ebook img

Ali b. Osman Siraceddin el-Uşi: Hayatı ve Eserleri - Dokuz Eylül PDF

163 Pages·2006·0.99 MB·English
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Ali b. Osman Siraceddin el-Uşi: Hayatı ve Eserleri - Dokuz Eylül

I. BÖLÜM : TEL(cid:1)F YAZILAR D.E.Ü.(cid:1)lahiyat Fakültesi Dergisi Sayı XXIII, (cid:1)zmir 2003, ss.3-20 RUSSELL’IN D(cid:1)N FELSEFES(cid:1)NDE (cid:1)NANÇ SORUNUNA EP(cid:1)STEMOLOJ(cid:1)K B(cid:1)R YAKLA(cid:2)IM Dr. Aydın I(cid:1)ık* AN EPISTEMOLOGICAL APPROACH TOWARDS BELIEF IN RUSSELL’S PHILOSOPHY OF RELIGION ABSTRACT In this article, we try to analyze what Russell has understood from belief, taking the roots of his philosophy of knowledge as central theme. Having analyzed the term “belief”, which is one of the main subjects of the philosophy of religion, the uses of belief in praxis is taken into consideration from Russell’s point of view. Especially, we give priority to Russell’s views concerning epistemological value of “religious belief”. Anahtar Kelimeler: (cid:2)nanç, Russell, Epistemoloji, Din, Tanrı ÖZET Bu makale kapsamında Russell bilgi felsefesinin merkezi bir tema olarak dayanaklarını olu(cid:1)turan inanç kavramından Russell’ın ne anladı(cid:3)ını analiz etmeye çalı(cid:1)tık. Din Felsefesinin temel konularından biri olan “inanç” kavramı analiz edilirken inancın uygulamadaki kulla- nımları açısından Russell’ın görü(cid:1)leri dikkate alınmı(cid:1)tır. Özellikle (biz bu çalı(cid:1)mada) Russell’ın “dini inanc”ın epistemolojik de(cid:3)eriyle ilgili görü(cid:1)lerini vermeye gayret ettik. Russell’ın felsefi kurgusu neredeyse tamamen onun bilgi felsefesine dayanır. Russell, bilim ve bilgi felsefesindeki de(cid:3)i(cid:1)imlere göre dü(cid:1)üncesini devamlı surette de(cid:3)i(cid:1)tirdi(cid:3)inden onu belirli bir felsefi ekole dahil etmek elbette zor olacaktır. Russell’ın yeni geli(cid:1)meler kar(cid:1)ısındaki de(cid:3)i(cid:1)en tutu- mu, onun Din Felsefesini ve özellikle de inanç hakkındaki görü(cid:1)lerinin _________________ * D.E.Ü. (cid:2)lahiyat Fakültesi Din Felsefesi Anabilim Dalında Ara(cid:1)tırma Görevlisi. Dr.Aydın I(cid:2)IK açık-seçik bir (cid:1)ekilde ortaya konulmasını da güçle(cid:1)tirmektedir. Bu güçlük- lerden dolayı, mevcut makale kapsamında Russell’ın dü(cid:1)ünsel de(cid:3)i(cid:1)imi de dikkate alınarak, analitik bir perspektiften Russell’ın inançtan ne anladı(cid:3)ı üzerinde durulacaktır. Russell epistemolojisinin iki temel kavramı, tanımayla ve betimle- meyle bilmedir. Bunlar bilgi verilerimizi sa(cid:3)lamaktadır ve betimlemeyle bilme hatta tüm bilgimiz yani gerek (cid:1)eylerin, gerek do(cid:3)runun bilgisi duyu- verileriyle (sense-data) temellendirilir; fakat bu verilerden hareketle çıka- rımlar yaparak geçmi(cid:1)in ve gelece(cid:3)in var olu(cid:1)larını bileceksek bazı genel ilkelere de ihtiyacımız olacaktır. Bunlar tümevarımsal ve tümdengelimsel inançları içerirler. Tümevarımsal ilkeler “bize yarın güne(cid:1)in do(cid:3)aca(cid:3)ını inandıran ilkelerdir”.1 Russell, tümevarımsal bir inancın asla deneyle kanıt- lanmayaca(cid:3)ını iddia etmekte ve bu dü(cid:1)üncesine tümevarımsal bir ilkenin yine asla deneyle çürütülemeyece(cid:3)ini de eklemektedir. Çünkü ona göre, tümevarımsal bir ilkeye önceden inanmadı(cid:3)ımız müddetçe söz konusu ilke- yi kanıtlamak için asla deneyi kullanamayız. Bu yüzden Russell, tümevarı- mı dı(cid:1) dünyadaki somut uygulamalarda duraksamadan kullanmamıza ra(cid:3)- men gerek tümevarımın, gerekse tümevarıma dayanan bilimin, inançsal bir ön kabulü içinde barındırdı(cid:3)ını iddia eder.2 Russell, tümevarım gibi ne deneyle kanıtlanabilen, ne de çürütülebi- len ba(cid:1)ka genel ilkeler ve inançlar üzerinde de durur. Bunlar, ona göre, duyu-verilerinin bilgisi kadar kesin olup, do(cid:3)ru bilgi kuramı ve bilgimizin geni(cid:1)letilmesi için gereklidirler. Ona göre, bazı mantık ilkeleri bunlara ör- nek olarak verilebilir. Mesela öncüllerin gerçekten do(cid:3)ru oldu(cid:3)u kabul edilirse, sonucun da do(cid:3)ru oldu(cid:3)una kimse kar(cid:1)ı çıkmaz. Ne zaman inandı- (cid:3)ımız bir (cid:1)ey, sonradan inanaca(cid:3)ımız ba(cid:1)ka bir (cid:1)eyin kanıtlanmasında kul- lanılsa bu ilkeler geçerlidir. Bu ilkeler, hiçbir bakımdan duyu nesnelerinden türememi(cid:1) olmalarına kar(cid:1)ın, bize üzerinde (cid:1)üpheye dü(cid:1)ülemeyecek bilgile- _________________ 1 Russell, Human Knowledge Its Scope and Limits, George Allen & Unwin Ltd., London, 1971, s. 146-150. 2 Bertrand Russell, The Scientific Outlook, Norton Library, 1. Published, New York, 1962, s. 74-76. 4 Russell’ın Din Felsefesinde (cid:1)nanç Sorununa Epistemolojik Bir Yakla(cid:3)ım rimizin de bulundu(cid:3)unu gösterirler.3 Russell’a göre, Özde(cid:1)lik Yasası (bir (cid:1)ey neyse odur), Çeli(cid:1)mezlik Ya- sası (bir (cid:1)ey hem var hem de yok olamaz), Üçüncü (cid:4)ıkkın (cid:2)mkânsızlı(cid:3)ı Ya- sası (bir (cid:1)ey ya var, ya da yok olmalı) vb. yasalar bu genel ilkelere örnek olarak verilebilir. Bunlara, “Dü(cid:1)üncenin Yasaları” denmektedir. Russell’a göre, bu ilkelere “Dü(cid:1)üncenin Yasaları” denmesi yanlı(cid:1)tır; çünkü önemli olan bu yasalara uygun olarak dü(cid:1)ündü(cid:3)ümüz olgusu de(cid:3)il, (cid:1)eylerin bunlara uygun olarak davranmalarıdır.4 Bahsedilen bu genel ilkeler konusunda felsefe tarihinde büyük tartı(cid:1)- malar vardır.5 Russell’a göre, ampirik filozoflar ile rasyonalist filozoflar arasındaki bu tartı(cid:1)mada rasyonalistler, bu ilkelerin deneyle kanıtlanamaya- ca(cid:3)ını ve genel ilkelerin bizce bilindi(cid:3)ini söylemeleri hususunda haklıdır- lar. Fakat Russell, rasyonalistlerin bu genel ilkelerin do(cid:3)u(cid:1)tan ilkeler oldu- (cid:3)u görü(cid:1)üne katılmaz. Ona göre, bu ilkeler “a priori” olup, deneyle onları kanıtlayamasak da onların do(cid:3)rulu(cid:3)unu görebiliriz. E(cid:3)er deneyimize gir- memi(cid:1) bir (cid:1)eyin var oldu(cid:3)unu kanıtlamak istersek, deneyimize girmi(cid:1) bir ya da daha çok (cid:1)eyin varlı(cid:3)ının öncüllerimiz arasında olması gerekir, çünkü bilgi ya tümüyle, ya da bir yönüyle deneye dayanır/dayanmalıdır.6 Russell, rasyonalistlere yöneltti(cid:3)i bu ele(cid:1)tirilere ra(cid:3)men “a priori” ilkeleri kabul eder. Ona göre, matematik ve mantıkta kullanılan ço(cid:3)u ilke a priori’dir. Ampirik filozoflar apriori ilkeye kar(cid:1)ı çıkmı(cid:1)lar ve iki (cid:1)eyle öteki iki (cid:1)eyin yan yana konulmasının tümevarımsal olarak her zaman dört etti(cid:3)ini ileri sürmü(cid:1)lerdir. Fakat Russell’a göre, dü(cid:1)üncelerimizi tikel (cid:1)eylerden soyutla- dı(cid:3)ımız halde de iki ile ikinin dört etti(cid:3)ini biliyoruz. “(cid:2)ki iki daha dört eder” gibi bir a priori önerme, “Sokrates’in ölümünden bütün insanlar ölümlü- dür”e varan tümevarımsal genellemelerden bile daha kesindir. Birinci se- bep, Sokrates’in ölümlülük olasılı(cid:3)ı bütün insanların ölümlülük olasılı(cid:3)ın- _________________ 3 Russell, Felsefe Sorunları, Çev. Vehbi Hacıkadiro(cid:3)lu, Kabalcı Yay., (cid:2)stanbul, 1993, s. 59- 61. 4 Russell, a.g.e, s. 61-63. 5 Titus, Living Issues in Philosophy, Van Nostrand Reinhold Company, 5. Edition, New York, 1970, s. 224-241. 6 Ayer, Russell, Fontona-Collins, London, 1972, s. 98-102. 5 Dr.Aydın I(cid:2)IK dan yüksektir. Yani, bu önermeyi genelden tikele götürmek daha kesin bir sonuç verir. (cid:2)kinci sebep ise, bizler ölümün olmadı(cid:3)ı bir yeri dü(cid:1)ünebiliriz ama “iki ile ikinin be(cid:1) etti(cid:3)i” bir yeri asla dü(cid:1)ünemeyiz. Russell’a göre, buna ra(cid:3)men biz, iki ile ikinin dört etti(cid:3)ini biliyorsak ve bu a priori ilkeyi tikeller üzerine de uygulayabiliyorsak, ancak o zaman bu yeni bir bilgi o- lur.7 Bununla birlikte, Russell’ın do(cid:3)amızın da di(cid:3)er (cid:1)eyler gibi dünyanın olgusu oldu(cid:3)unu savundu(cid:3)u ve bu ilkeleri “dü(cid:1)ünce yasası” olarak onama- nın yanlı(cid:1)lı(cid:3)ını iddia etti(cid:3)i görülür. Ona göre, genel ilkeler ve apriori üzeri- ne inanma, yalnızca dü(cid:1)ünce üzerine de(cid:3)il, (cid:1)eyler üzerine de bir inanmadır. Mesela çeli(cid:1)mezlik yasasına inanmak bir dü(cid:1)ünce ise de, çeli(cid:1)mezlik yasa- sının kendisi bir dü(cid:1)ünce de(cid:3)ildir; o aynı zamanda dünyadaki (cid:1)eyleri ilgi- lendiren bir olgudur. Görülüyor ki Russell, ampirist filozofların kabul etmedikleri tümelleri kabul etmekte, fakat rasyonalist gelene(cid:3)in tümel anlayı(cid:1)ından farklı bir teoriyi epistemolojisinin merkezine yerle(cid:1)tirmektedir. (cid:4)öyle ki; ona göre, tümel varlıklar vardır, ama bunların varlıkları yalnızca zihinsel de(cid:3)ildir. Yani, zihin onu dü(cid:1)ünmü(cid:1) veya kavramı(cid:1) olmasa da onlar vardır. “Edinburgh Londra’nın kuzeyindedir” önermesindeki kuzey tümeli buna en güzel örnektir. Hiçbir insan olmasa da, Edinburgh’un bulundu(cid:3)u yeryüzü bölümü, Londra’nın bulundu(cid:3)u bölümün kuzeyindedir. Görülüyor ki, Russell’a göre tümeller, dü(cid:1)üncenin kavradı(cid:3)ı, fakat dü(cid:1)üncenin yaratmadı- (cid:3)ı, dı(cid:1) dünyanın parçası olan (cid:1)eylerdir. O, bu dü(cid:1)üncesiyle hem rasyonalist, hem de ampirik epistemolojilerden ayrılır ve ikisinin sentezi olan yeni bir epistemoloji in(cid:1)a eder.8 Felsefesi neredeyse (tamamen) bir epistemoloji örgüsü olan Russell’ın bilgi felsefesini genel hatlarıyla vermeye çalı(cid:1)tık. O, epistemolo- jiyi, ben ve ben-olmayan arasında bir ili(cid:1)ki olarak görmektedir. Buradan çıkardı(cid:3)ımız ilk sonuç, onun süje ve obje arasında yapmı(cid:1) oldu(cid:3)u kesin ayrımdır. Russell, suje ve obje arasında kesin bir ayrım yapmasına ra(cid:3)men süje ve objenin tam anlamıyla ne olduklarının bilinemeyece(cid:3)ini savunarak _________________ 7 Russell, Felsefe Sorunları, s. 68-75. 8 Russell, a.g.e, s. 80-81. 6 Russell’ın Din Felsefesinde (cid:1)nanç Sorununa Epistemolojik Bir Yakla(cid:3)ım agnostik bir tutum sergiler. Fakat bu yakla(cid:1)ım, bilginin imkânını reddeden bir sistemle nihayetlenmez; çünkü Russell, (cid:1)eylerin bilgisinin tamamen tanımaya dayandı(cid:3)ını, do(cid:3)runun bilgisinin ise bir yönüyle deneye dayan- makta oldu(cid:3)unu kabul etmektedir. Bu dü(cid:1)ünceleri açısından Russell, bilgi kuramı ba(cid:3)lamında ampiristlere yakın olmakla birlikte tamamen ampirist bir filozof de(cid:3)ildir. Onun bilgi anlayı(cid:1)ının, olgucu felsefenin bilgi kuramına benzedi(cid:3)i söylenebilir; fakat eklektik bir epistemoloji kuramıyla ortaya çıkan Russell’ın, neticede her (cid:1)eyi küçük olay zerreciklere dayandırması sebebiyle, felsefe tarihinde yeni bir ekolün kurucusu oldu(cid:3)u iddia edilebilir. Bu felsefi sistemin adı da mantıksal atomculuktur. Russell, mantık ve epistemolojiye ait eserlerinin hiçbirinde dini, epis- temolojik ve mantıksal uygunlu(cid:3)u açısından incelememi(cid:1)tir.9 Russell, Copleston’la yaptı(cid:3)ı bir tartı(cid:1)ma sırasında, Tanrı ve din ö(cid:3)retileri konusun- da, bilginin imkân ve sınırları açısından agnostik oldu(cid:3)unu belirtir.10 Dola- yısıyla dini ö(cid:3)retiler, Tanrı vb. konuların, epistemolojinin imkân ve sınırla- rını a(cid:1)tı(cid:3)ını belirten Russell’dan içsel metot temelinde dinin epistemolojik bir tahlilini yapmasını beklemek yanlı(cid:1) olacaktır.11 (cid:4)eylerin bilgisini duyu- verilerine, do(cid:3)runun bilgisini ise en azından bir yönüyle deneye dayandıran Russell, Tanrı ve din ö(cid:3)retileri gibi (cid:1)eyleri bilemeyece(cid:3)imizi söyler. Ba(cid:1)ka bir ifadeyle, Tanrı ve din ö(cid:3)retileri gibi kavramlar do(cid:3)rulanamamakta veya yanlı(cid:1)lanamamaktadırlar.12 Ona göre, dini do(cid:3)maların metafizik a priori usa vurmayla kanıtlanması imkânsızdır; zira apriori önermeler de bir yönüyle deneye dayanmakta ve sadece zihnin ortaya koydu(cid:3)u bir kavram olmaktan çıkmaktadırlar. Çünkü o, bu tür önermelerin, ancak deneye dayanmaları (cid:1)artıyla yeni bir bilgi verdi(cid:3)ini dü(cid:1)ünür. Mesela, “Tanrı vardır” önermesi, Russell’a göre, bilgimize hiçbir (cid:1)ey eklememektedir. Zira bu önerme, dene- ye veya tanımayla bilmeye dayanmamakta ve “Tanrı Tanrı’dır” demekten _________________ 9 Brightman, “Russell’s Philosophy of Religion”, The Philosophy of Bertrand Russell, Ed. Paul Arthur Schilipp, Harper Torchbook, London, 1944, s. 548. 10 Russell, Why I am not a Chiristian, Unwin Books, 2. Impression, London, 1969, s. 138- 139. 11 Brightman, a.g.m., s. 543. 12Bertrand Russell, Inguiry into Meaning and Truth, Penguen Books, Harmondsworth, 1965, s. 196-199. 7 Dr.Aydın I(cid:2)IK ba(cid:1)ka bir anlama gelmemektedir. Bu yüzden, Russell’a göre, özellikle felse- fede Tanrı’nın varlı(cid:3)ını ve dini ö(cid:3)retileri a priori temelde kanıtladıklarını iddia edenler, safsata içerisinde bo(cid:1) ve anlamsız bir konu(cid:1)ma gerçekle(cid:1)tir- mektedirler.13 Bir insan bilgi açısından Tanrı’nın bilinemeyece(cid:3)ini savunmakla bir- likte, Tanrı’nın varlı(cid:3)ına inandı(cid:3)ını veya inanmadı(cid:3)ını da söyleyebilir. Do- layısıyla ki(cid:1)i bilgi konusunda agnostik, ama inanç noktasında teist ya da ateist olabilir. O halde, bir insan agnostik-teist olabilece(cid:3)i gibi, agnostik- ateist de olabilir. Buradaki agnostiklik, meselenin bilgi boyutunu, teistlik ve ateistlik ise inanç/eylem boyutunu olu(cid:1)turur. Ancak agnostik oldu(cid:3)unu söyleyen birçok insan, teist ya da ateist oldukları hususunda olumlu bir (cid:1)ey söylememi(cid:1), ikisi dı(cid:1)ında bir kategoriye dahil olduklarını iddia etmi(cid:1)lerdir. Bununla birlikte agnostik oldu(cid:3)unu söyleyen bazı ki(cid:1)iler de, do(cid:3)rudan teistlikle ya da teistli(cid:3)e yol vermek ve korkaklıkla, bazıları da ateistlikle itham edilmi(cid:1)tir.14 Russell, Copleston’la yaptı(cid:3)ı tartı(cid:1)mada, dinsel inanç konusunda ve özellikle de Tanrı’nın varlı(cid:3)ı-yoklu(cid:3)u hususundaki tartı(cid:1)malarda tutumunun agnostik oldu(cid:3)unu belirtir.15 Russell’a göre, agnostik, dinlerin ilgilendi(cid:3)i ahiret, Tanrı vb. konularda hakikatin bilinmesinin imkânsız oldu(cid:3)unu veya e(cid:3)er imkânsız de(cid:3)ilse bile, (cid:1)u anda imkânsız oldu(cid:3)unu, dü(cid:1)ünen ki(cid:1)idir. Ona göre agnostik, ateist de(cid:3)ildir. Bu ba(cid:3)lamda ateist dindar gibidir; çünkü biri Tanrı’nın var oldu(cid:3)unu di(cid:3)eri ise var olmadı(cid:3)ını bilebilece(cid:3)imizi iddia eder. Agnostik ise gerek kabul, gerek inkâr için elde hiçbir kanıtın olmadı- (cid:3)ını söyler. Bir agnostik ne Tanrı’nın var oldu(cid:3)unu, ne de Tanrı’nın var olmadı(cid:3)ını ifade eder. Kısacası agnostik, dindar kadar ateiste de uzaktır.16 Görüldü(cid:3)ü gibi, Russell’da belli bir alanda da olsa, bilinemezcilik dogmatik bir karakter ta(cid:1)ımaktadır. Ayrıca “bu gün için imkânsızlı(cid:3)ına _________________ 13 Russell, Felsefe Sorunları, s. 113-114. 14 Bayram Dalkılıç, Bertrand Russell’ın Felsefesinde Tanrı Problemi, (Basılmamı(cid:1) Doktora Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1997, s. 123. 15 Russell, Why I am not a Christian?, s. 138. 16 Bertrand Russell, “What is an Agnostic?”, The Basic Writings of Bertrand Russell, Ed. Robert E. Egner-Lester E. Denonn, New York, 1961, s. 577. 8 Russell’ın Din Felsefesinde (cid:1)nanç Sorununa Epistemolojik Bir Yakla(cid:3)ım inanma”; “fakat bu bilinmeyi(cid:1)in yarın de(cid:3)i(cid:1)ebilece(cid:3)i ihtimalini fikren mu- hafaza etmek”, Russell tarafından bilimsel bir tavır olarak sunulur. Ancak, bu noktada dini problemler kar(cid:1)ısında sözü edilen tavrın ateizmle ili(cid:1)kisi olup olmadı(cid:3)ı da akla gelebilir. Bilindi(cid:3)i gibi ateist de, her türlü din olgu- suna kar(cid:1)ı çıkan ve inanmadı(cid:3)ını söyleyen ki(cid:1)idir. Dolayısıyla ateizmin, agnostisizmle benzerlikleri ve ayrılıkları olmalıdır. Russell’a göre agnostik, Tanrı’nın imkânsız olmasa da pek ola(cid:3)an dı(cid:1)ı bulundu(cid:3)unu savunabilir; hatta bunu, uygulamada dü(cid:1)ünmeye de(cid:3)meyecek kadar olasılık-dı(cid:1)ı sayabilir. Bu durumda o, ateistten çok uzak de(cid:3)ildir. Agnosti(cid:3)in tutumu, dikkatli bir filozofun, eski Yunan tanrıları konusunda takınaca(cid:3)ı tavır gibidir. Russell, e(cid:3)er kendisinden Zeus’un, Poseidon’un, Hera’nın ve öteki Olympos tanrılarının var olmadıklarının kanıtlaması is- tense, kesin delilleri bulmaktan yoksun kalaca(cid:3)ını itiraf edece(cid:3)ini söyler. Agnostik de, Hıristiyan Tanrı’sını Olympos tanrıları kadar ola(cid:3)an dı(cid:1)ı sa- yabilir. Böyle bir durumda, agnosti(cid:3)in pratik bakımdan ateistle birlikte oldu(cid:3)u söylenebilir.17 Bu ifadeler ı(cid:1)ı(cid:3)ında (cid:1)unları söylemek mümkündür: Tanrı’nın var ol- du(cid:3)unu bilmek ile olmadı(cid:3)ını bilmek birdir. Her bilginin bir bilineni olması sebebiyle, her iki bilginin de objesi Tanrı’dır. Bir kimse, Tanrı’nın olmadı- (cid:3)ını söylerse, Tanrı’yı bir bilgi konusu olarak kabul etmi(cid:1) demektir. Ba(cid:1)ka bir ifade ile, “bilmedi(cid:3)ini, yok oldu(cid:3)unu bilmekte bir bilgidir.” Böylece, ateist ile teist, Tanrı’yı bilgi objesi olarak kabul etmekle aynı kategoridedir. Ancak, agnostik, teist ve ateisten farklı olarak bilme ile bilmeme arasında, “hüküm vermeme” de kalır. Buradaki “hüküm vermeme”, Tanrı”nın veya Tanrısal olanın “bilme imkânları”nın dı(cid:1)ında kalması prensibine dayandırı- lır. Dolayısıyla var olma ile bilinme arasında kurulacak zorunlu bir ili(cid:1)ki, sonuçta Tanrı’nın yoklu(cid:3)unu ortaya koyacaktır. Böylece, Tanrı hususunda agnostisizmle ateizm arasında bir uygunluk söz konusu olacaktır. Bu, Russell’ın pratik uygunluk olarak nitelendirdi(cid:3)i bir uygunluktur. Bununla birlikte agnostisizmle ateizm arasında teorik ili(cid:1)ki kurmak da mümkündür; çünkü her iki anlayı(cid:1)ın hareket noktası da “bilimsellik” iddiasıdır. _________________ 17 Russell, What is an Agnostic?, s. 577. 9 Dr.Aydın I(cid:2)IK Russell, Tanrı’yı inkâr etmekten korkmadı(cid:3)ını, çünkü Zeus’u ve Jüpi- ter’i, Odin’i ve Brahma’yı inkâr etti(cid:3)ini ve bundan dolayı da vicdan azabı ya(cid:1)amadı(cid:3)ını ve bunun sonucunda da gözle görülebilecek herhangi bir ceza çekmedi(cid:3)ini belirtir. O, “e(cid:3)er bir Tanrı olsaydı, O’nun kendi varlı(cid:3)ından (cid:1)üphe edenlere kızmak gibi bo(cid:1) bir küçüklü(cid:3)e kapılmasının pek mümkün olmayaca(cid:3)ını” belirtir.18 Russell’a göre, ne derece agnostik olursa olsun aklı ba(cid:1)ında hiçbir kimse, “sadece akla inanmakla” yetinmez. Akıl, kimisi gözlenmi(cid:1), kimisi de kıyaslanarak çıkarılmı(cid:1) olgu meseleleriyle ilgilenir. Dolayısıyla o, gelecek hayatın ve bir Tanrı’nın var olup olmadı(cid:3)ı konuları (cid:1)ayet olgu meselelerine giriyorsa, agnosti(cid:3)in bunları aynen “yarın ay tutulacak mı?” sorusu gibi ara(cid:1)tırması gerekti(cid:3)ine inanır. Hatta Russell, davranı(cid:1)ları açıklamak dı(cid:1)ın- daki amaçları ortaya koymak için akla aykırı olamamaları (cid:1)artıyla, duygular ve arzuların kullanılmasını da kabul eder.19 Russell’ın tutumunun,-Tanrı’nın var oldu(cid:3)unu veya var olmadı(cid:3)ını bilmedi(cid:3)ini, yani ateizm ile teizm arasında oldu(cid:3)unu iddia eden- agnostisizmin klasik tavrı oldu(cid:3)u açıktır. Mehmet Aydın, Din Felsefesi adlı eserinde böyle bir tutumu benimseyen agnosti(cid:3)in çeli(cid:1)ki içerisinde oldu(cid:3)u- nu belirterek (cid:1)unları söyler: “Agnostisizmin haklı olabilmesi için (cid:1)u iddialardan birinin ya da öte- kinin kabul edilmesi gerekir: a.) Tanrı’nın hem var, hem de yok oldu(cid:3)unu gösteren bir takım ipuçları vardır; b.) Tanrı’nın var veya yok oldu(cid:3)unu gös- teren hiçbir ipucu yoktur. Agnostik birinci iddiayı kabul edemez; çünkü “orta yerde” (yani teizmle ateizm arasında) durabilmesi için, leh ve aleyh- teki ipuçlarını tam anlamıyla denkle(cid:1)tirmek zorundadır. Aksi takdirde ya teizme, ya da ateizme kaymadan edemez. O, ikinci iddiayı da kabul edemez; çünkü Tanrı’nın varlı(cid:3)ı veya yoklu(cid:3)u hakkında hiçbir ipucu yoksa agnostisizmin dayanaca(cid:3)ı bir temel de yok demektir.”20 Bu ifadeler ilk bakı(cid:1)ta makul gibi görünmektedir. Fakat agnostik bir _________________ 18 Russell, a.g.e., s. 579-581. 19 Russell, a.g.e., s. 583. 20 Mehmet Aydın, Din Felsefesi, D.E.Ü. Yay., (cid:2)zmir, 1987, s. 165. 10

Description:
from belief, taking the roots of his philosophy of knowledge as central .. 22 Samuel Enoch Stumpf, Philosophy: History & Problems, Fifth Edition, McGraw- Hill,.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.