İlerlemenin Kısa Tarihi Ronald Wright An İllustrated Short History Of Progress Çeviri: Ebru Kılıç Kapak İllüstrasyonu: Sedat Girgin Grafik Tasarım: Aylak Kitap Copyright © 2004, 2006 Ronald Wright Bu eserin tüm hakları Anatolialit Ajansı aracılığıyla satın alınmıştır. AYLAK KİTAP © Her hakkı mahfuzdur. Aylak Kitap: 14 AYLAK KİTAP Sertifika No: 22806 Albay Faik Sözdener Sk. Benson İş Merkezi No:21/2 Kadıköy / İstanbul 34710 Tel: 0 216 418 27 02 (pbx) Faks: 0 216 414 34 42 www.aylakkitap.com [email protected] 1 Gauguin'in Soruları Fransız ressam ve yazar (hakkında aktarılanların çoğuna göre deli, kötü ve tanıması tehlikeli) Paul Gauguin Darwin ile diğer Victoria dönemi bilim insanlarının neden olduğu kozmolojik bir baş dönmesinden mustaripti hep. Gauguin 1890'larda Paris'ten, ailesinden ve işi borsa simsarlığından kaçıp tropiklerde yerli kızların resimlerini yapmaya (ve onlarla yatmaya) gitti. Istıraplarla kıvranan ruhların birçoğu gibi, içkinin ve afyonun yardımıyla kendisinden kaçmaya büyük çaba harcamış olmasına rağmen o da bunu kolayca yapamadı. Huzursuzluğunun derinlerinde, "vahşi" dediği şeyi, ilksel adamı (ve kadını), ham haliyle insanlığı, türümüzün kolay kolay ele geçmez özünü bulma özlemi yatıyordu. İşte bu arayış onu insan eli değmemiş bir dünyanın (onun gözünde yıkılmamış bir dünyanın) izlerinin, haç ve üç renkli bayrağın altında varlığını sürdüğü Tahiti'ye ve Güney Denizi'ndeki başka adalara sürüklemişti. 1897'de buharlı bir posta gemisi Tahiti'ye demir attı, kötü haberler getiriyordu. Gauguin'in en gözde çocuğu Aline zatürreeden ansızın ölüp gitmişti. Gauguin aylar süren hastalıklar, yoksulluk ve intihar düşünceleriyle dolu bir ümitsizliğin ardından acısını damıtıp devasa bir tablo ortaya çıkardı (aslında düşünülüşü itibarıyla bir tuvalden çok bir duvar resmiydi)[1], bu tablosunda tıpkı Victoria çağı gibi o da varoluş muammasına yeni cevaplar verilmesini istiyordu. Tablonun üzerine başlığı koyu harflerle yazmıştı; çocuksu, yalın ama derin üç soru: D'Oû Venons Nous? Que Sommes Nous? Oû Allon Nous? (Nereden Geliyoruz? Neyiz? Nereye Gidiyoruz?) Bu eser, vahşi Tahiti'nin ağaçlıkları ya da düzensiz bir Cennet Bahçesi olabilecek bir manzaranın ortasında bilmecemsi figürlerin kaynaştığı bir panorama sunuyordu: İbadet edenler ya da tanrılar; kediler, kuşlar ve dinlenmekte olan bir keçi; kaldırdığı elleriyle öteleri işaret ediyormuş gibi görünen, sakin bir ifadesi olan büyük bir idol; ortada yer alan, meyve koparan bir figür; Gauguin'in bu eserindeki diğer kadınlar gibi şehvetli bir masum olmayıp Perulu bir annenin ilham ettiği, baktığı yeri delip geçen gözüyle kurumuş gitmiş bir acuzeye benzeyen bir Havva, insanlığın anası ve ressamın yazdığına göre "kaderlerini düşünme cüretinde bulunmuş"[2] genç bir çifte dönmüş, hayretle bakmakta olan bir başka figür. Elinizdeki kitapta ele almak istediğim şey Gauguin'in üçüncü sorusu: "Nereye gidiyoruz?" Cevapsız bir soru gibi görünebilir bu. Zaman içinde insanın nasıl bir yol izleyeceğini kim söyleyebilir ki? Ama sanırım önceki iki soruyu cevaplayarak bunu da kalın fırça darbeleriyle cevaplayabiliriz. Ne olduğumuzu, neler yaptığımızı açıkça görürsek birçok devirde, birçok kültürde ısrarla varlığını sürdüren insan davranışlarını tanıyabiliriz. Bunu bilmek de bize yapmamızın muhtemel olduğu şeyi, buradan muhtemelen nereye gideceğimizi söyleyecektir. Kendisinden önceki medeniyetlerin çoğunu kapsayan medeniyetimiz, istim salmış, geleceğe doğru hızla ilerleyen kocaman bir gemidir. Hiç olmadığı kadar hızlı, daha ileriye, daha yüklü bir halde ilerliyor. Her kayalığı, her tehlikeyi göremeyebiliriz, ama gemimizin pusulasını ve aldığımız yolu okuyarak, gemimizin tasarımını, güvenlik sicilini, mürettebatın becerilerini anlayarak, sanıyorum, ilerde bizi