeresiniz. Fakat, bu sürenin büyük bölümünde oyuncu olmanın taşıdığı anlam, şu an taşıdığı anlamla aynı değil. Günümüzde oyuncular, bundan elli yıl önce duyulmamış, hat ta imkânsız sayılabilecek gereklilik ve gerçekliklerle yüz yüze. Bir aktristin Juliet'i oynamak için seçmeye katılmasının gerekliliği in sanları fazlasıyla şaşırtırdı, örneğin. Ben genç bir aktrisken, seçme diye bir şey yoktu. Bir kumpanyanın bir parçası olurdunuz; sizi görürlerdi. Hatta sizi onlar yetiştirmiş olurdu. Ellerinde yetenekli bir Romeo, yetenekli bir Juliet, iyi bir hem şire, iyi bir Rahip Laurence olduğundan kesin olarak emin olma dıkları sürece Romeo ve Juliet'i sahnelemeyi akıllarından bile ge çirmezlerdi. Oyunculuğunuzun zaman içindeki gelişimini takip etmiş olduklarından, neyi yapıp neyi yapamayacağınızı da bilir- S Stella Adler lerdi. Kumpanyaya katılıp eyaletleri gezerdiniz. Küçük roller oynar dınız, oyunculuğu da bu şekilde oyunculuğu öğrenirdiniz. Mızrak tutmayı size onlar gösterirdi. Mızrağı yanlış tuttuğunuzu fark edip size doğrusunu gösterirlerdi; bu şekilde de mızrak tutmayı, ve en sonunda da Hamlet'i oynamayı öğrenirdiniz. O kadar şanslı değilsiniz. Sadece öyle olduğunuzu düşünüyor sunuz, çünkü bir market köşesinde "keşfedilen" oyuncu olma dü şü içinize işlenmiş. Ama bu düş gerçekleşse ve zirveye çıksanız bi le, o mızrağı tutmayı asla öğrenmediğiniz için kötü bir oyuncu olursunuz. Nedenini de asla bilemezsiniz. Mızrak tutmak sizi farklı biri yapar. O zamanlarda mızrak tut manın ne demek olduğunu anlamalısınız. Günümüzde mızrak tutmak için bir neden yok, ya da olsa bile o günlerdekiyle aynı ne den değil. O günlerde mızrak tutmak, bunu doğru yapmak için fevkalade önemli nedenler varmış. Büyük bir seremoni için mi? Yoksa savaş için mi? Bu nedenleri iyi anlamalısınız. Bu oyuncu olarak bizim işimizin özüdür. Günümüzde işe, mızrak tutmadan, ama yine de en tepeden başlayabilirsiniz. Günümüzde anında oyuncu olanlar mevcut. Öy le ki, işe istenen yerden başlayabiliyorsunuz, hatta başrolden bile. Bu yepyeni bir olgu. . Kimse sizi bir marketten çıkarıp "Gel D'Artagnan'ı oyna," de mezdi. Bir kumpanyada olurdunuz, genç bir adamı, belki de yaşlı bir adamı oynardınız. Biraz komedi, biraz drama oynardınız. Fals- taff'ı oynayan biri asla Romeo'yu da oynayamazdı. Böyle bir kum panyada olunca herkes yerini bulurdu. Günümüzün oyuncuları bu paha biçilmez olanağa sahip değil. Siz ve yeriniz denklemin bilinmeyenleri durumunda. Günümü zün şartlarında yerinizi ve işinizi çabucak öğrenmenin -ki günü müzde oyunculuğun sizden talebi budur- tek yolu bir stüdyo, bir okul. Bugünlerde oyunculuğu oynayarak öğrenmenin mümkün ol madığı yönünde züppece bir sav hâkim. Oyunculuğu sınıfta öğ renmek zorunda olduğunuzu düşünüyorlar. Ben oyunculuğu oy nayarak öğrendim, ama o günler geride kaldı. Üzeri kapalı yük Aktörlük Sanatı 9 arabalarında ülkeyi dolaşan insanlar vardı, onlar da geçmişte kal dı. Sınıf ortamı kusursuz ya da ideal bir seçim değil, ama elinizde ki tek fırsat bu. Bu yüzden buradasımz. İki bin yıl öncesine dayanan bir geleneği öğrenmek için bura dasınız. Tiyatronun kökleri Antik Yunan'a kadar uzanır. Dramatik edebiyat akımı Roma döneminden Elizabeth, Jacob, Restorasyon, Fransız Rönesans'ı, Romantik Dönem, Ibsen Realizmi ve natüra- lizme ve oradan da 20. yüzyılın başına kadar gider. Tiyatro gelene ği, tüm bölgesel ve ulusal karakteristikleri, dilleri, kaymaları, tarz daki değişimleri, farklı dönemleri, toplumun farklı tabakalarını, geçen yıllarla değişen değer yargılarını, kuşaktan kuşağa farklılık gösteren giyim tarzlarını, değişik mobilyaları, müziğin havada yankılanan tınısını, toprak kaptan kâğıt bardağa kadar uzanan ev rimi, hep beraber kucaklar. Bu, bir bakıma oyuncuya, yani günü müzün tiyatro öğrencisine kalan mirastır. Bütün bunlar oyuncular için fazla görünebilir, ama oyuncula rın bunların farkında olması gerekir. Günümüzün genç oyuncula rı "küçük" olma eğilimi gösterirler. Küçük sandalyelerinde, kotla rını giymiş, rahatça oturup sağdan sola kadar uzanan küçük dün yalarını izlerken, küçük duygularını korumak amacındadırlar. Sadece kendi nesillerinin temposuna ayak uydurmuşlardır; na bızları ona göre atmaktadır. Kendilerini kendi dünyalarının sınır lan içerisine hapsetmişlerdir; nabzı kendi nabızlarıyla ahenkli at mayan her olguya ve döneme uzaktırlar. Bunun sonucu olarak da dünyaya karşı genel bir saygısızlık, kendi yaşam tarzına direkt uyum sağlamayan her şeye karşı bir yabancılık ortaya çıkmaktadır. Hatta oyuncu kendi birikimlerinin ve hatalarının ne olduğuna dair yetkinliğini de kaybetmeye başlar; zira onları karşılaştırabileceği hiçbir şeye sahip değildir. Artık at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldi. Hepiniz toplumun farklı kesimlerinden, farklı mahallelerden geliyorsunuz. İnanın bana, şu anda sizi burada bir araya getiren şey yeteneğiniz. Size, "Bir şeyler yapmak istiyorum," dedirten şey,
Description: