Ahmet Hamdi Tanpınar Aydaki Kadın AHMET HAMDİ TANPINAR AYDAKI KADIN roman "Aydaki Kadın diye bundan (Saatleri Ayarlama Enstitüsü) çok ayrı, çok başka, daha derin ve ferdî meseleleri ele alan bir romanım var. Fakat ne zaman bitireceğimi bilmiyorum." (Edebiyat Üzerine Makaleler, 1969, s.555) — Ahmet Hamdi Tanpınar "Yazarın ölümüyle yarım kalan bu romanın taslakları, 1974'te Tanpınar'ın İstanbul Türkiyat Enstitüsü'ne verilen diğer evrakı arasında karışık bir biçimde numaralanmış olarak bulunmaktaydı. Aydaki Kadın'ı kitap haline getirebilmek için önce, yaklaşık dört bin sayfayı bulan evraktan ayırmak gerekti. Daha sonra birden fazla taslağı bulunan ve sayfalarının çoğu numaralandırılmış olan roman, yazarın plan ve notlarına dayanılarak, kendi içinde bir düzene sokuldu." — Güler Güven Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) şiir, roman, öykü, deneme, inceleme alanlarında verdiği yapıtlarla çok yönlü bir sanat adamı olarak Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında kendine seçkin bir yer sağlamıştır. ADAM YAYINLARI © Anadolu Yayıncılık AŞ. Aydaki Kadın,ilk kez Journal of Turkish Studies - Türklük Bilgisi Araştırmaları(TUBA) dergisinde yayımlanmıştır. (TUBA III, 1979, s.135-195 ve TUBA IV - 1,1982, s.143-249). Birinci Basım: Ekim 1987 Kapak Düzeni: Aydın Ülken 187.01.028.459.310 87.34.Y.0016.310 YAZIŞMA ADRESİ: ADAM YAYINLARI, BÜYÜKDERE CADDESİ, ÜÇYOL MEVKİİ, NO:57 MASLAK-ISTANBUL Ahmet Hamdi Tanpınar · Aydaki Kadın Roman Yayına Hazırlayan: Güler Güven ÖNSÖZ Şiir, roman ve öyküleriyle olduğu kadar düşünce yazılarıyla da yazınımızda önemli bir yeri olan Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), ölümünden önce Aydaki Kadın adlı bir roman üzerinde çalışıyordu. 1954’te kendisiyle yapılan bir röportajda bu romandan şöyle söz eder: "Aydaki Kadın diye bundan (Saatleri Ayarlama Enstitüsü) çok ayrı, çok başka, daha derin ve ferdî meseleleri ele alan bir romanım var. Fakat ne zaman bitireceğimi bilmiyorum.” (Edebiyat Üzerine Makaleler, 1969, s.555) Yazarın ölümüyle yarım kalan bu romanın taslakları, 1974’te Tanpınar’ın İstanbul Türkiyat Enstitüsü’ne verilen diğer evrakı arasında karışık biçimde numaralanmış olarak bulunmaktaydı. Aydaki Kadın’ı kitap haline getirebilmek için önce, yaklaşık dört bin sayfayı bulan evraktan ayırmak gerekti. Daha sonra birden fazla taslağı bulunan ve sayfalarının çoğu numaralandırılmamış olan roman, yazarın plan ve notlarına dayanılarak, kendi içinde bir düzene sokuldu. Ayrıca Arap harfleriyle kaleme alman metin, Latin harflerine çevrildi. Bu çalışma, kitap haline getirilmeden önce, Harvard Üniversitesi’nde Şinasi Tekin-Gönül Alpay Tekin yönetiminde çıkarılmakta olan Journal of Turkish Studies - Türklük Bilgisi Araştırmaları adlı bilimsel derginin 3.(1979) ve 6. (1984) ciltlerinde yayımlandı. Yaklaşık üçte ikisi yazılan Aydaki Kadın'ın bir planında, yazılmamış bölümlerle ilgili ve romanın tasarlanan sonunu belirleyen şu satırlar yer alıyor: “Dördüncü Movement: Kayıklar. Mehtapta alaturka musiki. Burada herkes kendi solosunu söyleyecektir. Son konuşma birbirlerine cevap verir gibi Leylâ ile Selim’in konuşmaları olacaktır. Selim romana dönecektir. Belki Marie ile yatacaktır. Demokrat Parti mahkûmdur. Ölüler dirilmez. Binaenaleyh Leylâ’yı rahat bırakacaktır. Gündüz’ün akıbeti meçhuldür. Adrienne intihar edecektir. Leylâ, Nevzat, Şifa, hepsi birbiriyle birleşiyor. Hatta Marie bile...Bu halita, bu acayip halita...Bütün bu değişmeler... Ve karışık bir hayalde uyuklayacak. (Bu hayale çocukluğu, Anadolu peyzajı, bütün tanıdıkları girecek. Sonra yavaş yavaş hepsinin yerini mehtaplı su, onun çiçek açmış meyve dalı manzarası, küçük bir ağaç alacaktır.)” Romanın taslak sayısındaki farklılık yüzünden ve tek taslaklı bölümler iki ya da üç taslaklı bölümlere göre daha az işlenmiş olduğundan metnin bütününde olay örgüsü, kişi adları, dil vb bakımlardan yer yer dengesizliklerin, tutarsızlıkların ve tekrarların görülmesi kaçınılmazdır. Tanpınar yaşasaydı, romanın bu biçimiyle yayımlanmasına katlanamazdı sanırım. Ama durum farklı. Bizler bu yapıttan ya bütünüyle yoksun kalmak ya da bize kalanla yetinmek zorundayız. Ve yine sanıyorum ki Tanpınar bizim yerimizde olsaydı o da İkincisini seçerdi. Yarım kalmışlığı içinde de olsa Aydaki Kadın’ın, Tanpınar’ı sevenleri sevindireceğini düşünüyorum. Güler Güven I İÇ İÇE 1 «Uyandım. Uyanıyorum. Zihnin oyunu bitti. Şimdi kendi kapımdayım. Biraz sonra içeriye, oradan dünyaya gireceğim.» Gözleri hâlâ kapalıydı; sanki bir lâhza evvel ayrıldığı hayallerle beraber, onlar tarafından yedilerek kendi içine ve günlük hayata girmek istiyordu. Fakat sahne bomboştu. Son ışıklar sönmüş, son etekler de kaybolmuştu. İçinde bütün o hareketlerden, kalabalıktan ve karışık hislerden — çünkü bunaltıya yakın ve tahlili güç, bir ucu müphem, derin özleyişler ve kederlerle çalkalanan bir his bu uyanış anını hep beraberce dokumuş gibiydiler — sadece bir ezinti, bir nevi deniz mağarasına benzeyen besleyici, sıcak ve çok rahat bir vasattan kopmuş olmanın duygusu vardı. Bununla beraber uyanan adamda bütün bu karışık duygular şimdi aşikâr bir özleyişti. «Muhakkak doğduğum zaman da bunu duymuş olmalıyım.» Ve birdenbire yataktaki garip vaziyetine şaşırdı. Birkaç sabahtır hep böyle, ayaklan vücuduna doğru çekik, iki kolu göğsüne yapışık ve iki yumruğu yüzünde uyanıyordu. «Her şeyden evvel bu torbadan çıkmalıyım! Şimdi ki uyandım artık!» Örtülerini attı, sonra gerçekten çok mühim bir ameliye yapıyormuş gibi gözlerini açtı, etrafına baktı. Oda bu Temmuz sonu sabahında dikkatle
Description: